23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 OCAK2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Milfetvekilleri memur değil • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit'in talimatıyla kurulan İnsan Haklan Eşgüdüm Kurulu dün toplandı. Toplantıya katılan Içişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, TCY'nin 312. maddesi çerçevesınde yapılan tartışmalann Türkıye'nin insan haklan ve demokrasi alanındaki ilerlemelerinin bir parçası olduğunu belirterek "Milletvekılleri memur değil. Dolayısıyla demokratik platformda görüşlerini ifade ediyorlar" diye konuştu. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ise "Paket mütevazı ama önemlı bir adımdır" dedi. & _ _ _ SelçuK Uyım Yasatfnı eteştirdl • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM'de, her partiden milletvekillerinin oluşturduğu Düşünce Platformu'nun dünkü basına kapalı toplantısında, "Demokrasi Bağlamında Hukuk Reformu" konusunda görüşlerini dıle getiren Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, Uyum Yasa Tasansı'nı eleştırdi. Selçuk. tasannın gerekçesini "'iyi niyetli ve demokrasiye uygun" diye nitelerken, tasannın Adalet Komisyonu'ndan çıktığı şekliyle kabul edilmesi halinde Türkiye "nin sıkıntıya düşeceğıni söyledi. Kutan'dan 312'yetepki • İstanbul Haber Servisi - Eminönü Belediyesi'nin ISO 9001 Kalıte Belgesı alması nedenıyle düzenlenen törene katılan Saadet Partisi (SP)Genel Başkanı Recai Kutan, "TCK'nın312. maddesinde öngörülen değişiklığin yapılması durumunda Türkiye'nin, Avrupa Birliği'ne girmeyı hayal bıle etmemesi gerektiğini. çünkü tüm yolun kapanacağını iddia etti. Kutan. •'Terörle Mücadele Yasası'nı çağdaş standartlara uyduralım derken adeta Mussolini ya da Hitler yönetimini hatırlatacak çalışmalar yapılıyor" dedi. Yargıtay'a üye seçimi • ANKARA <AA) - Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Yargıtay'ın boş bulunan 15 üyeliği ıçın seçim yaptı. Kurulun, Yargıtay'a seçtiği yeni üyeler şunlar: İdris Çobanoğlu. Ahmet Ustel, Hüsnü Çağlayan, Gülşen Erdoğan, Seyıt Çavdar, Abdurrahim Özer. M. Hulusi Özek Mehmet Uyumaz, Cumali Demirkaya, tsmaıl Hakkı Asarlıoğlu, Necati Söz, Faruk Dertli. Özden Tönük. Akın Demir, Vehbı Aksov. ANAP paketin yeniden değerlendirilmesi için diretiyor, MHP ise geri adım atmıyor Uyumsuzluksürüyor •• w • • ANKARA (CumhuriyetBü- rosu) - TBMM Adalet Komis- yonu'ndan geçen uyum yasa- lan paketinın yeniden değer- lendirilmesi konusunda ANAP diretirken, MHP karşı tutumu- nu sürdürüyor. Hükümetin ANAP kanadı, liderler zirvesi- nin toplanmasını ve pakette de- ğişiklikler yapılmasını istiyor. ANAP Genel Başkanvekili Er- kan Mumcu, tasanda netlığın sağlanması gerektiğini, 312. maddedeki "olasıhk''kelimesı- nin yerine "tehBke''nın konu- labileceğini söyledi. ANAP Grup Başkanvekili BeyhanAs- lan. tasannın gelecek hafta gö- rüşülmesinin mümkün görün- mediğıni söyledi. Türk Ceza Yasası'nın 312. maddesi ile Terörle Mücadele • Adalet Komisyonu Başkanı Emin Karaa. bir değişikliğe gidileceğini sanmadığmı söylerken ANAP Genel Başkanvekili Erkan Mumcu'nun komisyona gelip partisinin grup toplantısındaymış gibi konuşma yapmasının doğru olmadığmı bildirdi. Yasası'nın 7 ve 8. maddelerinin de aralannda bulunduğu uyum yasalan paketi üzerinde hükü- met ortaklan arasındaki görüş aynlığı sürüyor. ANAP, paket- te değişiklik yapılması ıçin li- derler zirvesinin toplanmasını istiyor. MHP ise geri adım at- mıyor. ANAP Genel Başkanvekili Mumcu, tasan üzerinde tartış- ma olmasmın doğal olduğunu, aksi durumda TBMM'nin işlev- sizleşeceğini söyledi. Yasalann tahsis edildıği ala- nın netleştirilmesi gerektiğini belirten Mumcu, TCY'nın312. maddesinde yer alan "olasıhk" kelimesinin "tehfike" ile de- ğiştirilebileceğini söyledi. Mumcu, "'Olasılık istatistiki, tehöke hukuki bir terinT diye konuştu. Netliğin sağlanama- ması nedeniyle devlet kurum- lanna yöneltılecek eleştırilerin de suç kapsamına girebileceği- ne dikkat çeken Mumcu, yasa- ya "manevi şahsryet" ifadesinin de konması gerektığini dile ge- tirdi. ANAP Grup Başkanvekili Aslan ise Adalet Komisyo- nu'ndan geçen tasannın önü- müzdeki hafta Genel Kurul gün- demine alınamayacağını savun- du. Aslan, hafta içinde yapılan Danışma Kurulu toplantısında kararlaştınlan gündemin henüz tamamlanamadığını, bu top- lantının iki haftalık yapıldığı- nı söyledi. Aslan, bu sürenin de tasan üzerinde yeniden de- ğerlendirme firsatı vereceğini savundu. Adalet Komisyonu Başkanı Emin Karaa, tasannın aylarca sü- ren beklemeden sonra TBMM'ye göndenldiğine dik- kat çekerektt Geç gehnesinin al- tmda yatan neden, uzlaşma ça- hşmalannınuzamagydL Medis'e gden metin. uzlaşma metnidir. Aruk. bundan sonra üzerinde değişiklik yapmakşık da olmaz. Koaüsyon partilerinin çekince- leri\> arsa. Meclis'e geüneden ön- cebiMimderigerekirdLBuaşa- madan sonra bir değişikliğe gi- dileceğini sanmıyorunr dedi. Karaa, ANAP Genel Başkan- vekili Erkan Mumcu'nun ko- misyona gelerek tasanyı eleştir- mesine de tepki gösterdi. Karaa, şunlan söyledi: "Sayın Mumcu'nun bu gö- rüşlerini, daha önce uzlaşma sürecinde dile getirmesi gere- kirdL EğerANAP çekincelerin- deısrariıolsaydı. bakanlanim- za koymazdı. Komisyona geKp bir grup toptanasmdakigibiko- nuşma yapılması doğru oima- dı ve tepkflere maruz kakh." Hukukçuların 159 ve 312 yorumu Düşiincede değişiklik yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen TCY'nin 159 ve 312. maddelerindeki değişikliklerin, sa- vunulanın tersine özgürlüklen daha da kısıtla- yacağı ve düşüncenin suç olarak devam edece- ğı vurgulandı. 312. maddedeki "bir cürmü" — ifadesiyle neyin kastedildiğinin anlaşılmadığı- na işaret eden hukukçular, anlahlmak istenenin gerekçede yer aldığını, bu nedenle de uygula- mada boşluk > aşanacağına dikkat çektiler. A\^ıkat Şenal Sanhan, Mehmet Cengizve Ay- han Sanhan'ın TC Y'nin 159 ve 312. maddesın- dekı değişikliklere ilişkin belirlemeleri şöyle: tdeolojik mücadele yürütüJüyor: 159. mad- deye eklenen Türk milleti ve Türk devleti iba- relen var. Bugüne değin uygulamada böyle bir eksiklik ya da ıhtiyaç hissedildiğini söylemek olanaksızdır. Türklük kavramının yanına Türk milleti ve Türk devleti ibarelerinin eklenmesi ya da bu kavramlara yer verilmişken Türklük ibaresinin de korunmasını, ya- salar üzennden ideolojik mü- cadele yürütülmesini anlamak mümkün değıldir. Uygulamalar eleştirüemeye- cek: Maddeyle koruma altına alınan kurumlann belirlenme- sıyle yetinilmemiş, "bunlan temsil eden bir ktsmı"nın tah- kir (hakaret) ve tezyifi de (alay etmek) aynı yaptınma bağlan- mıştır. Düzenleme, suçun uy- gulama alanını daha da geniş- letecektir. Örneğin Ceza ve Tevldfevleri Genel Müdürlü- ğü'nün bir uygulamasının eleştirilmesi. Ada- let Bakanlığı'nı tahkir ya da tezyif kabul edi- lebılecektır. "AnkaraEmniyetMüdürlüğü'nde işkence yapıhyor~ denilmesi. emniyet ve mu- hafaza kımetlerinin tamamına yönelık kabul edilip. bu madde kapsamında suç sayılacak. Karmaşaya neden olacak: 312. maddenin değiştinlmesi önerilirken gerekçesinde "su- çun unsurian daha beürgüı hale getirflerek top- hımsal savunnıanın sağlannıasının yanında ifa- de özgürlüğünün güçlendirilmesi"nin amaç- landığı belirtıliyor. Tasan. önerdiği yeni şek- liyle yıllardır yerleşik yargısal içtihatlarla be- lirgınleşmiş olan kıstaslan ortadan kaldırmak- ta, bu açık bir yaklaşımla ele alınmadığı için yeni belırsızliklere ve bundan doğan karmaşa- lara neden olacağa benzemektedir. Kapsamdarahyor Yasanın cürüm saydığı bir fiıl yerine, yalnızca "bir cürmü" ibaresi geti- rildi. Bunun yaratacağı pratik değişiklik ne olur, kanun koyucu neyi kastetmektedir mad- de metnınden anlaşılmamaktadır. • Hukukçular, Adalet Komisyonu'nda kabul edilen 159 ve 312. maddelerdeki değişikliklerin özgürlüklen dahada kısıtlayacağmı vurguluyor. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART ^ m.kart(a superonline.com.tr Eleştirdiği düzenlemeleri daha önce TBMMBaşkanlığı 'na sunmuştu ANAP kendisiyle çeliştiANKAR\ (Cumhuriyet Büro- su) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz ile parti yöneticileri paketi yetersiz olmakla suçlarken; Yıl- maz'uı TBMM Başkanı Ömer İz- gi'ye sunduğu pakette de benzer düzenlemeler yer alıyor. AB Genel Sekreterliği'nce hazırlanan paket- te TCY'nin 159 ve 312. maddeleri konusunda seçenekli öneriler yer almıştı. Bu önerilerden bazılan Ada- let Komisyonu'nda kabul edilen ta- sanyla aynı düzenlemeleri içeriyor. Yılmaz'ınpaketindeki 159 ve 312. maddeyle ilgili birinci seçenek ola- rak gösterilen öneriler şöyle: 159. madde: Türklüğü, Türk mil- letini. Türkiye devletini, TBMM'yi, Bakanlar Kurulu'nu, bakanlıklan, devletin askeri ve emniyet ve mu- hafaza kuvvetlerini veya adliyeyi alenen tahrik ve tezyif eden kimse- ye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ceza- sı verilir. Devletin askeri veya em- niyet ve muhafaza kuwetlerinin tü- münü temsil edici bir kısmının tah- kiri ve tezyifi halinde de birinci fık- ra hükmü uygulanır. 312. madde: Sosyal sınıf, ırk, din. mezhep veya bölge farklılığına da- yanarak insanlan bırbirine karşı ka- mu düzemni bozma olasılığını or- taya çıkaracak surette düşmanlığa veyakin beslemeye tahrik eden kim- seye 1 yıldan 5 yıla kadar hapıs ce- zası venlır. IRMIKI AYDIN ENGİN aengin« doruk.net.tr Ahhh!.. Ahh ki ah ah!.. Işte şimdi. şu anda bir foto muhabiri olmalı. iki uç karefo- toğrafımı çekmelı. Anlattıkla- rıma ınanmayacak kotü kalp- liler için şu ''an"ı belgelemelı. Hani Ben tüyüyorum" de- miştim; ardından "Gideyim bir bakayım, Almanyayerinde du- ruyor mu, durmuyor mu" di- ye eklemiştim ya, geldim bak- tım: Yerinde duruyormuş. Ülkenin kuzeyindeki "ince- lemelerimi" bitirdim. Şimdi gü- neye doğru dörtnala kalkmış bir trendeyım ve... ...Ve evet foto muhabırleri- nin saptamasını ıstedığim gö- rüntü de işte bu. Rayların üs- tünde sallanmadan, her on metrede bir "trakk, trakk, trakkk" diye sesler çıkarmadan yumuşacık akan giden trenin rahat koltuğunda bilgisayarı- mıaçtım, "Tırmık"yaz\yarum. Kendimi filmlerde gördüğü- müz gazetecilere benzetiyo- rum. Nasıl benzetmem. Önümde güleç yüzlü bir garsonun ge- tirdiği koca bir tas kahve. Tre- nin sigara içilen bölümıınde DM Ülkesinden Euro Anakarasma... olduğum ıçin, tellendirılmiş bir cigara, açılmış bir bilgisayar... Şu fıyakamı Türkiye'deki, ozellıkle Cumhurıyet'teki med- ya amelesine gösteremediğim için pek hayıflanıyorum. Ka- famda "Salt şu tren yolculu- ğunu anlatan bir Tırmık yaz- sam ne olur" gibi tuhaf dü- şünceler uçuşuyor. Batı Avrupa'nın refah toplu- mundanbılgıtoplumunaevrı- len bir ülkesınde rahatın ve re- fahın ve teknolojinin tadını çı- karıyorum. Az sonra yazı bite- cek ve cep telefonunun kızı- lötesı fonksiyonunu aktifleşti- rip Tırmık'\ doğrudan Istan- bul'a geçeceğim ve o sırada tren hâlâ Bielefeld - Bonn ara- sında dörtnala koşuyor ola- cak... Vay be... Bunca fiyakadan sonra gel de bırkaç gün sonra Türki- ye'ye dön; Cumhurıyet'in ka- pısını örtsen penceresinden ruzgâr üfuren "ıpten kazıktan kurtulmuşlar odas/"nda, çek- meceleri işlemeyen masana yerleş; telefonu susmayan, ışin en sıkı zamanında "muhab- betetmeye" gelmiş zıyaretçı- si eksik olmayan, elektrikler sık sık kesıldiği ıçin devreye gi- ren jeneratörün kulak zannı tit- reten gümburtüsünde, birfin- can kahvenın çaycı Hüseyin'ın insafına kaldığı koşullarda Tır- mıkyaz.... Vay be... ••• Hani, Almanya'nın yerinde durup durmadığına bakacak- tım da "Baktım, yerinde duru- yormuş" dedim ya, bu hiç de- ğişiklik olmamış anlamına gel- miyor. En azından paralar değiş- miş. "Deutsche Mark ülkesi" brt- miş, "Euro Anakarası "na ge- çilmiş. Portekız'den Yunanis- tan'a, Sicilya'dan Klagenfurt'a, aldığın da sartığın da bundan böyle "Euro" ile. Satacak malım olmadığın- dan bir tas kahve, bir duble konyak, bir Frikadelle (yağda kızarmış, yumruk büyüklüğün- de, bol soğanlı Alman köfte- si), bir bardak bira filan satın almaktayım ve para hesabıy- la başım dertte. Kendime bir köfte, bir bira ısmarladım. "Borcum ne ka- dar" diye sordum, süpürge saçlı tezgahtâr kız "3 Euro, 60 Cent" dedi. Buyur bakalım. Ayaküstü bir büfenin önünde ağırdan ala- mazsın. Kızın dediğini hemen ödemen gerek. Biryandan ta- nımadığın paralardan 3 Euro 60 Cent'i seçmeye çabalıyor- sun. (Tutup "Sen de ver bir 10 Euroluk kâğıt para, kız üs- tünü versin, acemiliğin çakıl- masın" diye akıl öğretmeyin. Günlerdir öyle yapmaktan ce- bim bozuk parayla doldu.) Üs- telik sorun salt para seçmek değil. Bir yandan da "Acep kazık mı yedim" gibisınden, yabancı ülkelere gitmış her Türk'ün genlerıne işlemış so- ruyu da yanıtlaman gerek. E hesaplayın bakalım: 3 Euro 60 Cent kaç Türk Lirası yapar? Almanların da hali benden farklı değil. Onlar da Euro ile ilişkilerınde hâlâ turist gibi dav- ranıyorlar. Alacakları malın fi- yatını önce 1.95 ile çarpıp Eu- ro'dan Mark'a çeviriyorlar; he- saplı olup olmadığmı anlayıp ondan sonra alıyor ya da ai- mıyorlar. Dün yaşh bir ninecik, "Ne alırsan 5.89 Euro" diye yığıl- mış kazaklann önünde 5 Eu- ro 89 Cent'in kaç Mark oldu- ğunu anlamak için 1.95'le çarpmak üzere parmak hesa- bına yatmıştı ve durumu umut- suzdu. (Bir de siz deneyın is- terseniz. 5.89 çarpı 1.95 ne yapar?) ••• Bu Tırmık burada biter. Sa- kın "Bomboş bir yazı bu. Hiç yazmasan da olurdu" deme- yin. Akıp giden birtrende, bil- gisayan açıp, kendıni filmler- dekı gazetecilere benzetıp Tır- mık yazan gazeteciden daha iyi bir yazı beklenmez. Fıyakamı bozmayın ve bu- günlük bununla ıdare edın. POLTITKA GüNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Ergenlik Çağı Iş iyice çığırından çıktı!.. Intıhareden liseoğrencısi Lara Falay'ın bılgisa- yarından ölü kedi, tavşan ve şeytan resimlerı çık- mış... Lara günlerce arkadaşlanna şu mesajı çekmış: "ölmek istiyorum; satanıstliği kuru kuru yaşa- mak ıstemiyorum..." Medyamızın bir bölümü genç bir kızın ıntihannı bile 'televole' türu vermekten kaçınmıyor!.. Pazartesı günü Erdal Atabek köşesinde soru- yordu: "Gençlere ne oluyor?" Erdal Atabek, kendi canına kıyan gençleri anla- tırken ilginç noktalara değıniyor. ergenlik döne- minde kuşaklar arası çatışmaya dek sorunlarzin- cirinı gozler önüne seriyordu... O sırada polıs, siyah tışortlü, sakallı, uzun saçlı gençlerimızi 'satanıst' olarak gorduğü ıçin Akmar veAtlaspasajlanndantoplayıpgozaltınaalıyordu... Aıleler tedırgindi!.. Sabah lıse ya da üniversiteye giden kız ve erkek çocuklarının gözlenne bakıp "Aman siyah birşey giymeyin" diye uyarıyordu... Tedirginlik bununla da bitmiyordu!.. Aıleler kendılerıni öyle bir havaya kaptırmışlardı ki, çocuklarından "Bizimkideintiharedermi?"di- ye kuşkulanmaya başlamışlardı... Erdal Atabek'in değındıği gıbı çocukluktan genç- lığe geçen insan, gelışmedönemınde 'kimlik' ara- yışındadır. Bu arayışın ötekı ayağında ise 'bağım- sızlık' tutkusu bulunmaktadır... O yaşlarda olan insan aılesıni beğenmez, okulu ise sıkıcı bulur... Örneğin şoyle der: "Sen tek başıma yaşamak istiyorum. Çünkü eve belirtı saatlerde gelmek zorunda değılsin. Za- ten bu eğitim sistemi de bana bir şey vermiyor, okulu bırakıyorum..." • • • Benım ülkemde çocuklann ergenlik dönemi ai- leleri tarafından pek önemsenmiyor!.. Erdal Atabek diyor kı: "Gûnümüz gençlerinin ergenlik sınavları, ken- di arkadaş sınavları içinde geçmektedir. Başarı- nın ödüllen ya da başansızlığın cezalan bu grup- lann değer yargılannda aranmaktadır. Ergenlik döneminin başlarında aile etkısi zayıflamakta, ar- kadaşlann etkisi artmaktadır..." Aıle bıreylerı 2002 yılında çocuklannı nasıl eği- tiyorlar? Okullarda 16-17 yaşındaki çocuklara öğ- retmenler ne verebılıyorlar? Bu iki sorunun doğru olarak yanıtlanması gere- kır!.. Aıleler çocuklarının sorunlarını çağdışı yöntem- lerle kendi içlerinde çözmeye çalışıyorlar... Çocuklarına cep telefonu, otomobil, bilgisayar almayı, cüzdanlarına kredı kartı koymayı anne ve babalık sayıyorlar!.. Işte yanılgı burada başlıyor!.. Eğitimde ise geçerli olan şu: "Sınav kazanmak!" Çocuklar böylece yanlış bir yola itiliyor ve kişi- lıksizleştiriliyor!.. Uyuşturucu burada başlıyor, çözümü arkadaş gruplannda görmekte!... Ergenlik çağını yaşayan genç insanlar sorunlar yumağı içinde yürürken mutluluğu değil mut- suzluğu yakalıyor!.. Mutsuzluk gençler için biryaşam biçimi oluyor!.. Kimisı ailesinden kurtulmak için 18 yaşını dol- durunca evleniyor, evlendiği kişiyleyaşam boyu bir- likte olacağını sanıyor!.. Aradan iki-üç yıl geçince durumu fark edıyor ama aılesınden gelecek "Biz sana demedik mi" so- rusuna yanıt vermemek için o ilışkiyi sürdürmeye çalışıyor!.. Böylece mutsuzluk bir yaşam biçimi oluyor!.. ••• Özkıyımın nedeni, gençlerin sorunlannı çöze- memelerinden, ortada sıkışıp kalmalanndan kay- naklanıyor!.. "Gençlere neler oluyor" sorusunun altında bu gerçekler yatıyor!.. Bağımsızlık ve kimlik arayışı iki buyük etken, gençlerin sorunların ıçinden çıkamamasına!.. Elbet bunda kuşaklar arası çatışmanın, oğretmen- lerin, arkadaş gruplarının etkısi de var!.. Medya- mız ise olayı saptırıyor!.. Polıs Eric Clapton ve Pink Floyd CD'lerine el koyuyor, medyamız da bilgisayarlara girip 'sata- nist aw'naçıkıyor!.. Cehaletın böylesine ne denir bilmiyorum!.. hikmet.cetinkaya • cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Fogg uyum yasalarını sordu Ecevit:Liderler zirvesinitopkyocağız ANKARA(Cumhu- riyet Bürosu) - Başba- kan Bülent Ecevit ile görüşen AB Komisyo- nu Türkiye Temsilcisi Karen Fogg. uyum ya- salan konusunda hü- kümet ortaklan arasın- da sorun olup olmadı- ğmı Ecevit'e sordu. Başbakan Ecevit, dün Dışişleri Bakanlı- ğı Müsteşan Uğur Zi- yal, Karen Fogg ve AB Parlamentosu Dönem Başkanlığı'm yürüten İspanya'nın Ankara Büyükelçisi Manuelde laCamara'yı kabul et- tı. TCY'nin 159 ve 312. maddelerini değıştiren Mini Demokrasi Pake- tı'nin ifade özgürlüğü- nü daha da kısıtlayaca- ğı yönünde endişeler ve eleştiriler olduğunu söyleyen Fogg. "Ka- muo>ıındaki tartışma- lardan anlaşıldığı üze- re bu konuda koaUsvon partiJeriarasmdada bir görüş aynlığı olduğu görülüyor. Bu doğru mu" diye sordu. Paketin ileri ve önemli adımlar oldu- ğunu ve anayasada ya- pılan değişiklikler çer- vesinde biçimlendiril- diğini söyleyen Ecevit, Fogg'a liderler zirve- sım toplayarak koalis- yon partileri arasında görüş aynlığı olup ol- madığını soracağını söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear