01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2002 PAZAR OLAYLAR V E G O R U Ş L E R [email protected] EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Nerde 0 Eski Kalabalıklar? Eski günlerde meydanlar do- luptaşardı. Daha çok. eğlenmek için gidilirdi. Birparti lideri mi gel- miş, çoluk çocuk koşuşulurdu. Çoğunluk, liderın ne dediğine bakmazdı. Kim dahaçok bağın- yor, kim eğlenceli fıkralar anlatı- yor, alkışlan o toplardı! 1950 ön- cesi ve sonrasının pek çok miting- lerine gıttım. En beğenîlen, Bö- lükbaşıolurdu, kımsebıkmazdı, onu dınlemekten usanrnazdı. Bır saat üç saat konuşan bir adam!.. Şimdilefde, bakıyorum, ünlü li- derlenmizın toplantılanna, katı- lanlar bir-iki bini aşmıyor. Lüks araçlarla ordan oraya dolaşan, kimi tırmanarak, kimı asansorle otobüslerin tepesineçıkan lider- ler... Birkaç yandaşın kışkırtma- lan, tutulmuş alkışçılann coşku- ları halkı etkilemiyor. Halkımız uyandı mı, ne oldu? Kimse kal- kıp yollara düşmüyor. Önceki se- çimlerde yaptıklan umut verici konuşmaları yineleyen politika- cılar artık kimseye umut vermiyor! Bu, 3 Kasım seçimlerine karşı olanlardandım ben... Çünkü hıç- bir yarar sağlamayacak, parla- mento eskisinden daha düşük bir düzeyde oluşacak! Nice sa- bıkalı, nice özel çıkar hesapçısı lis- telerde, hem de en ön yerlerin- de!.. Bol para harcayarak "par- ti" satın alanlar, şarkıcı türkücü- lerle ülkeyi gezip yandaş topla- yanlar da var! Ama Yılmaz'lann, Tansu'lann, Cem'lerin, Baykal'lann, Erba- kan, Erdoğan yandaşJannın mey- dan gösterilerine hemen hiç ilgi yok! Bılınçli yurttaş, bu kişileri çok dınledı, bir kez daha aldatmaca sözleri duymak istemıyor! Soru- yorlar yurttaşlara: "Oyunu kime vereceksin!" "Bilmiyonjm, kara- nmyok, hiçbirine!" Yanıt hep bu! 1945'ten beri seçimleri izlerim. Çevreme soranm, her zaman iyi kötü bir karşılık alırdım. Ya şu, ya bu partiyi tutanlar açık açık ko- nuşurfardı. Şimdi ise millet sus- pus!.. Bence en tehlikeli olan milletin kararsızlığı!.. Suskunluğa düş- müş bırtoplum korkutucudur... Ne yapacağı bilinmez. Bakarsınızen olmayacak birilerini oylanyla öne çıkanr! Artık bu yanlışlığı düzelt- meye çalış düzeltebilirsen! Hay- di yeni bir seçim, haydi yeni bir kanşıklık... 3 Kasım'ın üstünden biryılge- çer geçmez başlayacağız "Yeni bırseçim yapılmalıdır" demeye... Gerekli yasal düzenlemeleryapıl- dıktan sonra yeni bir seçime!.. Şımdiden bunu herkes görüyor. Hele Irak'ta patlak verecek bir kanlı savaşın beklendiği bugün- lerde! Kesin olan bir şey varsa, en yakın bir zamanda Türkıye'de ıkınci bır seçim yapılacağıdır. Meydanlardaki yurttaşlann az- lığı ünlü politikacılanmızabırders olmuyor mu! Neydi eski günleri- nız, neydi size gösterilen coşku- lar!.. Insan şaşınyor, bu kişilerna- sıl buluyorlarhalkın karşısınaçık- madı, kalkıptaeskıyalanlan, pa- lavralan soylemek yürekliliğini? Hiçbirinin sağduyusu, görgüsü, duyarlılığı yok. Sıkılması da mı yok? Matematik ve Şiir Asıl sorun, şu gerçeğin kavTanmasmda saklıdır: O da bir şiir yaratmanın gerçekte. matematik kadar kolay ve yalın olmadığında, ondan daha çetrefil, daha zor ohnasında yatmaktadır. Saİm ERİCEK Yüksek İnşaat Mühendisi (İTÜ) -^a w - atematik ve şiir' işte 1% / • ikı sözcük. anımsa- I ^L 1 1 mak gerekırse. çok I ^ y I ender olarak. yazın ^L- • -A- vesöylencedebirara- ya getirilir. Nedenine değinildiğınde genel- İikle; matematiğin şiirle, şiirin matematik- le pek bir yakınhğı olmadığı yaygın kanısı karşımıza çıkar!.. Oysa. akıl edemediğimız kesin bir gerçek de: (Matematik şiinn ta kendisi: şiirse tam tamına ınce. lirik bir ma- tematik ve onun bile ötesidir!...) Sınırsız düşünce özgürlüğümüzün, biz insanlara bahşettiği. bu hanka yetimizden ya- rarlanıp yaptığımız bu kısa açıklamanın ise felsefik yönden karutlanması o derece de- rin ve güçtür. Bu nedenle. ele almak istedi- ğüniz asıl konu. ınsanın bu ıki sözcük kar- şısında aldığı durum ve takındığı tavu"dır... llk adımda şu doğal olasılığı kolayca sap- tayabiliriz. tnsanlann pek azının dışında. genelde tümü matematiği son derece taham- mül dışı güç bulur ve vaşamı süresınce on- dan daıma kaçıp, uzak ve kopuk kalmayı yeğ- ler^sözcük olarak bile dile getirmemeyi ger- çek rahatlık ve mutluluk sanır. Böylece 'ömür' denen en değerlı ılâhı ve kutsal ha- zinesini azıcık da olsa sıkıJınm, zorlanınm yanılgısı ile heba ve heder edip, asıl acılar. yoksullukJarpençesinde. boş yere dünyasın- dan geçip gittiğinin aytrdına dahı varmadan yokolur!... Daha, çocukluğumuzun gelişme yıllan- nın başlangıcında, çe\Temiz ve toplum özen- dirisi-itisi ile nasıl büyük kaçınılamaz bir is- tek tutkusunun etkisinde 'sigara' gibi kor- kunç bir zarannın kucağına, pençesine k o şarak düşüyorsak; bunun tam tersine mate- ARANAN ELEMAN OLUN FAKÜLTE ve BOLUMLER FEN-EDEBIYAT FAKÜLTESİ • Fizik Bolumü • Matematik Bolumü • Enformasyon Teknolojilerl Bolumü j İKTISADİ ve İDARI BİLİMLER FAKÜLTESİ l • İşletme Bolumü J İNGİLİZCE YABANCI DİL PR0GRAMI MUHENDISLIK FAKÜLTESİ • Endûstri Mühendisliği Bolumü • Elektronık Mühendisliği Bolumü • Bilgisayar Mühendislkji Bolumü YÜKSEK LISANS PROGRAMLARI Tezli ve Tezsiz Yüksek üsans seçeneği FEN BİLİMLERİ ENSTİTÛSÜ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA PROGRAMLARI • Enformasyon Teknolojilen • Executive MBA • Hektronık Mühendisliği • Elektronık Mühendisliği • Management Information Systems (MIS) • Uygulamalı Matematik • Bilgisayar Mühendisliği • İşletme YURT DIŞINDA KARİYER FIRSATI Akadermk ışbırlığı anlaşması yapuğımız üniversiteler: A B D. - Comell. Scranton. Drexe!l. Vırginla Polytechnic Institute and State Üniversiteleri ingiltere - South Bank University of London. IŞIK UNIVERSITESI Ayrıntılı Bilgi İçin: IŞIK ÜNİVERSİTESİ Büyükdere Cad. Maslak-istanbul Tel.: (0212) 286 29 60 Faks: (0212) 285 28 75 http://www.isikun.edu.tr el ve sırt sağlığınız için... Cisimleri uzanarak almayın. Daima yaklaşarak alın. matikten kaçmayı da aynı biçimde mistik bir sapıklığa dönüştürüyoruz!... Bu içeriksiz ve bilinçsiz yanılgılann verdiği acı ve ıstırap- lan yaşantunız süresince sürûklemek zo- runda bırakryoruz kendi kendimizi. Insan- lığın matematiğe karşı 'tiksmir' bir ön şart- lanmaya yatmasına ve bu uğurda tüm mut- luluklannı feda etmesine bir açıklık getire- bilmek akJen ve cidden çok zor, olanakJar dışıdır... Abarbsız bir düşünüş ile yinetersek, ma- tematik gerçekten biKm ve bDgflerin en yab- nı ve en de kolayıdır-Tûm kuraOan kısa,öz, değişmez, rahat öğrenmeye ve sürefi beDek- te kahnaya çok uygundur» 2000 'li yıllann gelmesı ile Evren'e açılmaya hazırlanan Dünya'nın bu çabasını başanya ulaştıracak ilim ve tekniğin tek ama tek ana dayanağı matematiksel lirizmdir. Matematiğe. anlam- sız ve duyarsız bakmak. her alanda yaşam mutluluğu için son derece gerekli olan Do- ğa'nın engin nimetlerinden yoksun kalmak; gereksiz biçimde türlü sıkıntılara yenik ve mahkûm düşmek demektir... Bu açık gerçek- ler karşısında sabır ve cesaretle çaba verir, matematiğin şiirini kavrayıp yazabilecek be- yinler geliştirmeyi başanrsak, mutlu bir in- san olmak hedef ve utkusuna da ulaşmış oluruz ve de buna çekincesiz zorunluyuz, ger- çekten... Şiire gelince. sözcük güzeL şirin mü- zıkal ve çekicidir. Asırlar gerisinden sürüp gelen ve kolay gibi algılanan bu uğraşı dü- şünmeyen. se\Tneyene pek rastlanmaz. Ma- tematikten ne denli ayn, kopuk ve uzak isek. tersine ömür boyu şiirle dopdolu gibi yaşa- mayı. iç içe olmayı seçmiş. doğal birbağlı- lık duygusuyla bütünleşmiş sanki. toplumu- muz. Şiirle; gazete, dergi, radyo, televizyon- larda, günün her bölümünde, gönül gönüle ve kucak kucağayız. Eğitrm görmüş ve de görmemiş olsun halkınuzın çoğu şiirle uğ- raş veren, yatıp-kalkan coşku, hayal ve şair ruhludur. Gönül, duygu, zevk ve safa istek- lerine yönelmek daha kolayuıa. keyfine git- mektedir. Bu nedenle de, çocukluğundan başlayarak. tüm eğitim sürecinde çoğu genç şiir yazmaya. söylemeye ve ezberlemeye yönelir bir iç dürtü ile. Pek çoğu da. defter- ler dolusu manzume yazmaya çabalar, uzun vıllar yılmadan ve usanmadan küsülene de- ğin!.. Toplum olarak, seçimlerinde halkımı- zın tümü; kolayca görünene yönelme doğa- sına genetik gelikten tutkulu ve rahatsızdır. Böyle bir saptama ele alırsak yurdumuzda şiir ve de manzumeye karşı aşın tutkunlu- ğun nereden kaynaklandığı belirginleşir. Ayırdına, tüm giden yüzyıllarda vanlmayan ve de asla vanlmayacak gerçek yanılgı işte budur!.. Bu ise yüzyıllann gerisinden sürüp gelen ve çağdaşlaştıralamayan katı bir geli- şattır. Aynca, ulusal kültürümüze evrensel bir boyut ve katkı getirdiği de pek söylene- mez. Asıl sorun şu gerçeğin kavranmasm- da saklıdır: O da, bir şiir yaratmanın gerçek- te, matematik kadar kolay ve yalın olmadı- ğında, ondan daha çetrefil, daha zor olma- sında yatmaktadır. Demek oluyor ki, şiirden daha kolay olan matematiğe akıl erdiremez isek asla gerçek şiire ulaşamayız. Bunun böyle olduğunu, yanılmıyorsam, en büyük Alman Şairi J. W. Vbn Gfliedıe şöyle dile ge- tirmiştir: "Dünya'da en zor olan tek bir şey \ardır,odagerçek şiir \azabilmektir!_~ Doğ- rudur. şiir yazacak bir insanm eğitim, duy- gu ve ruh evTeninin tam anlamı ile gelişmiş ve tümden şahlanmış olması. zorlanması, taşması gerektir. Bu. o kadar kolay bir olgu degildir, eğer ka\Tanırsa.. bu zorluğun ya- nında matematiğinki solda sıfir kalır, solda sıfır... Bunun böyle olduğuna şu açıklama- yı getirirsek birazcık daha anlaşılır olur An- tolojilerde yaşamöykülerini okuyabileceği- miz hemen hemen pek çok roman, öykü, kö- şe yazarlan vardır. Çoğu yazın yaşamına, gençliklerinde özen ve kolaylık sanısına ka- pılarak, şiir yazarak başlamışlardır. Ancak, yola çıkıp her adımcıklanru attıklannda, her mısracık oluşturduklannda, bu işın ne tür çe- tin ceviz olduğu güçlük ve zorluklan ile yüz yüze gelince çar-naçar, nereden dönersek kârdır deyip, daha kolay ve kazançlı sapa- ğa 'dûzyazı' çeşitlerine tezelden yönelerek nispeten çok daha ehven, kann doyurucu yazılara ve köşelere yerleşmişlerdir. Ancak ve ancak bu çabalan ile yaşam savaşına uyum sağlayabilmişler; asıl rahat ve kolayı bulmuşlardır... Sonuç: Bir toplumun ve bi- reylerinin 'önceükle' güveni, mutluluğu, her şeye karşın sağlanmalıdır: Bunun için insanlann eğitilmesi ve asla avutulmaması ilk ve en önemli, kesin 'ko- şul'dur Eğitim ise açıkladığımız üzere en ko- lay ve en yalın bilim olan matematiği sev- dirmek. onu kavrayan aydın ve yaratıcı ka- falar yetiştirmekle olurve yararlı, değerli so- nuçlar alınır. Evet... Toplum böylece aydın- lığa erişir; mutlu. varlıklı, güçlü, vatan sev- gisi ile dop dolu, birlik ve beraberliğin se- vincı içinde daima güven altında, güvenle yaşam sürer. işte o zaman, en güzel, en li- rik, ruh ve yaşam sevincı taşan en ideal şi- ir, şarkı, melodilerini yazar, söyleyebilir; ra- hatlıkla... Ve özetlersek: Matematik, Tan- n'nın ilk ve en yüce dili, ilk ve en yüce. en şaheser 'şnri'dir!.. İşte bilinesi ilahi ilk doğ- ru!.. îşte, bilinesi tek ilahi gerçek!.. Doğa ve Evren, matematikselliğin en nefis şiiri ola- rak her an önümüzde durmuyor mu? Askerin Yüksek Sesle Söylediği Iki Şey... Mümtaz BAYAZITOGLU riye'de siyasetin cılkı çıkmış, eko- nomi çökmüş durumda. Türkiye ken- di inisiyatifi dışında bağırta bağırta bir savaşa sokuluyor. Universite ve Anado- lu Liseleri sınavlannda bilmem kaç bin öğ- renci "stfir" alıyor. Depremden üç yıl geç- tiği halde "57'nci Cumhuriyet Hükümeti" hâlâ deprem vergısi alıyor. Hırsızlar, katil- ler, esrarkeşler. ırz düşmanlan, namussuzlar hapishanelerden salınıyor. Türkbayrağı sah- nede resmen ve alenen tekmeleniyor. Ve as- ker susuyor.. Asker uzun zamandır ilk kez oyun'un içinde değil, bu kadar dışında. Ve uzun zamandır ilk defa; siyasetin orduya müdahalesi için şartlar bu kadar müsait iken bir YAŞ toplanusı tamamen kendi olağan şart- lan içinde cereyan ediyor. Oysa ÇiDer- Do- ğan Güreş veya Ozal- Evren siyaset mantı- ğı egemen olsaydı Güreş'üı ya da Evren'in görev süresi "kaydı hayat şarüyla'* uzatılır, Genelkurmay Başkanlığı "tabii senatöriük" kavramına oturtulurdu. Krvnkoğlu şerefle taşıdığı üniformasını "enufakbiretkialtın- da kataıadan" şerefle bıraktı. Yeni kadrolar, aynı düşüncedeki genç nesiller işbaşına ge- liyor. Heriki yıldabirbutekrarlanıyor. Bay- rak düşmüyor. 28 Şubat'ın bin yıÜık yürü- yüşü işte böyle devam ediyor. Askerde iki yılda bir son derece olağan bir şekılde kad- rolann makam ve memuriyet değişimi tek- rarlanıyor, fakat srvillerin yapıştıklan makam ve memuriyetlerden. koltuklardan kazınma- lan mümkün olmuyor. Sadece partiler değil, dernekler, STÖ'ler. sendikalarda da aynı "yapışkanhk" âdet haline gelmiş. Baştaki- ler kendilerinden sonra adam olmadığı dü- şüncesinde, ikinci adamlar bu "ikrnd snrf- hğT büyük bir pişkinlikle kabullenmiş du- rumda. Büyük bir azim ve hırsla koltuklannrn ayağına yapışıyor, siyaseten, ahlaken, fızi- ken ve kimyasal olarak çöktükJeri halde bin oyunla yapıştıklan ayağı bırakrruyor, evle- rine götürüp şöminenin üzerine bir şilt gibi koyuyorlar. Aslında asker bu sefer bu kadar "yukandan" olaylan seyretmekle doğru yapmıştır. Kimin kaç paralık ciğeri olduğu apaçık ortaya çıkmışhr. Asker kanşsaydı si- yaset, askerin sırtından yapılacak ve fatura da kaçınılmaz olarak askere çıkartılacaktı. Fakat bütün bunlara karşın askerin oyunun dışında görünüyor olması kimseyi aldatma- malıdır. Asker kurallannı koyduğu oyunun, kurallar dışına çıkılmadan ve süresi içinde oynanmasını denetliyor. Kimsenin agınna gjt- mesin, kuruluşunu Mete Han'a götüren or- du devletin kemirilmesine elbette izin ver- meyecektir. tlk kural: Türkiye'de siyaset yap- mak isteyen kişi ve kuruluşlar askeri yok farz ederek bu oyunu oynayamazlar. Onun da kendi ıçındeki sınrrlan bellidir. Asker şimdiye kadarvüksek sesle iki şey söy- ledi: Türkiye'nin 1. Uniter yapısma, 2. Laik de\1et düzenine dokuDdurtmam. Ve Betlona'nın gelişmiş yay sistemli yataklanndan birini tercih edin. BELLONA Ayakta uyutmaz, yatakta uyutur. E M R E K O N G A R Demokrasi ve Vampirler Hem insanlığın hem de Türkiye'nin 21. yüzyılda nereye gittiğini, poiitikacılann nasıl ve niçin vampirleştiğini Prof. Emre Kongar'ın kaleminden okuyacaksınız. R E M Z I K I T A B E V I YeNİ KİTAPLAR Prof. Dr. Sina Akşin O Atatürkçü Partiyi Kurmanın Sırası Geldi "Başımıza gelen felaketi kavramak için Kor- don'da istilacı askerleri mi görmemiz gerekiyor?" © Ana Çizgüeriyle Türkiye'nin Yakın Tarihi "Atatürk çizgisi aynı zamanda hem çok batıcı, hem de çok ulusçu bir çizgidir." Prof. Dr. Cevat Geray © HaJk Eğitimi Toplum Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın söylemiyle "öyle dalmış ki yüzyıllar siiren uykusuna, uyan- dırmazsan uyanacak değil!" Prof. Dr. Cem Eroğul O Çağdaş Devlet Düzenleri Prof. Dr. Baskın Oran © Küreseüeşme ve Azjnhklar IMAJ YAYINEVI Fakülteler Mah. Dirim Sok. 23/1 Tel: (0312) 319 32 25 - 363 54 14 Fax: 363 09 91 06590 Cebeci-ANKARA e-mail: [email protected] Posta Çek: 1009115 Cnce okutan vardı.INGILIZCE Yetişkinlere, çalışanlara, ilköğretim öğrencilerine Tel: 0216 - 346 26 25 - 345 11 29 Huzur Giyim Yanı KadıKoy - İstanbul önce desen vardı... güzel sanatlar fakültelerinin * Resim * 6raf ik * Seramik * Heykel f * İç Mimarlık \ * Resim Öğretmenliği | bölümlerine hazırlanmok, • yaşantınızo boyut katmak, : çizginizi geliştirmek, | istiyorsanız... l desen çalışmalarımıza | sizleri bekliyoruz. | UCIUİARAŞriRMACI mumcus:;!" 'Paris Caddesı No: 14 Kavaklıdere- Ankara Tel: (0312) 417 77 20 pbx Faks:(0312)417 57 46 e-posta:[email protected] www umag.org.tr İLAN TC ŞİŞLİ2. ASLÎYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN DosyaNo: 2001/1311 Davacı Aydm Şahin vasisi Arife Şahin tara- findan davalı Aynur Şahin aleyhine ikame olu- nan boşanma davası sebebiyle, Serdar Bayın, Serdar Sokak, No:113 Izmit adresinde ikamet eden Aynur Şahin adına çıkar- tılan duruşma gününü bildirir çağn kâğıdı ile dava dilekçesinin mahkememize bila tebliğ iade edilmiş olup, zabıtaca yapılan tüm aramalara rağmen davalı adresı tespıt edilemediğinden hâ- kimliğimizin 2001/1311 esas sayılı dosyasının duruşma günü olan 14.11.2002 saat 10.30'da duruşmada hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekille temsil ettiımeniz, aksi takdirde duruş- manın yokluğunuzda devam edip bitirileceği hususu dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 60612
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear