22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 2002 RAZARTES OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhurryet.com.tr AÇI MUMTAZ SOYSAL Türkü İMPARATORLUK döneminden kalma bir sözdür herhalde; Dersaadet'in efendileri kendilerini "Osmanlı", Anadolu köylü/erini "Türk" sayıp onların söylediği halk şarkılarına önce "türki", sonra da "türkü" demiş olmalıdıriar. "Kürtçe türkü!" Kültürierin iç içeliğini bundan daha güzel anlatan bir söz olabilir mi? Yüksekova'da "Polis Günü" kutlanırken vatandaş arabasının teybinden Kürtçe turkü çalmış, polisler de oradakilerle omuz omuza halay çekmişler. Kıyamet koptu. Bereket, Içişleri Bakanı Yücelen, "Kürtçe kaset çalmak, türkü söylemek yasak değil, suç değil; ortada bir sorun yok" dedi de yüreklere su serpıldi. Gazetecı durur mu? "Polis müdürü Sinop hakkında soruşturma yok mu?"d\ye soruyor. Yok olduğunu öğrenince hayal kırıklığı, çünkü haber kıtlığı. Kımse müdürün "Sinop" diye bir soyadı taşıyışındaki rastlantıya, Karadenizli bir görevlinin Hakkâri ilinin en uzak ilçesinde Kürtçe konuşan insanlarla sarmaş dolaş oluşundaki anlama sevinmekten yana değil. Korkuları ortadan kaldırmak için kavramtan biraz deşmek gerek. Cumhuriyet ırk ve dil aynlığı gözetmeden herkesi "Türk vatandaşı"saymış, devletin dilinı de Türkçe olarak ılan etmişti. Resmi dilin Türkçe olduğu bir ülkedeki devletin birinci ödevi, ortak ıletişim aracı olacak birdili herkese, özellıkle de anadili Kürtçe olan vatandaşlara öğretmekolmalıydı, değil mi? Olmadı, devlet bu ödevini tam yerine getiremedi. Peki, anadilleri Kürtçe olanlar da vatandaşlık haklannı kullanıp kendılerine Türkçe öğretmesi için devleti sıkıştırdılar mı? Bu hak da tam kullanılmadı; daha doğrusu, Kürtçe konuşanlan Ankara'da temsıl edenler devletin yakasına yapışmadılar. Bildıkleri Türkçeyi seçmenlerinin bilmeyışi işlerine geliyordu belki; önemlerini arttıran bir şeydi bu. Işlemeyen bir ödev-hak denklemi. I şin bir de "özgürlük" yönü var: Anadilinı I konuşmak, geliştirmek, o dilde yayın yapabilmek özgürlüğün en doğal olanı değil mi? Bu konuda da yanlışlar: Devlet. böyle bir özgürlüğü korumak şöyle dursun, yasaklar koydu. Anadilleri Kürtçe olanlar da, bu özgürfüğü kullanma yolunu aramak yerine. olmayacak bir şeyi, resmi öğretimin Kürtçe olmasını istemeye kalkıştılar. Oysa burada da bir denklem olmalıydı: Vatandaş, Türkçe eğitim isteme hakkından vazgeçmeden Kürtçeyi ısteğe bağlı olarak kullanabileceği bir özgürlük konusu olarak görmeli, devlet de bu özgürlüğün koruyucusu olmalıydı. Tonguç ve Yücel'e Yapılan Nankörlükler SabriKUKT H T ürk Milli Eğitimi'nde yaptıklan hizmet ve atılımlardan sonra, hızmetlerinin son yıl- larında Tonguçve Yü- cele ne çileler çektinldiğini, ne nankörlüİder yapıldığını biliyor muyuz? Her yıl, nisan ayında Köy Enstitüleri sisteminden övgüyle söz edilir de bu eğitim atılımının başındakı Milli Eğitim Bakanı Ha- san AM Yücel ve ılköğretim Genel Müdürü İ. Hakkj Tonguç'a hiz- metleri sonunda neler çektirildiği anımsanılmaz... Çok partilı döneme girdiğimiz 1946 yıiından başlayarak politi- kacılar ve sağ kesimden, Köy Ens- tıtüleri'ne, Tonguç'a ve Yücel'e saldınlaryoğunlaştı. Komünistlik ve bu okullann komünistyuvası ol- duğu suçlaması getiriliyordu. Tonguç, Ilköğretim Genel Mü- dürlüğü'nden 1947 yılında alına- rak Talim Terbiye üyeliğine geti- rildi. Burada fazla tutulmayıp An- kara Atatürk Lisesi resim öğret- menliğıne verdıler. Hiç itıraz etme- den, "Meslekte asılolan öğretmen- Kktir" düşüncesiyle yenı görevi- ne başladı. Buradan da Kayseri Lisesi resim öğretmenlığine nakil kararnamesını hazırladılar. Bu na- kıl ışleme konulmadan 1950 seçim- lennde Demokrat Partı iktidara geçince Tonguç, 8 Eylül 195O'de BakanJık emnne alındj. Alınış ne- denini soran Tonguç'a bakanlık- tan "Memurin Kanunu'nun 60. maddesinegöregörülenlüzuıtı üze- rijıe" dıye yanıt verildı. Tonguç, Bakanlık emrinde oldu- ğundan maaşının yansı ödenıyor- du. Varhkh, akan ve yan geliri olan bir kimse değildi. Emeklili- ğıni ıstıyor fakat hakkındakı tah- kikatın bitmediği' gerekçesiyle emekli etmiyorlar, sonışturmayı bitirmiyorlar ve yan maaş ödeme- ye devam ediyorlardı. Tonguç'a dönemın ıktidan tarafından eko- nomık bir baskı uygulanıyordu. Emekli etseler, Bakanlık emrin- deyken aldığı maaştan daha fazla emekli maaşına bağlanacaktı. Ba- kanlık emnnde üç yıl dolduktan sonra yasa gereği, verilen yan ma- aş da kesilecekti. Üç yıhnı dol- dursun, maaşı da kesilsin, iyice ekonomik sıkıntıya düşsün isteni- yordu. Tonguç 'un MEB Müsteşa- n Reşat Tardu'ya yazdıgı 3 Tem- muz 1953 tarihli şu mektup, çek- tiği sıkıntıyı, içindeki isyanı dile getirir: "Suçluysam cezamı göreyim. Suçlu değOsemya görevegeridön- dürüleyinı ya da emeklilik işkmim sona erdirilsin. Bir insanL nazi kamplanndaki sürgünler gibi yd- larca suçlama alünda bekJetmek adaJet ilkelerioe uygun mndur? Aynca utanarak şu noktayı da be- lirtmek isterim ki. ben meslek ya- şamımda bu ülkeye hizmet eöniş bir insanun. Bunu nankörkr ka- bul etmeyebilir. Ama emeğûn ve ahnterim katümış olan eserier, her zaman gösterilecek. tarih bunu yadsımayacaktır. İşim olunıfu bir sonucabağlanrnayacak olursaÖDÜ- müzdeki eyhıl ayından sonra açık maaşıalamayacakdurnma girece- ğinı. Parası olan,geçim yükünö ge- Kriile hafifletebilecek bir insan de- ğüim. İlköğretim Genel Müdürnı- ğü'nden borç içinde aynJdım. Ya- şamım boyıuıca para hırsma kapıt- mayarak, yalnız uiusaJ iifltiüeri ger- çekleştirmekiçin uğraşüm" diyor, emeklılik işiyle ilgılenmesini rica ediyordu. Tardu'dan yamt gelme- di Herhalde siyasilere gücü yet- medi. Tonguç, giderek ekonomik darlığa düşüyordu. Eylül 1953'e kadar emekli yapmazlarsa, ken- disine verilen yan maaş da kesi- lecekti. Etlik'teki bağ evini satışa çıkardı. Bu eve o tarihlerde 3290 lira değer biçiyorlardı. Tonguç, emeklilik işleminin ya- pılması için 1953 Ağustosu'nda Bakanlığa tekrar başvurdu. "Biröğ- retmeni, TC yasalannjn verdiği yetkinin dışında herhangi bir ne- denie haklanndan yoksun kimst- nın, üç yıl Bakanhk emrinde fut- maoın ve bunun sonucu olarak açık maaşı da alamavacak bir du- ruma sokmanın adaJet ve hakka- niyeüe uygunluğu yoktur" diyor- du... Bakanlık uydurma suçlama- larla soruşturmaya devam ediyor. otuz yılı aşkın hizmeti olduğu hal- de, emeklilik işlemini yapmıyor- du. Nihayet Tonguç'un almakta olduğu yan maaş da 7 Eylül 1953'te kesildi. Genel müdürlüğü zamanındaki birçok dostu, onu yalnız bıraknuş- lardı. Ancak Köy Enstitüsü çıkış- lı öğretmenler, kendisini sık sık ziyaret ederlerdi. Bir gidişlerinde Tonguç'u ayağında yamalı panto- lonla evini tamir ederken bulmuş- lardı. Tonguç, 6 ay maaş almadan ya- şadığı daha da sıkıcı ekonomik darlıktan sonra 5 Mart 1954'te emekliye a>Tilabildi. Daha da emekli etmek istemiyorlardı. An- cak Danıştay, oybirlığiyle "Tüm suçlamalann 5677 sa\Th af kapsa- mına girdiği için koğuşturma ya- pdamayacağma, dosyanın işlem- den kaJdmlmasına" karar verdiği için emekli etmek zonında kaldı- lar. Hasan Âli Yücel'e yapılanlar da unutulacak gibi değildir. Yücel, 12 Ağustos 1946'da Bakanlıktan alınmış ya da aynlmıştı. Bu tarih- ten sonra, sağcı kesimle, u"kçı ve Turancılann Yücel'e saldınlan yo- ğunlaştı. Demokrat Parti Istanbul 11 Başkanlığı da yapan Av. Kenan Öner, Yücel'i komünistlikle ve bakanlıği sırasında komünistleri korumakla, ırkçılara işkence yap- tmnakla suçladı. Bu suçlamalar sonucuYücel 'in şikâyetiyle Kenan Öner ve gazete yazıişleri müdürü aJeyhine ceza davası açıldı "H. Âi VüceJ-KenanOner" davası ola- rak anılan bu davadan önce îstan- bul 'da açılmış olan Irkçılık-Turan- cılık davası devam ediyordu. Ke- nan Öner, o davadaki sanıklann avukatıydı. Müvekkili olan sanık- larla birlikte 21 kişiyi savoınma ta- nığı olarak gösterdi. Tanıklan: Ni- hal Atsız, O. Şaik Gök\a>; Necdet Sancar, İsmet Rasim Tümrürk.AJ- parslan Türkeş, Nurullafa Ban- man,HüseyinNanııkOrkua, Hik- met Tanyu, Sait Bügiç. Mehmet Kûlahta, NecdetÖzgeJea Mustafa Soylu, SeJabattin Erfürk, HaJûk Karamağarah, Ziya Ühan. Emin Soysal, Zeki Mesut Alsan. Ahmet EOez,Osman Yüksd,Zeki Sofiıoğ- hı ve İbrahim Sururi Ennete'dir. Yücel, Öner ve tanıklan tara- fından suçlanıyordu. Ifade ve id- dialanna göre DTCF ve Köy Ens- titüleri'nde komünist öğretmen- ler görevlendirilmiş, öğrenciler arasında komünizm propaganda- sına girişiüniş, milliyetçi öğrenci- lere baskılar ve ışkenceler yaptır- nuş, Nâzını Hikmet gibi bazı ko- münistlere çe\'in işlen verilerek ücret ödenmiş ve korunmuş, ko- münist kadrolaşmaya göz yum- muş, komünist yayınlan destekle- miş, komünistlere dostça, ırkçıla- ra düşmanca davranmışu. Yücel bu suçlamalarda sanık durumuna dü- şürülmüştü. Adeta sanık ile müşteki yer de- ğjştirmişti. Sanık sandalyesüıden Öner kalkmış, Yücel oturmuştu.. Hakkmdaki suçlamalan sabırve sü- kûnetle karşılıyor, teker teker ya- nıtlıyordu. Fakat son derece bü- yük üzüntü içindeydi. Duruşma- da söz alarak; "Sayın yargıç, ben güya bu davada müşteki >e müda- hfl mevidinde bulunuyorum. Fakat bu srfdış görünüsten ibareüir. Ha- kjkatte tecavüz edilen ben oldu- ğum gibi, dava edilen de benim... Halk huzurunda nasıl kötü bir mevkhe düşürülmek istendiğimi görüyorsunuz. Halin ve istikbalin gefaniş vegekcek TürknesiOerinin husunıet ve buğzuna uğraûlmaın arzu edflrv or. Maddisi vapdmayan bir suikastin manevisi muvacehe- sindebuhuHhığumu size arz ediyo- nun. Komünist, ışkenceler yapo- racakkadarködi>ürekfi birzanm, bir müstebit bir hunhar adam ha- tinde tas\ir edilerek, bu suikaste srvasi hayatım bedef laonıj'or" di- yor. Yücel' in avukatı Prof. Bülent Nuri Esen de; "Müdafaa tanıkla- nom pek çoğu. ehlisanp seferkri- ne kaolangöniUKUerin körtaassu- ou üe mü\çkkinme sakfanmşlardır. Bu davayı kendi davalan hahoege- tirmişkrdir. Bildikkrini, gördük- lerini işittiklerini söylemek vazife- sinde buhınmalan lazun gefirken, durmadan hükünüer se\ k etmiş- ler,kanaatizharetmişlerdir'' diyor- du. 19 Kasım 1947'de dava sonuç- landı. Hakaret davasının düşmesi- ne karar verildi. Yargıtay karan bozdu. Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi karanndadirendi. Yar- gıtay Ceza Genei Kurulu'nca bu karar da bozuldu. Mahkeme boz- maya uymak zonında kaldı. Dava sonuçlanmadan önce K. Öner öl- dügü için onun hakkındaki dava düştü. Yazıişleri müdürü hükum giydi. Davayı Yücel kazandı ama çok sıkıntı çekti, sorgulandı, kamu- oyunda yıpratıldı. Yücel'in yanın- da görünmekle sıyasal hayatlan- nın kararacağını sanan CHPTi dost- lan da Yücel'i yalnız bıraktılar. CHP içinde o dönem sağ kesim egemen olmuştu. Bunlar, Yücel'in siyasal hayatıan tasfîye edilmesi- ni de istemiş olabilirierdi. Halkına, ülkesine büyük hiz- metler vermiş olan Yücel ve Ton- guç'u bizler sevgiyle, saygıyla ve minnet duygulanyla amyor, nan- körler utansın diyoruz. Milletvekili Avukatlar HaCl AK O Z H A N Ankara Barosu avukatlanndan Herkesin yakındığı ülkenin ve yargı- nın ortak sorunlan ve genel kabul gör- müş çözümJeri ortada dururkert hâlâ uy- gulanamıyorolması bizleri haklı olarak karamsarlığa itmektedir. Gerek yargı sorunlannın çözümün- de gerekse ülkenin sorunlannın çözü- münde hukukçulann sorumiulu|u, ka- nımca daha fazla bulunmaktadır. Mec- lis'te, hukukçu kökenli 70 milletvekili avoıkat bulunmaktadır. Ostelik herpar- tınin yönetim organlannda etkin görev yapmaktadırlar. Kanun çıkarma yelene- ğı yönünden başanlı olabılecek, yasa- ma faaliyetine en yakın meslek grubu da kuşkusuz hukukçulardır. Buna kar- şın ortak sonınlanmızın çözümünde mesafe alınamamaktadır. Ne yazık ki TBMM sorunlann çözümünde yeterli ve yerinde çözümler üretmekte çoğu zaman başanlı olamamaktadır. Bunda her sıyasal partinin payı olduğu kadar genel olarak sistemin işleme. çözüm geliştirme ve uygulamayeteneğinin za- yıflığının da payı büyüktür. Meclis'te bulunan her partiden hukukçu millet- vekillerinin, genel kabul görmüş çö- zümlerin uygulanmasıru sağlamak için, birlikte hareket etmeleri kanımca çok önemlıdir. Barolar Birlıği Başkanlığı, TBMM'de bulunan her siyasal parti- den milletvekillerini bir arava getirici işlev görebilir. Avııkat milletvekilleri- nin, birlik çatısı altında göriişüp. tartı- şıp ve uygulama içinde olabilecekleri birdüzenlemenin (organizasyonun) sağ- lanması mümkündür. Düzenli bıryönet- melik içinde çalışan "nultef^ekUi avıı- kanargrubu" yaıgıya ve ülkeye çok şey kazandırabilecektir. Siyasal parti ve sı- yaset dışı tamamen hukuk kaygısıyla ''bir arava" gelip yapılacak hukuksal ça- lışmalann başanlı sonuçlar verebilece- ğini düşünüyorum. Gerçekten siyaset dı- şı ya da siyasetler üstû amaçla bir ara- ya gelmiş hukukçu milletvekilleri. çok başanlı yasama calışmalan üretebilecek- ler. Aynca Barolar Birliği ve Barolar ola- rak. toplum önünde ciddi etkıniik ve saygınlığa da kavuşmuş oluruz. Bir Müsteri Temsilcisinm öiımesi Gerekenler! Reklam ajansı ve reklamveren profesyonellerinin, üst düzey yöneticilerinin ve akademiklerin bügi-deneyimleriyle, her müşteri temsilcisinin blimesi gerekenler... Teori ve pratiği birleştiren esnek, informal ve interaktif bir anlayış... Pazarfama ve Reklam Planı Marka Yaratma VB Yonetms Ajans Yönetimi ve Organizasyon Reklarnveren Sakışt ve Üisiplini Strsteji Planiama Varaücj Süreç İntişte Pazarlama ifetişimi Araşttrma ve Değerlendirtne Satış Artırma Etkinlikleri Medya Stratejisi ve Yarattcı Medya Kullanımı Etkilesifnli Medya Bütçeleme ve Mudasebe Trafık, Prodüksiyon Aaalitik Oûfüace Ornek Vaka Calışmalan vs Bajarı Hikayeteri Yeni İş Zaraan Yönetimi Sunum Teknikleri Pazsrlık v» ikna Teknikleri Reklam Etiği. Özdeaetira ye Yasal Düzentemetet Kimler yararlanabilir? > Reklam sektöründe müşteri temsilciliğini bir meslek olarak seçmek itteyenler > Bu alanda kendisini gelistirmek isteyen yeni müşteri temsilcileri Pre»r»mj nıurlı ttfit* katılıaıcı k a M eıtil«c«Ji»d««, UyıtliJ bafnını tır»«aa jSf« gsrç«kltş«c<ktir. Armttılı M j i ifitt Rtklaaoltk Vatb'u n/nyt «nm.r».o>j).tf «dr«İB« |afywatHirti«a I YILOIZ ÇfÇEÖİ SOK. H0;19 »0630 ETİI.ER-İSTAN8UL TEL- (9212) 263 03 36 - 263 03 41 FAKS, (0212! 263 11 23 { Attilâ İllıan'Ja Külttir Sorunsalı Gönülaen Esemenli Söker Gönülden Esemenli Söker, "fcüJtür sonınsalı" Ronusunaaki aJtı yıllıt çalifmasıaa Attilâ Ilnan uı "Aynanın Içinaekiler' roman dizisini kavtıaR seçmekle; nem yakın tarinimizin burjuvaJaşma sürecini aycunıattı, kem de ofeurlar için bir eğitim yolculuğu nazırladı. www.bilgiyayin«vi.com.tr M»»rufly«f Cad. No:WA Yenişehır • 06420/ANKARA Tel: (0-312) 434 49 98 - 434 <9 99 Faks: (0-312) 431 77 54 teriıluhçt Sok. No:17, Kat:1, Cagaioğiu • 3436A/İSTANBUL Tel: (0-212) 522 52 01 - 520 02 59 Faks: (0-212) 527 4119 BİUtİ KİTABEVİ Safcarya Cad. Ko:S/A Kmlay - 06420/ANKARA Tel: (0-312) 434 41 06 - 434 41 07 Faks: (0-312) 43319 36 ACIKAYBIMIZ Hidayet (Rahşan) Yüzak'ın sevgili eşi, Canan ve Can Yüzak'ın kıymetli babalan, Hakkı Yüzak'ın değerli ağabeyi, Yelda Yüzak'ın kayınpederi, Ipek ve Pınar'ın dedeleri; Yüzak, Tanman ve Yazıcıoğlu ailelerinin değerli büyüğü, Eskişehir Devlet Hastanesi eski başhekimlennden Dr. Halfl Yüzak'ı 13 Nisan 2002'de kaybettik. Naaşı, 15 Nisan Pazartesi günü Yeşilyurt Camii'nde kılınacak öğle namazıru müteakip Edirnekapı Şehitliği'ne defhedilecektir. AİLESİ ŞİŞLİ3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2000 1317 Davacı Semire Öndaş tarafmdan davalı Arif Öndaş aleyhine ikame edilen boşanma davası sonunda. Paşa Hama Sokak, Kasım Gönan Mah Pak Örlar Apartmanı No: 66-2 Fatih-lstanbul adresinde davalı Anf Öndaş'a bu adresten bahisfe tebhgat yapılamadıgından ve adresi meçhul olduğundan ılanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup. mahkememizin 15.3.2002 tarıh. 2000.1317 esas, 2002'274 sayılı karan ıle Marduı ılı, Sa- \MT ılçesı, Yeşılalan, C. 46, H: 47"de nüfiısa kayıtlı Şeh- mus kızı Semire Öndaş ıle yine aynı hanede kayıtlı Şükrii oğlu Arif Öndaş'ın MK'nun 134M maddesı gereğınce boşarunalanna. Sultan ıle Şejhmus'un velayet hakkmın davacı anneye verilmesine. taraflar aynı şehırde olduklan takdirde her hafta pazar günû sabah saat 09.00'dan ak- şam 19.00'a kadar. dinı ve milli bayramlann 2. günü aynı saatlerde baba yanma verilmek suretıyle şahsı münasebe- tin bu şekilde tesisıne karar verilmıştir. Işbu hüküm özeti ılan tarihinden ıtıbaren 7 gün sonra başlamak üzere 15 gün içinde temyiz edilmedıği takdirde kesınleşeceği ilanen teblıö olunur. 08.04.2002 Basın. 21085 KARTAL 2. İŞ MAHKEMESJ'NDEN EsasNo: 2001/700 Taraflar arasında görülmekte olan davanın mahkeme- mızce yapılan açık yargılamasında \erilen ara karan ge- reğince. Davalı Oto-Par Saç Tic. AŞ'nin Ankara asfaltı üzen Soğanlık K ö ^ karşısı Kartal adresine tebligat yapılama- dığından ve tüm aramalara rağmen açık adresı tespıt olu- namadığmdan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla, davalı Oto-Par Saç Tic. AŞ'nin yetkilisinin ve- ya temsilcisinin dunışma günütnüz olan 10.04.2002 gü- nü saat 11.00"de mahkememız dunışma salonunda hazır olması ya da kendisini bir vekille temsil ettirmesi, gel- mediği ve vekil de göndermediği takdirde yokluğunda duruşmalara devam edilıp karar verileceği davetiye yeri- ne geçmek üzere tebliğ olunur. 11.02.2002 Basın: 20569 KOVANCILAR KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2001-55 Kovancılar ilçesı. Süreklı Kö>ü'nde kâin 134. 133, 135, 141. 142. 143, 144. 150. 156, 158, 159. 160. 161, 162. 163. 164, 165. 166, 167, 168. 169. 170. 173, 174, 175, 176. 178. 179, 184. 185. 186 ve 187 numaralı parsellere ilişkin olarak mahkememızde devam etmek- te olan kadasrro tespıtıne ıtiraz ve tescıl davasında za- bıtaya yaptınlan tüm araştırmalara rağmen taraflardan Mahmut Yılmaz. Ismaıl Yıldınm. Kevreze Yıldınm, Sururi Yıldınm. Sırn Yıldınm, Pakıze Yıldınm, Necla Yıldınm, Hulusi Cengiz. Celal Cengiz, Hanım Öztürk, Abdülmecıt Talu. Haiise Öztürk'e duruşma gün ve sa- ati tebliğ edılememiş olup, duruşma 22.04.2002 günü saat 09.30'a bırakılmıştır. Muhataplara duruşma gün ve saati ilanen tebliğ olunur. Basın: 16575 «UAMCIUtVMR ZEYNEP KÖSELECÎ Üe ALİŞÎŞMAN Evlendiler, mutluluklar dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear