14 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13OCAK2002PAZAR CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ ÜNÜGÜNÜN ADAMI TURHANSELÇUK KARAKTERI KARAKTERSEÜK GOZLUKLU SAMİW HARIKULÂDE KIVIRTMALARI KISIM HEKHİIÎ UMMrnLMAZ Ğr^i Ş EKOSİOK\İ KMAV, 5EVÎYE, SEVİ YtSİZlı' K - - L>A-- Gülay: Insanlarparçamı bildi, ama kimin söylediğini çok uzun zaman bilmedi Sadeceşarkdar dabilinebilirHATİCE TUNCER Önce kuş olduk uçtuk semaya, sonra vurulduk düştük sevdaya... "tstanbul Kanatlannun Altın- da" filminin "Aşk" şarkısını ses- lendiren Gülay'ın "CesaretinVar mı Aşka" şarİasıyla tanınan ses olduğu genellikle bilinmez. "DamlaJar" albümündeki tür- külerle bağlantı kurabilen de az- dır. Gülay, şarkılannın bılinip kendisınin tanınmamasından ya- kınmıyor: "tnsanlar benim şar- kunı bildiler, ama kimin söyledi- ğini çok uzun zaman bflmediler. Bu beni çok muthı ediyor. Kim- Bğinıin büinmemiş olmasmdan, bu ortaya çıkmadan da sadece şarküann biiinebüeceğini göster- mekten hoşlanmışûm." Gülay, müzık dünyasuıa 1995 yüında "Cesaretin Var mı" şar- kısıyla girdi. Müzik, yaşamında hep vardı, ama bir kaset çıkar- mayı düşünmemişti. Reklam sek- töründe çalışan eski eşinin ısran üzerine bir müzik yapım şirketiy- le görüşmeyi gitti. Görüşmeye giderken ayaklan geri gen gidiyordu, ama şarkılan beğen- diler ve bir albüm yapma karan alındı. Bir parça dışında albüm- dekiparçalarGülay'a aitti. Kaset çıkanp şarkının bir anda popüler olması karşısında hâlâ şaşkınlığı geçmemiş gibi: "Benimiçinözel bestetertü. Kasetyapmak için dü- şünerek yapağun şarküar degü- di Şarktcıhkyapmak gibi birdü- şüncemyoktu. 'Cesaretin Var mı" ve diğerleri bir yalnızhk dönemi içinde kendime yapoğım, kendi- me soylemlerimdi ashnda." 'Türkü barda söyledim' 'V^esaretin Varmı Aşka' şarkısıyla tanınan Gülay, reklam sektöründe çalışan eşinin ısran üzerine müziğe başlamış. jiKslında türküleri çok seviyor. Söylediği şarkılara 'pop' demiyor, çünkü hayatı, yaşam îarzı ve hayata bakışının popüler olmadığına inamyor. Gülay, hayallerini ise şöyle anlatıyor: "Içinde Eric Clapton 'ın giîar çaldığı bir halk müziği albümü olsa..."Gülay, albümü çıktıktan bir yıl sonra 1996'daBeyoğlu'nda- lti türkü barlardan birinde türkü \ söylemeye başladı: "Beni sade- ceoraya gelenlerbiBrdi. Belkide kendimize söyiemekten hoşlan- dıkorada.Avşegül,ben, diğerar- kadaşlarhepa\Tiıyerlerdeçalışnuşinsanlarola- rak kendhnize söyledik. Çünkü birinin akşa- mında öbürü de oldu, birbirimizi dinledik dur- duk yıDarca. Türkülere çok açmışız berhalde." Türküleri çok sevmesine karşın bir pop şarkı- sıyla tanınrruş, yeniden türkülerle kucaklaşmış- tı. Gülay bu değerlendirmeye katılraıyor: "Ce- saretin Var mı şarkısına ve albümdeki diğer par- çalarapop gibi diyemeyiz. Bir şeyepop denilebil- mesiiçin herşeyiyle popülerolması gerekiyor. Ya- şam tarzıyta kişinin de popüler olması gerekiyor. Benim, yaşam taram, kişUigim. yapoklanm, ha- yata bakışım hiçbir zaman popüler değü. Böyle birkimliğimyok.'' Dlş teknlsyenliği dönemi Gülay, ortaokul çağlanndan beri bir diş tek- nisyeninin yanında çabşarak harçlığını çıkar- mış. Ilk kasetinden sonra da diş teknisyenJiğini sürdürmüş. Müzik piyasasının kurallannın ken- disine uygun olmadığını düşünmesine karşın TuluyhanUğurhı'nunbestelediği "tstanbulKa- nadanmın Altında" filminin sevilen şarkısı "Aşk"ı seslendiren Gülay, ardından "Bir Sevi Masah" albümünü çıkardı. Bunun son olduğu- nu düşünüyordu ve yaşamını diş teknisyeni ola- rak sürdürmeyi planlıyordu. "Bir Sevi Masaü" ilk albümüne hiç benzeme- yen çalışmalardan oluşuyor. îki albümü birbirin- den çok farklı bulunmuştu. Gülay'a bunun ne- denini sorduk: "Benim yapağmı hiçbirşeyin için- de asbnda bütünlük obnaz. Çünkü ben kendi içimdebütünlükyakalanuş birideğihm.Yanibir tek şey yapmaktan çok sıkıunm.' Cesaretin Var mı'nın kendi içinde bir bütünlüğü, dengesi var. Ama Cesaretin Var mı fle Bir Sevi Masalı ara- kalma soundlarvar. Örneğin Esengül. Şu günün arabeski degil onlar. Onlar stüdyoya canlı girer- lerdL Canlı kayıdar \ apıünk Kemanlar, bütün sazlar canh girerdi Şimdi böyle bir şey yapmak istiyorum. Bakahm bunu başarabilecek nırvim? Onun dışında çok büinmeyen eski pop şarkılan vanü. Onlan söyiemek istiyorum, örneğin bir Işıl Ger- manşarlasL" Arabesk sevmek biraz popü- lızmden mı kaynaklanıyordu? "Halk seviyorsa ben de dinlerim n gibi bir yaklaşım içinde miydi Gü- lay: "HayTr,çogunhıgukimlerinoluş- turduğunu bflearükaniayamıyorum ben. Halk arabeski sevmiyor arnk zaten. Belki sürekli 'arabeskin sevil- memesi gerekir' diye sevmiyoriar ya da sevdiklerini söytemekten kaçınıyor- lar. Çünkü sevdiklerini söylerdikleri zaman halkm geri kalmış kesiminden olacaklar." Müslüm Gürses'l çok sevetim Gülay, arabeskin içinde büyümüş. Bağ- lama çalan babası Eyüp Ercan Sezer, halk türkülerinin arasına mutlaka bir Orban Gencebaysıkıştınrmış: "Ben arabeskdin- lerim ve çok severim. Ama caz da severim. Arabesk niye dinlerim. Sözleri itibanyla beni düşündürebilen her şe>i dinlerim. Bir Müslüm Gürses'i evet çok severim. Neden? Bir kere samimiyetini severim. Şarkıcı, gü- zel şarkı söylesinden ziyade ne kadar sami- mi şarkı söylüyorsa onunla ilgilenirim. Müs- lüm Gürses de çok doğaL, çok da gönül ada- mı geliyor. Bütün şarkılannda degil, ama bel- ki 50 şarkının 5'inde yakalanm, ama önemli değiL içinde duygu olan ve düşünceye yöneük her şeyi seviyorum bea Hayatta hiçbir şevi dog- rudan reddetmek çok bana mannkh geünez. Ben hayaün görmedjğimiz, ama görmeye çahş- nğımız diğertaraflanyla daha çok ilgileniyorum açıkçasL" K smda bir bütünlük yok. Çünkü birbirlerin- den bağımsızlar. Benim için önemli olan, o anda yapüan şeyin kendi içinde bütün ve denge içinde ohnasL Bunun diğerine göre derjgeB ofanasnla çok ilgilenmcm. Yaşamım da böyie. Bir yıl boyunca yaptıklanmla bir yıl öncekiler arasmda benzer- lik bulunmaz." Sunuculuk harcı' deflil Türkülere geçişten sonra ilk müzik şirketiyle artık birlikte yürüyemeyeceklenni anlarlar ve sözleşme feshedilır. Daha ilk gün ayaklan geri geri gitmişti ya: "Çünkü fikir olarak uyuşama- dığımızı anladık. Her ne kadar olsa ben haklry- dnn yani Ondan sonra ben vazgeçtim,tekrardiş teknisvenliği yapom.'' BRT televizyonundan Damlalar prograrrunı sunması için gelen tekhf. Gülay'ın yeniden dö- nüşü olur. Sunuculuk "hara" değildir, ama da- ha çok türkü söyleyeceği için kabul eder. Hem türkü söylediğinin öğrenilmesi açısından hem de halk müziği ile uğraşmak istediğinden aradığı- nı bulmuş gibidir. Pek çok halk müziği sanatçı- sım konuk ettiği program, Damlalar albümünün de hazırlayıcısı olur: "Damlalar programı bun- dan sonra ne yapacağım konusunda yol gösteri- ci oldu. Fakat çalışılacak şirket bulamama sonı- nu vanh. Yani birileri için çok bu kolay, ama ba- zılan için çok zor. Hep şu ters geliyordu: Önünü- ze bir sözleşme koyuyoriar. 10 sayfadan oluşan bir sözleşme. tçinde incik cıncık bir sürü madde. tnsan onu görünce zaten güveni sarsıbyor. tnsan- lar neden bu kadar itici maddeler koymuşlar. Bundan dolayı da kaset yapmayı düşünmedün." Sonunda, Kalan Müzik'le anlaşır. Önüne öy- le uzun maddelerden oluşan sözleşme de konul mazve Damlalar'ı çı- kanr. Damlalar albümü tutulunca "Cesaretin Var mı"yı söyleyen kişiyle bağlantı kurulmaya baş- lamr yavaş yavaş: "Hiçbir zaman, hiçbir yerde özeJ açıklamalar yapmadım. Bir şekflde herkes bunu öğrenmeye başladL Damlalar'dan sonrabu şarkıyenidengündemegeldi. Ben evrensel tirras- yona inanan hir insanım. Bu paryanın taşıdığı ft-p- kans,titreşim;bu şarkr>ı yaparken arok ne his- settiysem; nasıl bir yerlere. kimlere ulaşnysa bil- miyorum ama, kimin için özel ve önemli olduy- sa hayaüma bir şekilde girdi, doğrudan tenıas- lanmız oldu. Belki birilerini eviendirmiştir. Şar- küar benim kalemimden çıkn, ben yazdım ama bana ait degiller. Çünkü zaten evrenin bir yerle- rinde her zaman \^rxk Ben sadece onlan ait ol- duklan yerierden çekip kaleme kâğıda döktüm." Arabesk kaset denemesi Gülay, şimdi Damlalar'm ikincisini çıkarma- ya hazırlamyor. "Söylesem mi sö\1emesem mi" diye düşündükten sonra devam edıyor: "Ashnda yapmak istediğim başka bir şey var- dL Bilmiyorum üzerinde konuşmam doğru mu ama, belki bir türkü albümü olmavacak bu. Ya- nibundansonraikinciDamlalar'dansonraçıka- racağım birtürkü albümüm olmayacak. BeUd de olacak, ama içimde yapmak istediğim birkaç şey daha «r. BeUd bir arabesk kaset denemesi ola- bilirJ" Gülay'ın popla başlayıp türküyle devam eder- ken şimdi de arabesk bir kaset planlaması şaşır- tıcı geliyor. Gülay "Neden" sorumuzu şöyle açıklıyor: "Çok özlediğim, eski zamanlardan ategorize etmeyin' Gülay'uı arabesk denemeye kalkmasında bi- raz da başka bir şey yapmak istemesi var gibi. Bir de "kategorize'' edilmek istememesi: "Bu insanişte arabeskşartacısjdır, türkücüdür, şudur budur diye sımflanmaktan, kategorize et- mektenhoşknmnoııuTLKendimicefldereyealnı- nus gibi hissediyonun açıkçasL Çok kaygılanm varyaşamla ilgili galiba. Neyapmak istersem ya- pabihneoyim. Ben hayata geldim ve ne kadar sü- rede gideceğim bellî değiL BeUd çok uzun bir sû- recek, beDd çok kısa bir süre sonra bitecek." Gülay, Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu. Gaziosmanpaşa'nın Sangöl Mahallesi'nde ve Küçükköy'de büyümüş. Beş kız kardeşten ken- disinden başka müziğe eğilimli olanlar da var. Bir kız kardeşi de yakında kaset çıkarmayı pian- lıyor. Müzisyen bir aileden geldiği söylenebilir. Damlalar'daki Babula, babasına ait bir türkü. ikinci albümde de babasının yıllarca kendisi için yaptığı besteleri olacak. ABDde caz eğltlml Kompozitörlük ilgisini çekiyor ve ABD'de caz eğitimi veren bir okula gitmek gibi bir ha- yali var. Önce akademik bir müzik eğitimi ala- rak altyapısını oluşturmak istiyor. Bu yıl Kıbns 'ta Doğu Akdenız Üniversitesi'nde müzikbölümü- ne başlamış: "Hepka&mdaydıkonservatuvareği- timi almak. Ama 9 yaşmda bir kızun var. Ondan dolayı hayatınun hem maddi kısmını hem de onunla ilgili kısmmı yerine oturtamadığun için zamana ihtiyaam vardL Bu senebunuyakaladun. Kıbns'a yerleştim." Gülay, her hafta sonu gelip Bakırköy'de bir bar- da türkü söylüyor. Zorlu bir yaşam ama, hayal- lerini gerçekleştirmek için zorunlu: " Amacım burada albümüyapıpgötürmek değiL Doğrudan onlaıia yapünuş bir halk müziği albümü istiyo- rum. Keşke, içinde Enc Clapton'm gitar çaldığı bir albüm olabilse» Anlatabihyor muyum, böy- le hayallerim var." PAZAR ORHAN BURSALI İçeriği Boşver Görüntüye Bak Kılıçbalığı Operasyonu'nun sonucu: Hükümet (si- yaset): 1; Cumhurbaşkanı: 0 Aralarında üniversite hocalarının da bulunduğu ünlülergrubunu polisin sabahın köründe evlerinden toparlayıp almasıyla, sonuç önceden ılan edılmiş oluyordu. Bu "sabah baskmı" kimin zamanında oldu? Yakalama, tutuklama, sorgulama konulannda "ti- tizliği" ön planda tutan, Tantan'ı değiştirerek orta- lığı "yumuşatan" son hükümet zamanında... Bu yönetim, DGM'yi devre dışı bırakarak, geçmiş yağma olaylarının yargılanmasında mümkün olan en yumuşak yüzünü gösterdi... Devlet organlan soy- gun mekanizmasına ve mensuplanna karşı şimdi da- ha "uslu"... Bu gidişle, bütün soygun ve dolandın- cılıklar için açılan davalann çeşitli nedenlerle düşe- ceğini göreceğiz ve şaşırmayacağız... Şimdi bu hükümet, Tantan dönemi tarzı bir bas- kınla Emlak Bankası operasyonu yapıyor! Operasyonu TV'ler sürekli duyuruyorlar. Diyelim ki balon şişiriliyor, şişiriliyor ve... ertesi günkü gaze- telerde balonun patladığını okuyoruz. Operasyonu yapan polisin bağlı olduğu ANAP ve bazı kalemlerSezer'i eleştiriyor... Peki, Emlak Bankası'nın ve Türkiye'nin batık en az 100-200 milyon doları nerede? Yeterli yasal garantiler alınmadan dolartarın veril- diği iddiaları nerede? Görüntülerle uğraşıyoruz, içeriğine bakan az. • • • Banka Genel Müdürü "Siyaset, hükümet emret- ti, ben verdim" diye sorumluluğu üzerinden atabi- lir mi? Bilmez mi ki, "kredi verilebiliriilik koşullan" aran- ması yasaca duruyor... Ve kredi verilirken yapılan bü- tün yasa ve kurallara aykırı ışlemlenn hesabı bir gün gelirsorulur... "Evet, benim zamanımda bu krediler kullandml- dı ama ben bu talimatı bu ülkenin hükümetinden aldım" (Funda Özkan- Radikal) savunmasının ken- dini kurtarmayacağını düşünemez mı? Emlak Bankası'nın başına getırilen "müdürier" si- yasilerin uşağı mıdır ki, yasalara aykın işlem yapın- ca suçu onların üzerine atıp kurtulsun... Müdürlerin bütün işlemlerinden siyaset ve hükü- met sorumludur, diye yeni bir yasa mı çıkartılmıştır da haberimiz yok? Bankalar, yasalan-masalan yok da, sözlü emırlerle mi yönetiliyor? Emlak Bankası'nı hedef alan Kılıçbalığı Operas- yonu'nda, bir sürü saptıncı unsur devre içinde.. Hem kapalı devrede hem de açık devrede!... Türkiye'nin ekonomik çöküşünde baş rol oynayan siyasiler: 1, Cumhurbaşkanı: 0 Ama onlar bu golü çok önceden attılar. Türkiye'nin sırtında, sadece banka batıklarından oluşan 340 milyar dolara yakın bir yük var.. Yanlış yatırımlardan doğan yükler ayrı. Durmadan bütçeyi batırarak ülkeyi yöneten siya- silerden bir kısmı bu defa "kurtarma operasyo- nu'nun başında. Biryandan da, eşyanın tabiatına uygun olarak, geç- miş yönetimlerinin, sorumluluklannın ve batıklann üze- rine sünger çekme peşinde. • • • Genelkurmay Başkanı hiç sakınmadan sözünü söyledi: "Arjantin'de ekonomi batıranlarcezalandı- nlıyor, bizde ise seçime kalıyor. Yolsuzluğun kökü kazınmazsa Türkiye'nin ayaklan üzerine durmasına imkân yoktur." Yolsuzluğun kökü nasıl kazınacaktır, bir planı- programı mı var hükümetin? Geçmiş'teki kötü, kasıtlı, dalavereli yönetimlerin yasal sorumluluklannı ortaya çıkartacak ve adaleti sağlayacak bir planı-programı mı var bu yönetimin? Siyaseti, devleti, bürokrasiyi nasıl "temiz" yapa- caksınız? Yoksa: Kafası sürekli devlet sırtından zengin olmaya ça- lışan işadamı sülüğünü... Kafası sürekli bu sülükleri besleyerek ve yarata- rak avanta almaya çalışan siyasi ve güdümündeki yetkiliyi... "Evrime" uğratarak temize mi dönüştüreceğini- zi sanıyorsunuz... Şimdi, ekonomiyi batıranlann daaralannda bulun- duğu bu yönetim, 5 milyar dolar harcayarak, Türki- ye'yi kurtarmak gerekçesıyle banka ve şirket kur- taracak. Inanahm mı? [email protected]. Şişli'de erkek cesedi bulundu • İstanbul Haber Servisi - Kurtuluş Eşref Sokak üzenndeki bir inşaatta ceset bulunduğu ihbannı alan polis, olay yerinde, 20 yaşlarında bir erkeğe ait cesetle karşılaştı. Yapılan ilk incelemede. üzerinde kimlik bulunamayan bu kişinin ölüm nedeni belirlenemedi. Yetkiliier, evsiz olduğu tespit edilen gencin soğuk nedeniyle yaşamını yitirmiş olabileceğini kaydettiler. Göbel'in kardeşi koruma altında • tstanbul Haber Servisi - tl Sosyal Hizmetler Müdürü Kahraman Eroğlu, donarak ölen Sefa Göbel'in kız kardeşi M.'nin koruma altına alınarak Bahçelievler'deki Atatürk Kız Yetiştirme Yurdu'na yerleştirildiğini söyledi. Eroğlu, M.'nin en kısa sürede Bahçelievler'de bir ilköğretim okuluna kaydınm yapnnlarak tüm okul ihtiyaçlannın karşılanacagını da belirtti. Anne Sevda Göbel'in de Vakıf Gureba Hastanesi'nde tedavi altına alındığı öğrenildi. Kartopu hastanelik etti • İstanbul Haber Servisi - Kadıköy Söğütlüçeşme Caddesi Vahap Bey Sokak üzerinde yolda yürüyen Deniz Bozkurt'a (17) kimliği belirlenemeyen bir kişi tarafindan kartopu atıldı. Yere düşerek baygınlık geçiren Bozkurt, Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne kaldınldı. Hastane yetkilileri, genç kızın tedavisi ayakta yapıldıktan sonra taburcu edildiğini belirttiler. 2 avcı ırmağa düştü IMANAVGAT (AA) - Antalya'nın Manavgat Irmağı Büyük Şelale yakınlanndaki Su Deposu civ'annda. Özkan Güven (33) ile kuş avlayan Muhittin Efe (24), avladığı kuşu, ırmak kenanndan almaya çalışırken dengesini yitirerek ırmağa düştü. Özkan Güven de, arkadaşını kurtarmak isterken suya düştü, ancak bir süre sonra kurtulmayı başardı. Güven, hastaneye kaldınlırken Efe'nin aranmasına güvenlik güçleri, itfaiye ve Manavgat Irmağı'nda turist gezdiren bot ve tekneler tarafindan devam edilivor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear