Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
31 OCAK 2002 PERŞEMBE
+
CUMHURİYET SAYFA
KULTUR [email protected] 13
HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ
BirAkşam Shakespeare'le...
B,>ir akşam,
Shakespeare'den
söz ederek
Havuzbaşı'ndan
kentin kalbine doğnı
yürüdüğümüz
o ilk aşk meleğinin
sesi ise kulaklanmdaydı:
"Shakespeare,
biraz da bizi anlatıyor;
duyguyu, onun
tutkuya dönüşebilme
durumlannı, insanlık
hallerini..."
O kış gecelerinin en anlamlı yanı,
kitap okuma fasıllanndan sonra ge-
len eğlencelerdi. Hele birkaç aile,
tanıdık bir araya gelmişse: 'yiizük
oyunu'ndan •elkiındebenkimde'ye.
'adı nedir'den 'göz kamaşması'na
kadar bırçok oyun kurulur. biz ço-
cuklann sevincine sevinç katılırdı.
Sıra helva çevirmeye gelüıce, anlar-
dık ki. bunun ardından, babam yeni
bir oyun kuracaktı.
Bir meddah olarak ortaya çıkar,
binbir söz sayıp döker, kılıktan kılı-
ğa girerdi. Önun, o anki hüner dök-
türdüğü yer. bir oyun sahnesiydi bi-
zim için. Kıyafeti. makyajı, araç ge-
reçleri... Bir yandan güle güle uğu-
nur kendimizden geçer; öte yandan
da, ezbere onca söz döküşüne, de-
ğişik tipler yaratmasına şaşar kalır-
dık.
Halam... Bizim için bir masal ana-
sı olan bu selvi boylu kadın. arada
bir: "Niyazi şöyleydi, şunu diyecek-
sin, o gi\si ona gitmemiş, bir daha
şöyle yap" der; aradaki anlattıkla-
nyla da bir yönetmen edası, oyun
kurucu bilgisiyle karşımıza bir baş-
ka anlatıcı olarak çıkardı.
•••
Nice sonra, Halkevi'nde bir tiyat-
ro topluluğu oluşrurma çabasına gi-
ren Uğur Karabulutun yanında
kendimi bulduğumda; hiç bilmedi-
ğim bir işi yaparak. onun "Hangi
oyunu aynayanm" sorusuna yanıt
bulabılmek için, okulun kitaplığmı,
kentin Atalay kardeşlere aitkitabev-
lerini, Osman Kuzulugil in Üniver-
site Kitabevi'ni, kent kürüphanesi-
ÖKUMA ÖNERİLERİ
* W. Shakespeare: Tüm Soneler, Çev.: Talat Sait Halman,
1989, Cem Yay.; Hamlet, Çev.: Sabahattin Eyuboğlu,
1974, RemziKitabevi; Troilos ile Kressida, Çev.: S.
Eyuboğlu-M. Urgan, 1993, Adam Yay.
* Stanley Wells, Shakespeare Yazar ve Eseri, Çev.: Cevza
Se\'gen, 1992, Yapı Kredi Yay.
* ParkHonan, Shakespeare: Bir Yaşam, Çev.: Bülent
Bozkurt, 2000, Yapı Kredi Yay.
* Mîna Urgan, Shakespeare ve Hamlet, 1996, Cem Yay.
* Terry Eagleton, William Shakespeare, Çev.: A. Cüneyt
Yalaz.1998, Boğaziçi Üni. Yay.
* Stephen Greenblatt, Shakespeare ve Kültür Birikimi.
Çev.: NilgülPelit, 2001, Dost Kitabevi Yay.
*A. Turan Oflazoglu, Shakespeare, 1999, Cem Yay.
* Bülent R. Bozkurt, Güneş Çarkında Gölgeler
Shakespeare'den Ahntılar, 1990, Meteksan Yay.
BELLEK KUTUSU
"Shakespeare 'in iislubunda, karşıt aşınlıklar birbirini
tamamlar. Düzyazı kusursuz ve çıplaktır. Güldürücü
ayrmtı sanatında bir dâhinin, bir veciz konuşma
ustasımn, dünyada meraka deger, garip ne varsa tümünü
en başanlı biçimde veren birinin yarattığı yapıtlardır
bunlar." Boris Pasternak
ni alrüst edip, bulabıldiğım oyunla-
n lısteleyip, birçok kitabı da edinip
okumaya koyulmuştum.
Uğur, lise ve üniversiteden bir
grupla bizleri bir araya gerirdiğinde,
seçip okuduğum oyunlann bir dö-
kümünü yapıp, kısaca konulannı,
her oyunda kaç kişinin rol alabile-
ceğini, nasıl dekor düşünebileceği-
mizi yazarak ılk toplantıya yetiştir-
miştim. Keşanh AliDestanijPusuda,
DeK İbrahinı. Boş Beşik, İ ç Oyun,
Hamlet Şu an anımsayabildiğim
oyunlardı. Her birine birgerekçe ge-
tirerek. TurgutOzakman'ın Duvar-
ların Ötesi'ne karar kılan Uğur;
"Önce sahne tozuyutmamızgerek"
diyerek ilk okumalan Halk Eği-
tim'in sahnesinde başlatmıştı.
Dizi dizi koltuklar, içimde derin
bir boşluk ve yalnızlık duygusu ve-
ren o geniş sahne hem ürkütücü hem
de büyülii gelmişti bana. Oyundaki
"lhtiyar"ı oynayacaktım. Bir ayağı
sakat, oyun süresince hiç konuşma-
yan birini oynamak ilkten çok iti-
ci'sıkıcı gelmişti.
Tiyatro bilgisi, oyunculuk deneyi-
mi olmayan bızler, Uğur'un binbir
çabasıyla kendimizi sahnede bul-
muştuk... O, bizım gözümüzde, fut-
bol takımı antrenörü gibiydı.
Onun, ikide bir, benim buruklu-
ğumu gidermek için olsa gerek;
"Shakespeare'i biz ancak okuyabi-
Kriz, oynayaınayız aslanım! Yüzii-
müze gözümüze bulaşünp rezil olu-
ruz_." demesi; Şekspıryen edalarla
ona söz yetiştirmem... Aramızdaki
bu hoş ahşveriş, beni, Shakespeare
okumaya yöneltmişti iyice. Hele,
gelip kapımı çalan "ükaşk" için edi-
lecek sözlerin büyüsünü onda keş-
fetmem ise; apayn bir şenlikti bana.
• • •
Oyun ve büyüyü babamın med-
dah oyuniannı kurmadaki hünerin-
den, anlatıcının gücünü masal ana-
sı halamın birikimınden, tiyatronun
ne olmaması gerektiğini Uğur'un o
hoş çabasından öğrendığimi söyle-
meliyim.
Aynı sahnede, birkaç yıl sonra, ilk
kez AST'ın 403. KUometre'sini ız-
lerken, o hınca hınç dolu salonun
coşkusununne anlama geldiğini dü-
şünmemde ise; o geçen zamanda
Shakespeare'le süren yolculuğu-
mun önemli payı vardı.
O kentten aynldığım günlerde ise
Dostlar Tiyatrosu'nun bir oyununu
bu sahnede oynatmak istemeyen bir
güruhun zorbahğını da sık sık dü-
şünmüş, çocukluk kentimin böyle-
si bir an'ın lekesiyle anıhnasuıa
üzülmüşümdür.
•••
Gene ayru sokaklardan geçtim.
Havuzbaşf na gelip heykelin yanı
başındaki bankta oturdum. Do-
kunduğum kar değil, çocukluğu-
mun sesi, rengiydi. Halk Eği-
tim'in binasmı karşıma alan ba-
kışlanmla iç yolculuğuna çıktım.
Shakespeare'in unutamadığun bir
sonesini anımsadım: "Belki ben
sağ kalır da yazanm kitabeni."
Kar yağıyordu çocukluğuma.
Babamın, halamın, Uğur'un, Sha-
kespeare'in silueti gelip geçiyor-
du gözümün önünden. Issızlığın,
keder ve sevinç çağlannın yur-
duydu burası. Her ipiltide söz sü-
kûta erer, belleğin suretine dönü-
şürdü kar aydınlığuıdaki gece. Üf-
lenen neyin ezgisı gibiydi her bir
aşk, bağîıhk. Bir aynkİc, bir yok-
sulluk, bir ölüm magmasıydı bu-
radaki hayat.
Bir akşam, Shakespeare'den söz
ederek Havuzbaşı'ndan kentin
kalbine doğru yürüdüğümüz o ilk
aşk meleğinin sesi ise kulaklanm-
daydı: "Shakespeare, biraz da bi-
zi anlaöyor; duyguyu, onun tutku-
ya dönüşebilme durumlannı, in-
sanlık hallerinL."
Birazdan kalkıp, artık bir tiyat-
ro sahnesine kavuşan çocukluk
kentimin sokaklanna düşeceğim.
Bir cebimde sıcak leblebiler, öte-
kinde Talat Sait Halman ın çevi-
risi Soneler. Ilk aşkın ipiltilerine
salacağun kendimi. Yarin eşiğin-
den geçerken Shakespeare 'den bir
sone fısıldayacağım: "Bak göre-
ceksin bende başladığını güzün-."
Bir akşam Shakespeare'le Erzu-
rum'daki yolculuğumu, Bir Yaz
Gecesi Rüyası oyununu izleyerek
sürdüreceğim. O güzel insanlan
bir bir anacağım, hayarın ötesin-
dekileri bize gözyaşı ve kahka-
hayla gösterenleri de onun şu söz-
leriyle, bu akşam, yolculuğumun
yol arkadaşı kılacağım: "tnsan, ne
yaman bir yapı insan! Akıl gücüy-
İe ne soylu birvarhk! Düşünmeye-
tenekleri ne sonsuzî Duruşu, kı-
nuldanışı ne anlamlı. ne güzel! Ne
melekçe davranışlan, ne Tannca
kavrayışlan var! Evrenin gözbe-
beği insan, canlılann baştacı!"
(Hamlet, s. 60)
Eskisehir
Senfoni
Orkestrası
ilkkonserini
verdi
Kültür Servisi -
Eskisehir, kültür-sanat
faaliyetleri için gereken
altyapıyı oluşrurma
adına atılan yeni bir
adımla daha gündeme
geldi. 2001 yılında
kuruluş karannın
alınmasının ardından
açılan sınavla elemanlan
belirlenen 'Eskişehir
Büyükşehir Bdediyesi
Senfoni Orkestrası'
25 Ocak günü ilk
konserini konuk şef
Bujor Hoinic
yönetimınde verdi.
Orkestra elemanlanmn
çoğunluğunu,
1989 yılında eğitüne
başlayan Eskisehir
Anadolu Üniversitesi
Devlet Konservatuvan ve
ülkemizin diğer devlet
konservatuvarlarından
yetişmiş genç sanatçılar
oluşturuyor.
Orkestrarun,
repertuvannda yer
verdiği başyapıtlann
yanı sıra, az
seslendirilmiş ya da
kaydı yapılmamış
eserleri yorumlaması ve
bir arşiv oluşturması
hedefleniyor.
Açıklamalı konserler,
söyleşili dinletiler,
ilkokul öğrencileri
için 'çocuk atölyeleri'
gibi sanatseverlerle
iletişim ve bilgi
paylaşımının esas
ahndığı faaliyetler de
orkestranın
gerçekleştırmeyi
tasarladığı faaliyetler
arasında yer alıyor.
4-10 Mart tarihlerinde yapılacak Selanik Belgesel Film Festivali'nde 70'i aşkın yapım yer alıyor
21. Yüzyılın GörüntüleriASUSELÇUK
Birincisi 1999'da Sela-
nik'te yapılan "21. Yuzyıbn
Görüntüleri", Selanik Bel-
gesel Film Festivali'nin ilk
etkinliğinden bu yana başa-
nyla götürdüğü çalışmalan.
4-10 Mart 2002 tarihleri ara-
sında yeniden gerçekleştiri-
lecek. Yunan Kültür Bakan-
lığı ve Yeniden Uluslararası
Selanik Film Festivali'yle
NET'in (Yunan Tele\izyon
Ağı) desteklediği festivali
geçen yıl 16.000 seyirci ızle-
di. Uluslararası Selanik Film
Festivali'ndeki "New Hori-
zons" (Yeni Ufuklar) bölü-
münün tanınmış yöneticisi
Dimiöi Eipides. belgesel fes-
tivalinin de kurucusu ve yö-
neticisi.
Dört syn bölûm
Yetmişi aşkın yabancı ve
yerli yapım gösteri süresince
film ya da video olarak izle-
yiciye sunulacak. 2002'nin
ana programındaki filmler
dünyadaki sosyal ve kültürel
gelışmeleri, durumlan vur-
gulayan yapıtlar burada yer
alıyor. Bu belgeseller doğru-
dan doğruya FIPRESCI ve
Izleyicı ödüllerine de aday
oluyorlar. Festival bitiminde
ulusal ve uluslararası basın
göre\üleri 2002 etkinliğinin
en başanh ulusal ve uluslara-
rası filmlerini oylanyla be-
lirliyorlar.
Bu yılki bölüm adlan da
festivalin zenginliğinin ayn
birkanıtı:
a) Xlem Of The VVbrld'de
(Dünyaya Bakışlar) sosyal
açıdan belirleyici, önemli
konulan işleyen yapıtlar gös-
teriliyor.
b) Portraits-Human Jour-
neys (Portreler-lnsan Yolcu-
Verner Herzog'un bdgeseDerinden bir seçkidefestNabemierlebuluşacak.FestivalayncaHerzog'a
sinemaya yapüğı önemli katlalarmdan ötürii "Onursal Odül" verecek.
luklan) kültürel değişimler çük öyküleri içeren bir bö- malarda dünyanın bu çocuk-
vetarihsel gelişmeler de in-
sanlann bu konulardakı yap-
tığı etkiler ve katkılar vurgu-
lanıyor.
c) RecordingOur Memny
(Belleğimizi Saptamak) bö-
lümünde sosyal, tarihi yapı-
lanmalann gerçekleriyle, ka-
nıtlan sunuluyor, toplulukla-
nn tarihsel kökenli önemli
tanıklıklan sergileniyor.
d) Stories To TeD (Anlatıla-
cak Öyküler) insanın doğay-
la olan sürekli ilişkisini,
onunla nasıl iç içe yaşadığı-
nı ve daha birçok şeyi nasıl
paylaştığını betimleyen kü-
lüm.
Festivalin özel tema baş-
lıklannı da "FocusOn Chfld-
ren" (Odak Çocuklar) ve
"Diversions" (Eğlenceler)
oluşturuyor. Odak Çocuk-
lar'da Üçüncü Dünya, geliş-
mekte olan ülkelerdeki ço-
cukların yaşam koşullarını
yansıtan bir dizi belgeselden
oluşuyor.
Bu ülkelerde yaşam savaşı
veren çocuklann zorluklan-
nı, çıkmazlannı, karşı karşı-
ya kaldıklan kayıtsızlıklan,
sosyal adaletsizlikleri, acı-
masızlığı irdeleyen bu çalış-
lara nasıl saldırgan, düşman-
ca, duygusuz bir tutum sergi-
lediği gösterilecek.
Eğlenceler'de eğlence ve
gösteri dünyasını anlatan ya-
pımlar gecenin geç saatlerin-
de izieyicilerie buluşacaklar.
Toplu Gösteriler ve Özel
Etkinlikler'de Yunan belge-
sel üretimindeki son çalış-
malar var. Aynca seçkin ve
önemli yabancılann, Yunan-
lı film yapımcılannın port-
releri ve toplu gösterileri yer
alıyor
Almanya'nın ve dünya si-
nemasının en ünlü yönet-
menlerinden Verner Her-
zog"un belgesellerinden bir
seçki de festivalseverlerle
buluşacak. Festival aynca
Herzog'a sinemaya yaptığı
önemli katkılanndan ötürii
"Onursal Ödül" verecek.
Semınerler ve yan etkin-
liklerde ünlü bir uluslararası
iletişim uzmaruyla, telekon-
ferans yöntemiyle "TheLan-
guageOfNew Technologies''
lYeni Teknolojilerin DiJi)
başlıklı ilginç bir sunum ya-
pılacak.
"European Documentary
Network" (A\Tupa Belgesel-
ler Ağı) işbirliğiyle düzenle-
necek olan Forum 2002'de,
Akdeniz ve Güney Doğu Av-
rupa bölgesindeki sinemacı-
lann projelerine destek ver-
me amacıyla düzenleniyor.
6-9 Mart tarihleri arasın-
da, NET'in (Yunan Televiz-
yon Ağı) sponsorluğunu üst-
İendiği girişim "Doç Mar-
ket" (Belgesel Pazan) belge-
sellerin pazarlanmasını sağ-
layacak. Bu pazar, belgesel-
lerin Balkanlar'da ve Doğu
Avrupa ülkelerindeki satışla-
rrnı ve dağıtım olanaklannı
geliştirmek amacıyla kuru-
luyor.
Festival fılmleri, yine Aris-
totelous meydanında bulu-
nan Olympion ve Pavlos
Zannas salonlannda ilgi du-
yanlarla buluşacak.
21. Yüzyılın Görüntüleri
etkinliği, belgesel filmler
için hem uluslararası hem de
ulusal boyutta gerçekten yol
açan bir girişim olma potan-
siyelini taşıyor. Etkinhğin en
önemli amacı ise belgeselle-
rin, yiten tarihsel belleklerin
diri tutulmasını sağlamak ve
giderek genişleyecek bir iz-
leyici kitlesine ulaşmasını
sağlamak.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
'Aramzda Ünlü Yok mu?
Ama Bu Durumda...'
Bir süre önce genç oyunculardan oluşma bir
tiyatro topluluğunun uyelerinden biri, toplu bilet
satışı için bu işleri bilen biriyle konuşurken şu
tavsiyeyi alır: "Aranızda, televizyonda biraz ün
kazanmış bir kişi bile olsa inanın ki salonunuzu
doldurmam işten bile değildi! Ama bu durum-
da..."
Evet, bu durumda, tiyatro oyununuz ne kadar
çaba ürünü ve düzeyli olursa olsun, salonunuz-
da hava alırsınız!
Peki ya şu ün işi, acaba çok mu zor televiz-
yonlarda biraz olsun ün kazanmak? Hayır, hiç
değıl ve işin asıl zor yanı da zaten bu kadar ko-
lay olması.
örneğin bir hanım sanatçıysanız, bazen asıl
sanatınızı icra etmeden de ün kazanabilirsiniz.
Nasıl mı? Ne bileyim ben, mesela son aşkınızı
nasıl terk ettiğinizi anlatırsınız; kimlerden daha
güzel olduğunuzu kamuoyunun bilgisine sunar-
sınız ya da sahnede veya başka bir yerde, giy-
sinizden kazara fırlayan biryeriniz olmuşsa eğer,
halkı ve hayranlannızı bu konuda bilgilendirirsi-
niz.
Bunun gibi şeyler. Bir sürü şey. Aslında hiçli-
ğin yolları pek çok ve artık ülkemizde hiçlerin
medyada ün sahibi olmalanndan daha kolay bir
şey yok. Dahası artık hiçlik, ün kazanmanın ol-
mazsa olmaz önkoşulu ve gerçek sanatın, sa-
natçının işi ülkemizde bu yüzden çok zor.
Sanat ile hiçlik, birbiriyle asla bağdaşamaya-
cağı için!
Eğer birtoplum, vardığı son noktada birgün-
dem toplumuna dönüşmüşse eğer, sanatın ve
düşüncenin o toplumda barınabilmesi bundan
böyle olanaksızdır. Çünkü gündem toplumlan,
gerektiğinde yaratıcı yalnızlıklan yeğleyen, bütün
bir yaşama hep eleştirel bakmayı yaşamanın tek
doğru bıçimi sayan, eğlenceden pespayeliği de-
ğil, neşelı paylaşımları anlayan bireylerden de-
ğil, ama ömrü ancak birkaç günlük gündem
maddelerinin çevresinde öbeklenmeyi ve o
maddeler üzerinde yoğunlaşmayı yaşamak sa-
yan, yaşamayı her zaman günlük olan ile öz-
deşleştiren, hiçliği her zaman varoluşa yeğleyen,
zamanı yaşıyorum derken onu öldürdüğünün bi-
lincine asla varamayan sürü uyelerinden oluşur.
Ve gerçek anlamdaki bireyler ile tek ortak nok-
taları, kendilerinin de -sait türsel bağlamda- in-
san adını taşıması olan bu üyelerden oluşma sü-
rü, sürü olma niteliğinden kaynaklanma tüm
özellikleri sergiler.
örnegin bu sürü üyeleri, gösterışli birarada-
lıkları çok severler. Bu yüzden anma törenleri ve
anma günlerı, onları en sık bir araya getiren ne-
denler arasındadır. Elbette bu olgunun bir de
derinde yatan nedeni vardır. Böyle sürüler, hiç-
bir değeri yaşatmayı -yaşatma, düşünmeyi ve
sürekli hesaplaşmayı gerektirdiği için- başara-
madıklarından, anmalara özel bir önem verirler.
Sürü üyeleri için anma eylemleri, biranlamda on-
lan yaşatamamış olmanın sorumluluğundan kur-
tarmanın, bir başka anlamda da önem verilme-
si gerekenlere kendilerinin de önem verdikleri ya-
lanına geçerlik kazandırmanın en etkili yoludur.
Elbette sonuçta geride kalan, sadece yalan ve
yanılsamadır.
Ama gündem sürülerinin üyeleri için bunun
hiç önemi yoktur. Çünkü onlar, çok kısa zaman-
da kendi yalanlarına herkesten önce kendilerini
ınandırma konusunda, belki de ancak Tanrı ver-
gisi diye adlandınlabilecek bir yeteneğe sahip-
tirler. Bu eşsiz yetenekleri sayesinde, andıklan-
nı gerçekten anladıklarına ve önemsediklerine,
imza günlerinde önünde kuyruklar oluşturduk-
larını gerçekten okuduklanna kendilerini inandır-
maları, an meselesidir.
Böyleleri arasından dergilere ya da günlük ga-
zetelere yazı yazanlar da varsa eğer -ki, epey
vardır!- onlann yazıları da bir tür topluluk gibidir,
çünkü o yazılarda bireysel ya da o zamana ka-
darkilerden aynlan özgün düşüncelere hiç rast-
lanmaz. O kadar ki, bunların yazılarını uzun sü-
re okuyamasanız bile, bir gün yeniden okuma-
ya başladığınızda, kendinizi kaldığınız yerden
devam ediyormuş gibi hissedersiniz.
Bu sürüler böylece yaşayıp giderler ve gider-
ken de ne yazık ki her şeyi alıp beraberlerinde
götürürler!
e-posta: ahmetcemal >' superonline.com
acem2Ort hotmail.com
De Palma onuruna özel gösterim
PARİS(AFP)-
Amerikah film
yönermeni Brian De
Palma Paris'te Pompidou
Centre'da
gerçekleştirilecek 'Brian
De Palma Özel
Gösterimi'nin onur
konuğu olacak.
Palma'nın tüm
çalışmalannı kapsayan
ve 6 Şubat - 4 Mart tarihlerindeki gösterim
retrospektif niteliğüıde Gösterimler De
Palma'nın gerçekleştireceği bir basın
toplantısıyla baslayacak. 'Blow Out',
'CarrieYThe Untouchables' 'Scarface' ve
'Mission Impossible' gibi tanınmış filmlere
imza atmış olan yönetmen, son olarak Paris'teki
çekimleri geçen aylarda tamamlanan Antonio
Banderas'ın başrolde olduğu filmin
yönetmenliğini yapmıştı. 'Femme Noir' adlı
filmde Banderas'a Rebecca Romijn - Stamos
eşlik ediyor. Bazı filmlerin gösterimlerinde
yönetmenin katılımıyla söyleşiler
gerçekleştirilecek.
Eskilerden modern eserler
ESKİSEHİR- Anadolu Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr.
Bilgehan Uzuner 15. kişisel sergisini,
Ankara'daki Akbank Sanat Galerisi'nde açtı. 31
Ocak'a kadar devam edecek olan sergide,
Uzuner'in bir yıllık çalışmalannın ürünü olan
10 ikona ve 25 özgün baskı resim eserleri
bulunuyor.