25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1CŞJBAT 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 posta: denosom^cumhuriyet - Devletin basına siyasi müdahalesi sınırlandınlacakmış... "Basının devlete ticari müdahalesi ne olacak!" çüruk mu? Afyon depreminden sonra Yalçın Doğan, yıkılan kamu binalarını yaoan müteahhitlerin başka yerlerde inşa ettikleri binalar olup olmadığını sormuştu bir yazısında... Yalçın'ın sonjsuna yanıt bizim köşeye Adapazan'ndan geldi: "Afyon'un Çay ilçesinde çöken 210 dükkânlık büyük sanayi srtesinin müteahhidinin Sakarya'nın Karasu ilçesinde yaptığı 20 derslikli ilkögretim okulu vardır... Karasu'daki inşaat bitmiş olmasına rağmen okulun açtlışı çeşitli nedenlerle ertelenmektedir." Türkiye'nin okula gereksinimi varken; Karasu'daki okul neden açılmıyor? Acaba çürük malzemeden mi yapıldı? Milli Eğrtim Bakanlığı işin farkında mı? Müteahhide bir yaptırım uygulanacak mı? Müteahhidin önceden yaptığı başka okullar var mı? Bu okullar sağlam mı? K itabın arka kapağında şunlar yazıyor: "Ki- tapçığın yazarı 4.5 yaşında iken, Atatürk'ü epeyce yakından gördü. Çocuk gözleri ka- maştı. 5 Yaşında babasız kalınca, devletin başındaki o adamı artık kendi babası bildi. Kırmızı- beyaz kreponlardan kâğıt zincirieri içinde yer alan eşsiz portresine hayran oldu. O resmi gönlüne yer- leştirdi. 8 yaşında onu da kaybedince, günler boyu, naşının önünden geçti. Gözyaşları dökerek, 19 Ka- sım'da onu uğuriarken, asıl o gün, babasız kalmış saydı, kendini. 19 Kasım'da Istanbul'dan son kez aynlan kişi, bu şehrin sevgi odağı idi: Şişli'de tramvaya binen, Tak- sim'e inip yürüyen, Göksu'ya sandalla gidip bir kah- veye giren, Florya'da herkesle beraber yüzen bir halk lideri. Beş-on yıl öncesinin, loş saraylanna kapanmış padişahlarından çok, ülkeye dogmuş bir ışık. Yazar, okudukça ve dünyayı tanıdıkça, ona saygı- sı ve gönülden bağhlığı arttı. Bir dağı uzaklaştıkça da- Atatürk Atatürkha iyi görür ve değerlendirir gibi, Atatürk'ü zaman geçtikçe anladı. Son yıllarda O'na sırt çevirenler, onu küçümseyenler, ucundan bucağından kemirenlerço- ğaldıkça, artık yaşlanan çscuk, Atatürk'üne, bu bir buket kasımpatını sunma borcunu, içinde duydu." Kitabıyla Atatürk'e bir buket kasımpatını sunan ya- zar, Çelik Gülersoy... Kitabın adı: "Atatürk Atatürk" Istanbul sevdalısı Gülersoy, bu kez Atatürk ilkele- ri ve devrimleri üzerine sevda yüklü düşüncelerini ya- zıyor... Gülersoy kitabın bclümlerinden birinde ilginç bir kıyaslama yapıyor... Itthatçılar ve Kemalistlen "Ittihatçılaryönetım sistemleri içinde, en çok 'meş- rutiyet' aşamasına gelebılmiş ve orada kalmışlardı.... Genel politikada 'savaşçı' diler. Silah, çoğunun elin- den düşmedi. Sertlik ve dövüşme, belirgin yöntem- leri oldu.. Felsefede inatçı ve Ortaçağda kalmışlardı. 1900'lü yıllann başında Enver Paşa'lan, Gülhane Parkı'nda kadınlara peçetaktırmak peşindeydi... Ço- ğunluğu 'vatansever' insanlardı. Yabancı güçlerle bir- lik ve ülkeyi bunlardan Almanya'ya bağlamak, içle- rinden sadece birkaçının hıyaneti oldu.." "Mustafa Kemal ve arkadaşları bütün bu deneyimlerin içinde yaşayarak yetişmiş, yanlışlan ve doğrulan görüp, yol- lannı ayırmış adamlardır." "Kemalistlercumhuriyetçi idiler. Adını önce Atatürk koymuş olsa da, özellikle subay kadrosu, bu gerçe- ğe inanmıştı... Banşçı idiler. Hepsi savaşın felaketle- rini görmüştü... Felsefede, sadece çağın kapılannı aç- makla kalmayıp, onun bir gereği olarak geçmiş çağ- lann düşünce ürünlerini de ülkeye aktaran ve egitimi bütünü ile modernleştiren, Kemalistleroldu... Ittihat- çılaria, sadece iki ortak özellikleri vardır: Enerjileri ve vatanseverliklen." SESSIZSEDASIZ(I) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutkufd yahoo.com Ülkemizdeki afetlerin en büyüğü: Doğal afetlerin doğal sayılması! Arkadaş Elektronik postayla Rabia Atak'tan gelen bir ileti: "Orta As- ya'da, savaşın ok ve yay ile yapıldığı dönemlerde, Türk savaş- çılar, arkalanndan gelebilecek bir saldınyı önlemek için, sırtlannı önceden bu amaçla hazırlanmış bir taşa dayarlardı. Bu taş 'arka-taş' veya Azer- baycan'daki telaffuzuyla 'arka-daş' olarak adlandınldı. 'Dostluk' kavramı zaman içinde, insanın arkasını yaslayabileceği ve kendisini olabilecek kö- tülüklerden koruyacağı fikri ile özdeşleştirilmesi sonucu 'arkadaş' kelimesi 'dost' anlamında Türkçe'mizdeki yerini buldu. Sırtınız 'arka taş'sız kalmasın..." m' n t o m i l l l TRT Yayın Denetleme Kurulu Başkanı Latif IIIGIIIUI OOkul'uneşiFatmaMeralOkulTRTdeişe alındı... Fatma Hanım, 48 yaşında memuriyet hayatına başlamış bulu- nuyor... Bayan Okul'un TRT'de işe alınmasının, TRT Genel Müdürü Yü- cel Yener'le "Salkım Hanım" arasındaki denetimsiz film yayını ile baş- layan yasak aşkın bir ürünü olduğu söyleniyor... TRT Genel Müdürünü koltuğundan edecek bu skandal böylece "mutlu son"a bağlanmış oluyor... Yakında "Salkım Hanım" için yayınlanabilır raporunu da kamuoyuna açıklarlar! ; # D j n h j l f t o İ T İ I 1 IzrıinizlehaftayapazaradekVaziyet'earaveriyoruz... Bu D l l I H l l l a 1X111 jz jn j z n e ^kan postacının şehri gezmesı gibi olacak; oturup başka bir şeyler yazacağız... 17 Şubat'ta Vaziyet'te buluşmak umuduyla... ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCt Bergama'da Tarih ve 'Entrika...' Son zamanlardaki "Berga- ma" etkinlikleri arasında bel- ki de en "etküeyici" olanı 2 Şubat 2002 günü Çağdaş Ya- şanu Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Merkezi ve Fatih Şubesi'nce Istanbul'da düzenlenen paneldi... Panelin "Bergama Gerçe- ği" başlığıyla düzenlenmiş olması da yine son zamanlar- daki "Almanya oyıuıu" sav- lanna karşı bılgi ve belge do- lu "yanıüarm" verilmesinden ötürüydü... ÇYDD Şube Başkanı Ol- cay Yezdani, toplantıyı açar- ken özetle dedi ki: "Berga- malı köylülerin destanlaşan direnişine gölge döşürmek is- teyenler var... Ancak oniar ta- rihe geçtiler ve tarih yazarak dokunulmazhk elde ettilenJ' ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan da kısacadediki: "Çağdaş insan çevTe ve yaşam hakknu savu- nan insandnu. Bergamah köy- lüler, bu konuda herkese ör- nek ve öncü oldular..." Işte, asıl "Bergama gerçe- ğj" bu iken şu kafalan kanştı- ran ve bir halkın hayranhk uyandıran duyarhlığına "in- safsız" ve "vefasaz" bir göl- geyi düşürmeye çalışan "Al- man entrikalan" söylemi de neyinnesiydi?.. Dr. Necip Hablemitoğ- hı'nun yazdığı ve hemen her "ilgüjye" parasız dağıtılan; "Abnan Vakıflan/Bergama Dosyası" adlı kitap acaba ne kadar "güvenilir''di ve bu ki- tapla "ne yapılmak" isteni- yordu?.. 'Sömûrgeci' (!) köyKüer... ITÜ Vakfı'nın Maçka tesis- lerindeki panel bu sorularla başlamadı ama dinleyenlerin çoğu "kitapla yaratilan tar- üşmayı" izledikleri için, anla- tılanlann "yanıt" olduğunu da bilerek dikkat kesildiler... Bergama köylülerinin söz- cüsü Oktay Konyar öylesine açık, net ve samimi konuştu ki, Almanlann onu "yönlen- dirmesi" bir yana, buna "ni- yeüeri" bile olsa herhalde dinledikten sonra çoktan vaz- geçerlerdı... Çünkü Oktay Konyar, sa- dece "çevre mücadelesinden'' söz etmiyor, siyanürle altm madenciliğinin altındaki "küresel sömürgeci iüşkile- 1™" de bu davada karşılaştık- lan hukuk dışılıklarda "beür- leytei" olduklannı "kavradık- larmı'' söylüyordu... Acaba bu acımasız küresel sömürgeci güçler "Bergama- b köylüler" miydi?.. Yoksa onlann "hukuk zaferlerini" bile yasa dışı yöntemlerle "etkisiz'' kılmaya çalışan yer- li ve yabancı "biBnen" ke- simler miydi?.. Bu kadan bi- le aynı mücadeleye "güdüm- lü" imajı vererek sonuçta "al- üncılan" haklı çıkarmaya ya- rayan "kitabın" ne denli "kuşkulu" olduğunu göster- meye yetip artıyordu bile... 'Prof. Dehormanlı' nerede?.. Öbür panelist Prof. Dr. Is- mail Duman' ın anlattıklan ve projeksiyonla "gösterdüderi" ise aynı kuşkulu kitabın yine ne denli "şaibeH" olduğunu da açıkça belgeliyordu... Örneğin, 71. sayfada baş- layan "Bergama operasyo- nu" bölümü için, yazann 63 no. ile referans gösterdiği "Prof. Dr. Metin Dehorman- h" adlı kişinin "kinı oMu- ğu" bugüne dek açı- ğa çıkmamıştı... Kitapta "İs- veç'te yaşa- yan" dendiği için bu ülkede de aranan, an- cak "bulona- mayan" böylesi- ne önemli bir uzman, acaba aslında hiç "yok" muydu?.. Prof. Ismail Duman, buna benzer belirsizlikler ve "zor- lamalar" ile Bergamalı köy- lülerin direnişini ve hatta on- lara destek verenlerin duyar- hlıklannı "Ahnanya güdü- münde" göstermeye çalışan kitaba karşı en kestinne yanı- tını ise şöyle veriyordu: "Dümadaki alün üretimi- ne egemen olan dört büyük ülkenin,yani ABD'nin, Kana- da'nın, Avustraha'nın ve Gü- ney Afrika'> nın diğer ortak özelükleri, tarihlerinin işgale ve sömürgeciliğe day^nması, işgal ederek de\1et kiırdukla- n ülkelerdeki yerli halkı da köleleştirmeleridir... Berga- malı köylülerin direnişini bu nedenk hazmedemediler... Onlan yıpratmak için, dört koldan devredeler... Şimdi de beşinci kolu görüyoruz..." Evet... Bergama'da "tarih" ve "entrika" bir arada yazıh- yor... Tarih köylülerle destanla- şıyor; entrikacılar ise şimdi de garip ve karanlık "kitapla- ra" sanlıyorlar... Oekinci(5 cumhuriyet.com.tr. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicako turk.net ÇtZGtLÎK KÂMİL MASARACI H A R B l SEMtH POROY semihporoydiyahoo.com TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 10 Şubat SULTANABDULHAMİD'/N ÖLÛMÛ. , Ç 2 p ÖLPÜ.ÜÇ- AV TMHTTM KAlAN JT.MURAT'IAAI SOKiKA &4Dİ- ŞAH OIAU IT.ASDÜLHAUİr, İMpA/ZATT>OMĞUM EN KAGlŞ/K VB TEMDir ALTruM BULUNOtJĞU S/gAM BAŞA GeÇMİŞTİ- 33 ytUJK SALTANATt_ NIN 8AŞINDA Ve SOMUNDA İKİ KEZ M£ŞgtfrrYen OMAYC4YAN ABOÜL- HAMİT, BilUON &ŞINOA TMM B/JS 8ASKI yÖMETltAİ UY&UL4U(ÇTl. IÇTE X, SOGUAILARl PONDUGM* POLİ7İKA& İZCBMİÇ, y££ ye/S CMUfnj. AAJCAfC, HAFİYE TEf«aCA77A/fAI KJJR.UL MASI, SAMSÛ&UtJ AZni&LMAS/, OSMANLI -B.US f &SLA& AyASGFANOS'A £ İfrt Ve yetoEN AyAKLANMALA&t, :, rvMits ve Mtsm'/N eu>e*/ ÇIKMASI, YU~ S/AN SAVAŞt, 3-f AAART OLAYLARı HEP OKJUN KJDA GEfZÇEK.LEŞAA/ŞT7~. İSO3 'PA fNDİRİLEN FMDİŞAH.S\YIL SOURA ÖLMÜÇTÜ- VEFAT Baromuzun 12422 sicil sayısında kayıtlı çok değerli meslektaşımız AvukatRECEP ORDULU vefat etmiştır. Azız meslektaşımızın cenazesı 10.02.2002 Pazar (bugün) günü Şişli Camıi'nde kılınacak öğle namazını müteakip Zincırlikuyu Mezarlığı'nda defhedılecektir. Merhuma Tann'dan rahmet kederlı aılesine ve meslektaşlanmıza başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU 'Bilgi Sahibi Olmadan Rkir Sahibi Olmak!' (3) 18 Mayıs 1919 tarihli New York Times gazete- sinde şu haber yer alıyordu: "Izmir'in bütün stra- tejik noktalan ve limanlan geceye doğru ItilafKuv- vetleri'nin eline geçmiştir. İşgal harekâtı, Banş Konferası'nın talimatı üzerine ve bölgedegüven- liği sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiştir." (Os- man Ulagay, Amerikan Basınında Türk Kurtuluş Savaşı, Yelken Matbaası, 1974, s. 47). "Paris Ba- nş Konferansı, Italyanlann itirazına rağmen, Uoyd George'unplanlannaaletoldu ve 'Türklertarafın- dan girişilecek katliamlar sonunda Hıristiyan hal- kın tamamen yok edilmesi tehlikesi ile karşı karşı- ya bulunması' bahanesiyle, 14 Mayıs 1919 tari- hinde Izmir'in işgali için Yunan biıiıklerinin gön- derilmesine karar" vermişti. (Taner Baytok.Tngi- liz Kaynaklanndan Türk Kurtuluş Savaşı, Başnur Matbaası, 1970, s. 26). Gorüldüğü gibi Yunan ordusunun Izmir'e çıkışı ile Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıkışının resmi nedeni aynıdır: "Hıristiyan nüfusu korumak!" Her iki olay da baş- ta Ingiltzler olmak üzere "müttefik güçlerin arzu- su ve onayı ile" gerçekleşmiştir. Omer Asan'ın marıkemece toplatılan "Pontos Kültürü" adlı ki- tabın önsözünde Yunan Profesör Sarris'in söyle- diği de bundan başka bir şey değıldır. ömer Asan da, Profesör Dr. Sarris de salt bu nedenle, kitap- ta bu "gerçe/c"yeraldığı için Hulki Cevizoğlu'nun atv'de sunduğu "Ceviz Kabuğu" adlı programda, daha sonra da basında büyük saldınlara uğramış- lardır. Kitabın "atılması", "yakılması", "toplatılma- sı" istenmiştir. Bu, bir ölçüde başanya ulaşmış bir "linç girişimi"d\r. Bu köşede son dört yazıdır belgelere dayana- rak gerek Yunan ordusunun Izmır'i işgalinin, ge- rekse Atatürk'ün Samsun'a çıkışının "resmi" ve "asıl" nedenlerini göstermeye çaltşıyorum. Okul ki- taplannda bile yer alan bu tarihsel gerçekleri o "linç girişimcileri" bilmiyorlar mı, hiç duymamış- lar mı? Geçmişte yaşanmış başka binlerce olay- dadaörneğine rastlanabilecek "resmi neden-asıl neden" ayınmının farkına varamayacak kadar do- nanımsız mı bunlar? Sanmıyorum. Söyledikleri her sözü biterek söyledikierini, attıklan her adtmı bite- rek attıklannı düşünüyorum. • • • Son aylarda kamuoyunun tartışma gündemine bunlar tarafından ısrarla yerleştirmeye çalışılan ko- nulara bir bakalım: "Salkım Hanım'ın Taneleri", "Variık Vergisi", "Türkiye'deki yabancı vakıflar", "Hıristiyanlann misyoneriik faaliyetleri, "Nâzım Hikmet'in soyadı", "Karadeniz'dekiPontosçuluk faaliyetleri" vb... Bu konuları kaşımak, açmak, güncelleştirmek istiyorlar. Çünkü bu konulann tü- mündede "Türkolmayan", "Türklük" ileçatışma- yasokacaklannı umduklan öğelervar. Israrla bun- lann üzerinde duruyorlar. Güneydoğu'da başla- yan barış süreci ile yitirdikleri alanı bu konularla dengelemek istiyorlar. Çok şükür ki sloganlı şehit cenazeleri kalkmıyor artık. Stadyumlarda halkı is- tedikleri gibi bağırtamıyorlar. Asker uğuriamalan da eskisi kadar "coşkulu" değil. Ellerindeki "mal- zeme" tükendikçe, kendileri de eriyorlar. Bu ne- denle yapay gündemlerle "yeni malzemeler" sağ- lamaya çalışıyorlar. Türkiye Büyük Millet Mecli- si'nde "IMF'cilik", televizyonlarda ise "milliyetçi- lik" yaparak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Avrupalılaşma-Doğululaşma ikileminde tercih- lerini Doğululaşmadan yana yapan milliyetçiler, bin bir sesin çınladığı, bin bir rengin açtığı bu top- raklan, Aiparslan Türkeş'in, "Ne mozayiği lan" sözlerinde ifadesini bulan gri, damarsız, ağır bir mermer kütlesine çevirmek istiyorlar. Fakat asıl vahim olan, milliyetçilerin bu özlemlerine, bu ça- balanna karşı çıkması gereken kimi dostlanmızın da ne yazık ki "bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olup", sözleriyle, yazılanyla bunlara dolaylı dolay- sız destek vermeleri, çanak tutmalan... Sorsanız, onlar da kendilerini "haklı" bulacaklardır kuşku- suz. Bulsunlar. Bulsunlar ki bize de yazacak konu çıksın. Yoksa bu köşe yazariığı hiç de kolay de- ğil... Inanın... e-posta:dkavukcuoglu<a superonline.com Faks:0212 723 84 97 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2SOLDAMSAĞA: 1/ Reşat Nuri Güntekin ın bir romanı. II Gereğinden çok yiyen... Amaç. 3/ Çe- likçomak oyununa ve bu oyunda kullanılan değneğe veri- len ad... Ah- şap ya da taşlann bir- birine bağlanmasın- da kullanılan iki ucu dirsekli kenet. 4/ Şöhret... "Artık de- mir almak günü gel- mişse zamandan ' Meçhule giden bir — - kalkar bu liman- dan"(YahyaKemaJ). 8 5/ Sabit fikir, saplan- 9 tı. 6/Türkmüziğindebirmakam... Birrenk. 7/Ay... Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre. 8/ Aynı doğumda dünyaya gelen iki kardeş... Kâğıt- lan bir arada tutmak için kullanılan madeni çengel. 9/ Hüsevin Rahmi Gürpmar'ın bir romanı. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Gemileri bağlamada kullanılan, üç ya da dört kolluhalat... " — Basinger": ABD'li aktris. 2/Son- suz, ölümsüz... Otomobillerin elektriğini sağlayan aygıt. 3/ Futbolda topa yapılan sert vuruş... Kemal Tahir'in soyadı. 4/lran'ın plaka işareti... Çok ko- nuşan. 5/ Keçi ya da inek sütünün özel bir mantar- la mayalanmasıyla yapılan ekşi içecek. 6/lri balık- larda kılçık durumunda olan kemik... Avrupa Bir- liği'nin kısa yazılışı. II "Tahtlar" anlamında eski sözcük... Gelecek. 8/Alevi-Bektaşi törenlerine ve- rilen ad... Tekirdağ'm bir ilçesi. 9/Yankı... Damga.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear