16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 14 KULTUR kulturc cumhuriyet.com.tr DtKMEN CÜRÜN CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2001 SALI TİYATRO DÜNYASINDAN YAZIODASI SELİM İLERİ tiyatro üzerine.l. Türkiyc'de belgese! tiyatroya her döncnıclen daha çok ıhtıyacımız var. Giinümüzde belgesel tıyatro farklı biçımsel arayışlarla örtüşebilecek bır nitelık de taşıyabilir. Aına, temelde, yaşanan ve yaşanmakta olan olaylardan yola çıkılarak yazılacak her belgesel oyun, beraberinde önemlı kalıcı tartışmalargetirecektır. 1960'lar ve sonrası dünyada ve bizde gençlik harckctlerinın yogunlaştığı vc tiyalrunun güçlü birbıçımde sesini duyurdıığu, sıyasal ve toplumsal dinamıgıni bir kez daha ortaya koyduğu yıllardır. Bu yıllaraynı zamanda polıtık tıyatronuıı şemsıyesi altında belgesel tıyatronun lınnanışta olduğu dönemdirde. Yaşanmakta olan toplumsal ve siyasal karmaşa yansımalarını tiyatro sanatinın vurııcu gücünde yakalar. 1970'lerde Türkıye'de de yasaklara takılan, tıyatıo kapattıran, sansürlenen politik oyunlar, belgesel ve belgesel sıııırlannda dolaşan yapıtlar, her şeye karşın yıne de seyirciyle buluşmuştıır Pcter NVeiss, " Belgesel 1 iyatro Tanımı İJslüne Notlar"da belgesel tıyatronun amacının şeffaflıktan uzak sistemlerde bır karşı koyıış ve bu tür yönetımlerde sıstemlı bir biçimdc, kanıtlara dayanarak hesap sorui) eylemı oldıığıınun altını çizer. Yasaklar ve sansür de tabu kı bu bilinçli sorgulayışın uzantılarıdır. Belgesel oyıınlarda yaşanmış ve yaşanmakta olan sıyasal, ckunumik, toplumsal olaylann tutanaklar, mektuplar, istatistikler. konuşmalar, röportajlar, haberler, fılm ve fotoğraflarla beslenerek bütünü oluşturma sürecı yoğun bır araştırma, inceleme ve bilgi gcrektirirkuşkusuz. Tiyatro bilgisi ve dramatıırjik özümlemc de belgesel tiyatronun toplumsal bilinci zorlayan yönünü belirginlcştireccktir Bira/. gerılere gidecek olursak, Türkiye'de ılk belgesel tiyatro örneği 1%6'daŞehır l'ıyatrosu'nda oynanmış olan "Oppenheimer Olayı"dır. 70lerde "•RossenberglerÖlmemeir, "Havana üuruşması", *Salozon MavalT, "Soruşturma", "Sacco ve Vanzetti", "Dimitrof Savunuyor" gıbi oyunlar AST, Ankara Tıyatrosu, Dostlar Tiyatrosu'nda sahnelenmiş çevirı belgesel oyunlardır. 1998'de Tiyatro doktorasını bu konu üzerinde yapan Hasibc Kalkan Kocabay, "Belgesel Tiyatro" başlıklı çalışmasında "Tiirkiye'de yazılnuş belgesel oyunlar iki grupta toplanabilir" der "Konulaııın I ürkdevriın tarihinden alan tarihsel belgesel oyunlar ile konulannı yakın gecmiş ya da günccl bir olaydaıı alan güncel belgesel oyunlar." "Birinci Kurtuluştan" (ErginOrbey), "Lozan" (Ataol Behramoğlu), "Alpagut Olayı" (Haşmet Zeybek), "Sabotaj Oyunu" (Macit Koper), "Sakıncalı Piyade" (Uğur Mumcu) ve esııek bır yapı içinde bakacak olursak "Akrep* (Eşber Yağmurdereli) bu bütünün içinde yer alan oyunlardır. Belgesel tiyatro 1980'lerle birlikte dünyada dinamızmını yitırdi. Bıınu bırazda ıletışim agının ınanılmaz gelişimıne baglamak mümkün (Körfez Savaşı'nı bıle CNN'den naklen izledık). Bir anlamda toprak sürülmüş, bıtmıştı. Aına toprağı, lıele bızde, yenıden havalandınrıak gerektığı kesın. Bence bugün Tiirkiye'de belgesel tiyatroya her dönemden daha fazla ihtiyaç var. Giinümüzde belgesel tiyatro farklı biçimsel arayışlarla örtüşebılecek bır nitelık de taşıyabilir. Ama, yaşanmış ve yaşanmaİcta olan olaylardan, gerçeklerden yola çıkarak yazılacak her belgesel oyun, beraberlerinde önemli ve kalıcı tartışmalar getirecektir. Sadece son yıllarda ülkede yaşadığımız olaylann boyutları korkutucudur. Susurluk, Sıvas katliamı, Cumartesi Anneleri, Manısalı gençler, F tipi cezaevlcrı, ölüm oruçları yalnızca birkaç örnek.Daha gerılere gitmiyorum... Bu olayları kesinlikle dramatıze etmeden ve de somut belgelerden, bızzat yaşamış olanlann anlattıklarından yola çıkarak ırdelemek, bu gerçekleri tiyatro sanatının sonsuz açılıınlar içcren dünyasına taşımak salt gelecege değil geçmişe dönük olarak da cıddi yüzleşmelere, şeffaflaşmaya zemin hazırlayacaktır. Belgelerın tiyatro konseptı içinde algılanması veonlara tiyatroya ilişkin nıtelıklerin verilmesi yapılacak analızlerı güçlendirecektir. Tabii ki değındiğım sorunlar iizenndc hassasıyetle duruyor, yazılıyor, çızılıyor, tartışılıyor... Ama Türkıye gıbı gündemı sıkça dcğışen, değıştirılen bir ülkede böylesine "patlayıcı" gerçekler bir süre sonra ister istemez sanki bir sis perdesinin altında kaybolup gidiyor... Elle tutulamaz bir akışkanlık yaşanıyor. Sıvas'ta yakılan 37 can artık yılda bir kez gündeme otuıuyor. Ölüm oruçlarında yok olup gidenlerartıksayılarlaanılıyor"dünekadar3l ölü, lOOsakatvar. I67eylcnıeinin çoğu ölüm sınınnda..." İ'ıyatro, zaman ve mekân olgularının dışına taşan bir güçle ınsanın insanla, ınsanın sıstemle, dünün bugünle, bugünün gelecekle hesaplaşması değil mi? Bu alanda özellikle genç kuşak yazarların olumlu çıkışlar yapacagına inanıyorum. Özlemek T7T Atilla Birkiye 'Yaşamm Kendisidir Aşk' adlı kitabında insanlığm en büyük ayncalığı 'aşk'ı irdeliyor Ertelenmîş bir düş kurgusu GAMZEAKDEMİR Aşkı kaybedilen en büyük değerlerden biri olarak gören ve insanlarda gördüğü bu yoksullıığıı düşmana inat yürcginde hıssederek yazdığını if'ade eden Atilla Birkiye'nın 'Yaşamm Kendisidir Aşk' adlı kilabı Assos Yayınları'ndan çıktı. Deneme yazarhğında yoğunlasan ve özgiin bıçımlere yöneldigi dikkat çeken Birkiye'nın ilk yazısı 1978 yılında yayımlandı. Bırkıye, daha önce gazetemızdekı köşesınde yayımlanan yazılarından dcrledıgı kitabıyla ile okuyucuları ınsanlıgııı bu en büyük ayncalığına daır bir cleneıriL' ile karşılıyor. Bir yazınızda kişisel tarihinizde aşka hiçbir zaman küsnicdiğinizi ifadeediyorsunuz. BİRKİYE öncelikle aşkın kendisıııe bır aşk var. Gerçekten o yazıda da dedığını gıbı kı benim ıçın deneme ve yazı en büyük aşklardan birı denemeye bıle küstüm ama aşkın kendisıne küsnıedım. Kadınlara /aınan zaman âşık olma durumunda kaçtım, kışılere ve nesnelere küstüm ama aşkın kendisine o doluııaya âşık olma büyüsüne küsmedım, küsemedım. Bir yazınızda aşkın ertelenmiş bir düş kııraısu olduğunu benimsiyorsunuz. BIRKİYE Metin Altıok, Attilâ İl Kitapta savaşlar, cinayetler, iktidar savaşımlan, yitirilen değerler, kaybolan benlikler gibi noktalara değinerek 'aşk'ın yitirilmesinin olası sonııçlarmdaıı bahsediyorsuııuz. BİRKİYE blbette ınsanlık tanhinde bütün bunlar çok eskilere dayanıyor. Ama bu öyle bir noktaya gelmış ki, ya da aşk öyle başka bir noktaya taşınmış kı, o duyguyu, yaklaşımı kaybetmişız. Eğer yaşamın şiirinden uzaklaşılırsa hayatta bunun boşlugunu başka şeyler doldurur. Savaşlar, ihtiraslar, mücadeleler, para. Belkı Shakespeare'den bu yana işlenen bır konu ama insanlar sevgısizligın ve aşksızlıgın sonucu olarak ıktıdar olmayı, miilkıyet meselesinı ve bunun aracı olarak kanı, şiddetı hayatlanndan atamadılar. Bunu modernleştırdiler, halta postmodernleştirdiler. Tersinden bakılarak bütün bunlar aşkı doğurmuş da denilebılır ama bu, sonuçta yaşamın geldığı noktayı, bıze egemen olan para, ıktıdar, popüler olma tutkusunu değiştimıez. 'Ey yıtik kuşak; ey aşksızlar toplııluğu' sözleriyle başlayan bir yazınızda, kuşağınızı örselenmiş, dava'lar uğruna aşksız yüreklere mahkunı edilmiş olarak nitelendiriyorsunuz. BİRKİYE Siyasi hareketlere düşünsel veya politik anlamda katılan bızım kuşağın şöyle birşansızhğı vardı. Bızım bır üstkuşağımızolan68kuşağıbırtavıralmış, bır kımlık koymuştu. Biz ise çok romantik bir kuşaktık, hiçbir şey söylemedik, onlann yolundan gittik. Bu arada kişisel aşklanmızı unuttuk. Pışnıan değilim ama bunlan da yaşadık ve örselendik. Bu arada çok daha örselenen, hayatını kaybeden arkadaşlarımız oldu. Ve Nâzutı Hiknıct 'Kavga ve aşkın, ideolojınin ve sevdanın uyumu. Tamamiyle yaşamın kendisi' sözlerini/Je, 'aşk'ın, yaşamın vc mücadelenin en büyük ifade ustası Nâzını Hikmet'e de değiniyorsunuz. BİRKİYE Nâzım çok coşkulu bın. Aşka da, kadınlara da âşık. Pıraye ile ilişkisi, ona yazdığı mektuplar, benı çok etkılemiştır. Büyük bir aşktır ve orada özellikle saat 2122 şiırlerinde Nâzım, kendi davasıyla kadına olan ılışkısıni bütünleştirmıştır. Tabiı ki şiirde bir devrim yapmıştırama kendi şiırinde ikinci birdevrimi saat 2122 şiirlerındeyapmıştırdiye düşünüyorum. Denemeye, 'düz yazıyla şıınn kesışme noktası; özgürleşmenin yazınsal ve varlıksal nedenf demekle farklı bir bakış açısı getiriyorsunuz.' BİRKİYE Burada mctni, tür olarak anlatıylaşıırı bır alanda çakıştırmaya çalıştım. Denemenin sınırlannı zorladım. Şiir ise zaten yaşamımda var. Bıçim ve konu olarak şıırı, şıınn ımgesel söylemini denemeye taşımak istedim. Necati Cumalı'nın oyunlarından birinin adı mıydı: Bir Sabah Gülerek Uyanmak... Günlerdir, aylardır bu ıstekle, bu duyguyla yaşıyorum: Bir sabah gülerek uyanmak... Hiçbir sabah gülerek uyanmadım. Belki çocukluğumda, hatırlamıyorum, kimbilir. Sabahları çekılmez ınsanımdır. Ama şimdiki isteğim, çekılmezliğimden, huysuzluğumdan değil. Bambaşka. Sabahları çekilmez bır ınsan bıle değılım artık. Her sabah derin mutsuzluklarla uyanıyorum. Yenıden uyumak, hep uyumak tek kurtuluş gibi geliyor. Zorlukla kalkıyorum, zorunluluklaryüzünden kalkıyorum. Melih Cevdet Anday unutulmaz şiirınde tam tersini söylüyor: "Uyuyamayacaksın "Memleketın halı "Seni seslerle uyandıracak"... Elli yıl önce yazılmış "Telgrafhane" şimdi çok daha yoğun alımlanıyor. Şairlerin geleceğe ilişkin sezgileri yaman oluyor. "Sen şimdi ıssız br telgrafhanegibisin" dıyorMelıhCevdet, "Durmadan sesler alacak/ Sesler vereceksin ". Yaşadığı toprağa on paralık saygısı olan herhangi biri başka türlü duyumsayabilir mi bugün?! Gülerek uyanmak istediğim sabahlarda, geceden dinledığim haber bültenleri, az sonra okuyacağım gazete başlıkları, her an düşündüğüm yarınlar içimi kararttıkça karartıyor. Hep Necatigil'in dizeleri: "Yarınlar? Gizli kara gazte haberlerinde "O varsa ekmeklerde, sularda ağulu "Hatta çocuk yüzlerıne düşmüşse gölgesi, "Keser bizim gibiler yarınlardan umudu." Oyalanmayaçalışıyorum, kendimi kandırmaya. Necatigil acaba neden 'gazete' diye yazmamış da, 'gazte' yazmış dıye sorup duruyorum: bıroyalantı, biravuntu. Dizelerin özünden galiba korkuyorum, kaçmaya uğraşıyorum. Inançların, ülkülerın, gelecek için çabalamanın böylesine sönüp gittiği, böylesine çöktüğü bır başka dönem yok hayatımda. Benzeri yıkkınlıklar yok. Adeta ayakta duramıyorum. Fırla, Çehov'a sığın: "Nasıl anlatmalı size? Bana öyle geliyor ki dünyada her şey azar azar değişmek zorundadır ve bızim gözlerimizin önünde değişmektedir de. İki yüz, üç yüz, çok çok bin yıl sonra, iş sürede değil yenı, mutlu biryaşam gelecek. Bizler bu yaşama katılamayacağız kuşkusuz. Fakat daha şimdiden onun için yaşamakta, çaIışmakta, pekı haydi, acı çekmekte, yaratmaktayız onu... Ve varlığımızın anlamı, hatta mutluluğumuz sadece bundadır..." (Ataol Behramoğlu nun çevirısı.) Üç Kızkardeş bu kez yetmıyor. Gerçi o sözlere yine tutkuyla bağlıyım. Gelgelelim ıçim dinmiyor. Mavi bir sabah, bahçeler özlüyorum. "Ağaçların arasından uzaklardaki gökmavisıne bakabilmek." demış Katherine Mansfield (Şadan Karadeniz'in çevirısı). Ne ağaçlar, ne uzaklardaki gökmavisi. Dıranas'ın "siyah güneş"i altında yaşıyoruz. Sokağaçıkarçıkmaz, yüzlerce, bınlerce insanın kötü hayat koşulları. Milyonlarca insanın öyle yaşadığını bilıyorsunuz. O zaman yalnızca Ziya Osman Saba: , • , "Gün görmemış insanlar, * • "Konuşanlar, bir hüzünle sesinde, "Susanlar, susanlar..." Takvimde Iz Bırakan: "Hugh, nasıl becermışlerse, demiryolu traverslerinin arasından yetışmış, unutmabeniye benzer mavi yaban çiçeklerine bakıyordu." Malcolm Lowry, Yanardağın Altında, Sinan Fişek'in çevirisi, Can Yayınları, 1989. Karikatüplerde banş' teması • 'Değerlerimizi ve îstanbul'u yitirdik. Aşklar çok mckaniklcşti, aşk tanımından çıktı. Kaybettiğimiz en büyük değerlerden biri olarak düşündüğüm için, insanlarda gördüğüm bu yoksulluğu düşmana inat fakat yüreğimde hissederek yazıyorum.' 'YaşaınıııKendisidirAşk'ıderlerkcn ııasıl bir vol i/.letlini/? BİRKİYE Kıtabı yaklaşık 6 yıldır Cumluıriyet gazetesinde "Işıklak ve Yelpaze' adlı köşede yayımladığım yazılardan seçerek oluşturdum ve bu yazıların üzerinde bülünlügü saglamak açısından biçimsel olarak oynadım. Sizi aşk üzcrine yazmaya ne yöneltti? BİRKİYEBelkı ımgesel bıranlatım olacak amabizdegerlenmızı ve îstanbul'u yitirdik. Martılarasırlarımızı anlatmaktan vazgeçtik. Romantızmı yitirdik. Romanlizmı bır akını olarak savunnuıyorunı ama duygusallıgımızı yitirdik. Aşklarçok mckanıkleştı, aşk tanımından çıktı. Kaybertıgımız en büyük değerlerden bırı olarak düşündüğüm için, insanlarda gördüğüm bu yoksulluğu, düşmana inat fakat yüreğimde hıssederek yazıyorum. han'dan esinlenerek yazdığı bırdizesindc 'Gönlümdeki sevda selitaştan taşa atladı, ne kaduılar sevdim de habeıieri bile olmadı' der. Insan bılıncinde kendı kendıne aşklar yaşar ve bir sürü nedenden dolayı çoğu zaman ertelcr, söyleyemez. O bır düş kurgusudur. Hayatımda sadece bır tek kadına sevdiğimi söyleyemedım. Ve o yaşamımda ertelenmiş bir düş kurgusu olarak kaldı. Yazılannı/da aşk'ın kılıkdegiştirmiş kavranılar Inılimü olduğu sezinleniyor. Bu bir kadın, mevsim, obje, tstanbul veya bir ideoloji olahiliyor. Ama hepsinden öte sanki tek bir ö/ne daha hâkinı. BİRKİYE K.esınlıkle. Aşki kavram ya da genel olarak ışledığım tüm yazılarımın omurgasında daıma kadın var. Kişiliği bır hayal ya da ertelenmiş bir düş kurgusunun içinde, kımliğı belirli ya da değil ama özne olarak daima bir kadın. 'Julius Caesar' Shakespeare Tiyatrosu'nda Kültür Servisi Shakespeare'in ünlü oyunu 'JuliusCaesar' (Jül Sezar), Ingıltere'nin Stratford şehrindeki Royal Shakespeare Theatre'da sahneleniyor. Edward Hall'un sahneye koyduğu oyunda Sezar' ı Ianlloggcanlandırıyor. İki buçuk saatlik oyunun diğer önemli rollerinden Brütüs'te Greg Hicks, Cassius'ta da Tim PigottSmim yer alıyor. Polıtık bır konuyu ışleyen oyunda gerçek bir kötü adam yok. Politika her zaman yalanlar ve skandallarla karşımıza çıksa da oyunda siyaset; kişisel değerlerin toplum içindeki uyuşmazlığı olarak ele alınıyor. Oyunun bazı sahneleri Hall tarafındançıkarılmış. Shakespeare'in aksıypn yaşatmaktan çok hikâyenin trajedisini hissettirmek ıçın yazdığı savaş sahnelen oyunda yok. Açılış sahnesinin de çıkarıldığı oyun, Sezar'ın tacı alması ve Brütüs'leCassiusarasındaki ilk büyük çarpışnıayla başlıyor. lan Hogg, Sezar'ın insani yönünü yansıtırken usta bir oyunculuk sergiliyor. Tom IVIannion, güçlü hisleri olan tehlikeli Antony rolünde. Güven veren, güçlü Octavio'yu da John Hopkins canlandınyor. En çok övgü alan aktörler ise Hicks ve PigottSmith. Hicks, düşünceleriyle kendini yiyip bitiren, uykusuz Brütüs'ü ıyi canlandınyor. PigottSmıth de oynadığı karakterin düşünce değil de içgüdii ve sezgi adamı olduğunu yansıtabiliyor. • Kültür Servisi Arnavııtlıık, BosnaHersek, Makedonya, Bulgarıstan, llırvatıstan, Romanya, Slovenya, Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya'dan çalışmalarıyla katılan karıkatür sanatçılarının sergısı l F.yliil Cumartesi giinü açılıyor. 'Barış' konıılıı sergı, Karikatürcüler Derneğı tarafından Kültür Bakanlıgı'nın katkılanyla Istanbul Büyiikşehir Belediyesi Karikatiir ve Mizah Müzesı'nde gerçekleştırılecek. K.arıkatürcüler Derneği ayrıca 3 Eylül Pazartesi güııü Türkiye Gazetecilcr Cemiyeti'nde yıne sanatçıların katılımıyla 'Barış ve Karıkatür' konulu bir sempozyum düzenleyecek. O'Donnell'dan yeni bir film • LONDON (VAR1ETY) East Is East'ın yönetmeni Damıen O'Donnell, Mtramax Filmlerı için kuzey Ingıltere'de romantık bır film olan 'Heartlands'ı çekmeye başlıyor. ( Mıchael Sheen (Four Feathers) filmde, başka bır adam için onu terk eden karısını yeniden kazanmaya çalışan karasevdalı bır koca rolünü oynayacak. Ekımde çekımleri başlayacak 3.5 mılyon dolarlık filmi Miramax finanse ediyor. İlk resim restorasyon kursu • Kültür Servisi Abadır (C'atanıa) Güzel Saııatlar ve Resım Akademısı, C'atanıa Ünıversıtesi ve Aliağa Belediyesi işbirliği ile bu yıl bırincisi düzenlenen resim restorasyonu bu ayın sonunda bıtiyor. Anadolu, Ankara, Ege, 9 Eylül, Akdeniz, Miınar Sinan ve Hacettepe üniversitelerinden gelen 16 öğrencinin yaptığı restorasyon örneklerini gösteren video ve fotoğraflar yarın Aliaga Belediyesi AKM Sergı Salonu'nda yer alacak. Ord. Prof. Sebastiana Lagona'nın yönetıminde gerçekleştirilen kursta Prof. Remo Cierevini, Doç. Dr. Murat C'ura, Öğr. Üyesi Maria Arrıchetta, Öğr. Üyesi Valentina Brancato ve Öğr. Üyesi Rosanna Leonardi ders verdi. Kurs bitiıninde başarılı bulunan iki öğrenci Aliağa Beledıyesf nın davetlısı olarak ltalya'ya gidecek, C'atanıa Ünıversitesi ve Abadır Akademisi'ne misafir olacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear