23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 OCAK 2002 PERŞEMBE DIZI Illüsrrasyon:Valentine Edehnann Alman toplumbilimci Habermas: Avrupa'nm sadece ekonomik değil, kültürel birleşmesi de sağlanmalı Hedefyaşam biçimi olmalıHaberMerkezi-Günümüzün en önem- li Alman filozofu ve toplumbilimcisi olarak tanınan Jürgen Habermas, Avru- pa'nın yeni bir şeyler icat etmek yerine ulus devletin kazanımlannı ulusal sınır- lann ötesine taşıyarak bambaşka bir for- mattakorumayı sağlamak olduğunu söy- ledi. Habermas'ın 'Deutschland" dergi- sinde yayımlanan "Avrupa neden bir anayasa gereksmiyor?" başhklı yazısın- dan bazı bölümleri yayımlıyoruz. Ha- bermas'ın görüşleri şöyle: tkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden hemen son- ra Avrupa'nın siyasi birliği için kollan sıvayarak Avrupa projesini tasarlayan "flk Avrupahlar"ın beklenti ve talepleri ile artık yürürlüğe konmuş olan projeyi sürdürmek göreviyle karşı karşıya kalan bugünkü Avrupalılar'ın beklenti ve talep- leri arasında garip bir tezat var. Bu nok- tada, yalnızca retorik cepheierindeki se- viye farkı değil, belirlenen hedefler ara- sındaki tezat da dikkat çekiyor. Öncü kuşak "Avnıpa Birieşik DevlederTnden söz eder ve ABD ile bir karşılaştırmada bulunmaktan çekinmezken, günümüz- deki tartışmalarda bu tür örneklerden yola çıkılmıyor artık. "Federanzm" söz- cüğü bile itici bulunuyor. ••• Evet, bugün başarmak zorunda oldu- ğumuz görev, yeni bir şeyler icat etmek- ten ziyade, Avrupah ulus devletin kaza- nımlannı ulusal sınırlann ötesine taşıya- rak bambaşka bir formatta konımak; ye- ni olan tek şey, bu süreçte ortaya çıka- cak olan olgular. ••• Avrupa ülkelerinin birleşmesinin sağ- layacağı ekonomik avantajlar Avrupa Birliği'nin daha da genişletilmesi lehi- ne bir argüman olmakla bırlikte, bu ar- gûman ekonomik boyutlarla sınırlı olma- yan kültürel bir çekün gücüyle geçerli ola- bilir ancak. Bu yaşam biçiminin tehdıt altında olması nedeniyle onun korun- ması arzusu, geleceğin Avrupası vizyo- nunu gerçekleştirmek üzere harekete ge- çilmesi ve güncel sonınlann üstesinden gelmek için bir kez daha çaba gösteril- mesi için gereken itici gücü oluşturuyor. Fransa Başbakanı Iionel Jospin 28 Ma- yıs 2001 'de yaptığı muhteşem konuşma- sında siyasi projenin içeriğinin "Avru- pa'run yaşam biçimT olduğuna işaret et- ti: "BundankısasüreöncesinekadarAv- Jurgen HabermaS'tan: Yurttaşlardan oluşan ulus, ortak köken, dil ve tarihle biçimlenen "siyaset öncesi bir kader toplumuyla" kanştınlmamahdır. Aksi takdirde, kolektif kimliği, oluştuğu demokratik süreçten ne önce ne de bağımsız var olan bir yurttaş ulusunun iradesine dayanan karakteri gözden kaçınlır. 'Yurttaş ulusu' ve 'halk ulusu' arasındaki bu tezat demokratik ulus devletin büyük kazanımını da gözler önüne sermektedir. Demokratik ulus-devlet, elde ettiği yurttaşlık statüsüyle tümüyle yepyeni, yani soyut olan ve yasayla ortaya konulan bir dayanışma sergilemeyi başarmıştır. rupa Birliği'nin ortakhkla ilgili tüm ça- balan para ve ekonomi biriiğinin kurul- masıüzerindeyoğunla^mıştL-Bugünise çok daha geniş bir perspektife ihtryaç. du- yuhnaktadır, aksi takdirdeAvrupa salt bir pazar se\iyesine inecek ve küreseUeşme içindeyumuşayacaktır. Oysa Avnıpa yal- mzca bir pazardan ibaret degildir. Avru- pa, tarihin içinde gelişip büyümüş bir toplum modelidüf ••• Yurttaşlardan oluşan ulus, ortak köken, dil ve tarihle biçimlenen "siyaset öncesi bir kadertoplumuyla"kanştınlmamah- dır. Aksi takdirde, kolektif kimliği, oluş- tuğu demokratik süreçten ne önce ne de bağımsız var olan bir yurttaş ulusunun iradesine dayanan karakteri gözden ka- çınlır. 'Yurttaş ulusu' ve "halk ulusu' arasındaki bu tezat demokratik ulus dev- letin büyük kazanımını da gözler önüne sermektedir. Demokratik ulus-devlet, el- de ettiği yurttaşlık statüsüyle tümüyle yepyeni, yani soyut olan ve yasayla or- taya konulan bir dayanışma sergilemeyi başarmıştır. ••• Ortak dil ve yaşam biçimi bu bilincin oluşum sürecini kolaylaştırmış olsalar da, demokrasi ve ulus devletin yan ya- na gelişmiş olduğu olgusundan yola çı- karak halkın cumhuriyetten önce geldi- ği, öncelik taşıdığı sonucu çıkanlamaz. Burada daha ziyade dairesel bir süreç söz konusuydu, nitekım ulusal bihnç ile demokratik yurttaşlık bu süreç içinde gelişerek birbirlerini karşılıklı stabilize ettiler. Yurttaşlık dayanışması, yurttaşla- nn birlik ve beraberligi gibi yeni bir fe- nomeni bu ikisi ile birlikte oluşturdu ve o zamandan bu yana ulus toplumlan bir arada tutan bağ, denebilir ki çimento iş- te bu olgudur. Avrupa'nın ulus devletle- rinın bu oluşum tanhi bize şunu göster- mektedir. Ulusal kimliğin yeni biçimle- ri, ancak belirli tarihsel önkoşullar altın- da, 19. yüzyılın tamamına yayılan uzun bir süreçte oluşmuş olan yapay bir ka- raktere sahiptirler. Bu kımlik biçimlen- mesi varlığım sancıh bir soyutlama sü- recıne borçludur ki, bu süreçte yerel ve feodal (hanedanla ilgili olan) sadakati ortadan kalkarak yerini aynı ulustan ol- mak biçiminde tezahür eden demokra- tik bir yurttaş bilincine bırakmıştır. Eğer bu doğruysa, yurttaşlar arasında bu tür bir birlik ve beraberlik oluşumunun ulu- sal devletin sınırlannın ötesine geçeme- yeceği varsayımında bulunmak için ge- çerlı bir neden yoktur. Ancak ulusal bi- lincin gelişmesinin mümkün olduğu ko- şullar başka bir şeyi, böylesine ihtimal dışı bir kimhk oluşumunun ulusal sınır- lar ötesine de genişleyebilmesi için ye- I 7 ransa Başbakanı Lionel #-/ Jospin, (soldaki) 28 Mayıs A. 200l'de yaptığı konuşmasında siyasi projenin içeriğinin "Avrupa'nın yaşam biçimi" olduğuna işaret ediyordu. Jospin şunlan söylüyordu: "Bundan kısa süre öncesine kadar Avrupa Birliği'nin ortaklıkla ilgili tüm çabalan para ve ekonomi biriiğinin kurulması üzerinde yoğunlaşmıştı... Bugün ise çok daha geniş bir perspektife ihtiyaç duyulmaktadır, aksi takdirde Avrupa salt bir pazar seviyesine inecek ve küreselleşme içinde yumuşayacaktır. Oysa Avrupa yalnızca bir pazardan ibaret değildir. Avrupa, tarihin içinde gelişip büyümüş bir toplum modelidir." rine getirilmesi gereken ampirik önko- şullan aklımıza getirmektedır. Bu önko- şullar şu şekilde sıralanabilir: Birincisi, bir Avrupa yurttaş toplumunun gerkeli- liği, ikincısi, tüm Avrupa'yı kapsayan siyasi bir kamuoyunun oluşumu; üçün- cü olarak da, siyasi bir kültürün yaratıl- ması. • • • Modern Avrupa, entelekrüel, toplum- sal ve siyasi çatışmalarla baş edebilme- si için gereken yöntem ve kurumlan bu toplumsal boyutlar içinde geliştırdi. Son derece acılı olan ve genellikle yazgısım belirleyecek güçte olan çalışmalar yaşa- yan Avrupa, bu süreç içerisinde tınsel ve seküler güçler arasındaki rekabetle, ınanç ve bılim arasındaki bölünmeyle, mezhepler arasındaki endemik kavga- larla ve en nihayetinde, savaşa susamış ulus devletler arasındaki düşmanlık ve rekabetle baş etmeyi öğrendi. Bütün bun- lan başarmamızın, sonınlann üstesin- den gelmemizin nederu, bu çatışmalan ortadan kaldırmak yerine, ritüelleştirme yoluyla zamana göre ayarlamış ve yeni- hkçi enerjilerin kaynağı haline getirmiş olmamızdır. Fransız Devrimi'nin Avru- pası'nın zamansal boyut içinde yaşanan kınhnalar, ara dönemler ve gerilimlere -ki bu sorunlar tüm modernleşme süreç- lerinde yaşanır- karşı gösterdiği tepki, si- yasi partiler arasında ideolojik bir reka- bet oluşturmaktı. Klasik partiler sistemi, kapitalist modernleşmenin muhafaza- kâr, liberal ve sosyalist yorumlannın ya- pıldığı geniş bir spektrumun yeniden üretimine zemin sağlamaktadır. Avrupa olağanüstü derecede zengin bir Yahudi, Yunan, Roma ve Hıristiyan mirasını kahramanca bir entelektüellik- le benimsemesi sonucunda, modern ça- ğın ikiyüzlülüğü karşısında hassas bir ta\Tin tekrar tekrar nasıl alınabileceğini öğrendi. Her halükârda, geçmişten bu- güne dek normatıf öz kavrayışımızı be- lirleyen unsur, bu algımıza damgasını vuran eşitlikçi ve bireysel evrenselliği- miz, yani evrenselliğin ve genelin özel- den veya bireyselden üstün tutulması ge- rektiğini savunan düşünce anlayışumz, Avrupa modernizminin hiç de yabana atılmayacak önemli kazammlanndan biridir. (Deutschland dergisi) Sezer: Ozgurlugu genişletecek irade var ANKARA(Cumhurivet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, birey- sel hak ve özgürlüklerin halkın beklentilerine yanıt verecek biçimde genişle- tilmesi için Türkiye'nin ge- rekli iradeye sahip olduğu- nu bildirdı. Sezer, dün Isveç Başba- kan Yardımcısı Lena Hjeun- WaDen ve berabe- rindeki heyetle görüştü. Se- zer görüşmede, îsveç'in Türkiye'nin AB'ye aday- hğmın kabulü yönünde gös- terdiği çabalara teşekkür etti. AB'ye tam üyelik ere- ğine ulaşmak için çalışma- lann sürdürüldüğünü be- lirten Sezer, bireysel hak ve özgürlüklerin AB tam üyelik ereğinden bağımsız olarak Türk halkının bek- lentilerine de yanıt verecek biçimde genişletilmesi yö- nünde yürütülen çahşmala- nn ileri götürülmesi konu- sunda Türkiye'nin gerekli siyasal iradeye sahip oldu- ğunu vurguladı. PKK lideri'nin yakalanma emrini dönemin ABD Başkanı'nın çıkardığı belirtildi Öcalan operasyonuna Clinton imzası MURATİLEM ATtNA - Terör örgütü PKK lideri Abdul- lah Öcalan'm yakalanmasından iki yıl son- ra karanlıkta kalan bazı sorulann cevapla- n yavaş yavaş bulunmaya başlandı. Bu çer- çevede Öcalan operasyonundaki birinci is- min dönemin ABD Başkanı Bfll Clinton ol- duğu belirtilirken eski Yunanistan dışişle- ri bakanlanndan Teodoros Pangalos ise Öca- lan'L "kendibilgisidışında'' Yunanistan'a getirilmesin- den sonra, Avrupa Parla- mentosu'na (AP) götürme- yi önerdiğini açıkladı. Yunan basınında yer alan ve Clinton'm o dönemde- ki danışmanı olan Tony Bhnkenın açıklamalanna dayandınlan haberde, *ya- kalayın emrini" Clinton'ın çıkarttığı öne sürüldü. Clin- ton'm bu konudaki geliş- meleri sürekli olarak takip ve koordine et- mesi için danışmanı Tony Blinken'ı görev- lendirdiği yazılan haberde, "Başkanoperas- yon hakkmda sürekli bilgi ahnış ve adun adım izlemiş" denildi. Başkanm danışma- mna göre Öcalan'm yakalanma sürecini dönemin Dışişleri Bakanı Madeleine Alb- right da başkanla birükte izlerken her ko- nuda da bilgılendirilmiş. Operasyonu baş- kan adrna koordine edip CIA'nm bu konu- daki fonksiyonlannı yöneten Blinken, işbir- liği içinde bulunduklan tüm ilgili ülkelere IvuT ile sürekli açık hatta bulunmalan ko- nusunda başkan adına talimat verdiğini de ifade etti. Pangalos da konuştu Eski Yunanistan dışişleri bakanlanndan Teodoros Pangalos, Öcalan'ı. "kendi bilgi- si dışuda" Yunanistan'a getirihnesinden Pangalos: AP'ye gönderecektim Öcalan'm yakalanma serüveninin karanlıkta kalan bazı noktalan yavaş yavaş aydınlanıyor. Eski Yunanistan dışişleri bakanlanndan Teodoros Pangalos Öcalan'ı, Yunanistan'a getirilmesinden sonra, AP'ye götürmeyi önerdiğini ancak bunu hükümete kabul ettiremediğini söyledi. sonra, Avrupa Parlamentosu'na (AP) gö- türmeyi önerdiğini, ancak Başbakan Kos- tas Sirnitis ve dönemin bakanlannın bu öne- riyi reddettiklerini söyledi. Pangalos, "O günlerde bir Dışişleri Bakanlığı heyeti be- nim Belgrad ziyaretim hakkuıda bilgi ver- mek için Brüksere gidecekti. Öcalan'ı he- yetin uçağma bindirip Brüksel havaalanm- da kontrol yapümamasından faydalanarak birkaç Avrupa pariamenterini de bilgilen- dirip AP'ye götürmeyi önerdim. Başbakan Simitisve ilgili bakanlarbu önerimi reddet- tikr. Bu önerimdeısrar etmemem hataydı" dedı. Pangalos, tüm olaylar sırasmda Öcalan'ı hiç görmediğini, "üİkesininçıkarlan veba- nşa hizmet etmeyi amaçlayarak tutum ta- kmdığmı" savundu. Bu olayda rolünün yahıızca Öcalan'm Nairobi'dekı Yunan el- çiliğinde kalmasına izin vermek olduğunu ——, iddia eden Pangalos, daha sonra bunun da bir hata ol- duğunu anladığını söyle- di. Öcalan'm Hollanda'ya gitmesinin orada yapılan Türk gösterilerinden son- ra suya düştüğünü, 15 mil- yon dolarlık Yunan yatın- mı karşılığmda Seyşel hü- kümetinin terör örgütü ba- şım almayı kabul ettiğini de belırten Pangalos, tüm bu gelişmelere ilişkin bilgile- rin Başbakan Simitis'e verildiğini ve Simi- tis 'in olan bıtenlerle hemfikir olduğunu açıkladı. Pangalos, "Öyle obnasaydı, iti- radannı beürtirdi'' dedi. Öcalan'm Yunanistan'a getirilmesinde başrolü oynayan ve Ocalan olayında rolü için yakında yargılanacaklar arasında olan emeklı deniz subayı Andonis Naksakis de Yunanistan'mterörörgütüPKK'ye destek verdiğini söyledi. verheugen: Yardım Kuzey'in sorunlarım çözecek Kıbrıs'ta çözüme 206 milyon EuroBRIIKSEL (Cumhuriyet) - AB Ko- misyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günter Verheugen, Kuzey Kıb- ns'a, çözüm ve birleşme haünde 206 milyon Euro bölgesel yardım aktanla- cağını söyledi. \r erheugen, 'Kuzey'inso- runlarmı çözecek' bu paraya ilişkin öne- rinin, özellikle Kıbnslı Türklere önem- li bir sinyal olduğunu söyleyerek, "AB'ye tam üyelik yolu, Kıbns sorununa si\'a- si çözümden geçer" diye konuştu. Avrupa Parlamentosu'nda dün bir konuşma yaparak, AB Komisyonu'nun, 2004- 2006 döneminde AB 'ye tam üye olacaklan varsayılan 10 aday ülkeye yapılacak yardımlar raporu konusunda bilgi veren Verheugen. Kıbns 'ın gele- ceğini tartışmakta olanlara bir öneri ge- tirdiklerini söyledi. Komisyonun yazılı açıklamasında, "Kuze>' Kıbns" başlıklı bir paragrafa yer verilerek, AB'nin adadaki çözüm arayış müzakerelerinı desteklediği, Ku- zey Kıbns için, 2004'te 39 milyon, 2005'te 67 milyon ve 2006"da 100 mil- yon Euro yardım payı öngörüldüğü bil- dirildi. Açıklamada, Rum kesimine ve- ya diğer ülkelere verilecek yardım di- ümleri hakkmda aynntıh bilgi yansıtıl- madığı gözlemlendi. AB Komisyonu'nun 2004- 2006 dö- neminde tam üye olacak adaylar için açıkladığı yardrm miktarlan, aday ül- kelerde genel bir hayal kınklığı yarat- tı. Komisyon, bu rakamlann tartışma ve pazarlığa açık olduğu mesajını ver- di. AB Komisyonu'nun 10 aday-Ma- caristan. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya, Letonya, Litvan- ya, Slov'akya. Malta ve Kıbns Rum Ke- simi- için, tam üye olduklan takdirde, 2004'ten itibaren 3 yılhk süreçte 40 mil- yar Euro yardım bütçesi ayırdığı be- lirtildi. Denktaş:Yardım doğrudan yapılsın KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenk- taş, Avrupa Birliği taranndan Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'ne yapıla- cak olası herhangi bir parasal yardı- nun, kendilerine doğrudan verilmesi halinde geçerli olacağmı belirterek, yardrmlann Rum hükümeti kanalıy- la yapılması halinde bunun kabul edil- meyeceğini bildirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear