14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS 2001 PAZAR 12 PAZAR KONUGU OECD Ulaştırma ve Çelik Bölümü Başkanı WolfgangHübner ile Türkiye ile ilişkiler üzerine konuştuk ÖTOYOLYERİNE RAYLISİSTEM Ulaşım güvenliği önemli - Türkiye 'de, toplu taşımacılık, raylı sistemyerine karayolu taşımacılığı vebi- reysel taşımacılığın cesaretlendirilmesi- ni nasıl karşılıyorsunuz? - Ulaşım güvenliği için çok daha fazla polis gücü kullanılması gerekli. Örneğin hem içkiiçip hem araba kultanamazsınız. Bunun Türkiye'de yaygın olduğunu bili- yorum. lşte, tam orada polisin varlığı ge- rekli. Polis sarhoş sürücüleri cezalandır- ma yetkısine sahıp olmahdır. Ama bu sadece Türkiye'nin sorunu de- ğil. Bütün ülkelerde bu var. Yasalann ya- pılması ve gereğince de uygulanması zo- runludur. Örneğin aşın yük taşıyan kam- yonlar karayolu güvenliğini tehdit eder. Buna karşı yasa olması lazımdır. Karayol- lannda polisler bu kontrolleri yapmalıdır. Bir de sürücülerin araç sürme süreleri olmahdır. Çok uzun saatler, örneğin kamyon sü- rerseniz kaza yapmanız kaçınılmazdır. Sonra, ulaşımda gürültüye karşı da çok sı- kı standartlar getirilmelidir. Güvenlik standartlan olabilir. Ama bunlan kesınlık- le uygulayabilmelisiniz. - İyi de bu alan yolsuzluğa son derece açık değil mi? - Evet. öyle. Pek çok ülkede bu var. Top- lu taşımacılığa gelirsek... Sorun bireysel taşımacılığın cesaretlendirilmesi değil, toplu taşımacılık için altyapınızın olupol- mamasıdır. Örneğin toplu taşımacılık altyapısı ku- rabileceğiniz paranız var mı? "Treıa" kul- laıun" demeniz yetmez. Eğer tren sizi işi- nize zamanında ulaştıramıyorsa ya da tren yolculuğu gereğinden fazla zamanınızı ı ' aîıyorsa ne yaran var? ToplU taşımacılık özendîrilmeli - Karayolculuğu ve bireysel taşımacı- lığa yatırım yapacak yerde raylı sisteme ve toplu taşımacılığa yatırım yapmak da- ha aktlct değil mi? - Sürdürülebilirlik kavramında zaten bireysel değil. toplu taşımacılığın özen- dirilmesı var. Bu çok açık. Ama demın de söylediğim gibi, bunun altyapısını kura- cak paranız var mı? Bu iş çok büyük pa- ralar gerektiriyor. Toplu taşımacılık tabii ki çok yararlı. Ama yineliyorum. Buna harcayacak pa- ranız var mı? Avrupa'da toplu taşımacı- lık, raylı sistem çok gerekli. Çünkü artık yeni bir otoyol yapacak alan kalmadı. Karayolu yapacak alan kal- mazsa insanlara başka ulaşım seçenekle- ri sunmak zorundasınız. tnsanlara seçe- nek sunarsanız onlar da o seçenekleri kul- lanırlar. Ama mavi gözlerinize ya da güzel kaş- lannıza bakıp "Evet, bunu yaparBn" de- mezler. Toplu taşımacılığı. öbür seçeneklerden daha iyiyse kullanırız. Ben. Paris"te şehir dışmda oturuyorum. Tren istasyonuna gitmem çok vaktimi ahyor. Üzerine bir de tren volculuğunda harcadığım zamanı ekliyorum. Buna karşıhk arabamla işe gelmek sa- dece yarım saatimi ahyor. Dolayısıyla da bu durumda arabamı kullanıyorum. - OECD 'de THY'nin özellestirilmesin- deki gecikme ele alındı mı? - Genel konsept, devletlerin şirket yö- netmemesidir. Bütün ticari şirketler gibi havayolları da özelleştirilmelidir. Ama tek bir kerede değil. Bu iş adım adım ya- pılmalıdır. Geçmişte, devletler taıafından yöneti- Jen havayolu şirketlerinin hepsinin ya za- rar ettiklerine ya da battıklanna tanık ol- duk. Tabii burada da istisnalar var. Ör- neğin SAS ya da Iskandinav Havayollan. lskandinavya'daki üç devlet bu şirketin sahibi. SAS iyi durumda. Ama, Belçika Havayollan Sabena, Air France, Lufthansa gibi şirketler hep muazzam zararlar ettiler. O nedenle Türk Havayollan'nın da bir an önce özelleş- tirilmesi zorunludur. I pVJ A TÂV^ÂNOCtl IJPar is te > Rue Andre Pascal'daki Chateau de la Muette deyim. înanılmaz güzellikteki eski binaların bulunduğu sokakta LtLtLLıri 1/ir ^/lij\J\Jİj\J ye şH ^e çirfdj biçimde konmmuş. Ekonomik İşbiıiiği ve Kalkınma Örgütü nün (OECD) merkezinin bulunduğu şatonun kd OECD 'd l k h d l l d Wlf Hb l d Alkapısından giriyorum. OECD'deotuzyılı aşkın hizmet vermiş ve örgütün en önde gelen isimlerinden Wolfgang Hübner 'le randevum var. Alman vatandaşı olan Hübner, örgütün çelikien tutun, hava ve deniz ulaşımı, gemi yapımcılığı ve turizme kadar pek çok konularla ilgili dairesinin başı. Odasında sohbet ederken OECDde Türk delegasyonumın neleryaptığım konuşuyoruz. Hübner. "Nedense Türkiye son yıllarda OECDde pek varlık göstermiyor. Ama büyükelçileriniz bayağı iyi" _ ^ . _ _ , _ _ . .. ^ ^ ^ ^ — a — - ^ ^ . L | divor. Örgütte ciddi bir bürokrasi bulunmasına PORTRE / WOLFGANG HÜBNER ' ' " 1942, Berlin doğumlu. Kiel Üniversitesi Tanm Ekonomisi Bölümü 'nde yüksek öğreniminiyaptu Berlin Üniversitesi'nden ekonomi dalında master derecesini aldu Batı Alman Tanm Bakanlığı için 1967-68 döneminde Kiel Üniversitesi'nde bir araştırma yaptL Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü 'nde (OECD) 33 yıldır çeşitli kademelerde görev aldı. Şimdiki halde OECD'nin Ulaştırma ve Çelik Bölümü Başkanı. - OECD 've üye ülkelerin pek çok alanınıyönlendiren bö- lümünüzün görevleri kamuoyunda pek bilinmiyor. Bize bu görevleri anlatır mısınız? - Biz, ülkelerin mikro ekonomikten çok makro ekonomik alanlanyla ilgiliyiz. Örneğin. OECD'nin gemi yapımı. De- niz Ulaşım Komitesi, Çelik Komitesi, Turizm Komitesi. Ka- rayollan Ulaşımı Araştırma Komitesi. Havacılık ve Sürdü- rülebilir Kalkınma Komitesi'nin görevlennı örgütleyıp yö- netiyoruz. Üye ülkelerin ticaret ve ulaştırma konularında farklı yönetmelikleri, yasalan var. Bunlara eşgüdüm gerek- tiren yaklaşımlar getirilmesi lazım. OECD gibi uluslararası kuruluşlarbu nedenle ülkelerin makro ekonomik konulany- la ilgileniyorlar. OECD'nin tabii ki bütçe sorunları da var. Yaptığımız çalışmalarda da pek çok sorunla karşılaşıyoruz. Yalnız şunu belirtmem gerekir ki deniz ulaşımı ve taşımacı- lığında artık önemli meselemiz kalmadı. - Peki, hangi alanda önemli sorunlarta karşı karşıyasınız? - Örneğin çelik alanında. Dolann kurunun çok yüksek ol- ması nedeniyle büyük miktarda çelik ABD'ye gitti. Bu, ABD için önemli bir baş ağnsı doğurdu. Şimdi Amerikalılar git- tikçe artan çelik ithalatının ekonomilerini nasıl etkilediğini araştınyorlar. Öte yandan bu durum öbür ülkelerin ekono- milerini de zedeliyor. Düşünebiliyor musunuz? On iki mil- yon tona varan çelik başka pazarlara kayıyor. Dolayısıyla da o pazarlara zarar veriyor. Şimdiki halde bu, önümüzde du- ran çok önemli bir sorun. ABD Yönetimi, OECD Genel Sek- reteri'nden, teşkilatın çelikle ilgili özel bir toplantı yapma- smı talep etti. O toplantıda çeliğin birikimi sorununa çare ara- nacak. - Toplantı ne zaman yapdacak? -Büyükolasılıkla eylülde. OECD olarak sorunu halletmek için hızla harekete geçebiliriz. Bakahm, umu- yorum bunun üstesinden geleceğiz. HavacılıH - Havacılık konusunda sorunlar olduğu, havacılık şirketlerinin bir durgunluk dönemi geçirdikleri ha- berleri var... • Evet, havacılık sektörü şimdiler- de durgunluk içinde. Bütün hava ta- şımacılığı şirketleri kârlannın gittik- çe düşmesinden yakınıyorlar. Bura- da tamamıyla farklı bir yaklaşım iz- liyoruz. Burada hava taşımacılığı pa- zannı canlandırmaya çalışıyoruz. Bugün hava taşımacılığı pazan ikili anlaşmalarla yönetiliyor. Dolayısıy- la da pazar ciddi biçimde sınırlanı- yor. Başkalannın pazara girişi engel- leniyor. Burada yeni bir girişim baş- latıyoruz. Kargo taşımacılığını libe- ralleştirme yoluna gidiyoruz. - Neden kargo taşımacılığından başlıyorsunuz? - Çünkü kargo taşımacılığı daha az politik bir sektör. Kar- go taşımacılığı yolcu taşımacılığına daha az bağlantılıdır. Is- terseniz Türk pazannı ele alahm. Türk pazan, öbür pazarla- ra kıyasla daha kapalıdır. Ikili anlaşmalarla yönetilir. Örne- ğin hangi uçaklann kullanılması, uçakta kaç koltuk bulun- masına vanncaya kadar bu düzenlemeler yapılmıştır. Ama tabii ki bütün bunlar 1944 Şikago Konferansı'nın maddele- rini temel ahr. Burada OECD, globalleşmenin gereklerini uygulama şansına sahip. Tabii ki OECD'nin bu alanda Dün- ya Ticaret Örgütü'yle (WT0) rekabete girme gibi bir niyeti yok. Pozisyonumuz bu noktada WTO'ya kıyasla biraz daha iyi. - WTO'ya kıyasla pozisyonumuz daha iyi, dediniz. Bunu açar mısınız? -Çünkü sanayileşmiş ülkelerin yanı sıra. kalkınmakta olan ülkelerle de ilgileniyoruz ve liberalleşmeyi bu iki çeşit ülke- de uyguiamak daha kolay. - Kargo ulaşımını nasıl liberalleştireceksiniz? - Burada iki olasılık var. Bütün kargo uçaklan için bir yö- netmelik yapabilir ve bunlara serbestçe iniş hakkı tanıyabi- liriz. Uluslararası bir örgüt bunu yapabilir. Jkinci olasılık da kargo uçaklanna, yolcu uçaklarına tanınmayan ek haklar ta- nıyabilirsiniz. Türkiye ve Almanya, kargo ve yolcu uçakla- nnın etkinliklerini düzenleyen benzer bir anlaşma imzalamış durumda. Bu tür ikili anlaşmalarla bir düzenleme yapılabi- lir. Biz, OECD olarak bu konunun üzerinde önemle duruyo- ruz. OECD'nin avantajı var. Hızla hareket etme, ülkelere ya- pılması gerekenler konusunda fikirler verme becerisine sa- hibiz. Biz üstümüze düşenden daha fazlasını da yapmak is- temiyoruz. Biz fikir üretiyoruz, neyin nasıl yapılması gerek- tiğini söylüyoruz. Kargo taşımacılığını hallettikten sonra bunun yolcu taşı- macılığına nasıl uygulanabileceğini de göreceğiz. Sanıyorum bunun zamanı geldi. Bütün dünyada pazar korumacıhğı yaygın. Bunun pek az istisnası var. Örneğin Avustralya ve Yeni Zelanda. Ama bü- tün Avrupa içinde pazar korumacıhğı çok ciddi. Yine de za- man içinde AB üyesi ülkelerde bu korumacılık yavaş yavaş azaltılıyor. Örneğin Fransız Havayollan Air France, Alman- ya içindeki hatlarda uçabilıyor artık - Bunun nedeni Avrupa 'da tek pazar oluşması mı? - Evet Ama Avrupa kendı pazarı dışındakilere karşı hâlâ ciddi bir korumacılık uyguluyor. Hava taşımacılığı gördüğü- nüz gibi bu tür sorunlarla yüklü - Peki, deniz taşımacılığı ne durumda? -Deniz taşımacılığı. hava taşımacılığından yüzde yüz fark- lıdır. Deniz taşımacılığı bugün son derece liberaldir. Pazara girmek çok kolaydır. Bir dönem ABD'de ve Türkiye'de kargo taşımacılığı ko- nusunda sınır getiren yasalar vardı. Ama bildiğim kadanyla bu yasalar kaldırıldı Deniz taşımacılığı - Peki. AB ülkeleriyle kargo anlaşmalannda sınıriamalar yok mu? - Yok. Türk bandıralı bir gemi. örneğin Almanya'ya ya da Fransaya gelıp yiikünü alıt. sonra gideceği yere gider. Hıç- bir sınırlama yoktur. Zaten OECD'nin bu konuda koyduğu kurallar var. Şunu söyleyebilirım kı deniz taşımacılığı dün- ya çapında son derece serbesttır - Ama bu serbestlik bizim İstanbul Boğazı 'na zararlar ve- riyor... - Evet. İstanbul Boğazı'nda çok tehlikeli olaylar yaşandı. Ama bildiğim kadanyla Boğaz'dan geçişte son zamanlarda çok daha dikkatli dav raaılıyoı. / Deniz taşımacılığında önemli sorun bandıra sahibi devlet- lerin sorumluluk ve yükümlülüklennı yerine getınnemelen. - Sorumluluk veyiikümlüliik derken güvenlik konusunu mu kastediyorsunuz? - Evet. öyle. Ama OECD'nin teknik standartlar koyma gi- bi bir yetkisi yok. Bu yetki Uluslararası Denizcilik Örgütü'ne (IMO) ait. OECD. siyasi açıdan IMO'ya ancak destek vere- bilir. IMO. denizci ülkelere dikkatli olmalannı. güvenliğe önem vermelerini bildirip onları uyarabilir. Teknik standart- lar getirebilır. Biz de onu bu açıdan destekleriz. Turizm - Sizin sorumluluk alanınızda turizm de var. Turizmde ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz? - Turizm bızim hemen hemen hiç sorunsuz bir alanımız. Turizmm dünya çapında gelişimıni izlemek hayranlık uyan- dınyor. Ama tabii yıldan yıla pazar payının değişmesi yaşa- nıyor. Örneğin Avrupalı turistler bir yıl Ispanya'ya akın edi- yor. ertesi yıl ise Türkive'yi tercih ediyorlar. Çok büyük bir- kaç tur operatörii var. Bunlar her yıl hangi ülkeye gidilece- ğini saptıvorlar. Burılann pazar gücü çok yüksek. Bir de turist rehberlen konusu var, Sanıyorum Türkiye'de turist rehberliğınde sınıriamalar bulunuyor. Örneğin, bir dö- nem Türkiye'de turist rehberliğı yapabilmek için Türkiye Cumhuriyetı vatandaşı olma zorunluluğu vardı. Tabii. tu- rizm çok rekabete açık bir pazar. Standartlara çok dikkat edilmesı ve uvulması zorunlu. Pazarda çok yüksek bir pay sahibi olmak istıyorsanız turizm sektörünüze süreklı yatırım yapmak zorundasınız. Örneğin. bir otel sahibi yıllarca oteli- ni bakımsız bırakamaz. Oteline sürekli yatınm yapmak, onu sürekli yenilemek zorundadır. Aksi halde rekabet şansını kaybeder. Sıklıkla yaşadığımız bir olay birinci sınıf ya da lüks sınıf bir otelin bakımsızlıktan standartlann altına düşüp ka- panması ya da el değiştirmesidir. Akdeniz Bölgesi'nde ciddi bir turizm rekabetı var. -Ama Akdeniz'e kiyısı olan ülkeler, özellikle de Türkiye ve Yunanistan son birkaç yıldır ortak işlere giriştiler... - Evet. Söylemek ıstediğım Akdeniz Bölgesi'nde güneşi- karşın işlerin hızla yürüdüğünü anlatıyor. Daha sonra sorumluluk alanına giren konulara geçiyoruz. Çok önem verdiği bir konu, gemi inşaatında sübvansiyonların kaldınlması. Bu konuda altı yıl önce hazırlanan bir anlaşma metnini ABD onaylamamış. Türkiye ise müzakerelere bile katılmamış. Hübner, "Şimdi yeni bir müzakere zemini doğuyor. Bu kez Türkiye 'nin müzakerelere katılmasını umuyoruz " diye dileğini açıklıyor. Hübner in üzerinde önemle durduğu bir başka konu da Türk Havayollan 'nın özelleştirilmesi. Diyor ki: "Devletler şirket yönetmemeli. Yönetirlerse o şirketlerya zarar eder ya da batar." nız ve deniziniz var. Bizim ise Almanya'da. Paris'te yağmu- rumuz var. Ama artık güneş ve deniz yeterli değil. Belki yıl- lar önce yeterliydi. Ama bugün anlayış değişti. Turist artık yüksek kaliteli hizmet. yüksek kaliteli otel is- tivor. Altyapınızın çok sağlam olması gerekıyor. - Bu açıdan baktığınızda Türk turizmini nasılgörüyorsu- nuz? - Epeyce yıldır Türkiye'ye gitmediğim v e turistik yerlerde kalmadığım ıçın pek bilemeyeceğim. Ama tur operatörlerin- den aldığımız bilgiye göre turistler son yıllarda Türkiye"de ödedikleri paranın hakkını alıyorlar. Aksi halde tunst ülke- nize gelmez. Para, hizmet. halkla ilişkileri doğru yönlendırdiğınız zaman getirisini ahyorsunuz. - Sizce Türkiye 'de turizm altyapısı yeterli mi? - Altyapı sorunu bütün ülkelerde var. Türkiye'de altyapı epeyce gelişti. Ama dediğim gibi. turizm çok rekabete açık bir sektör. Sonsuza kadar yatırım yapmanız gereklidir. Tur operatörleri için şimdi mevsim bitti. Bugünden gele- cek yılın bağlantılarını yapmaya bakıyorlar. Şımdiden çeşit- li ülkelerdeki kaliteyi. fiyatları inceliyorlar. - Sizin sorumluluk alanınıza bir de gemi inşaatı giriyor. Bu konuda neler anlatmak istersiniz? - Bu çok ilginç bir sektör. Altı yıl önce OECD'de hazırla- nan bir anlaşma metniyle gemi inşaatı sektöründeki bütün sübvansiyonlar kaldırılacaktı. Ama ABD'nin anlaşmayı onaylamaması nedeniyle bu yürürlüğe giremedi. Öte yandan Türkiye de o dönemde anlaşmayla ilgili müzakerelere katıl- madı. Yeni görüşmeler - Türkiye müzakerelere neden katıl- madı? - Bana kalırsa Türk yetkililer sübvan- siyonlann kaldırılmasından çekindiler. Bunun sonuçlarını kaldıramayacakları- nı düşündüler. O nedenle de bekleyıp görmeyi yeğlediler. Şimdi bu konuda yeni tur görüşmele- re hazırlanıyoruz. Belki yeni bir anlaş- ma metni ortaya çıkacaktır. Belki bu de- fa ABD. olası bir anlaşmayı onaylar. Türkiye'nin de bu sefer müzakerelere katılmasını ciddi olarak umuyoruz. Tür- kiye, bu sektörde aynı zamanda da OECDde önemli bir aktördür. Ama ta- bii ki Güney Kore kadar değil. Türkiye daha yerel bir oyuncu durumunda. Bü- tün OECD ülkelerinin, gemi inşaat sek- töründen sübvansiyonların kaldırılma- sından yarar elde edeceklennı düşünü- yorum. Türkıye'yedönersek... Türkiye. Güney Kore gibi büyük bir gemi inşa- atçısı ülke değil. Dolayısıyla da Türki- ye'nin böyle bir anlaşmadan zarara uğ- raması söz konusu olamaz. Umanm. böyle bir anlaşma dü- zenlenir v e sonunda imzalanır. Türkiye'nin müzakerelere ka- tılmasını diliyoruz, Romanya'nın katılacağını biliyoruz. Ro-, manya gibi bir ülke bu sübvansiyonlardan kurtulmakla ken- dine^arar sağlayabilir. Bu. Türkiye'nin de yaranna. - Öbür ülkeler hangileri? - AB üyeleri, Romanya. Polonya. Güney Kore. Japonya. Müzakereler başlarsa bütün bu ülkeler katılacaklar. Müza- kerelerin. kesin karar alınırsa bu yılın sonundan önce başla- masını beklıyoruz. Şimdiki halde AB ülkelenyle Günev Ko- re arasında sübvansiyonlar konusunda bir sürtüşme var. Bil- diğim kadanyla AB ülkeleri. Asya'daki son parasal knzden sonra Güney Kore'deki tersanelere ciddi sübvansiyonlar ve- rildiği gerekçesiyle sert eleştirilerde bulunmuşlardı. Ama bunun doğruluk derecesini pek bilmiyorum. Bu çok siyasi bir konu. - Ulaştırma araştırma sektöründe neler yapüıyor? - OECD'nin bu konuda çok özel araştırmalan var. Örne- ğin bütün üye ülkelerde ehliyet alan kişilerin aynca ek bir- kaç sürücülük sınavından geçip geçmemelerı zorunluluğu tartışıhyor. Bir de sürdürülebilir ulaşım konusu var. Burada da OECD üyesi ülkeler ortak araştırma yapıyorlar. Diyelim 10 tane OECD ülkesi belli bazı konularla ilgileniyorlar. Or- taklaşa bir proje hazırlıyorlar. Böyle ortaklaşa yapılan çalış- manın uygulaması çok yararlı sonuçlar veriyor. Karayollan tünellerinde güvenliğin hem ekonomik hem de teknik yan- lannı inceliyoruz. tlgilendiğimiz bir başka konu otomobillerdeki emniyet ke- merleri. Üye ülkelerde bunun uygulanmasıyla ilgili araştır- ma çalışmalarımızı sürdürüyor, bunun kullanımda sürdürü- lebilirliğini sağlamaya çalışıyoruz. Yılda bir kez burada toplanıyoruz. Bütün ülkelerdeki tra- fik kazalan oranlanna bakıyor, bunlara karşı ne gibi önlem- ler alındığını konuşuyoruz. O arada her ülke kendi deneyim- lerini öbürlerine aktanyor. Böylece deneyim alışverişinde bulunuyoruz. Yollarda güvenliğin daha fazla nasıl art- tınlabileceğini araştınyoruz. Bana kalırsa karayolu güven- liğınde en iyi incelenmesi gereken ülkelerden binsi Tür- kiye'dır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear