01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 OCAK 2002 PERŞEMBE + CUMHURİYET SAYFA KULTUR [email protected] 13 HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ BirAkşam Shakespeare'le... B,>ir akşam, Shakespeare'den söz ederek Havuzbaşı'ndan kentin kalbine doğnı yürüdüğümüz o ilk aşk meleğinin sesi ise kulaklanmdaydı: "Shakespeare, biraz da bizi anlatıyor; duyguyu, onun tutkuya dönüşebilme durumlannı, insanlık hallerini..." O kış gecelerinin en anlamlı yanı, kitap okuma fasıllanndan sonra ge- len eğlencelerdi. Hele birkaç aile, tanıdık bir araya gelmişse: 'yiizük oyunu'ndan •elkiındebenkimde'ye. 'adı nedir'den 'göz kamaşması'na kadar bırçok oyun kurulur. biz ço- cuklann sevincine sevinç katılırdı. Sıra helva çevirmeye gelüıce, anlar- dık ki. bunun ardından, babam yeni bir oyun kuracaktı. Bir meddah olarak ortaya çıkar, binbir söz sayıp döker, kılıktan kılı- ğa girerdi. Önun, o anki hüner dök- türdüğü yer. bir oyun sahnesiydi bi- zim için. Kıyafeti. makyajı, araç ge- reçleri... Bir yandan güle güle uğu- nur kendimizden geçer; öte yandan da, ezbere onca söz döküşüne, de- ğişik tipler yaratmasına şaşar kalır- dık. Halam... Bizim için bir masal ana- sı olan bu selvi boylu kadın. arada bir: "Niyazi şöyleydi, şunu diyecek- sin, o gi\si ona gitmemiş, bir daha şöyle yap" der; aradaki anlattıkla- nyla da bir yönetmen edası, oyun kurucu bilgisiyle karşımıza bir baş- ka anlatıcı olarak çıkardı. ••• Nice sonra, Halkevi'nde bir tiyat- ro topluluğu oluşrurma çabasına gi- ren Uğur Karabulutun yanında kendimi bulduğumda; hiç bilmedi- ğim bir işi yaparak. onun "Hangi oyunu aynayanm" sorusuna yanıt bulabılmek için, okulun kitaplığmı, kentin Atalay kardeşlere aitkitabev- lerini, Osman Kuzulugil in Üniver- site Kitabevi'ni, kent kürüphanesi- ÖKUMA ÖNERİLERİ * W. Shakespeare: Tüm Soneler, Çev.: Talat Sait Halman, 1989, Cem Yay.; Hamlet, Çev.: Sabahattin Eyuboğlu, 1974, RemziKitabevi; Troilos ile Kressida, Çev.: S. Eyuboğlu-M. Urgan, 1993, Adam Yay. * Stanley Wells, Shakespeare Yazar ve Eseri, Çev.: Cevza Se\'gen, 1992, Yapı Kredi Yay. * ParkHonan, Shakespeare: Bir Yaşam, Çev.: Bülent Bozkurt, 2000, Yapı Kredi Yay. * Mîna Urgan, Shakespeare ve Hamlet, 1996, Cem Yay. * Terry Eagleton, William Shakespeare, Çev.: A. Cüneyt Yalaz.1998, Boğaziçi Üni. Yay. * Stephen Greenblatt, Shakespeare ve Kültür Birikimi. Çev.: NilgülPelit, 2001, Dost Kitabevi Yay. *A. Turan Oflazoglu, Shakespeare, 1999, Cem Yay. * Bülent R. Bozkurt, Güneş Çarkında Gölgeler Shakespeare'den Ahntılar, 1990, Meteksan Yay. BELLEK KUTUSU "Shakespeare 'in iislubunda, karşıt aşınlıklar birbirini tamamlar. Düzyazı kusursuz ve çıplaktır. Güldürücü ayrmtı sanatında bir dâhinin, bir veciz konuşma ustasımn, dünyada meraka deger, garip ne varsa tümünü en başanlı biçimde veren birinin yarattığı yapıtlardır bunlar." Boris Pasternak ni alrüst edip, bulabıldiğım oyunla- n lısteleyip, birçok kitabı da edinip okumaya koyulmuştum. Uğur, lise ve üniversiteden bir grupla bizleri bir araya gerirdiğinde, seçip okuduğum oyunlann bir dö- kümünü yapıp, kısaca konulannı, her oyunda kaç kişinin rol alabile- ceğini, nasıl dekor düşünebileceği- mizi yazarak ılk toplantıya yetiştir- miştim. Keşanh AliDestanijPusuda, DeK İbrahinı. Boş Beşik, İ ç Oyun, Hamlet Şu an anımsayabildiğim oyunlardı. Her birine birgerekçe ge- tirerek. TurgutOzakman'ın Duvar- ların Ötesi'ne karar kılan Uğur; "Önce sahne tozuyutmamızgerek" diyerek ilk okumalan Halk Eği- tim'in sahnesinde başlatmıştı. Dizi dizi koltuklar, içimde derin bir boşluk ve yalnızlık duygusu ve- ren o geniş sahne hem ürkütücü hem de büyülii gelmişti bana. Oyundaki "lhtiyar"ı oynayacaktım. Bir ayağı sakat, oyun süresince hiç konuşma- yan birini oynamak ilkten çok iti- ci'sıkıcı gelmişti. Tiyatro bilgisi, oyunculuk deneyi- mi olmayan bızler, Uğur'un binbir çabasıyla kendimizi sahnede bul- muştuk... O, bizım gözümüzde, fut- bol takımı antrenörü gibiydı. Onun, ikide bir, benim buruklu- ğumu gidermek için olsa gerek; "Shakespeare'i biz ancak okuyabi- Kriz, oynayaınayız aslanım! Yüzii- müze gözümüze bulaşünp rezil olu- ruz_." demesi; Şekspıryen edalarla ona söz yetiştirmem... Aramızdaki bu hoş ahşveriş, beni, Shakespeare okumaya yöneltmişti iyice. Hele, gelip kapımı çalan "ükaşk" için edi- lecek sözlerin büyüsünü onda keş- fetmem ise; apayn bir şenlikti bana. • • • Oyun ve büyüyü babamın med- dah oyuniannı kurmadaki hünerin- den, anlatıcının gücünü masal ana- sı halamın birikimınden, tiyatronun ne olmaması gerektiğini Uğur'un o hoş çabasından öğrendığimi söyle- meliyim. Aynı sahnede, birkaç yıl sonra, ilk kez AST'ın 403. KUometre'sini ız- lerken, o hınca hınç dolu salonun coşkusununne anlama geldiğini dü- şünmemde ise; o geçen zamanda Shakespeare'le süren yolculuğu- mun önemli payı vardı. O kentten aynldığım günlerde ise Dostlar Tiyatrosu'nun bir oyununu bu sahnede oynatmak istemeyen bir güruhun zorbahğını da sık sık dü- şünmüş, çocukluk kentimin böyle- si bir an'ın lekesiyle anıhnasuıa üzülmüşümdür. ••• Gene ayru sokaklardan geçtim. Havuzbaşf na gelip heykelin yanı başındaki bankta oturdum. Do- kunduğum kar değil, çocukluğu- mun sesi, rengiydi. Halk Eği- tim'in binasmı karşıma alan ba- kışlanmla iç yolculuğuna çıktım. Shakespeare'in unutamadığun bir sonesini anımsadım: "Belki ben sağ kalır da yazanm kitabeni." Kar yağıyordu çocukluğuma. Babamın, halamın, Uğur'un, Sha- kespeare'in silueti gelip geçiyor- du gözümün önünden. Issızlığın, keder ve sevinç çağlannın yur- duydu burası. Her ipiltide söz sü- kûta erer, belleğin suretine dönü- şürdü kar aydınlığuıdaki gece. Üf- lenen neyin ezgisı gibiydi her bir aşk, bağîıhk. Bir aynkİc, bir yok- sulluk, bir ölüm magmasıydı bu- radaki hayat. Bir akşam, Shakespeare'den söz ederek Havuzbaşı'ndan kentin kalbine doğru yürüdüğümüz o ilk aşk meleğinin sesi ise kulaklanm- daydı: "Shakespeare, biraz da bi- zi anlaöyor; duyguyu, onun tutku- ya dönüşebilme durumlannı, in- sanlık hallerinL." Birazdan kalkıp, artık bir tiyat- ro sahnesine kavuşan çocukluk kentimin sokaklanna düşeceğim. Bir cebimde sıcak leblebiler, öte- kinde Talat Sait Halman ın çevi- risi Soneler. Ilk aşkın ipiltilerine salacağun kendimi. Yarin eşiğin- den geçerken Shakespeare 'den bir sone fısıldayacağım: "Bak göre- ceksin bende başladığını güzün-." Bir akşam Shakespeare'le Erzu- rum'daki yolculuğumu, Bir Yaz Gecesi Rüyası oyununu izleyerek sürdüreceğim. O güzel insanlan bir bir anacağım, hayarın ötesin- dekileri bize gözyaşı ve kahka- hayla gösterenleri de onun şu söz- leriyle, bu akşam, yolculuğumun yol arkadaşı kılacağım: "tnsan, ne yaman bir yapı insan! Akıl gücüy- İe ne soylu birvarhk! Düşünmeye- tenekleri ne sonsuzî Duruşu, kı- nuldanışı ne anlamlı. ne güzel! Ne melekçe davranışlan, ne Tannca kavrayışlan var! Evrenin gözbe- beği insan, canlılann baştacı!" (Hamlet, s. 60) Eskisehir Senfoni Orkestrası ilkkonserini verdi Kültür Servisi - Eskisehir, kültür-sanat faaliyetleri için gereken altyapıyı oluşrurma adına atılan yeni bir adımla daha gündeme geldi. 2001 yılında kuruluş karannın alınmasının ardından açılan sınavla elemanlan belirlenen 'Eskişehir Büyükşehir Bdediyesi Senfoni Orkestrası' 25 Ocak günü ilk konserini konuk şef Bujor Hoinic yönetimınde verdi. Orkestra elemanlanmn çoğunluğunu, 1989 yılında eğitüne başlayan Eskisehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvan ve ülkemizin diğer devlet konservatuvarlarından yetişmiş genç sanatçılar oluşturuyor. Orkestrarun, repertuvannda yer verdiği başyapıtlann yanı sıra, az seslendirilmiş ya da kaydı yapılmamış eserleri yorumlaması ve bir arşiv oluşturması hedefleniyor. Açıklamalı konserler, söyleşili dinletiler, ilkokul öğrencileri için 'çocuk atölyeleri' gibi sanatseverlerle iletişim ve bilgi paylaşımının esas ahndığı faaliyetler de orkestranın gerçekleştırmeyi tasarladığı faaliyetler arasında yer alıyor. 4-10 Mart tarihlerinde yapılacak Selanik Belgesel Film Festivali'nde 70'i aşkın yapım yer alıyor 21. Yüzyılın GörüntüleriASUSELÇUK Birincisi 1999'da Sela- nik'te yapılan "21. Yuzyıbn Görüntüleri", Selanik Bel- gesel Film Festivali'nin ilk etkinliğinden bu yana başa- nyla götürdüğü çalışmalan. 4-10 Mart 2002 tarihleri ara- sında yeniden gerçekleştiri- lecek. Yunan Kültür Bakan- lığı ve Yeniden Uluslararası Selanik Film Festivali'yle NET'in (Yunan Tele\izyon Ağı) desteklediği festivali geçen yıl 16.000 seyirci ızle- di. Uluslararası Selanik Film Festivali'ndeki "New Hori- zons" (Yeni Ufuklar) bölü- münün tanınmış yöneticisi Dimiöi Eipides. belgesel fes- tivalinin de kurucusu ve yö- neticisi. Dört syn bölûm Yetmişi aşkın yabancı ve yerli yapım gösteri süresince film ya da video olarak izle- yiciye sunulacak. 2002'nin ana programındaki filmler dünyadaki sosyal ve kültürel gelışmeleri, durumlan vur- gulayan yapıtlar burada yer alıyor. Bu belgeseller doğru- dan doğruya FIPRESCI ve Izleyicı ödüllerine de aday oluyorlar. Festival bitiminde ulusal ve uluslararası basın göre\üleri 2002 etkinliğinin en başanh ulusal ve uluslara- rası filmlerini oylanyla be- lirliyorlar. Bu yılki bölüm adlan da festivalin zenginliğinin ayn birkanıtı: a) Xlem Of The VVbrld'de (Dünyaya Bakışlar) sosyal açıdan belirleyici, önemli konulan işleyen yapıtlar gös- teriliyor. b) Portraits-Human Jour- neys (Portreler-lnsan Yolcu- Verner Herzog'un bdgeseDerinden bir seçkidefestNabemierlebuluşacak.FestivalayncaHerzog'a sinemaya yapüğı önemli katlalarmdan ötürii "Onursal Odül" verecek. luklan) kültürel değişimler çük öyküleri içeren bir bö- malarda dünyanın bu çocuk- vetarihsel gelişmeler de in- sanlann bu konulardakı yap- tığı etkiler ve katkılar vurgu- lanıyor. c) RecordingOur Memny (Belleğimizi Saptamak) bö- lümünde sosyal, tarihi yapı- lanmalann gerçekleriyle, ka- nıtlan sunuluyor, toplulukla- nn tarihsel kökenli önemli tanıklıklan sergileniyor. d) Stories To TeD (Anlatıla- cak Öyküler) insanın doğay- la olan sürekli ilişkisini, onunla nasıl iç içe yaşadığı- nı ve daha birçok şeyi nasıl paylaştığını betimleyen kü- lüm. Festivalin özel tema baş- lıklannı da "FocusOn Chfld- ren" (Odak Çocuklar) ve "Diversions" (Eğlenceler) oluşturuyor. Odak Çocuk- lar'da Üçüncü Dünya, geliş- mekte olan ülkelerdeki ço- cukların yaşam koşullarını yansıtan bir dizi belgeselden oluşuyor. Bu ülkelerde yaşam savaşı veren çocuklann zorluklan- nı, çıkmazlannı, karşı karşı- ya kaldıklan kayıtsızlıklan, sosyal adaletsizlikleri, acı- masızlığı irdeleyen bu çalış- lara nasıl saldırgan, düşman- ca, duygusuz bir tutum sergi- lediği gösterilecek. Eğlenceler'de eğlence ve gösteri dünyasını anlatan ya- pımlar gecenin geç saatlerin- de izieyicilerie buluşacaklar. Toplu Gösteriler ve Özel Etkinlikler'de Yunan belge- sel üretimindeki son çalış- malar var. Aynca seçkin ve önemli yabancılann, Yunan- lı film yapımcılannın port- releri ve toplu gösterileri yer alıyor Almanya'nın ve dünya si- nemasının en ünlü yönet- menlerinden Verner Her- zog"un belgesellerinden bir seçki de festivalseverlerle buluşacak. Festival aynca Herzog'a sinemaya yaptığı önemli katkılanndan ötürii "Onursal Ödül" verecek. Semınerler ve yan etkin- liklerde ünlü bir uluslararası iletişim uzmaruyla, telekon- ferans yöntemiyle "TheLan- guageOfNew Technologies'' lYeni Teknolojilerin DiJi) başlıklı ilginç bir sunum ya- pılacak. "European Documentary Network" (A\Tupa Belgesel- ler Ağı) işbirliğiyle düzenle- necek olan Forum 2002'de, Akdeniz ve Güney Doğu Av- rupa bölgesindeki sinemacı- lann projelerine destek ver- me amacıyla düzenleniyor. 6-9 Mart tarihleri arasın- da, NET'in (Yunan Televiz- yon Ağı) sponsorluğunu üst- İendiği girişim "Doç Mar- ket" (Belgesel Pazan) belge- sellerin pazarlanmasını sağ- layacak. Bu pazar, belgesel- lerin Balkanlar'da ve Doğu Avrupa ülkelerindeki satışla- rrnı ve dağıtım olanaklannı geliştirmek amacıyla kuru- luyor. Festival fılmleri, yine Aris- totelous meydanında bulu- nan Olympion ve Pavlos Zannas salonlannda ilgi du- yanlarla buluşacak. 21. Yüzyılın Görüntüleri etkinliği, belgesel filmler için hem uluslararası hem de ulusal boyutta gerçekten yol açan bir girişim olma potan- siyelini taşıyor. Etkinhğin en önemli amacı ise belgeselle- rin, yiten tarihsel belleklerin diri tutulmasını sağlamak ve giderek genişleyecek bir iz- leyici kitlesine ulaşmasını sağlamak. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL 'Aramzda Ünlü Yok mu? Ama Bu Durumda...' Bir süre önce genç oyunculardan oluşma bir tiyatro topluluğunun uyelerinden biri, toplu bilet satışı için bu işleri bilen biriyle konuşurken şu tavsiyeyi alır: "Aranızda, televizyonda biraz ün kazanmış bir kişi bile olsa inanın ki salonunuzu doldurmam işten bile değildi! Ama bu durum- da..." Evet, bu durumda, tiyatro oyununuz ne kadar çaba ürünü ve düzeyli olursa olsun, salonunuz- da hava alırsınız! Peki ya şu ün işi, acaba çok mu zor televiz- yonlarda biraz olsun ün kazanmak? Hayır, hiç değıl ve işin asıl zor yanı da zaten bu kadar ko- lay olması. örneğin bir hanım sanatçıysanız, bazen asıl sanatınızı icra etmeden de ün kazanabilirsiniz. Nasıl mı? Ne bileyim ben, mesela son aşkınızı nasıl terk ettiğinizi anlatırsınız; kimlerden daha güzel olduğunuzu kamuoyunun bilgisine sunar- sınız ya da sahnede veya başka bir yerde, giy- sinizden kazara fırlayan biryeriniz olmuşsa eğer, halkı ve hayranlannızı bu konuda bilgilendirirsi- niz. Bunun gibi şeyler. Bir sürü şey. Aslında hiçli- ğin yolları pek çok ve artık ülkemizde hiçlerin medyada ün sahibi olmalanndan daha kolay bir şey yok. Dahası artık hiçlik, ün kazanmanın ol- mazsa olmaz önkoşulu ve gerçek sanatın, sa- natçının işi ülkemizde bu yüzden çok zor. Sanat ile hiçlik, birbiriyle asla bağdaşamaya- cağı için! Eğer birtoplum, vardığı son noktada birgün- dem toplumuna dönüşmüşse eğer, sanatın ve düşüncenin o toplumda barınabilmesi bundan böyle olanaksızdır. Çünkü gündem toplumlan, gerektiğinde yaratıcı yalnızlıklan yeğleyen, bütün bir yaşama hep eleştirel bakmayı yaşamanın tek doğru bıçimi sayan, eğlenceden pespayeliği de- ğil, neşelı paylaşımları anlayan bireylerden de- ğil, ama ömrü ancak birkaç günlük gündem maddelerinin çevresinde öbeklenmeyi ve o maddeler üzerinde yoğunlaşmayı yaşamak sa- yan, yaşamayı her zaman günlük olan ile öz- deşleştiren, hiçliği her zaman varoluşa yeğleyen, zamanı yaşıyorum derken onu öldürdüğünün bi- lincine asla varamayan sürü uyelerinden oluşur. Ve gerçek anlamdaki bireyler ile tek ortak nok- taları, kendilerinin de -sait türsel bağlamda- in- san adını taşıması olan bu üyelerden oluşma sü- rü, sürü olma niteliğinden kaynaklanma tüm özellikleri sergiler. örnegin bu sürü üyeleri, gösterışli birarada- lıkları çok severler. Bu yüzden anma törenleri ve anma günlerı, onları en sık bir araya getiren ne- denler arasındadır. Elbette bu olgunun bir de derinde yatan nedeni vardır. Böyle sürüler, hiç- bir değeri yaşatmayı -yaşatma, düşünmeyi ve sürekli hesaplaşmayı gerektirdiği için- başara- madıklarından, anmalara özel bir önem verirler. Sürü üyeleri için anma eylemleri, biranlamda on- lan yaşatamamış olmanın sorumluluğundan kur- tarmanın, bir başka anlamda da önem verilme- si gerekenlere kendilerinin de önem verdikleri ya- lanına geçerlik kazandırmanın en etkili yoludur. Elbette sonuçta geride kalan, sadece yalan ve yanılsamadır. Ama gündem sürülerinin üyeleri için bunun hiç önemi yoktur. Çünkü onlar, çok kısa zaman- da kendi yalanlarına herkesten önce kendilerini ınandırma konusunda, belki de ancak Tanrı ver- gisi diye adlandınlabilecek bir yeteneğe sahip- tirler. Bu eşsiz yetenekleri sayesinde, andıklan- nı gerçekten anladıklarına ve önemsediklerine, imza günlerinde önünde kuyruklar oluşturduk- larını gerçekten okuduklanna kendilerini inandır- maları, an meselesidir. Böyleleri arasından dergilere ya da günlük ga- zetelere yazı yazanlar da varsa eğer -ki, epey vardır!- onlann yazıları da bir tür topluluk gibidir, çünkü o yazılarda bireysel ya da o zamana ka- darkilerden aynlan özgün düşüncelere hiç rast- lanmaz. O kadar ki, bunların yazılarını uzun sü- re okuyamasanız bile, bir gün yeniden okuma- ya başladığınızda, kendinizi kaldığınız yerden devam ediyormuş gibi hissedersiniz. Bu sürüler böylece yaşayıp giderler ve gider- ken de ne yazık ki her şeyi alıp beraberlerinde götürürler! e-posta: ahmetcemal >' superonline.com acem2Ort hotmail.com De Palma onuruna özel gösterim PARİS(AFP)- Amerikah film yönermeni Brian De Palma Paris'te Pompidou Centre'da gerçekleştirilecek 'Brian De Palma Özel Gösterimi'nin onur konuğu olacak. Palma'nın tüm çalışmalannı kapsayan ve 6 Şubat - 4 Mart tarihlerindeki gösterim retrospektif niteliğüıde Gösterimler De Palma'nın gerçekleştireceği bir basın toplantısıyla baslayacak. 'Blow Out', 'CarrieYThe Untouchables' 'Scarface' ve 'Mission Impossible' gibi tanınmış filmlere imza atmış olan yönetmen, son olarak Paris'teki çekimleri geçen aylarda tamamlanan Antonio Banderas'ın başrolde olduğu filmin yönetmenliğini yapmıştı. 'Femme Noir' adlı filmde Banderas'a Rebecca Romijn - Stamos eşlik ediyor. Bazı filmlerin gösterimlerinde yönetmenin katılımıyla söyleşiler gerçekleştirilecek. Eskilerden modern eserler ESKİSEHİR- Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Bilgehan Uzuner 15. kişisel sergisini, Ankara'daki Akbank Sanat Galerisi'nde açtı. 31 Ocak'a kadar devam edecek olan sergide, Uzuner'in bir yıllık çalışmalannın ürünü olan 10 ikona ve 25 özgün baskı resim eserleri bulunuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear