31 Ocak 2025 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 26 OCAK 2002 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLERolay.gorusacumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZ SOYSAL Anadilînde Eğitim RESMİ dili Türkçe olan Türk devletinin önem- li kusurlanndan biri, anadili Türkçe olmayan ka- dın-erkek vatandaşlarının büyükçe bir bölümü- ne doğru dürüst Türkçe öğretememiş olmasıdır. Hatta, kimi kadın vatandaşlar hiç Türkçe bilmi- yor. Oysa. ortak ıletişim aracı olması gereken bir dili bütün vatandaşlarına öğretmek devletin te- mel görevlerinden biridir. Bunu devletinden istemek de her vatandaşın temel haklarından biri. Özellikle anadilleri Türk- çe olmayan vatandaşlann. Kürt kökenli insanlarımızın, daha doğrusu on- lann oylarıyla Ankara'ya gelenlerin büyük hata- lanndan biri. bunu ısrarla istememiş olmak. Sonuç, vatandaşlardan bir bölümünün Türk- çe eksikliğı yüzünden toplumda handikaplı du- ruma düşmesi, istedikleri yeriere gelemeyişidir. Anadili, adı üstünde annenin dilidir; daha doğ- rusu evde, ailede konuşulan dil. O dili be- nimsemek, sevmek ve kendinı onunla ıfade ede- bilmek kişi özgürtüğünün birparçası sayılır. Dev- let, kişinin bu özgürlüğünü tanımak, ona saygılı olmak zorundadır. Vatandaşlann anadillerine ya- saklar koymak kadar büyük yanlış olamaz. Türk devleti zaman zaman bu yanlışı yaptı. Yanlış, artık çok şükur, hıç değilse kışi özgürlü- ğü düzeyinde giderilmiş durumda. Kala kala, bu bireysel özgürlüğün topluca kullanımını düzen- lemek, örneğin isteyenlerin bir araya gelip özel radyo ve televizyon şirketleri kurarak anadillerin- de yayın yapabilme özgürlüğünü yasal çerçeve- lere oturtmak kalmıştır. Yasak kaidırmakla gelen rahatlık, yasaktaki yanlışlığın kanrtıdır. Ama, bütün bunlardan sonra bazı ınsanlan- mıza Türkçeden başka bir dilde eğitim ve- rilmesı istenince, şöyle birdurup birkaç soru sor- mak gerekir. Genel eğitimın Türkçe yapıldığı, örneğin yük- seköğrenime ya da kamu kuruluşlarına girişte Türkçenin arandığı birülkede, ilköğretimden baş- layarak Kürtçe eğitim vermek Kürt kökenli vatan- daşlara iyilik mi etmektir, yoksa handikaplarına bir yenisini ekleyerek kötülük mü? Kürtçelerın hangisiyle eğitim? Kim verecek? Hangi kitaplarla? Çocuklarının toplumda yükselmesini isteyen ai- letere sorulsa, onlarda mı Kürtçe eğitim ısteye- cektir? Hatta, toplumun bir başka kesimi gibi Türkçeyi bile yeterli bulmayıp "Ingilizce olsa da- ha iyi!" diyenler çıkmaz mı? Şu sırada böyle bir sorunu kitle eylemleriyle gün- deme getirmek, bu konularda karacahil Avrupa- lılan kandırıp Türkiye'nin üzerine bir de bu konu- da çullandırmaktan başka amaç taşıyor olamaz. Ne vatandaşlığa sığar, ne kendi insanını sev- meye, ne de ilericiliğe. Japonlar Neden Gelmiyor, Nasıl Gelirler?.. KemaJ SUMAN Turizmti 1 1 Eylül 200 lgünü,ma- sum insanlann uçakla- rım kaçırarak, New York flciz Kuleleri'ne dalan ve onlan çöker- ten terörist saldın, o gün yerle bir ettiği binalardan sonra birçok ti- cari sektörün de çökmesine ne- den oldu. Dünya üzerinde bu du- rumdan en çok etkilenen sektör- lerden biri de turizm .. Uçak ula- şunının korku veren son durumu, uçakla taşınan turistlerle besle- nen birçok turizm kolunu. başta uçak şirketleri olmak üzere felç efti? Son yıllarda, birbiri ardına suya indirilen >üzen şehır nite- lığinde, her biri 2500-2800 kişi taşıyabilen dev kruvazyer gemi- leri (*) bir anda boşalıverdiler? Birkaç yıl önce bırisi çıkıp da Svvissair, ardından Sabena bata- cak deseydi. ona deli gözüyle bakardık? Bazı Avrupa ülkelerin- de durum böyleyken, Singapur. New York, Tokyo gibi büyük tu- ristik merkezler sinek avlarken uzmanlanrruz açıkladılar: An- talya yöresi ölçü alınarak ve ge- len turistin niteüğini önemseme- den yapılan açıklamaya göre ül- kemize gelen turist sayısında olumsuz bir değişme olmamış- tı! Yıllardır bu işin içinde olan bız- ler de bu açıklamalara bakarak kabahatin bizde olduğuna inan- maya başlamıştık... Anlaşılan yurda gelen turist sayısında bir azalma olmuyor, ama biz öyle sanıyorduk! Oysa gerçek öyle değil: Antal- ya bölgesıni hesaba katmadan durumu ıncelersek öbür yöreler- de azalan turist sayısını net ola- rak görmek olasıdır. Sonbahar aylan Istanbul turizminin en par- lak ayıdır. Geçen eylül ve ekım aylannda İstanbul'a gelen turist sayısı, geçmış yılın aynı dönemi- ne oranlandığında, bizim ölçüm- lemelerimize göre yandan fazla bir düşme söz konusudur. İstan- bul 'u seçen yabancı turistin mil- liyet ve niteliklen son derece önemlıdir. Istanbul ve Kuşadası son yıl- larda çok büyük kapasiteli dev 'kruvazyer gemileri'nin vazge- çilmez limanlan arasındaydılar. Bu gemilerin yolcu değiştirme- leri sırasında îstanbuKda da ko- naklayan müşterileri çok zengin bir sınıftan olup en iyi para bı- rakan turist bölümünü oluşturur- lar. Japon turistler ise gerek Is- tanbul, gerekse gezi yolları üze- nnde bulunan diğer yörelerimiz açısından çok önemli turist sını- fina girerler. Son günlerde Ja- pon turist sayısının azalması ko- nusunda işin uzmanlan konuşmaz ya da konuştuklan duyulmazken aralannda her şeyi bilen gazete- ciler de olan birçok kişi bu ko- nuda fıkir beyan etmeye başla- dılar. Oneriler Yaklaşık 36 yıllık turizm dene- yimimın yandan fazlası, ülke- me Japon turisti getirmeye yöne- lik olduğundan, bu konuda benim de yararlı önerilerim olabilir. Özellikle Japon turistini yeniden ülkeye çekmek için ne yapmalı- yız? llk yapılacak iş, hükümeti- mizin elindeki tüm olanaklan kullanması ve Türkiye'nin ABD ve Japon Dışişlerfnce dahil edil- diği sakıncalı ülkeler listesinden çıkartılması olmalıdır. Eski Turizm ve Tanıtma ba- kanlanndan Sayın Bataartin Yü- cel'in, Japonya'da sevilen birfut- bolcunun ülkemize transfer edil- mesi Önerisinin üzerinde durul- malıdır. Japonlann çok meraklı olduklan 'golf turnuvalan'nın ülkemizde düzenlenmesi, bu et- kinlikleri izleyecek Japon med- ya mensuplannı konuk etmek. Türkiye konulu belgesel ya da de- ğişik temalı fılm çekimleri ıçın Japon filmcilere zorluk çıkar- mak yerine büyük kolaylıklar, gerekirse maddi destek sağla- mak, Japon resim ve heykel sa- natçılannın ülkemizde sergi aç- malannı, müzik sanatçılannın konserler vermelerirü ve bunla- nn karşılığı olarak bizim sanat- çılanmızın, tiyatro oyuncumuz Taner Birsel ömeğinde olduğu gibi Japonya'da izlenmelerinin sağlanması, bu işin ardından ya- pılması gerekenler arasmda sa- yılabilir. Japon kızı Kuni'nın ül- kemize koca namzedı aramak için gelmesi bile Japonya "da bü- yük bir heyecan dalgası yarattı. Uygun bir aday bulsaydı. işin so- nu belirsiz olmakla beraber, bi- zim için şu aralar daha iyi olur- du. Saydıklanm ve benzerleri ya- pıldıktan sonra, başanh yıllarda ne yaptıysak onu tekrar etmek yeterli olacaktır. Türk Milli Fut- bol Takımı 'nın 2002 'de Japonya ve Koretie yapılacak Dünya Ku- pası sonul (final) maçlanna ka- tılma şansını yakalaması bize ka- çınlmayacak bir firsat oluştura- cak. Tarutmamızın, Japonya'da başanh olduğu 1987-1994 yılla- n arasında bu faaliyetimiz, ora- da çok başanh bir çalışma yapan ve anadili gibi Japonca bilen İl- han Oğuz tarafından yürütül- mekteydi. Japonya. çok değişik değer ölçülerine sahip bir ülke- dir. "GerâyansıEkspresi'' fılmi- nin Japonya içinde gösterimi, II- han Oğuz zamanında engellene- bilmiştı. Bu nedenle, Japonya'da yürütülecek tanıtma çalışmalan tam bir uzmanlık ve bu ülkenin özelliklerini çok iyi tanımayı ge- rektiriyor. Bugün gerek bu ülke- de, gerek başka ülkelerde bulu- nan tanıtma görevlilerimizin bir- kaçı dışında kalanlar, neyi tanı- tacaklanru dahı bilmemektedir. Bu memurlargenellikle, ülkele- rinde bulunduklan sırada bir kez tiyatroya, müzeye, bir klasik ya da caz konserine gitmemiş, beş yıldızlı otellerimiz. kalbur üstü İokantalanmızın kapısından geç- memiş insanlardan oluşur. Onla- nn uyum sağlamakta güçlük çek- tikleri ve dillerini hiç ya da ya- nm yamalak konuştuklan bir ya- bancı ülkede, zaten doğru dürüst tanımadıklan Türkiye 'yi tanıt- mayı başarmalannı beklemek hayal olur. Ancak, şimdilik "Sa- dece Japon turistJeri nasıl çeke- riz?" diye düşünüyorsak, yuka- nda ancak bir bölümünü sırala- yabildiğim önlemlerin yanında, Japonca konuşan ve tüm Japon acentelerinı tanıyan görevlıleri yeniden Japonya'ya atayarak kı- sa sürede başanh olabiliriz. (*) Kruvayzer gemi: Çıkış yerinden, progmmını tamam- layarak çılaşyerine dönen büyük gemiler. Hazine Arsalarmı Satma Yanlışlığı... Ahmet ENON Marmara Adası Belediye Başkam A ylardır hüküme- nnvebasınıngün- demındendüşme- yen Hazine taşınmazlan- nın satışı ile ilgüi çalışma- lar bugünlerde geçen Ka- sun ayından beri hızkaza- narak son aşamasına gel- di. Cumhunyetın ilk yılla- nnda Yunanlılarla aramız- da mübadele yı izleyen günlerde, mübadiTlerin yerleşmeleri tamamlan- dıktan sonra kaian Piazine taşınmazlannın Milli Em- lakeliyle hızla satışlan ya- pıhnıştır. Halk arasında "Metruke MaDan" (ter- kedilmiş, bırakümış mal) dıye tarumlanan bu taşın- mazlardan kamu yöneti- mi kendine gerekli olanla- n ayırmamışür. Tapuya ye- DEVLERIN HER ADIMINDA 2003 Avrupa Basketbol Şampiyonası Eleme Grubu maçları devam ediyor. 12 Dev Adam Avrupa yolundaki 5. maçında Litvanya ile karşılacak. Murat Kosova ve Mehmet Baturalp'in yorumları ile LİTVANYA - TÜRKİYE BU AKŞAM 18:10 CANLI NTY Radyo aynı anaa TAKIM TÜRKİYE UKRAYNA LİTVANYA BULGARİSTAN HOLLANDA İSVIÇRE 4 4 4 4 4 4 _P_ 8 7 7 6 4 4 www.ntvmsnbc.com niden tescil ettirdiği yerle- ri haraç mezat sarmıştır. Anadolu'nun içlerinden Batı kıyılanna kadar tüm yerleşimlerden giden Rumlardan manastırve ki- lıselerkamuda kalması ge- rekirken yok pahasına el- den çıkanlmıştır. O zamanlar "Kûltür Vaıiıkbn", «Kûltür Mi- raa" gibi kavramlar oluş- madıgından gidenlerden kalanbumallann değeri bi- linmemiş, 1960'h yülara kadar halk arasında "Gâ- vur Mah" deyimi yakıştı- nhp ne yazık ki her şey si- lip süpürülmüştür. Bu ara- da, talan, yalnız bu mallar- da kalmamış, yerli halkın kendi kalıtı (mirası) olan ve tarihin röperi, bir ken- tin tapusu sayılabilecek Müslüman mezarhklan da bu yağmadan nasibini al- mıştır. Yol açma, park yap- ma ve başka gereksınme- ler için daha önceden yer aynlmamıştır. Kültür ka- lıb olan mezar taşlan, ki her biri sanat eseridır, bır dö- nemin sosyal yaşantısını kişilerin mesleğine vann- caya kadar sımgelemiş taş başhklar, ya kınlmış duvar taşı yapümış ya da yol dö- şemesi olarak kullanılmış- ür. Hatta bazı yerlerde ya- kınlanndaki kireç finnla- nnda, kireç haline getiril- miştir. Tahta (ahşap) mi- mari örnekleri ise, bakun- sızhktan >Tİalmış, yıktınl- mış, yaktınlnuş, yerine be- ton bloklar dikilmiştir. Şimdi yeniden bir kaht tasfıyesi ile karşı karşıya- yız: Büyük kentlerde satı- şa çıkanlanlar esasen işgal altındadır. Ancak özeUik- le Batı Anadolu ve Mar- mara Bölgesi'ndekı küçük yerleşmelerde bu böyle de- ğildir. Gelecek kuşaklar için gerekli, bizde emanet duran ve bir daha asla ele geçmeyecek olan Hazine- ce satışı yapılacak bu yer- leri, belediyelerin ımar planlannın el verdıği ölçü- de elden çıkarmaya çalışı- yoruz. Ne var ki satışa su- nulan bu arsa ve arazilerin herhangi bir arkeolojık en- vanteri yapılmamıştır ve altında ne olduğu büınme- mektedir. Daha doğrusu taşınmazlann kımhği bel- li değildir. Ama arsadır, arazidir. Bir taş ocağı ruh- satı için en az on kuruma sorulup izin alınması ge- rekirken tarihı ve arkeolo- jık degen gözden kaçnuş olabüecek bu yerler için Kültür ve Tabiat Varükla- nnı Koruma Kurullann- dan ya da müzelerin mü- dürlüklerinden, satışı ya- pan Hazine'den izin alma- sına gerek görülmeyişi vur- dumduymazhğı içindeyiz. Birçok yerde makinelerle temel kazmaya başlandı- ğında heykeller ya da la- hitler çıktıgı zaman gece karanlığında hem temiz- lıği yapılır hem de bazen satılıp arsa değerinin üze- rinde para kazanılır. Kamunun gereksinimi olan yeşıl alanlardan, o>'un alanlanndan sağhk ocağı- na, mesire yerlerinden ören yerlerine ve hatta trafo bı- nasının kurulacağı yerle- re kadar düşünülmeden ne var ne yok satıyoruz. Ön- ce merkezi yönerimle ye- rel yönetimler, illerde her ay toplanan koordinasyon toplantılannda bir araya geldiklerinde en az elli yıl- lık bir gereksinim planı yapmalılar, kamuya ge- rekli olan yerleri ayırma- ü ve belediyeler imarplan- lannda değişıklik yaparak bu yerleri plana işledikten sonra satış düşünülmeli- dir. Daha önceki yıllarda bu planlamalar yapılma- dığı için, orta ölçeklı yer- leşım buimlennde Adliye ile Hükümet Konağı ara- sı bırkılometre, Mahye ile Tapunun arası beş yüz met- re, Kadastro ve Nüfus gi- bi halk için lüzumlu yer- leri sokak sokak dolaşa- rak bulmakta güçlük çekil- mektedir. Hata üzerineha- ta yaparak halkımız ceza- landınlmaktadır. Yarm kendımize gerekh olanla- n ayırmadan ehmizdekile- rini satarsak ileride yapa- cağımız kamulaşnrmalar- la Hazine"nın ve beledi- yelerin zaran bugün gelir arturıcı gibi görünendeğer- lerin kat kat üzerinde olacaktır. İLAN llçemiz Beyoğlu Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Taşbaşı ile Personel Müdürü Ferah Şar- man hakkında 4483 sayılı kanuna göre \erilen 07.12.2001 gün ve 2001/70 sayılı soruşturma izni verilmemesine dair karar. müşteki Vicdan Baykara adresinde bulunmadığından ilanen tebliğ olunur. Beyoğlu Kaymakamlığı Basın: 4295 PENCERE Küreselleşmenin 10 Yıldakî Başarısı!.. Sağa sola bakıyorum, sanki Türkiye'de dar ge- lirii ve de yoksul kalmadı... Ne küçük memur var.. Ne köylü var.. Neişçi var.. Yer yarılmış alınteri erbabı içine girmiş, ortalık- tan kaybolmuş.. Canına okunuyor halkın, ama sesi çıkmıyor, medyada bağırıp çağıranlar kimler?.. Etnikçiler.. Dinciler. Neden?.. • Çünkü Küreselleşme Ideolojisi emekçi halkın icabına baktı.. Dünya patronlan istiyorlarki, emekçi halklardin- cilikle, etnikçilikle birbirlerini yesinler; yoksullaşı- yorlanmış, işsizlikten kınlıyoriarmış, açlıktan ölüyor- larmış, kime ne?.. Zavallı, bilinçsiz, zahmet keşan kitleler birbirleriyle uğraşıyorlar... Şimdi Türkiye'de olmadık bir utanç süreci ya- şanıyor, yoksul ile zengin arasındaki uçuruma ba- kınca insanın başı dönüyor... Ama güncel kavga ne?.. Etnikçilik ve dincilik üzerine kıyamet kopuyor... Küreselleşme başan kazandı!.. Birleşmiş Milletler'den ve başka yansız kaynak- lardan ortaya dökülen sayısal bilgiler Küreselleş- me'nin başansını açık seçik vurgulayan sonuçla- rı sergiliyor... "Küreselleşme'nin egemenleştiği 1990'lıyıllar- da beş milyon insan savaş yüzünden öldü. Dün- ya nüfusunun yarısının, yani üç milyar insanın günlük geliri iki doların altında. Dünyadaki askeri harcamalar 800 milyar dolan aştı. Kalkınmış ülke- lerin dünya silah satışındakı payı yüzde 90'ın üs- tünde. BM verilerine göre, en yoksul ülkeler gru- bunda 7990 'da 36 ülke varken 2000 yılında busa- yı 48'eyükseldi. BM Ticaret ve Kalkınma Örgütü (UNCTAD) verilerine göre ÇUŞ'lar (Çok Uluslu Şirketler) tarafından gerçekleştirilen doğrudan ya- bancı sermaye yatırımlan 865 milyar dolara çıktı; Batı bu yatınmlardan 700 milyar dolar pay alırken tümAfhka'ya 10milyardolardüştü. Dünya Ban- kası verilerine göre, dünya nüfusunun yansından faztasını oluşturan düşük gelirti ülkelenn milli ge- lirieri toplamı dünya toplamının yüzde 6 'sında ka- lırken dünya nüfusunun altıda bin'ni oluşturan ge- lişmiş ülkelerin payı yüzde 80'e erişiyor. Dünya- nın en zengin 200 kişisinin sahip olduğu toplam servet yeryüzündekiyoksul2.5 milyarinsanın top- lam gelirinden fazla. Bu en zengin kişinin 112'si Amerikalı. Dünyanın en zengin üç Amerikalı pat- ronunun servetlerinin toplamı, en yoksul 48 ülke- sinin toplamından yüksek. Dünyadaki 89 ülke, son 10 yıl içinde 23 kat yoksullaştı. En yoksul 83 ülkesinin son 7 yıl içinde ödedikleh dış borç faizi, ana paranın 5 katına ulaştı. Her yıl açlık yüzünden dünyada 38 milyon insan ölmekte..." Usteyi uzat uzatabildiğince... • Peki, yoksullar bu arada neyle uğraşıyorlar?.. Et- nikçilik ve dincilikle uyutuluyorlar... Emekçi halkların üstüne ölü toprağı mı serpildi?.. İNŞAAT MÜHENDlSLERİNE ÇAĞRI DAHA ETKİN-LTIETKEN-DEMOKRATİK BİR ODA YAPILANMASIİÇİN... 26-27 OCAK 2002 tarıhlenndeyapılacak TMMOB Inşaat Mû- hendıslen Odası Istanbul Şubesı 38. Dönem Genel Kurulu le Seçımlerine tüm meslektaşlanmızı çaeırıvoruz ÇAĞDAŞ İNŞAAT MÜHENDİSLERİ GENEL KURl L 26 Ocak 2002 Cumartesi Saat: 10.00-17.00 Yıldız Teknik Ürmersıtesı Oditoryumu. Beşiktaş'lSTANBL'L SEÇtMLER 27 OcaJi 2002 PazarStat: 9.00-17.00 Karagözyan llköŞretım Okulu Abıde-ı Hümyet Cad. (Şişlı Adlıvesı Karşısı). Şışlı tSTANBUL YÖNETtM KURULU ADAYLARIMIZ ASIL 1. CemaJ GÖKÇE 2. Tevfik ESKİMUMCl 3. Nusret Sl'NA 4. Haydar VILDIZ 5. Rız« HA^'AT 6. Oktaj GÜLAĞACI 7. RezanBLLlT YEDEK l.Cemalt.NAN 2. H. Ibrahim AKPINAR 3. M. HulU ERDİNE 4. tsmail IZUNOĞLU 5. M. Cevat ARZIK 6. Sefa AKIN 7. İsmet DOĞAN ANMA ÎLKERAKMAN 1950- Uluyan uçurumların karanlıgına >-u\arlandı Şafagın bögrünü dişleyen çakal sesleri Sözlügünü o kadar daraltma artık ey şair Kanavajı yarasıyla agartıyor gökyüzünü şafak Uguldayan rüzgâr kınlan dal devrilen ağaç Patlaması yakın bır fırtınanın Ayak seslerıdir \'e zulum korkak bır bezirgan gibi Çekıp gıdecektır hayatımızdan Sevgı. saygı ve özlemle anıyonız Ruhlannız şad olsun AİLEN ELEMAN ARANIYOR tletişimin çağımızın mesleği olduğuna inanan ve mesleğin inceliklerini konunun uzmanlanndan öğrenmek isteyen elemanlara ihtıyacırruz var. iyi derecede Ingilizce bilen, araştırmayı seven, bilgisayar programlanndan anlayanlann yavuzcy(Şpraktif.com.tr'ye özgeçmışlenni göndermelen rica olunur. Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arıtalım ORMAN BAKANLIĞI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear