01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2002 PA2AR 12 PAZAR KONUGU Orman Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan ile Türkiye 'nin dinmeyenyarası üzerine konuştu S Ö Y I E Ş İ : LEYLA TAVŞANOĞLU Orman, Türkive'nin kanı dinmeyen yarası. Ya yangınlar çıkar ormanlar kül olur, ya kendine tarım alanı açmaya çalışan aklı kısa köylü ağaçlan çatır çatır yakar ya da kimileh güzelim ağaçlık alanlara göz diker ve burayı talan etmeye bakarîar; ardından da oraları beton ormamna dönüşîürürler. Hükümetler özel ormanlarda yüzde 6 yapdaşmaya izin verir. Ama insammızın endazesi olmadığı için ensesi kalınları da arkasına alıp bu yapdaşmayı yüzde 90 ın üzerine çıkanvehr. Orman Bakanhğı 'nın vetki ve sorumlulukları içinde av veyaban hayatı düzenlemek vardır. Amayine birileri kendi rantlannı kollamakya da canlı öldürmek duvgularını tatmin uğruna avcdığı altüst etnıek isterler. Bu işlerden çıkarı olanlar bir türlü işin peşini bırakmazlar. Öte yandan bakanlık bürokraûan, yöneticileri, bakanın kendisi, altüst edilmek istenen düzenlemeleri yerliyerine oturtmaya çalışır. Çok zorluklarla dolu bir sektördür ormancıhk; çok özveri ister. Orman Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan bu nokîaya dikkat çekerken ormancıhktan kimlerin nasıl rant kapmaya çahştıklarım söyledi. Çağan. yangın söndürme helikopterlerini aldırtmak için birilerinin basında nasıl kulis yaptıklarım da anlattı. Çağan, bunların da ötesinde, başta Kazakistan Cumhurbaşkam Nur Sultan Nazarbayev olmak üzere Türki Cumhuriyetlerin cumhurbaşkanlarına. eski cumhurbaşkam Süleyman Demirel ve Dışişleri Bakanhğı kararıyla orman alanlarmdan arazi tahsis edildiğini de açıkladı. Av konusu her zaman tartısılacak - Okuduklarımdan sı'ze sorayınu Bu der- gilerde bu eğitimin aldatmaca olduğu ya- Zilı— - Bunu diyenler, zamanında göreve talip ol- muşlardı. Fakat bir anda iki-üç kişıyi genel müdür yapamazsınız. Ben, en ehliyetli oldu- ğunu düşündüğüm kişiyi genel müdür yap- tım. Bu genel müdür hakkmda da "12 EyKH sonrası gözarana ahnmıştı. MfT raporu var" gibi sözler söyledıler. Ama ben böyle şeyle- re aldırmam. Sizin söyleşi yaptığınız kişi bu tür itirazlarda da bulundu. Burada başka faktörler var. Yoksa av ve ya- ban hayatı ya da milli parklarla ilgili bir iti- raz yok. Var gibi görünen itirazlar başka ko- nulann yansıması olarak ortaya çıkıyor. - Avla ilgili neden bu kadar büyük kav- galar kopuyor? - Av konusunda büyük kavgalar kopan- yorlar da şunu tartışmıyorlar: Av olmalı mı, olmamalı mı? O zaman tartışmalar benim için daha say- gıdeğer olacak. Üç gün, dört gün tarhşması yapıyorlar. Avcıyı doğa düşmanı gibi gör- memek gerek. Avcıyı eğitmek gerekiyor. Ye- ni genel müdürümüz eğitime büyük önem ver- di. Avcılık, koruma-kuHanma dengesi için- de yapılması gereken bir faaliyet. Bu çerçe- vede. yararlanan öder, ilkesine göre çeşitli ma- li yükümlülükJer av için harcanmak üzere döner sermaye bütçesine kaydedildi. Katılım sağlandı. Başta, avlaklann bulunduğu orman köyleri ya da orman olmayan köyler var. Bunlann yararlanması sağlandı. Aslında du- rum, ıleri sürülen savlardan farklı. Avcı da mutlu, köylü de mutlu. Bana sorarsanız, kuş- lar da mutlu. Onlann üremesi için de faali- yetlenmiz gayet yoğun sürüyor. Bakın, ben görevi devraldığım zaman iki genel müdür- lük ölü durumdaydı; hiç çalışmıyordu. - Hangi genel müdürlüklerdi bunlar? - Bin ORKÖY Genel Müdürlüğü, öbürü de Milli Parklar, Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü. Öbür iki genel müdürJük, Ağaç- landırma Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü ise çok kökiü bir geçmişe daya- h olduklan için çok iyi çalışıyorlardı. Ağaçlandırma ve Orman Genel müdürlük- lerindeki ivme kayda değer olmayabilir. Ama Milli Parklar ve ORKÖY Genel müdürlük- lerinde ivmeyi ayağa kaldırdık. - Antalya çevresinde, milli park alanı içinde bir orman alanının Kazakistan Dev- let Başkanı Xur Sultan Sazarbayev 'e ke- diye edildiği doğru mu? - Hayır. hediye etme değil... Türki Cum- huriyetlere Dışişleri Bakanlığı ve dönemin cumhurbaşkam Süleyman Demirel tarafın- dan bu sözlerverilmış. Yerleri de belirlenmiş. Devlet sözüdür bu... Bunu çok vahim birdu- rum olarak da görmemek lazım. Oralar o ki- şilere verilmeseydi üzerlerine dev beton bi- nalarotel olarak yükselecekti. Bundan hiç şiip- heniz ohnasm. Türki Çumhuriyetlerle ilişkı- leri geliştirmek için bunlaryapılmış. Şunu söy- leyebilirim: Bunun güvenceleri benden ön- ce verilmişti. Belki oralarda gözleri olanlar bu işten çok rahatsız oldular. Şunu eklemek istiyorum. Ben orman alanından bir tane bi- le turizm tahsisi yapmadım. Aynca hiçbir üniversiteye tahsis yapmadım. Üniversite tahsislerinde, resmi ya da vakıf olsun şöyle bir sılantıyla karşılaşıyorsunuz: Önce bir fa- külte kurmak için tahsis ahyorlar, ondan son- ra genişliyorlar. Üniversitenin doğal yapısı ge- reği yayılma eğilimi gösteriyorlar. Ondan sonra da o orman alanı mahvoluyor. O ba- kımdan iki alandan tahsis yapmamaya özel özen gösterdim. Birisi üniversite, öbürü tu- rizm tahsisi. Sadece bir tahsisi deprem böl- gesinde. Kocaeli Üniversitesi'neyaptım. Ona da, "Siviltoplumkuruluşlanndan onaygetir- mezsenizvermem" dedim. Deprem açısından üniversitenin yerinin değişmesi gerekiyor- du. Sivil toplum kuruluşlanndan onay getir- diler, verdim. O nedenle tek istisna Kocaeli Üniversitesi'dir. -DSİ'ninymnlışpolitikasıyüzünden Muğ- la çevresindekisığla ormanlarının kuruma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu haberle- ri var. Bir de bu ormanlara birilerinin iş- tahlanmn kabardığı söyleniyor... - Şimdiye kadar birçok yere iştah kabarmış- tır. Ama bizim dönemimizde bunlar sonuç- suz kalnuştır. Tam tersine, îstanbul'da 1140 hektarlık daha önce verilmiş bir alan, teftiş yaptınlarak geri almmıştır. Aynca bu dönemde yanan alanlann yeni- den ağaçlandınlmasma büyük duyariılık gös- terilmiştir. ÇevTedekiler hiçbir yanan alanm kazanımuıı sağlayamamıştır. Bu konuda çok hassasız. O nedenle kökeni maliye müfetti- şi olan bir arkadaşımızı da Orman Bakanlı- ğı 'na müsteşar olarak getirdim. Bu karar or- mancılann önce tepkisini aldı, ama daha son- ra da "tyi olmuş" dediler. Ormancılıktan rant .^apmaya çalışanlarvar-Sizin Orman Bakanlığı 'nageldikten sonra ara- zi mafyasıyla mücadele iddianız vardı. Bu konuda neleryaptyorsunuz? - Bir kere îstanbul'dakı 2B alanlannın hepsıni tef- tişe aldık. tkincisi, kaçak inşaaflan yıkmaya başladık. Lüks olanlardan başlayın. talımatını verdik. Bu yer- lere belki 20 yıldır dokunulmamıştı. Bazı itirazlar ol- du. "Şukişisizin partiüniz" dediler "OndanbaşJayın'' dedım. Ilk orası yıkıldıktan sonra fazla bir tepkı gel- medı. Basuu çok sık eleştiriyoruz, ama burada bası- na teşekkür etmek gerekiyor. Eskıden basuı istismar ederdı. Hem gazeteler, hem televizyonlar yıkım ye- rinde bağıran çağıran insanlann görüntülerini verir- lerdi Bunu yapmadılar Yani Türkiye'debasındaol- gunlaşıyor. Özellikle çevre konulanndaki duyariılık basma da yansımış durumda. Orman yanguılarında da gayet duyarlı bir basın var. Ama duyarlı basının yanı sıra ticaret yapmak ısteyen basuı da var. Basının için- de helıkopter satmak isteyenlerin ajanlan da var. - Yangın söndürmehelikopterleri alımı konusu ne oldu? Bir aralık çok yoğun biçimde bu helikopter- lerin alınması için kulisyapılıyordu... - Bızun dönemde onlar da hayal kınklığına uğradı- lar. Bir basın toplantısıyla bu kişi- leri deşıfre de ettım. Benim bakan- lığımın bınncı, bıraz da ıkinci yı- lında belJi birtakım şeyleri empo- ze etmek ıstıyorlardı. Bir de u an> fibik" denılen su atan Kanada uçak- lan var. Onlann basında temsilcı- len bayağı fazla. Onlar çok zorla- dılar. Fakat Türkiye'de 26 bin hek- tar orman alanının yandığı 2000 yılında ortaya öyle bir manzara çık- tı ki, onlann sesleri soluklan kesil- dı. - Nasıl oldu bu? - Çünkü bu uçaklar engebeli ara- zıye uymuyor. Bir de, Yunanıstan bunlardanbirfiloalmıştı. İki uçak- lan düştü. Bu uçaklan, kiralama ya da sat- ma biçımınde gündeme getirmışler- dı. Bu uçaklan aldırmak için kulis yapanlar bizi sıkıştırarak da, başka yollardan da olsa buradaki kararla- n etkileyemeyecelderini anladılar. Artık öyle bir sıkıntımız da kalma- dı. - Peki, ormanyangınları konusunda başka ne gi- bi önlemler alıyorsunuz? - Bız, orman yangınlan konusunda gözle görülme- yen bir şeyler yaptık. Bütün araç gereci üç katı arttır- dık. Bu çahşmalar sırasında da kendi reklamımızı hiç yapmadık. Orman yangınlannı yerden söndürmek Türkiye'de çok etkıli oldu. Zaten Türkiye yıllardır, or- man yangınlannı söndürmede Akdeniz bölgesının en başanlı ülkesi. Bunu ben değil, BM Gıda ve Tanm Ör- gütü (FAO) rakamlan söjlüyor. Hatta 26 bın hektar orman alanının yandığı 2000 yılında bıle Türkıye bu alanda en başanlı ülkeydı. O yıl müthış bir kuraklık \ardı ve ufacık Yunanistan'da 300 bin hektar orman alanı yandı; bırçok Balkan ülkesinde bu yüzden sıkı- yönetim ilan edildı. Türkiye'de ormancılar çok bı- linçli. Orman sektörü öbürlerine kıyasla daha geliş- miş bir sektördür. Orman fakültesi çok köklü bir fa- kültedir. Ormancılann artısı bu; mesleklerini seviyor- lar, çok iyi çalışıyorlar. Eksileri de müthiş politize ol- malan. Içişlen BakanhğYyla hem orman yangınlany- la mücadele hem de av ve yaban hayatını düzenleme- yi öngören bir protokol yaptık. Bu Sayın Sadettin Tantan'ın Içişleri Bakanlığı dönemınde oidu. Çok da etkıli uygulandı. Dumansız plknllc - Bir de sizin u dumansızpiknik" slogammz var... - Evet. TBMM'de bazı MHP'li mıllenekıllen, or- man alanlannda ateş yakılmaması uygulamasının so- na erdınlmesıni ıstediler, "Arükbarbekmeizin verin" dediler Ben de. "Türk töresüıde açık havada ızgara \apmak voktur. Ze>1myağ]] dolnıa yemek vardır" de- dım. Zaten piknik ateşinden çıkan omıan yangınlan- nuı oranı yaklaşık yüzde 20 dolayında. Yanı orman alanında ateş yakmayı yasaklayarak birçırpıda orman yangını tehlıkesının yüzde 20'sıni ortadan kaldınyor- sunuz. Bu uygulamayı örneğin Bursa ili çok iyi yap- tı. Aluıan önlemlerle geçen yıl son 10 yılın ortalama- suıın yansı ölçüsünde orman alanı yandı. Oysa geçen yıl rekor ölçüde orman yangını çıkmıştı. -Anızyakmayla etkili biçimde mücadele edilebi- liyormu? - Anız yakmayla mücadelede de jandannanın gü- cunden yararlanmamız söz konusu. Bunun dışında Türk Silahlı Kuv\'etleri'nden orman >angınlannda çok yararlanıyoruz. Imamlar bile bu konuda yardım- cı oluyorlar Orneğin Balıkesir'de bir ımam, namaz sı- rasında orman yangını çıktığını göriince cemaate na- mazı kesip yangınla mücadeleye koşmalannı söyle- dı. Bunun gibi olaylar oluyor. Topyekûn bir bılinçlen- me gözlenıyor. Ormana duyarlılık çok arttı. Bunun da ürünlen alınıyor. Çocuklar bu konuda çok duyarlılar. Ama onlardan şıkâyetim de var. Ayvalık'takı Şeyian Sofrası yangını iki çocuğun manfetiydi. "Biz burayı yakarsak helikopter geür, onu görürüz" diye ormanı yakmışlardı. Bakanlığm güzel kampları var - Bir de ormancıhk örgütüne aitpek çok binanın bomboş durduğu söyleniyor. Hatta bes yıldızh otel görünümündeki binalann bakımsızlıktan çok kötü durumda olduklan eleştirileri var. - Evet, dışandan beş yıldızlı otel gibi duruyorlar. Iç- lerine girdiğinız zaman ıkı yıldır inıyor. Orman Bakanlığı'nın çok güzel kamplan var. Ben göreve geldiğımden bu yana bu kamplara tek bır mil- letvekilini sokmadım. Artık bu kamplara hep orman- cılar gidiyor. Çünkü bazı dönemlerde bu kamplarda hıçormancı olmazmış. Millet\ekıllenne. "Sizekamp veremhoruz. Ama misafirhanegibi tesisJerimizvar. İs- tersenizoralaragidin*" dıyorum. Ama. bu misafırha- neler, demin söylediğim gibi, dışandan beş yıldızlı otel gibi. Içlerine girdığiniz zaman ıkı yıldıza düşüyor Bütçede tasarnıf tedbırlen >"üzünden oralara para har- bui köy-kente temel oluşturulabilecek tesıslerdır. - Siz böyle söylüyorsunuz, ama Orman Bakanlı- ğı 'nın uygulamalan çok eleştiriliyor.. - Tabiı. onun başka nedenlen var.. - Yoksa burada çok mu rant var? - Olmaz olur mu 1 ' Çok rant var... - Av nedeniyle silah tacirleri ve yandaşlarının gözlerini diktikieri rantlar mı? - Yok, o değil. Benim aklım yıne kıyılara. oradaki orman arazılerine gıttı Avda rant yok da çok ılgınç kişiler var. Ranttan çok, psıkolojik meseleler... Bıraz da aralannda eğlenıyorlar Biz hepsıni dınlıyoruz, ama bildığımızi yapıyoruz. - Bir de bakanlığm TEMA Vakfı yla imzaladığı birprotokol var. Bu protokol ne getiriyor, ne götü- rüyor? - TEMA VakfTyla ılişkılerimızde zaman zaman onlar bizı eleştinyor. zaman zaman da biz onlan eleş- tıri\oruz. Onlann bızi eleştu-diklen konu zeytınle ıl- gılenmemiz. Bizım onlan eleştırdığimız konu ıse top- ladıklan paralan çok saydam olarak açıklamamalan. Bu paralan çok saydam olarak açıklamalan lazım. On- larla dörtyıllık bır protokol ımzalanmıştı. Ama yatı- Prof. Dr. NAMt ÇAĞAN 1947Amasya doğumlu. AÜHukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Amsterdam CniversitesiAvrupa Enstitüsü'ndeyüksek lisans, AÜHukuk Fakültesi'nde doktora yaptu AÜSiyasal Bilgiler Fakültesi'nde dekan yardımcılığı, Basın Yayın Yüksekokulu ve ODTÜ'de öğretim üyeliğigörevlerinde bulundu. Siyasete 1991 seçimlerinde DSP'den mületvekili seçilerek girdL Ancak, kısa süre sonraparti içi demokrasi olmamasını eleştirerek SHP'yegeçti. SHP'nin CHP'yle birlesmesi sürecinde muhalifler arasındayer aldı. 1995 seçimlerinde DSP 'yegeçerek İstanbut mületvekili seçildL Daha önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak görev aldı. 1998 seçimlerinden sonra da Orman Bakanı oldu. canamıyor - Bir de ORKÖY Projesi vardı. - Orman ışleme üretme kooperatıflen tamamıyla ölüy- dü. Onlan benim gibi maliyeci olan bakanlık müste- şanyla bırlikte ayağa kaldırdık. Sultan Dağı eteklen Türkive'nin meyve cennetidir. Oralarda en az beş kö- yün birlesmesi şartını koştuk. Sultan Dağı'nın bın Konya, öbürü Afyon tarafında olmak üzere ıkı kooperatıf kuruldu. Soğuk hava te- sıslen kurulması için kooperatifleri kredilendirdik. Bunlar trilyonlan aşan tesisler. Bursa'da pek çok zey- tın salamura tesisi. Bergama'da olağanüstü bır man- dıra ve fıstık çamı kırma tesısı yaptırdık. Bunlann her nlan paralarla otuz yılda bıtirilecek bir protokol de- ğildi Biz de onlara yeri geldiği zaman eleştınlerimı- zi \apı\oruz. -OğrendiğimegöreönümüzdekiayMerkezAvKo- misyonu toplanacak. O toplantıda avalığı düzenle- yen yeni kararlar alınmasımn söz konusu olacağı söyleniyor. Yaptlan birtakımyanlışlannyeni karar- larla düzeltileceği belirtiliyor. Bu konuda biraz bil- gi verir misiniz? - Merkez Av Kornisyonu'nun oluşumu, toplantıla- n zaten yasayla bellidir. Bızım o konudakı takdıryet- kimız sınırlı. Merkez Av Komisyonu, yasanın öngör- düğü biçimde oluşur Onun dışında alınan kararlar bir anlamda rutindır, bir anlamda da o yılın özelliği- ne göre değişıklik gösterebılir. Bız, Kara Avcılığı Ya- sası'nda bir değışiklık öngördük. Bu değışiklikler TBMM Tanm Orman Köyışlen Komısjonu'nda oy- bırliğiyle geçti. Muhalefetin yasa tasansında önerdı- ği akla u>gım değışiklıkleri biz de kabul ettik. Ama uluslararası anlaşmalar, AB normlan doğrulrusunda- ki noktalarda ödün vemediler, onlan koruduk. Onla- nn dışında akla uygun değişiklikleri yaptık. Kuşların yüzde 7O'I ava kapalı - Kara avalığı süresi haftada dört güne çıkanl- mıştu Bu da kimilerince eieştirilmişti. Şimdi bu ka- rardan dönülüyor mu? - Bir avcı kı haftanın dört günü ava gitsın. Gıtmez. Ama şu anda daha ne olacağı belli değil. Ne olacağı- nı Merkez Av Komisyonu toplantısı belırler Önceden bır kararla komisyon açılmaz. O bakımdan orada ne karar verilır 0 Şu anda biz bilmiyoruz. Pek tabıı kı ba- zı önenlerimız olacaktır. Av yasağı olan türler zaten çok. Kuşlann yüzde 70'i ava zaten kapalı. Kara A\- cılığı Yasası gayet modern esaslar getinyor. AVTU- pa'da avcılıkta en gelışmiş ülke olan Macanstan'a gıt- tim. Orada yeni bır yasa kabul edılmişti. O yasayı ve AB normlannı temel alarak bizım tasanyı baştan ha- zırladık TBMM Komisyonu'nda da, muhalefetin de oybır- lığıyle geçınldı Hatta muhalefet bunun temel yasa ol- masını kendısı önerdı. Arada tartısılacak bazı nokta- lar var. Ama öyle de çözseniz, böyle de çözseniz eleş- tiri çekecek - Avcıların eğitimi ne olacak? Pek çok av dergi- sinde bu eğitim kurslarıyla ilgili eleştiri yazıları okuyorum... Bu yazılarda, "Böyle avcılık eğitimi mi olur" deniliyor... - Haksızlık ediyorlar. Avcılann eğitimi konusunda ilkciddi adımı artık. Milli Eğitim Bakanlığı "ylabu ko- nuda protokol imzaladık. Herkes ıtiraz ediyor da ne- resıne itıraz ettiğını soylemiyor Çok güzel de bir ki- tap yayımladık temel avcılık eğitimi konusunda... Fındığa alternatif aranıyor - Kızılağaç Ormanları neden or- man alanı olmaktan çıkarıldı? - Kızılağaç. Karadeniz Bölgesi'nde yayılan ve hızla gelişen rürlerden bıri- si. Aym kavak gibi... Kavak gibi kızı- lağaç da ekonomık ve orman özelliği bakımından farkgöstermeyen birağaç türü. Yetiştinlmesinde, kesilmesüıde, taşınmasında sadece orman ağacı sa- yıldığı için sıkmtı var. Kişiler özel ta- pulu arazilerinde bu çok ekonomık olan ağacı orman ağacı sayıldığı ve bir sürii kısıt gehnldıği için yetiştıremiyor- lar. O bakımdan bu karar alındı. Böy- lece kişiler kendi özel tapulu arazile- rinde bu ağacı yetiştirecekler. Bunun taşınmasında bile sıkıntı var. Bölgede şimdı fındığa alternatif aranıyor. Ben Karadeniz halkıyla görüşmeden önce aksi görüşteydim. Bu konuda orman- cılar çok keskın biçimde ikıye aynh- yorlar. Çok değerli bir bılim adamı ve ormancı olan önceki müsteşanmızın, Orman Bakanlığı 'ndaki araştırma bi- rimlerinın görüşlenni aldım. Tartış- tım. Tartıştıktan sonra da karan o yön- de verdim. Halkın da zaten talebi o yöndeydı. Ama ormancılıkta halkın her talebi karşılanmaz. Bunu biliyorum. Yine de kızılağaç konusundaki talep- leri haklıydı. Buna rağmen onun da talebi yetmezdi. Ormancıhk açısından durumun ne olduğunu iyice araştırma- dan bu karan vermiş değilim. - Sizin bakanlığınızdan çok önce Türkiye 'nin tek kestane ormanları olan Yalovayakınlanndaki ormanlık alanınyapılaşmaya açılması konusu- nu nasıl değerlendiriyorsunuz? - Oralan 2B alanlar dediğimiz tür- den. Kestane ağaçlan meyvelı ağaçlar- dan sayıhyor. Bır de zeytin ağaçlan var. Onu da anlatacağım. Zeytinde yeni düzenleme yapmadık. Orman ıçi açıklıklara, orman arazisi sa- yılan, fakat üzerınde ağaç bulunmayan toprak alanlanna zeytrn ağaçlandırma- sı yapılmasım öngören 1997 tarihli se- ferberlik yasası \ar. Ben göre\e gelir gelmez, köy tüzelkışiliklerine özel ağaçlandırma yaptıracağız. teşvik ve- receğız. buna karşılık özel kışilere ver- meyeceğız, dedik. Biz mevcut düzen- lemeyi bir sıvıl toplum kuruluşunu da yanımrza alarak. çıft denetimle, sıfir ya- pılaşma koşuluyla yürürüyoruz. Özel ağaçlandırma alana bir nimet değil, bir külfet. Ama zeytin özel ağaçlandır- masında hem ülke ekonomısıne bir katkı var, hem bireysel katkı var hem de çorak olan toprağın yani orman içi açıklıklann ağaçlandınlması var. Bu, erozyon bakımından da yararlı. TE- MA Vakfı buna karşı çıktı, ama daha önce onaylıyordu. Burada yeni bir dü- zenleme getırmıyoruz, yapılaşmava ön- leme bakımından çift denetim getin- yoruz. Protokolle Tanş'in denetimi devreye giriyor. Katıhmcıhk da böy- lece gelıyor. Çünkü köylü işin içinde. Yani ıtirazlann çoğu ciddi değil. - Bir de ormanlann talanına yol açan, özel ormanları yapılaşmaya açan yasa var. O ne olacak? - Özel ormaniarda yüzde 6 yapılaş- maya izin veren yasa değil mi? Ama oralarda yapılaşma yüzde 9O'ı aşmış durumda. Mahkemelerden de kararla- n çıkarttırmışlar. - İstanbul'da, Beykoz'un üstünde özelSaip Molla Ormanı bu orman ta- lanına en güzel örnek... - Evet. O özel tapulu ormanlarda yüzde 6 yapılaşmaya ızın verihnişken bu yapılaşma oranı yüzde 90'ın üze- rine çıktı. Zamanında belediyelerden onay almışlardır. Orman Bakanlığı mahkemeye başvurmuş. Ama mahke- meden de lehJerine karar almışlar. tş kapanmış. Kesin hüküm verilmiş. Be- nim orada yapabileceğim hiçbu- şey kalmamış durumda. Benim şımdi ya- pacağım, oralarda ek yapılaşmalann önünü kesmek. Onu da kesiyoruz za- ten. Ben her özel ormanın özel rapo- runu aldım. Şu anda sizin meslektaş- lannızın meselesi var, ama Orman Bakanlığı olarak yüzde 6'nın üzerin- de yapılaşmaya izin vermiyoruz. Bu bakanlığa artık hatır gönül girmıyor. - İstanbul'da Beykoz 'un arkalann- daki Türk Basın Birliği arazisini mi kastediyorsunuz? - Evet. Ama yüzde 6'dan fazla yapılaşmaya izin vermeyiz, vermiyoruz. Bunu laf olsun diye de söylemiyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear