01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13ARALIK2002CUMA HABERLERIN DEVAMI G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Bırçok açıdan ünlü TV programcısı gülümüz ise; yazılanyla, sorulanyla Rum yandaşlığı, AB çevre- lerıne çok, çoook yakın olmakla tanınıyor. O ka- «dar ki Rauf Denktaş'm, çalıştığı TV'de görünme- meye, konuşmamaya neredeyse yemin edecek duruma geldiği söylenıyor. Dışardan baskının kaynağındaki ülkeler bilini- yor. AB'nin derdi Kıbrıs'ı bir bütün olarak üye yap- mak, Yunan'ın sorunu Güney Kıbrıs'ın üyeliğini sağlamak, ABD'nin iç siyasa derdi Rum lobisini rnemnun kılmak, Ingiltere'nin sıkıntısı Atlantik öte- sindeki efendısıne yarariı olmak vs. vs. Peki ama ıçimizdekilerin derdi ne? Annan pla- nını neredeyse gözü kapalı imzalayarak Kıbns'ı satmamızı sağlamak mı? Hükümet ve AKR iktidara geldikleri ilk günler kucaklarında buldukları Kıbrıs konusunda önce- leri şaşkın hareket ve söylemlerde bulundular. Sonradan baktılar ki, pabuç pahalı, ağız degiştir- dıler. Tabii "şimdilik". Peki ama, Dışişleri Bakanlığı'nın hayli geçkin, hayliden de öteye böyyük deney sahibi kımi dip- lomatlarına ne oldu, ne oluyor? Annan planı ortaya çıkalı beri Dışişleri'nde ar- tık sokaklara taşan birtartışma dıllere destan. An- nan planı ımzalansın diyenlerle imzalanmasına karşı çıkanlararasındaki savaşımı irdeleyen öykü- lerden geçilmıyor. Daha baştan beri Annan planını imzaya taraf- tar Müsteşar Uğur Ziyal'le yardımcısı Baki ll- kin'in tersi görüşü savunan bürokratları by-pass etme çabaları Kıbrıs kulislerinin güncel konusu. Dışişleri'nin elbette ulusal kimi dış sorunlarda saptayacağı görüşler olabilir ve tartışılabilir. Ama bir iki bürokratın Annan'ın peşi sıra, Kıbrıs'taki yerleşmiş ulusal yararları bir anda Rumlara peş- keş çeken bir plana olanca güçleriyle arka çıkma- ları -bızim medyanın sık sık kuilandığı bir sözcük- le- "oldukça" rahatsız edici bir davranış değil mi? Ziyal'le flkin'in, yarın öbür gün savunu çerçeve- sinde diplomatik incelikleri kullanmaları, Annan'cı davranışlannın ne denli yanlış anlaşıldığını öne sürmeleri de olanaklı. Ama, sel gider kum kalır. Bir tarih almak uğruna KKTC'yi. yararlarımızı satmak isteyenlerle satılmasına karşı çıkanlar ara- sında sanki gizli böylesine bir savaşım sürüyor. AB ve Rum bezirgânlığına karşın; NTV'deki "Pu- sula" programında Mithat Bereket. Karpaz'dan Güzelyurt'a kadar geniş bir yelpazede, banşa ve müzakereye evet; ama göçe, toprakların elden çıkarılmasına, egemenliğin Rumlara geçmesine, hele Karpaz'dan Lefke'ye gidebilmek için bir Türk'ün dört kez Rum topraklarından geçmesini sağlayan Annan'ın malum haritasına hayır diyen ıçi yanık, geleceğe kuşkuyla, korkuyla bakan Kıb- rıslı Türkleri konuşturdu. Mesleğin gereklerini yerine getirerek Kıbrıs ger- çeklerinin, gerçek Kıbrıshların sesini duyurdu. • • • Müzakere hakkı tanımıyor, düşünme payı ver- miyor Kofi Annan. Batı baskısıyla Kıbrıs'ın iki yakasını masaya oturtup Annan belgesine imza attıracağından o kadar emin ki; Kopenhag'da bir salon bile hazır- latmış. Tepeden inmeciliğin, küstahhğın daniskası! Bu haberierin geldiği saatlerde Bereket'e konu- şan Denktaş, -RTE'nin dediği gibi- "müzakereden kaçmadığını", ancak Rumlarlaeşıttutulmayı, mü- zakere için "bir fırsat tanınmasını" istedi. Ama, "imza aşamasında olmadığını" söyleyiverdi. Annan, Denktaş gelmezse "atayacağı bir tem- silcinin Kopenhag'da imza atabileceğini" soylüyor. Oysa, Denktaş'ı temsilen Kopenhag'a giden KK- TC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuöruloğlu, "Göre- vim sadece orada bulunmaktır. İmza yetkim yok. İmza atmaya gitmiyorum" diyor. RTE de Annan'ın Rumlar lehine yeniden tezgâh- ladığı "haritayı beğenmediğini" soylüyor. Bugün yarın saç dökülecek, kel görünecek. Kafa, o kafa: Ya Kıbrıs'a imza ya da AB'ye ve- da! Kıbrıs; müzayede salonunda teşhir edilen açık arttırma ile sanki alınır satılır bir mal. Müzayede- yi yönetenin (tabii hükümetin) uygun tarih vaadi- ne kapılıp şöyle bağırmasını beklıyorlar: "Sat... Saaat... Saaat.tttım." "Kıbns'ı satan" olmayı göze alanlar, buyursun satsın! Yargüay:işkence insanhksuçu ANKARA(Cumhu- riyet Bıimsıı) - Yargi- na alınan kişilerle ilgili işlemlerde yasal kural- Yine düş kırıklığı• Baştarafı 1. Sayfada Birliği'nin Türkiye'ye olumlu ve güçlü bir mesaj göndermek istediğini belirterek "Türki- ye'nin gösterdiği ilerlemeleri görüyor ve anhyoruz.Yeni hü- kümetin reformlar konusun- daki kararlılığını da görüyo- nız. Sunulan reform paketle- ri çok önemli bir adımdır" di- ye konuştu. "Türkiye'nin poUtik kriter- leri yerine getirmesi"nin altını çizen Rasmussen, "AB'nin ni- yeti Türkiye ile ilişkileri giiç- lendirmek. Gümrük birliği, ti- caret ilişkileri ve genişleme ön- cesi yardım. Avrupa Konseyi 2004'te, rapor üzerine Türki- ye'nin kriterleri karşüadığına karar verirseAB müzakere sü- recini başlatacak. Ne zaman... Mümkün olduğu kadar ça- buk. Türkiye müzakere süreci- nin başlaması için politik kri- terleri yerine getirdiği takdir- de tarih alabüir. EğerAB Kon- seyi 2004 yılında Türkiye'nin politik kriterleri yerine getir- diğine karar verirse müzakere süreci başlayabilir. Mümkün olduğu kadar çabuk tabii." "Almanya ve Fransa tekli- fiyle aradaki fark ne" şeklüı- dekı bir soruya karşılık Rasmus- sen şöyle yanıt verdi: "Alman- ya ve Fransa'nın teklifine gö- re genişleme için müzakere sü- reci Haziran 2005'te başlaya- bilir. Politik kriterler tamam- landığı takdirde. Bu karara göre müzakere süreci karar verildikten sonra mümkün ol- duğu kadar çabuk başlayabi- lir. Fark bu." Türkiye, dün gün boyu yapılan çok yoğun diplo- matik temaslarla Kopenhag kri- terlerini tam olarak yerine getir- diğini ve müzakerelerin en geç 1 Mayıs 2004 te başlatılması ge- rektiğini vurguladı. Ancak AB, dün akşam aldığı bu kararla Tür- kiye'ye ilişkin genişleme kara- nnın birliğin 10 ülkeyle genişle- yip 25 ülkeye ulaşmasının ardın- dan vermeyi öngördü. AB'nin bu karannın, Türkiye'nin müza- kere sürecini ve Kıbns sorunu- nun çözümünü daha da zorlaştı- racağı kaydediliyor. AB dönem başkanı Danimarka'nın Başba- kanı Rasmussen ise Kıbns'ta en geç bugün bir çözüme ulaşılabi- leceğini de savundu. Erdoğan avııkatları belirlediKOPENHAG (Cumhuriyet)-Türkıye, dün akşam başlayan Kopenhag zirvesinde tam üyelik müzakereleri için en erken tarihi ala- bilmek için 10 dakikaya kadar çok yoğun bir dipiomatik trafık yürüttü. AKP lıden Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Abdullah Gül başkanlığındaki Türk heyeti, zirve boyunca Türkiye'nin avukatlığım yapacak ülkelerın li- derleriyle görüşmeler gerçekleştirdiler. Yuna- nistan Başbakanı Kostas Simitis'ın "1 Ma- yıs 2004 tarihini verelim, Kıbns'ı çözün" dediği öğrenilirken, Italya Başbakanı Silvio Beriusconi de 2004 için Türkiye'nin avukat- lığım yapacaklanm söyledi. tktidar olduktan sonra ilk kez birlikte uluslararası bir toplan- tıya katılan Erdoğan'ın içerideki temaslarda, Gül'ün ise dışanda basına yapılan açıklama- larda konuşması dikkat çekti. AB'nin genişleme projesinin kesinleşece- ği Kopenhag Zirvesi'nin ilk gününde Erdoğan ve Gül ikili temaslanm sürdürdüler. Gül te- maslanna ilk olarak sabah kahvalrısında bir a- raya geldilderi Avrupa Parlamentosu Başka- nı Pat Cox ile başladılar. TBMM'nin çıkardı- ğı yasalarla aynntıh bilgi verilen Cox'un da "Türkiye'nin reformlannı biliyo- ruz. Çok pozirif bir sinyal verilme- sini isriyoruz. Ama siz de beklenti- lerinizi çok yüksek rurmayın" me- saj ını verdiğı öğrenildi. Cox'un ge- çen hafta boyunca adada yaptığı te- maslar hakkında bilgi verdiği öğre- nildi. Gül ve Erdoğan, kent merkezin- deki Mariot Oteli'nde Kostas Simi- tis, daha sonra Silvio Beriusconi ile görüşmelerini sürdürdüler. Simi- tis'in görüşme sırasında "Tarih ve- relim. Kıbns'ı çözün" mesajını ver- diği ve Atina yönetiminin 1 Ocak 2004'den itibaren tam üyelik müza- kerelerine geçmeyi benimsediğini söylediği öğrenildi. 1 saat 15 dakika süren görüşmenin ardından basının karşısına geçen Simitis ve Gül, bir Gül ve Erdoğan, Kopenhag'ta Silvio Beriusconi (iistte) veTony Blair ile biraraya geldi. (AA' REUTERS) nş ve istikran güven altına alacağını, bu iliş- kinin Asya'nın diğer parçası ve Arap dünya- sıyla ilişkiler açısından da yararlı olacağını anlatan Simitis, müzakerelerin 2004 yılında başlamasını umduklannı söyledi. Kopenhag'dan ne karar çıkarsa çıksın Tür- kiye ile ilişkilerin daha da yakınlaşacağını sa- vunan Simitis, "2003 yüında Yunanistan ve îtalya dönem başkanı olacaklar. Her iki ül- ke de Türkiye'nin AB'ye yakınlaşması ge- rektiği konusunda ortak görüşe sahipler. Ancak Kıbns'ta siyasi bir çözümün bulun- ması da zorunlu" diye konuştu. Gül de yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Ko- penhag kriterlerini yerine getirdiğini, dolayı- sıyla müzakerelerin bir an önce başlaması ge- rektiğini belirtirken, "Biz ev ödevimizi yeri- ne getirdik. Şimdi sıra Avrupa Birliği'nde. Kopenhag kriterleri müzakerelere başla- mak için bir gereklilik olduguna göre mfi- diye konuştu. Başbakan Gül, Kıbns sorunu- nu çözmek istediklerini, aslında bunun çözü- münün çok kolay olduğunu belirtirken, "AB içinde olduğumuzda tüm bu sorunlar oto- matikman çözülür. Avrupa kimliği ortak bir kimliktir. Bütün bu ufak sorunlar o kimlikle çözülmüş olacak" mesajını verdi. îki liderin görüşmesi sırasında Abdullah Gül'ün AB'nin tam üyelik müzakereleriyle ilgili olarak bütün tutanaklanm okuduğunu ve bunlar ışığında Türkiye'ye tarih verilmesi gerektiğini kaydettiği öğrenildi. Gül'ün "Bi- ze ufak oyunlar yapariarsa bizdeki heyeca- nı yitirmiş olurlar" dediği de kaydedildi. Simitis'in ise "Biz Türkiye için zirvede elimizden geleni yapacağız.Ama siz de bek- lentilerinizi yükseltmeyin. Avrupa Biriiği önerilerini de küçümsemeyin" dediği öğre- nildi. Simitis'in de özellikle Almanya ve Fran- sa'nın rufumunun çok önemli olduğunu vur- sinde değildir. Ama burada bir çözüm ol- ması armosferi çok olumlu etkileyecektir" dediği öğrenildi. Gül ve Erdoğan daha sonra da îtalya Baş- bakanı Beriusconi ile bir araya geldiler. Yanm saat süren görüşmenin ardından bir açıklama yapan Gül. Berlusconi'ye Türkiye'nin tezle- rini aktardıklarını, Beriusconi'nin de bunu AB zirvesi sırasında dile getireceğini kaydet- tiğini söyledi. Beriusconi'nin Türkiye'nin zir- veden tarih ahnası için her şeyi yapacağı gü- vencesini verdiğini belirten Gül, her iki ülke- nin de Akdenizlilik ruhu içinde işbirliği ya- pacaklanru söyledi. Beriusconi de Türkiye'ye her türlü desteği vereceklerini yinelerken, "Zirvede Türkiye'nin avukatı olacağım" dedi. Beriusconi, "Siz de önce tarih sonra Kıbns'ta çözüm mü diyorsunuz" sorusuna, "Evet" yanıtını vermekle yetindi. Berlusco- ni'nin temaslar sırasında Türkiye'nin davası- GLJNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada önemli paketleme çalışmalan yapılıyor. Daha ön- ce de vurgulamıştık, hükümet bundan böyle AKP politikalarına uygun anayasa değişikliklerini, "de- mokratikleşme paketi" adı altında Meclis'e getir- menin en anlatılabilir yol olduğunu gördü, uygu- luyor. Anayasa değiştikten sonra, sıra ona "uyum pa- ketlenne" geliyor. Boylece önde demokratikleş- me, arkada ona uyum, gidiyor. Görünen o ki, AKP ile CHP arasındaki uyum da fena değil! Boylece uyuşa uyuşa gidiyoruz! CHP'nin hükümete yönelik politikası şöyle gö- rünüyor: Artılara ortak olalım, eksileri eleştirelim. Bize rağmen çıkarırlarsa da hır çıkarmanın âlemi yok. Zaten bizsiz de her şeyi yapabilecek güce sahip- ler! Bu politika çerçevesinde CHP, sıranın dokunul- mazlıklara da gelmesi beklentisiyle anayasa de- ğişikliği ve ona uyum yasalarını önemli ölçüde destekliyor. Sıra CHP'nin beklentislne gelir mi? Sanmıyoruz. AKP'de böyle bir hava yok! Yolsuzluklara gelir mi? Bu da şüpheli. Gelse bile bakarsınız AKP'liler, kimi CHP'lilerle ilgili rafta- kenarda duran dosya- ları gündeme getirirler, CHP onların ne olduğunu ne olmadığını anlatıncaya kadar ış işten geçer! CHP Kocaeli Milletvekili Sefa Sirmen'le ilgili AKP'nin önergesi bu havada görünüyor... Sirmen hakkında araştırma önergesi veren 23 AKP'Iİ milletvekilinden biri de Kayseri Milletvekili Adem Baştürk. Adem Bey, istanbul Beledıyesi uygulamalarından dolayı hakkında dava açılan bir kişi! Erdoğan'ın belediye başkanlığı dönemınde- ki görevı genel sekreterlikti. CHP'nin muhalefet etme biçımini zamana bıra- kalım, uyuma gelelim. Öncekı gün yüce Meclis, parlamenter sistemlere ders olacak bir adım attı. Anayasa değişikliklerini tamamlamadan, ona uyum yasalarını tamamladı. Adalet Bakanı Cemil Çiçek hızlıydı. Çıktı kürsüye: "Arkadaşlar biz bu değişiklikleri AB istiyor diye değil, halkımız için yapıyoruz. Demokrasi dediği- niz, mevsimlik bir şey değildir." Çiçek haklı. Demokrasi öyle bir şeydir ki, karı ağustosta yağdıracaksın, çiçekleri kışta açtıra- caksın... Ihale Yasası eski hale! CHP Genel Sekreteri Önder Sav, çelişkiye dik- kat çekip "Bu değişiklikleri yapanlann hangi hu- kuk fakültesinden mezun olduğunu merak ediyo- rum. Anayasa değişikliği tamamlanmadan, ona uyum yasalaşır mı" diye sorunca AKP'lilerin hızı kesildi. İçinde, türban nedeniyle okuldan uzak- laştınlan öğrencilere affı öngören maddelerin de bulunduğu paket, bugün tamamlanacak anaya- sa değişikliği oylamasının sonuna bırakıldı. AKP'lilerin ana tabanlarını tatmin etmek için çook acelesi var çook! Meclis'tekı uyuma, YSK de uyuyor, Erdoğan'ın milletvekili olabilmesi için yapılan değişiklikler ke- sinleşmeden Siirt seçim takvimini açıklamıyor! Öne çıkmayan ya da çıkanlmak istenmeyen bir AKP icraatı daha var: 57. hükümet döneminde uzun tartışmalar sonu- cu çıkarılan, "şeffaf Ihale Yasası" adı verilen ya- sanın yürürlüğe giriş tarihi de bir yıl daha ertelen- mek isteniyor. Yasanın ruhu, daha önce pek çok yolsuzluk id- diasına konu olan, "davetiye usulü ihaleyi" orta- dan kaldırmaya yönelikti. Mali miladı kaldırıp, ka- yıt dışı ekonomiyi rahatlatmayı hedefleyen hükü- met, ihale sisteminde de davet modelini uygula- mada tutup, ihaleleri istediğine vermeye hazırla- nıyor. Bu durumda konuyla ilgili tüm uzmanların "Mantıklı biryanı yok" dediği "15 bin kilometrelik duble yol" için açılacak ihalelerin hangı mantığa oturduğunu da önümüzdeki günlerde göreceğiz. Yol babam yol, duble duble yol! [email protected] 8yülık eğitimi delmegirişimi • Baştarafı 1. Sayfada denilerek "seçmeli din dersi"nin yolunun açılması oluşturuyor. Planda,mesleklisele- haline getirilecek. (6 ay) • Milli Eğitim Ba- kanlığı merkez teşkilatı yeniden yapılandınlarak küçültülecek. (6-12 ay) — • îlköğretimde ser best kıyafet uygulama- sma geçilecek. (12 ay) • 6. sınıftan itibaren tüm öğrenciler, kendisi- nin ve velisinin isteğiy- le farklı müfredata tabi tutulabilecek. (12 ay) ^ Öğrenci sayısı yük- sek oranlarda olan üni- versiteler bölünerek ye- ni üniversiteler yaratıla- cak. (12 ay) • Tüm üniversitelere açık öğretim fakültesi açabilme olanağı verile- cek.(12 ay) •Oğretmenlik ve öğ- retim elemanlığı, söz- leşmeli olarak da yapı- labilecek. (12 ay) ^ Meslek yükseko- kullan, üniversitelerden bağımsız olarak yeni- den yapılandırılacak. (12 ay) • Özel sektörün eği- timdeki payı yüzde 3 'ten yüzde 10'lar düze- yine taşınacak, bu alan- da yatırım yapılması özendirilecek. (Uzun vadede) tay, gözaltına alınan ki- şinin devletin güvence- si altında olduğunu vur- gulayarak "Çağımızda işkence, insanhk dışı alçaltıcı bir muamele olarak nitelenmekte, evrensel anlayış ve ka- bulde bu yönde bulun- maktadır" görüşünü dile getirdı. Yargıtay 8. Ceza Da- iresi, Aydın'da, 1993 yı- lında DHKP-C'nin Ege ve Akdeniz sorumlusu olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan Baki Erdoğan'ın işkence so- nucu ölümüne neden olan 6 polise verilen 5 yıl 6 ay 20'şer gün ha- pis cezasını onama ka- rannın gerekçelerini açıkladı. Daire karann- da, bir suç isnadıyla karşı karşıya kalan bi- reyin, soruşturma ve kovuşturmanın her aşa- masuıda işkence, onur kıncı ve aşağılayıcı bir işleme maruz kalma- masının en önemli in- san haklanndan oldu- ğunu vurguladı. Gözaltına alınan kdşi- nin, devletin güvence- sinde olduğunu belirten daire, özellikle devlet -örevlilerinin, gözalrı- lan gözetmesi gerekti- ğine işaret edildi. Ka- rarda. "Çağımızda iş- kence, insanhk dışı al- çaltıcı bir muamele olarak nitelenmekte ve evrensel anlayış ve kabulde bu yönde bu- lunmaktadır" denildi. Kararda, Anaya- sa'nın 17. maddesi ile Türkiye'nin taraf oldu- ğu uluslararası sözleş- melerin, işkenceyi, di- ğer zalimane, insanhk dışı, küçültücü ceza ve muameleleri yasakladı- ğı belirtildi. Bu olgu- lardan ve dosyadaki bil- gi ve belgelerden yola çıkılarak yapılan değer- lendirmede, Baki Erdo- ğan'm gözaltı sırasında sorgusunu yapan polis- lerce işkenceye maruz bırakıldığı ve bunun so- nucunda da ölmüş oldu- ğunun kuşkuya yer ver- meyecek şekilde anla- şıldığı belirtildi ve yerel mahkemenin 6 polisi 5 yıl 6 ay 20'şer gün ha- pis cezasına mahkûm ettiği, karann onandığı kaydedildi. Sanıkpolis- ler infaz yasası hüküm- lerine göre 2 yıl 2 ay 20'şer gün hapis yata- caklar. zakerelerin başlaması için kesin tarih al- mak bizim hakkımızdır. 2003 "de müzake- relerin başlaması için kesin tarih istiyoruz" guladığı ve toplantılar sırasında kendılennın de onlan ikna etmeye çalışacaklannı ilettiği, ancak "Kıbns Kopenhag kriterleri içeri- Türkiye'den AGSP'ye onay KOPENHAG (Cumhuriyet) - Türkiye ileYunanistan arasında tarrışma nedeni olan Avrupa Güvenük ve Savunma Politikası (AGSP) konusunda Kopenhag Doruğu'nda anlaşmaya vanldığı öğrenildi. Reuters ajansının tsveç Dışişleri Bakanı Anna Lindh'e dayanarak verdiği habere göre, AGSP'de pürüzler giderildi ve banş için or- taklık programına katılmayan Kıbns Rum kesimi ve Malta, NATO irnkân ve yetenek- lerinden faydalanamayacak. AGSP üzerin- de uzlaşma, bugün Brüksel'de NATO Kon- seyi'nde onaylanacak. AB Dış Politika Yük- sek Temsücisi Javier Solana'ya NATO'ya tebliğ etmek üzere verilen Brüksel Belge- si'nde, Ankara'nın kaygılan giderilmişti. Belgede, ittifakın geliştirdiği banş için or- taklık programına dahil olmayan birlüc üye- si ülkelerin NATO imkân ve yeteneklerin- den yararlanmamalan kararlaştınldı. m kendi davasıymış gibi savunacağını söyle- diği öğrenildi. Gül, akşam saatlerinde ise dönem Başkanı Danimarka'nın Başbakanı Anders Fogh Ras- mussen'legörüştü. Gül ve Erdoğan daha son- ra da Ingiltere Başbakanı Tony Blair'le bir a- raya geldi. Erdoğan ve Gül, dün akşam saat- lerinde kaldıklan Hilton Oteli'nde Tony Blair ile 45 dakika süren bir görüşme yaptılar. Türkiye'ye açık tarih verilmesi gerektiğmi an- latan Blair, Türkiye'nin Avnıpa ailesine tam ortak olarak girmesi gerektiğini kaydetti. Ab- dullah Gül de Türkiye'ninAB'ye katılmasının sadece Türkiye'ye değil, AB'ye de büyük kazanç sağlayacağmı belirterek "Türkiye'ye tarih verilmesi, Müslüman kimliğin şeffaf ve demokratik olabildiğinin de göstergesi olacaktır" mesajını verdi. Gül: Gerekirse risk ahrız I Baştarafı 1. Sayfada da gösterecekrir. O bakımdan şöyle bir kanaat vardır: Kanun çıkarmak yeterli olmuyor. Bun- lann uygulanması önemlidir. Ben hepsine şunu söyledim: Türkiye'de yeni bir liderlik an- lavışı vardır. Bu anlayış açık. berrak, mert ve dürüsttür, ka- rarlıdır, cesaretlidir. Dolayısıy- la biz söylediklerimizi yapanz. Gerekirseriskalınz. Dolayısıy- la bizi siz de iyi takdir edin." Basm mensuplannın Gül'e so- rulan devam ettiği sırada, Erdo- ğan'ın, "Evet, tamam" diyerek gazetecilerle ile Gül arasındaki diyaloğu kesmesi dikkat çekti. Olaya, bu sırada bir gazetecinin sorusuna yanıt veren Başba- kan'ın da şaşırdığı gözlendi. Gül'e Kıbns'la ilgili yöneltilen sorular ve yanıtlan ise şöyle: Kıbns'ta çözüm rahat ola- cak mı? Gül: Kıbns'la ilgili açık bir çö- zümsüzlüğü, çözüm görmüyo- ruz. Teşvik ediyoruz. Bu konuy- la ilgili görüşmeler de devam edi- yor. KKTC Dışişleri Bakanı gel- di biliyorsunuz. Görüşüyorlar, hepsine söylediğim şey şu... Bir imza olacak mı? Gül: Böyle bir talep şu anda yok. Önce tarih, sonra Kıbns mı diyorsunuz? Gül: Bana göre kendimizi ha- zırlamış vaziyetteyiz. Şu anda böyle bir talep de henüz söz ko- nusu değil, böyle bir şey de yok. Ama biz iyi niyetimizi gösteriyo- ruz. Hepsine de söylediğim şey şudur: Bu evin içine hepimiz gi- rersek zaten sorunlar otomatik olarak çözülecektir. Burada bir imza olmayacak ama 1,2,3 ay veya bir süre son- raya kadar bir erteleme söz ko- nusu olabilir mi? Gül: Mümkündür, şu anda bunlarla ilgili son kesin neticeler henüz ortaya çıkmamıştır. Gö- rüşmeler, konuşmalar devam et- mektedir. Biz daima sorunu çöz- meye yönelik davranıyoruz. Mu- hakkak ki nerice bizi tatmin edi- ci olmalıdır. Kıbns'ta çözüme gidiyor muyuz? Gül: Biz Kıbns'ta çözüme git- mek isriyoruz. Bence daha önce- ki günlerden daha iyi mesafede- yiz, daha iyi noktadayız. rının ünıvcrsıteyc gınş sınavındaki dezavantaj- lannın ortadan kaldm- lacağı belirtilerek i- mam- hatip liselilerin istedikleri üniversiteye girebilmeleri olanağı verileceğine işaret edil- di. Başbakanlık tararın- dan hazu-lanarak önceki gün Bakanlar Kuru- lu'na sunulan planda y- er alan düzenlemeler ve öngörülen gerçekleşme süreleri şöyle: • Üniversite giriş sı- navının etkisi azaltıla- cak, ortaöğretim başan puanının önemi yüksel- tilecek ve meslek lisele- rinin dezavantajlı konu- mu ortadan kaldınla- cak. (3 ay) ^ Tüm kamu sınayla- nnı gerçekleştiren Öğ- renci Seçme ve Yerleş- tirme Merkezi özerk ha- le getirilecek. (3 ay) • Yüksek Öğretim Kurulu'nun (YÖK) yet- kileri azaltılacak. Ku- rum sadece koordinas- yon sağlayan bir yapı Nuruosmaniye Vergi Dairesi'ne kayıtlı 3408 no'lu OLrVETTI marka yazar kasa çalınmıştır. Hükümsüzdür. RAÎF ÇUKURLU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear