Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 2002 RAZARTES
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhurryet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Türkü
İMPARATORLUK döneminden kalma bir
sözdür herhalde; Dersaadet'in efendileri
kendilerini "Osmanlı", Anadolu köylü/erini
"Türk" sayıp onların söylediği halk şarkılarına
önce "türki", sonra da "türkü" demiş
olmalıdıriar.
"Kürtçe türkü!"
Kültürierin iç içeliğini bundan daha güzel
anlatan bir söz olabilir mi?
Yüksekova'da "Polis Günü" kutlanırken
vatandaş arabasının teybinden Kürtçe
turkü çalmış, polisler de oradakilerle omuz
omuza halay çekmişler.
Kıyamet koptu.
Bereket, Içişleri Bakanı Yücelen, "Kürtçe
kaset çalmak, türkü söylemek yasak değil,
suç değil; ortada bir sorun yok" dedi de
yüreklere su serpıldi.
Gazetecı durur mu? "Polis müdürü Sinop
hakkında soruşturma yok mu?"d\ye soruyor.
Yok olduğunu öğrenince hayal kırıklığı, çünkü
haber kıtlığı.
Kımse müdürün "Sinop" diye bir soyadı
taşıyışındaki rastlantıya, Karadenizli bir
görevlinin Hakkâri ilinin en uzak ilçesinde
Kürtçe konuşan insanlarla sarmaş dolaş
oluşundaki anlama sevinmekten yana değil.
Korkuları ortadan kaldırmak için kavramtan
biraz deşmek gerek.
Cumhuriyet ırk ve dil aynlığı gözetmeden
herkesi "Türk vatandaşı"saymış, devletin dilinı
de Türkçe olarak ılan etmişti. Resmi dilin
Türkçe olduğu bir ülkedeki devletin birinci
ödevi, ortak ıletişim aracı olacak birdili herkese,
özellıkle de anadili Kürtçe olan vatandaşlara
öğretmekolmalıydı, değil mi? Olmadı, devlet
bu ödevini tam yerine getiremedi.
Peki, anadilleri Kürtçe olanlar da vatandaşlık
haklannı kullanıp kendılerine Türkçe öğretmesi
için devleti sıkıştırdılar mı? Bu hak da tam
kullanılmadı; daha doğrusu, Kürtçe konuşanlan
Ankara'da temsıl edenler devletin yakasına
yapışmadılar. Bildıkleri Türkçeyi seçmenlerinin
bilmeyışi işlerine geliyordu belki; önemlerini
arttıran bir şeydi bu.
Işlemeyen bir ödev-hak denklemi.
I şin bir de "özgürlük" yönü var: Anadilinı
I konuşmak, geliştirmek, o dilde yayın
yapabilmek özgürlüğün en doğal olanı değil
mi?
Bu konuda da yanlışlar: Devlet. böyle bir
özgürlüğü korumak şöyle dursun, yasaklar
koydu. Anadilleri Kürtçe olanlar da, bu
özgürfüğü kullanma yolunu aramak yerine.
olmayacak bir şeyi, resmi öğretimin Kürtçe
olmasını istemeye kalkıştılar.
Oysa burada da bir denklem olmalıydı:
Vatandaş, Türkçe eğitim isteme hakkından
vazgeçmeden Kürtçeyi ısteğe bağlı olarak
kullanabileceği bir özgürlük konusu olarak
görmeli, devlet de bu özgürlüğün koruyucusu
olmalıydı.
Tonguç ve Yücel'e Yapılan Nankörlükler
SabriKUKT H
T
ürk Milli Eğitimi'nde
yaptıklan hizmet ve
atılımlardan sonra,
hızmetlerinin son yıl-
larında Tonguçve Yü-
cele ne çileler çektinldiğini, ne
nankörlüİder yapıldığını biliyor
muyuz? Her yıl, nisan ayında Köy
Enstitüleri sisteminden övgüyle
söz edilir de bu eğitim atılımının
başındakı Milli Eğitim Bakanı Ha-
san AM Yücel ve ılköğretim Genel
Müdürü İ. Hakkj Tonguç'a hiz-
metleri sonunda neler çektirildiği
anımsanılmaz...
Çok partilı döneme girdiğimiz
1946 yıiından başlayarak politi-
kacılar ve sağ kesimden, Köy Ens-
tıtüleri'ne, Tonguç'a ve Yücel'e
saldınlaryoğunlaştı. Komünistlik
ve bu okullann komünistyuvası ol-
duğu suçlaması getiriliyordu.
Tonguç, Ilköğretim Genel Mü-
dürlüğü'nden 1947 yılında alına-
rak Talim Terbiye üyeliğine geti-
rildi. Burada fazla tutulmayıp An-
kara Atatürk Lisesi resim öğret-
menliğıne verdıler. Hiç itıraz etme-
den, "Meslekte asılolan öğretmen-
Kktir" düşüncesiyle yenı görevi-
ne başladı. Buradan da Kayseri
Lisesi resim öğretmenlığine nakil
kararnamesını hazırladılar. Bu na-
kıl ışleme konulmadan 1950 seçim-
lennde Demokrat Partı iktidara
geçince Tonguç, 8 Eylül 195O'de
BakanJık emnne alındj. Alınış ne-
denini soran Tonguç'a bakanlık-
tan "Memurin Kanunu'nun 60.
maddesinegöregörülenlüzuıtı üze-
rijıe" dıye yanıt verildı.
Tonguç, Bakanlık emrinde oldu-
ğundan maaşının yansı ödenıyor-
du. Varhkh, akan ve yan geliri
olan bir kimse değildi. Emeklili-
ğıni ıstıyor fakat hakkındakı tah-
kikatın bitmediği' gerekçesiyle
emekli etmiyorlar, sonışturmayı
bitirmiyorlar ve yan maaş ödeme-
ye devam ediyorlardı. Tonguç'a
dönemın ıktidan tarafından eko-
nomık bir baskı uygulanıyordu.
Emekli etseler, Bakanlık emrin-
deyken aldığı maaştan daha fazla
emekli maaşına bağlanacaktı. Ba-
kanlık emnnde üç yıl dolduktan
sonra yasa gereği, verilen yan ma-
aş da kesilecekti. Üç yıhnı dol-
dursun, maaşı da kesilsin, iyice
ekonomik sıkıntıya düşsün isteni-
yordu. Tonguç 'un MEB Müsteşa-
n Reşat Tardu'ya yazdıgı 3 Tem-
muz 1953 tarihli şu mektup, çek-
tiği sıkıntıyı, içindeki isyanı dile
getirir:
"Suçluysam cezamı göreyim.
Suçlu değOsemya görevegeridön-
dürüleyinı ya da emeklilik işkmim
sona erdirilsin. Bir insanL nazi
kamplanndaki sürgünler gibi yd-
larca suçlama alünda bekJetmek
adaJet ilkelerioe uygun mndur?
Aynca utanarak şu noktayı da be-
lirtmek isterim ki. ben meslek ya-
şamımda bu ülkeye hizmet eöniş
bir insanun. Bunu nankörkr ka-
bul etmeyebilir. Ama emeğûn ve
ahnterim katümış olan eserier, her
zaman gösterilecek. tarih bunu
yadsımayacaktır. İşim olunıfu bir
sonucabağlanrnayacak olursaÖDÜ-
müzdeki eyhıl ayından sonra açık
maaşıalamayacakdurnma girece-
ğinı. Parası olan,geçim yükünö ge-
Kriile hafifletebilecek bir insan de-
ğüim. İlköğretim Genel Müdürnı-
ğü'nden borç içinde aynJdım. Ya-
şamım boyıuıca para hırsma kapıt-
mayarak, yalnız uiusaJ iifltiüeri ger-
çekleştirmekiçin uğraşüm" diyor,
emeklılik işiyle ilgılenmesini rica
ediyordu. Tardu'dan yamt gelme-
di Herhalde siyasilere gücü yet-
medi. Tonguç, giderek ekonomik
darlığa düşüyordu. Eylül 1953'e
kadar emekli yapmazlarsa, ken-
disine verilen yan maaş da kesi-
lecekti. Etlik'teki bağ evini satışa
çıkardı. Bu eve o tarihlerde 3290
lira değer biçiyorlardı.
Tonguç, emeklilik işleminin ya-
pılması için 1953 Ağustosu'nda
Bakanlığa tekrar başvurdu. "Biröğ-
retmeni, TC yasalannjn verdiği
yetkinin dışında herhangi bir ne-
denie haklanndan yoksun kimst-
nın, üç yıl Bakanhk emrinde fut-
maoın ve bunun sonucu olarak
açık maaşı da alamavacak bir du-
ruma sokmanın adaJet ve hakka-
niyeüe uygunluğu yoktur" diyor-
du... Bakanlık uydurma suçlama-
larla soruşturmaya devam ediyor.
otuz yılı aşkın hizmeti olduğu hal-
de, emeklilik işlemini yapmıyor-
du. Nihayet Tonguç'un almakta
olduğu yan maaş da 7 Eylül 1953'te
kesildi.
Genel müdürlüğü zamanındaki
birçok dostu, onu yalnız bıraknuş-
lardı. Ancak Köy Enstitüsü çıkış-
lı öğretmenler, kendisini sık sık
ziyaret ederlerdi. Bir gidişlerinde
Tonguç'u ayağında yamalı panto-
lonla evini tamir ederken bulmuş-
lardı.
Tonguç, 6 ay maaş almadan ya-
şadığı daha da sıkıcı ekonomik
darlıktan sonra 5 Mart 1954'te
emekliye a>Tilabildi. Daha da
emekli etmek istemiyorlardı. An-
cak Danıştay, oybirlığiyle "Tüm
suçlamalann 5677 sa\Th af kapsa-
mına girdiği için koğuşturma ya-
pdamayacağma, dosyanın işlem-
den kaJdmlmasına" karar verdiği
için emekli etmek zonında kaldı-
lar.
Hasan Âli Yücel'e yapılanlar
da unutulacak gibi değildir. Yücel,
12 Ağustos 1946'da Bakanlıktan
alınmış ya da aynlmıştı. Bu tarih-
ten sonra, sağcı kesimle, u"kçı ve
Turancılann Yücel'e saldınlan yo-
ğunlaştı. Demokrat Parti Istanbul
11 Başkanlığı da yapan Av. Kenan
Öner, Yücel'i komünistlikle ve
bakanlıği sırasında komünistleri
korumakla, ırkçılara işkence yap-
tmnakla suçladı. Bu suçlamalar
sonucuYücel 'in şikâyetiyle Kenan
Öner ve gazete yazıişleri müdürü
aJeyhine ceza davası açıldı "H.
Âi VüceJ-KenanOner" davası ola-
rak anılan bu davadan önce îstan-
bul 'da açılmış olan Irkçılık-Turan-
cılık davası devam ediyordu. Ke-
nan Öner, o davadaki sanıklann
avukatıydı. Müvekkili olan sanık-
larla birlikte 21 kişiyi savoınma ta-
nığı olarak gösterdi. Tanıklan: Ni-
hal Atsız, O. Şaik Gök\a>; Necdet
Sancar, İsmet Rasim Tümrürk.AJ-
parslan Türkeş, Nurullafa Ban-
man,HüseyinNanııkOrkua, Hik-
met Tanyu, Sait Bügiç. Mehmet
Kûlahta, NecdetÖzgeJea Mustafa
Soylu, SeJabattin Erfürk, HaJûk
Karamağarah, Ziya Ühan. Emin
Soysal, Zeki Mesut Alsan. Ahmet
EOez,Osman Yüksd,Zeki Sofiıoğ-
hı ve İbrahim Sururi Ennete'dir.
Yücel, Öner ve tanıklan tara-
fından suçlanıyordu. Ifade ve id-
dialanna göre DTCF ve Köy Ens-
titüleri'nde komünist öğretmen-
ler görevlendirilmiş, öğrenciler
arasında komünizm propaganda-
sına girişiüniş, milliyetçi öğrenci-
lere baskılar ve ışkenceler yaptır-
nuş, Nâzını Hikmet gibi bazı ko-
münistlere çe\'in işlen verilerek
ücret ödenmiş ve korunmuş, ko-
münist kadrolaşmaya göz yum-
muş, komünist yayınlan destekle-
miş, komünistlere dostça, ırkçıla-
ra düşmanca davranmışu. Yücel bu
suçlamalarda sanık durumuna dü-
şürülmüştü.
Adeta sanık ile müşteki yer de-
ğjştirmişti. Sanık sandalyesüıden
Öner kalkmış, Yücel oturmuştu..
Hakkmdaki suçlamalan sabırve sü-
kûnetle karşılıyor, teker teker ya-
nıtlıyordu. Fakat son derece bü-
yük üzüntü içindeydi. Duruşma-
da söz alarak; "Sayın yargıç, ben
güya bu davada müşteki >e müda-
hfl mevidinde bulunuyorum. Fakat
bu srfdış görünüsten ibareüir. Ha-
kjkatte tecavüz edilen ben oldu-
ğum gibi, dava edilen de benim...
Halk huzurunda nasıl kötü bir
mevkhe düşürülmek istendiğimi
görüyorsunuz. Halin ve istikbalin
gefaniş vegekcek TürknesiOerinin
husunıet ve buğzuna uğraûlmaın
arzu edflrv or. Maddisi vapdmayan
bir suikastin manevisi muvacehe-
sindebuhuHhığumu size arz ediyo-
nun. Komünist, ışkenceler yapo-
racakkadarködi>ürekfi birzanm,
bir müstebit bir hunhar adam ha-
tinde tas\ir edilerek, bu suikaste
srvasi hayatım bedef laonıj'or" di-
yor. Yücel' in avukatı Prof. Bülent
Nuri Esen de; "Müdafaa tanıkla-
nom pek çoğu. ehlisanp seferkri-
ne kaolangöniUKUerin körtaassu-
ou üe mü\çkkinme sakfanmşlardır.
Bu davayı kendi davalan hahoege-
tirmişkrdir. Bildikkrini, gördük-
lerini işittiklerini söylemek vazife-
sinde buhınmalan lazun gefirken,
durmadan hükünüer se\ k etmiş-
ler,kanaatizharetmişlerdir'' diyor-
du. 19 Kasım 1947'de dava sonuç-
landı. Hakaret davasının düşmesi-
ne karar verildi. Yargıtay karan
bozdu. Ankara 3. Asliye Ceza
Mahkemesi karanndadirendi. Yar-
gıtay Ceza Genei Kurulu'nca bu
karar da bozuldu. Mahkeme boz-
maya uymak zonında kaldı. Dava
sonuçlanmadan önce K. Öner öl-
dügü için onun hakkındaki dava
düştü. Yazıişleri müdürü hükum
giydi. Davayı Yücel kazandı ama
çok sıkıntı çekti, sorgulandı, kamu-
oyunda yıpratıldı. Yücel'in yanın-
da görünmekle sıyasal hayatlan-
nın kararacağını sanan CHPTi dost-
lan da Yücel'i yalnız bıraktılar.
CHP içinde o dönem sağ kesim
egemen olmuştu. Bunlar, Yücel'in
siyasal hayatıan tasfîye edilmesi-
ni de istemiş olabilirierdi.
Halkına, ülkesine büyük hiz-
metler vermiş olan Yücel ve Ton-
guç'u bizler sevgiyle, saygıyla ve
minnet duygulanyla amyor, nan-
körler utansın diyoruz.
Milletvekili Avukatlar
HaCl AK O Z H A N Ankara Barosu avukatlanndan
Herkesin yakındığı ülkenin ve yargı-
nın ortak sorunlan ve genel kabul gör-
müş çözümJeri ortada dururkert hâlâ uy-
gulanamıyorolması bizleri haklı olarak
karamsarlığa itmektedir.
Gerek yargı sorunlannın çözümün-
de gerekse ülkenin sorunlannın çözü-
münde hukukçulann sorumiulu|u, ka-
nımca daha fazla bulunmaktadır. Mec-
lis'te, hukukçu kökenli 70 milletvekili
avoıkat bulunmaktadır. Ostelik herpar-
tınin yönetim organlannda etkin görev
yapmaktadırlar. Kanun çıkarma yelene-
ğı yönünden başanlı olabılecek, yasa-
ma faaliyetine en yakın meslek grubu
da kuşkusuz hukukçulardır. Buna kar-
şın ortak sonınlanmızın çözümünde
mesafe alınamamaktadır. Ne yazık ki
TBMM sorunlann çözümünde yeterli
ve yerinde çözümler üretmekte çoğu
zaman başanlı olamamaktadır. Bunda
her sıyasal partinin payı olduğu kadar
genel olarak sistemin işleme. çözüm
geliştirme ve uygulamayeteneğinin za-
yıflığının da payı büyüktür. Meclis'te
bulunan her partiden hukukçu millet-
vekillerinin, genel kabul görmüş çö-
zümlerin uygulanmasıru sağlamak için,
birlikte hareket etmeleri kanımca çok
önemlıdir. Barolar Birlıği Başkanlığı,
TBMM'de bulunan her siyasal parti-
den milletvekillerini bir arava getirici
işlev görebilir. Avııkat milletvekilleri-
nin, birlik çatısı altında göriişüp. tartı-
şıp ve uygulama içinde olabilecekleri
birdüzenlemenin (organizasyonun) sağ-
lanması mümkündür. Düzenli bıryönet-
melik içinde çalışan "nultef^ekUi avıı-
kanargrubu" yaıgıya ve ülkeye çok şey
kazandırabilecektir. Siyasal parti ve sı-
yaset dışı tamamen hukuk kaygısıyla
''bir arava" gelip yapılacak hukuksal ça-
lışmalann başanlı sonuçlar verebilece-
ğini düşünüyorum. Gerçekten siyaset dı-
şı ya da siyasetler üstû amaçla bir ara-
ya gelmiş hukukçu milletvekilleri. çok
başanlı yasama calışmalan üretebilecek-
ler. Aynca Barolar Birliği ve Barolar ola-
rak. toplum önünde ciddi etkıniik ve
saygınlığa da kavuşmuş oluruz.
Bir Müsteri Temsilcisinm öiımesi Gerekenler!
Reklam ajansı ve reklamveren profesyonellerinin, üst düzey yöneticilerinin ve
akademiklerin bügi-deneyimleriyle, her müşteri temsilcisinin blimesi gerekenler...
Teori ve pratiği birleştiren esnek, informal ve interaktif bir anlayış...
Pazarfama ve Reklam Planı Marka Yaratma VB Yonetms Ajans Yönetimi ve Organizasyon Reklarnveren
Sakışt ve Üisiplini Strsteji Planiama Varaücj Süreç İntişte Pazarlama ifetişimi Araşttrma ve Değerlendirtne
Satış Artırma Etkinlikleri Medya Stratejisi ve Yarattcı Medya Kullanımı Etkilesifnli Medya Bütçeleme ve
Mudasebe Trafık, Prodüksiyon Aaalitik Oûfüace Ornek Vaka Calışmalan vs Bajarı Hikayeteri Yeni İş
Zaraan Yönetimi Sunum Teknikleri Pazsrlık v» ikna Teknikleri Reklam Etiği. Özdeaetira ye Yasal Düzentemetet
Kimler yararlanabilir?
> Reklam sektöründe müşteri temsilciliğini bir meslek olarak seçmek itteyenler
> Bu alanda kendisini gelistirmek isteyen yeni müşteri temsilcileri
Pre»r»mj nıurlı ttfit* katılıaıcı k a M eıtil«c«Ji»d««, UyıtliJ bafnını tır»«aa jSf« gsrç«kltş«c<ktir.
Armttılı M j i ifitt Rtklaaoltk Vatb'u n/nyt «nm.r».o>j).tf «dr«İB« |afywatHirti«a
I YILOIZ ÇfÇEÖİ SOK. H0;19 »0630 ETİI.ER-İSTAN8UL TEL- (9212) 263 03 36 - 263 03 41 FAKS, (0212! 263 11 23
{
Attilâ İllıan'Ja
Külttir Sorunsalı
Gönülaen Esemenli Söker
Gönülden Esemenli Söker, "fcüJtür sonınsalı"
Ronusunaaki aJtı yıllıt çalifmasıaa Attilâ Ilnan uı
"Aynanın Içinaekiler' roman dizisini kavtıaR
seçmekle; nem yakın tarinimizin burjuvaJaşma
sürecini aycunıattı, kem de ofeurlar için
bir eğitim yolculuğu nazırladı.
www.bilgiyayin«vi.com.tr
M»»rufly«f Cad. No:WA Yenişehır • 06420/ANKARA
Tel: (0-312) 434 49 98 - 434 <9 99 Faks: (0-312) 431 77 54
teriıluhçt Sok. No:17, Kat:1, Cagaioğiu • 3436A/İSTANBUL
Tel: (0-212) 522 52 01 - 520 02 59 Faks: (0-212) 527 4119
BİUtİ KİTABEVİ Safcarya Cad. Ko:S/A Kmlay - 06420/ANKARA
Tel: (0-312) 434 41 06 - 434 41 07 Faks: (0-312) 43319 36
ACIKAYBIMIZ
Hidayet (Rahşan) Yüzak'ın sevgili eşi, Canan
ve Can Yüzak'ın kıymetli babalan, Hakkı
Yüzak'ın değerli ağabeyi, Yelda Yüzak'ın
kayınpederi, Ipek ve Pınar'ın dedeleri;
Yüzak, Tanman ve Yazıcıoğlu ailelerinin
değerli büyüğü, Eskişehir Devlet Hastanesi
eski başhekimlennden
Dr. Halfl Yüzak'ı
13 Nisan 2002'de kaybettik. Naaşı, 15 Nisan
Pazartesi günü Yeşilyurt Camii'nde kılınacak
öğle namazıru müteakip Edirnekapı
Şehitliği'ne defhedilecektir.
AİLESİ
ŞİŞLİ3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 2000 1317
Davacı Semire Öndaş tarafmdan davalı Arif Öndaş
aleyhine ikame edilen boşanma davası sonunda.
Paşa Hama Sokak, Kasım Gönan Mah Pak Örlar
Apartmanı No: 66-2 Fatih-lstanbul adresinde davalı Anf
Öndaş'a bu adresten bahisfe tebhgat yapılamadıgından
ve adresi meçhul olduğundan ılanen tebligat yapılmasına
karar verilmiş olup. mahkememizin 15.3.2002 tarıh.
2000.1317 esas, 2002'274 sayılı karan ıle Marduı ılı, Sa-
\MT ılçesı, Yeşılalan, C. 46, H: 47"de nüfiısa kayıtlı Şeh-
mus kızı Semire Öndaş ıle yine aynı hanede kayıtlı Şükrii
oğlu Arif Öndaş'ın MK'nun 134M maddesı gereğınce
boşarunalanna. Sultan ıle Şejhmus'un velayet hakkmın
davacı anneye verilmesine. taraflar aynı şehırde olduklan
takdirde her hafta pazar günû sabah saat 09.00'dan ak-
şam 19.00'a kadar. dinı ve milli bayramlann 2. günü aynı
saatlerde baba yanma verilmek suretıyle şahsı münasebe-
tin bu şekilde tesisıne karar verilmıştir.
Işbu hüküm özeti ılan tarihinden ıtıbaren 7 gün sonra
başlamak üzere 15 gün içinde temyiz edilmedıği takdirde
kesınleşeceği ilanen teblıö olunur. 08.04.2002
Basın. 21085
KARTAL 2. İŞ MAHKEMESJ'NDEN
EsasNo: 2001/700
Taraflar arasında görülmekte olan davanın mahkeme-
mızce yapılan açık yargılamasında \erilen ara karan ge-
reğince.
Davalı Oto-Par Saç Tic. AŞ'nin Ankara asfaltı üzen
Soğanlık K ö ^ karşısı Kartal adresine tebligat yapılama-
dığından ve tüm aramalara rağmen açık adresı tespıt olu-
namadığmdan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş
olmakla, davalı Oto-Par Saç Tic. AŞ'nin yetkilisinin ve-
ya temsilcisinin dunışma günütnüz olan 10.04.2002 gü-
nü saat 11.00"de mahkememız dunışma salonunda hazır
olması ya da kendisini bir vekille temsil ettirmesi, gel-
mediği ve vekil de göndermediği takdirde yokluğunda
duruşmalara devam edilıp karar verileceği davetiye yeri-
ne geçmek üzere tebliğ olunur. 11.02.2002 Basın: 20569
KOVANCILAR KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 2001-55
Kovancılar ilçesı. Süreklı Kö>ü'nde kâin 134. 133,
135, 141. 142. 143, 144. 150. 156, 158, 159. 160. 161,
162. 163. 164, 165. 166, 167, 168. 169. 170. 173, 174,
175, 176. 178. 179, 184. 185. 186 ve 187 numaralı
parsellere ilişkin olarak mahkememızde devam etmek-
te olan kadasrro tespıtıne ıtiraz ve tescıl davasında za-
bıtaya yaptınlan tüm araştırmalara rağmen taraflardan
Mahmut Yılmaz. Ismaıl Yıldınm. Kevreze Yıldınm,
Sururi Yıldınm. Sırn Yıldınm, Pakıze Yıldınm, Necla
Yıldınm, Hulusi Cengiz. Celal Cengiz, Hanım Öztürk,
Abdülmecıt Talu. Haiise Öztürk'e duruşma gün ve sa-
ati tebliğ edılememiş olup, duruşma 22.04.2002 günü
saat 09.30'a bırakılmıştır. Muhataplara duruşma gün
ve saati ilanen tebliğ olunur. Basın: 16575
«UAMCIUtVMR
ZEYNEP KÖSELECÎ
Üe
ALİŞÎŞMAN
Evlendiler,
mutluluklar dileriz.
CUMHURİYET ÇALIŞANLARI