Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 EKİM 20C2 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
.ya
arös#yar.
Btamıstherşsyl
mtamormf öektrorek posta: denesom@cufnburiyetcom.tr el: 0.212,512 05 05 Faks: 0,212.512 44
- CHP'de ibadet sancısı
yaşanıyormuş...
"Cami avlusunda siyaset
yapmanın doğal sonucu!"
Hatayda
Hatay'daki Mustafa
Kemal üniversitesi
fena <aynıyor...
Diyoıiar ki:
"Dicle
Ünivf-rsitesi'ne
2.5 yldır kadro
verrreyen YÖK, önceki
yıllarda şeriatçılann
örgüUermesiyle
gündeme gelen Harran
Üniversrtesi'nde en
çok oyu aldığı halde
veto ederek rektör
aday bile yapmadığı
veteriner hekim Prof.
Dr. Fatih Köksal'a,
Mustafa Kemal
Üniversrtesi Tıp
Fakütesi Dekanlığı'na
atandıktan sonra 100'e
yakır öğretim üyesi
kadrosu verdi.
Kısa süre sonra
Mustafa Kemal
Üniversftesi'nde
rektcrlük seçimi var ve
göreceksiniz, daha
önce YÖK tarafından
rektcrlüğü veto edilen
Köksal, bu kez
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'e inat
Mustafa Kemal
Üniversitesi rektör
adayı olarak birinci
sıraya konacak.
Köksal'ın emrine
verilen ve atama
işlemleri süren 100'e
yakın kadro boşuna
değil."
evre Bakanlığı'nın geçen yılın sonunda ya-
yımladığı ve galiba çevrecilerin gözünden
kaçmış bir tebliğ var... Adı biraz uzun: Çi-
mento Fabrikalannda Atıkların Alternatif ve-
ya Ek Yakıt Olarak Kullanılmalarında Uyulacak Ge-
nel Kurallar Hakkında Tebliğ... Tebliğin 2. maddesi
şöyle:
"Çimento fabrikalannda alternatif veya ek yakıt ola-
rak katı atıklar ve tehlikeli atıklar kullanılabilir. Katı
atıklar 14.03.1991 tarih ve 20814 sayılı Resmi Gaze-
te'de yayımlanarak yürürlüğe giren 'Katı Atıkların
Kontrolü Yönetmeliği' kapsamında, tehlikeli atıklar ise
27.08.1995 tarih ve 22387 sayılı Resmi Gazete'deya-
yımlanarak yürürlüğe giren Tehlikeli Atıkların Kont-
rolü Yönetmeliği' kapsamında yer alan atıklardır. Teh-
likeli atıklar yakılmak istendiğinde, uygulamanın ilk 2
yılında Ek-5'te verilen atıklar kullanılabilecek, 2 yıldan
sonra gerektiğinde mevcut uygulamalar Türkiye Çi-
mento Müstahsilleri Birliği'nin de yer aldığı bir teknik
Zehir
komisyonda değerlendirilecek, uygun görülürse Çev-
re Bakanlığı'nca liste yenilenecektir."
Bu madde ne anlama geliyor sorusunun yanıtın-
dan önce Çevre Bakanlığı'nın listesine göre tehlike-
li atıklardan bazılarının ne olduğunu öğrenelim:
Hastanelerden, tıp merkezlerinden ve kliniklerden
kaynaklanan klinik atıklar. Farmasotik ve ilaç atıkla-
n. Siyanür ihtiva eden ısıl işlemler ile sertleştirme iş-
lemlerinden kaynaklanan atıklar. Tanımlanamayan
ve/veya yeni ve insan ve/veya çevre üzerindeki etki-
leri bilinmeyen araştırma ve geliştirme veya eğitim fa-
aliyetlerinden kaynaktanan kimyasal madde atıklan.
Berilyum, berilyum bileşikteri.
Arsenik, arsenik bileşikleri. Cıva, cıva bileşikleri.
Talyum, talyum bileşikleri. Anorganik siyanürler. As-
best. Organik fosfor bileşikleri. Organik siyanürler.
Peki, madde ne anlama geliyor?
Çevre Mühendisleri Odası'ndan biryetkili açıklıyor
Tüm tehlikeli atıklar artık çimento fabrikalannda
yakılabilecek. Başka bir deyişle çimento fabrikalan
gerçek işlevlerinin yanı sıra 'tehlikeli atık yakma tesi-
si' olarak da faaliyet gösterebilecek."
Tebliğ yayımlanır yayımlanmaz herhalde faaliyete
geçmişlerdir! Böyle bir uygulamaya Çevre Bakanlı-
ğı nasıl izin verebilir? Yanıt, tebliğin içinde yatıyor ol-
malı:
Çevre Bakanlığı, 2 yıl sonra oturup kiminle konu-
şacaktı anımsayın: Çimento Müstahsilleri Birliği!
Çünkü Çimento Müstahsilleri Birliği bu ülkede, he-
nüz dünyada tanımlanamamış, yeni, hatta insan ve
çevre üzerindeki etkileri dahi bilinmeyen araştırma ve
geliştirme veya eğitim faaliyetlerinden kaynaklanan
kimyasal madde atıklarını bile yakabilecek kadar bü-
yük bir iktidar gücüne sahip!
SESSİZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hatt
erdincutku'fi yahoo.com
Şeriatçı politikacılar menKUL KIYAMETLER
borsasında!
Centep Circle'dan aşağı Hyde Beach
Aşağıda adlar, yeni yapılan büyük
bir plaj düzenlemesinin içinde yer alan
kamusal alanlara ve işyerierine aittir:
Art Circle, Style Circle, Wish Circle,
Center Circle, Fish&Cheers Circle, Yo-
uth Circle, Grand Circle, Islander Be-
ach, Hyde Beach, Suje, Yaso Beach,
Hillside Su Plaj, Aqualand, Dolphin-
land, Discoland, Drug Store, Jasmin
Foto, Quicsilver, Düet Bistro, Ny's Hot
Dog, Algida Shop, VVaffle Evi, Cals-
berg Sports Cafe, SQ. Avenue, La Pri-
mavera, ChinoTobacco, Çiçek's Mey-
hane, Garden Live, C&G Candle Ligh,
Lacoste, Harem Gift Shop, Murphys.
Burası Amerika değil, Antalya'dır ve
Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin dü-
zenlediği Konyaaltı Plajı'dır. Inşaat
Yüksek Mühendisi Galip Büyükyıldı-
nm, "Antalya Beach Park Aktüel" der-
gisinde bu adlan gördükten sonra şöy-
le demektedir
"Nerede benim Türkçem? Nerede
Antalyamın; Deliktaş, Mermerli, Kipro-
noz plajlan; Yedi Mehmet Lokantası,
Paçacı Şaban, Aşçı Mustafi, Topçu
Kebapcı, Dönerci Hakkı, Piyazcı Sami,
Börekci Tevfik, Peynirci Muammer,
Turşucu Hamdi, Dondurmacı Ibruş'lar,
Feyyaz'lar; Çınaraltı, Çaybaşı, Değir-
menönü, Kırkgöz, Vatan kahveleri,
Tophane, Barbaros çay bahçeleri?
Nerede yurttaşlık bilinci, dil bilinci,
kentlilik bilinci! Antalya'nın Konyaaltı
Plajı, ulusal dili Türkçe olan Türkiye
Cumhuriyeti'nin toprağı değil midir?
Bu işlerin hiç kanşanı görüşeni yok
mudur?
ÇEDKÖŞESÎ
OKTAY EKÎNCt
Kınacıoğlu ve Kars'ın Trenleri
Çocukluk ve ortaöğrenim
yaşlarımda hemen her yaz
Kars'a giderdik... Dogu 'nun bu
"uygar* kentüıde geçirdiğimiz
güzel günler ne kadar unutul-
mazsa, neredeyse "Igün" süren
o coşkulu "tren yolculuklan-
nnz" da o kadar unutulmazdı...
"Coşkuhı" diyorum; çünkü
gidişte de dönüşte de "kuşetfi"
vagonlardan yan yana birkaç
"kompartunanı" bizim grup
kapatırdı... Akrabalar ve Kars-
h öğrenci gençler, o iki günü
şarkılar, oyunlar ve neşeli soh-
betlerle geçırirdik...
Hele, llhanın bir Bakû sa-
natçısından farksız "gar
mon" (Azeri akordeonu)
mal PaşaJ" sözleriyle karşılan-
dığı tarihi istasyon binasını ya-
kın geçmişte "yok eden"
TCDD idaresi, şimdi de duygu
yüklü bir "demiryoku kentimi-
zi" adeta cezalandınyor...
Ankara-Erzurum arasuıda
başlatılan lüks "Erzurum
Ekspresi", sanki daha ötede
"Türkiye'' yokmuş gibi Kars'a
devam ettirilmiyor... Çağdaş
Kars Haber gazetesinden Gü-
müşpala Kortağ. telefonda bile
hissettığim "yürekdaralmasıy-
la" artık ne diyeceğıni bilemi-
yor:
•*- Bu kadar da aynmcıhk
olur mu?_ Erzurum yok-ulan
konfora ve hıza layık görülür-
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicaka turk.net
ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI
"Cumhuriyet treni" bile Kars'ı unutuverdi
ustalığıyla birlikte "•mahmJar*
ve "'segâhlar'' söylemek?.. Keş-
ke o günleri yeniden yaşayabil-
sek...
Dağ trenleri..
Yine anunsıyorum; ilk tren
yolculuklannda tam *üç kez"
katar değiştirirdık... Istan-
bul'dan Erzurum'a konforlu bir
"ekspres".. Sonra Erzurum'da
"aktarma" yaptığımız "posta
treni" ile Hasankak'ye... Ora-
dan da biri önden çeken diğeri
arkadan iten iki lokomotifli
"dağ treni" ile Sankamış'a ve
oradanda Kars'a...
Dağ treni, her vagonunda o-
dun sobası bulunan; gençlenn
trenden atlayıp "gözelerden"
(ormanlardaki sukaynaklan) su
aldıktan sonra yeniden yokuşun
tepesine doğru yetişip bindikle-
ri; rampa yukan yüriime hızın-
da, rampa aşağı ise rüzgâr gibi
bırtrendi... Işte böylesi türlü çe-
şitli trenlerle 3. gün Kars'a var-
dığımızda, bizi karşılayan "is-
tasyon binası" ise görkemi ve
zarifliğiyle hâlâ belleklerimiz-
de duruyor...
'Vefasız' TCDD-.
Şimdı, bütün bunlan anımsa-
yıp sizlerle de paylaşmanun ne-
deni ise son günlerde Karshla-
n yine "üzen" bir "Deviet De-
miryollan (TCDD) vefasızhğı-
nın" gündeme gelmiş olması...
Vaktiyle Atatûrk'ün, o ünlü
Kars türküsünde yaşayan;
"Hoşgeiişler ola, Mustafa Ke-
ken Kars yokulan sanki bu iü-
kenin vatandaş^ değSkr-."
Belediye Başkanı NaifABbe-
yoğlu da TCDD 'nin bu vefasız-
iığını, "Kars'ın dışlanmasına
yeni bir örnek" olarak gösteri-
yor... Adına "Doğu Ekspresi''
denilen, bakımsız, ükel, narap,
her istasyonda duran ve yıllar-
du" hep "rötar" yapan treni hâ-
lâ Kars'a yeterli görüp Anka-
ra'dan kalktıktan sonra sadece il
merkezlerinde duran "yatakh,
klimaİL halı döşcti ve lokantah"
hızh ekspresi Erzurum'a arma-
ğan edenleri şikâyet edecek
kimse bulamıyor...
'Tarafeız' bakan ne diyor?
Bütün bunların, Ulaştırma
Bakanhğı'ndaki "tarafhsiyase-
tin" sonucu olduğu belli...
Peki, seçim nedeniyle bu ba-
kanlığın başına geçen "taraf-
sız" hocamız Prof. Dr. Naci Kı-
nacıoğlu aynı konuda acaba ne
düşünüyor?..
Kınacıoglu'nun hocalık yap-
üğı "GaziÜnKersitesi'' bile ser-
hat kentimize Atatürk'ten mı-
ras olan "gazj* unvanını taşıdı-
ğına göre; "bu hakstzhğı gkle-
ren bakan" olması için o çok
değer verdiği "manevi nedenle-
ri" bile var demektir...
Karslılarayine "sabır" diler-
ken tarafsız bakanımızdan da
"Ana\Bsadaki eşitKk ilkeshtin"
gereğini yapmasını bekliyo-
ruz...
Oekinciıf cumhuriyet.com.tr
. o
KEDI LEVO APTÜÜKA e-posta: aptulikauigo.com.
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 2Ekim
GRAHAM GRfENE
19O4'TS aUGÛN.üNÜJ İNGİLİZ
0OĞDU- GREEhie, PfZOBLSMÜ BİR ÇOCOtOUK G£Çİ-
eeCEK, SIK SlK OKüLOAN K/İÇACAK, PSİkOLOĞtAB
yocutkiACAKne.PAUASi, 16-17 y/tçun/e/A/o^, TA-
BAK1CAYLA "RUS &JLET/ "OYNtYACAKTT/Z!. 132£ 'M
KAjDUt: MEZHSBİNE 6'£M££l, yAŞAMINPA OĞ-
AJÜM HOKTASt OLACAK, gUUU, BASIAJPA \/£ '
eeiupe ÇALIÇAAASI ızuVECE/aie. yAPtrt
BIR. KISMI "e6L£NoiRici* ^if^üicre',
J İSE GZEEUS'İN TAGZIMI ASl&LIKU fEKiL
O£ Hİ£SE7TİG£N RCXU4HLAje. OLACA/CTIS. &Ü )tö
Cî 8ĞÜJMÛ ; 77*M2/-İN£AA] lTfU$MAZU6Mt, SUÇ
-CEZA, VlCDAM-SoeuMSUZUJK GİBİ ICAV&AMLA
m ifZDeLEYEki,I'NSANIN iç tHJtjyAsiAiMias^esm
TILARJ İÇLEYEN KİTAPLAR. OLUÇTU&\CA<TtlZ..
ANKARA14. SULH HUKUK MAHKEMEStiVDEN
Sayı: 2002621
Davacılar Mustafa Bozkuş. Adem Solakaç ve Münezzeh Tanınmış vekili tarafından davalılar Mamak Belediyesi ve arkadaşlan aleyhine
açılan ortakhğın giderilmesi davasmın mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda \erilen karar gereğince;
Davalılann Bahçeleriçi Mah 118. Sokak. No: 18 No: 365 Mamak'Ankara adresinde ikâmet ettikleri bildirilen Hanım, Zeliha, Sadık. Ka-
zım, Şe\ket, Mazhar. Nuriye. Habibe ve Hacer'in adına çıkartılan tebligatlar tebliğ edilememiş ve adresleri de zabıtaca tespit edilememiş ol-
duğundan adı geçen şahıslann adına (aleyhine) Mamak Bahçeleriçi mahallesinde bulunan 37387 ada, 6 parsel sayılı 708 m2 mıktanndaki ta-
şınmazın ortaklığmın satış yolu ile giderilmesi davası açılmış olup davalılann bir dahaki duruşma günü olan 06.11.2002 günü saat 9.30'da
mahkememizde hazır bulunmalan ve>a kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, aksi takdirde duruşmanın gıyaplannda devam edeceği ve
karar verilebileceği HUMK. 509. maddesi gereğince tebliğ yerine geçerlı olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 59198
PANO
DENtZ KAVUKÇUOGLU
Eski Fotoğraflar
Üç yıldır yaz kış Silivri'de yaşadıktan sonra ye-
niden kentetaşınırken yaptığım işlerden biri de her
taşınmada olduğu gibi fotoğraf albümlerini, içleri
tıka basa fotoğraf dolu olan çeşitli kutuları elden
geçirmek olmuştu. O albümlerde, kutularda bin-
lerce fotoğraf vardı... Yalnız kendi çektiğim fotoğ-
raflar değildi bunlar... Kutulardan birinden Tercü-
man gazetesinden kesip sakladığım ama ne yazık
ki bir köşesine tarih atmayı ihmal ettiğim, Bur-
dur'da çekilmiş bir fotoğraf çıkmıştı, sözgelimi...
Resmi, o zamanlann en ünlü futbolculanndan biri
olan Fenerbahçeli Lefter Küçükandonyadis'in
bu kenti ziyareti sırasında gazetenin yerel muha-
biri çekmiş olmalıydı. Benim de içlerinde yer aldı-
ğım bir grup gence ünlü futbolcu bir şeyler anlatı-
yordu fotoğrafta... Dikkatli bakınca üzerimdeki
ekoseli gömlekten bu fotoğrafın 1961 yılında çe-
kilmiş olduğunu anlamıştım. Babam o yaz yurtdı-
şından getinmişti o gömleği. O yazın sonunda da
ailecek Burdur'a, eşi şeker fabrikasında muhase-
be müdüriüğü yapan teyzeme gitmiştik bir hafta-
lığına...
Yaşamımdan yalnızca bir "an "ı gösteren o fotoğ-
raf beni 41 yıl öncesine götürmüş, yaşadığım, a-
ma geride kalan yıllar içinde unuttuğum, ("unuttu-
ğumu sandtğım" demek belki daha doğru olacak),
birçok "ân"\ yeniden yaşatmıştı bana... Lefter'in o
kenti niçin ziyaret ettiğini anımsayamamıştım, a-
ma Burdur'un bir daha aklıma getirmediğim o ge-
niş ana caddesi, caddede çoluk çocuk akşamüs-
tü piyasasına çıkmış Burdurlu aileler, o ailelerin gü-
zel kızları, caddenin başındaki çay bahçesinde
toplanan ve önlerinden geçen o güzel kızlara kar-
şı büyük duygular besleyen, fakat bu duygulannı
hiçbir zaman dile getiremeyeceklerini bilen, bu-
nun için de sürekli "aşk ıstırabı" çeken delikanlı-
lar... Caddenin bitimindeki askeri gazino, o gazi-
noda akşamları dans müziği çalan "cazbant" ta-
kımı, o cazbant takımının muziğine ayak uydura-
rak dans etmeye çalışan sivil giysili subaylar ve
"gece kıyafetli" eşleri... BurdurGölü, o göldeki yı-
lanbalıklan ve daha birçok şey canlanmıştı belle-
ğimde...
Fotoğraflar bir "an" için dünyayı durduruyorlar,
yaşanmışla yaşanacak olanlar arasında köprüler
kuruyorlardı. Fotoğraflara bakarak, "Ben de var-
dım...", "Ben de oradaydım..."diyebiliyordu insan.
"Mutluluğun resmini yapabilir misin, Abidin?"
Nâzım Hikmet'in ressam Abidin Dino'ya sordu-
ğu bu soruya yanıt vermek hiç de kolay değildi. En
usta ressamlar bile ancak birbirini izleyen ve bir-
birleriyle "aynı" olmayan "ân/ar"ı dökebiliyoriardı
tuvale. Her resim bir süreçti sonuçta... Fotoğraf ise
yalnızca bir "ân"ın, bir "ensfânfane"nin yakalan-
ması, dondurulmasıydı. Saniyenin binde biri, iki
binde biri bir hızla açılıp kapanıyordu kameraların
objektifleri.
"Ne kadar mutluymuşum o zamanlar...", "Ne
kadargençmişim, güzelmişim..." Kim bilir kaç ki-
şiden, kaç kez duymuştuk bu sözleri eski fotoğ-
raflara bakarken. Artık eskisi gibi yaşanmayan, ya-
şanamayan mutluluklann, çok geride kalmış, artık
eskisi gibi olmayan gençliklerin, güzellikterin kanıt-
larıydı o fotoğraflar. "Şimdi de çok mutlu görünü-
yorsunuz...", "Her yaşın kendine göre güzelliği
var..." Hep böyle demez miydik, bize o fotoğraf-
lan gösterirken, bizden "bir şeyler" söylememizi
bekleyen o fotoğraflann sahiplerine?
Nereden aklıma esmişse, bir kutuda da bir za-
maniar değer verdiğim, önemsediğim politikacıla-
rın, gazetecilerin, yazariann, gençlik önderlerinin
fotoğraflarını biriktirmişim... Artık birçoğu yaşamı-
yor onlann... Mehmet Ali Aybar, Cemal Hakkı
Selek, Behice Boran, Rudi Dutschke, Uğur
Mumcu, Aziz Nesin, Deniz Gezmiş, Mahir Ça-
yan ve daha başkaları... Onlann fotoğraflarına ba-
karken eskiden neler duyumsamışsam, bugün de
aynı duygulan duyuyorum... Tüm yaşamlannı, ge-
ride bıraktıklan o fotoğraflarda kalıcılaşmış ânlann-
daki gibi yaşamışlar onlar... Kimi insanların tek bir
fotoğraflan bile tüm yaşamlanna tanıklık edebiliyor,
diyedüşünüyorum.
Ama insanlar hep aynı değil ne yazık ki... Deği-
şiyorlar... Değiştikçe de kendi fotoğraflarına ya-
bancılaşıyoriar ve bir yerde kendileri olmaktan çı-
kıyoriar artık... Işte o zaman hiçbir anlam taşıma-
maya başlıyor onlann eski fotoğraflan... Yoksayır-
tıp yırtıp, niçin çöpe atıyoruz ki kimi eski fotoğraf-
lan?
e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3
SOLDAINSAĞA:
1/ Kanıtlan-
madan, geçici
ya da kalıcı
olarak benim-
senen öner-
me. 2/ tskam-
bilde koz...
Gökcisimleri-
ni gözetleme. 6
3/Pelerinlibir
palto... Nazi
partisinin,
"Kahverengi
Gömlekliler" de
nilen hücum kıtasını
sımgeleyen harfler. 4/
Ayaksız olduğu için
yılan sanılan bir tür 3
kertenkele.S/lticine- 4
den,güdü...Aynıahır 5
adına koşan yanş at- 6
lanna verilen ad. 6/
"Hayır" anlammda
kullamlan sözcük...
Notada durak işareti.
7/ Ankara'daki özel bir tiyatronun kısa yazılışı...
Kürkü değerli bir hayvan. 8/ Romatizma ağnsı...
Çeşit. 9/Eski Mısır'da güneş tannsı... Açı ölçmeye
ya da çizmeye yarayan araç.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Nöbetleşe çalışma. 2/ Yunan mitolojisinde tuticu
tannçası... Kastamonu'nun bir ilçesi. 3/tki takım ara-
sında oval birtopla oynanan oyun... Bir cetvel türü.
4/ Bir nota... Adlan sıfat yapan bir yapım eki. 5/ Gi-
rişik süsleme. 6/ "Dedim dilber —"lann kızar-
mış/TJedi çiçek taktım gül yarasıdır" (Âşık Ömer)...
Tanntanımaz. 7/Sahip... Sacı andıran sanlgan sap-
lanyla bitkilere dolanarak onlan zayıflatan asalak bir
bitki cinsi. 8/Masajcı... Soy, sülale. 9/"Lekedük"de
denilen soyut resim anlayışı.