01 Ocak 2025 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 OCAK 2002 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERÎN DEVAMI 17 G U1V C E L CÜ>'EYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada at'ın "Nâzım Hikmet Üstüne Yazılar" kitabında; "bir adlihata" yüzünden Bursa Cezaevi'nde yıllardır ya- :an Nâzım Hikmet'in affı konusunun -tek partili ka- palı rejimüen demokrasiye geçme sancıları çeken Tıjrkiye'de- gundeme nasıl geldiğine değiniliyor. Nâzım Hikmet'in affını "Vatan"gazetes\ başyaza- n Ahmet Emin Yalman ortaya attı ve savundu. Memet Fuat'ın yazdığı gibi, "1949 ortalanna doğ- ru Ahmet Emin Yalman, Vatan'da yazdığı bir diziya- 21 ve gazetenin avukatı Mehmet Ali Sebük'e yap- trdığı on yazıdan oluşan inceleme" yayımlandığı sı- rada ben, gazetenin Ankara muhabiri Sabahattin Sönmez'ın mesleğe iki yıl önce başlamış "çöme- 2/'ydim. Yalman'ın; o günlerin siyasal havasında savunul- nası olanaksız "bir komünist şairi" cesaretle sa- vunduğu günlerdi. Nâzım Hikmet soaınu Vatan'daki yayınlaria bir- cen kamuoyuna mal oldu. Sabahattin Sönmez'in evindeki konuşmalarda Mehmet Ali Sebük'ün çantasından çıkarıp göster- digi Nâzım'ın Kuvayı Milliye Destanı, Adalet Baka- nı Fuat Sirmen'le, daha sonra Cumhurbaşkanı Inö- nü ıle yapılan sonuç alınamayan görüşmeler... ... Sonralan Nâzım'ın açlık grevine destek veren Ortıan Veli ve arkadaşlarının "sakal grevi"ri\ izledi- ğı ıçin "siyasipolısin" izlediği genç gazetecilik gün- lerim... Unutulacak, belleklerden silinecek anılar- dan değil. CHP iktidannın genel af tasansı, partinin "müfrit- /en"tarafından engellenmeyip gerçekleşseydi; Nâ- zım Hikmet 14 Mayıs 1950'deki demokratik genel seçimlerden önce özgürlüğe kavuşacaktı. Görüşmeleri izliyordum; Adalet Komisyonu Baş- kanı Hulki Karagülle. tasanyı "bazı maddeleh ye- nıden incelemek üzere çekince" genel af da Nâzım Hikmet'in özgüriüğü de yattı.. Nâzım Hikmet, 14 Mayıs 1950'de büyük çoğun- lukla iktıdara gelen Demokrat Parti'nin af yasasıy- la cezaevınden çıktı. • • • "Nâzım Hikmet'i, Nâzım Hikmet'ten tanımamak ve tanıtmamak": Doğumunun 100. yıldönümünde şaire yapılan büyük haksızlık. "Aydınlık"m haftalık gazete biçiminden çıkarak kuşe kapaklı dergiye dönüştüğü son sayılarda Nâ- zım Hikmet'i tanımak ve tanıtmak açısından irdele- yen Asaf Güven Aksel'in vurgulamalarını yadsı- mak olanaksız. örnegin "/// şajrama" başlıklı bö- lüm: "Halide Edip geliyor tabii, insanın aklına hemen. Nâzım büyük şair diyordu Edip, hatta, dâhi denile- bilır, ama ah, bir de ıdeolojist olmasa! Şimdikiler gi- bi yani. Ama, şimdikilerin bir avantajı var Halide Edip'e göre. Nâzımyaşamıyor. Haliyle atıp tutmak- ta daha özgür hissediyortar kendilerini. Halide Edip zamanında Nâzım fizik olarak da yaşıyordu ve ağzı- nın payını vermişti: 'Hem ıçerledim, hem de sevin- dim. Sonra ve belki hepsinden önce, (ideoloji) me- selesine güldüm. Hey sersem bayan, dedim, ben dâhi değilım, fakat iyi bir sanatkânm ve bunu her şeyden önce ideolojime borçluyum. Eğer sizin iyi sanatkârlarınız yoksa, ideolojinizin bugün artık iyi sanatkâra muhteva olamayacak kadar tefessüh et- miş olmasından gelir'." ..."AB kapısında elaçanlar. ABD'ye bağlılık yemi- ni edenler ve devşirme aydınlan, Kuvayı Milliye Des- tanı'nınşairine sponsorolacak, duydunuzmu! 'Bin dereden su getirip' ülkeyi pazaıiayanlann karşısına (Sıvas mandayı kabul etmedi fakatj'ey gidi deli gön- lüm/akıllı umutlu sabırlı gönlümVya Istiklal, ya ölüm) diyenlerle birlikte dikilen şaire! Ne hoş dizeler diyor- larodestana." ••• Bu yıl Nâzım Hikmet'in 100. doğum yıldönümü. Uğur Mumcu'nun katledilişinin bugün 9. yılı. Ölmezler arasına karışan iki insan. Nâzım'la dos- tum, arkadaşım, kardeşim Uğur Mumcu'yu; Uğur Mumcu'nun 1975'te Cumhuriyet'te yazdığı duygu- lu, heyecan verici "Ulusa Sesleniş" başlıklı yazısı- nın son satırlan ile selamlıyorum: "Birgün mezartanmızda gülleraçacak ey halkım, unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklannda yankılana- cak ey halkım, unutma bizi... özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep biıiikteyiz ey halkım unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi.." Denktaş: Dkeleri konuşuyoruz LEFKOŞA (AA) - KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Rum Yönetimi lideri Glafkos Klerides, 16 Ocak Çar- şamba günü başlayan doğrudan görüşmeler çerçevesinde dün üçüncü İcez bir araya geldiler. Denktaş, görüşmenin ar- dından, "Anlaşmanın il- kelerini konuşuyoruz, konuşmaya devam ede- ceğiz" dedi. Rum basını, görüşmelerin ileriki aşa- malarmda BM'nin dev- reye gireceğini ve tarafla- ra bir ara çözûm planı su- nacağını ileri sûrdü. Denktaş ile Klerides arasındaki görüşme, BM kontrolündeki ara bölge- de bulunan Lefkoşa Ha- vaalanı yakınlannda res- tore edilen "Lefkoşa Konferans Merke- zi"nde gerçekleşti. Gö- rüşmeye, BM Genel Sek- reteri'nin Kıbns Özel Temsilcisi Alvaro De So- to gözlemci olarak katıl- dı. Görüşmenin ardmdan gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Denktaş, "Anlaşmanın ilkelerini konuşuyoruz, konuş- maya devam edeceğiz" dedi. "Karşılıklı öneri- ler safhası söz konusu mu" sorusuna, "Onlan konuşuyoruz" yanıtım veren Denktaş, Rumlann görüşmelerdeki tavnyla ilgili olarak, "Onlar da ortaya kendi düşünce- lerini koyuyorlar. ama bizim söylediklerimizi de dinliyorlar" diye ko- nuştu. Denktaş, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde kabul edilen Kıbns raporunu, "iyi bir gelişme" olarak nitelen- dirdi. Denktaş"m müza- kerelerdeki anayasa da- nışmanı Prof. Dr. Müm- taz Soysal, Türk tarafi- nın görüşmelere, her tür- lü olasılığa karşı hazırlık- lı gittiğini belirtti. Bu ara sırasında De Soto, New York'a gide- rek BM Genel Sekreteri Kofi Annan'la görüşme- lerle ilgili değerlendir- meler yapacak. Rum basını, Denktaş ve Klerides arasında ya- pılan görüşmelerin iler- leyen aşamalannda B- M'nin devreye gireceğini ve taraflara bir ara çözüm planı sunacağını ileri sür- dü. Rum Kesimi'nde bi- rinci parti durumunda bulunanAkel' in lideri ve Meclis Başkanı Dimirris Hristofyas. ABD tarafin- dan hazırlanacak ve ta- raflara sunulacak bir çö- züm planından endişe duyduğunu söyledi. Maliye IMF'ye sert çıktı İLHAN TAŞCI ANKARA - Maliye Bakanlı- ğı Teftiş Kurulu Başkanlığı, IMF ve Dünya Bankası'nın Türki- ye'ye yönelik politikalannuı ya- ratacağı olumsuzluklan, hazır- ladığı 121 sayfalık raporla orta- ya koydu. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık başta olmak üzere ilgili yerlere gönderilen raporda, IMF ve Dünya Bankasf nın is- temlerinin Türkiye'yi götürece- ği "tehlikeli" noktalar aynntılı olarak irdelendi. IMF'nin anayasal düzene ay- krrı vergi sistemi getirmek iste- diği vurgulananraporda,Hazine Müsteşarlığı sert dille eleştirilir- ken hayali ihracat dosyalannı su- menaltı etmek ve banka boşal- tanlarla ilgili işlem yapmamak- la suçlandı. Hazinenin yolsuz- luk için uygun zemin yarattığı da belirtildi. Uluslararası kuruluşlann tel- kinleriyle oluşacak tehlikeler şöyle irdelendi: Krizin nedeni IMF: Eko- nomik knzlerin esas kaynağı IMF tarafindan verilecek 4 mil- yar dolar kredi karşılığmda tel- kin edilen kura dayalı ıstikrar po- litikasıdır. Türkiye gibi kronik enflasyon sürecindeki, siyasal istikrarı yakalayamayan, yapısal reform yeteneği düşük bir ülke- ye IMF tarafindan tavsiye edil- mesinin büyük bir hata olduğu açıktır. Türkiye "de mali denge- sizliklenn ortaya çıkmasının en büyük nedenlerinden biri siyasi istikrarsızlık ve gelişmelerdir. Dağınıklık sorunu art- tiriyOf: Maliye Bakanlığı'mn aşın derecede güçlendiği şeklin- deki eleştiriler üzerine, hiçbir mantıki ve ekonomik gerekçeye dayanmaksızın Hazine Genel Müdürlüğü ve Milletler arası tk- tisadi îşbirliği Genel Sekreterli- ği'nin Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı adı altında Maliye Bakanlığı'ndan aynlmasına ka- rar verilmesi, daha sonraki tarih- te ise müsteşarlığın da Hazine Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müs- teşarlığı olarak ikiye bölünmesi ve her birinin bakanlık derece- sinde güç kazanması, Türk eko- nomi yöneriminde koordinasyon sorununun gündemin en ön sıra- lanna çıkmasına neden olmuş- tur. çeteler Ihalelerde: Tür- kiye'de, ihale konusu işin teslimi ile ilgili kontrol sürecinin olduk- ça zayıf olduğu, devletin bu sü- reçteİd ihmal ve suiisrimallerne- deniyle büyük çaph zararlara uğ- radığı, ihale komisyonlarmın oluşumunda ve karar verilme- sinde siyasi ve bürokratik mü- dahalelerin sıkça söz konusu ol- duğu ve yasadışı örgütlü yapıla- rın ihale sürecini her aşamada et- kilediği hususlan, kamu ihalele- rinin etkinJiğini düşüren en önemli faktörlerin başında gel- mektedir. Yolsuzlufiun önüne ge- ÇİIemeZ: Bütçe hazırlık süre- cinden Maliye Bakanlığı'mn ta- mamen çekıbnesi, Türk bütçe sisteminde belirli düzeyde de ol- sa var olan disiplini büsbütün or- tadan kaldıracak ve yolsuzluk- larla mücadele konusunda önü ahnamaz tehlikeli gelişmelere y- ol açabilecektir. Bu sıstem, siya- si ve bürokratik geleneğin ol- dukça zayıf olduğu Türkiye için önemli riskler getirecektır. Yolsuzluğa zemin ha- Zirlamyor: Hazine Müsteşar- lığı'nm hayah ihracat yaptığı be- lirlenen kişilere ilışkin dosyala- nn ilgili mercilere iletılmedıği, mudilerden topladıklan mevdu- atlan suiistımal ederek, kurucu şırketlere aktaran bankalar hak- kında gerekli işlemler yapıhna- dığı, bu amaçla kurulacağı aşi- kar olan bankalar için önleyici tedbirler alınmadığı ve oluşan zayıf bankacılık sisteminin ma- li krizlerin oluşmasmda en bü- yük etken olduğu. yaratılan fon uygulamalannın bütçe disiplini- ni bozduğu ve yolsuzluklar için uygun bir zemin halıne geldiği eleştirileri, akademik çe\Teler- den ve iş dünyasmdan çeşith ki- şilerce açıkça dile getirilmıştır. Dlplomatik adaba Uyulmuyor: Dünya Bankası raporunda kullamlan dil diplo- matik adaba uygun değildir. Oy- sa, bağımsız bir ülkeye tavsiye niteliğinde yazılan ve Dünya Bankası gibi üst düzeyde ulusla- rarası mali kuruluş olma iddi- asında bulunan bir örgüt tarafin- dan kaleme alınan raporda. da- ha ölçülü bir ifade tarzuun be- nimsenmesi gerekirdi. Ciddi ve aynntılı bir analiz gerektiren ko- nularda bilimsel araştırma yön- temlerine başvurulmaması, Dünya Bankasrnın raporunu ciddi şekilde tartışılu- bir duruma getırmiştir. Anayasaya aytarı istek: Otonom vergi idaresi kavTamı, Türkiye'ninbenimsemiş olduğu anayasal düzen ile uyuşmamak- tadır. Vergi gıbı esasen siyasanın merkezinde yer alan bir konu- nun hangi kamusal otoriteden otonom hale getirihnek istendi- ği veya bunun ne amaçla ortaya konulduğu belirgin değildir. Ka- mu harcamalannın finansmam açısından en önemli kaynak du- rumunda olan vergilerin, bu ara- da vergi yönetiminin kamu har- cama yönetiminden ayn olarak düşünülmesi mümkün değildir. IMF uzmanlan tarafindan yapı- lan öneri, maliye politikasınm oluşturulma sürecini ıyice par- çalı ve çok başlı hale getirmek- ten öteye bir sonuç doğurmaya- caktır. Denetim elemanlari: Dünya Bankası raporunda, ka- mu sektöründe 129 a\n dene- tim biriminın 13 bın 500'ün üzerinde kadro ile görev yaptı- ğı, bu sayının aşın olduğu. ba- zı alanlar denetim dışı kalırken bazı alanlarda mükerrer dene- tim yapıldığı ıfade ediknekte- dir. Yaİdaşık 2 milyon metnu- run bulundugu bir kamu sektö- ründe 13 bin 500 olan denetim elemanı sayısma aşın demek pek gerçekçi olmasa gerek. Suudi Arabistan Ecyad Kalesi'ni yapıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Suudi Arabistan, 2 hafta önce yıktığı 220 yıllık Os- manlı kalesi El Cihat'ı (Ecyad) özgün yerine yeniden inşa edeceğini Türkiye'ye bildirdi. Türkiye'nin Suudi Arabistan'a işbiriiği öne- risinde bulunacağı öğrenildi. Suudi Arabistan, 3 hafta önce yıktığı, Os- manlılardan kalma El Cihat Kalesi'ni aym yere ve aynen yeniden inşa edeceğini açıkla- dı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Di- riöz, dün düzenledığı basın toplantısında. ka- leyle ilgili bir soru üzerine şu yanıtı \erdi: "Riyad Büyükelçihğimizin Suudi Arabis- tan makamlanyla yapılan temaslarından edinilen bilgiler, bu kalenin aynen ve aym yerde inşa edileceği şeklindedir. Bunun ta- kipçisi olacağız. Bu bilgiyi bize daha önce vermiş olsalardı, tabii ki daha yararlı ola- KULTUR • SANAT (OJ12) 293 «9 7« caktı." Edinilen bilgilere göre, Türkiye'nin hem diplomatik hem de toplumsal tepkileri üzerine Suudiler, önce kalenin başka yere öz- gün şekliyle yeniden inşa edileceğini bildir- dıler. Ancak bu açıklamayı yeterli görmeyen Türkiye, özellıkle UNESCÖ ve diğer ulusla- rarası kuruluşlan de de\Teye sokarak baskı- >T arttırdı. Türkiye'nin tepkisi sonuç verdi ve kale aynı yere yeniden inşa edilecek. Sergiye bile yasak VIAHMUT ORAL ÖZLEM ALTUNOK DtYARBAKIR / İS- TANBUL - Türkıye'de sa- natın her alanında yasak- lar de\am ediyor. Diyar- bakır'da Süryanilerin ya- şamından kesitler sunan bir fotoğraf sergisiyle ilgi- li olarak İçişleri Bakanlı- ğı'mn talimatıyla soruş- turaıa başlatılırken, Enis Batur'un 'Elma' adlı ro- manı ve gazetemız çizen Metin Üstündağ'ın kari- katürlerinden derlenen "Pazar Sevişgenleri" ad- lı kitabı "müstehcen" ol- duklan gerekçesiyle top- latıldı. Diyarbakır Fotoğraf Grubu sanatçüan Selahat- tin Doğan, Özgür Nizam, Zülküf Çapanoğlu ve Hüsevin Elçi'nın Süryani- lerle ilgili 5 yıllık çalışma sonucunda açtıklan fotoğ- raf sergisiyle ilgili soruş- turma açıldı. Sergı, Istan- bul ve Ankara'da da izle- yicılere buluşmuştu. Di- yarbakır Valisi Ahmet Ce- mil Serhadlı, soruşturma- nın yalnızca fotoğraf sa- natçılanndan Selahattin Doğan ve Hüseyin El- çi'nın öğretmen ohnası ne- demyle başlatıldığını söy- ledi. Enis Batur'un "El- ma" adlı romanı, Istanbul 4. Sulh Ceza Mahkeme- si'nce "müstehcen" bulu- narak toplatıldı. Aynı ya- yıne\ ınden çıkan. gazete- miz çızerlerinden Metin Üstündağ'ın Öküz ve Le- man dergilerindekı karika- türlennden derlediğı "Pa- zar Sevişgenleri" adlı ki- tabı da "müstehcen" bu- lundu. Bu arada Istanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılı- ğı' nın, AvestaYayınlan ta- rafindan yayımlanan AB- D'li gazeteci Jonathan C. Randalın yazdığı "Bun- ca Bilgiden Sonra Ne Ba- ğışIaması-Kürdistan tz- lenimlerim" adlı kıtabın toplatılmasma ilişkin baş- vurusu 5 No'lu DGM tara- findan değerlendinldi. Mahkeme kitabın Türkçe çevirisimn, "bölücülük propagandası yapıldığı" gerekçesiyle toplatılması- na karar verdi. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada len hukuk fakültelerı, Roma hukukunun yanına bir de "Türk Tıpı Hukuk" bölümü açarsa şaşmamak gerekir. Öylesine şeffaf, öylesine postmodern yasalar çıkarıyoruz ki, aynı maddeyi kimi hukukçular demokratik buluyor. kımıleri faşist. Gündemde 312. madde var. Demokratıkleşme adımları çerçevesinde yenıden hazırlandı. Demokratik- leşme mi. evet evet, sizin zamanınızdan kalma. Hanı 90'ların başında da DYP-SHP koalisyonu döneminde arada bir paket çıkarılırdı, işte onlar- dan... Hükümetlerdeğişti, ortaklardeğişti, amabu demokratıkleşme paketi değişmedi. Bir de 159. maddede değişiklik yapılacak. Tam size gore bir düzenleme, Cumhuriyete hakaret serbest, Bakanlar Kurulu'na yasak! "Tabiiyasak- lariar, vatandaşın kıme hakaret edeceğini biliyor- lar" deyişinizı duyar gibiyim! Demokratikleşme paketi için kimi biraz dar di- yor, kimi bol buluyor. Bu tartışma da değişmedi, kimse boyunun ölçüsünü almadığı için neyin dar neyin bol geleceğinı de bılen yok! Bıraz da Meclis'in ıçine girelım... Bizim Meclis yasa yapar, döner döner yıne yapar dönemi de devam ediyor. Bir İhale Yasası çıktı, daha Cumhurbaşkanı onaylamadan Dünya Bankası'n- dan haber geldı: "Yabancılarm ihalelere girme hakkını genişletin..." Gidiş o ki, İhale Yasası için de bir ihale yapıla- cak, yasa bastıranın elinde kalacak. Bir de Vergi Yasası var kı sormayın. Emlak vergi- lerini 20-40 kat arttırdılar. Tepki gelince, "Galiba ipin ucunu kaçırmışız" dediler. Şimdi nasıl düzel- tiriz diye bakıyorlar. Ağırlıklı görüş şu: Eskısı gibi bırakalım! Yani, düzeltmek için eskisi gibi yapacaklar! Mışıl mışıl yemyeşil... Solun bırleşmesı sızın de özleminizdi. Hatta Prof. Hüsnü Göksel bu özleminizi "vasiyetname" kabul edip çalışma da yaptı. Ayrılışınızın dokuzun- cu yılında durum şu: Metrekareye 4 "yeni arayış" düşüyor! Herkes ararken birbirınin ızine rastlayınca, "Am- ma da kalabalığız" diye düşünüyor! Sıze aktarmadan geçemeyeceğim; Türkiye'nin gelişmişlik düzeyini ortaya koyan gelişmeler de var... Hani siz Altan Öymen'le "Mobilya Dosyası"n\ yazmıştınız. Yıyen I. Yahya'nın hayali mobilya ihracatı serüvenini Karadeniz'den Isviçre'ye kadar izleyip açığa çıkarmıştınız. Şimdi sahnede Yiyen II. Yahya var. öylesine guzel yöntemler bulmuş ki, insanın kutlayası geliyor. Zavallı I. Yahya, 20 mi- lyon dolarcık para almak ıçin ne çok külfete kat- lanmıştı. Sunta bul, sandai bul, yurtdışından şir- ket adı bul... II. Yahya öyle mı ya? Adam, devlet parasıyla banka satın aldı, devlet bankasından bankasına para aktarılmasını sağladı, devlet güvencesiyle vatandaştan para topladı. Giden para 1 milyar 300 milyon dolar civarında. I. Yahya'nın 65 katı. Şimdi ben buna, Türkiye 65 kat büyüdü de- mem de ne derim! İşte büyüyen Türkiye, devam aynı türküye! II. Yahya hakkında toplam 4727 yıl hapis is- temiyle davalar açıldı. Hepsinden tek tek beraat ediyor. Geçenlerde 4. beraatını aldı. Yakında da üstün hizmet beratını alır. Bu gidişle tüm davalar delil çokluğundan düşecek. Içımizden dışımıza bakamadık... Hanı sizin "karanlıklarprensi" adını taktığınız Richard Per- le vardı ya, o ve benzerlerı yine sahnede... Yeri geldikçe sözünü ettığıniz "yeşilkuşak" projesinde bazı değişıklikler oldu. Meğer adamlar "kuşak" derken "uşak" demek ıstemiş... O yeşil de "do/ar"ın kod adıymış... Şimdi dünya yemyeşil... Şimdi coğrafyamız yemyeşil... Yurdumuz yemyeşil... Mışıl mışıl yemyeşil... ankcum@ttnet.net.tr İlhan Selcuk Küreselleşme emperyaüzm gihi ANTALYA (Cumhuriyet) - Gazetemiz Imtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, Türkiye'nin küreselleşmenın tam ortasında bulunduğunu belirterek. "Çıkarların iç içe geçtiği ve çatıştığı topografyada ya yazgımızı kendimizin dışındaki güçlere teslim edeceğiz ya da insana yakışır bağımsızlığı yeğleyerek, özgür irademizi kullanabüecek kadar insanlaşacağız" dedi. ilhan Selçuk, Akdeniz Cniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencilerine Atatürk Konferans Salonu'nda "Küreseileşen Günümüzde Türkivemiz lnsanı"na ilişkin konferans verdi. Tıp Fakültesi öğrenci ve öğretim üyelerinin yani sıra diğer fakültelerden de çok sayıda kişinin büyük ilgi gösterdiği konferansta Selçuk, küreselleşme olgusunun, sömürgeleşme ya da emperyalizm gibi dünyayı saran bir düzen olduğunu vurguladı. Küreselleşme olgusunun iletişim ve teknolojiyle dünyayı kuşattığını belirten Selçuk, "Ancak sömürgecilik ya da emperyalizm çağında yaşayan insan bugünkü kadar bilinçli değildi. Günümüzün insanı hem kendisini özeleştiriden hem çağımızın tekelci kapitalizmini eleştiriden geçirebilecek donanıma sahiptir. Demek ki daha değişik bir durum var" dedi. Türkiye insanınm küreselleşmenin göbeğinde yaşadığmı ve gezegensel bir çatışmanın odak noktasmda olduğunu vurgulayan Selçuk, şöyle konuştu: "Kendi kendimizi bilmek, dünyayı tanımak zorundayız. Çıkarların iç içe geçtiği ve çatıştığı topografyada ya yazgımızı kendimizin dışındaki güçlere teslim edeceğiz ya da insana yakışır bağımsızlığı yeğleyerek, özgür irademizi kullanabüecek kadar insanlaşacağız. Bu bir insanlık sorunudur. Ya insan olacağız ya da başkasının robotu gibi davranacağız."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear