14 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-15 NİSAN 2002 PAZABTTESt CUMHURİYET SAYFA SOYLEŞI DEVRİMDEN, EVRİME.. TURHAN SELÇUK DüRüsrr TABİATLJ İSTANBUL EFENDİSİ HARİKULÂDE MACERAIARI 32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN REFAKAT FfcMpl.. fŞT. 166 SüVEOK ütünleşme sürecinde Türkiye'nin yeri D ün olduğu gibi bugün de Türkiye'nin Avrupalılığı ve A B üyeliği gerek dışı- mızda, gerekse içimizde tartışılmakta- dır. Önce soruna açıklık getirelim. Tartışılan ne- dir? Sorun Avrupa Birligi'ne üye olmak mı, yoksa Türkiye'nin Birleşik Avrupa Devletleri (BAD) kuruculuğunu, Avrupa bütünleşmesini gerçekleştirmeye soyunması mıdır? Gerçek olan Türkiye'nin genelde Avrupa bü- tünleşmesine, özelde Avrupa Birliği'ne katılı- mındakı konumu, Veysel'in dizesindeki gibi "uzıın ince bir yolda" gece gündüz yiirüme- ye benziyor. Neden? Şundan ki, Türkiye, 14. yüzyıl başından be- ri yaşadığı kıta topraklannda "Avrupa'nın iş- galcisi" ve "Avmpa'nın garibi; hasta ada- mı" makasında "Avrupalılığını" kanıtlama savaşımı veriyor. Türtlye Avrupası Avrupa, bir bolümünde. yûzyıllar boyu ya- şadığımız, hükümran oldugumuz bir coğraf- yadır. Türkiye. Avrupa kıtasının ortalanndan; Viyara kapılanndan, tarihi akış içinde toprak- lannın bir bölümünü kaybetmiş, bugün kıtanın güne^doğusunda varlığını sürdürmekte olan bir ülİedir. Halen bu toprakJar için; Doğu Trak- ya için Avrupalı coğrafyacılar, Türkiye Avru- pası (fcmektedirler. Objektif olarak, Türkiye'nin bir Avrupa ül- kesi dduğu yadsınamaz. Tarih olarak da böy- le. coğrafya olarak da, hatta politik olarak da. Avrupa kıtası "savaşlar ve banşlar, kunılan ve boıulan ittifaklar kıtası" olarak tanımla- nır. Ezer bu doğru ise, Avrupa coğrafyasında yedi yjz yıldır var olan, savaşlar ve banşlar ya- pan, ktanın öteki devletleriyle ittifaklar kuran, ittifaJdar bozan, sonra gene yeni ittifaklar için- de olaı bu devlet, nasıl olur da o kıtanın dev- leti sa/ılmaz? Iki Roma'yı birleştirme istenci için sivaşan Fatih, "Fransa ejaletinin" kralı Fran<ois'ya yardım etmeyi kabul eden Kanu- ni, Avupa'da değil de Ay'da mı yaşıyorlardı 9 Bu alnızca tarihi değil, günümüzün de bir gerçeridir. Bu mıras, Balkanlar'da yaşayan, Türîcç: konuşan (Türkofon=Turcophone) ya da Islam nancını taşıyan; dün Osmanlı yurttaşı iken bugür o topraklarda kurulu komşu devletlerin (Bulgaıstan, Makedonya, Yunanistan, Arnavut- luk. Bısna, Kosova vd.) etnik ve lcültürel azın- lığı oltnlarla somutlaşmaktadır. Birie bugün o topraklarda, dünün göçmen ya da ionuk işçisi, bugünün kimi yerlerde dör- dünciiicuşağı olan Avrupa yurttaşı olmuş ya da olacai ınsanlanmız var. Toplam sayılan, kimi Avrup Birliği'ne üye ya da aday olan ülkele- rin nüusundan fazla. Eve.buobjektifolgular, Türkiye'nin bir Av- rupa ukesi olduğunun göstergeleridir. Bu so- mut ogular ortada iken, Avrupa kendi güney- dogusınu dışlayarak smırlannı nasıl çizer? On- dandııkı, Avrupa'nın bütünleşmesi, Türkiye olrnaon olamaz. Arapalı olmaya çalısıyoruz Am.ya sübjektif olarak; hiç Avrupalı olma- dan Arupalı olunur mu? Geçmişte toplumu- muzuıAvrupalıyla ortak paydası ne kadar var- dı° Şndi ne kadar var 9 Demem o ki, kendi- mizde, kendi değerlerimizden bir şeyler kat- madaıbir ortak değerler dağarcığı yaratmanın mümlonü yoktur. Yün kırpmadan iplik eğrile- rnez. îızim durumumuz, biraz buna benziyor. Avrupiı olmadan, Avrupah olmaya çalısıyo- ruz DJI böyle idi, bugün de öyle. Durde Avrupalı olmadan, ortak değerleri elimizi tersi ile iterek A\nıpa içinde olmak için didırmrduk, bugün de. AB üyeliğinde gözle- nen ikrcimliğin, yalpalamanın temelinde bu vardır )rtak değerlere sahip çıkmak, özümse- mek yrine "Bize göre"yi dayatarak Avrupa- lı otımmaz. Olsa olsa Avrupa'ya bağlanılır. O zarcarırkasına sığınılan egemenlik ve eşitlik DUNDENBI^GÜNE ^ÜtÜNLEŞMESİ " W kalırmı? Bu yaklaşım Türkiye'nin kurruluş ve kuruluş dönemi politikasının çizgisine taban tabana aykındır. Bunun içindir ki; AB üyeliği- ne kategorik karşı çıkmak, paradoksal olarak Türkiye'yi dışlamak isteyen Avrupalı faşistler ve dincilerle aynı çizgıyi paylaşmaktır. Türki- ye, Avrupa bütünleşmesini onlarla aynı çizgi- >i paylaşarak değil, tersine kurtuluş ve kuruluş döneminde yaptığı gibi onlara karşı savaşım vererek gerçekleştirecektir. Türkiye, gerçekten Avrupalı bir devlet olma- ya kurtuluştan kuruluşa geçtiği aşamada, Cum- huriyet ile birlikte yeniden yapılanma sürecini yaşarken başlamışhr. Türkiye, topraklannı ken- dısine bağlamak isteyen Avrupa ile savaşarak egemenliğmi kazanmış, çağdaşlaşma yolunda yûrümüş; "uygarlık dünyasının eşit bir üye- sf' olmayı hedef edinmiştır. Ne yazık! îkinci Dünya Savaşı sonunda demokrasiye değil, çok partili rejime geçen Türkiye. kendisini kurtu- luş öncesine benzer bir duruma götürecek bir gemiye binmiş ve Atlantik ötesine yelken aç- mıştır. 1954 yılında murisi Osmanh'nın borç- lannı bile ödemiş, ama Marshall yardımlany- la birlikte yeniden borç batağına girmeye baş- lamıştır. Bu bataklık onun, kimlik ve kişiliğini olumsuzlamış; Marshall'ın komünizmle mü- cadele koşullu para yardtmından yararlanmak uğruna, içeride demokrasiye, dışanda banşa düşman yapmıştır. Çok partili rejimin sol ka- nadını budayan, soğuk savaşın fanatik militan- hğını yapan, dış borçlanna borç katarak halkı- nı fakirleştiren, uygarlık dünyasının eşit haklı bir üyesi olma hedefinden uzaklaşan bir poli- tika, devlet politikası olmuştur. Bu politik ter- cih, kuruluş döneminin çok yönlü (seçenekli) ve etkin (katkılı, katılımcı) politikasının yeri- ne, tek yönlü ve bağımlı yani renksiz ve edil- gen bir politik tercihtir. Belirleyici olan dışan- dan para bulmaktır. A\rupa Ekonomik Topluluğu 'na girmek için yapılan başvuruda özellikle iki etken dikkat çekmektedir. Birincisi Yunanistan'ın da baş- vurması. ikincisi ise bu ilişkiden mali yardım almak düşüncesi. Tüm programlarm ortak paydası Bu özellik 1963 hükümet programından iti- baren hemen tüm programlarm ortak paydası- dır. Oluşumun politik niteliği ve hedeflerine yönelik bir düşünce açıklaması görülmemek- tedir. Aslında Avrupa bütünleşmesine katıl- mak, katkıda bulunmak, hele onun geleceğine ilişkin görüş üretmek gibi bir istenç ve bir bi- linç var mıydı ki görülebilsin? Oluşum, ulus- lararası herhangi birkuruluş gibi algılanmış, iliş- ki kurmak anlamında üye olmaktan söz edil- miştir. Her şeyden önce, söz konusu olan Avrupa 'nin bütünleşmesidir. Bu bürünleşme hep söylendi- ği gibi, bugün Avrupa Birliği örgütlenmesı so- mutunda denenmektedir. Ekonomik anlaşma- lar temelinde yola çıkarken (AKÇT, AAET, AET ve daha sonra AT) bile, fonda siyasi bir yapılanma hedefi var olmuştur. Bunun içindir ki, AB. dünyanın öteki bölgelerinde ve hatta A\ - rupa'daki EFTA ve benzeri rürdekı ekonomik yapılardan farklıdır. Devletleşme hedefini tar- tışarak ve araştırarak bu yolda el yordamıyla yü- rümeye çalışmaktadır. Ekonorruk, politik, sos- yal ve hukuksal duvarlanyla bir Avrupa evi, Av- rupa devleti kuruculuğu yaşanmaktadır. Bu evin inşa edilmekte olduğu arsada, Avrupa kı- tasında, Türkiye'nin mirasçılık hakkı vardır. Ülkemiz bu hakkına sahip çıkmak, inşaat ime- cesine katılmak zorundadır. Elbette komşuluk hakkı ya da yükümlülügünü kulak ardı etmek- sizin; yani, içinde orurulacak binanın huzuru- nu bozmayarak, diğer sakinleri rahatsız etme- yerek ve ortak giderlere katılabılme yeteneği- ne sahip olarak. Bu demektir ki; Avrupa Birli- ği'nin ekonomik ve siyasi ölçütlerine uyum sağlayacak önlemleri, yani Kopenhag, Helsin- ki ve Maastricht ölçütlerini bir dayatma ya da bağımsızlığın sınırlandınlması, yitirilmesi di- ye algılamayı bır kenara bırakıp özümsemek ve gerçekleştirmek zorundadır. Avrupa urbasını giyecek bir beslenme rejimi uygulamak gere- kir. Türkiye, Avrupalılık urbasını giyme koşul- lannı yerine getirmezse; elindeki hisse tedavül- den kalkar, maldan da olur, yârdan da. Böyle bir gelişme, Türkiye'yi Avrupa'nın eşit haklı ve onurlu bir üyesi olmak yerine, mandası yapar; asıl ulusal egemenlik kaybı da işte böyle bir bağ- lamda karşımıza çıkar. Euro'nun Ikl yüzü var 1 Ocak 2002'de tedavüle çıkacak Euro'nun iki yüzü var. Bir yüzü Avrupa Birliği'nin, öte- ki yüzü de üye ülkenin simgesinı taşıyor. Yani tıpkı madalyonunki gibi Euro'nun da bir öteki yüzü var. Türkiye'de demokratikleşme istemlerini ger- çekleştirmek isteyen ve iç dinamik yoksunlu- ğuyla dış dinamiklerde çare arayan, bunun için de AB 'yi sa\oınan pek çok iyi niyetli demok- rat insan var. Yaşadıklan fakirlik ve işsizlikten bunalan pek çok emekçi de umutlannı Avrupa Birliği'ne bağlamış bulunuyor. Acaba, Avrupa'nın bütünleşmesi düşüncesi- nin, şimdilik somutlaşhğı Avrupa Birliği, bu bek- lenrileri ne ölçüde karşılayabilme yeteneğine sa- hiptir? Verili duruma bakıldığında durum, ba- na göre pek de parlak değil. Avrupa Birliği ne- yin ya da kimlerin birliğidir? Bu sorunun doğ- ru ve cesur bir çözümlemesini yapmalıyız. En azından şu bir gerçektir ki; henüz, AB'nin Av- rupa bütünleşmesinin en iyi ve doğru manive- lası olduğunu söylemek zordur. Ne çokuluslu, ulusüstü şirketlerin, ne de devletlerin birliği gerçek bir Avrupa bütünleşmesidir. Avrupa bü- tünleşmesi, halklann banş, özgürlük ve genlik istemlerine hizmet edecek birbürünleşme> r le ger- çekleşecektir. Avrupa Birliği ise hiç olmazsa şim- dilik, bu özelliği ve niteliği taşımaktan uzak- tır. AB'nin karşı karşıya olduğu kimi zorluk- lar, olumsuzluklar kuşkusuz vardır. AB üyelı- ğini gündeme alırken bu yönlere özel bir özen göstermek gerek. Öyle ise üyelik tartışmalan yerine, Avrupa mühendisliği yeteneğimizi ge- liştirmeliyiz. îçinde oturacağımız e\ in nasıl bir ev olacağına yönelik düşünmeli. eksiklerin gi- derilmesi, yanlışlıklann düzelrilmesı ıçin tasa- rımlar üretmek ışlevine ağırlık vermeliyiz. Av- rupa Birliği'nin geleceğıni sorgulamayı, öteki paydaşlarla bu düzlemde tartışmayı ış edinme- liyiz. Bütün bunlara gözünü kapayıp AB üye- liği savunucusu olmanın da sonu hüsrandır. Av- rupa Birliği'ne üyeliği savunurken Avrupa Bir- liği'nin ya da biçimi nasıl olursa olsun, gele- ceğin Birleşik Avrupa Devletleri'nin (BAD), bir " Vatandaşlar Avrupası" olması için Avrupa- lı öteki halklar ile birlikte, Avrupa Birliği'ni doğ- ru rayda ilerletmenin; Avrupa bütünleşmesi dü- şüncesini doğru zemine oturtmanın yollannı aramak, uğraşını vermek gerekir. Yoksa, Fuzuli'nin dediği gibi; "Girdik cen- netine, yazık ki, güzel yüzün görmedik ("Gir- dik behişfe havf ki didar görmedik") diye yakınanlar kenanına katılmış oluruz. BİTTİ GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Tek Kutupluluk Sorgulanıyor Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) 11 Eylül 2001 'de kendi ülkesinde, önceki gün Israil'de ve dün de Venezüefla'da karşı karşıya kaldığı zor durum (yenılgi de denebilir) normal koşullarda dünyadaki tek kutupluluğun gücünü yeniden tar- tışma konusu yapacağa benziyor. Normal koşullarda dememin nedeni, Amerika Birleşik Devletleri'nin, kendi ülkesinde güvenlik gerekçesiyle sınırladığı demokratik düzeni, Batı- lı ülkeler için de dayatma olasılığından kaynak- lanıyor. ABD'nin, yenilgilerini unutturmak için doğrudan çözebiieceği yeni ulusal ve uluslararası sorunlar yaratma alışkanlığını eyleme geçirme tehlikesi ise her geçen gün biraz daha yaklaşıyor gibi. Çünkü Avrupa Birliği de kendisinde var oldu- ğu sanılan gücü ya gereği gibi kullanamıyor ya da dış politikada da ortak bir görüşte birleşemi- yor. İki somut örnek ortada. Filistinlilere karşı yurüttüğü kıyım girişimiyle şimşekleri uzerine çeken Israil Başbakanı Şa- ron'un Solana'ya Arafat'la görüşme ızni verme- mesi, Avrupa Birliği'nin karnesine düşülen "za- yıf" not olarak kayıtlara geçti. "Avrupa Birliği Ortak Savunma ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi" gibi tumturaklı ve cafcaflı bir sıfatı olmasına karşın kös kös geri dönmek zo- runda kalan Solana'nın durumu ise "zayıf'ı per- çinlemiş oldu. Ya ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'ın "Avru- palı dışişleri bakanlarıyla tartışmak abesle iştigal- dir (ipe sapa gelmez şeylerle vakit harcamak)" deyivermesi... Bu ikinci somut örnek de Avrupa Birliği'nin ha- nesine yazılan olumsuzluk olarak orta yerde du- ruyor. Anlaşılan, Avrupa Birliği'nin "dişine göre" bul- duğu ülkelerin başında Türkiye yer alıyor. AB de gücünü kanıtlamak içın yeniden Türki- ye'yi boy hedefi seçerse şaşırmayalım. Ulusal Program'da verdiğımiz sözlere (sonradan değış- tirmek üzere) aykırı yasalar yapmayı yüksek po- litika sayan politikacılanmız varken zaten şaş- mamız da gerekmiyor. • • • ABD'nin tek derdi, yaptıklanyla kendisine de za- rar veren Şaron olsa neyse. Daha büyük derdi, biliyorsunuz, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin Filistinlilere destek vermek için hampetrol dış- satımını koşullu olarak durduran Saddam, Orta- doğu'da sürtüşmeyi ta Latin Amerika'ya kadar ulaş- tırmayı da başardı. Saddam'ın kararına destek veren Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez cuma günü bir darbeyle görevinden alındı ve tutuklandı. Dünya- nın dördüncü petrol ihraç eden ülkesi olan Vene- züella, Chavez'in açıklamasıyla karışmış, ordunun girişimiyle devlet başkanlığına işadamı Pedro Carmona getırilmişti. Irak'ın yani sıra Küba ile de yakın ilişkı sürdü- rerek bağımsız bir politika ızleyen Chavez, ABD'nin ofkesini çeken devlet adamlarından birıydi. Değişiklik bu nedenle ABD'yi sevindirmişti. Ama sevıncı kursağında kaldı. Chavez dün Türkiye'ye göre öğle saatlerinde, gösteriler arasında başkent Karakas'a döndü ve görevinin başına geçti. ABD de böylece hem Saddam ile Chavez'den kurtulamamış hem de Şaron'a söz dinletememiş olmakla kaldı. Tek kutupluluğun alternatifi konusundaki var- sayımlar ise şimdilik yanıtsız kalıyor denebilir. AB'nin alternatif olma niyeti varsa da gücü yok. Rusya ise pek ıstekli görünmüyor. Geriye, kala ka- la Çin Halk Cumhunyetı kalıyor. Şimdiye kadar de- nenmemiş olması da galıba en büyük avantajı. oerinc(â cumhurtyet.com.tr. Avrupa Birliği üzerine iki kitap Enis Coşkızn Türkiye-Avrupa Bütünleşmesinin Yüzyıllık Seyir Defteri Avrupa butunleşme sürecini; bu süreçte Turktye'nın yeri ve etkıleşımımn kronolojık t»r yöntemle irctelenmesı Bütünleşme Sürecinde Avrupa Birliği ve Türkiye Türkiye'nin aday olduğu Avrupa Birliği nedir, sorusuna aradığınız tüm yamtlar Cem Vayıneui Çocuk Kardiyolojisi Türk Kalp Vakfi kalitesi ve titizligiyle hiznnetinizde 19 Mayıs Cad No: 8 Şişli/İSTANBUL Tel : (0212) 212 07 07 (pbx) Faks: (0212) 212 68 35 Internet: http://www.tkv.org.tr e~mail: gen.sekreter9tkv.org.tr koordinator^tkv. org.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear