Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24 OCAK 2002 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERÎN DEVAMI 17
G U1V C E L CÜ>'EYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
at'ın "Nâzım Hikmet Üstüne Yazılar" kitabında; "bir
adlihata" yüzünden Bursa Cezaevi'nde yıllardır ya-
:an Nâzım Hikmet'in affı konusunun -tek partili ka-
palı rejimüen demokrasiye geçme sancıları çeken
Tıjrkiye'de- gundeme nasıl geldiğine değiniliyor.
Nâzım Hikmet'in affını "Vatan"gazetes\ başyaza-
n Ahmet Emin Yalman ortaya attı ve savundu.
Memet Fuat'ın yazdığı gibi, "1949 ortalanna doğ-
ru Ahmet Emin Yalman, Vatan'da yazdığı bir diziya-
21 ve gazetenin avukatı Mehmet Ali Sebük'e yap-
trdığı on yazıdan oluşan inceleme" yayımlandığı sı-
rada ben, gazetenin Ankara muhabiri Sabahattin
Sönmez'ın mesleğe iki yıl önce başlamış "çöme-
2/'ydim.
Yalman'ın; o günlerin siyasal havasında savunul-
nası olanaksız "bir komünist şairi" cesaretle sa-
vunduğu günlerdi.
Nâzım Hikmet soaınu Vatan'daki yayınlaria bir-
cen kamuoyuna mal oldu.
Sabahattin Sönmez'in evindeki konuşmalarda
Mehmet Ali Sebük'ün çantasından çıkarıp göster-
digi Nâzım'ın Kuvayı Milliye Destanı, Adalet Baka-
nı Fuat Sirmen'le, daha sonra Cumhurbaşkanı Inö-
nü ıle yapılan sonuç alınamayan görüşmeler...
... Sonralan Nâzım'ın açlık grevine destek veren
Ortıan Veli ve arkadaşlarının "sakal grevi"ri\ izledi-
ğı ıçin "siyasipolısin" izlediği genç gazetecilik gün-
lerim... Unutulacak, belleklerden silinecek anılar-
dan değil.
CHP iktidannın genel af tasansı, partinin "müfrit-
/en"tarafından engellenmeyip gerçekleşseydi; Nâ-
zım Hikmet 14 Mayıs 1950'deki demokratik genel
seçimlerden önce özgürlüğe kavuşacaktı.
Görüşmeleri izliyordum; Adalet Komisyonu Baş-
kanı Hulki Karagülle. tasanyı "bazı maddeleh ye-
nıden incelemek üzere çekince" genel af da Nâzım
Hikmet'in özgüriüğü de yattı..
Nâzım Hikmet, 14 Mayıs 1950'de büyük çoğun-
lukla iktıdara gelen Demokrat Parti'nin af yasasıy-
la cezaevınden çıktı.
• • •
"Nâzım Hikmet'i, Nâzım Hikmet'ten tanımamak
ve tanıtmamak": Doğumunun 100. yıldönümünde
şaire yapılan büyük haksızlık.
"Aydınlık"m haftalık gazete biçiminden çıkarak
kuşe kapaklı dergiye dönüştüğü son sayılarda Nâ-
zım Hikmet'i tanımak ve tanıtmak açısından irdele-
yen Asaf Güven Aksel'in vurgulamalarını yadsı-
mak olanaksız. örnegin "/// şajrama" başlıklı bö-
lüm:
"Halide Edip geliyor tabii, insanın aklına hemen.
Nâzım büyük şair diyordu Edip, hatta, dâhi denile-
bilır, ama ah, bir de ıdeolojist olmasa! Şimdikiler gi-
bi yani. Ama, şimdikilerin bir avantajı var Halide
Edip'e göre. Nâzımyaşamıyor. Haliyle atıp tutmak-
ta daha özgür hissediyortar kendilerini. Halide Edip
zamanında Nâzım fizik olarak da yaşıyordu ve ağzı-
nın payını vermişti: 'Hem ıçerledim, hem de sevin-
dim. Sonra ve belki hepsinden önce, (ideoloji) me-
selesine güldüm. Hey sersem bayan, dedim, ben
dâhi değilım, fakat iyi bir sanatkânm ve bunu her
şeyden önce ideolojime borçluyum. Eğer sizin iyi
sanatkârlarınız yoksa, ideolojinizin bugün artık iyi
sanatkâra muhteva olamayacak kadar tefessüh et-
miş olmasından gelir'."
..."AB kapısında elaçanlar. ABD'ye bağlılık yemi-
ni edenler ve devşirme aydınlan, Kuvayı Milliye Des-
tanı'nınşairine sponsorolacak, duydunuzmu! 'Bin
dereden su getirip' ülkeyi pazaıiayanlann karşısına
(Sıvas mandayı kabul etmedi fakatj'ey gidi deli gön-
lüm/akıllı umutlu sabırlı gönlümVya Istiklal, ya ölüm)
diyenlerle birlikte dikilen şaire! Ne hoş dizeler diyor-
larodestana."
•••
Bu yıl Nâzım Hikmet'in 100. doğum yıldönümü.
Uğur Mumcu'nun katledilişinin bugün 9. yılı.
Ölmezler arasına karışan iki insan. Nâzım'la dos-
tum, arkadaşım, kardeşim Uğur Mumcu'yu; Uğur
Mumcu'nun 1975'te Cumhuriyet'te yazdığı duygu-
lu, heyecan verici "Ulusa Sesleniş" başlıklı yazısı-
nın son satırlan ile selamlıyorum:
"Birgün mezartanmızda gülleraçacak ey halkım,
unutma bizi...
Bir gün sesimiz hepinizin kulaklannda yankılana-
cak ey halkım, unutma bizi...
özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi,
hep biıiikteyiz
ey halkım unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi.."
Denktaş: Dkeleri
konuşuyoruz
LEFKOŞA (AA) -
KKTC Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş ile Rum
Yönetimi lideri Glafkos
Klerides, 16 Ocak Çar-
şamba günü başlayan
doğrudan görüşmeler
çerçevesinde dün üçüncü
İcez bir araya geldiler.
Denktaş, görüşmenin ar-
dından, "Anlaşmanın il-
kelerini konuşuyoruz,
konuşmaya devam ede-
ceğiz" dedi. Rum basını,
görüşmelerin ileriki aşa-
malarmda BM'nin dev-
reye gireceğini ve tarafla-
ra bir ara çözûm planı su-
nacağını ileri sûrdü.
Denktaş ile Klerides
arasındaki görüşme, BM
kontrolündeki ara bölge-
de bulunan Lefkoşa Ha-
vaalanı yakınlannda res-
tore edilen "Lefkoşa
Konferans Merke-
zi"nde gerçekleşti. Gö-
rüşmeye, BM Genel Sek-
reteri'nin Kıbns Özel
Temsilcisi Alvaro De So-
to gözlemci olarak katıl-
dı. Görüşmenin ardmdan
gazetecilerin sorulannı
yanıtlayan Denktaş,
"Anlaşmanın ilkelerini
konuşuyoruz, konuş-
maya devam edeceğiz"
dedi. "Karşılıklı öneri-
ler safhası söz konusu
mu" sorusuna, "Onlan
konuşuyoruz" yanıtım
veren Denktaş, Rumlann
görüşmelerdeki tavnyla
ilgili olarak, "Onlar da
ortaya kendi düşünce-
lerini koyuyorlar. ama
bizim söylediklerimizi
de dinliyorlar" diye ko-
nuştu. Denktaş, Avrupa
Konseyi Parlamenterler
Meclisi'nde kabul edilen
Kıbns raporunu, "iyi bir
gelişme" olarak nitelen-
dirdi. Denktaş"m müza-
kerelerdeki anayasa da-
nışmanı Prof. Dr. Müm-
taz Soysal, Türk tarafi-
nın görüşmelere, her tür-
lü olasılığa karşı hazırlık-
lı gittiğini belirtti.
Bu ara sırasında De
Soto, New York'a gide-
rek BM Genel Sekreteri
Kofi Annan'la görüşme-
lerle ilgili değerlendir-
meler yapacak.
Rum basını, Denktaş
ve Klerides arasında ya-
pılan görüşmelerin iler-
leyen aşamalannda B-
M'nin devreye gireceğini
ve taraflara bir ara çözüm
planı sunacağını ileri sür-
dü. Rum Kesimi'nde bi-
rinci parti durumunda
bulunanAkel' in lideri ve
Meclis Başkanı Dimirris
Hristofyas. ABD tarafin-
dan hazırlanacak ve ta-
raflara sunulacak bir çö-
züm planından endişe
duyduğunu söyledi.
Maliye IMF'ye sert çıktı
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Maliye Bakanlı-
ğı Teftiş Kurulu Başkanlığı, IMF
ve Dünya Bankası'nın Türki-
ye'ye yönelik politikalannuı ya-
ratacağı olumsuzluklan, hazır-
ladığı 121 sayfalık raporla orta-
ya koydu. Cumhurbaşkanlığı ve
Başbakanlık başta olmak üzere
ilgili yerlere gönderilen raporda,
IMF ve Dünya Bankasf nın is-
temlerinin Türkiye'yi götürece-
ği "tehlikeli" noktalar aynntılı
olarak irdelendi.
IMF'nin anayasal düzene ay-
krrı vergi sistemi getirmek iste-
diği vurgulananraporda,Hazine
Müsteşarlığı sert dille eleştirilir-
ken hayali ihracat dosyalannı su-
menaltı etmek ve banka boşal-
tanlarla ilgili işlem yapmamak-
la suçlandı. Hazinenin yolsuz-
luk için uygun zemin yarattığı
da belirtildi.
Uluslararası kuruluşlann tel-
kinleriyle oluşacak tehlikeler
şöyle irdelendi:
Krizin nedeni IMF: Eko-
nomik knzlerin esas kaynağı
IMF tarafindan verilecek 4 mil-
yar dolar kredi karşılığmda tel-
kin edilen kura dayalı ıstikrar po-
litikasıdır. Türkiye gibi kronik
enflasyon sürecindeki, siyasal
istikrarı yakalayamayan, yapısal
reform yeteneği düşük bir ülke-
ye IMF tarafindan tavsiye edil-
mesinin büyük bir hata olduğu
açıktır. Türkiye "de mali denge-
sizliklenn ortaya çıkmasının en
büyük nedenlerinden biri siyasi
istikrarsızlık ve gelişmelerdir.
Dağınıklık sorunu art-
tiriyOf: Maliye Bakanlığı'mn
aşın derecede güçlendiği şeklin-
deki eleştiriler üzerine, hiçbir
mantıki ve ekonomik gerekçeye
dayanmaksızın Hazine Genel
Müdürlüğü ve Milletler arası tk-
tisadi îşbirliği Genel Sekreterli-
ği'nin Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı adı altında Maliye
Bakanlığı'ndan aynlmasına ka-
rar verilmesi, daha sonraki tarih-
te ise müsteşarlığın da Hazine
Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müs-
teşarlığı olarak ikiye bölünmesi
ve her birinin bakanlık derece-
sinde güç kazanması, Türk eko-
nomi yöneriminde koordinasyon
sorununun gündemin en ön sıra-
lanna çıkmasına neden olmuş-
tur.
çeteler Ihalelerde: Tür-
kiye'de, ihale konusu işin teslimi
ile ilgili kontrol sürecinin olduk-
ça zayıf olduğu, devletin bu sü-
reçteİd ihmal ve suiisrimallerne-
deniyle büyük çaph zararlara uğ-
radığı, ihale komisyonlarmın
oluşumunda ve karar verilme-
sinde siyasi ve bürokratik mü-
dahalelerin sıkça söz konusu ol-
duğu ve yasadışı örgütlü yapıla-
rın ihale sürecini her aşamada et-
kilediği hususlan, kamu ihalele-
rinin etkinJiğini düşüren en
önemli faktörlerin başında gel-
mektedir.
Yolsuzlufiun önüne ge-
ÇİIemeZ: Bütçe hazırlık süre-
cinden Maliye Bakanlığı'mn ta-
mamen çekıbnesi, Türk bütçe
sisteminde belirli düzeyde de ol-
sa var olan disiplini büsbütün or-
tadan kaldıracak ve yolsuzluk-
larla mücadele konusunda önü
ahnamaz tehlikeli gelişmelere y-
ol açabilecektir. Bu sıstem, siya-
si ve bürokratik geleneğin ol-
dukça zayıf olduğu Türkiye için
önemli riskler getirecektır.
Yolsuzluğa zemin ha-
Zirlamyor: Hazine Müsteşar-
lığı'nm hayah ihracat yaptığı be-
lirlenen kişilere ilışkin dosyala-
nn ilgili mercilere iletılmedıği,
mudilerden topladıklan mevdu-
atlan suiistımal ederek, kurucu
şırketlere aktaran bankalar hak-
kında gerekli işlemler yapıhna-
dığı, bu amaçla kurulacağı aşi-
kar olan bankalar için önleyici
tedbirler alınmadığı ve oluşan
zayıf bankacılık sisteminin ma-
li krizlerin oluşmasmda en bü-
yük etken olduğu. yaratılan fon
uygulamalannın bütçe disiplini-
ni bozduğu ve yolsuzluklar için
uygun bir zemin halıne geldiği
eleştirileri, akademik çe\Teler-
den ve iş dünyasmdan çeşith ki-
şilerce açıkça dile getirilmıştır.
Dlplomatik adaba
Uyulmuyor: Dünya Bankası
raporunda kullamlan dil diplo-
matik adaba uygun değildir. Oy-
sa, bağımsız bir ülkeye tavsiye
niteliğinde yazılan ve Dünya
Bankası gibi üst düzeyde ulusla-
rarası mali kuruluş olma iddi-
asında bulunan bir örgüt tarafin-
dan kaleme alınan raporda. da-
ha ölçülü bir ifade tarzuun be-
nimsenmesi gerekirdi. Ciddi ve
aynntılı bir analiz gerektiren ko-
nularda bilimsel araştırma yön-
temlerine başvurulmaması,
Dünya Bankasrnın raporunu
ciddi şekilde tartışılu- bir duruma
getırmiştir.
Anayasaya aytarı istek:
Otonom vergi idaresi kavTamı,
Türkiye'ninbenimsemiş olduğu
anayasal düzen ile uyuşmamak-
tadır. Vergi gıbı esasen siyasanın
merkezinde yer alan bir konu-
nun hangi kamusal otoriteden
otonom hale getirihnek istendi-
ği veya bunun ne amaçla ortaya
konulduğu belirgin değildir. Ka-
mu harcamalannın finansmam
açısından en önemli kaynak du-
rumunda olan vergilerin, bu ara-
da vergi yönetiminin kamu har-
cama yönetiminden ayn olarak
düşünülmesi mümkün değildir.
IMF uzmanlan tarafindan yapı-
lan öneri, maliye politikasınm
oluşturulma sürecini ıyice par-
çalı ve çok başlı hale getirmek-
ten öteye bir sonuç doğurmaya-
caktır.
Denetim elemanlari:
Dünya Bankası raporunda, ka-
mu sektöründe 129 a\n dene-
tim biriminın 13 bın 500'ün
üzerinde kadro ile görev yaptı-
ğı, bu sayının aşın olduğu. ba-
zı alanlar denetim dışı kalırken
bazı alanlarda mükerrer dene-
tim yapıldığı ıfade ediknekte-
dir. Yaİdaşık 2 milyon metnu-
run bulundugu bir kamu sektö-
ründe 13 bin 500 olan denetim
elemanı sayısma aşın demek
pek gerçekçi olmasa gerek.
Suudi Arabistan Ecyad Kalesi'ni yapıyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Suudi
Arabistan, 2 hafta önce yıktığı 220 yıllık Os-
manlı kalesi El Cihat'ı (Ecyad) özgün yerine
yeniden inşa edeceğini Türkiye'ye bildirdi.
Türkiye'nin Suudi Arabistan'a işbiriiği öne-
risinde bulunacağı öğrenildi.
Suudi Arabistan, 3 hafta önce yıktığı, Os-
manlılardan kalma El Cihat Kalesi'ni aym
yere ve aynen yeniden inşa edeceğini açıkla-
dı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Di-
riöz, dün düzenledığı basın toplantısında. ka-
leyle ilgili bir soru üzerine şu yanıtı \erdi:
"Riyad Büyükelçihğimizin Suudi Arabis-
tan makamlanyla yapılan temaslarından
edinilen bilgiler, bu kalenin aynen ve aym
yerde inşa edileceği şeklindedir. Bunun ta-
kipçisi olacağız. Bu bilgiyi bize daha önce
vermiş olsalardı, tabii ki daha yararlı ola-
KULTUR • SANAT (OJ12) 293 «9 7«
caktı." Edinilen bilgilere göre, Türkiye'nin
hem diplomatik hem de toplumsal tepkileri
üzerine Suudiler, önce kalenin başka yere öz-
gün şekliyle yeniden inşa edileceğini bildir-
dıler. Ancak bu açıklamayı yeterli görmeyen
Türkiye, özellıkle UNESCÖ ve diğer ulusla-
rarası kuruluşlan de de\Teye sokarak baskı-
>T arttırdı. Türkiye'nin tepkisi sonuç verdi ve
kale aynı yere yeniden inşa edilecek.
Sergiye
bile yasak
VIAHMUT ORAL
ÖZLEM ALTUNOK
DtYARBAKIR / İS-
TANBUL - Türkıye'de sa-
natın her alanında yasak-
lar de\am ediyor. Diyar-
bakır'da Süryanilerin ya-
şamından kesitler sunan
bir fotoğraf sergisiyle ilgi-
li olarak İçişleri Bakanlı-
ğı'mn talimatıyla soruş-
turaıa başlatılırken, Enis
Batur'un 'Elma' adlı ro-
manı ve gazetemız çizen
Metin Üstündağ'ın kari-
katürlerinden derlenen
"Pazar Sevişgenleri" ad-
lı kitabı "müstehcen" ol-
duklan gerekçesiyle top-
latıldı.
Diyarbakır Fotoğraf
Grubu sanatçüan Selahat-
tin Doğan, Özgür Nizam,
Zülküf Çapanoğlu ve
Hüsevin Elçi'nın Süryani-
lerle ilgili 5 yıllık çalışma
sonucunda açtıklan fotoğ-
raf sergisiyle ilgili soruş-
turma açıldı. Sergı, Istan-
bul ve Ankara'da da izle-
yicılere buluşmuştu. Di-
yarbakır Valisi Ahmet Ce-
mil Serhadlı, soruşturma-
nın yalnızca fotoğraf sa-
natçılanndan Selahattin
Doğan ve Hüseyin El-
çi'nın öğretmen ohnası ne-
demyle başlatıldığını söy-
ledi. Enis Batur'un "El-
ma" adlı romanı, Istanbul
4. Sulh Ceza Mahkeme-
si'nce "müstehcen" bulu-
narak toplatıldı. Aynı ya-
yıne\ ınden çıkan. gazete-
miz çızerlerinden Metin
Üstündağ'ın Öküz ve Le-
man dergilerindekı karika-
türlennden derlediğı "Pa-
zar Sevişgenleri" adlı ki-
tabı da "müstehcen" bu-
lundu.
Bu arada Istanbul DGM
Cumhuriyet Başsavcılı-
ğı' nın, AvestaYayınlan ta-
rafindan yayımlanan AB-
D'li gazeteci Jonathan C.
Randalın yazdığı "Bun-
ca Bilgiden Sonra Ne Ba-
ğışIaması-Kürdistan tz-
lenimlerim" adlı kıtabın
toplatılmasma ilişkin baş-
vurusu 5 No'lu DGM tara-
findan değerlendinldi.
Mahkeme kitabın Türkçe
çevirisimn, "bölücülük
propagandası yapıldığı"
gerekçesiyle toplatılması-
na karar verdi.
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
len hukuk fakültelerı, Roma hukukunun yanına bir
de "Türk Tıpı Hukuk" bölümü açarsa şaşmamak
gerekir.
Öylesine şeffaf, öylesine postmodern yasalar
çıkarıyoruz ki, aynı maddeyi kimi hukukçular
demokratik buluyor. kımıleri faşist. Gündemde
312. madde var. Demokratıkleşme adımları
çerçevesinde yenıden hazırlandı. Demokratik-
leşme mi. evet evet, sizin zamanınızdan kalma.
Hanı 90'ların başında da DYP-SHP koalisyonu
döneminde arada bir paket çıkarılırdı, işte onlar-
dan... Hükümetlerdeğişti, ortaklardeğişti, amabu
demokratıkleşme paketi değişmedi.
Bir de 159. maddede değişiklik yapılacak. Tam
size gore bir düzenleme, Cumhuriyete hakaret
serbest, Bakanlar Kurulu'na yasak! "Tabiiyasak-
lariar, vatandaşın kıme hakaret edeceğini biliyor-
lar" deyişinizı duyar gibiyim!
Demokratikleşme paketi için kimi biraz dar di-
yor, kimi bol buluyor. Bu tartışma da değişmedi,
kimse boyunun ölçüsünü almadığı için neyin dar
neyin bol geleceğinı de bılen yok!
Bıraz da Meclis'in ıçine girelım... Bizim Meclis
yasa yapar, döner döner yıne yapar dönemi de
devam ediyor. Bir İhale Yasası çıktı, daha
Cumhurbaşkanı onaylamadan Dünya Bankası'n-
dan haber geldı:
"Yabancılarm ihalelere girme hakkını
genişletin..."
Gidiş o ki, İhale Yasası için de bir ihale yapıla-
cak, yasa bastıranın elinde kalacak.
Bir de Vergi Yasası var kı sormayın. Emlak vergi-
lerini 20-40 kat arttırdılar. Tepki gelince, "Galiba
ipin ucunu kaçırmışız" dediler. Şimdi nasıl düzel-
tiriz diye bakıyorlar. Ağırlıklı görüş şu:
Eskısı gibi bırakalım!
Yani, düzeltmek için eskisi gibi yapacaklar!
Mışıl mışıl yemyeşil...
Solun bırleşmesı sızın de özleminizdi. Hatta
Prof. Hüsnü Göksel bu özleminizi "vasiyetname"
kabul edip çalışma da yaptı. Ayrılışınızın dokuzun-
cu yılında durum şu:
Metrekareye 4 "yeni arayış" düşüyor!
Herkes ararken birbirınin ızine rastlayınca, "Am-
ma da kalabalığız" diye düşünüyor!
Sıze aktarmadan geçemeyeceğim; Türkiye'nin
gelişmişlik düzeyini ortaya koyan gelişmeler de
var...
Hani siz Altan Öymen'le "Mobilya Dosyası"n\
yazmıştınız. Yıyen I. Yahya'nın hayali mobilya
ihracatı serüvenini Karadeniz'den Isviçre'ye kadar
izleyip açığa çıkarmıştınız. Şimdi sahnede Yiyen
II. Yahya var. öylesine guzel yöntemler bulmuş
ki, insanın kutlayası geliyor. Zavallı I. Yahya, 20 mi-
lyon dolarcık para almak ıçin ne çok külfete kat-
lanmıştı. Sunta bul, sandai bul, yurtdışından şir-
ket adı bul... II. Yahya öyle mı ya? Adam, devlet
parasıyla banka satın aldı, devlet bankasından
bankasına para aktarılmasını sağladı, devlet
güvencesiyle vatandaştan para topladı. Giden
para 1 milyar 300 milyon dolar civarında. I.
Yahya'nın 65 katı.
Şimdi ben buna, Türkiye 65 kat büyüdü de-
mem de ne derim! İşte büyüyen Türkiye, devam
aynı türküye!
II. Yahya hakkında toplam 4727 yıl hapis is-
temiyle davalar açıldı. Hepsinden tek tek beraat
ediyor. Geçenlerde 4. beraatını aldı. Yakında da
üstün hizmet beratını alır. Bu gidişle tüm davalar
delil çokluğundan düşecek.
Içımizden dışımıza bakamadık... Hanı sizin
"karanlıklarprensi" adını taktığınız Richard Per-
le vardı ya, o ve benzerlerı yine sahnede... Yeri
geldikçe sözünü ettığıniz "yeşilkuşak" projesinde
bazı değişıklikler oldu. Meğer adamlar "kuşak"
derken "uşak" demek ıstemiş... O yeşil de
"do/ar"ın kod adıymış...
Şimdi dünya yemyeşil... Şimdi coğrafyamız
yemyeşil... Yurdumuz yemyeşil... Mışıl mışıl
yemyeşil...
ankcum@ttnet.net.tr
İlhan Selcuk
Küreselleşme
emperyaüzm gihi
ANTALYA (Cumhuriyet) - Gazetemiz
Imtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, Türkiye'nin
küreselleşmenın tam ortasında bulunduğunu
belirterek. "Çıkarların iç içe geçtiği ve
çatıştığı topografyada ya yazgımızı
kendimizin dışındaki güçlere teslim
edeceğiz ya da insana yakışır bağımsızlığı
yeğleyerek, özgür irademizi
kullanabüecek kadar insanlaşacağız"
dedi. ilhan Selçuk, Akdeniz Cniversitesi Tıp
Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencilerine
Atatürk Konferans Salonu'nda
"Küreseileşen Günümüzde Türkivemiz
lnsanı"na ilişkin konferans verdi. Tıp
Fakültesi öğrenci ve öğretim üyelerinin yani
sıra diğer fakültelerden de çok sayıda kişinin
büyük ilgi gösterdiği konferansta Selçuk,
küreselleşme olgusunun, sömürgeleşme ya
da emperyalizm gibi dünyayı saran bir düzen
olduğunu vurguladı. Küreselleşme
olgusunun iletişim ve teknolojiyle dünyayı
kuşattığını belirten Selçuk, "Ancak
sömürgecilik ya da emperyalizm çağında
yaşayan insan bugünkü kadar bilinçli
değildi. Günümüzün insanı hem kendisini
özeleştiriden hem çağımızın tekelci
kapitalizmini eleştiriden geçirebilecek
donanıma sahiptir. Demek ki daha değişik
bir durum var" dedi. Türkiye insanınm
küreselleşmenin göbeğinde yaşadığmı ve
gezegensel bir çatışmanın odak noktasmda
olduğunu vurgulayan Selçuk, şöyle konuştu:
"Kendi kendimizi bilmek, dünyayı
tanımak zorundayız. Çıkarların iç içe
geçtiği ve çatıştığı topografyada ya
yazgımızı kendimizin dışındaki güçlere
teslim edeceğiz ya da insana yakışır
bağımsızlığı yeğleyerek, özgür irademizi
kullanabüecek kadar insanlaşacağız. Bu
bir insanlık sorunudur. Ya insan olacağız
ya da başkasının robotu gibi
davranacağız."