Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
»TEMMUZ 2001 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
TURKİYE
:anbul
iirne
>caeli
înakkale
nir
anisa
/dın
întzli
A
A
PB
PB
A
A
A
A
32
31
33
33
35
39
39
38
Sinop B 27 Adana
Samsun PB 28 Mersin
Trabzon Y 27 Diyarbakır
Giresun PB 28 Şanlıurfa
Ankara A 32 Mardın
Eskişehır A 33 Siirt
Konya A 32 Hakkâri
Sıvas A 26 Van
jnguldak A 28 Antalya A 38 Kars
>Açık Par
î
al1 b u l ü t l u
Yurdun Kuzeydoğu
kesımlen ıle Marma-
ra parçalı bulutlu.
Doğu Karadenız sa-
ğanak yağışlı, otekı
yerler az bulutlu ve
açık geçecek. Hava
sıcaklığında önemlı
bır değışıklık olma-
yacak.Ruzgâr Ku-
zey ve Doğu yonler-
den hafif ara sıra or-
ta kuvvette esecek.
DISMERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Y
Y
Y
B
Y
Y
B
Y
19
25
21
20
20
19
23
18
Münih Y 23 Zürih
Berlın
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
Y
B
B
Y
B
Y
PB
PB
2U
30
32
31
28
28
26
32
B 23 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
Y
A
Y
PB
Y
Y
Y
A
20
40
26
38
30
35
31
36
A 39
Buluttj ^ Çok bulutlu • Yağmuriu »Gok gurultulu
y U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
I Baştarafı 1. Sayfada
Dyuracak çözüm yollanna ulaşılacağını varsayan-
r yanılmadı.
Siyasal islam kafalı yeni yavrulara gelince; bunlar
rbirine yapışık Siyamlı ikizler degildi ama, zaten "si-
isefe yön veren inançlan açısından yoktu birbirie-
ıden farklan".
Tek farklan "babalannın yaşlan". Bir yavrunun ba-
aları Erbakan la Recai Kutan, yaşlan 70'in üstün-
3. Tayyip Erdoğan ise henüz ellisinde. Bu fark han-
sinin daha çok iktidar sahibi olduğunun kanıtı de-
Imi?
"Baba " deyince bir başka "baba " ve son girişimiy-
yeniden güncelleştirdiği konu aklımıza takıldı: Se-
m!
18 Nisan 1999'da yapıtan genel seçim, -normal sü-
Î işlerse- 20O4 yılında yenilenecek.
Oysa -bir yıldır yinelediğimiz gibi- parlamento arit-
letiği, hele Fazilet'in kapatılmasıyla ortaya çıkan iki
?ni partininTBMM'detemsil olanağı bulması, herşe-
n üstünde Başbakan'ın bütün örtme çabalanna kar-
n sergilediği fiziksel, zaman zaman zihinsel perfor-
ıans yoksunluğu.. iç ve dış büyük sorunlarla boğuş-
ıak zorunda kalan ülkemiz yönetiminin yenilenme-
zorunluluğunu ateşledi.
Kuşkusuz bir veya birkaç gazeteci ülkenin kısa za-
tanda seçime gitmesini isterken siyasal ve kişisel bir
arar gözetmedikleri yadsınamaz bir gerçek.
Normal zamanından önce seçime evet! Ne ki,
iumhurbaşkanı Sezer'in de dedigı gibi seçim ve si-
asal Partiler yasalarında çağdaş düzenlemelerin ya-
ılması koşuluyla!
Bu olanağın sağlanabilmesi ise "zamana" ve hat-
j parfamentodaki "zemine" bağlı.
Jeden istemesin?
Fazilet'in bölünmesiyle ucuz yoldan ana muhale-
ît görevini üstlenmiş görünen DYP de erken seçim
;in ilgili yasalarda değişikliğe olumlu bakıyor.
Fakat, erken seçime bir başkası daha sahip çıktı.
Istelik birdenbire. Aylardır hemen her gün TV'lerin,
azetelerin sergilediği "ülkedeki yangını" emekli
:umhurbaşkanı, "baba" Demirel; nedense; evet evet
ma birdenbire gördü, keşfetti. Acilen genel seçimi
orunlu kılan bir demeç verdi.
Sadece "acilen" seçim istemiyor. "Beceriksiz" di-
e nitelediği hükümeti (tabii Demirel'i Çankaya'da bı-
akabilmek için siyasetteki varını yoğunu 5+5 sava-
ımında cepheye süren yakın dostu Ecevrt'i) "Cılke-
'ekiyangının tek sorvmlusu" gösteriyor.
Üç ayaklı kriz yaşadığımızı; bugün mali kriz yaşan-
lığını, bir iki ay sonra reel sektörün çökeceğini ve
ıçüncü aşamada sosyal patlama olacağını ilan eyli-
or.
Bu nedenledir ki efendim: EmeklrCumhurbaşka-
nmızın emri baş üstüne ve gün yitirmeksizin derhal
lenel seçime gidilmeli!
Başbakan erken seçime karşı çıkarken; "sesiyük-
ek çıkan bazı çevrelehn" bu isteği dile getirdiklerini
öyledi. Kimdi bu "sesi yüksek çevreler"? Neden 9
lumara olmasın!
Ecevit şöyle de diyebilirdi: "Bugünün yüksek ses-
leri iktidaryıllannda hani böyle değil, şöyle böyle ola-
ı tehlikeli günlerden söz ederek hükümetini eleşti-
enleri 'şeamet tellallarf diye suçlardı."
Ecevit, kendi mantığında şöyle düşünmekte haklı
ieğil mi: Demirel'in dediği gibi, mademki "Ülkeyanı-
•or. 'Acilen seçimle' ülkeyi daha büyük yangına sü-
üklemenin âlemi ne?"
Emekli Cumhurbaşkanı'nın bu girişimi, geleceğiy-
3 bağlantılı bir planın gereği olmasın? Elinin altında
iilediği gibi kullanacağı -iki ayda bir kapısını çalan-
DYP'nin bulunduğu unutulmamalı.
"Acilen" seçimle Isparta'dan TBMM'ye gelir. Bir
ȟre sonra, kriz yaratmaya, krizlerden yararlanmaya
>ek hevesli olan Demirel, 6 Temmuz'da Star'a verdi-
ji "Beceriksiz hükümetlerrrsayesinde ülkedeee yan-
)in vam" benzeri demeçlerini güncelleştirir ve...
Sakın gün görmüş Demirel'in böyle bir hesabı yok-
ur, zaten olmaması gerekir demeyin. Kısır siyaset
idamı diyan Türkiye'de olur olur: Iktidardan 6 kez gi-
Jip 7 kez gelmekle övünen emekli Cumhurbaşkanı...
Bir de bakarsınız:
Son ıdealine kavuşmuş: 7 kez gitmiş, 8. kez baş-
)akan.
Planbuysa; neden "acilen seçim" istemesin!
'Sonkredi'DGM'lik
BURSA (Cumhuri-
/et) - Bursa Cumhuri-
,et Başsavcılığı, 'Son
Kredi' operasyonu
capsaraında, eski Dev-
et Ba^anı Ca\it Çağ-
ar" ın da aralannda bu-
unduğu Nergis Hol-
ling'u 26 üst düzey
»öneti:isi ile eski Şişli
3eled:ye Başkanı Gö-
ay Asitürk'ün eşi Or-
aan Ashtürk ve ortağı
Vluhamnıet Ciğer hak-
tında Istanbul
DGMde 'suç işlemek
amacMa teşekkül oluş-
rurduklan' iddiasıyla
iava a;tı.
Bur-a Cumhuriyet
Başsacılığı'nın 'Son
Kredf operasyonuyla
ilgili dosyayı ikiye
ayırdığı, Bursa Ağır
Ceza Mahkemesi'nde
"ammet, Vergi Usul
Kanunu'na muhalefet
ve resmi evrakta tahri-
fat" suçlamalanyla da-
va açarken, Istanbul
DGM'ye gönderilen
iddianamede de sanık-
lann "suç işlemek ama-
cıyla çete oluşrurdukla-
n, sahte belgelerle ha-
yali ihracat yapnklan,
haksız teşvik aldıklan"
suçlamalanyla yargı-
lanmalannı istediği öğ-
renildi.
Nergis Holding ile
bağlı şirketlerin üst dü-
zey yöneticileri, geçen
ay düzenlenen operas-
yonla gözaltına alın-
mıştı.
SANS TOPU ÇEKİLDİ
AMARA (CumhuriyetBürosu)- Şans Topu'nun
bu htda çekilişinde üst kolon numaralan 8, 16,
24, 2" ve 31, alt kolon numarası ise 3 olarak belir-
lendi.Sans Topu'nda 5+1 bilen 5 kişi, 41 milyar 826
mihc. 140 biner lira ikramiye almaya hak kazan-
dı. Tvlılı Piyango tdaresi'nden yapılan açıklamaya
göre. ;ekilişte 1 + 1 bilenler 480'er bin, 2+1 bilen-
ler 9Ferbin, 3 bilenler 690'ar bin, 3+1 bilenler 2
milyct 715'er bin, 4 bilenler 7 milyon 180'er bin,
4+1 blenler55 milyon 125'erbin, 5 bilenler ise 748
milycii 265'er bin lira almaya hak kazandılar.
ABD ile helikopter bunabmıANKARA(CumhuriyetBün)-
su)-Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
(TSK) 2000'li yıllardaki en
önemli projelerinden birisi olan
Atak Helikopter Projesi'nde
ABD ile Türkiye arasında tek-
noloji bunalımı çıktı. Türkiye,
taktik-taarruz helikopterinin gö-
rev bilgisayannı kendi olanakla-
rıyla ürermek isterken, ABD bu-
na karşı çıkıyor. Türkiye,
ABD'ye bu bunalım nedeniyle
yalnızca bu projenin değil. diğer
ortak projelerin de olumsuz etki-
leneceği mesajını iletti.
TSK'nin ortak üretim ve tek-
noloji transferi koşuluyla açtığı
145 helikopterlik Atak Proje-
si'nde ABD ile bunalım yaşanı-
yor. Uzun süren pazarlıklann ar-
dından, ana yüklenicisi TAI olan
projenin, ABD'li Bell Textron ile
ortaklaşa King Cobra modeli
üzerinde ortak üretim yoluyla
gerçekleştirilmesi kararlaştınldı.
Savunma Sanayii Müsteşarlı-
ğı'nca (SSM) yürütülen sözleş-
me görüşmeleri son aşamaya
gelmişken iki ülke arasında "ba-
ğımsızteknoloji" bunalımı çıktı.
Bunahma, Türkiye'nin helikop-
terin tüm silah sistemlerini kont-
rol eden görev bilgisayannı ka-
bul etmeyerek, kendi olanakla-
nyla bunu geliştirme karannın
neden olduğu bildirildi.
Bunalımın Amerikan Savun-
ma ve Güvenlik Işbirliği Ajan-
sı'ndan General Tomi VVaiters
imzasıyla Savunma Sanayii
Müsteşan Dursun Ali Ercana
gönderilen mektupla ortaya çık-
tığı bildirildi. Mektupta. ABD
Savunma BakanlığTnın helikop-
tere ihracat lisansı vermeme teh-
didinin yer aldığı öğrenildi. Sa-
tışm sadece FMS kanallanndan
yapılabileceğine ilişkin görüşün
belirtildiği mektupta. "ABD Sa-
vunma Bakanlığı, Türkiye'nin
kendi kendine yetebilirtik konu-
sundaki arzusunu takdir etnıek-
tcdir. Ancak bakanlık. helikopte-
rin ihracuıa sadece Birieşik Dev-
letler Hükümeri'nin geliştirdiği
görev bilgisayanyla birtikte izin
vermektedir" denildi.
Daha önce yapılan görüşme-
lerde ise projenin ilk aşamasın-
da satışın sadece küçük bir bölü-
münün bu kanaldan yapılacağı
taahhüdünde bulunulmuştu. Sa-
\unma Sanayii MüsteşanErcan,
mektuba 29 Haziran'da sert bir
yanıt verdi. Ercan, mektubunda
şu görüşlere yer verdi:
"Mekhıbunuzdaki görüş ve
önerilerin, anlaşma müzakerele-
rinin tamamlanmak üzere oldu-
ğu ve kritik bir aşamaya gelinen
Atak programı üzerinde olum-
suz bir etkisi olacaktır. Satışın
FMS kanallanndan yapılması
görüşü ise proje modeline aykuı
veTSK taraûndan kabuledilme-
si mümkün değildir. Bu yakla-
şımlann, sadece Atak programı
üzerinde değil, gelecekteki diğer
ortak projeler üzerinde de olum-
suz vansımalan olacaktir."
Boğaziçi, vakıfyardımına isyan etti
• Baştarafı 1. Sayfada
Boğaziçi Üniversitesi.
2001-2002 eğitim-öğre-
tim yılında öğrencileri-
ne sunacağı hizmetler ve
öğrenim birimlerini, dü-
zenlenen bir toplantıyla
basına tanıttı.
Toplantıda bir konuş-
ma yapan Prof. Dr. Sa-
bih Tansal, Boğaziçi
Üniversitesi "nde de-
mokratik ve hoşgörü an-
layışı içinde eğitim ver-
diklerini belirterek "Bu-
günün koşullan içinde 4
senelik bügi bir senede si-
linip gidiyor. Biz öğrenci-
lere öğrenmesini öğreti-
yoruz" dedi.
Boğaziçi Üniversite-
si'nin vakıf üniversitele-
ri nedeniyle zor durum-
da olduğu söylentileri-
nin de yanlış olduğunu
\oırgulayan Prof. Tansal,
"Bugüne kadar toplasa-
nız 11 hoca kaybetmişiz-
dir. Bu da her şevin para
ile olmadığının bir gös-
tergesidir. Boğaziçi Üni-
versitesi'nin başansı, bi-
rikim ve kurumsallaş-
manın bir sonucudur"
dedi.
"Kolaya kaçan, az ya-
tmm yapaa, ama rağbet
gören vakıf üniversitele-
rine karşıyız" diyen Sa-
bih Tansal, son olarak
YÖK'ün vakıf üniversi-
telerine 12 trilyonluk
kaynak sağlaması konu-
sunda da şunlan söyle-
di: "Bu paranın 7 trüjo-
nu Bilkent'e, 3 trilyonu
Başkent Üniversitesi'ne,
geri kalam da diğer vakıf
üniversitelerine verildi.
Bu çok acı bir durum-
dur. Boğaziçi İ'niversite-
si'nin geçen > ıl bütçesi 13
trü>on civanndaydı. Bu
miktardan maaşlar çı-
kmca. ünhersitenin ken-
di ihtivaçlarına harca-
mak için kalan para 7
trihon bile değil. Vakıf
üniversiteleri bu parayı
kaliteli eğitim \eren üni-
versitelerden hoca trans-
fer etmek için denetim-
siz bir şekilde harcayabi-
liyor. Devlet üniversitele-
rine daha önce YÖK ta-
ranndan verilmiş bir pa-
ra sözü vardır. Devlet
üniversitelerine sıkı de-
netim uygulanmasma
rağmen bu uygulama bi-
n ha>al kınkİığma uğrat-
Tanıtım toplantısında
Rektör Prof. Dr. Sabih
Tansal'm yanı sıra rektör
yardımcıları ve fakülte
dekanlan, üniversitenin
eğitim birimleri ve hiz-
metleri ile ilgili bilgiler
verdiler.
Vakıfüniversiteleri
sorunyumağı
ı r
'Üniversitelerdemonarşi
yönetimi uygulaniyor'
SELEiNBAYCAN
Vakıf üniversiteleri, yükse-
köğretim ücretleri ve devlet
üniversitelerinin aleyhinde
haksız rekabet ortamı yarat-
tıklan gibi nedenlerle yoğun
tartışmalarla gündeme geli-
yor.
Son olarak, bu öniversitele-
re Yüksek Öğretim Kuru-
mu'nun (YÖK) 2002 yıh ma-
li bütçesinden 12 trilyonluk bir
kaynak aynlmasını istemesi
tekrar tartışmalara yol açtı. Pe-
ki, nedir vakıf üniversiteleri?
Nasıl kurulur? Neden bu ka-
dar tartışıhyor?
Türkiye çapında faaliyet
gösteren toplam 19 vakıf üni-
versitesi bulunuyor. Yüksek
Öğretim Yasası'na göre, kamu
yaranna çalışan ve kâr amacı
gütmeyen tüm vakıflann üni-
versite kurma hakkı var. Va-
kıflara bu üniversitelerin ku-
ruluş aşamasında kamu arazi-
si tahsis edilmesi ve mali büt-
çeden kaynak aktanlması gibi
kolayhkiar sağlanır. Ayncayi-
ne YÖK Yasası'nın 45. mad-
desi'ne göre. bütçenin yüzde
45'ine kadar da kamu desteği
yapıhr. Kuruluşlan aşamasın-
da bu gibi birçok açıdan des-
tek alan vakıf üniversiteleri,
tüm dünyada benzer kurallar
çerçevesinde kuruluyor.
'Gerçek vakd
kâr amacı gütmez'
Oniversite Öğretim Üyeleri
Derneği Başkanı Prof. Dr. Ka-
dir Erdin. Yüksek Öğretim
Yasası'nda yer alan, vakıf üni-
versitesi kurulması ile ilgili
maddenin uygulamada abar-
ttldığını belirterek "Hervakıf,
üniversite açabüir. Ama her
vaknn da üniversite kurması
doğru dcğüdir. Aynca vakıflar,
üniversite kurarken kâr ama-
cıgütmezter"dedi.
Gerçek anlamıyla "vakıf
üniverateleri'' örneklerinin
Amerika'da bulunduğunu an-
latan Prof. Erdin, şunlan söy-
ledi: "Bunlar Türkiyt'dekiler-
le karşüaşnnlamaz büe. Ame-
rikan vakıf ünKersiteleri ger-
çekankmıylavakırar. Her aşa-
mada sonuna kadar tam kab-
hm sağlanır. En önemliside ba-
ğıınazakademikkurullanvar-
dır. Yatmmian ve masraflan
Oekendi başlanna £aaliyetgös-
teririer. Türidye'deküer ise Id-
şiyeözdüıûversitelerdir.''
ANKARA (ANKA) - Son
dönemde üniversitelerin kay-
naklannm azaltılmasından
yakınarak eylem yapmaya ha-
zırlanan rektörler, monarşik
yönetim kurmakla eleştirildi.
8'inci 5 Yılhk Kalkınma Pla-
nı Yükseköğretim Özel Ihti-
sas Komisyonu, YÖK Başka-
nı ve rektörlerin çok fazla yet-
kiye sahip olduğunu bildirir-
ken 'Üniversitelerde tam bir
monarşikyönetim cgemendir'
saptamasmda bulundu.
DPT^^inci 5 Yılhk Kalkın-
ma Planı çalışmalan kapsa-
mında oluşturulan Yükseköğ-
retim Özel thtisas Komisyonu
Raporu'nu yayımladı. Rapor-
da, aralannda Prof. Dr. Mus-
tafa Özyurt, Prof. Dr. Tahir
Hatipoğhı, Prof. Dr. Rüçhan
Ank'ın da yer aldığı 14 bilim
adamının oluşturdugu Yükse-
kögretimin Yeniden Yapılan-
dınlması Alt Komisyonu'nun
raporu da yer aldı. Alt komis-
yon raporunda, YÖK Yasa-
sı'nda 25 kez kaltcı degişiklik
yapıldığı ve çok sayıda geçici
madde eklendiği İcaydedildi.
Aynca yasanın 6 kez değişen
maddelerinin bulundusuna
dikkat çekilirken "Yasaıun
bütününde 86 yerde degişik-
lik olmuştur. Bu durumda ya-
sa 23 ek maddeli yamalı boh-
çadu-" denildi.
YÖK Başkanı ve rektörle-
rin gereğüıden fazla ve ağır-
lıkta yetkiye sahip olduğu
kaydedilen raporda, bunun
evrensel üniversiter anlayışla
taban tabana zıt olduğu vurgu-
landı. Üniversitelerde bütün
yetkilerin rektörde toplandı-
ğı, akademik yükseltümeler-
de bile karar yetkisinin rek-
törde olduğu bildirilirken,
"Üniversitelerde tam bir mo-
narşik yönetim egemendir.
Rektör otoritesi dağıolacağı-
na, tam tersine arttnakta ve
keskiıtleşmektedir. ÜnKersite-
terde yüksek sesle dik getiril-
meyen büyük huzursuzJuk,
bezginlik, boşvermişlik ve ses-
siztik vardır" saptamasmda
butunuldu.
Raporda, öncelikle YÖK
Yasası'nın değiştirilmesi is-
tenirken. üniversitelere mali
ve idari özerklik sağlanması
ile vabf üniversitelerine dev-
let yardımuun kesibnesi öne-
rildi.
Televizyoncuların yargı zaferi
GÜRSEL KÖKSAL
FRANKFURT / HAMBURG
- Hamburg'daki Avrupa Türkiye
Araştırmalar Enstitüsü'nün (A-
TA Enstitüsü) yaptığı açıklama-
ya göre yüksek mahkeme, AB
Komisyonu'nun Türkiye'de üre-
tilen renkli televizyonlann AB
ülkelerine gümrüksüz ihraç edi-
lemeyeceği yolundaki karannın,
komisyonun kendi görevini ih-
mal etmesinden kaynaklandığı
için, geçersiz olduğuna karar
verdi.
AB Komisyonu, 1989'da
elektronik ev eşyalan alanında
faaliyet gösteren işveren örgütü
EACEM'in (European Associ-
ation of Consumer Electronics
Manufacturers) Türkiye'nin
renkli televizyon ihracatında
"damping" yaptığı suçlamasıy-
la yaptığı şikâyet üzerine. ince-
leme sonucu Almanya'dan 8,
Fransa'dan, Hollanda'dan ve
Belçika'dan 1 şirketin, kendi ül-
kelerinde gümrük vergisi öde-
mek zorunda olduğuna karar
vermişti. Komisyon, karannı
Türkiye'de söz konusu televiz-
yonlann üretimi sırasmda Gü-
ney Kore, Japonya, Hong -Kong
ve Singapur'dan ithal edilen ara
maddelerin kullanıldığına, Tür-
kiye'nin bu ara maddelerin itha-
latmda gümrük almayarak, üre-
tici firmalara haksız rekabet yo-
lunu açtığı tezine dayandınyor-
du. Komisyonun karan, hem şir-
ketler hem de bu şirketlerin bu-
lunduğu ülkelerin hükümetleri-
nin itirazıyla karşılandı. AET-
Türkiye Ortakhk Anlaşması ve
Katma Protokol'e göre Türk sa-
nayii ürünlerine, Türkiye sanki
bir topluluk üyesiymiş gibi mu-
amele yapılması, yani gümrük
alınmaması gerekiyordu. Ancak
AB Komisyonu görüşünde ısrar
edince, hükümetlerinin de deste-
ğini alan bu şirketler, AB'nin en
yüksek yargı organı olan AB
Adalet Divanı'na başvurdular
(1997).
AB Adalet Divanı geçen gün-
lerde sonuçlanan davada şikâyet-
çi taraflara hak verdi. Karann-
da, Türk makamlannın renkli te-
levizyon üretiminde hangi par-
çalann hangi ülkelerden alındı-
ğını bilemeyeceğini, üretici Türk
firmalannın verdiği bilgilere da-
yandığına dikkat çeken divan.
AB Komisyonu'nun bu alanda
çıkan anlaşmazlıklan gidermek
için gerekli tedbirleri almadığı-
na işaret ediyordu. ATA Enstitü-
sü'nden yapılan açıklamaya gö-
re karar şu gerekçelere dayanı-
yor. "Gerek Ortakhk Anlaşma-
sı'nuı ve gerekse Katma Proto-
kol'ün hükümlerinin tatbikine
dönük uygulamalarda AB Ko-
misyonu,görevini yerine getirme-
de önemli hatalar yapmıştır. Tür-
kiye'nin eksiklerini zamanuıda
görmesine rağmen yeteri kadar
hızh davraıunanuş, de\ im yerin-
deyse işi savsaklamıştır. Avnca
Türkiye'den renkli televizvon it-
hal eden fîrmalan da zamanuıda
ikaz etmeyerek görevini yerine
getirmenüştir. Aynca AB komis-
yonu en kısa zaman içinde AT-
Türiaye Ortakhk Konsevi'ni ve
özeUikle Gümrükle tlgüi Çahş-
ma Grubu'nu bilgilendirmeye-
rek görevini eksik yapmışür. Yi-
ne, Ortakhk Anlaşması'nuı 25.
maddesine göre anlaşmazhk ko-
nusunu A(E)T - Türkiye Ortak-
hk Konseyi Ankara Anlaşma-
sı'nm 22. maddesine göre' anlaş-
ma ile belirtilen amaçlann ger-
çekleştirilmesi için gerekli ted-
birleri almakla' yükümlüdür.
Söz konusu kurum, aradan 20 yıl
geçmiş olmasına rağmen bu ko-
nuda hiçbir adun atmamışnr. Bu
şekilde de görevini tamamen ih-
mal etmiştir. Bu durumlar göz
önüne alımnca fırmalann bile-
rek ve isteyerek hatalar yapükla-
nndan hareketedihnemesi sonu-
cuna vanlmıştır. Onun için AB
Komisyonu'nun verdiği karar,
yalnız bü- değeriendirme sonucu
olarak görülerek geçerli göriil-
memiştir. Onun için de komisyo-
na mahkeme masraflaruu karşı-
lama yükümlülüğü verümiştir."
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
Milletvekili paylaşımında Erbakan yaş farkıyla ön-
de görünüyor. Ancak boy ölçüşmeye gelince iş de- •
ğişecek gibi...
Erdoğan hareketine katılan yelpazenin renklerinden
başlayalım...
Meral Akşener: 28 Şubat'ın hiçişleri, affedersiniz,
Içişleri Bakanı. O dönemde bir yandan 28 Şubat
1997'deki Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan kararlann
uygulanması için çaba harcama görevini üstlendi. bir
yandan da Genelkurmay'ı dinletip Genel Başkanı
Tansu Çiller'e bilgi aktarma görevini. Emniyet Genel
Müdürlüğü Istihbarat Daire Başkanvekilliği'ne getir-
diği Bülent Orakoğlunun da. "Artık darbe olmaz, -
175 bin polis gücü var" sözü, soluklaşsa da, o dö-
nemin bir rengi olarak yerini koruyor.
Ertuğrul Yalçınbayır: Tam Türkiye tipi bir politika-
cı. 1975-80 arası CHP'li. 1985-97 arası Refah Parti-
li, 1997-2001 ANAP'lı. Bugünlerdede Erdoğan hare-
ketinin önde gelen kişilerinden. 28 Şubat sürecınde
RP'den istifa etti. O dönem RP ve DYP'den istifa
edenler, "REFAHYOL rejimin altını oyuyor" düşünce-
sinde oianlar biçiminde yorumlanmıştı.
Aynı Yalçınbayır önceki gün de 28 Şubat için "fu-
haf birsüreçti" dedi. Ne diyelim? Tuhaf!
Şükrü Karatepe: 10 Kasım 1996'da Kayseri Be-
lediye Başkanı sıfatıyla 10 Kasım törenlerine katıldık-
tan sonra partisinin toplantısına gitti, aynen şöyle de-
di:
"Süslü püslü görünüşüme bakıp da laik olduğumu
sakın sanmayın. inancımıza saygı duyulmadığı. sö-
vüldüğü bir dönemde, içim kan ağlayarak bugünkü
törenlere katıldım. Gün ola harman ola. Müslüman-
lar içlerindeki hırsı, kini, nefreti eksik etmesin."
Karatepe için 'o gün' gelmiş olsa gerek!
Bekir Sobacı: FP'nin kapatılmasının mimariarın-
dan. 28 Şubat için 'sütü bozuk' demişti.
Sadık Yakut: MHP'den transfer. Erdoğan hareke-
tine katılırken "Ölünceye kadar ülkücü kalacağım"
dedi. Yeni hareketin üst yönetiminde yer alması bek-
leniyor.
İki soru sorup Erbakan tarafına geçelim:
- Arkadaşlar yenilikçi mi, yinelikçi mi?
- Bu farklı renklerden nasıl bır ortak hareket çıka-
cak?
MiHi Gazete haberciliği!
Erbakan'ın vitrin organı Milli Gazete, bu hareketin
ne kadar dürüst, samimi, içten olduğunu ortaya ko-
yuyor. ANAP, MHP ve DYP'den istifa eden milletve-
!
killerini haber yapıyorlar, ama bu kişilerin Erdoğan
safına geçtiğini duyurmuyorlar.
Birkaç gündür aynı gazetenin birinci sayfasında
ayetlere, hadislereyerveriliyor. Dünkü ayet, Tevbe su-
resinden:
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun. Bir de sâdık
olanlaria beraber olun."
Bunun altında bir de hadis var:
"...Fetihten sonra hicret yoktur. Velakin cihad ve
niyyet vardır. Sefere çağrıldığınız zaman hemen gi-
din, koşun, buyurdular."
Gördüğünüz gibi arkadaşlar sadece siyaset yapı-
yorlar, dini hiiç siyasete alet etmiyorlar!
Âlemi biraz daha kör-sersem sansalar, Erbakan de-
meç verecek:
Peygamber efendimiz rüyama girdi. 'Eyy Nec--
mettin' dedi, 'senden ayrılan kâfirdir. Onların sırat
köprüsündeki suratlarını görüyorum. O günkü pış-'
manlık fayda vermez. Onlara, gözleri perdelenmiş
olanlara de ki; yenilikçilik de ne kü' Ben elçilik edıyo-,
nım." j
Tövbe, tövbe... . ,
Bunlar insanı dinden eder! ,
ankcum@ttnet.net.tr
Zehir saııtralını
dîze getirdiler
U Baştarafı 1. Sayfada
Çok uzun yıllar, insan
sağhğı ile ilgili zarar na-
sıl tespit edilir diye kafa
yorduk. Bronşit oldum
deseniz, sigara içiyor-
sun; asüm oldum dese-
niz, tozlu yerde çauşı-
yorsun denilebüir. Kü-
kürtdioksitin insan sağ-
hğuıa verdiği zarar ke-
sin. Ancak santral nede-
niyle hasta olduğunuzu
übben ispatlamanız zor.
O nedenle ben geçenler-
de kanserti bir genç için
açılan davanın tazmi-
natia sonuçlanacağuu
sanmnorum." Sonunda
anayasanın 17 ve 56.
maddelerinin 'Temel
Hak ve Ödevler' bölü-
münün, tazminat dava-
sı açmak için bir gerek-
çe olabileceği noktasına
geldiklerini belirten Dr.
Gürkan. sözlerini şöyle
sürdürdü: "Anayasa,
'Herkes sağhklı ve den-
geli bir çevrede yaşama
hakkına sahiptir. Çevre-
yi geliştirmek, çevrenin
sağhğını korumak ve
çevrenin kirlenmesini
önlemek devletin ve va-
tandaşlann ödevidir' di-
yor. Yatağan'da bu ana-
yasal hükümlere rağ-
men, santral faalh etinin
bile bile sürdürülmesi
kişilik haklanmızın ağu-
bü- ihlali niteliğindcv di
ve olup bitenler ruh sağ-
hğunızı olumsuz etküi-
yordu. Bu gerekçeyle
l
mahkemeye başvur-'
duk." Dr. Gürkan. Yar-
gıtay'ın verilen cezayı
onaylaması durumunda;
tüm Yatağanlılann da\aj
açacağını. ceza oranı'
küçük olduğu için TE-'
AŞ'ın kirletip ödemeyi'
sürdüreceğini vurgula-
yarak "Zaran en aza üı-ı
dirilinceye kadar sant-
ral kapatıhnair dedi.
Gürkan şöyle de\ am et-'•
ti: "Ben68'hvim.O>ıl-
larda termik santralian
ulusal bir enerji kayna-
ğı olarak göstermiştik.
Türldve'nin enerji poli-
tikası termik sanrrallar
üzerine olmahr
Yatağan"al979yılın-'
da. işçi kentinde yaşa-
mak için geldiklerini,
bugün olsa gelmeye-'
ceklerini söyleyen Gür-
kan. "Yatağanhlar
mümkün olan en kısa
zamanda Yatağan'dan
gitmelilcr. Burada ya-
şanmaz*' dedi.
Gürkan, 500 milyon
lirayı da. kurucusu ol-
duğu Cumhuriyet Ka-
dınlan Derneği'ne ba-
ğışlayacağını söyledi.
îlkokul mezunu Öz-
can Çamur da santralın
insan sağlığına verdiği
zarara karşı çıkmak için,
tahsil gerekmediğini,
duyarlı olmanın yettiği-
ni söyledi. Çamur. ka-
zandığı tazminatı bir
sağlık kurumuna bağış-
layacağını belirtti.