Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2002 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Üç Kapı - Üç KiliT
Bilmiyonjm hangisi daha korkunç, insanla-
nn ölümü çözüm olarak görmeleri ve F tipi ce-
zaevlerindeki tecride karşı ölüm oruçlarını
sürdürerek can vermeleri mi, yoksa bu olay
karşısında toplumun tüm duyarlılığını yitirmiş
olması mı?
Geçen hafta, F tipi cezaevi için ölüm oru-
cuna yatanlardan birinin daha yaşamını yitir-
diğinin kaç kişi ayırdına vardı?
Ölüm sayısı da korkunç gerçeğin tümünü
yansıtmıyor, sağlık dengesini düzelemeye-
cek ölçüde yitirenleri de unutmayalım.
Dilerseniz, çok konuşulmuş olan F tipi ce-
zaevi tartışmasının özünü bir kez daha anım-
sayalım.
Devlet koğuş sistemini istemiyor, cezaev-
lerinin örgütlü suç odağı haline gelmesine da-
ha fazla göz yumamayacağını söylüyor ve F
tipi uygulamasını başlatıyor.
Koğuş sistemi, çağdaş bir infaz sistemi ol-
madığından, uygulamada ortaya çıkan ger-
çekler de göz önünde bulundurulunca, bu
görüşün haklı temelleri olduğunu kabul etmek
gerekiyor.
Ancak, tecrit de çağdaş infazın kabul etme-
diği bir kurum. Dünyanın hiçbir yerinde tec-
rit yok demiyorum, sadece tecrit bir infaz ku-
rumu değil, olsa olsa cezaevi içinde disiplin
nedeniyle uygulanabilecek bir önlem. Türki-
ye'de cezaevi yönetimleriyle cezaevlerinde
meydana gelen olaylar da düşünülünce, bu
uygulamanın ne gibi sonuçlar doğurabilece-
ğini göz önüne getirmek güç olmasa gerek.
•••
Pek yakın zamana kadar durum şuydu:
Tutuklu ve hükümlülerin bir bölümü, F tipi-
nin bugünkü uygulamasını tecrit olarak algı-
lamakta ve buna karşı ölüm oruçlanna yata-
rak ölümü bir çare olarak görmekteydiler.
öte yandan devlet, "Ben koğuş sistemine
dönmem! Ne yaparsanız yapın! ölürseniz
ölün!" demekteydi.
Anlaşmazlık sürüyor, iki taraf da katı tutum-
lannda direniyorlardı.
Perşembe gecesi, Istanbul Four Seasons
Hotel'de bir araya gelen Istanbul, Ankara, Iz-
mir ve Antalya baro başkanları, "üç kapı - üç
kilit" formülünü ortaya attılar.
Formülün esası şu: Üçer kişilik koğuşlann
yan yana bulunduğu ara koridorlan birbirin-
den ayıran üç kapının kilitleri gündüzleri açıl-
dığında, üç koğuşta bulunan dokuz tutuklu,
gün boyu belirii bir süre için birlikte buluna-
bilecekler, gece de herkes yine koğuşlanna
dönecek, kapılar kapanacak.
fstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman,
önerilerinin önemli noktalannı şöyle açıklıyor:
- Bu uygulama kesinlikle koğuş sistemine
dönüş değildir.
- Bu uygulamanın yaşama geçirilmesi için,
cezaevinde mimari değişiklik yapılması gerek-
memektedir.
• • •
Krokiler üzerinde yapılan gösterimde, sa-
londa bulunan ve çoğu cezaevi gerçeğini bi-
len gazetecilerin büyük bir bölümü bu iki hu-
sus konusunda da ikna oldular.
Yapılan açıklamalar arasında belki de bun-
lardan daha önemli olan husus, ölüm oruç-
larını sürdürenlerin, böyle bir uzlaşma halin-
de açlık grevlerinden vazgeçmeye hazır olduk-
larını bildirmeleridir.
Aracılık işlevleri olmadığını, yalnızca bu for-
mülü ve gerçeği Adalet Bakanı'nın dikkatine
sunmak istediklerini söyleyen dört baro baş-
kanını, Sayın Hikmet Sami Türk'ün çağınp
dinlemesinde yarar var.
Ölümleri sona erdirmenin olanağını hoyrat-
ça elimizin tersiyle itmeyelim, bu utanca bir
son verelim!
Haydi Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk!
Haydi Başbakan Ecevit!
Şimdi, artık sıra sizlerde!..
İstanbul Tabip Odası
Hekimlere yönelik
saldınlar kınandı
tstanbul Haber Servi-
si - tstanbul Tabip Oda-
sı Genel Sekreteri Dr.
Rıfat YüceL son 3 yılda
hekimlere yönelik sal-
dınlann arttığına dikkat
çekerek "Zorşartiaral-
tmda görevJerini yerine
getinneyeçataşan hekim-
lereyapılansakhrılankı-
nrvoruz" dedi.
İstanbul Tabip Odası
Genel Sekreteri Dr. Rı-
fat YüceL hekimlere yö-
nelik saldınlarla ilgili
yazılı açıklama yaptı.
Yücel, 1998 yıhndanbu
yana çeşitli tarihlerde
görevini yapmakta olan
hekinılere çok sayıda sal-
dın düzenlendiğini \-ur-
gulayarak "28 Aralık
2001 akşanu SSK Ok-
meydanı Hastanesi'nde
nöbetçi Ortopedi asista-
m Dr. Müjdat Adaş, gö-
revi başındayken 2 has-
ta yakınının fiiti saldın-
sınauğramış,elparmak
kemiği kınlnuş ve başı-
na darbe almıştır" dedı.
Adaş'ın cumhuriyet sav-
cüığına suç duyurusun-
da bulunduğunu belir-
ten Yücel, saldınlann
önlenmesi için hekim-
lerin talep ve önerileri-
ni şöyle sıraladı:
• Sağlık kurumlann-
da acil servis güvenliği
kolluk kuvvetlerince
saglanmalı, var olan ön-
lemler ivedüikle güçlen-
dirilmelidir.
• Acil servise baş\oı-
ran hastanın yanındabir
hasta yakını muayene,
tedavi odasına alınma-
lıdır. Alkollü, silahlı ve
saldırgan eğüımli kişi-
ler, hasta yalanı dahi ol-
salar muayene ve teda-
vi odasma alınmamalı-
dır.
• Kamu sağlık kurum-
lannda uygulanmakta
olan "1994ve2001 tasar-
ruf tedbirlerinin" sonu-
cu ortaya çıkan yardım-
cı sağlık personeli sayı-
sındaki azalma bir an
önce giderilmelidir.
• Yurttaşlanmız ve ba-
sın, sağlık görevlilerine
karşı saldırganca tutum-
lara tepki vermelidir.
Belediye başkanlan Gürtuna ve Calban'a suç duyurusu
Yasaklı
Erbakan ön
planda
Kâğıthane
Belediye Başkanı
Arif Calban, halk
parasryla
reklamınyanı
sıra, yapürdığı
kültür sitesine de
kendi adını verdi.
Bu arada yasakta
lider Erbakan'ı
da kürsüye taşıdL
Kutiur Mefkezi
A ç i I ı ş ı
Halkınparalanyla reldamBARIŞDOSTER
Eskı Fazılet Partilı (FP) belediye
başkanlan, halkın parasıyla reklam
yapıyor. Eski CHP îstanbul İI Baş-
kanı Mehmet Bölük; Büyükşehir
Belediye Başkanı AB Müfit Gürtu-
na ve Kâğıthane Belediye Başkanı
ArifCalban hakkında, "yasa,yönet-
melik ve genelgelere aykırı dâvran-
mak. kamu parasmı kendi ve parti
çıkarian doğrultusunda kul-
lanmakve görevi suiistimal"
suçlamalanyla, İstanbul Va-
liliği'ne başvurdu. Bölük, şi-
kâyet dilekçesinde halkın pa-
rasının belediye başkanlann-
dan geri alınmasını istedi.
Eski CHP II Başkanı Meh-
met Bölük, Büyükşehir Be-
lediye Başkanı Ali Müfit
Gürtuna ve Kâğıthane Bele-
diye Başkanı Arif Calban
hakkında, *yasa,yönetmeBk
ve genelgelere aylön davran-
mak, kamu parasmı kendi çı-
karian doğrultusunda kul-
lanmakve görevi suiistinıaT
suçlamalanyla. İstanbul Va-
liliği'ne başvurdu. İstanbul
Valiliği Mahalli Idareler Mü-
dürlüğü'ne önceki gün şikâ-
yet dilekçesi veren Mehmet Bölük,
toplumun yoksullaştığı, hükümetin
kemer sıkmak için önlemler aldığı,
tasarruf genelgeleri yayımladıgı,
devleti küçültmenin hesaplannın ya-
pıldığı bir süreçte, İstanbul Büyük-
şehir Belediyesi ve yandaşı diğer
belediyelerin genelge. yasak dinle-
mediklerini söyledi. Başbakanlık ta-
rafından yayımlanan son tasarruf
genelgesinde, belediyeler ve katma
bütçeli idareler de dahil olmak üze-
re, kamu kuruluşlannın bayram teb-
riği göndermelerinin bile yasaklan-
dığını anımsatan Bölük. şöyle devam
ettı:
"AB Müfit Gürtuna'run dev rek-
lam panolanndaki bayram kutlama
mesajlan için mflyarlarcaKra harcan-
dı. Bu afişlerin parasmı da İstan-
buTdaki belediye ikrisadi teşekküDe-
rinden biriolan KtPTAŞödedL Böy-
tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı AU Müfit Gürtuna da halkm parası\1a her yerde gülümsüyor.
lece, Başbakanhğm tasarruf geneJge-
si deündl KİPTAŞ kuDamlarak Gür-
tuna"run reklamı yapüdı. Ülkemizde
hayaün bu kadarpahalandığı bir dö-
nemde böylesine harcamalar nasıl
yapılabilir" dedi.
Halkm cebinden Erbakan
reklamı
Mehmet Bölük, Kâğıthane Bele-
diye Başkanı Arif Calban'ın da gö-
revinin 10. yılını kutlar-
ken eski Genel Başkanı
Necmettin Erbakan'a ve-
fa duygulannı, reklam pa-
nolanna verdiği ilanlarla
gösterdiğini, Kâğıthane
halkının paralan ile Erba-
kan'ın şov yapabildiğini
vurguladı. Ulusal bayram
kutlamalannda bile tasar-
rufa gidilen ülkemizde,
birkaç yıldır temel atma
ve açılış törenlerinin de
yasaklandığına dikkat çe-
ken Mehmet Bölük, Gür-
runa ve Calban hakkında
yasal işlem yapılmasını,
İcamuyu uğrattıklan zara-
nn saptanarak kendilerin-
den tahsil edihnesini is-
tedi.
Doğu'da 11 yılda
328 kişi kayboldu
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde son 11 yılda
toplam 328 kişi kayboldu. Kayıplann büyük
bölümünün kendilerini polis olarak tanıtan kişiler
tarafından ve işyerlerinden ahndığı ve akıbetlerinin
bilinmediği belirtildi.
Insan Haklan Denıeği (IHD) Diyarbakır Şubesi
verilenne göre kayıplann büyük bölümü Doğu ve
Güneydoğu'da yaşanırken 11 yılda toplam 138
kayrpla Diyarbakır birinci sırada yer alıyor. Kayıp
olaylannda 1994 yılında önemli bir arrış
gözlenirken 2001 yılında ise aralannda 25 Ocak
2001'de Şımak'ın Silopi ilçesinde llçe Jandarma
Komutanlığı'na gittikten sonra kendilerinden bir
daha haber ahnamayan HADEP llçe Başkaru
Serdar Tanış ile ilçe sekreteri Ebubekir Deniz'in
de bulunduğu 7 kayıp olayı yaşandı.
IHD tarafından hazırlanan raporlarda kayıp
olaylannın arttığı 1994 yılında Doğu ve
Güneydoğu'daki 16 kentte 117 kişinin kayboldugu
belirtilirken a>ııı yıl yine Diyarbakır 43 kayıpla
birinci sırada yer alıyor.
Raporda kayıplann büyük bölümünün görgü
taniıklannın ifadelerine göre, ev ve işyerlerinden
kendilerini polis veya jandarma olarak tanıtan
kişiler tarafından alındıklan belirtiliyor.
Savcı, Kamber Özperçin ve Mustafa Yücel'i suçlu buldu
iki polise işkence davasıDtYARBAMR(Cumhuri-
yet Bürosu) - Diyarbakır Em-
niyeti'nde gözaltındayken
HADEP üyesi Hasan Irmak'a
işkence yaptıkJan iddiasıyla
iki polis hakkında 5 yıl hapis
istemiyle dava açıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet
Savcısı Mitfaat Özcan tara-
fından Diyarbakır Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mücade-
le Şubesi'nde görevli tutuk-
suz sanık polisler Kamber
Özperçin ve Mustafa Yücel
hakkında hazırlanan iddiana-
mede, mağdur Hasan Irmak'a
"Cürüm söyletmekiçin işken-
ce yapüldarT belirtildi. Iddi-
anamede, sanıkların, PKK
adına eylem yapmak iddiasıy-
la gözaltına alınan Irmak'a
tazyikli su verdikleri, >oımur-
talüdannı sıktıklan, sol kula-
ğına vurduklan. tehdit ve ben-
zeri psikolojik işkence uygu-
ladıklan dikkat çekilerek,
TCY'nin 243'üncü maddesı
uyannca 5 yıla kadar hapis ve
memuriyetten sürekli veya
geçici uzaklaştınlmalan is-
tendi.
Irmak ise geçen yıl avuka-
tı Sedat Yurttaş aracılığıyla
Içişleri Bakanlığı'na baş\aı-
rurarak gözaltında gördüğü
işkence nedeniyle erkekliği-
ni yitirdiğini, psikolojik sorun-
lannrn ellerinin titremesine
yol açtığını, mesleği berber-
liği yapamadığını belirterek
80 milyan maddi, 20 milya-
n da manevi olmak üzere top-
lam 100 milyar liralık tazmi-
nat istedi.
Dilekçede anlattı
Yurttaş, Içişleri Bakanlı-
ğı'na sunduğu dilekçesinde,
Irmak'ın gözaltında kaldığı
11-12 Mayıs 2000 tarihleri
arasında çok ağır işkenceye
maruz kaldığını belirtti. Yurt-
taş, dilekçesinde, işkence id-
diasuıı şöyle aktardı:
"Sorguya ahndığı ilk gece
olan 11 Mayıs'ta gözleri bağ-
lanır: tamamen çıplak bırakı-
hncaya kadar soyûlur, tazyik-
li soğiık suya tutulur, çıplakve
tslaülmış bir halde bir eti bir
demirekelepçelenmeksuretiy-
le 3 saat boyunca bir salon ya
da koridorda bekletilir. Sor-
gusunun ikinci gecesi >eniden
gözleri bağlanır, yine so> ula-
rak tazyiklisu sıkdn-,ardmdan
üzeri bu*battaniyeile örtüimüş
bir sünger döşeğin üzerine snr-
tüstü uzaühr, biri sağ bacak,
biri sol bacak, biri sağ koL, bi-
ri sol koL biri de baş kısmın-
dan tutarken, 6. görevlisorgu-
cu giderek artan bir şiddetle
husyelerini, > umurtalıklannı
sıkarak işkence ederler. Mü-
vekkil bu işkence fashnın ne
kadar sürdüğünü anlamaz.
Zira acıya dayanamayarak
bir süre bayılır, tazyikli su ve
kolonya kullanmak suretiyle
uyandmhrr
Yücel Sayman:
Uç kapı
üç kilit
olıuıııı
dıırdıırur
İstanbul Haber Servis - İs-
tanbul Barosu Başkanı Yücel
Sayman, Adalet Bakanlığı'mn
F tipi cezaevlerinde aynı ko-
ridor üzerindeki üç hücrenin
kapısını açarak "tecrit" poli-
tikasından vazgeçtiğini gös-
terebileceğini söyledi. Say-
man, "Türk toplumu ölümie-
ri çözüm olarak görmek iste-
miyor. Üç kitkü açm, kapdan
açm, ölümlerin sonunun baş-
langıcı olsun" diye konuştu.
Istanbul Barosu, önceki ak-
şam Sultanahmet'teki Four Se-
asons Otel'de bir toplantı dü-
zenleyerek basın kuruluşlan-
nın yöneticilerine ve köşe ya-
zarlanna, ölüm oruçlannın so-
na erdirilmesını sağlamak için
yaptıklan öneriyi anlattı. İstan-
bul Barosu Başkanı Yücel Say-
man, Ankara, Izmir, Antah/a
barolanyla birlikte yaptıklan
"Üç kilit, üç kapıaçıİsın" öne-
risinin basında fazla yer al-
madığına dikkat çekti.
Sayman "Bir umut varatü.
Bu öneri kabul ediürse ölfim-
ler son buhır. Türktophunu hiç-
bir konuda hiçbir alanda ölü-
mü çözüm olarak görmek is-
temryor. Her şeyden önce ölü-
mün bir çözüm olarakdışlan-
masmıistiyor. Konuşahm, kav-
ga edeüm, ama kirnse öbne-
sin. Biz ölümü çözüm ohnak-
tan çıkarahm anlayışına daya-
narak bir çözüm önerisi getir-
dik" dedi.
Barolann arabuhıcu olmadı-
ğına dikkat çeken Sayman,
"Hem ölümorucuve açhkgre-
vindekilere hem de AdaletBa-
kannğı
1
na çağnolarakdüe ge-
tirdik. Olüm orucundakikr-
den olumlu bir cevap geldi.
AdaletBakanbğıda buna 'evet'
derse arükbu durum daha da
kötüleşmeden sona erecek" di-
ye konuştu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.con
Ölüm bir çözüm değil. Bunu ölüm
orucunun başladığı günden bu yana
tekrar edip durduk. Ancak, 20 Ekim
2001 yılında başlayan ölüm oruçlan
bıryılı aşkın bir süredir devam ediyor.
Son olarak Izmir'de Ali Çamyar ya-
şamını yitirdi. Bu ölümle kayıp sayı-
sı 83'e çıktı.
19 Aralık operasyonunun ardından
Adalet Bakanı, tecrit ve izolasyona Te-
rörle Mücadele Yasası'nın 16. mad-
desinin engel olduğunu söylüyordu.
16. madde değiştirildi, ancak tecrit ko-
nusu çözülemedi. Çünkü 16. madde-
nin uygulanışı, ölüm orucundakiler-
ce yeterli bulunmadı.
• • •
Ölüm orucu, ızleyenlerin ve bu du-
rumdan acı çekenlerin umutsuzluk-
lannı büyüterek bugüne kadar geldi.
Onlarca ınsanın ölümünün yanında
yüzlerce insan da sakat kaldı. Wer-
nıcke-Korsakoff hastalığı nedeniyle
birçok insan beyin hastalığına yaka-
lanarak kendisıne bakamaz duruma
düştü. Operasyonda bazı insanlar
Ölüm Orucunda Çözüm Umudu
gözlerini, bazıları ellerini ve ayaklan-
nı yitirdiler.
Ölüm orucunun bu kadar buyük
bir acıya dönüşmesinin bir nedeni de
bu ülkede "devlet etme" kültürü "Dev-
let pazartık etmez" diyerek sorunun
daha sağlıklı bir ortamda çözülmesi
ne yazık ki gerçekleştirilemedı. Bu
konuda çok şeyler yazıp söyledik.
"Terörist" sözcüğünün nasıl yozlaş-
tırıldığını da burada örnekler vererek
defalarca anlattık.
• • •
Ölüm seyredilecek bir şey değil.
Çocuğu ölümün yanı başında anne
gelıp karşınıza oturuyor. Diyor ki, "Oral
Bey oğlum iki gün içinde sağlık ne-
deniyle tahliye edilmezse ölecek. Ne
olur bir şeyleryapın." O anneye "Ha-
yır, git çocuğun ölüm orucunu bı-
raksın" desen ne yazar. Hiç ıster mi
çocuğunun gözünün önünde ölme-
sini.
Neyapacağızdiyedüşünürken ba-
şından beri bu konuda çözüm arayan
Istanbul Barosu Başkanı Yücel Say-
man, son bir umutla Ankara, Antal-
ya ve Izmir Barosu'nun başkanlarıy-
la bir araya geldi ve ölüm orucunu sür-
dürenlere de Adalet Bakanlığı'na da
bir çağnda bulundu. Dört baro yöne-
tım kurulunun onayıyla dört başkan
şu çağnyı yaptılar:
Kamuoyunun, toplumun demok-
ratik kesimlerinin isteğini dile geti-
rerek.. açlık grevini ve ölüm orucu-
nu sona erdirmeye çağınyoruz. öne-
riyoruz: Adalet Bakanlığı, F tipi ce-
zaevlerinin mimarisinde, yapısında,
güvenliğinde hiçbir değişiklikgerçek-
leştirmeksizın, üçer kişinin kaldığı
yan yana üç odanın kapısını açarak
dokuz kişinin o birim içinde bir ara-
da olabilmelerini, belli saatlerde var
olan ortak mekânlardan yararlan-
malannı sağlasın, sağlayacağını açık-
lasın. Açlık grevindekiler, ölüm oru-
cundakiler bu uygulamayı tecridi
sona erdirme iradesi olarakgörsün-
ler ve kabul etsinler ve açlık grevi-
ni, ölüm orucunu sona erdirsinler, so-
na erdireceklerini açıklasınlar."
Açıkçası baro başkanlan bu çağ-
nyı yaptıklarında pek umutlanma-
dım. Çünkü bir yılı aşkın bir süredir
yaşadığım tecrübeler, bu konuda her
iki tarafın da çözüm iradesi konusun-
da istekli davranmadığını gördüm.
Haklı haksıztartışması yapmıyorum.
İki tarafın yaklaşımları hiçbir zaman
bir çözüm üretemedi.
Ancak, geçenlerde Yücel Sayman
aradı ve ölüm orucundakilerin baro-
ların çağnsına olumlu yanıt verdik-
lerini söyledi. ölüm orucundakilerin
avukatlarıyla da konuştum, onlar da
bunu doğruladılar.
Önceki akşam bir grup gazeteci bu
dört baronun başkanını dinledik. Ba-
rolann çözüm önerileri oraya gelen
tüm gazetecilere makul geldi. Ada-
let Bakanlığı'mn "Bu çağn koğuş
sistemine dönüş" şeklindeki tepki-
sinin de yerinde olmadığı anlaşıldı.
Baro başkanlan, bakanlığa bir çağ-
rıda bulunarak bu işin çözümü için
topun onlarda olduğunu söylediler.
• • •
Baro başkanlarının çağnsı, bunu
ölüm orucundakilerin de kabul etme-
si, bir çözüm kapısı açabilir. Çünkü,
Adalet Bakanlığı F tipinden vazgeç-
meden, koğuş sistemine dönmeden
ve herhangi bir mimari değişiklik
yapmadan bu çağnya olumlu cevap
verebilir ve böylece Türkiye önemli
birsorunu geride bırakabilir. Gelin bu
çağnya hep birlikte omuz verelim ve
çözüme katkıda bulunalım.
Hikmet Sami Türk birçok tele-
fon görüşmemizde ölümlerden çok
üzüntü duyduğunu ve sorunun çö-
zümünden yana olduğunu söylüyor-
du. Bu bir imkân, umarız yapıcı yak-
laşır.