18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2001 SAL HABERLER DUNYADA BUGUN ALt StRMEN Kent Dinamiti Türkiye'nin tanınmış kişilerinden, Türk iş dün- yasının önde gelen isimlerinden, başanlı işa- damlanmızdan Üzeyir Garih'in ölümü, bu sa- trriar yazılırken esrannı koruyordu; ne yazık ki, daha uzun süre de koaıyacak gibi görünüyor. Biz Üzeyir Bey'in katli üzerinde, yalnız bizim değil, polisin de elindeki cılız veriler ışığında varsayımlar öne sürecek, kimi noktaları tartış- maya kalkacak değiliz. Ancak olayın ortaya çıkmasından hemen sonra, şüphelerin bölgede yaşayan 13 yaşın- daki bir tinerci çocuk üzerinde toplanması ve toplurnun bunu, görünüşteki bazı garipliklere ve çelişkilere aldırmadan kabul etmesi düşündü- rücü. Neyse ki polis, gerek maktulün kimliği gerek katil zanlışının çelimsizliği ve psikolojik durumu, gerekse Üzeyir Bey'in vücudundaki bıçak ya- ralannın nitelikleri yüzünden önce sanık olarak ilan ettiği kişiyi serbest bıraktı. Ve "daha korkunç olasılıklar", planlı bir cina- yet girdi gündeme. Evet çoğu kişi, planlı cinayeti daha korkunç bir olasılık olarak niteliyor veya bu tür niteleme- leri garipsemiyor. Nedenini anlamak ise oldukça güç. Aslında nedensiz veya üç kuruşluk cinayetler, planlı si- yasi cinayetler kadar, hatta onlardan da daha korkunç. ••• Cumartesi günü, 13 yaşında bir tinerci çocu- ğun sanık olarak ilan edilmesinin, ilk bakıştaki garipliklerine karşın toplumu şaşırtmaması, üzerinde dikkatle durulması gereken bir olgu. Büyük kentlerimizde yaşayan insanlar, tiner- ci, işsiz, uyuşturucu tutkunu vb. oluşan guç dal- gasından dehşete düşmüş durumda. Gazete sayfalan, TV ekranları her gün kap- kaççılann saldınsına uğrayan, ağır yaralanan insanlann haberleriyle doluyor. - Bunlar hızla artıyor. Ekonominin dinamiğini, kentlerin estetiğini ve denetimi ile yaşam uyumunu sağlayamayan bir ülke, metropollerini dinamit olmaya doğru yöneltiyor. Birkaç yıl önce Istanbul'da düzenlenen bir toplantıda, bugünkü Fransız Başbakanı LioneJ Jospin, 21. yüzyılda kentlerin savaşlar kadar önemli birer çatışma ortamına dönüşeceğini söylüyordu. Nitekim şu anda, son yıllardaki parlak eko- nomik büyüme trendi yavaşlamış bile olsa hiç değilse ekonomik durgunluk ve bunalımın uza- ğında olan, Fransa'nın başkenti Paris'i çevre- leyen banliyöler, adeta cehennemi bir suç ku- şağına dönüşmüş bulunmaktadırlar. Tabii var- sıl banliyölerden değil, göçmenlerin, HLM'ler- de oturan düşük gelirlilerinin semtlerinden söz ettiğimi belirtmeye gerek yok sanınm. ••• Istanbul'un durumu ise çok daha vahim. Her beş yurttaşımızdan birinin yaşadığı bu kent, Türkiye'nin birçok bölgesinin çözülemeyen so- runlannın yansrtıldığı bir odak haline gelmiş bu- lunuyor. Güneydoğu'nun etnik, Doğu ve Orta Anadolu'nun işsizlik, Karadeniz'in topraksızlık sorunları olduğu gibi, onları çözmenin gittikçe daha güçleştiği bu kente ve varoşlanna yansı- yor. Sözü edilen yansıma, hem sosyal ve siyasal yapıda onanlması güç yaralar açarken hem de metropoldeki mal ve can güvenliğini büyük öl- çüde tehlikeye sokuyor. Vatandaş bu durumda polisin yetersizliğin- den yakınıyor. Halbuki olay, polisiye değil, sos- yal ve ekonomik. Çözülmeyen sosyal sorunla- nn yanı sıra, gittikçe artan ve söylemesi hoş ol- masa da, daha da artacak olan ekonomik güç- lükler yüzünden artık istanbul suç odağıdır. Eği- timsizi gibi eğitimlisi de işsiz, umarsız, gelece- ği karanlık, akranlannın büyük tüketim çılgınlı- ğı veya aşın varsıllığı karşısında öfkeli hatta kin dolu bireylerin sayıları gittikçe artıyor. Banların her biri toplumun potansiyel suçlularıdır. Istanbul'da suç patlamasının eli kulağında. İstanbul dünyanın en büyük dinamiti olma yolunda. Baro: Cizliliğe uyulmadı Polis yine lıııkııka aykırı davrandı tstanbulHaberServi- si- İstanbul Barosu Ço- cuk Haklan Komisyo- nu'ndan Avukat Seda Akço, Üzeyir Garih ci- nayetinin zanlısı oldu- ğu iddiasıyla gözaltına alınan 14 yaşındaki ço- cuğun, hukuk dışı uy- gulamalara maruz kal- dığını savundu. Çocuğun, çocuk mahkemesi savcısı ta- rafindan gizlilik ilkesi- ne uyularak sorgulan- madığını söyleyen Ak- ço, "Bir çocuğu gözalö- na alıyor, suçlu olup ot- madıgııu bilmeden zan- h ilan edip ailesini, ar- kadaşlannı teşhir edi- yorsunuz, ileriki yaşan- üsını düşünmüyorsu- nuz. Bu davranışlarla Türkiye'de hukuku sağ- faunak mümkün değü" dedi. Seda Akço, Garih ci- nayeti zanlısı olarak gösterilen 14 yaşındaki F. N.'nin, gözaltına alı- nif biçimini hukuki cer- çevede değerlendirdi. Polisin yaptığı işlemler- deki hukuka aykınlığın bu olayda da sürdüğünü belirten Akço, lçişleri Bakanlığı genelgesi ile çocuklarla ilgili gözal- tına alma yönetmeliği- ne göre çocuğun, çocuk polisi ve Çocuk Mah- kemesi savcısı tarafın- dan sorgulanması ge- rektiğini vurguladı. Akço şöyle devam etti: "Polisin gözalönda tutmabiçimi,yeri,süre- si hukuka aykm. Yaka- lamada, gizlilik ihlal edildi. Çocuğunyeniden yakalanması da huku- ka aykın. Yeni bir deti! elde edilmediği takdir- de çocuklar tekrar gö- zaltına alınamaz. CMay- da 'bayağılaşmış hukuk ihlali' var." Basının olaya yakla- şımını da eleştiren Ak- ço, sergilenen tavnn hukukun nasıl uygula- nacağını etkiledigini id- dia etti. 6 kişinin gözaltına alındığı olayla ilgili gelişmeleri Israil Gizli Servisi MOSSAD yakından izliyor Garih soruşturması kördüğümİstanbul Haber Servisi - Işadamı Üzeyir Ga- rih cinayeti kördüğüm oldu. İlk gün 'zanlı' ola- rak açıklanan 13 yaşındaki çocuğun serbest bı- rakılması, "Polis acetecidavrandr değerlendir- mesine yol açtı. Polis. cinayetle ilgili biri kadm 6 kişiyi Istanbul'un çeşitli yerlerinde gözaltına aldı. Cinayetin ardından Istanbul'a geldiği ileri süriilen MOSSAD ekjbinin, İstanbul Emniyet Müdür Vekili Hasan Özdemir'le görüştüğü de iddia edildi. F.N., Eyüp Cumhuriyet Savcısı Hasan Yü- maz'ın istemi üzerine babası tarafından dün ye- niden adliyeye getirildi. Eyüp Adli Tabipli- ği'nden "farik mümeyyiz (iyiyi, kötüyü, eğriyi, doğruyu ayırteden)raponı" alan F.N.. daha son- ra soruşturmayı yürüten Savcı Hasan Yılmaz'a ifade verdi. Savcı Yılmaz'ın serbest bıraktığı F.N., adliye çıkışında yaptığı açıklamada, Üze- • Çinayetin hemen ardından katil zanlısı olarak gözaltına alınan F. N'nin serbest bırakılmasıyla soruşturmada en başa dönülürken bir MOSSAD ekibinin cinayetle ilgili olarak üst düzey emniyet görevlileriyle görüştüğü iddia edildi. yir Garih'i ilk defa olay günü gördüğünü ve kendisine 200 bin lira verdiğini belirterek "On- dan sonrasını bilnıiyorum.Ben mezarhğagirme- dim" dedi. Polisin gözaltındayken tişörtünü \e pantolonunu çıkarttırdığını savunan F.N., "Be^ ni buz gibi bir yere götürdüler. Yanm saat bek- lettiler. "Bu işi sen yaptın, doğruyu söyle, kafanı kopartınz' dedikr" diye konuştu. Baba Hasan N. de oîay günü öğle saatlerinde polisin cep telefonu çaldığı iddiasıyla oğlunu aradığını söyledi. Polislerle birlikte oğlunu las- tikçiden aldıklannı anlatan Hasan N., polisin oğluna sadece bir tokat attığını söyledi. Olay ne- deniyle mağdur duruma düştüklerini ifade eden Hasan N., 9 yıldır çalıştığı tekstil atölyesindeki işinden de çıkanldığını belirtti. Yürütülen soruşturmada en önemli deliller- den biri olarak kabul edilen Garih'in kayıp cep telefonunun bulunduğu yönündeki haberler ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan ya- zılı bir açıklamayla yalanlandı. İsrail soruşturmayı izliyor Israil, Üzeyir Garih cinayetinin ardından sür- dürülen soruşturmayı yakından izliyor. Türki- ye ile Israil arasında yakınlaşmayı başuıdan be- ri destekleyen Garih'in öldürülmesi, Israil tara- fında da derin üzüntüye neden oldu. lsrailli yet- kililer, Garih'in ölümünün büyük bir kayıp ol- duğunu belirtirken soruşturmayı yakından izle- diklerini kaydettiler. Yetkililer, Garih'in Türki- ye Cumhuriyeti vatandaşı olması nedeniyle Is- rail'in şu an için devreye girmesinin söz konu- su ounadığını belirttiler. Ote yandan bir MOS- SAD ekibinin cinayetle ilgili olarak İstanbul Emniyet Müdür Vekili Özdemir ve üst düzey görevlilerle görüştüğü iddia edildi. Özdemir'den cinayetle ilgili bilgileri aldıklan ifade edilen ls- railli yetkılilerin, Garih'in öldürülmesiyle ilgi- li olarak yaptıklan görüşmelerin dışında, ayn bir çalışma yürüttükleri ileri sürüldü. Israil'den akşam saatlerinde lstanbul'a gelen Israil'in İstanbul Başkonsolosu Amira Armon. cinayetle ilgili MOSSAD'dan birekibin Türki- ye'ye gelip gelmediğine ilişkin bir soruya kar- şılık, Türk polisine güvendiğini söyledi. ADALET BAKANI Tl'RK: Siyasi boyut henüz yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı HikmetSami Türk. Alar- ko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Üzejir Garih' cinayetinde "henüz siyasi ve>a örgütsel yan buJunamadığınr söy- ledi. Başlangıçta. olayın örgütsel yönü olmadığmın "kesin kanaat" şeklinde ol- duğunu, ancak daha sonra cinayeti bir- den çok kişinin işledigi şüphesinin yo- gunlaştığını kaydeden Türk. "Ama bir- den çok kişinin bir fiile iştirak etmesi, mutlaka örgütiü suç anlanuna gelmez" diye konustu. Adalet Bakanı Türk, Hâkimler ve Sav- cılar Eğitim Merkezi'nde yargının 39. son dönem, idari yargının 11. hazırlık dönemi eğitiminin başlaması dolayısıy- la düzenlenen törende yaptığı konuşma- nın ardından gazetecilerin Garih cinaye- tine ilişkin sorulannı yanıtladı. Çinayetin ardından, bir kişinin zanlı diye açıklanması ve daha sonra bu kişi- nin serbest bırakılmasma ilişkin değer- lendirmesinin sorulması üzerine Türk şu yanıtı verdi: "ÜzeyirGarih cinayetinde başlangıçta şüpheier bir kişi üzerindetopiamyordua- ma daha sonra farkb yönleri olduğu or- taya çıkn. Yapüan açıklamalarve başian- gıçta getirilen kanaader, daha sonra or- taya cıkan yeni boyııtlar arasındaki farkı yansrtmaktadu*. Olay soruşturmaaşama- suıda." Örgütsel bir bağlantısının bulu- nup bulunmadığının sorulması üzerine de Türk, "Olayın birden çok kişi tarafın- dan gerçekleştirilmiş olduğu şüphesi çok laıvvetli bir şüphe olarak ortaya çıkmış- or. Ama birden çok kişinin bir fiille işti- rak etmesi mutlaka örgütiü suç anlanuna gelmez" dedi. İĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN Cinayette Hizbullah kuşkusuVurtHaberleri Servisi- Üzejir Garih cina- yetinde polis, şeriatçı terör örgütleri üzerin- de de duruyor. Bazı militarüann. Musevi işa- damlanna yönelik eylem yapılacağı konu- sundaki eski ifadelerinden yola çıkan güven- lik birimleri, geçmişte bıçaklı eylemlere gi- rişen Hizbullah'tan kuşkulanıyor. İlk zanlılarla sonuca ulaşamayan polis, "Garih cinayetinde örgüt >ar mı" sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor. Çinayetin profesyo- nelce işlendiğinin belirlenmesi ve iz bırakıl- mamasından yola çıkan uzmanlar, Hizbul- lah 'ın olayla bağlantısı olup olmadığını da belirlemeye çalışıyor. Uzmanlar, örgütün benzer eylemlerini mercek altına alıyor. Haziran ayında yakalanan Hizbullahçı Bedran Selamboğa'run, Israil Başkonsolus- luğu ve bazı Musevi işadamlanna yönelik eylem yapılacağı. AbduhahapEkinci'nin de Istanbul'da "sesgetiricieylemler'"e girişilece- ğine yönelik açıklamalan, polisin Hizbullah kuşkusunu arttınyor. Itirafçı aynı gün öldürüldü Kuşkunun bir başka dayanağı, Ekin- ci'nin, tt sesgetirici"olarak tanımladığı eylem- lerden birinin Garih'in öldürüldüğügünger- çekleşmesi. Üzeyir Garih'in öldürüldüğü sa- atlerde. Hizbullah itirafçısı Şaban ElaJtunte- rin ile oğlu Mehmet Esenler'de çapraz ateşe tutularak katledildi. Eylemin. tt Orgût içi in- faz" olduğu öne sürüldü. Güvenlik birimleri Elaltunterin'in Garih'le aynı günde öldürülmesini dikkat çekici bu- luyor. Bıçak da kullanıyoriar Hizbullah eylemlerini genellikle Takarov marka tabancalarla yapıyor. Ancak örgüt geçmişte hedeflerine yönelik yüzlerce satır- lı saldın gerçekleştirdi, bazen de bıçak kul- landı. Bıçaklı eylemlerden biri 9 Ekim 1997'de, Içel'in Tarsus ilçesinde. Imam Ha- tip Lisesi Müdür Yardımcısı Mustafa Öz- kan'm öldürülmesi. Polis cinayeti çözmeye çalışırken, bir gün sonra Cengiz Topel Lise- si öğretmeni Oktay Bulun, tabanca ile öldü- rüldü. Şeriatçı gazetelerin "namus cinayeti" diye tanımladığı eylemlerin ardında Hizbul- lah olduğu 3 yıl sonra ortaya çıktı. Demirel: Olay vahşet Başsağlığı ziyaretleri sürüyor İstanbul Haber Servisi - Işadamı Üze- yir Garih'in öldürül- mesinin ardından Aiarko Holding'in Ortaköy'deki merkez binasında, oğlu İzzet Garih ile Yönetim Kurulu Başkanı ts- hak Alaton'a taziye ziyaretleri sürdü. Aiarko Holding'de dün Alaton'u ziyaret edenler arasında 9. Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirei, par- ti genel başkanlan, iş çevrelerinden çok sa- yıda kişi ile bazı ül- kelerin konsolosluk yetkiiileri yer aldı. Demirel, Garih'in öl- dürülmesine çok üzüldüğünü belirte- rek "Vahşettir" dedi. Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğiu da Garih'in, eğitime deçok büyük hizmet- ler verdiğini vurgula- yarak "Ona yapılan saldın, sadece Garih ailesine değil, Türki- ye'deki güzei insanla- rayapıltnışbir saldın- du-*" dedi. İlhan Kesici ise zi- yareti sonrasında ga- zetecilerin sorulanna şu yanıtı verdi: "Ben devletin sadece basit bir dnayet oimuş otea ble 'Acaba arkasmda bir şey var mıdır' di- ye bir özen gösterece- ğj kanaatindeyimr Liberal Demokrat Parti (LDP) Genel Başkanı BesünTîbuk Garih cinayetinde planlı bir olay kuşku- su bulunduğunu söy- ledi. TÜSİAD Yöne- tim Kurulu Başkanı TuncayOzöhan, Boy- ner Holding Murah- has Üyesi Cem Boy- ner, TOBB Başkan- vekili Yavuz Zeyti- tıoğJu. işadamlan Er- doğan Demirören, Kemal Şahin. Adnan Polat, Ergun Gürsoy. NuriÇolakoğlu, ISO Meclis Başkanj ÖmerDinçkök ile sa- natçı ErolEvgin'in de aralannda bulunduğu çok sayıda ziyaretçi ve bazı ülkelerin kon- solosluk yetkiiileri ta- ziye ziyaretinde bu- lundular. Pteres'den mektup Israil Dışişleri Ba- kanı Şhnon Peres, Ga- rih'in ailesine mektup göndererek başsağlı- ğı diledi. Almanya Federal Parlamentosu'ndan Yeşiller Partisi üyesi Cem Özdemir ile Av- rupa Parlamentosu üyesi Ozan Ceyhun yaptıklan ortak açık- lamada Garih cinaye- tini. fakirlik ve ceha- letin korkunç bir bo- yuta ulaşmasınm gös- tergesi olarak değer- lendirdiler. CHP Genel Başka- nı Deniz BaykaL yap- tığı açıklamada. ulus- lararası terör örgütle- rinin Türkiye'yi yön- lendirme ve etkileme amacıyla bu çinayetin arkasında yer alıp al- madıklannın dikkatle incelenmesi gerekti- ğini ifade etti. Türkiye Hahamba- şılığı'ndan yapılan açıklamada ise dün, Adapazan'nın Arifi- ye beldesinde açılışı yapılan Arifiye Dost- luk Ilköğretim Oku- lu'nun adının "Arifi- ye Dr. Üzeyir Garih Dostluk nkögretim Okulu" olarak değiş- tirildiği belirtildi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Üniversiteye öğrenci yerieştirme sınavlan ve bu sınavlarda başarı göstermek için uygulanan siste- min mantıksızlığını eleştiren yazı- ma, öğrenci ve öğretmenlerden mektuplar aldım. Gelen tepkiler- den de anlaşıldığı kadanyla bu üni- versite yerleştirme sistemi, tam Türkiye'nin içinde bulunduğu du- rumu şimdiki yansıtıyor. Kendi yaşadığımız ve çevremiz- de yaşananlardan görebildiğim ka- danyla bu sistemi hazırlayanlar, sanki 12 Eylülcü sistemi tam anla- mıylaruhlannasindirmişler. Birya- kınım, özel yetenek sınavıyla öğ- renci alan bir yere girmeye hazır- lanıyor. Gelin görün ki, o sınava gi- rebilirmi, giremez mi, girerse nasıl bir puan hesaplamasıyla yüz yüze gelir, bir türlü çözemiyoruz. Puan hesaplama sistemindeki karışıklıklar, yeniden yapılacak ye- tenek sınavındaki karışıklıklardan başımızdöndü. Bütün bu kargaşa- nın ardında, gençlerin henüz lise- ye yeni başlarken seçtikleri bölü- me girmeye zorlanmalan yatıyor. Baştan bir kere sözel, dil ya da sa- yısal ağıriıklı olan bir bölümü seç- •• • Universite Smav Sisteminin Mantığı(!) tiğiniz an, bir daha değiştirme şan- sınız sıfıra iniyor. Sistem o kadar karışık ki,. hangi bölüme nasıl gireceksiniz, sınav ki- tapçığı üzerinde günlerce araştır- ma yapmanız gerekiyor. Bu da yet- miyor, dershanelere soruyorsunuz. Her sene yapılan değişiklikler yü- zünden dershanelerin bile hesap yapmakta, sistemi açıklamakta zoriandıklanna tanık oluyorsunuz. • • • Çarpıklığın yol açtığı sonuçları göstermek amacıyla gelen bazı mektuplan sizlerle paylaşmak isti- yorum: "Yazınız (Geçen hafta yaz- dığım yazıdan söz ediyor) tama- men benim içinde bulunduğum durumu anlatıyor. Ankara 'da Ana- dolu lisesinde okuyorum. Sınava gelecek sene gireceğim. Lise 1 'in sonunda öğrencilerden bir alan seçmeleri isteniyor. Ben de TM (Türkçe-matematik) alantnı seç- miştim. Bu seçimler sırasında ke- sin olarakbelirteyim ki, meslek ter- cihi hiç dikkate alınmıyor. öğren- ciler, yalnızca o güne kadarkiders- lerine ve ilgilerine bakarak bir se- çimyapıyoriar. Çoğu insan için bir meslek seçmek, sınavpuanları eli- ne geldiğizaman güncelleşiyor ve o zaman da birçok bölüm içinden 'Ne çıkarsa bahtıma' mantığıyla tombala seçergibi bölüm (meslek) seçiliyor." Umut Kol'un daha sonra kendi yaşadıklanna ilişkin anlattıklan, bu sistemin ne kadar saçma olduğu- nu gözler önüne seriyor: "Ben du- rumun ciddiyetiyle daha erken karşılaşîım ve bu sene içinde (lise 2) kendime uygun bir meslek ara- maya koyuldum. Sonuçta kendi il- gi, yönelim, hayattaki idealler, iş imkânı vb. gibi birçok noktayı dik- kate alarak sinema-televizyon ala- nının hayatta mutlu olmamı sağla- yacak tekalan olduğuna kararver- dim." Umut Kol, işte bu noktada yaşa- dığı düş kırıklığını şöyle dile getiri- yor: "Ancak gördüm ki, sinema- televizyon bölümü TS (Türkçe- •sosyal) alanından seçilebiliyor. Ben, bunun üzerine benimle duru- mu aynı olan yaklaş/k 10 arkadaş- la birlikte alan değişikliği için okul idaresine dilekçe verdim. Ancak okul idaresi bir TS sınıfı açmak is- temiyor. Çünkü bu alanın başarı- sız öğrenciler tarafından seçildiği düşünülüyor. Oysa ki, hepimizin tiyatrocu, si- nemacı, gazeteci olmak gibi ide- alleri var. Okul bizi Ankara'nın bir başka ucundaki okula göndermek istiyor. O okul, benim evimden yaklaşık bir buçuk saat uzaklıkta. Yani her dakikanın önemli olduğu geleceksenemin hergün üç saati- niyolavermekdurumundayım. Ya da okulda kalarak istemediğim bir mesleği hayatım boyuncayapmak zorundayım. Ancak sınavla girdiğim Anadolu lisesinden sırf kendi ideallerim ve yapmak istediğim bir meslek var diye gönderilmeyi kabul edemiyo- rum. Biz ileride lise yıllarımızı 'Ne güzel günlerdi' diye değil, ilkkazı- ğı yediğimiz günler olarak hatıha- yacağız." Umut, mektubunu bir umutla da noktalamayı ihmal etmiyor: "Ba- karsınız birgün Cumhuriyet TV'de çalışınm ve sizinle birprogramya- panz." Bir eğitimci Selahattin Özakın ise şunlan söylüyor: "Sorunun bu boyutlara varmasının sorumlulan, 12 Eylül karanlığının gölgesinde gelişen bataklıkta büyüyen siyasi anlayışlanyla ülkeyi yönetme iddi- asında olan siyasilerdir. Yazboz oyununa çevrilen eğitim sistemi, siyasi malzeme olmaktan çıkarıl- madıkça, tüm eğitim kurumları, anayasanın güvencesinde bir özerkliğe kavuşturulmadıkça, öğ- retmen yetiştiren kurumlar, çağın teknolojisiyle donatılıp yeniden açılmadıkça bu ülkenin esenliğe kavuşması olası görünmüyor." Diğer mektuplarda da benzer sorunlardilegetiriliyor. Sonuç, üni- versiteye giriş sınavlarının tez el- den değiştirilmesi, itaat ve otorite- ye boyun eğme yerine yaratıcılığı, bilgiyi ve muhakemeyi esas alan bir sınav sistemine geçilmesidir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear