01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-17SKİM20O2 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIZI İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK JÜRÜSI TAJİATLI İSTAN'2'JI IN EA.HİKCLAD3 KAC3HALA2I Muhaliflere karsı acımasızdı TKP'de Bilen'leşme dönemi tsmail Bilen, parti yaşamında, kendisine 'evet' demeyeni sokak kabadayısı diliyle suçlayan, muhaliflerıne karşı Marks'ı Lenin'i kalkan olarak kullanmaktan çekrnmeyen ve gerekirse şıddete başvuran örselenmiş bir kişihğe sahiptı. Onun kişiliğınde Anarşizmin önemli bir yeri vardı. tşçi sınıfinın çıkan ve onun sosyalist iktidan için çeşitli savaş bıçımlenni, kendine özgü güçlü hayal gücüyle geliştiriyordu, bunJardan en uygun olanı parti içinde de kullanıyordu. Kendisinin karşı olduğuna karşı olmayanı, kendisinin beğendiğini beğenmeyeni, çeşith yöntemlerle etkisiz hale getiriyordu. Ona göre her gelişme kendisiyle başlıyordu. 1961 yılında imzalanan işgücü anlaşması ile Almanya'ya gelen Türk işçiler parti çalışmalarına ivme kazandırdı TKP'nin ayağınagelenfirsat rürkiye Komünist Partisi 'nin tarihi sürgünlerle doludur. Önce yurtiçinde cezaya bağlı sürgünlüyıllar yaşandı, bunu yurtdışına yazılı olmayan zorunlu sürgünler izledi. Erken açan çiçekler gibi öz topraklarından koparılanlar, sonu görünmeyen biryolun yolcusu oldular. ürgünlerden kimisi Moskova'dangiriş yaptıktan sonra, Bulgaristan'dangeçip Leipzig de durakladı, kimisi Lübnan dan girip Polanya dan Leipzig 'e ulaştı. Bu yolculuk bazılannın da son yolculuğu oldu, yurtlarına dönmeden yaşama gözlerini yumdular. rT^ürkiye-Almanya arasında 30 I Ekim 1961 'de "tşgücü Anlaş- -M. mas" adı altında yasal işgücü gö- çü başladı. Bu göçle, TKP 1951 Tev- kifatı'ndan sonra, yurtdışında yaralan sanp yeniden bir hamle yapma olana- ğına kavuşacaktı. Berlin'de kurulan ilk işçi demeği olan Berlin Türk Işçilen Derneği, Siemens Fabrikası'nda çalışan Dr. fhsan Er- başın önderlığinde kuruluyor. Aynı dönemde derneğin üyesi olan Dr. Cmit Uygun, Erbaş için, "Türkiye'denişçiseç- meye giderdL Sirkeci'de tezgâhııu ku- rar, işçileri seçer, uçağa doldunır, geti- rirdi. Iş ve tşçi Bulma Kurumu'na baş- vuranlardan Siemens'in seçme hakkı vardı" diyor. Derneğin üye sayısı 20-25 kişiyle sı- nırlı. Giderek çoğalıyor, 1965'teyapı- lan ilk genel kurulu Dr. Ümit Uygun şöyle anlatıyor: "Genel kurul saJonu çok kalababkü, 200 dolaymda insan vardı. Sendikacı Necati Gürbaca ve arkadaşlan birer konuşma yaparak işçilerden yana tavır koydular. O sırada salonda bulunanla- rm çoğunun, derneğm üyesi obnadığı or- taya çıkü. Üye olanlar 40 kişiyi geçmi- yordu. Drvan başkanı bendim. Bunun üzerine genel kurula bir saat ara vere- rek bunlan üye yaptik, aidatlan top- landı...- 1963'te Berlin'e tıp doktoru olarak gelen Ümit Uygun, o yıllarda Berlin'de yaşayan Türkıyelilerin sayısının 1000 kişiyi geçmediğini belirterek "Bunla- rmbüyükçoğunhığuögrenci,Türkdok- torlan ve aileleri, çok az sayıda da işçi vardı. Bertin Türk Oğrenci Derneği'nin dışmda hiç demekyoktu. Ozaman Tek- nik Ünrversite'de ve Özgür Üıdversi- te'de okuyan 500 Türk öğrenci vardı" diyor. 1961 'den bu yana Berlin'de yaşayan ve 1965'te Berlin Türk İşçıleri Derne- ği'nin başkanı olan Necati Gürbaca, amaçlannın ne olduğunu şöyle dile ge- tiriyor: "O süre içinde hiçbirimizde dernek- çilikle ilgiü bir bilgi ve deneyim yoktu. Amacımız, çok az sayıda olan Türkle- re ulaşmak, kendimizi tamtmakü. Top- lanülanmızda, içinde bulunduğumuz koşullar üzerine ve Türkiye'deki sos- > aJL siyasal konular üzerine konuşuyor- duk_> TKP'den yardım Istemeyle baslavan lllşkl Mugaffer Erdoğan, Erzurum Ispir doğumlu(1936). 1960'tanberiAlman- ya'da, Batı Berlin'de yaşıyor. 1964 yı- İında kurulan Berlin Türk îşçileri Der- neği'nin kuruculan arasında yer alı- yor. Bu dönem, bu derneğin genel sek- reteri oluyor. TKP Genel Sekreteri Ismail Bilen'le bir konuşması sırasında "Ben zincirin ilk halkasıyım" dediğini belirtiyor Mugaffer Erdoğan. Bunun anlamı, TKP'nin, Leipzig "den Almanya ve Av- rupa'ya yayılmasının ilk onunla başla- mış olduğu. 1960'h yıllarda TKP'nin Batı Berlin'de kilit adamı konumunda. Zeki Baştimar, Batı Berlin, Batı Al- manya, Avrupa ve hatta Türkiye ile iliş- kilerini onunla ulaştınyordu gidecek- lerı yere. MugafFer Erdoğan, Berlin Türk îşçi- leri Derneği'nin yönetiminde olduğu sı- ralarda paraya gereksınim duyuyorlar. 1 mark tutanndaki üye aidatlan sonın- lan çözmeye yetmiyor. Dernek üyele- rinin çeşitli sorunlan üst üste geliyor. Üyelerm Almancası olmadığı için bir- çok gereksinmelerini karşılayamıyor- Iar. Yönetim, işçilere yardımcı olma- tu. DDR'de işçi hükümeti vardı. Biz de işçi dernegrv dik. Yardnn amıak için baş- kent Doğu Berlin'e gittim. Çeşitli yer- lerin kapısını çaldım, araşürdım, sor- dum; ama bir sonuç alamadnn. Görüş- tüklerim, 'Biz size yardım edemeyiz' nim ehmde gazete olacakti. Verilen ta- rihte buluşma yerine gittim. Bü>ük bir otelin lobisinde görüştük. Bir nıasada oturuyordu, önünde Yeni Çağ'ı görün- ce gidip eüni sıküm. Yanında iki koru- ması vardı. Görüşmemizin bir yerinde ğı Komünist Partisi Programı ve Yur- dun Sesi gibi parti yaymlannı alıp ara- basıyla Batı Berlin'e geçınyor, dağıtı- mını yapıyor. "Aradan yaklaşık bir yıl geçtikten sonra bir gün Zeki Başömar'la görüşmemizde, 'Bu kadar ışimızı ya- TKP'nin Avrupa yıüarı Türkiye ile Almanya arasında imzalanan işgücü anlaşmayla yasal kimliğe bürünen işgücü satımı sürgündeki TKP'liler için yeni ilişkiler yaratacak bir umut oldu. Almanya'ya gelen işçilerin dayanışma amacıyla oluşturduğu demekler bir süre sonra TKP'lilerin yeni bir hamle yapmak için güç kazanacaklan yapılar haline geldi. ya, karşılaştıklan sorunlarla ilgilenme- ye, çözüm yolu aramaya, birlik ve be- raberliği sağlamaya söz verdiği için se- çimlen kazanmış. Ancak Alman yasa- lan konusunda yeterli bilgileri olmadı- ğı, sendikalarla ilişkileri bulunmadığı için, sorunlan olan üyelere yardımcı ol- mada sıkıntı çekiyorlar. MugafFer Er- doğan parasal destek arayışı içine gi- rince ilk önce aklına, Demokratik Al- manya Cumhuriyeti (DDR) geliyor. Diyor ki. "Üyelerimizin çeşitli sorunla- rına bakmak için bir avukaü, haftanın beBrli günlerinde dernekte göre\1en- dirmek istiyordum ama paramız yok- diyorlardı. Doğu Beıün'deki Humbolt Üniversi- tesi'nde öğretim üyesioJan BayanDr. Do- ris Schultz'la tanıştun. Üniversitede Türkçe ders veriyordu. Ona Türkçe çı- kan Yeni Çağ geüyonnuş. Zeki Başd- mar'a bir mekrup yazarak Doris Schuttz'tan aJdıgım Yeni Çağ'dald ad- rese,Prag'a yoDadnn.Onunlagörüşmek, demeğinüze yardım abnak istiyordum. Yaklaşık iki ay sonra Başümar'dan. Ba- tı Berlin'den ablmış bir nıektup aldını. Görüşmek istediğini belirtiyor ve ran- devıı veriyordu. Birbirimizi tanıyabil- memiz için, onun eünde Yeni Çağ, be- onlan yolladı. Poütikadan konuştuk. Beıün'deki işçilerin sorununu anlattnn, avukat tutmak için parava ihtivacmıı- zm olduğunu sö>1edim.'Onu siz oradan temin edin, işçilerden alın' dedL İşçi- lerin sorunlanna kaynak ararken TKP'ye ehmi verdim kolumu kapnr- dımî" Mugaffer Erdoğan, Zeki Baştımar'la ilk görüşmesınden sonra ilişkileri de- vam ediyor. Birparti üyesi gibi Zeki Baş- tımar'ın verdiği görevleri yerine geti- riyor. DDR den, Yeni Çağ, Durum. Tür- kiye Komünist Partısi-Doğuşu, Kunı- luşu, Gelişme Yollan, So\yetler Birli- pıyorsun, seni partiye alalım' dedL Çok titiz davranıyordu, partiye tek tek üye abyordu. Ozgeçmişimle büiikte bir di- lekçe yazıp verdim, böylece TKP üyesi oldum" diyor Erdoğan. Mehmet Kemal'e olden tekllf Deyim yerinde ise Zeki Baştımar, o dönemde iğneyle kuyu kazıyor. Türki- ye'den uzak, Alman Demokratik Cum- huriyeti'nde, hareket alanı çok kısıtlı, zor koşullar altında TKP'yi örgütle- meye çalışıyor. Var olan bir "Bizim Radyo" ve on beş kişiyi geçmeyen bir Zeki Baştımar'ın anne özlemiHep Türkiye özlemi ile yaşayan Zeki Baştımar yakınla- nna, "Ben bir daha memleketi göremem. NeredeL Burju- vaa bizi bırakır mı?" diyor. MugafFer Erdoğan, uzun yıllar Zeki Baştımar'ın özel yaşamını yakından izlemiş, onun öz- lemlerine, duygulanna tanık olmuş. Mugaffer Erdoğan, "Zeki Baştımar, en çok anasmı özKiyordu. Bir keresinde Türldye'ye izne gideceğim sırada onunla görüştüğümüzde 'Biraz para vereyim de anama götür' demişti. Anasının ne- rede oturduğunu sordum; Trabzon - Sürmene'deoturduğu- nu söykmişti. Ankara'ya gideceğim, parayı oradan postala- nm, de\ince'Alamaz, vermezler' demişti Bir süre sonra sor- duğumda, parayı başka biriyte yoDadıgını söylemişti" diyor. Kahve eczanede saühyor Zeki Başümar'ın sürgün yıDan mem- leket ve anne ödemiyle geçti. Zeki Baştımar'ın Alman eşinin iyi bir komünist olduğu- nu söyleyen Mugaffer Erdoğan bir anısını şöyle anlatıyor: "Eşi üzerine titriyordu; Başümar'ın arkasından a> nlmryor- du. Doktorlan, BaşOmar'a normal kahveyi yasaklamışlar- dLSadecekafeinsizkahwk;mesineidnveriyoriardı.Birgün biıükte ofurduğumuzsırada ben kafeinsiz kahveyi Ban Ber- Hn'den getirebfleceğinıi sö>iemiştim. Eşi sert bir şekilde bo- na karşı çıkarak Batı Berlin'den kahve istemem" dedL Do- ğo Betîin'de buhnanm zor olacagını söyieymce, eczaneden alabikceğini beürtti Bu kadar işkence görenjn çocuğu ohır mu? Zeki Baştımar. dıryguhı, agırbaşlı bir insandL NoÜanm es- ld yazı\1a \azardL Babğı çok severdL tstanbul'a geteceğtan zaman, 'Köprünün altına git, benim için de bir balık ye' der- dL lstanbul'a gidmce onun istemini yerine getirir, köprünün atbnagknp babkyerdim. Baştımar'ın hiç çocuğuyoktu. Bir- gün bir tanıdık, neden çocuk yapmadıklannı sorunca, 'Bu kadar hapis yatanın, işkence görenın çocuğu mu olur' diye yanrtvenniştL" grup TKP'li. Bunun da bir kısmı Bul- garistan kökenli, bir kısmı da Türki- ye'den gelme. Uzun yıllar Türkiye'den kopuk yaşamanın verdiği sıkıntıyla bir- likte, Leipzig'de dış dünyaya kapalı bir çalışma ortammın tetiklediği psikolo- jik bunalım ve bunun getırdiğı zaman zaman fiziksel şiddete kadar uzanan iç çatışmalı bir yaşam süreci. Böylesi yaşam koşullan içinde üyelikten çıkar- malar, işten atmalar, sürgünler Leip- zig'deki parti yaşantısının geleneksel bir parçası haline geliyor. Altmışh yıllann sonuna doğru Tür- kiye'deki sol gelişmeler TKP'yi edci- liyor. Leipzig'e geç de ulaşsa, daha çok haber akışı başlıyor; partilerde, sendi- kalarda ve medyada öne çıkan kişiler tanınıyor. Bu gelişme TKP'yi doğal olarak belirli bir arayışa itiyor. Kabu- ğu kınp bunun içine bir yerden girmek istenıyor. Bu konuda Mugaffer Erdo- ğan. Zeki Baştımar'ın karanyla yaşa- dığı bir girişimi örnek veriyor: "O dönem yazılarrvia dikkati çeken yazar Mehmet Kemal L Zeki Başümar beğeniyordu, 'Onu buraya alırsak ıyi olur' demişti. Bir gün bana, 'Ankara'ya gıt, Mehmet Kemal'i gör. Selamımı söyle. Buraya gelir mi, bir sor" dedL An- kara'ya gittim, Mehmet Kemal'k, sa- hibi olduğu Kalem Lokantası'nda gö- rüştüm. Yoldaşm selamını söyledikten sonra vanımda bir Yeni Çağ vardı, çan- tamdan çıkararak ona uzattun. Eüni sürmedL ahnadı, orada bir çekmeceyi çekerek içine koydum. Ona doğrudan, 'Bir gazete çıkaracağız, bizimle birlik- te çalışır mısın 1 ' dedim xe partiye gel- mesini teklif ettirn. Aylık ne kadar üc- ret vereceksiniz?' diye sorunca şaşmhm! Biz bedava çahşıyorduk, para ile çahş- maya alışık değildik. Onun bu sorusu- na karşıhk olarak, Baştnnaryoldaşa so- racağnnı söv ledim. Berlin'e gehnce du- rumu Baştnnar'a açüm. 'O, bize yara- maz, başta ne alacağını konuşmak is- tiyor' dedL O günkrde Merkez Komite adma bir gazete çıkarma hazırhğı başlamış- ü. Başümar böyle bir gazetenin Baü Berlin'de çıkmasmı istiyordu. Gazete için Baü'da bir ön araştirma yaparak ona rapor verdim. Hatta bir matbaa kurmaktan yanavdı. Batı'da legaDeş- mekistiyordu. DDR ve Smyetier, mad- diolarakdestekleyecelderine söz vçrmiş- lerdLDDR'dekiSovyetElçisiAbrosımof, Başümar'ı çok tutuyordu. Gazetenin adı belh' olmamıştı. Başbmar öldükten sonra yerine gelenler gazete>i DDR'de çıkarmaya karar verdiler. Adı 'Atılım' oldu." AtüınTın ilk sayısı, dosya sayfası bü- yüklüğünde dört sayfa olarak Ocak 1974'te çıkıyor. Sa>isı yazılı değil, sa- dece tarih var. Bilen'ın kaleme aldığı unzasız "Aûhm" başlıklı yazıda, geç- mış eleştırilerek özetle şöyle demliyor: "TKP, elineyeni, keskin bir silah ahyor: Aülım. Bu ad gelişiguzel konmamışör. Merkez Komitesi organuım çıkışu par- tinin gelişmesindeki aşamav la özdeştir. Komünist Partisi atihmlar yapmak, yı- ğm partisi olmak zorundadır. Bugün partrvi kalkmdırmak, onu sekter, tutu- cu akınılara. karşı savunmak,içine düş- tüğü kısırdöngüvii larmak ön planagir- miştir. Bu savaşta başan kazanmak Le- ninci bir aühm ister." YARIN: 1970'Lİ GÜNLER VE BAŞTIMAR'IN DRAMI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear