22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 C KASIM 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 57. hükimete stm msar. £ Sonra tanMıtitattmü 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Kara paraya yeşil ışık yakılmış... "Yesil sermaveve ak savfal" Elektronik posta: denasom©cumhuriyetcom.tr Etekçiler m Prof. Dr. Aydın j[ Aybay, "bizim medya"nın iktidar yalakalığı için, "Ziya Paşa yine haklı çıktı: Kimi görsek etekleriz. Ama bu seferki 'rekor' değil; rekor 27 Mayıs 1960sabahı iki kez çıkan Hürriyet gazetesinde. Gazetenin ilk baskısında Menderes yalakalığı yapılmış ve gazetenin dağrtımı sürerken Devrim haberi gelince ikinci baskı yapılıp Milli Birlik Komrtesi fazına geçilmişti" diyor. Etik yerine etekçiliği seçenlerin yeni rekorlar kırmasını bekliyoruz! Atook Fıkra bu ya... Atatürk, kalbinden rahatsızlanmış. Derhal hastaneye kaldınlmış. Cerekli tetkikler yapılıp, filmler çekildikten sonra doktor hayretle sormuş: - Sizin kalbinize altı ok saplanmış. Kim attı bu okları, biliyor musunuz? Atatürk: - Biliyorum, demiş, onlar CHP'nin okları... Deniz Baykal attı! Can Ozan sevgılı Atam... Aramızdan ayrılışının 64. yılın- da seni bır kez daha saygı, sevgi ve özlem- leanıyoruz. Kurduğun Cumhuriyet 79 yaşın- da oldu. Senin 15 yılda yaptıklarını senden sonraki 64 yılın büyük bir kısmında yıkmaya çalıştı- lar. Ve ne yaptılarsa hele son 50 yılda hep senin adı- nı kullanarak yaptılar. Bir hafta önce ulusça sandık başına gittik. Halk, merkezin sağındaki ve solundaki tüm partı- leri reddetti, Islamcı bir partiyi iktidara getirdi. Islamcılar, Islamcı olmadıklannı, değiştiklerini söy- lüyorlar ama düne kadar yaptıklan ortada. Görünen köy kılavuz istemiyor. Kurduğun Cumhuriyet Halk Partisi ise bambaşka bir parti oldu. Tarihinde ilk kez geçen seçimde Tür- kiye Büyük Millet Meclisi'nin dışında kalmıştı. Cum- huriyet Halk Partisı'ni Meclis dışında bırakanlar tek- rar Meclis'e girebilmek içın inanmayacaksın ama Is- lamcılığa özendı. Partini şeyhlerin sözleri ve şeyhle- Ata'ya re mal edilen nasihatlerle donatarak son seçimde büyük bir başarı kazandıklarına inanıyoriar. Başan saydıkları sonuç; Meclis'te muhalefet olmak! Sevgıli Atam... Sanma ki Cumhuriyetin geleceğinden kuşku du- yuyoruz, umutsuzluk içindeyiz... Hayır sadece sana karşı mahcubuz; senin karşın- dabaşımızeğik... Bizi affedeceğin umuduyla şu günlerde Bursa Nut- ku'nu bir kez daha okuyor ve bellegimize kazıyoruz: "Türk genci, inkılaplann ve rejimin sahibi ve bek- çısidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Rejimi ve inkılapları benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu; bu memleketin poli- s, vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır.. demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla... Nesi varsa onunla ese- rini koruyacaktır. Polis gelecektir; asıl suçlulan bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, 'Polis henüz inkılap ve Cumhuriyetin polisi değildir' diye düşünecek fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkûm ede- cektir. Yine düşünecek: 'Demek adliyeyi de ıslah et- mek, rejıme göre düzenlemek lazım...' Onu hapse atacaklar, kanun yolundan itirazlannı yapmakla beraber; bana, Ismet Paşa'ya, Meclis'e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tah- liyesine çalışılmasını, kayınlmasını istemeyecek.. di- yecek ki: 'Ben, inan ve kanaatimin icabını yaptım. Mü- dahale ve hareketimizde haklıyım. Eğerburaya, hak- sız olarak gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amillerı düzeltmek de benim vazifemdir...' Işte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği..." SESStZ SEDASIZ (!) H Yüksek Yerilim Hatt erdincutkui'i yahoo.com Yeni hükümet modelimiz: MASKELİ SÜVARİ Anadolu'da tiyatroya devlet engeli Içişleri Bakanlığı, Ankara Ekin, Tiyat- ro Birikim, Samsun Sanat gibi tiyatrola- rın Anadolu'da sahne almasını engelli- yor. Hozat Kaymakamlığı'nın tutanağı engellemenin belgesinı oluşturuyor: "Tıyatro eserınin sergıleneceği bele- diye düğün salonunda yapılan incele- mede Içişleri Bakanlığı'nın 0082 nolu genelgesi ile 0116 nolu genelgesinde bu tür eserlerin sergileneceği yerierde aranması gereken hususlardan 1) bah- se konu salonun tesıs guvenlik sertifi- kasının bulunmadığı 2) kiralanan salo- nun müsteciri olan Hozat Belediye Baş- kanlığı'nda guvenlik tedbiri alacak per- sonelin bulunmadığı 3) etkinliğin yapı- lacağı tesiste metal arama dedektörü, video, kamera, x-ray cihazı, guvenlik bariyerleri gibi malzemelerin bulunma- \ dığı 4) etkinliğin yapılacağı yerde yangın alarm tertibatı ve yeterîi mik- tarda yangı söndürme cihazının bu- lunmadığı 5) etkinliğin yapılacağı yerde seyirci/katılımcı, sanatçı, protokol kapı- sı ve acil durumlar kapısı bulunmamak- ta tek giriş kapısı ile faaliyet gösterildi- ğinden bahsi geçen genelgedeki ara- nan şartlara haiz olmadığından ilçemiz- de bundan böyle etkinlik yapılacak te- sislerfe ilgıli olarak genelgede belirtilen şartlann uygun olup olmadığı aranacak, şartlann uygun olduğu anlaşıldıktan sonra etkinliklere izin verilecektir." Aranan koşullann tümü devletin bazı tiyatro salonlarında bile yok... Ama ay- nı devlet sakıncalı bulduğu salonlarda düğünlere izin veriyor! Çünkü amaç, Anadolu'da tiyatroyu engellemek... CEDKOSESI OKTAY EKİNCİ 10 Kasım'da Bergama... Atatürk'ü yitirdiğimiz 1938'den bu yana belki de en "geriKmK" 10 Kasım günün- deyiz... Nedeni sadece ona açık ya da gizli karşı olanlann 3 Ka- sun'da topladıklan oy oranı de- ğil... Zaten yıllardır "Atatürk- çü" görünüp tam tersi politi- kalan bu ülkeye egemen kılan- lann adım adim yarattıklan ve hatta "beklenen" bir sonucu yaşamıyor muyuz?.. Gerilimi asıl körükleyen de işte yine bunlar... Ağızlanndan Atatürk'ü eksik etmeyenlerin, bu ülkede şeriatın da baş düş- man bellediği "Kuvayi MflBye ruhunıT yaşatanlara takındık- lan "suçlayıcr tavırlar, 10 Ka- sun duygulanmızı da altûst ediyor... Bu ta%irlar arasında ise yıllardır sömürgeci bir ya- tınm anlayışına karşı "Cumhuriyet hu- kuku"nun da deste- ğiyle "yurttasjık" görevlerini yerine getirenler için ileri sürûlen "Alman va- loflanyla Cumhuri- yet akyhineişbirBğT savlan, sadece Ber- gama köylülerinin de- ğil, hepimizin yüreği- ni burkuyor... Alman valaflan arasmda Tûrkiye'nin bağunsızhk ilkesüıe saygısızhk yapanlar varsa, bunlan ve îüş- küiolanlanelbettebiz de kuııyoruz... Ancak Bergamaulann haklı mücadelesine de aym gölgenin düşürühnekis- tenmesini ise kaygryia karşıbyorve onayla- mıyoruz» Çünkü artık biz de "Bergamahyız''... Şu yasa- dışı siyanürle altın madencili- ğııçin "bağnnsızyargnmaııip- tal kararlan" uygulanıncaya kadar da kim ne derse desin Bergamalı köylülerle "aynT saflardayız... Nntuk aüp tokalaşacaklar... Acaba bugün 10 Kasım için Bergama'da neler söylene- cek?.. Eminim ki ilçenin hemen tüm "ileri getenleri", seçim so- nuçlannın da tetiklemesiyle amna toplantılannda "Atam" demenin sayısal rekorunu kıra- caklar... Ya, aym toplantılara •'fiçeninyaünmcılanyız'' diye- rek Normandy temsilcileri de katılırlarsa?.. Atatürk'ün "en büyük eserim" dediği Türkiye Cumhuriyeti'nin yasalannı, hukukunu ve mahkeme karar- lannı hiçe sayanlarla tokalaşıp "10 KaâmV nasü paylaşabi- "Casus' lecekler?.. Kim bilir belkı de eski DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'in savlarından cesaret alıp, hani neredeyse "Mahkemeleri bile Abnan vakıflan etküedT falan gibi sözlerle birbirlerini avuta- caklar... Onlar işte bu haldeyken, Bergama köylüleri ise Ata- türk'ü çok daha yürekten bir sevgiyle anıp, gözlerini "ufiık- lara" dikecekler... Ata'lanna yakışır gerçek bir "devtef temsilcisinin, bir gün mutlaka o ufükta görünüp gelerek, siya- nürcülere "Tamam beyler, bu- raya kadar™" demesini hayal edecekler... Yargı "devfet"in degfl mi? Belki unutuluyor ama Nuh Mete Yüksel'in savcılık yaptığı "DGM" demek, "Devtefin "Gihenöğini'' sağlama "\Iahkemesi" demek... Yargı kararlannı açıkça çiğnemek de o yargının ve o yasala- nn ait olduğu "devte- ti" hiçe saymak, ya da siyasal veya eko- nomik çıkarlar için "devlet yetkisiru knflanarak devieti işlevsiz kdmak" anlanuna gelmiyor mu?.. Nitekim, döne- min tüm sorumlu bakanlan, Berga- ma'da siyanürle al- tın madenciliğini "suç" kabul eden di- ğer "devlet mahke- melerini" dinleme- dikleri için "tazmi- nat ödemeye" bile muydul.. mahkûm oldu- lar... Buna rağmen eski DGM Savcısı, aynı tazminata neden olan işletmeye hâlâ göz yuman ve destek verenler için "Bun- lar da devlete karşı suçhılar" diye neden soruşturma açma- dı?.. Dahası, "Atatürk ilkeierini jTpratmak" isteyen Alman va- kıflannın köylü eylemlerini de laşkırthğı ileri sürülürken, ay- nı eylemlerde savunulan "ba- ğımsıznk ve hukukun üsrünlü- ğü"nün de Atatürk ilkelerinde- ki önemli yeri göz ardı edili- yor; hatta hıç önemsenmiyor... Evet... Bu 10 Kasım'da işte böylesi bir gerilimi ne yazık ki "yakasındaAtatürkrozetitası- yanlar" yarathlar... Yıllardır süregelen bu tu- tumlanyla 3 Kasım seçımleri- nin sonuçlanna da eşsiz katkı- lardabulundular... Oekinci /' cumhuriyet.com.tr KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(a turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY semihporoy(â yahoo.com 7 TARİHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKAS 10 Kasım 10 K4SIM 1953..13S3'TE BU6ÛN, ATATÜfVc'ÛN "FANİ ANrT'KABİR'B THŞlNDt. 133e'D£, 6£Ç/C/ OLA- Ü GÖMÜLBN mgur, ÇJKAaUUZAK TÖBENLE RA- SATTEf>E'D£Kİ YENİ TAMAMLAMMIŞ BULU- NAM AHir-ACAB/G'e ĞÖTÜfîÛLPlJ. BAYGA&4 SARJLt -mSUT, KÛMULDUGU T ÖNCB LUMSrAK/ r8MM ÖNÛME GETH&LMİŞ, SAY&t DU/İ.UŞUNDAN £ON&), YOLA DEI/AM EPİLEHE/C ANrr-4ZASİ£'S UlAÇlLMtÇTI. ORA- DAKİ TÖfiENLB £>S, ATATÛgK'ÜN VÜCUDU, SÛ REIOJ KA8BİNE YEKLEŞT/e/LM/Şr/.. SOLPA, ANlT-KAglR'DEKİ ATATÜRK LAHPİNİN ÖNÜNOE DEĞİŞME£>EAI DURAH ÇEUENK 60- RÛLÛYDR : "MİI-LErİN Ç£L£NSİ'> ... ARDAHAN KADASTRO MAHKEMESI'NDEN Sayı: 2000/12 Davacı Ardahan Defterdarlığı vekilı Av. Nurdan Çüçen tarafından davalılar Feramuz Kay, Hasret Kay ve Binnaz Kay aleyhine mahkememize 28.01.2000 havale tanhli kadastro tespıtinın ıptali ve tescıl dava dilekçesi ile .Ardahan ili Sulakyurt köyü hudutlan dahilinde, Alabalık yolu üstü mev- kıinde bulunan hazıneye aıt tapulu taşınmazlar kadastro çalışmalan sırasmda hazine adrna eksik olarak tespit edildiğini. hazıne adına tespıt edilen ta- şınmazlann tapu kayıt dayanaklannın ada' 118, parsel: 50'de kayıt edildığini. kadastro çalışmalan sırasındakı eksik tespitm gıdenlerek tapu mıktan ve kapsamı kadar yenn hazıne adına tespıt edilmesi ıçın davayı açtıklannı, eksıkliğın hazine adına tespıt gören yenn komşulannda kalmış olduğun- dan bu komşulara ait kadastro tespitlennin ıptali ile hazine adına tespıt ve tescılıne karar verilmesını talep ettıklerini, komşu taşınmazlann kadastro tespıtlerinin ıptali ile hazıneve aıt tapu miktan ve kapsamı kadar yerin hazıne adına tespıt ve tescılıne. mahkeme masraf ve vekâlet ücretının davalıla- ra vûkletılmesıne karar verilmesı talebı ile kadastro tespıtinın iptali ve tescıl davası açılmış olup, Davacı vekili mahkememize verrmş olduğu 12.07.2000 havale tarihlı dilekçesi ile da^hlardan Hasret ve Bınnaz'ın ölmüş olduğundan mirasçılannı davaya dahil etmiştir. Dahıli davalı Nun Kav'ın tüm aramalara rağmen adreslen tespıt edilememış olup, adı geçen dahili davahnın duruşma günü olan 10.12.2002 günü saat 14.00'te bızzat Ardahan Kadastro Mahkeme Salonu'nda hazır bulunmalan veya kendilerini bir \ekılle temsil ettırmelen, aksi takdirde duruşmalara yokluklannda devam edilip, hatta karar \enleceğı, dava dilekçesi, meşruhatlı duruşma gûnünu bıldınr davetıye yenne kaım olmak üzere ılan olunur. Basın: 34164 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU f Vah Benim Güzel Kmm. Son günlerde esmeye başlayan "değişim rûzgâr- /an"na kapılıp, rüya âlemlerine kanat açan kimi kö- şe yazarlannın döktürdükleri "muhabbetyazılan"n\ okudukça yıllar önce izlediğim o kötü adam-iyi kız- lı eski, siyah-beyaz yerlı filmlerden binnden acıklı ve acıklı olduğu kadar da gerilimli bir sahne geliyor gözlerimın önüne... Turan Seyfioğlu mu, Ahmet TankTekçe mi, şimdi anımsayamıyorum, amaada- mın "kötü" olduğu kesin... Biz, Kadıköy'deki Yurt Si- neması'ndaki izleyiciler, filmin başından beri bin bir kötülüğüne tanık olmuşuz o adamın... Biliyoruz... Fakat ne yazık ki onun peşi sıra yürüyen iyi yürekli zavallı kızcağız bilmiyor... Adam önde, kız arkasın- da ağaçlıklı bir yoldan deniz kıyısına uiaşıyorlar... Adamın bir an "mertıamet daman" kabanr gibi oluyor, kıza "Gelme peşimden!.." diye bağınyor. "Ben, senin sandığın gibi iyi birinsandeğilim... Git, evine dön!.." Kız saf mı saf, ki bu kadar olur! Dönüp gideceği yerde, "Sen kötü olamazsm, Osman..." diyor yumuşacık bir sesle... Sinemadaki izleyiciler ikiye aynlmışlar... Ev kadınlan, okullarını kırmış ens- titülü kızlar, "kız kaçıp gitsin, kurtulsun" istiyorlar. Önde, "birinci"de oturan delikanlılar ise birazdan olacaklan bildiklerinden, sinemaya da zaten "o sah- ne"için gelmış olduklanndan, "Sakın haL." diye ba- ğınşıyorlar... Dalgalanna taş atılsın istemiyorlar, ga- yet haklı olarak... Kötü adam hâlâ "mütereddit", kararsızyani... Ka- fasından, "Ulan, bir kerecik de iyi insan olsam gü- naha mı girerim?" diye geçiriyor besbelli... Ama huylu huyundan vazgeçer mi? O da geçmiyor ta- bii... Kırk yılın başı bir insanlık edip kızı da uyarmış zaten... Kız dinlememiş, peşinden gelmişse, yapa- bileceği bir şey yok artık... Iş olacağına vanyor... ön koltuklardaki delikanlıların "Yumuuul...", "Eyi mu- uuz...", "Haydi, bastıri.." tezahüratı altında kızı be- ceriyor beklendiği gibi... Becerip, gidiyor "vaka ma- halli"nden... Kızın durumu perişan... Zavallı kızca- ğız üzerindeki yirtılmış ipek-jarse kombinezonuyla baygın vaziyette yatıyor kumsalda... Sutyeni bir ya- na, donu bir yana atılmış... Kadın izleyiciler mendil- lerini çıkartmışlar hüngür şakır ağlıyorlar... Gençler ise kızın kombinezonunu parçalattırmayan "reci- sör"e lanet okuyorlar içlennden... Bu da gayet "nor- mal", çünkü herkesin aklında Brigitte Bardot'nun "Ve Allah Kadını Yarattı"dak\ o anadan doğma gö- rüntüsü varo günlerde... Herneyse... Kız, soğuktan ölmek üzereyken yaşlı bir balıkçı tarafından kurtarı- lıyor... Balıkçı onu bir battaniyeye sanp, kulübesine götürüyor, çorba içiriyor... Yaşlı adam iyi olduğu ka- dar da akıllı bir insan. Kızın sutyeni ile donunu bir gazeteye sanp, "Bunlan mahkemede delil olarak gösterirsin, yavrum..." diyor. Sonra "artık her şeyini yitirmiş" o saf kızı üzerin- de nereden çıktığı belli olmayan gıysilerie, elinde paketi Chevrolet marka damalı birtaksiye bineri<en görüyoruz... Gerisı malum... Kötü adam yakalanı- yor... Dava açılıyor. Ama ilk duruşma günü Adliye'ye getirilirken vurulup ölüyor. Kötü adamın katili, kızı uzun zamandır büyük bir aşkla seven, fakat sevgi- sini kıza bir türlü açamayan genç, yakışıklı bir dok- tor... Sinemadaki kadın izleyiciler bu sahnede yeni- den ağlama nöbetine tutuluyorlar ve ilk nöbettekin- den çok daha rahat ağlayabiliyorlar. Çünkü tecavüz olayından sonra ön koltuklardaki gençler çekip git- tiklerinden koca salon onlann artık... Film baştan sona dram... Zavallı kızcağız neye yanacağını bılemiyor... Sevdiği, peşine takılıp gittiği adam "tecavüzcü" çıkmış... Kendisini seven yakı- şıklı genç doktor ise onun yüzünden katil olup ce- zaevine düşmüş... 18 yıl yatacak, kolay değil... Ne yapsın, kime, nereye sığınsın? Namusu lekelenmiş genç kızlann sonu bellı o tarihlerde... Bar, pavyon, genelev... Allah göstermesin!.. öyle bir kız değil o, artık "kadın" olmuş olsa da... Herşeyin olup bittiği, namusunun lekelendiği yere gidiyor... Bir kayalık bu- lup, kendinı bırakıyor aşağıya... ölüyor... Kızın ölü- sünü yine o babacan balıkçı buluyor... "Vah benim güzelkızım..." diye dövünüyor yaşlı adam... Bu yü- rek parçalayıcı sahneyle sona eriyor film... Yazımın ilk cümlesiyle bu "son "un ne ilgisi var, diye soracak- sınız belki, ama inanın, ben de tam bilemiyorum. Hem, her "kıssa"dan bir "hisse" çıkarmak gibi bir zorunluluğu da yok hiç kimsenin... e-posta: dkavukcuoglu a superonline.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Osmanlı ordulannı uzak cephe savaşlanna özendirmede gösterilen simgesel he- def. 2/ Bar- 6 tın'ınbirilçe- si... " — bir tahta kaşıkhr. Sapı ortasma denk düşen" (Can Yücel). 3/ Bazı bit- kilerde sapı kucakla- yan yaprak dibi... Atı tımar etmekte kullanılan kıldan ke- se. 4/Aktinyum ele- mentinin simgesi... Danslı gece toplan- tısı. 5/ Geciktirilmiş borçlar için kullanı- lan sözcük. 6/Gözü kapalı inanılan düşünce; dog- ma... Zirkonyum elementinin simgesi. 7/Koç bur- cunun eski adı... Yurdumuzun birbölgesi. 8/ "Du- rur — gibi dallarda kanlı bülbüller" (Ahmet Ha- şim)... Bir ay adı. 9/ Karasevda. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Dantel ya da nakış ipliği yumağı... Olgun ol- mayan. 2/ Suyu sıcak olarak yerden çıkan ha- mam... Ingiltere'de çok sevilen bir cins bira. 3/Op- tik kaydırma... Kirpik boyası. 4/Sahip... Osman- lı dönemi seyirlik oyunlannda gösteri yapan yü- zü maskeli ya da boyalı oyunculara verilen ad. 5/ Asya'da yaşayan yan evcil bir sığır cinsi. 6/ El- ma, armut, ay\a gibi meyvelerin yenmeyen iç bö- lümü... îlave. 7/Uluslararası bankalann genellik- le Londra'da saptadıklan kredi faiz ortalamasına verilen ad... Yankı. 8/Bey... Bir cins küçük taneli muşmula. 9/Ödünç alınan ya da verilen şey... Is- kambillerle oynanan bir tür oyun.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear