01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
NİSAN 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 •Sosyal' konut Toplu Konut Idaresı'nin Ankara Eryaman konutları dar gelirli yurttaşlara yönelık bır "sosyal" tasarımdı. 5. etaba gelindiğjinde tasarım hani neredeyse zulme dönüştü. 5 etapta, Toplu Konut -onu'nda toplanan paralar olimpiyat oyunları düşlerine "llan aktarılınca, yüklenicilerin •iyat farkları bileşık faizlerle birlikte konut sahiplerine yüklendi. "Şerefiye" adı altında bütün katlardan ayrıca fark alındı. Konut sahıpleri, 3 artı 1 'lik konutlar için 70 milyon öderken, 450 milyon lira oder oldular. Sabır taşları çatlayan 5. etap konut sahipleri sonunda dayanamadılar, haklarını aramak için yasal yollara başvurdular ve bır kez daha "sosyal devlet"\n yok edilmesinin buruk tadını tattılar. ISIK KAXSU TOB-DER'in Malvarlığı12 Mart döneminde kapatılan Türkiye Öğretmen Sendikası'nın (TÖS) malvarlığı TÖB-DER'e geçmişti. TÖB-DER de 12 Eylül'de kapatılınca öğretmen örgütçülüğünün yıllar boyunca iğneyle kuyu kazarak elde ettiği malvarlıklarının tam anlamıyla gasp edildiği biliniyordu da elde belgeler yoktu. Eski Eğitim-lş Başkanı Dr. Niyazi Altunya ve araştırmacı Yrd. Doç. Dr. Faruk Güçlü'nün ısrarlı çalışmalan sonrası TÖB-DER'e ait kayıtlı malvarlığı listesi yıllar sonra gün ışığına çıkarılabildi. Eldeki döküme bakıyorsunuz, TÖB-DER'in yüzlerce taşınır malı satılmış, çeşitlı kamu kuruluşlarına dağıtılmış. Orneğin, Artvin TOB- DER'in telefonunu şu anda defterdarlık kullanıyor. Kastamonu'nun Araç ilçesindeki kitaplar emn'ıyet komiserliğine teslim edilmiş. Karaman TOB-DER şubesinin mallan ise MKE'ye bağlı "Hurdasan"a iletilmiş, yani hurdaya gitmiş. Binalar, apartman daireleri, binlerce metrekarelik arsalar ise Hazine'ye, belediyelere, Milli Eğitim Bakanlığı'na verilmiş. Dr. Altunya, elindeki listenin çok eksik olduğuna inanıyor. Örnek de veriyor: "Büyük biryekûn tutan TÖB-DER Genel Merkezi para ve malvarlığı listede gözükmemektedir. Istanbul, Adana gibi illenn şubeleri yer almamaktadır. Listedeki 'muhtelif taşınır mallar'/n niteliği belirsizdir. Sözgelimi, sandalyelerin vb. eşyanın ağaçtan mı gümüşten mi olduğu bılinmiyor." Bu listenin sorumluluk duyanlarca tamamlanmasını istiyor Dr. AJtunya ve çağrı yapıyor: "öğretmenlerin dişlerinden tırnaklarından arttırarak 70 yılda elde ettikleri malvarlığı yok edilmiştir. TÖB-DER davası sürdürûlmeli, zedelenen onurumuz kurtarılmalıdır. Kanımca bu konuda başvurulacak hukuk yolları tükenmemiştir. Yeter ki davanın sahibi bulunsun." Niyazi Altunya, yörelerinde TÖB-DER yöneticiliği, üyeliği yapmış ve derneğin malvarlığı konusunda elinde belge ve bilgi bulunan öğretmenlerden telefon bekliyor ki yıllar sonra bulduğu listeyi genişletsin, kesinleştirsin: "Niyazi Altunya: 0312-418 00 16" Milli Eğitim Bakanı Metin Bostan- cıoğlu hakkında Meclis soruşturma- sı açılması için oy kullananlar; - Türkiye'de kızlann imam ya da ha- tip olarak olarak görevlendirilmeme- sine, dinsel geleneklerde de böyle bir uygulama olmamasına karşın imam-hatip lisesi oğrencilerinin yüz- de85'inin kızolduğunun farkındalar. - Kız öğrencilerin bu okullarda yal- nızca Kuranıkerim dersinde başlan- nı örtebilecekleri hüküm altına alın- mışken, milli güvenlik bilgısi dışında- Bile Bile ki tüm derslere türbanlı girdikleri, tü- züklere aykın olarak bayrak törenle- rine de türbanlı katıldıkları konusun- da bilgi sahibiler. - İmam okullannda cumhuriyet il- kelerinden yana yönetici, öğretmen ve memurlann tehditedildığine, kılık- kıyafet yönetmeliğini uygulamaya ça- lışan ve görevlilerin gerici basında hedef gösterildiğine hemen her gün tanık oluyoriar. - İmam-hatip liselerinde harem se- lamlık uygulandığını bal gibi biliyor- lar. Ayrıca! Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'na soruşturma açılma- sı için oy kullanan SP'li, AKP'li, ANAP'h, DYP'li, MHP'li ve Bostancı- oğlu'na yeterince sahip çıkmayan DSP'li milletvekilleri; Milli Güvenlik Kurulu'ncaivedilikleyasalaşması ka- rarlaştınlmış olan "cumhuriyetin laik niteliğine aykın hareket eden me- murlann meslekten çıkanlması", "Ba- zı Kisvelehn Giyilemeyeceğine lliş- kin Yasa'nın koyduğu yasaklara ay- kın hareket edenlerin hapis cezası- na çarptınlması", "inancı kötüye kul- lanma suçlarından mahkûm olanla- nn vaktfkuramaması"n\ öngören ya- salan çıkarmakta açıkça ayak direti- yortar... Daha öncedeğindiğimiz gibi... Mec- lis'te son durum bu. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Görev Tazıııinatı: Üniversite Görevlileri 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'na bağlı, "Üniversite öğ- retim elemanlanıun aylık, ödenek ve sair özlük haklan". 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasası ile düzenlenmiştir. 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'nın "Tanımlar" başhklı 3. maddesi, üniversite yükseköğretim elemanlannı sınıflandır- mıştır. "Ögretim elemanlan: Yükseköğretim kurumlannda göre-vli öğretim üyeleri, öğretim göre\ lileri. okutmanlar ik öğretim yar- dıırıcılandır. Öğretim üyeleri: Yükseköğretiın kurumlannda görevfi, pro- fesör, doçent ve yarduncı doçentlerdir. 1) Profesör: En yüksek düzeydeki akademik unvana sahip ki- şidir. 2) Doçent: Doçentük smavını başarmış, akademik unvana sa- hip kişidir. 3) Yarduncı doçent: Doktora çahşmalannı başan ile tamam- lamış, öpta uzmanbk veya belli sanat daOaruıda yeterlik belge ve >etkisini kazanmış ilk kademedeki akademik unvana sahip kişidir. Öğretim görevüsi: Ders vermek ve uygulama yapmakla yü- kümlü bir öğretim elemanıdır. ökutman: Eğitim-öğrerim süresince çeşitli öğretim program- lannda ortak zorunlu ders olarak belirlenen dersleri okutan ve- ya uygulayan öğretim elemanıdır. Öğretim yardımcılan: Yükseköğretim kurumlannda, beiirii sfireler için görevlendirilen, araştırnıa görevlileri, uznıanlar. çe- viricUer ve eğitim-öğrerim planlamacüandır." 2002/3546 sayılı Bakanlar Kurulu karan ile ve 15/1/2002 - 14 7/2002 tarihleri arasında geçerli olmak üzere, 2914 sayılı Yük- seköğretim Personel Yasası kapsamında görev yapanlann bir bölümüne de "görev tazminaü" olarak ısimlendirilen yeni bir ödeme verilmesi öngörülmüştür. "Görev tazminaü", makam tazminatı almayanlarla, makam tazmiantı göstergesi 7000 ve daha yüksek olanlara ödenmemek- tedir. Makam tazminat göstergeleri 7000'den düşük olduklan [çm "temsil tazminatı" alamayıp "görev tazminatı" almaya hak kazanan yükseköğretim görevlileri ve bu görevlilerin "ma- kam tazminatı" ile "görev tazminaü" göstergeleri ve tazminat ruarlan: Bip örnek dava Fransız vatandaşı M. Seidel. 14 Temmuz 1985'te bir hastanede tedavi oluyor ve kendisine 1078 Fransız Frangı masraf çıkarılıyor. Seidel, bu masrafın kendisinden alınmasının haksız bir uygulama olduğunu ileri sürerek Fransız Danıştayı'nda dava açıyor. Fransız Danıştayı, yaklaşık 7 yıl sonra 31 Mart 1992'deSeidel'in davasında haklı olduğuna karar veriyor ve 1078 frangın kendisine geri verilmesine hükmediyor. Seidel, açtığı davanın 7 yıl sürdüğünden hareketle, bu kez Avrupa insan Hakları Sözleşmesi'nin "mahkemelerin uygun bir süre içinde karar vermek zorunda olduklan''na ilişkın maddesıne aykırılık savı ve 20 bin Fransız Frangı tazminat ödenmesi istemiyle Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne başvuruyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karannı veriyor: "Seidel'in isteminin haklılığına, kendisine 5 bin Fransız Frangı maddi ve manevı tazminat ödenmesine..." Bu kararı niçin yazdık? Davaların yıllarca sürdüğü Türkiye'de kimilerının kulağına küpe olsun diye... HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ gulgec20ı hotmail.com l) Dekanlar: Vlakam Tazminatı Cösterge Tutan (TL.) fi)(X) 181.800.000 Görev Tazminatı Gösterge 15.000 Tutan (TL.) 454.500.000 Toplam TutarıTL.) 636.300.000 I Profesörler (Bu kadroda üç >ılını tamamlamış olmak koşuluyla)' Makam Tazminatı Gösterge fOOO Tutan (TL.) 181.800.000 Göre\ Tazminatı To Gösterge 15 000 Tutan (TL.) 454.500.000 Dİam Tutar(TL) 636.300.000 : Profesörler (Bu kadroda üç yılını tamamlamamış olanlar): Makam Tazminatı Gösterge 1500 Tutan (TL.ı 136.350.000 Göre\ Tazminatı Gösterge 11 500 Tutan (TL.) 348.450.000 Toplam Tutar(TL.) 484.800.000 - Doçentler (Kazanılmış hak aylıklan birincı derece olmak koşuluyla) Vjkam Tazminatı fösterge MOO Tutan (TL.) 60.600.000 Görev Tazminatı Gösterge 8.000 Tutan (TL.) 242.400.000 Toplam Tutar(TL) 303.000.000 Doçentler (aylıklan birinci derecede olmayan), yardımcı do- çatler, öğretim görevlileri, okutmanlar ve öğretim yardımcı- k ı "Görev Tazminaü" uygulaması kapsamı dışında bırakıl- mslardır. •Görev Tazminatı" uygulamasının yaygınlaştınlması gerek- tş görüşündeyiz. SATILIKARSA Şile Ağva'da 320 m2 arsa satılıktır. Müracaat: 0212 527 31 86 KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK ^ MfLGZ- ^ % " behicak n turk.net — - — - — - — ^ ^ ı _ H A R B t SEMİH POROY semihporoyCn yahoo.com BULUT BEBEK MRAYçtFTçî bulutbebek&ı hotmail.com pihrmi?,oğT*T TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 15 Nisan URFA'DA CEK/RGE SÜRÛLERl'L t$S8 'oe suaüv, rü/ZKtyE 'A//JU GÛA/SYÜOĞU eoi.se gİTKİ, 8U ı' / ALM/ÇTf. YOK ETM£O£ ETKlU GCMUf, YALMZCA UÇ OE 8İİ£ TOPLAMAM SÖCEK ÖUJL£gt 23 SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU ÜPtadoğu'da Gerçek Saati... "Iki tip trajedi vardır" demiştı Amos Oz... "Os/o An- laşması"nın ciddiye alındığı, yedı düvelın "banş süre- cine" umut bağladığı 'pembe yıllardı"... Beyaz Sa- ray'dan, CNN ekranlannda defalarca yayımlanan Ara- fat-Rabin el sıkışması henüz tazeydi. Yîgal Amir ad- lı fanatık bir Yahudi, Rabin'ı öldürmemişti. Akıllı fikirli dış polıtika yazarları, uluslararası siyasetın ağırtoplan "kazanılmış birgerçeklik gibi" söz ediyordu "Ortado- ğu banş sürecınden"... "CNN bombardımanıyla" işlenen bu sloganlardan beni uyandıran ilk cumle. Amos Oz'un ağzından çıkan bu sözler oldu. Astım yüzünden, çöl ortasında kıtap- larla çevrili, mütavazı. kuçük bır eve çekilmiştı Oz. ya- şamının buyuk bölümünü "/c/fabu£z"larda geçırmişti. Banşı gerçekten istiyor, ama resmi deklarasyonlara, ta- nhi içerden yaşayanlann şuphecilıği ile yaklaşıyordu. Işte "Iki tip trajedi vardır!" diye anlatmıştı bunu ya- zar gözüyle Oz: Shakespeare ya da Çehov trajedi- si... Shakespeare trajedilennde perde kapanırken sah- nede bir dızi ceset ve kan gölü kalır. Çehov trajedile- nnde herkes sağdır. Ama hayatta kalmanın faturası ağır olmuştur. Büyük tavizlervermişlerdir. Herkes mutsuz- dur. Kalpler kınktır, ama hayatta kalmışlardır. Filistin- lilerle yaşadığımız trajedınin ben Shakespeare değil bir Çehov trajedısı ile sonuçlanmasını dılıyorum..." Israil'e en son '99 yazında, Barak'ı işbaşına getıren seçimlerde grttim. Uluslararası kamuoyu bu ''trajikba- nş"îan umudu hâlâ kesmemıştı. Camp David'deki o zavallı, biçare Clinton-Arafat-Barak buluşması henüz yaşanmamıştı. O son roportajdan da Filistin Islam Konseyi üyesı Mo- hammed Nuseibeh'le yaptığım bir başka konuşma- nın anısıyla dondüm. Eski bir "Osmanlı beyefendisi" olarak tanımlayabileceğim Nuseibeh'in, Dogu ile Batı Kudus sınırındakı "American Colony" oteline komşu bir otelı vardı. Bır akşam benı yemeğe davet etti. Ve anlattı: "Bans süreci diye bir şey gerçekte hıç olmadı. Ba- nş için Israil'in. BatıŞena'nın birkısmından değil, tü- münden vazgeçmesı; Doğu Kudüs dahil '67'de işgal edilen yerlerin tümüyle bize bırakılması, Filistinli mül- tecilerin geri dönüşüne ızin verilmesi lazım. Bizim için banş bu. Bundan azı sadece bir ateşkestir. Gün gelir, beklenmedık şekılde çatışma yeniden alevlenir!" Eski bir aıleden gelen Mohammed Nuseıbeh ayak- lı tanh kitabı gibiydi. O da Doğu-Batı arasında, mayın- larvedikenlıtellerle, Kudüs'un ıkıye bolundüğü 1948'de, 10 yaşında bır çocukken yaşadığı trajediyi şöyle an- latmıştı: "Sınırbizim evin arkasından geçiyordu. Okulum Sa- ınt George, sahıpsız bölgede kaldığı için kapatıldı. Biz Doğu 'da kaldığımız için kendımizi şanslı saydtk. '67'de Ürdün oldu burası. Altı Gün Savaşı 'nda Israil askehe- rini kapımızın önûnde bulduk. Evimize birbomba isa- bet etti ve yandı. Filistin'iyeniden alacağız den\en Is- rail ışgali altına gırmış, evsiz barksız kalmıştık." Oz'u, Nuseibeh'i hıç dinlememiş olsam, bugün ben de "Batılı gözlemcıler" gibi Arafat'ın bir son dakika golü kaçırmış olduğunu düşünebilirdim. "Banş süre- cini" odüllerle taçlandıran Nobel Akademisi'nden dün- ya medyasına dek uluslararası kamuoyuna böyle ak- setti çünkü olay. Sahiden bir banş "varmış", "olmuş", "yaşanmış" da Arafat son anda uzlaşmaya yanaşma- mış, fırsatı heba etmış gibi bir sonuç çıkarıldı netice- de. Batılılar bunu yapabılir. Ama bölge tarihinin parçası olan Türkiye'nin buna hakkı yok. Olayları Batı medya- sından izleyen Türkiye de bu sığ analizlerin etkisinde kalıyor ne yazık ki. Ecevit'ın şu son sözlerine bakın: "Clinton-Barak-ArafatgöruşmesindeArafatyapıcı ol- saydı şiddetyerine banş görebilırdik. Yazık oldu!" di- yor Ecevit. Arafat'ın Ramallah'ta kuşatıldığı, Cenin de kıyım yaşandığı bir "trajedi" (Gerçek bir Shakespeare trajedısı) sırasında hem de... En son Edward Said yazdı. Kısaca "Şovbitti"diyen Said: "Oslo hilesıni dünyaya bir gerçekmiş gibi ABD dayattı. Bayram havasında götünjlen Oslo sahtekâr- lığında kimse, (Israil'in) Batı Şeria'nın yalnız yüzde 18'inden, Gazze'nin de yüzde 60'ından vazgeçtiğinı farketmedi. Kimse nasılsacoğrafyabilmiyor... CNN... dünyaya öyle birportre çiziyorki insan, Israil'in yerie- şimciler ve askeri üsleh için değil de sahiden halkının variığı adına ölüm-kalım savaşı verdiğini düşünüyor... 'Banş süreci', 'teronzm' gibi sözcükler gerçeklerden kopuk,'^gerçekdışı' kontekstte kullanılıyor. Budezen- formasyonda Filistin halkı toptan şiddet yanlısı fana- tiklergibı takdım ediliyor. Oslo 'ya benzerbirplan bun- dan sonra asla söz konusu olamaz... Tarih fabrikasın- dan çıkmayan bir Arap-lsrail görüşmesinin hiç olma- ması, olmasınayeğdır..." Türkiye bu "tarih fabnkasını" iyi bilmek zorunda. B U L M A C A SEDATYAŞAYAM SOLDAN SAĞA: 1/Yurdumuzda da yaşayan, ötücükuşlarta- kımından bır cins ötleğen... Japon lirik dra- mı. 2/Tanmda kullanılan azot- lu gübre... Şi- irde bir uyak- tan sonra yine- lenen aynı an- lamdaki söz- cük ve eklere verilen ad. 3/ Iki çift kürekli balıkçı kayığı. 4/ Yinelenen dize. 5/ Biray adı... "David — -"': Ünlü İskoç filozof 4 \e iktisatçı. 6/Ağızda güç eriyen bir cins şe- ker... "Karabasma — olur ' Güzellerde naz olur" (Türkü). 7/Tuza- ğadüşürülenşey...Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret. 8/K.aldınIa- cak bir şeyin üzerine geçirmek için halattan yapılmış çember... Giysi kolu. 9/Proton verebilen maddelerin aenel adı... " — Soygazi'": Sinema ovuncumuz. YXTC\RTOA\ AŞAGIYA: 1/ Yurdumuzda iireyen ve kışı Afrika'da geçiren bir kuş... Yürürken dayanmak için kullanılan kalın so- pa. II Karakter... Elçilik ya da konsolosluklarda ça- lışan koruma memuru. 3/Özellikle ahşap yüzeyleri korumak için sürülen bir cins cila... Çemberin çev- resinin çapına oranını gösteren sayı. 4/Mobilyacılık- ta dış yüzeylerin kaplanmasında kullanılan. dış etken- lere dayanıklı plastik bir malzeme. 5/ Uzak... At tü- ^nün rengi. 6/ "His var mı bu âlemde — gibi tatlı" (Yahya Kemal). 7/Gövdesi kızıl, ayaklan \e yelesi karaolanat... Avuç içi. 8/Kurallara uygun olan... Ya- bancı. 9/Trabzon'un bir ilçesi... Tellı çalgılan seslen- dırmede kullanılan ve kiraz ağacı kabuğundan yapı- lan mızrap.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear