23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 ARALIK 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 02 3 GütitkedmsĞt ç Tekteden siyasetçi aayaparsnal ttektronik posta: denizsom#ctBnhuriyetcom,tr Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 87 - Türkiye'nin AB skoru sıfırmış... "Sıfıra sıfır elde var sıfıri" DubleProf. Dr. Erol Manisalı: "Tayyip neden 'çift yol' yerine 'duble yol' diyor? Bizde 'gâvur malı' iyi göründüğü için mi yoksa 'duble rakı', 'duble viski' gibi çağrışımlar yaptığı için mi? Lakin Tayyip'in Bush'la yeni yakınlığı düşünülürse duble'nin yerine Ingilizce'deki gibi 'dabıl' demek daha uygun olmalı." Rus salatasının Amerikan salatası yapılması gibi bunca ahbaplıktan sonra 'duble yol'un varacağı yer 'dabıl yol'dur. Yanında çek bir dabıl viski! nkaraTicaretOdası BaşkanıSinan Aygün, odanın hazıriadığı "Avrupa Birliğı mi Türki- ye'nin Birfiğt mi" kitapçığından Kemal Ata- türk'ün Meclis kürsüsünden yaptığı ulusal bağımsızlık ve Avrupa konusundaki bazı görüşlerıni anımsatıyor... Anlayana: "Türkiye'yi yok etmeye girişenler, Türki- ye'nin ortadan kaldınlmasında çıkar ve hayat gören- ler, aralannda çıkarlan paylaşarak birleşmiş ve itti- fak etmişlerdir. Ve bunun sonucu olarak birçok zekâ- lar, duygular, fikirier Türkiye'nin yok edilmesi nokta- sında yoğunlaştırılmıştır. Bu yogunlaşma, yüzyıllar geçtıkçe oluşan kuşaklarda, adeta tahrip edici bir gelenek biçimine dönüşmüştür. Bu geleneğin, Türkiye'nın hayatına ve varlığına ara- lıksız uygulanması sonucunda, nihayet Türkiye'yi ıs- lah etmek, Türkiye'yi uygarlaştırmak gibi birtakım ba- hanelerle, Türkiye'nin iç hayatına, iç yönetimine işle- miş ve sızmışlardır. Avrupacılık Böyle elverişli bir zemin nazırlamak güç ve kuvve- tini elde etmişlerdir... Oysa güç ve kuvvet, Türkiye'de ve Türkiye hakkında olan gelişme cevherine, zehirli ve yakıcı bir sıvı katmıştır. Bunun etkisi altında kala- rak, milletin en çok da yöneticilerinin zihinleri tama- men bozulmuştur. Artık durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan ol- mak için, muflaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler or- taya çıktı. Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatle- ri ile, yabancılann planlanyla yükselebilsin? Tarıh böyle bir olay kaydetmemiştir. Işte Türkiye'de, bu yanlış zihnıyetle sakat olan ba- zı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüz- yıl, biraz daha çok gerilemiş daha çok düşmüştür. Bu düşüş, bu alçalış, yalnız maddi şeylerde olsay- dı, hiçbir önemi yoktu. Ne yazık ki Türkiye ve Türk halkı, ahlak bakımından da düşüyor... Bu düşüşün çıkış noktası korkuyia, acizlikle baş- lamıştır. Türkiye'nin, Türk haJkının nasılsa başına geç- miş olan birtakım insanlar, galip düşmanlar karşısın- da, susmaya mahkûmmuş gibi Türkiye'yi atıl ve çe- kingen bir halde tutuyoriardı. Memleketin ve mille- tin çıkariarının gereğini yapmakta korkak ve müte- reddit idiler. Türkiye'de fikir adamları, adeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki 'Biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza ihtimal yoktur.' Bizim canımızı, tarihimizi, varlığımızı, bizedüşman olan, düşman olduğundan hiç şüphe edilmeyen Av- rupalılara, kayıtsızşartsızbırakmakistiyorlardı. 'On- lar bizi idare etsin' diyorlardı." Beyaz Saray'da savaş kurmay/arını toplayan Bush, "Yanndan tezi yok, 90 bin asker Türkiye 'ye doğru yola çıksın" diye emir vermiş. Kurmaylardan biri, "Neden doğrudan Irak değil de, Türkiye?" diye sormuş. Bush, sıntmış: - önce bi Türkiye'yi işgal edelim de, gerisi koiayl Can Ozan SESSÎZSEDASIZf!) Yüksek Yerilim Hatb erdincutku(<; yahoo.com Böyle iki ileri bir geri gidersek çağda; uygariık düzeyini ancak ÜÇ AŞAĞIBEŞ YUKARI yakalanz! AB'ye girdiğimizin karikatürüdür Bizim politikacılann ve Brüksel lahanalannın "başan" olarak yorumladığı Avrupa Birliği'nin Kopenhag zirvesini Almanya'da yayımlanan SZ Zeichnung gazetesinden karikatürist Pepsch Gottscheber özetlemiş... "Avrupa yolunda" başlıklı karikatürde görüldüğü gibi Türkiye kafasında fesi, takkesi ve çarşafı ile eşeğini de alıp Avrupa yoluna çıkmış... Fazla söze gerek kalmamış... ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCİ Üniversiteler ve MuğlaİnKersitesi(MÜ) için "mimaruk serzenişlermıizi" di- le getırdığım yazıma (20.11.2002) "içeriejealer" de oldu, katılanlar da... Birinciler arasında beni üzen, 5 MÜ öğrencisınin doğrusu hiç beklemediğim mesajlanydı... Duyga, Sinem, Özge, Göksu ve Pmar, ortak imzah e-postala- nnda, okullanrun modenı ve ge- lişkin tesislerle donatıldığını anımsatarak, "haksız eieştiriler- de" bulunduğumu belirttiler... Buna karşın Muğlaya yakış- madığını söylediğim "abarülıve çirkin mimarisi" ile üniversite- kent aynşmasını güçlendiren u kampusaçekilraedüz«ıi 7 "ni sa- \tmmalanni ise hayretle karşı- ladım... Oysa biliyorum ki her firsatta kendilerini Muğla'ya anp, kam- pustakı "kamp oıtamı" yerine kentıekj "toplumsal yaşamla" bütünleşmenin keyfini yaşıyor- lardır... Ve eminim ki eğer o acayip renklere boyanmış dev yatakha- ne silolan (modern donanımla- ra rağmen) yenne, SlT içindekı uygariık ve kültür yüklü tarihi lan kullanarak Edinıe'sindeki kültür mirasına da sahip çıkan; ya da bir 18 Mart İ niversitesi gibi rektörlüğünü de tarihi bir yapıda sürdürerek Çanakka- k'sindeki kentsel koruma ve kültür çalışmalannda etkin yer alan örnekler yüzümüzü güldü- riiyor... Ancak, "genel durumu" ne yazık ki okurlardan gelen me- sajlar özetliyor... Bu üniversite- lerimizdeki olanaksızhklar ile öğretim üyesi bulma sıkıntısı gi- bi "bifinensoruıılanıı" ise kent- lerinden kopmalarına haklı ge- rekçe olamayacağını söylemek gerekiyor... Çünkü parasızlık başka bir şey, "anlavTş" başka bir şey... Prof. Okük'ten beklentJteT Nitekım, sözü yine Muğla'yla tamamlarsak, bu üniversitemiz de belki *en zengiııler'' arasın- da. .. Muğla âşığı Koçman' ın ba- ğışladığı trilyonlann. "kentieku- caklasüacak" projelere hemen hiç harcanmamış olması ise eleş- tirilerin temelini oluşturuyor... MÜ'nün ilk 10 yıhna damga- sını vuran bu "vefasızhğı" artık luihi Muğla kenrj ve "çağdaş" iinrversite binalan!_ Yataşrvor rnu? Nuğla evlerinde kalsalardı, ya- şıma ve kent haüana karşı daha tuunaffist" bakar ve daha "öz- gir düşüncen" olurlardı... 'Akademik* aynşma~ Eleştirilerime katılanlar ara- snda "diğerAnadohıkentierin- en" gelen mesajlar da var ve okönemli... Özetle diyorlar ki: "Aynı dn- lom burada da var... Ünhersite tentin sorunlarryla hiç flgüenmi- or_ Kendi kabuğuna çekflmiş, ankibaşka bir dünyanın içincle- T~ Asker bile bşlasmdan çıkıp £Dt yaşamına kanhyor; akade- lisyenler ise adeta koioni ohış- ırmuşlar, halkın dışmda ayn irzünıregibiler.J' Işte, yurdun hemen her yerin- e geçerli olan bu gibi gözlem- ;rin de aslında yıne şu "kam- «s ünrversitesi" anlayışından aynaklandığuıı artık görmek srekiyor... Gerçı. söz gelimi bir Anado- ı Üniversitesi gibi güzel kam- 'usuyla birlikte Eskişehir'ine nemli katkılar yapan: bir Trak- a Ünhtrsitesi gibi anıtsal bina- sona erdirmesi umulanyenı rek- tör Prof. Dr. Şener Oktik demiş ki: "Başan için Muğlaulanndes- teğini beWhonınL_" (Cumhun- yet-06. 12.2002) Bu desteğin de galiba artık ba- zı "jesüerie" istenmesi gereb- yor. Örneğin. o trilyonlardan az bir miktar aynlarak bile bazı zor durumdaki Muğla evlerine sahip çıkılıp, "üniversite konutian" olarak yaşatılabilir... Rektörlük de 12 Eylül döneminin tarihi kente "zorla" diktiği, GELİ'nin o yüz karası azman apartmanıru terk edip, yine özgün bir Muğla binasına taşuıabilir... Böylece MÜ prograrmnda bulunan "mi- marhk fakültesi" için de adına yakışır bir "kentsel duyarüoklar- la" hazırlanılmış olur... Bu konuyu artık Muğla'nın yerel gündemine bırakıyorum... Ancak, genelde Anadolu üniver- siteleri ile bulunduklan kentleri- miz arasuıda kurulması gereken "akademik dostiuklar" için tar- hşmamızı sürdüreceğiz... Oekinciıa cumhuriyetcom.tr KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net ÇÎZGİLİK KÂMİL MİSARACI llll|ln! lilip Ilip Im I 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 2 H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(d yahoo.com TARİHTE BUGÜN MI MTAZ ARIKAN lBArohk D£ÜPETR0 İLE KATBRINA'NINKtZL 17O9'OA 8U6ÜU, KUS ÇA&İÇ£S( VBÜZAVETA PertZDVNA, MOSKOVA 'OA DO&OU. BABASl, ÜUUJ RUS ÇARI l.PET- KO(oeLi f>erxo), AHNESÎ ise, OSMANLI 'LAOA YArt- LA/J PfiHir SAVAŞI SONUUM,BAa*CI MeHMET PAŞA İLE DBPIKODU KONUSU OLAU KATE&HA'YPl- PETGO ÖLOÜĞÜHbE veÜAffT BlRAKMAOIĞtNDAN, BİR SÛK£ AKZABALAtZ. AgASlNM EL DE6İŞTİ/SEN fZUS TAHTI, PÜ2eULEDİ&f ASKE&T DAISBEYLe 174-1'&e YEti- zAvE-m'Ntn euue seçeceKr/s. YELÎZAVETA 2AMANINDA, RüSYA, AVIZUPA'NIN SÜÇLÜ OEV- UETL£g.İ ABASINA &eec£K, OBPULARI SA77- OA tLEfZÜYelBEK FİNLANDlYA, İSVSÇ VEAVUS- TURYA İLE SAfA£/U SAi/AŞLAB yAP/)G4K71. S/BA PRUSVA VA GBLPlği S/SAPA /SE, ÇARİÇ£ £2. YA~ ŞlNPA YAÇAMtM NOIOAUIYACAKrfR.. TUNCELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2002/316 Davacı Ismail Gültekin tarafından açılan gaiplık davasının yapılan açık duruşması sırasında verilen ara karan gereğince, Da\aya konu Tunceli merkez Kocakoç Köyû, Cilt No:27, Hane No:46'da nüfusa kayıtlı fs- mail ve Gevher oğlu 26.05.1974 d.lu ve 1991 tarihinden beri kayıp olan ve kendisınden haber almmayan tlhan Gültekin. TMK'nin 32'2. maddesi gereğince llhan Gültekin hakkında bilgisi olan kimselerin bu bilgileri ilanın yayımlandığı tanhten ıtibaren 6 ay içinde mahkememize bil- dirilmesi ilanen tebliğ'olunur. 19.09.2002 Basın: 81572 Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ÖNDER KARAK.4YA Memleket meseleleri ile ilgilenenlerin yeni internet adresi inadina.com PANO DENtZ KAVUKÇUOGLU Vitali Hakko'nun Babası Kimdir? Kasım ayı başında çıkan "Alageyik Sokağı BirUman mıydı?" adlı anı kitabımı hazırlarken yalnızca belleğime başvurmamış, çeşitli kay- naklardan da yararlanmıştım. önsözümde be- lirttiğim bu kaynaklardan biri de Dr. Müfrt Ek- dal'ın kaleme aldığı ve Kadıköy Belediye Baş- kanlığı Yayınlan tarafından 1996 yılında yayım- lanmış olan "Bizans Metropolünde İlk TürkKö- yü Kadıköy" adlı yapıttı. Kitabın Moda semtine ilişkin bölümünde yazar, Ittihat ve Terakki Ce- miyeti üyelerinden Sabur Sami Bey'i anlatırken, "... Yeni evin karşısında Samuel Efendi adın- da ayağı hafifçe sakat bir Musevi oturuyordu. Nasıl bir yol bulduysa, bir müddet sonra Ana- dolu'da başlayacak olan Milli Mücadele'ye iş- tirak için çok gizli usullerie adam kaçınyordu, Samuel Efendi bu tehlikeli işi göze almış, çok da başanlı olmuştu. Fakat fedakâriığa katlanan birçok insan gibi unutuldu ve Mektep Soka- ğı'nda hiç de müsait olmayan geçir& şartlan içinde öldü. Işte bu Samuel Efendi Vrtali Hak- ko'nun babası idi" diyordu. Dr. Müfit Ekdal'ın bu paragrafını kendi üslu- buma uyariayarak kitabıma aldım. Sevgili Oral Çalışlar da 10 Kasım 2CX)2 tarihli köşe yazısın- da "Alageyik Sokağı BirLiman mıydı ?"dan söz ederken "Samuel Efendi'nin Vitali Hakko'nun babası olduğu"na ilişkin bu bilgiyi okurianna aktardı. • • • Kitabın ikinci baskısının piyasaya çıkmasın- dan bir hafta sonra, bir yemekte dostum Mo- ris Gabay'dan, Samuel Efendi'nin Vitali Hak- ko'nun değil, Neyir Triko'nun kurucusu Neyir Izisel'in babası olduğunu ögrendim. Virgül, Aylık Kitap ve Eleştiri Dergisi'nin bu ay çıkan 57. sayısında değerii araştırmacı Rrfat N. Bali'nin konuya ilişkin bir eleştiri yazısı yayım- landı. "... Samuel Efendi olarak bahsedilen şah- sın topal olduğu ve Milli Mücadele sırasında Anadolu'ya adam kaçırdığı doğrudur. Doğru olmayan yanı ise Vitali Hakko 'nun babası oldu- ğu ve ölüm yeridir. Vitali Hakko'nun babasının adı Yasef'ti. Yasef Hakko hiçbir zaman Mo- da'da oturmamış, Kurtuluş'ta yaşamıştı. Sa- muel Efendi veya diğer adı ile Samuel (Israel) Izisel ise Ittihat ve Terakki döneminde emniyet amiri olup gerçekten Moda 'da yaşamıştı. Mah- mut Şevket Paşa 'ya yapılan suikast sonrasın- da katilleri yakalamak için izsürerken çıkan ça- tışma sırasında sağ dizinden yaralandı ve ömür boyu topal kaldı. Ancak Samuel Efendi, veya emniyet camiasındakiadıyla Kemal Bey, Istan- bul'da değil, tedavi için gittiği Paris'te vefat edip orada defnedildi." ••• Rıfat N. Bali "Vitali Hakko'nun Babası Kim- dir?" başlıklı yazısında önemli uyanlarda da bu- lunuyor. "Gazeteciliğin altın kuralı iyiaraştırma yapmak, elde edilen bilgileri bıkmadan usan- madan kontrol etmek ve muhtemel hatalan bertaraf etmektir" diyor ve ekliyon "Ciddi ve yüksek nitelikli araştırmacılığın altın kurallann- dan biri de budur: Kaynaklara kuşkuyla bak- mak, onlan sabırla tekrar tekrar kontrol et- mek..." Bu uyarılara katılmamak mümkün mü? Altı yıl önce yayımlanmış bir kitapta yer alan yanlış bir bilgiden kaynaklanan, benim de o yanlış bilgiye güvenip bir halka eklediğim "ha- talar zinciri"r\e yerinde müdahalesi için Sayın Rıfat N. Bali'ye teşekkür ediyorum. Hem okur- larımdan, hem Hakko ve Izisel ailelerinden özür diliyorum. (e-posta: dkavukcuoglu@ superonline.com) (Faks:0 212-234 68 73) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 ' " " " " 2 SOLMISSAĞA: 1/ Amas- ya'nınTaşova ilçesi yakın- lannda, sarkıt 3 ve dikitleriyle tanınmış bir mağara. 2/ Bayağı, sıra- 6 dan... Bir ku- 7 mar aracı. 3/ g Kızlara ya da kadınlara şa- ka yollu söylenen bir sözcük... Yankı. 47 Meksika'da mısır ekmeğine verilen ad... îlaç, çare. 5/ Yeryuvarlağının yıl içinde Güneş'e en uzak olduğu nokta... Arjantin'in plaka işareti. 6/ Bir soru e- ki... "—- kaldun, su- suz kaldım / Terk etmedi sevdan beni" (Ahmed Arif)... En kalın erkek sesi. 7/ Yalnızlık korkusu. 8/Seyrek dokunmuş bir tür kumaş. 9/Paylama... Antalya ve Fethiye körfezleri arasuıda yer alan ya- nmadanın adı. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Divan edebiyatında, içinde açık saçık resimler, yazılar bulunan ve okuyanJan cinsel bakımdan uyarmak için yazılan yapıtlara verilen ad. II "Bu yıl yine — sensiz içime hiç sinmedi" (Şarla)... Yeni çıkmaya başlamış ekin. 3/Alt alta yazılmış şeylerin tümü... Yunan abecesinde birharf. 4/Ge- mileri bağlamaya yarayan kalın halat. 5/Uzak... "Küme, topluluk" anlamında yerel bir sözcük. 6/ Bakınn simgesi... Müstahkem yer... Birini başka- sına karşı kjşkırtma. 7/îngiltere'de çok sevilen bir cins bira... Peşin parayla belli bir süre için bir şe- ye alıcı olma işi. 8/Kurnaz, açıkgöz... Eski dilde su. 9/Alıcı ve satıcılann fiyatlan tek başlanna et- kileyemeyecek kadar çok sayıda olduklan piyasa sistemi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear