Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22KASIM2002CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK
DL'Ht'Sî
TA3ÎATLT
İSÎAN3ÜL
E?3NDÎSÎ
ABDÜLCAN3AZ
IN
HA3ÎKÜLADS
Sol parti yöneticileri seçim yenilgisini soldaki dağınıklık ve kitlelerden kopuk oluşlanna bağlıyorlar
AKP, solun işlevirdgördüBARIŞ DOSTER/ ÖZGÜR BURAK ÖZTÜRK
3 Kasım'da umduğunu bulamayan sol partile-
rin esld ve şimdiki yöneticıleri ve siyaset bilim-
ciler, yenilginin nedenlerini soldaki dağınıklığa,
12 Eylül'ün etkilerine ve solun kitlelerden kopu-
şuna bağladılar. 3 Kasım'da ortaya çıkan tabloyu
değerlendiren isimler ve yorumlan şöyle:
Eski CHP Genel Başkanı, gazeteci-yazar AK
tan Oymen, AKP'nin solun yapması gerekeni
yaptığı için başanlı olduğunu vurgulayarak Tür-
kiye'de işsMk, yoksulluk ve yolsuziuk befli başlı
üç temei sorun. Merkez sağ da merkez sol da bu
sornnlann etkisini yeteri kadar fark edemedi Et-
selerdi barajı da değiştirmeden erken seçime git-
meyi göze alamaziardr dedi.
AKP'nin başansının, buüçsorununfarkınava-
np, gereğini yapmasında yatuğını belirten Oymen,
"Solun işlevini yerinegetirme konusundaAKP'nin
daha başanb olması. merkez solun oylannın azal-
masında rol oynadı" diye konuştu. Oymen, sol-
daki mevcut bölünmüşlüğün üzerine, yeni bölün-
melerin eklenmesinin, sonucu etkileyen bir diğer
faktör olduğuna dikkat çekti.
12 EytüTün sonuçlan
CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek. se-
çim sonuçlannın nedenlerinin 12 Eylül'de aran-
ması gerektığini söyledi. "Sonuçlar, 12 Eytül sü-
recinin ve poütikalannın bittiğini. ama uyguladı-
ğı müfredaüniktidarageJdiğinigöstemor" dıyen
Şimşek, seçmenin, 12 Eylül'ün partilerine "Ha-
yır" derken, 12 Eylül'ün ürünlerine \ e onlann po-
pülist söylemlenne "Evet" dedığıni belirterek.
"Seçmen, geçmişte öteki partileri denediği gibi,
bu kez de AKP'yi denemek istedT dedi. Sol seç-
menin sandığa gitmediğine işaret eden Şimşek,
"AKP-CHPyanşında. sağ AKP'nin arkasmdabt-
rikti, ama sol CHP'nin arkasında birikmedT di-
ye konuştu.
YTP'den istanbul milletvekili adayı olan Ercan
Karakaş ise "Merkez sol oylar. yüzde 301ardan
20lere indl Sol, ezilmiş, umutsuz, dar gehıü ke-
simlerin oyunu alamadT dedi. Seçim yasasının
antidemokratik yapısınm bir kez daha görüldü-
ğünü kaydeden Karakaş, "KuOanılan oylann yüz-
de 46'sı TBMM'ye yansımadı. Bu nedenle konu
şündiden ele ahnıp gerekli düzenlemeJeryapılma-
h" şeklınde konuştu.
'Sol siyaset yeniden tanırnJanmalr
Seçimlere ÖDP listesınden giren TDP Genel
Başkanı Sema Pişkinsüt de sol siyasetin tanımı-
nın yeniden yapılmasını önerdi. Halkın mevcut
yanlışlann sonimlulannı tasfiye ettiğini anlatan
• AKP'nin işsizlik, yoksulluk ve yolsuziuk karşısında solun yapması
gerekeni yaptığı için başanlı olduğunu öne süren sol partilerin eski ve
yeni yöneticileri, soldaki bölünmüşlük ve seçim sistemi
adaletsizliklerinin de uğranılan yenilgide payı olduğunu söyledi.
Secimlerde öfke' kazandı
Mevcut tercihler
iflas etti
Pişkinsüt, merkez solun çok ağır şekilde cezalan-
dınldığını söyledi. Pişkünsüt. "Artkgerçeksolta-
nımının, halkın anlayacağı ve kaülacağı biçimde
yeniden yapıbnası gerekiyor" diye konuştu.
'Beceriksiz davrandık'
DEHAP ittifakındaki en büyük parti olan HA-
DEP'in Genel Başkanı Murat Bozlak. seçim so-
nuçlannı "solunbeceriksiztiğüıe'' bağladı.Seçim-
lerden önce sosyalist solda bir seçenek yaratma-
ya çalıştıklanm anımsatan Bozlak, "ÖDP'nin en-
gefleyiciturumuyüzünden başanb otamadık. Eğer
bunu aşabilseydik, TBMM'de biz de yer ahnhk"
diye konuştu. Meclis'te temsil sorunu olduğuna
dikkat çeken Bozlak, "Dryarbakır'da yüzde 56 oy
aldık.AmaMecüs'e başkalangirdi.Budurum,
ileride çok ciddi sorunlara yol açacak" dedi.
3 Kasım'da halkın IMF'ci ve milliyetçi partilere
AKPüzerindentokatattığınısöyleyen EMEP Ge-
nel Başkanı LeventTüai "DEHAPolantkKürt
partisi imajını yıkamadıklarTnı belirtti.
DEHAP çatısı altmda seçime giren SDP Ge-
nel Başkanı Akın Birdal da başansızlıklannı med-
yayabağlayarak, "Medyabizeambargoko>du.Mi-
tinglerimizivermedi, kendimizi anlatmanuza izin
vermedi" dedi. Birdal, artık kendı televizyon ve
gazetelerini oluşturacaklannı söyledi.
Ittifak partisi DEHAP'ın Genel Başkanı Meh-
met.Abbasoğlu ise şunlan söyledi: "DEHAP ola-
rak beklentilerimizgerçekleşniedi.Orgütseleksik-
ierie proje konusunda zaafianmız olduğunu ka-
buledrvoruz. Raa'danoyalamadık. Türkiye par-
tisi olduğumuzu halka anlatamadık. Pratikte bu
birükteliği gerçekleştiremedik."
Siyaset bilimci Ayduı Cmgı, seçimlere
kızgınhk ve öfkenin damga vurduğunu,
seçmenin eski, yıpranmış merkez
partilerine ve diger partilere. "Yeter siz
çekflin'' dediğini söyledi. Cıngı, şöyle dedi:
w
t lkemizdeki temet a\nşma, merkez-çevre
a>nşmasıdır ve çevre hep popülizme
duyarbdır. Son seçimde buna ek olarak eski-
yeni a>nşması vaşandı." Seçmemn, krizle
özdeşleştirdiği merkez partilerine ve
yıpranmış merkez sağa değil, AKP'ye
yöneldiğini anlatan Cıngı, toplam sol
oylann yıllar önce zaten azaldığına dikkat
çekti.Cıngı, şöyle devam etti:
U
1999'da
DSP'ye verilen oylann tümünü sol olarak
göreme>iz. O dönem istisnai bir lider ve
istisnai bir sh^asal konjonktür vank
CHP'nin aldığı yüzde 19.4 oyun tamamı da
soloydeğiL Türkiye'de sol potansiyel var
ama gidecek yer biüanuyor." Ankara
Üniversitesi SBF Öğretım Üyesı Prof. Dr.
Alpaslan Işıklı da secimlerde sağın başanya
ulaştığım, solun ise kaybettiğıni söyledi.
AKP'nin asıl önemli özelliğinin laiklik
konusunda önceki iktidarlardan farklı bir
çizgiyi temsil etmesi değıl, Özal'la
başlayan ve Derviş'e kadar uzanan çizginin
de\amı olması olduğunu ıfade eden Işıklı,
"Ancak bu çizginin daha da uç bir aşamaya
\~aracaguu gizkmryvrlar. AKP, uluslararası
finans merkezlerinin tüm düny^ya
seçeneksiz bir yol olarak da> atüklan
düşüncenin temsikisi" diye konuştu.. Bilgi
Üniversitesi Öğretım Üyesı Prof. Dr. Üter
Turan ise 3 Kasım seçımlerinin, mevcut
siyasi tercihlerin iflasına yol açarken
siyasette yeni bir yapılanmanın önünü
açtığını dile getirdi. "Bunun yaşama
geçmesi, iktidar ve muhakfetin tutumuyla
yakuıdan Dgüi'' diyen Turan, 3 Kasım'da
seçmenin siyasi ideolojileri değil ama siyasi
icraatlan reddettiğini behrtti. Turan.
"AKP'nin geleneksel uç sağ bir çizgide değil,
daha durüı ve çaüşma \aratmaktan uzak bir
hatta politika izlediği dikkat çekhvr" dedi.
'Yargıdan kaçırma zırhı' gibi işleyen dolcunulmazlık mekanizması, çözülmeyecek bir sorun değil
Bir çıban başı: Nispi dokımıilınazbk
Prof. Dr. ERDENER YURTCAN -3-
Anayasanın 159. maddesi yeni-
den yazılmahdır. Mevcut sistemkök-
ten değiştirilmelidir. Ilkin Hâkim-
ler ve Savcılar Yüksek Kurulu yeri-
ne, iki ayn kurul oluşturulmahdır. Bi-
ri, Hâkimler Yüksek Kurulu, diğe-
ri Savcılar Yüksek Kurulu. Bunun
anlamı, yargı işi ile iddia işinin fark-
lıhğını belirtmek içindir.
Yargıç uyuşmazlık çözer, kimse-
den emir ahnaz. bağımsız olur. Sav-
cı yürütmenin ajanıdır, savcı bağım-
sız olmaz. fakat güvenceli olur. Bu
nedenle bu iki hizmet aynı kurulun
çatısı altmda birleşmez. Bu sisteme
aykırı olur. Yargıç bağımsızlığını
sağlamak için, Hâkimler Yüksek
Kurulu'nu 1961 Anayasasf nın sıs-
temine oturtmak gerekir. Yargıcın
göre\e atanması, yer değiştirmesi, de-
netlenmesi. ödüllendirilmesi. ceza-
landınlması, yargıç lann oluşturdu-
ğu kurul tarafindan yapılmalıdır. De-
netlemenin Adalet Bakanlığı mü-
fettişleri tarafindan yapılması mut-
laka terk edilmelidir. 1961 Anaya-
sası'nın öngördüğü sisteme yapılan
eleştınler aşılabilir. Bu kurulda ada-
let bakanı ve müsteşannın yeri ol-
• Bir suç iddiası nedeniyle milletvekilinin TBMM tarafindan dokunulmazlığının
kaldınlması sorunu, gündemden hiç düşmüyor. Partiler önceki açıklamalannda
samimi iseler, bu konuda açık bir norm Anayasaya konulup sorun çözülebilir.
lanması ya da yararlanmaması,
TBMM tarafindan dokunulmazh-
ğın kaldınlması sorunu, Türkıye'nin
gündeminden hiç düşmüyor. Son se-
çimlerden önce de bu konu propa-
ganda konuşmalannda dahi eski ye-
rini aldı.
Bu konuda behrtmem gereken hu-
sus şudur: Gerek mutlak dokunul-
mazlık (yerleşik deyimle: kürsü do-
kunuhnazlığt) gerek nispi dokunul-
mazlık Batı ülkeleri hukuklanndan
öraek aldığımız kavTamlardrr. Ora-
larda bu konuda bir sorun yaşanma-
maktadır.Ne var ki, ülkemizde nispi
dokunulmazhk bir çıban başıdır. Bu
kavram adeta bir yargıdan kaçırma zır-
hı gibi mütalaa edilmektedir. Bu ne-
denle de sorun çözülememektedir.
Şimdi iki partili birparlamentoda, si-
yasal partiler önceki açıklamalannda
samimi iseler. bu konuda açık bir
norm anayasaya konulabilir ve bu so-
run da çözülür.
Öte yandan bu konuda CMUK -
Anayasa paralelliği kurulmalıdır. Kı-
mamak gerekir.
Savcılar Yüksek Kurulu'nda ada-
let bakanı bulunabilir. Bunda sisteme
zarar veren bir yön yoktur. Savcıla-
nn işi yargılamada iddiadır, ama de\ -
let çarkı içinde yürütmedir. Bu ne-
denle savcılar bağımsız olamaz, fa-
kat güvenceli olur. Bu güvenceleri de
Savcılar Yüksek Kurulu sağlar. Ba-
kan dışında, seçılmiş savcılardan olu-
şan kurul, hizmetı atamadan başlaya-
rak -gerektiğinde- meslekten çıkarma-
ya kadar en iyi biçimde görecektir.
Yargıç ve savcıların
denetimi
Konuyla bağlantısı nedeniyle, yar-
gıç ve savcılann denetimini düzen-
leyen anayasanın 144. maddesi de ele
alınmalıdır. Yeni sistemde bu dene-
timin Adalet Bakanlığı eliyle müfet-
tişlerce yapılması da kanımca terk
edilmesi gereken bir yöntemdir. Bu
yedd de yargıçlar için Hâkimler Yük-
sek Kurulu'na. savcılar için de Sav-
cılar Yüksek Kurulu'na verilmelidir.
Bu yolla anayasanın 159-144. mad-
deleri paralelliği de kurulacaktır.
Yasama dokunulmazlığı
sorunu
Ekim 2001 anayasa değişikliği-
nin temelini oluşturan, TBMM Uz-
laşma Komisyonu'nda anayasanm
83. maddesi yeniden yazılmıştı. Bu-
na göre, dokunulmazlık fezlekeleri
TBMM'ye geldiğinden başlayarak
en geç 3 ay içinde sonuçlandınlacak-
tır. Bunun amacı, soruşturmayı hız-
landırmaktı. Dokunuhnazlık kapsa-
mı dışına çıkanlması bekJenen ba-
zı ağır suçlarla yüz kızartıcı suçlar
üzerinde Uzlaşma Komisyonu'nda
görüş birliğınin sağlanamaması, hâ-
lâ eski" bugün bana yann sana" zih-
niyetinin terk edilmediğini göster-
mekte idi. Fakat bu değişiklik dahi
gerçekleşemedi.
Bir suç iddiası nedeniyle millet-
vekilinin dokunulmazlıktan yarar-
sacakonu şudur: CMUK 1992'de iki-
li bir sistem kabul etmiştir. Bu, ifade
verme ve sorgudur. îfade, kolluk (po-
lis vejandarma) ve savcı önündeki an-
latımdır. Sorguyu ise yargıç yapar.
Anayasanm 83. maddesinde, millet-
vekilinin bir suç isnadı ile sorguya
çekihnesi önlenmiştir. Bu ilke korun-
malıdır, fakat milletvekilinin ifadesi
alınabilmelidir. Bu yöntem, olaym sı-
caklığında bazı tespitlere ulaşmayı
kolaylaştınr. Aynca TBMM'nin do-
kunuhnazlığı kaldırmasL'kaldırma-
ması konusuna da ışık tutar.
Bu konu düzenlenirken milletve-
killerinin Yargıtay'da yargılanması-
nın kabul edilmesi sisteme aykın
değildir. Ceza yargılamasında buna
kişiler yönünden yetki kuralı deni-
lir. Bu ilke, toplumda bazı önemli
mevkilerde bulunan ve bazı sıfatlar
taşıyan kişilerin genel yetkili mah-
kemelerden daha üst mahkemeler-
de yargılanmaları anlamını taşır.
Amacı, bu kişilerin kayınlmasının
önüne geçmektir. Yargı organlan-
nın seviyesi yukan çekilerek bunun
önüne geçilmek istenir.
Yarın. Savcılık-kolluk lllsklsi
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
İktidarın Acil
Önlem Paketi...
Tayyip Erdoğan, başbakan adayının Cumhur-
başkanı'ndan görev mektubunu almak için Çanka-
ya'ya çıktığı saate denk gelen açıklamasında, AKP'nin
"Acil Onlemler Paketi" adını verdıği bir dizi yaptırım
vaadini tek tek açıkladı. Sonra da yapılacak işlerin
tümünün bu pakette yer almadığını soylemek gere-
ğini duydu.
AKP'ye gönül veren geniş seçmen kıtlesi yeni müj-
deler ve sürprızlere her an hazır olmalıydı!
Derken henüz paketin ilk sayfası açılmadan o ye-
ni müjdeler bırbirini izlemeye başladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı için en ya-
kın arkadaşlannı bile bırer çalım darbesi ile sahne-
den uzaklaştıracak kadar gözü kararmış olan Bülent
Arınç, bu amacına ulaşır ulaşmaz kameraların kar-
şısına geçtı. Cumhurbaşkanı'nın kendisini telefon-
la arayarak kutladığını, bir gün sonra NATO toplan-
tısı için Prag'a gideceğini söylediğini, Cumhurbaş-
kanı vekili sıfatı ile eşinı de alarak Esenboğa'ya uğur-
lamaya gelmesini anımsattığını bildırdi.
Kutlama işinin çok doğal olduğunu anladım. Annç'ın
Sayın Sezer'e, yurtdışına gırtiği zaman vekâlet et-
mesınin anayasa uyannca kaçınılmaz bir zorunlu-
luk olduğunu da biliyordum. Ama doğrusu, Sayın Se-
zer'in "Yann sabah Prag'a gidiyorum, eşinizi alıp
Esenboğa'ya gelin" türünden bir şeyler söylemış
olacağını- şayet yanlış duymadıysam- anlayabilmek-
te güçlük çektiğimi itiraf etmeliyim.
Dün sabahki gazetelerde Bayan Annç'ın sadece
eşıni değil, uluslararası bir görev gereği yurtdışına gi-
den Ahmet Necdet Sezer ile Bayan Semra Sezer'i
de gösteren kare kare çekilmiş fotoğrafiar vardı.
Ve tabii o fotoğraflann altmda yazılmış açıklama-
larda! Cumhurbaşkanı, Münevver Annç'ın elıni sık-
mıştı. Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Yıl-
maz da o rür bir onura erişenler arasındaydı. Anla-
şılan bu tür haberteri yazan meslektaşlanmız öyle-
sine kendilerinden geçmış olmalıydılar ki, Hürriyet'te,
"1" ve "2" numaralı hanımefendilerle ilgili bir fotoğ-
rafın altına "Semra Hanım'dan Münevver Hanım'a
REFAKAT" gibi kakafonik bir tümceyi koyacak ka-
dar olup bitenleri ters yüz edecek bir televole kültü-
rü içine girilmişti!
Belki de tersyüz olan gerçekten devlet kurallan-
nın ve geleneklerinin kendisiydi de doğru olan Hür-
riyet'in resim altmda yazılanlardı. Yanı Türkiye Cum-
hurbaşkanı'nın eşi, bir resmı tören nedeniyle iki gün
için kendisinin gölgesi görevıni oynayacak bir türban-
lı hanımın emrıvakisi karşısında, onun adeta peşine
takılıp ızlemek zorunda bırakılmıştı!
Ama anlaşılan TBMM' nin çiçeği bumundaki ye-
ni başkanı mutluluktan uçuyordu. Keza refıkalan Ha-
nımefendi de! öylesine kı, her ikısini de görenler o
aslan gibi delikanlıyı iki yıl once bir trafik kazasında
yitirmiş olan anne-babadan çok, gözlerinı Çanka-
ya'ya dikmiş bir çiftin ilk adımlannı attıklan zaman duy-
duklan tarif edilmez hazza tanıklık ettiklerini anlaya-
caklardır.
Belki de şükür namazıdır
Yine Acil önlem Paketı'nde yer almayan başka bir
ilk icraatı, Içışleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve mil-
letvekili arkadaşlannın önceki gece Ankara Hilton'da-
ki bir iftar yemeği sonrasında otel lobisinde kıldıkla-
n namaz nedeniyle öğrenebildik.
Niçin "birilk icraat" derseniz, cevabım yalın ve ba-
srt olacaktır. Abdülkadir Aksu, yıllardan beri başkent-
te oturur Berabenndekilerin çoğu da keza. Sankı ilk
kez bu ramazan ayında oruç tutup beş yıkjızlı bir otelde
iftar açıyoriarmış ve yine sanki o otelde namazlarını
eda edecek bir öda yokmuş gibi, nereden bakarsa-
nız bakın cıvık cıvık propaganda kokan toplu bir gös-
teri ile karşı karşıya değil mıyiz?
Benzer bir ajitasyonu, Kahramanmaraş vali vekili
iken, 1977'deolmalı, başkanlığımdaki bir CHP Mer-
kez Yönetim Kurulu Heyeti'ne reva görmüştü Sayın
Aksu. ..Şimdi hepsi rahmetli olan Hasan Esat Işık,
Irfan Özaydınlı ve Ahmet Şener ile birlıkte gittiğı-
miz Kahramanmaraş ta devletin valisine randevu
alarak nezaket ziyaretinde bulunmak istemiştik. Ver-
diği saatte makamına gittik. Odasında kentin imam
hatip lisesi müdürü varmış. Kapının üstünde "Giril-
mez" yazısı bulunuyor. Belki on dakika bekledik, Va-
lı ile konuğu her sabah olduğu gibi halvet olmuşlar.
O nazik, o karınca incitmez Orgeneral Irfan Özay-
dınlı, önce beni uyardı, sonra baktı ki ben birkaç da-
kika daha beklemekten yanayım. Kapıyı bir tekme
ileaçtı ve..
Sonrasmı söylemeyeceğım. Çünkü olanlar bu ya-
zının değil, belki bir anı kitabının konusu olmalı.
Tüm bunlan niçin yapıyor yeni iktidanmız diye me-
rak edenler için söylemelıyim:
Bakanlar Kurulu'nda üç yolsuziuk olayının sanığı-
nın bulunduğunu, 3 Kasım öncesinde AKP miting-
lerinde dokunulmazlıklar konusundaki söylemlerin ger-
çekleştirilmesinden bugün hiç mi hiç söz edilmedi-
ğini, tam aksine kimı dosyalılann millervekilliği dışın-
da aynca Türkiye Cumhunyeti'nın Bakanlar Kurulu
Üyeliği gibi bir onurun da sahibi olduğunu düşün-
memeniz için.
Düşünecek olanların gündemlerine: Devlet töre-
ninde bir türbanlı uğurlama ve beş yıldızlı bir otel lo-
bisinde beş on seccade sererek o yolsuziuk dos-
yalannın üstlerini de örteceklerini sanıyorlar.
Faks: 0212- 677 07 62 obirgit(g e-kolay.net
ı Cumhuriyet
Anıl Çeçen
KEMALİZM
4.BASKI
Yem dünya düzenı tartışmalanyla ortaya çıkan günümüzün moda
eğılımı. KeraaLızm'e yüklenmek, eleştırmek, hatta daha da
ıleri gıderek. saldırmaktır. Bu nedenle, Kemalızmın modasının
geçtığını, gende kaldığım ılerı sürenler bıle, bu tutumlan ile
Kemalizmı son derece guncelleştırmektedirler.
r
OimhuriYBİÇ»I Pazarlama A Ş Turkocağı Cad No 39'41
»^ kitap kutûbü(34Î34)Cagaloğlu-IstanbulTel (0212; 51401 96