23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 OCAK 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIZI ÜÜGÜNÜN ADAMI TURHAN SELÇUK KARAKTERI KARAKTERSELJK OLAN GÖZLÜKLÜ SAMİ'NN HARIKULÂDE KıVıRTMALARı IEKMİLİ BİRDIN FEV- 1 A Ş T 7 M , M Z M TI M VE DERÎ-/AL S&P N AIÜ .V, Cinayetlerin aydınlatılması için başlatılan soruşturma çelişkiler yumağma dönüştü UMUT, tetikçilerle sınırlı kaldı HEDEF LAIK CUMHURİYET ANKARA - Faili meçhul cinayet- lerin aydınlatılması için başlatılan UMUT soruşturması, çelişkiler yu- mağma dönüştü. Gazetemiz yazan LğurMumcu'nun faili olarak Yfosuf Karakuş ile AbdüJhamit Çefik' i açık- layan aym resmi kaynaklar, daha sonra gerçek faillerin Ferhan Öz- men ve Necdet Yüksel adlı kjşilerin olduğunu duyurdular. Failler, bombayı araca yerleştir- dikJen giin konusunda bile anlaşa- madılar. O günkü zanlılann cınayet- Jerle doğrudan veya dolaylı ilişkile- ri herkesçe kabul edilirken bu kişi- lerin ardındaki güç. devlet bağlan- tısında tek bir adun ileriye gidıleme- di. Uğur Mumcu Uzun Takip (UMUT) adıyla başlatılan çalışmada, ilk ope- rasyon 6 Mayıs 200O'de düzenlendi. Gözaltına alınanlar arasında suıkast- ta kilit isım olarak adlandınlan Ka- rakuş ile Çelik de vardı. Dönemin lçişleri Bakanı Sadertin Tantan tarafından yapılan açıldama- da, yakalananlann Mumcu suikasfı- nı gerçekleştirdıklerini itiraf ettikle- ri duyuruldu. Karakuş ile Çelik. İs- tanbul'dakı sorgulannda, suikastı bü- tün "avnntılanvla anlattüar". Anka- EKSIKLİĞt HİSSEDİLİYOR - Gazetemiz yazan Uğur Mumcu'nun katledilişinden bu yana 9 yd geçti. Bu sürede Mum- cu"nun eksikliği hep hissedildi. BinJerce yurttaşımız. Mumcu'ya olan özlemlerini düzenledikleri vürüyüşlerle gösterdiler. ra'ya getirilen Karakuş ile Çelik'e, Mumcu'nun yaşamını yitirdiğı evinin önünde tatbikat da yaptınldı. Bombacı iranlılar Ancak, o günkü zanlıların Istanbul sorgulan ile Ankara "daki tatbikat sıra- sındakı anlatımlan bırbınni tutmadı. Oysa. Karakuş ve Çelik emniyet ıfa- delennde, Mumcu suıkastını bütün "aynnülanyla anlatmışlardı". Mumcu'nun aracına bombanın yer- leştınldıği günle ilgilı olarak Kara- kuş şunlan söyledi: "İranhlarla Mum- cu'nun e\inin bulunduğu yerde bu- luştuk. Araçta 4 kişi \ ardı. Şoför ara- badan inmedi, diğer 3 İranJı araba- dan indi Birisinin elinde poşet var- dı. Ben. nöbetçi kulübesinde buiu- nan bekçinin yanına girtinı ve onu o\aladım. Bu sırada 3 tranb bahçe- den iceri girdüer ve bir dakika kadar sonra çıktılar. Geldikleri arabaya bi- nerek oradan aynldılar..." Mumcu'nun falllerl değlytl Karakuş'un emnıyettekı bu ifade- si, Ferhan Özmen ile Necdet Yük- sel 'in olayın faili olarak açıklanma- sıyla tartışılmaya başlandı. Kamu- oyunun umutlandığı bir dönemde, böylesi bir "fail değişikligi'" kimi kuş- kulangündemegetırdı. -UğurMum- cu'nun katilleri kimdi? Bu kişflerin olayla ilintisi var mıydı? Yoksa. neden fafl olarak duyurulmuşlardı? Karakuş ve Çelik, emniyette Mumcu'nun ka- tiü olduklaruu neden itiraf etmişlerdi yada nasıl kabuflcnmişlerdi?" Soruş- turma boyunca bu hep tartışıldı. Yetkililer "yanhşuk'" olduğunu söy- lerken bu kişilerin eylemle ılgili ol- duklannın yadsınamaz bir gerçek ol- AVUKATLAR, CİNAYETLERtN BUZPAĞININ GÖRÜNEN KISM OLDUĞU GÖRÜŞÜNDE BÎRLEŞlYOR Faili meçhul dosyası kapanmadı y TMUT davası'nın müdahil # / avukatlanndan Ankara Ba- \*S rosu Başkanı Sadık Erdo- ğan, faili meçhul cinayetlerin bir kısmının aydmJatılmasmın umut verici olduğunu belirtirken. görüle- nin, buzöağının su üstündeki kısmı olduğunu vurguladı. Erdoğan,davaylaortayaçı- kan belirtilerin üzerine gittikçe, cinayetlerdeki sis perdesinin tamamen aralanacağını söyledi. Mü- dahil avukatlardan Hakkı Suha Okay. verilen kararla, faili meçhul cinayetlerdosyasının kapan- masuıın olanaklı görünmediğini söyledi. Okay, mahkûm edilenlerin olaylarda tetikçi olarak yer aldığının dosyada görüldüğünü belirterek "Asıl yönleodiren, beym işfevini yerine getiren. bedef- leri gösteren kişi, kurum veya devleder ortaya çı- karühmş değfl" dedi. Hakkı Suha Okay, faili meçhul dosyasının ka- pandığını kabul etmediğini kaydederek "Bu da- \ada mahkûm olanlana dosya içerisindeki mev- cut defiDerie değerkndirdiğimizde, bu olayiaria flûıtisi olduğu sabit" dedi. Mahkûm edilenlerin hep bırlikte tran'a git- raeleri gibi ortak noktalan olduğunu kaydeden Okay. "Ekonomik koşuDan uygun oimayan bu insanlann, İran'a turistik vekültürel amaçla gjt- neleri (üfckat çeldyor. HizbuJlah'a yöneuk Bey- knzoperasyonunda eiegeçirilen kaseüerden bun- lara ulaşıkbğı, Kudûs'ün knrtanhnası için yapı- lanmanın belgelelendiğinigördüğüınüzdeörgüt- sd <aali>e( sabit Bu işin hedeflerini gösteren id- şierin, sadece bu örgütlerie sınırü olduğunu be- rimsemiyorum"' diye konuştu. Mumcu suikas- • Müdahil avukatlardan Hakkı Suha Okay, "Asıl yönlendiren, beyin işlevini yerine getiren, hedefleri gösteren kişi, kurum veya devletler ortaya çıkartılmış değil" derken. Ankara Barosu Başkanı Sadık Erdoğan, "Gerçek katil ve bunlan teşvik edenler. buzdağmın o görünmeyen kısmıdn"" görüşünü savunuyor. tındaki fail değişikliğiyle ilgili olarak Okay, "Bunlar ilk sorguiamalannda emniyet birimJe- rinde. değişik birimlerin yapûğı sorgulama yön- tenüerinden nıi ka\ naklanıyor. bilemiyoruz, An- cak. Kışlalı'nın aracuıa konulan bomba düzene- ği ile idam cezasma mahkûm edüen Rüştü Aytu- fan'ın çizimi örtüşüyor. Ferhan Özmen. Necdet Yüksel ile Aytufanın birbirini tamanüayan ifa- deleri var. Bunlann bu işlerde tetikçi olarak yer akhğı görüliiyor" dedi. Ülkeyi çökertmek için aydınları katledlyorlar Emniyet, savcılık ve yedek hâkimlikte suçla- nm kabul edenlerin suçlamalan mahkemede tümden inkâr ettiklerini anımsatan Okay, özel- likle Özmen, Yüksel ve Aytufan'uı savcılık ve yedek hâkimlikte suçlannı kabul ettiklerini söy- ledi. Ancak, emniyetteki ifadesini savcılık ve yedek yargıçlıkta reddeden sanıklann olduğunu belirten Okay. "Savcı veyedekyargıçhkta da bas- kı altındaydım iddtasım bu nedenle çok samimi görmüyorum" dedi. Ankara Barosu Başkanı Sadık Erdoğan, Tür- kiye'deki karmaşık ortamdan kendilerine pay çı- karmak isteyen çe\Telerin, ülkeyi çökertebilme- nin çaresini, aydnılan katlet- mekte bulduğunu vurguladı. Bu çevrelerin faili meçhul ci- nayetleri işlemiş veya işletmiş olduğunu kaydeden Erdoğan, UMUT davasıyla cinayetler- den bir kısmının aydınlanma- sımn, toplumda, ülke üzerinde oynanan oyunla- nn da ortaya çıkanlmasını gerekli kılacak durum- lara ulaşüacağı umudunu arttırdığını söyledi. Erdoğan, komşu ülkelerin kanştığının uzun yıllardır söylendiği, ancakkamtlanmasında zor- luk çekilen konulann UMUT davasıyla komşu ülkelerin de bu cinayetleri işletenlerle birlik ol- duklan noktasının açığa çıktığmı belirtti. Görü- lenlerin, buzdağırun su üstündeki kısunlan oldu- ğuna işaret eden Erdoğan, "Gerçek katüvebun- lan teşvikedenler, buzdağmın o görünmeyen las- mıdır. Ancak, son beHrtilerle bunlann da kim ol- duklan hususu aydmJanmışür. Devietimiz, bu be- Kren noktalara ulaşmava çataşükça, bu şer güçle- ri arnk hiçbir yerde saİüanamayacak ve cinayet- lerin arkasındaki sır perdesi de kesüıükle kalka- cakör" diye konuştu. Kışlalı ailesinin avukah ErdemAkyüz de ken- dilerinde, cinayetlerin kaynağuıın şeriat devleti kurmak isteyen devletlerden kaynaklandığı gö- rüşünün hâkim olduğunu kaydederken bunun yargılama sürecinde de ortaya çıktığuıı söyledi. Akyüz. "Hangi ülkenin hazirhğı ve azmettirme- syle cinaveder işknmektedir? Bunu belüiemek. siîah tutan, tetik çeken eli beürlemekten daha önemH. Azmettirici iç veya dış kuvvetlerin belir- lenmesi gerekryor" dedi. duğunu savundular. Hareket noktala- n ise, önce Mumcu'nun katıli deni- len kışilenn ifadeleriyle Özmen ve Yüksel'e ulaşılmasıydı. Karakuş ile Çelik'in ıtirafçı ol- duklan söylendiyse de bunun doğ- ru olmadığı anlaşıldı. İstanbul em- niyetinin Karaloış ile Çelik'i, Mum- cu suikastı konusunda yönlendir- dikleri ortaya çıktı. çellskller artıvor Asıl fail olarak duyurulan Özmen ve Yüksel'in ifadeleri de akıllarda- ki soru işaretlerinin giderilmesine yardımcı oünadı. Öyle ki, Ferhan Özmen, emniyet ve savcılıktaki ifa- desinde, bombayı 22 Ocak 1993 Çu- ma günü, 21.00-22.00 sıralannda koyduğunu söyledi. Bombanın ha- rekete duyarlı olduğu belirtiliyordu, oysa Mumcu ailesi araba ile 22 Ocak akşamı yemek için dışan çıkmış ve geç saatte dönmüştü. Suikastm bir numaralı zanlılanndan Necdet Yük- sel ise bombayı, 23 Ocak Cumarte- si günü yerleştirdiklerini söyledi. Ozmen'in ifadesinin anımsatılma- sı üzerine Yüksei "Bomba>ı koydu- ğumuz gün ve saat benim belirtti- ğim şeküdeotmuştur. Benim sözierim bizim eylem manüğumza daha uy- gundur. Bizim eylcnjltrimizdc uzun süreli bir bekleme rizikosu olnıadı" dedi. Savcı Hamza Keleş de tutana- ğa "ÇeKşki giderikmedi" diye not düştü. İlk fail olarak açıklanan Ka- rakuş ve Çelik, bombayı Iranlıların yerleştırdığinı söylerken Özmen, bombayı kendilerinin yerleştirdiğı- ni anlattı. Alcsoy'da da çellşkl Sanıkların verdıği ifadeler ışı- ğında Sincanda bulunan cephane- liktekı Beretta 7.65 çapuıdaki si- lahuı Prof. Dr. Muammer Aksoy cinayetinde kullamldığı behrtildi. Özmen. ifadesinde. silahı kanali- zasyona attığım söylerken emniyet, Sıncan'da yapılan operasyonda ele geçirildiğini açıkladı. Özmen, burada 3 el ateş ettiği- ni, silahta da susturucu bulundu- ğunu söyledi. Aksoy'un oğlu Ann Aksoy ise susturucu kullanılmadı- ğım, silah sesinın apartmanda yan- kılandığmı anlattı. Özmen. Aksoy'u ensesinden vurduğunu söylerken oğul Aksoy, babasının göğsünden ve alnından vurulduğunu kaydettı. Ann Ak- soy, Özmen'in cinayetten sonra arabayla kaçtığı iddiasının da ger- çeği yansıtmadığım, polis kayıtla- nnda katilm yaya kaçtığı bilgisi- nin bulunduğunu \-urguladi. Yargı aşamasmda, Adli Tıp Ku- rumu Başkanlığı Fizik Balisfik Ku- rumu'ndan istenen raporda, Ak- soy'u öldüren sılahm emanette bu- lunan silah olduğunun beluiildiği açıklandı. Doç. Dr. Bahriye Üçok'a gön- derilen bombalı paketteki el yazı- smın Özmen'e ait olduğu belirtil- di. Ancak davada, Üçok'a gönde- rilen bombalı paketin ambalajın- da bulunan el yazılannm sanık Fer- han Özmen'e ait olup olmadığı- nın belüiemesi içuı Adli Tıp Ku- rumu Grafoloji İhtisas Dairesi'ne yazılan müzekkerenin yanıtı gel- dı. Raporda, "bombalı paketin ambalajındaki yazının Ferhan Öz- men'e ait olup olmadığı tespit edi- lemediği''' kaydedildı. BITTI GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Adalet ile Demokrasi Sevgıli Uğur'u aramızdan alınışının 9'uncu yıldö- nümünde özlemle andık. Anışımızdaki tek fark, di- ğer günlerin aksine törenler düzenlenmiş olmasıydı. Uğufun kalıcılığını sağlayan yaşamını, insanlara yak- laşımını ve yaprtlannı bir süredır neredeyse günde bir- kaç kez anımsatan olaylann yaşandıgı blr dönem- den geçiyoruz. "Demokratıkleşme" gerekçesiyle hazırlanan tas- lak ve tasarılann, görecelı olarak var sayılan özgür- lükleri de tırpanlamak uzere olduğu anlaşılıyor. Bu nedenle bir gazetenin "Mini Demokrasi Pake- ti" olarak adlandınlan uyum yasalan tasansının Tür- kiye Büyük Millet Meclısı Adalet Komısyonu'ndan geç- tiğini aktaran haberini "özgürlüğün son günleri" başlığı ile yayımlamış olmasını, demokratikleşme yanlılanndan hıçbirı yadsımıyor. • • • Uğur Mumcu'nun öldürülüş gunü olan 24 Ocak'ta başlayıp, Prof. Muammer Aksoy'un oldürulüş gü- nü olan 31 Ocak'a kadar surecek "9 'uncu Adalet ve Demokrasi Haftası", demokrasi açısından içimızı daha karartan günleri kapsıyor. Adalet açısından baktığımızda ise çok önemli bir kararla karşı karşıya olduğumuzu göruyoruz. Yargıtay 8. Ceza Daıresi, Susurluk davası ile ilgilı onama karannın gerekçesinde, yargı tanhimızı taç- landıran yaklaşımlardan seçkın bir ornek oluştur- muş. Gerekçede hükümlülenn eylem ve ilişkiteri değer- lendinlerek vanlan şu gerçek, gelecek için de umut kaynağıdır: "...çeteleşme sürecine girmelenyle eylemlerinin suç tarihi itibanyla Türk Ceza Yasası'nın 313'üncü maddesındekı suçu oluşturmanın ötesınde, anaya- sanın 6'ncı maddesindeki 'hiçbir kimse veya organ, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz' hükmüne karşın birörgütlenme veyet- ki kullanımı yoluna gıttikleri görvlmüştür." Kamuoyunda uzun süredir dile getirilmekte olan yasa dışı ıhşkilenn ve uygulamaların, yuksek yargı ka- tınca da bunu engellemekle görevli yetkilılere anım- satılması önemli bir başlangıç noktası sayılmalıdır. Özellıkle "hukuk devleti" kavramının içını boşal- tan yaktaştmlan değerlendtren şu cümleler de yad- sınamaz bir gerçeği ve uyanyı içermektedir: "Yurttaş-devletilişkilerinde hukukkurallanyerine, korku ve kaygının geçerli olacagı, bunun da birana- yasa ve yasa ıhlalinın ötesınde tam bir hukuk ihlalı niteliği taşıyacağı ve hukukdevletinin bütünüyle or- tadan kalkması sonucunu doğuracağıgözönünealın- dığında..." • • • Yıllar oncekı bir yazıda "Yasalann maddeleriyeri- ne madde gerekçeleriniuygularsak dünyada bizden daha demokrat bir ülke bulamayız" demiştim. Aynı göriişü, "Mıni Demokrasi Paketi" içınde yinelemek zorunda kaldım. Dilerım "'10'uncu Adalet ve Demokrasi Hafta- sı"nda demokrasi konusunda lyi şeyleryazabilelim. oerinc@cumhuriyet.com.tr. Büyük ozan için sempozyum Nâzım Hikmet gezegenler şairi İstanbul Haber Servisi - Kültür Bakanı İstemihan Talay, büyük Türk şairi N'âzun Hikmet'in edebiyata ve dünya şiirine büvük katkısı olduğunu vıırgulayarak "Kültur Bakanİığı olarak Nâzun'ın ideolojisi>1e değil sanaû ile ilgilhiz" dedi. Gazetemiz tmtıyaz Sahibı \e yazanmız llhan Selçuk ise Nâzım Hikmet'in şiirlerinin, "şiirin güzeiliğine \aramanuş umutsuzlar tarafindan engeUendiğini'' söyledi ve "ÎSâzun Hikmet vaktrvie vatan hainliği ile suçlanmışO. Arok bunlar eskide kalmış olsa da hâlâ kalınülan var" diye konuştu. Uluslararası Nâzım Hikmet Sempozyumu, Nâzım Hikmet Kültür \ e Sanat Vakfi ile Kültür Bakanlığı'nın katkılanyla Mımar Sinan Ünı\ersitesinde dün başladı. Sempozyumun açıhşında konuşan Kültür Bakanı Talay, sanan ve sanatçıyı ideolojık düşüncenin önyargısı içerisinde olmadan değerlendirmek gerektığini söyledi. Sanatçının kültüre Bakanı Talay, sanatçıyı ideolojik düşüncenin önyargısı içerisinde olmadan değerlendirmek gerektiğini söyledi. tartışılmasını sa\ıınan Talay, dar siyaset düşüncelerinın kültür değerlerini siyaset aracı olarak gördüklerini ifade etti. İlhan Selçuk da konuşmasında. doğumunun 100. yılında anılan Nâzım Hikmet'in daha binlerce yıl anılacağını ifade ederek Hikmefin Türk dilinin en büyük şairi olduğunu beİirtri. Selçuk, Nâzım Hikmet'i "gezegenlerin şairi" diye tanımlayarak onun sosyal eşitsizliğin yerine sosyal adaletin olduğu bir enternasyonel düşünce içerisinde olduğunu anımsattı. Mılh Kürüphane, Rusya Devlet Küfüphanesi ve Nâzım Hikmet Vakfi işbirliğiyle düzenlenen "Nâzım Hikmet Kitaplan Sergisi'' ise Rusya 'nın Istanbul Başkonsolosu Sergey Veliçkin tarafindan dün açıldı. Açılışta konuşan Veliçkin, Nâzım Hikmet'in doğumunun 100. yıldönümü etkinliklennin herkes için bir bayram olduğunu söyledi. Nâzım Hikmet'in Rusya ile kuvvetli bağlarının olduğunu anımsatan Veliçkin, "Rusya'yı Nâzım'm ikinci vatanı savabifiriz. "Güneşi Içenlerin Türküsü" adh ilk Idtabı 1928 yıhnda Rusya'da basıldı. 21 dile çevirilen kitabuı 3 milyonu aşan tirajı oldu" dedi. Uluslararası Nâzım Hikmet Sempozyumu 27 Ocak'ta sona erecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear