22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2002 Cü 14 JVUJL^J. LJxC kultur@cumhuriyet.com.tr Güven Turan'ın farklı insan portreleri çizdiği üç romanı bir arada yayımlandı ç içegeçmiş yaşamlarECEBAKTTAYA 'DaJryan', 'Soğuk Tüylü Marü' ve 'Yalıuz mısın?'... Güven Turan ın farkiı insan portreleri çizdiği üç ro- manı şimdi bir arada, 'Cçlü'de. Ya- pı Kredi Yayınlan'ndan çıkan kitap- ta Turan. Türkiye'nin çalkantılı dö- nemJerinde sahnede görünen kişi- leri değil, etkılenen konumdaki, apo- litik kişîJeri anlatıyor. -Bu üçromanı biraraya getiren bir bağyarmı? GÜVENTURAN -Evet. bir iç bağ bu. Üçlü ama üçleme yani trioloji de- jğil. Karakterlerin bazılan başka ro- manlarda da da göriilebiJiyor. Ör- neğin 'Dalyan'da 'adıolraayan baş- ka Idşi' otelin balkonundan bakarken bir kadmla bir adamın konuştukla- nnı görür. O iki kişi 'Yalnız mı- sın?'daki Verda ve erkek arkadaşı- dır. Iki roman birbirinin içine girer. 'Soğuk Tüylü Martıda Yeniköy'de- ki kahvede UğuriJe 'Yalnız mısın?'ın Orhan'ı aynı anda aynı yerde oru- rurvebirbirlerinebakarlar. Roman- lann üçünde de benim 'teJeskopik' dediğim iç içe bir zaman anJayışı var. 70yılının başından başlayan 80 oıtalanna kadargelen birzaman akı- Şi^ Rrfıtikadan uzak sıradan insanlar - RomanlannızTürkryeiçinönem- li sivasi dönemlerdegeçiyor,ama ka- rakterier sivasi kimlik taşımıyor... TURAN-Toplumsal olaylardan et- kiienme farklı biçimlerde görülebi- Jir. Ortada bir şeyler dönmekte ya da birileri aranmaktadır. Bir takım in- sanlar dağlarda kovalanmaktadır.. O isimsiz kişi bunu kendine dönük ola- rak yaşar. Bütün bu olaylardan etki- lenmiştir ama benim kişilerim poli- tik olmayan, sanatla ilgilenen. belli bir çevrenin sıradan insanJan... - Kişiieri yaşananlardan soyuda- makla neyi amaçhyorsunuz? Tl'RAN-Bunlar benim özellikle seçtiğim kişiler. Türkiye'nin o geri- limli dünyasını böyJe yaşayan üı- Kapı Kredi Yayınlan'ndan çıkan 'Üçlü'de Güven Turan. Türkiye'nin çalkantıiı dönemJerinde sahnede görünen kişiieri değil, etkılenen konumdaki, apolitik insanlan anlatıyor. Romanlann üçünde de yazann 'teleskopik' dediği iç içe bir zaman anlayışı var. 1970 yılının başından başlayan 1980'li yıllann oıtalanna kadargelen birzaman akışı... sanlar da vardı. Benim amacım da bu insanlan yansıtmaktı. Hep geri- lımli günlerin içinde olan kişilerin ya- şamlan romanJaştınldı; dışında olan- lannki anlatılmadı. Benim kahra- manlanm olaylann dışındalarama yi- ne de etkilenıyorlar. Yaşananlar te- dirginlik. ürktintü, paranoyak da\xa- nışlar olarak kendini gösteriyor. bi- reysel ya da toplumsal tepkiler ola- rak değil. Ben gerçekçi biryazar ol- duğum iddiasında değilim. Ama bir dönemi, bir kesiti yansıfma amacın- dayım. - Tçlü'deki romanlann her biri başka bir dönemi anlatnor... TURAN - Dalyan'ı yazdığım za- man, arkasından 'Yalnız mısın?'ı yazmak gibi birtasanm yokru. Ama 'Yalnız mısın?'ı yazarken farkına vardığım şeyi sonradan kullanmaya başladım. Dalyan 70'lerin dünyası- nı yansıtıyor. 'Yalnız mısın?" ise 70 sonlannın 80'lerehazırlanışmın ro- manı. Özal dönemi başlamıştırya da başlamak üzeredir. Aslında tam 79 yılıdır o. Abdi İpekçi'nın öldürülü- şü de adı verilmeden "büyük birga- zeteci öldürüJdü" diyerek anlatılır. 'Soğuk Tüylü Martı'da ıse 80 ya- şanmıştır, çok belirgin bir tarih yok- tur ama 87"lere sarkar. Çünkü o dö- nemde belli bir olguyu çok iyi be- lirleyecek bir tarih ya da olay yok. însanlar kendini bırakmış, cinsellik ön plana çıkmıştır. insanlar ve bir- birinden kaçışlandıryansıftığım. - Gerçekçi bir yazar olmadığınızı söylerken yazarhğınızı nasıJ tanım- hyorsunuz? TTRAN - 'Gerçekçi bir yazar de- ğifim'i, dönemin edebiyat anlayışı- nı göz önünde bulundurarak ve 're- aMst roman' tanımını yaparak söy- ledim. Fantastık öyküler yazmama rağmen fantastik bir yazar değilim. Yeni romandan, sinemadan çok et- kilendim ve onlarla bir roman dıli oluşfurdum. Vfeni romaıu 'Yaz ÜçgenT - Şiir kitabı. yeni bir roman... Sıra- da hangisi var? TURAN - 'Cçlü'nün çıkış karan alındıktan sonra 90'lann romanmı yazmak istedim. Yine çok basit bir kurgusu olan. akıcı ama öteki ro- manlardan daha alaycı, daha espri- li bir öykü kurdum. Adı 'Yaz Üçge- ni'... Ashna bakarsanız 'Yaz Cçge- ni' astronomık bir terimdir. 21 Ha- ziran'da üç yıldız bir üçgen oluşru- rur gökyüzünde. Yaz üçgeni sıze ne çağnştınyorsa onu anlatan. üç kişi arasında geçen fakat 90'lann insa- nını ve yaşama bıçiminı işleyen bir roman olacak. Benim romanlanm yansıttıklan dönem nedenıyle ka- ranJıktır. 'Yaz Üçgeni' ıse, o döne- mi yaz mevsiminin aydınlığıyla yan- sıtacak. Onun dışında şu anda üç şı- ir kitabı var masamda yazılmakta olan. 'îz Sürmek', 'GizJi Anlar'ın ikinci kitabıydı. Şimdilerde gizü An- lar'ın üçüncü kitabı 'Cendere' ta- mamlanmak üzere. Bir de daha ser- best, daha bağımsız. 'düzşiir' adını verdiğim şiirlerden oluşan 'Esinler' adında bir kitap gelişıyor. - Romancı kimliğiniz mi, yoksa şa- ir kimliğiniz mi ağır basıyor? TTJRAN - îkisini pek fazla karış- tırmamaya çaba gösteriyorum. Şa- ir-romancı olmamaya, romanı ro- mancı gibi yazmaya dikkat ediyorum. Şiirimin tıkandığı noktalarda ben roman yazdım genellikle. Ama bu defa hem şiirler gidiyor hem de ro- man yazılıyor. Roman ve öykü yaz- mayı seviyorum. Yeni öykülerim de var yazdığım. Şimdilik yedı sekiz öykü oldu. Ama önce roman, sonra en az bir şiir kitabı, en son da Öykü kitabı... Siz dedikizlenenlerden misiniz? Ferhan Şensoyyeni oyununda 'BiriBizi Gözetliyor'furyasını bir aile üzerinden 'ti'yealıyor Abdurrahman Öztoprak'ın sergisi Bcbek SanatGalerisi'nde göröJebâır. Resimdeki müzik KülrörSenisi-Ressam AbdurrahmanÖztop- rak'ın son çalışmalan vedaha önceki yıllann ya- pıtlanndan oiuşturduğu bir seçki, ikinci bir ga- îeri mekânını daha hizraete açan Bebek Sanat GaJerisi'nde sergileniyor. Abdurrahman Öztoprak'ın soyut-geometrikça- lışmalan, birbirini değişik konum ve planlarda kapatan, soyut derinJik imajını güçlendiren bi- çimlerleoiuşturduğu re- simlerolaraktanımlana- biJir. Öztoprak'ın Beet- hoven'in müziğindeki akışı resimde yakala- rnaya çalışan devinim halindeki resimleri, so- yut bir olgu oian müzi- ğin resme taşınması bir anlamda. Eleştirmen Hasirn \urGürel ise Öz- toprak'ın resmini "imgesi fle sesi ile insancıl ber türhî aynntısı, olayı ve olgusu ileiçseüeştiren bir yaşam sürecinin ruval \iimlerine yansıması" olarak değerlendiriyor. Soyutgeometrik anlayı- şı; duru. akışkan ve duyarlı diliyle zenginJeşfi- ren sanatçının resimleri müzikselliğin peşinde bir resim serüveni. (Sergi 8 Aralık. 'a kadar Bebek Sanat Ga- lerisi 'nde görülebilir. 0 212 - 287 67 66) • Ortaoyuncular, Ferhan Şensoy'un geçen sezon sahneye koyduğu 'Kökü Bitti ZıkkımZulada' ve 'Kahraman Osman'dan sonra bu yıJ da yine bugünün Türkiye'sinden bir kesit sunan yeni oyunu 'Biri Bizi Dikizliyor'la bugün seyirci karşısına çıkıyor. ÖZLEM ALTUNOK Kırmızı ışıkyandı,ya}Tndayız! Herkes oy- namaya başlayabilir kim olduğunu unuta- rak. Tiyatrocular da bu herkesin içinde. Ortaoyuncular, Ferhan Şensoy'un geçen sezon sahneye koyduğu 'Kökü Bitti Zıkkım Zulada' ve 'KahramanOsman'dan sonra, bu yıl da yine bugünün Türkiye'sinden bir ke- sit sunan yeni oyunu 'Biri Bizi Dikizliyor'la bugün seyirci karşısına çıkıyor. Bir yandan 'Biri BiziGözetfiyor' ruryasırun bir aile üze- rinden 'ti'ye alınışı, biryandan da sorunlu bir ailedeki trajikomik ilişkilerin anlahldığı ojoın- da Şensoy'a, Ece Erdoğuş, Rasim Ozteldn, EhTDurdu,Sa>gın Delibaş.Orçun Kaptan ve Erkan Üçüncü eşlik ediyor. Pasta gibi ortasındankesilmiş, duvarlan kaî- dınlmış, mutfak, banyo, yatak odasında, her yerde izleyebildiğimiz. ama sadece salonda geçen konuşmalanru duyabildiğimız bir aı- lenin evındeyiz bu kez. Ailenin beş adsız üyesi; anne. baba. iki üvey kardeş ve enışte. Bir de onJara sonradan eklenen. ismini Georg olarak seçmiş ve kameralara oyna- yan bir duygu sömüriicüsü... OnJan bir riyat- ro salonunda ve avnı zamanda artık her yer- de izleniyor duygusunu yaşadığımız kame- ralann yardımıyla bir barkovizyonda izliyo- ruz. BBD'ye kahlan aile bireylerinden biri ya- nşma sonunda 1 tnlyon kazanacaktır, sorun- lu bir ailenin de televizyondaki BBG'ciler- den birfarkı kalmayacaktır kısa sürede. "Kır- nuzı ışık yandığında herkes oynamava başlı- vor, üstelik oniann hiçbiri ovııncu değil ve körü oynuyorlar, ağladıkiannda valan oldu- ğunu anhyoruz. Bu aiie de oyuncu değil, bel- liedhorlarobnadıklaruu,kavgaian idare edi- yorlar, para vuzünden herkes birbirine düş- man oluyor, rekabet ve sahte bir dunun baş- h>or. Polirikacılann o> istemek için söyled@ yalanlar gibi onlar da Türkiveden oy bekli- yorlar elenip elenmeme konusunda." Önce bir odada geçen basit biroyundan yo- la çıkan Şensoy, daha sonra evin tümünü gö- O>unda Ferhan Şensoy mursuzkoca.M. Rasim Özteldn de bunak cniştcvi canlandımor. rebileceğimiz bir yapı oluşturarak yeniden kurduğu oyunda, dörtkamera tarafından gö- rüntülerin ızleyiciye aktanldığı bir barko- vizyon aracılığıyla, katmerli bir seyirlik ko- yuyor ortaya. Değişik yükselrilerdeki duvar- sız odalardan, her an, her oyuncuyu hem sah- nede hem de barkovizyonda izliyoruz. 'Orada hiçbir şey ohnuyor' Oyunu yazarken burada ve Avrupa'da ya- yımlanan BBG'leri izJeyen Şensoy, Türki- ye'dekı izlencenin sıJacı olduğunu 'Orada hiç- bir şey olmuyor' sözleriyJe açıklarken bunu tıyatroya aktarmak istediğinde de karşısına çıkan en büyük engelın 'orada hiçbir şeyol- maması'olduğunu söylüyor. Ele aldığı gün- cel temayı v-ine geleneksel öğelerle, müzik kullanımıyla, yabancılaşurma efektleriyle, söz oyunlanyla zenginleştirirken ripik bir aile yerine, ikinci evliliklerini yapmış ve önceki evliliklerinden birer çocuİdan oian mutsuz bir kan koca, sürekli bulmaca çözen ve evin sahıbi olduğu için idare edilen bunak bir enışte. bilgisayar manyağı birkız, stand-up- çı olmak isteyen 'geyikçi' bir oğulla kuruyor BBDailesini. Kameralan kaldırdığınızda da öykü, kendi başına var olabiliyor dolayısıy- la. Yaşanan toplumsal çökünfü. iletişimsiz, birbirlerine yabancılaşmış aile bireylerinin eşliğinde, güldürü öğesinin belirginliğiyle birlikte teknık kurgusuyla da hareketli bir oyu- na dönuşüyor 'BiriBiziDikiztiyor'.Ferhan Şen- soy, yine var olanın üzerinden zengin dılini kullanmayı sürdürürken izlevicıye uzak düş- meden anlatıyoröyküsünü."Kahraman Bak- kal SüpermarketeKarşı ya da Şahlanda \'u- nırlar'da yaptıgınuz gibi bir güncefi kovala- ma durumu hep \ar bizde. Türkiye'nin dört bir yanında riyatro vapmak istejen ve Türk- çe konuşamayan insanlan anlatan Kahra- man Osman da ince, bir gün klasik olacak bir oyundur. Her yazdığımda önceki >apbğı- mın önünegeçmelhim, ama birazönden git- sem de, sevirci>e uzak düşmeden, anlaşılabi- lir oyunlarla kendimi frenlemeye çalışıyo- rum* diyor, son sözü seyirciye bırakarak. ('BiriBizi Dıfdzliyor' cıtma vecumartesisa- at 20.00'de, pazar saat 15.00 ve 18.00de Chiaoyuncular Sahnesi 'nde. Tel: 25118 65) YAZIODASI SELİM İLERİ Kanlı flligâr ŞimcJı Istanbul'da birsokağın adı. Işık dolu şu tı haf sonbahar günlerınde o sokaktan geçerim. Şi; li'yi Pangaltı'ya bağlar. Öyle sokak adfarı vardır, bir kişinin anısına sayg Zaman geçer ve o kişinin kım olduğu unutulur. Di lerim, Sadık Şendil unutulmasın. Sadık Şendil'i çok uzun yıllar önce Beyoglu'nda Türk sinemasının 'Türk' sineması olduğu dönemler- de görmüştüm. Sonra Ertem Eğilmez'den dinled/m Eserinıyse Müjdat Gezen yayımladı. Sadık Şendil'ı kısa ama özlü bir söyleşıde Müjdat Gezen'den de dintedim. Sinemamıza ve tiyatromuza eserler kazandırmış bir yazar. Türk tiyatrosunun geleneksel çizgisini ye- ni zamanlara taşımak konusunda büyük çaba har- camış. 'Ağır' entelektüellerin görmezden geldiği bir çaba. (Böylesi içten çabaları görmezden geldiniz mi, 'kendiiığinden'aydın olup çıkarsınız...) Ertem Ağbi onunla çalışmanın mutluluk olduğu- nu söylerdı. Keyifli biradammış. Dünyaya iyimserbak- maktan yanaymış. Bununla birlikte Sadık Şendil'in film öykülerınde, tiyatro oyunlannda köklü eleştiriler yakalarız. Geleneksel çizgıde ız süren yazariarımız, yaşa- dıkları toplumun kemıkleşmış sorunlarını çarçabuk yakalayabiliyorfardı. Karagöz'den ortaoyununa bırtür- lü çözülememış sorunlar. Ekonomik sarsıntıdan in- san davranışına. Sadık Şendil bunu yakaladığı için seyirciye bugün de ses yöneltebıliyor. Nrtekim Muhsin Ertuğrul Sah- nesi'nde geçen hafta izlediğim Kanlı Nigâr seyırci- nın büyük ılgısini devşırmişti. Salon tıklım tıkış do- luydu. Engin Gürmen. Sadık Şendil'in emeğını gunümü- zetaşıyor. Ama aynı Şendil gibi, hem ortaoyunu-Ka- ragöz çızgısını koruyarak hem de 20O0'lı yıllann gü- lünç özentilerini sergileyerek. Üstelik Kanlı Nıgâr'ın metnıni zedelemeyerek. Incelikli, ıddiasızlığında id- dialı, oyuncuya fırsat tanıyan bir rejı. Anl Yalkut'un dekor çalışması da Engin Gürmen'in rejide aradığına olanak sağlamış. Perde açıldığında gökdelenlerıyle o yeni ve 'yabancı' Istanbul. Köşe- de de Nıgâr'tn kiralayacağı, gökdelenler ortasında artık ufacık kalmış konak. Siz de irkilip kalıyorsunuz. Kılı kırk yaran Nilgün Gürkan'ın kostümlerı, dun- le bugün arasındakı kopruye katkıda bulunuyor. Hem geleneksel çızgı korunmuş hem Batılılaşmanın çız- gileri sergilenmiş. Biryandan da, zaman zaman, fos- forlu renklerle adeta bir Benetton çılgınlığına yof alın- mış. Esin Engin'in duyarlıkla yuklü muziği, usta bir bestecıyi anrnak için fırsattı. Salima Sökmen'in göz yormayan, seyirciye sıcaklık duygusu ve katılım sağ- layan danslarını da vurgulamak isterim. Şimdi daha perde açılmamış. Takip ışığı eşliğinde bir aktör yandan salona giriyor ve sahneye çıkıyor. Bu aktör, Zihni Göktay'dır. Deyiş yerindeyse, iflah olmaz bir sahne oburu. Her oynadığı esere hayat ve- ren, ama hep mutlu hayatlar veren, bir an yerinde duramayan, her an yeniden üreten bir aktör. Kanlı Nigâr'ın yorumu, Ayşe Kökçü'de butunüy- le özgündü. Bu rolü daha önce canlandırmış oyun- culardan farklı bir yorumu gereksınmişAyşe Kökçü. Çok şaşırtıcı, çok hoş, 'sakin' bir Nigâryaşatıyor. Gü- venli. Evirıp çevirdiği ışlere kayıtsız. Nihayet hayatı- nın dramını açıkladığı sahnede. bütün o dinginliğin gerisindeki fırtınayı alabıldiğine yansıtarak. Agâh'ta Metin Çekmez çok başanlıydı. Gelenek- sel tiyatromuzun doğaçlamacı oyunculuk anlayışı- na birdenbire modern tiyatronun sahne. oyunculuk disiplinini getirmişti. Melahat Abbasova, Şenay Saçbüken, Feriha Eyüpoğlu. uçü de, Kanlı Nigâr'ın ışıl ışıl bir oyun ol- ması için çaba harcamışlar. Aynı çabayı oyunun genç oyuncularında da yakalıyorsunuz. Hiçbiri yönetme- ne ve esere ihanet etmıyor. Kanlı Nigâr lyilik dolu bir oyun. Takvimde /z Bırakan: "O dinmez fırtınalann anısıdır/Yorgun biryanar- dağ gibipüskürenyüreğim. "TurgayFışekçi, Kum- ral Gökkuşağı, Adam Yay, 2002. Soğuk seramjk bezeme sergisi • Külrür Servisi - Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi'nde 2002 yılı sergi sezonu Güner Bingül'ün soğuk seramik bezeme sergisi ile devam ediyor. Beyoğlu Belediye Başkanı 'run katıhmıyla açılan sergi 30 Kasım'a dek pazar dışında her gün 09.00 - 19.00 arasında gezilebilecek. (0212 249 2610) K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear