23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2001 CUMA OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus(acumhuriyet.com.tr Dünya Bank^sffiMF Kıskacında Türkiye Doç. Dr. Yüdız SERTEL K emal Derviş programı tıpik bir Dünya Banka- sı ya daIMF programı. Bu programlarda hiç- bir zaman insan etme- ni (faktörü) yoktur. Üretim gıderlenm kısmak ya da 'enf- lasyonu düşürmek' gerekçesiyle ücret- ler düşük tutulur. Çalışan yığınlann alım gücü düşünce de ekonomi durgun- hığagirer. Cretımı arttınppiyasaya faz- la mal sürerek enflasyonu önlemek. iş- sizliği azaltmak hiç düşünülmez. Tür- kiye'de ve dünyada IMF reçeteleri da- imadışsatımı (ihracatı) destek)eıruş.de- valüasyonya da para kuriarmda dalga- lanma getirmiştir. Ama asla dışalımda (ithalatta) kısıtlama istememiştir. Güm- rük duvarian kaldınlmah, iç pazar ya- bancı sanayiye açıtmalıdır. Tersine, dev- letsektörü kuçürrülmeli, kamu kunıluş- lannda reformlar yapılmalı, bunlar özd- lestirilmelidir Bu programlann pek çok üçüncü dünya ülkesini yıkıma götür- düğü artık bilinen bir gerçektir. Bu ne- denle de son zamanlarda uluslararası platformlarda. üçüncü dünya borçlan- nın ertelenmesi ve hatta azaltılması gün- deme gelmiş. BiD Cünton'ın da deste- ğiyle bu bir ölçüde gerçekleşmiştir. Bize ne diyor Kemal Derviş? 12 mil- yar dolardafc failâ fef^ı iştemeyin. Bu kredilerin ıîizle+i yüksek, süresi uzun- dur. Öyle göıünüyor kiuzunsüreden be- ri bu koşullâfTa borç'alan Türkiye, ar- tık borçlannı ödeyemez hale gelmiştir. Kredibilitemizden söz eden yoktur. Ak- sine, Derviş Washington'dan birtakım özverilerkarşüığı kredi vaadiyle gelmiş- tir. Yani Telekom, THY, bankalar yaban- cı sermayeye açılacak, daha doğrusu çotekedüecek; devletbankası hüküme- tin kontrolünden çıkacak; şeker, tütün üretimi sıfira indirilip dışandan, özel- likle ABD'den tanm ürünleri ithalatı arttınlacak. Bu koşullarla çok yüksek faizli ve kısıtlı bir dış borç gelecek. Bu- nun ne olduğunu da henüz bilmiyonız. Eğer gerçekten Türk ekonomisini ye- niden canlandırmak öngörülüyor idiy- se: o vakit rant ve talan ekonomisinden reel ekonomiye, üretime yönelik bir program yapılmahydı. Devletin gelir- lerini gerçekten arttıracak bir adil ver- gi politikası öngörülmeliydi. Oysa Der- viş'in programında bir servet vergisi yoktur. Bütün vatandaşlardan kazancı- na göre vergi yok. Ama petrole zam var. Halkın en çok kullandığı araçlara, tüketün maddelerine zamlar daha şim- diden var. Halkın tüketim gücü yine azaltılıyor. Devalüasyon fiyatlan gene arttıracağı gibi. özelleştırmelerle işsiz- lik büyük bir afet halini alacak. Bu program kesinlikle bir kalkınma. büyüme programı değildir. Zaten kısa vadede büyüme hızında bir artma de- ğil gerileme öngörülüyor. Yukanda da belirttiğimiz gıbi Dünya Bankası ile IMF ne azgelirlı emekçilerin gözyaşla- nna bakar ne de borç yükü altında yı- blan devletlerin çıkmazına. Dünya bü- yük mali ve sınai sermayesinin çıkar- laruu koruyan bu iki kuruluşun iki te- mel hedefi vardır. 1. Üçüncü dünya ülkelerinın pazar- larını çokuluslu büyük şirketlere aç- mak. 2. Başta ABD bankalan olmak üze- re büyük bankalann sermayelerini işlet- mek; yani verilen yüksek faizli, kısa vadeli kredilerle onlara tatlı kârlar sağ- lamak. 1980'li yıllarda Dünya Bankası ve IMF üzerine yaptığmı araştınna sırasın- da toplamış olduğum belgelere bir göz atıyorum. tlk gözüme çarpan şey şudur: Bu belgelerde dışanya verilen kredi- lerden, 'exportcredit', yani 'ihracatkre- disi' olarak söz edilmektedir. Başlangıç- ta bu kredilerin hedefı, dünya pazarla- nnı Amerikan sermayesine açmaktı. Giderek bu tefeciliğe dönüştü. 1982 yı- lında, Dünya Bankası'nın o vakitki baş- kanı Clausen bu olayı şöyle anlatıyor: ..Her ne kadar. banka üye devktie- re aitse de, gütrüğü felsefe, özel sektör- le devlet sektörünün karşıkkh birbirine bağuntahğıdır. -.Özel sektörden kastetüğhn şey; ya- tınmcüartophıhığudur. Bankanıngeüş- mekte olan ülkelere açöğı krediierin te- mel kaynağı budur. Biz bütün dünyada özel sermaye piyasalanndan borç alıp, gelişmekte olan ülkelere borç veriyo- nız." (M.AAV. Clausen'inNevv York'taMa- li Sermaye Topluluğu önünde verdiği konferanstan, 25 Şubat 1982. IMF'nin Finance and Development-Maliye ve Kalkınma adlı bültenı, Haziran 1982, Cilt 19, No: 2) Clausen' ın buraporda anlat- tığına göre: - Bankanın döner sermayesi 8 milyar dolara ulaşnuştır ve kâr getirmektedir. Çünkü banka düşük faizle kredi alıp yüksek faizle kredi açmaktadır.. Cla- usen, "Bankanın kârian dikkate değer biçimde artnuşür. Buflerlemeyiüç ne- dene borçluyuz: Verdiğimiz kredilerin faiz oranı. borcumuzun yapısı ve döner sermayemizin getirdiği kârlar" diyor. Öte yandan. kredi alan ülkelerin borç ödemeleri 1983'ten bu yana 800 milyar dolan aşmıştır. Küreselleşmenin getir- diği bu toplumsal ve küresel dengesiz- lik gitgide genişleyen halk eylemlerine yol açıyor. Küreselleşme karşıtlanıun Porto Alegre'de yaptıklan toplantıda alternatif teoriler ortaya konuldu ve ör- gütlenme aşamasma geçildi. Dünya nü- fusunun yansını oluşturan Asya, Güney- doğu Asyave Hindistan, 'HalkçıDemok- ratik MİUi Birtik' projesini ileri sürdü- ler. Bu projeye göre: 1. Emperyalizmle işbüiiği yapan politikaeılara karşı bir milli birlikkurulacak. 2. Bu hedefte bir- leşen toplumsal güçler tespit edilecek. 3. Bu güçler demokratik biçimde örgütie- necek. Türkiye bu gelişmelerin içinde yoktur. Üçüncü dünya ülkeleri global- leşen emperyalizme karşı direnişe ge- çerken, büyük devletlerin ve işadamla- rınm toplantılannda borçlann ertelen- mesi üzerine karar çıkanrken, biz IMF ve Dünya Bankası kıskacında fakirleş- meyi sürdürecek miyiz? Bugün Türki- ye'deen başta yapdması gereken şey, bir borç ertelemesi ve hattabelkimorator- yumdur. Bundan sonra borç almamız be- men de imkânsız ve hatta sakıncalı ol- duğuna göre şimdiden bu defteri kapa- mak, planlı ve güdümlü bir üretim eko- nomisine geçmek en akıllıca iştir. An- cak bu tip önerileri bir Dünya Bankası uzmanından bekleyemeyiz. Böyle bir programı ancakhalkyığınlannm, emek- çilerin, aydınlann, sivil toplum örgüt- lerinin, meslek kuruluşlannın baskısıy- la halktan yana bir ulusal hükümet ger- çekleştirebilir. ARADABIR MERAL PAZAR Devrim Tarıhi Öğretmeni Bütün Özgüplüklerin Anası: Laiklik!.. Ne çileler çekıldı onun için... Nice engizisyonlar- da insanlar yakıldı, işkence gördü, öldürüldü. Dog- matizmin karanlığını delmek için nice aydınlar gö- nüllü-gönülsüz sürgün oldular, canlannı verdiler. Yıne de vazgeçmediler aydınlanma, özgürlük için emek vermekten... Özgür düşünceli, özgün kişi- likli (kendi olmuş. bireyieşmiş) insana giden yolu açmaktı erekleri; yani insanca biryaşamı yaratmak! Baskılardan. bağnazlıklardan, geriliklerden ann- mış; insanın ınsanı ezmeden, sömürmeden yaşa- dığı yaşanası biryaşam... Işte böylesi biryaşamın temel ilkesidir laiklik!.. İnsanın düşünsel karanlıklarını aşmak, özgür- leşmeye açılımını sağlamak çabalanyla başladı her ..gey!,. 16. yüzyılın başlannda ilk kez Almanya'da, Luther'ın başlattığı reform hareketi ile laiklik ilke- si yaşama geçirilmeye başlandı. Bu durum, yazın (edebiyat). sanat. eğitim, bilim, dahası yaşamın her alanında adım adım özgürleşmeyi getirmiştir. 1789 Fransız Devrimi, laikliğin getirdiği bir başka önemli atılımdır (Cografyasal buluşlar, sömürgeci- lik ve burjuva -orta- sınıfının doğuşuyla birtikte). Yö- netim yetkisi bu devrimle ilk kez Fransa'da, Tann- sal nitelikli kralm elinden alınmış, halkaverilmiş, cum- huriyet kurulmuştur. Bunun ardından sanayi dev- riminin bir sonucu olarak işçi sınıfının doğuşu, emek hareketlerı başlamış, gelişmiştir. Avrupa'da kadınların özgürieşme, bireyleşme çabalan da bu dönemde yer yer görülmeye başlamıştır. Bu süreç bizde, Türktoplumunda nasıl başlayıp gelişmiştir, birde ona bakalım: Lale dönemi, III. Se- lim ve II. Mahmut dönemleri yenilik hareketteri; Tan- zimat buyruğunun duyurulmasıyla yüzümüzü Ba- tı'ya dönüşümüz, oradaki -laikliğin ürünü- özgür- ieşme, aydınlanmanın esintilerıne açılmamız; ana- yasa ve meşrutiyet hareketleri. o ekin harmanın- da yetişmış asker-sivil aydınlar... Işte bu birikim bi- zim için çok değerliydi. Bu aydınlardan koca dev- rimcı Mustafa Kemal'in örgütleyiciliğinde, önder- liğinde (o görkemlı örgütleyicilik, önderlik, her şe- yi belli bir bütünsellik içinde görüp düşünerek uy- gulamaya koyan, insanlann içindeki gizil gücü ina- nılmaz bir ustalıkla harekete geçiren, ateşleyen bir düşünür Atatürk! Ondan öğreneceğimiz ne çok şey var!...), arkadaşlan ve Türk halkıyla emperya- lizme görkemli başkaldınsı sonucu yaratıldı Türki- ye Cumhuriyeti!.. Atatürk, Cumhuriyeti laiklik temeline oturttu. Çünkü halk yönetiminin, çağcıl bir devletin temel taşıdır laiklik!.. Cumhuriyet, gücünü Tannsal kural- lardan değil, halktan, akıldan, bilimden alır. Çün- kü gelişen, ilerleyen yaşamın ğereksinimlerine akıl ve bilimle yanıt verebiliriz (Tannsal kurallar ise Tan- n ile kul arasındaki özel alanı ilgilendirir). Bu du- rum dinin siyasal, kişisel çıkar aracı olarak sömü- rülmesıne son verdiği gibi, 'özgüryurttaş'a giden yolu açıyor; toplumumuzun zamanın akışı içinde- ki gelişmelere, ilerlemelere katıltmını, katkısını sağ- lamanın attyaptsını oluşturuyordu. Atatürk ulusal ere- ğimizi şöyle betimlemişti: "Çağdaş uygaıiık düze- yine erişip aşmak!" Laiklik, gerçekleştirilecek atı- lımlann ateşleyicisi olacaktı. Laiklik, bireyieşmiş insanı yaratacak; eğitimin, bi- limsel düşünmenin. cumhuriyetin, demokrasinin, kadın-erkek eşitliğinin, inanç özgürlüğünün temel taşıdır. Günümüzde kimileri laiklik kavramını sulandırmâ- ya çalışmaktadır. llımlı laiklik, laikçilik, jakoben la- iklik gibi deyimlendirmelere tanık oluyoruz. Laikli- ğin yukanda da belirttiğimiz gibi belli bir anlamı var- dır; oraya buraya çekilemez. Çekilirse de bu, bil- gisizlikten değil, "özgürlükdüşmanlığından"kay- naklanmaktadır!.. Bunun bilincindeyizü! Bir ülke- de laiklik öncesi dönemden laik döneme geçerken (devrimlergibi)y'a/(oöen uyguiamalar olması, dev- rimin doğası gereğidir. Ojakoben uygulamalardır devrimin kök salıp boy atmasını sağlayan!.. özcesi diyebiliriz ki laiklik, özenle korumamız gereken, gelişip ilerlememizin, insanca bir yaşa- mın temel ilkesidir!... Muayene, Teşhis, Tedavl TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 ŞişK/lstanbul Tel: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35 Internet http://www.tkv.org.tr e-mail: gen.sekreter'a tkv.org.tr koordinatonatkv.org.tr ' Demokrasiye Atılan Tokat GÜNDÜZ AKGtJL Emekli Cumhuriyet Savcısı 1 946 yılında çok parölirejime geçıldığınden be- ri ana> asalarda ve yasalarda "Siyasal partilen demokratik siyasal hayatuı vazgeçilnıez un- surlandır" hükmü yer almaktadır. Bır ülkede demokrasiye, tüm kurum ve kuralla- n ile ışlerlık kazandırmak için. bu kuralın öncelık- le demokrasinin vazgeçilmez öğelen (unsurlan) olan siyasalpartilerde uygulanması gerekmektedır. Adı Demokratik Sol Partı olan, ancak demokrası ile bir ilgısi bulunmayan Sayın EcevMer'm aıle partısımn 29 Nisan günü yapılan 5. olağan kurul- tayında. yüreklı bir kadın mıllervekıli, Sayın Sema Ptşlâısüt partuun adından esinlenip demokratik hak- kını kullanarak genel baskanlığa aday olduğunu açıklıyor Kurultay günü salona gıren Sayın Sema Pışkinsüt'e karşı, demokrasiye inanan bm küsur ku- rultay delegesi tarafindan siyasal linç hareketi bas- latıhyor Bu hareketın lıderliğıni de dKan başkan- lığı üstlenerek, gündemde bulunmadığı gerekçesiy- le Sayın Pişkinsüt'ünkonuşmasını engellıyor, son- ra da demokrat (!) delegeler "Hain" dıye bağıra- rak demokratlıklannı (!) kanıtlıyodar. Bu yetmıyor- muş gibi. sözüm ona güvenliği sağlamakla yüküm- lü mavı gömleklı bır grup genç, Sayın Pişkinsüt'ün yanındakı oğluna saldınp tokatlıyor. Salon ve mey- dan toplantılannda slogan atan ve kendısmı sabo- te etmek ısteyen gençlere yüreklice karşı çıkarak, tüm olumsuzkoşullarakarşm toplantılanna devam eden 1970'lenn söylenceleşmış (efsaneleşmiş) K»- raoğlan'ı. bu antıdemokratık durumdan hıçbir ra- hatsızlık duymadan eşiyle birlıkte demokrâsi adı- na (') seyırcı kalmayı uygun buluyor. Tüm kamuoyunun gözlen önünde bunlar olur- ken Sayın Ecevıtler'ın hâlâ haktan. hukuktan, de- mokrasıden, erdemden söz etmelen yurttaşlarla alay etmektir, demokrasiye ihanettır. Ellı yıldırdemokratıkleşmeyolundabır arpa bo- yu yol almayan ülkemizı bu duruma getirenler ta- nh önünde mutlaka hesap vereceklerdır. DSP"nin yüzü aşkın sayınmiUetvekihvebeni ora- da terasıl eden sayın mılletvekillenm; demokrası açısından yüz kızartıcı bu olaylara seyırcı kalma- ya zorunlumusunuz? Oturduğunuz o koltuklar çok mu rahat?.. Sayın Cem. Sayın Budak. Sayın Gûr- kan. Saym Tartan. siz de mi bu akıl almaz antide- mokratik hareketleri içinize sındırdınız? Beni ba- ğışlayın, sizin hakkınızda böyle düsünmek istemi- yorum. Demokrasiye ışlerlik kazandırmak için bir şeyler yapma yiikümlülüğunüz var. Yoksa Fazılet Partisi'ndeki yenilikçiler kadaryürddi değil misi- nız? Sade bır yurttaş olarak bunlan sizden istemek hakkımdır dıye düşünüyorum. Bizleryurttaşolarak, o salonda SaymPişkinsüt'e karşı yapılanlan demokrasiye karşı yapılmış ve oğ- luna vurulan tokadı demokrasiye vurulmuş tokat olarak kabul ediyoruz. Sayın Pışkinsüt'ü tüm yurt- taşlar İnsan Haklan Komisyonu Başkanlığı'ndan tanıyor ve takdir ediyorlar. Bu olaylar, Sayın Ece- vitler'in düşündüğü gıbı onu küçültmemiş,yücelt- miştir. Kendi içinde demokrası kurallannı işletme- yen bır partinin ve bu pardnin sayın milletvekille- rinin demokrâsi söylevlerine kım ınanır. kım°! Demokrasinin gereğini yerine getirip Sayın Piş- kinsüt'e oy veren 86 yürekli delegeyi, demokrasi- nin beşiği güzel lzniir'e yakışır şekilde hareket ederekbu olumsuz davranışayüreklice karşı çıkan lznür Milletvekili Sayın Özcan ile Istanbul Millet- vekili Sayın Karakuş'u yürekten kutluyorum. Zamanuıda demokrasiye katkılan olan Sayın Ecevit'ın, bu katkılardan daha çok zarannmdokun- maması için köşesine çekileceğini umuyonım. PENCERE Telekom?.. • > • Uzmanlık kolay değil... İnsan bir ömür boyu mesleğinde uzmanlaşma- ya çalışsa yine yetmez... Sıradan kişi uzmanlığın pahasını en çoktıp ala- nında öder, kendisini deneyimli profesörün elle- rine teslim eder, yine de ameliyat masasında mi- desinin yarısı yerine tek böbreğinin elden gitme- si tehlikesi vardır; canını kurtarmışsa dua etsin!.. Yalnız tıp alanında mı uzmanlığın cilveleri ya- şanır?.. Hukuktan ekonomiye, mühendislikten mimariığa değin her boyutta uzmanlann işlediği haltlar mizah edebiyatına malzeme oluşturur. Yine de uzmansız yapamayız. Peki, bir köşe yazan neden her konuya burnu- nu sokuyor?.. Uzmanlığı nedir?.. Uzmanlığı yazı!.. ,? . > , . • Tetekom'dan söz açmak için bu girişi yaptım; çünkü konu bir uzmanlık alanı... -^ Sen ne anlarsın telekomdan?.. ^, Ecevit ne anlar?.. Bahçeli?.. Mesut?.. ' . Kimisi der ki: - Geç bu işi canım!.. Dünya küreselleşti, tele- komun kıymet-i harbiyesi kalmadı. Vallahi birileri Türkiye'yi gözden çıkarmış, an- hasıyla minhasr/la tepeden tırnağa pazarlamaya karar vermiş; herif-i naşerifin kulağı sağır duvar, gözleri dönmüş, ülkeyi ille de satacak... - Telekom?.. -Sattım!.. - Neden?.. - IMF'nin şartı bu!.. Para vermek için teleko- mun satışını istiyor.. Bereket asker var!.. Asker bu konuda uzman; ama, kimse tek ba- şına değil; asker kurum olarak konuya ulusal sa- vunma açısından bakıyor; 'teşhis'\n\ koyuyor. Çağ değişti, doktortek başına hastayı kim vur- duya getirmesin diye hastanelerde ortak çalışma yapılıyor; nabız tutup 'tanı' yapan hekim dönemi kapandı; çeşrtli uzman kurullannda inceden in- ceye 'vaka' irdeleniyor. Telekom olayı tüm Türkiye'yi, yaklaşık 70 mil- yon yurttaşı, geleceğimizin yazgısını ilgilendiren olağanüstü bir değer taşıyor; IMF'den 3-5 milyar almak için politikacının tezgâhlayacağı bir iş de- ğil!.. Üstelik ülkemizde doğru dürüst siyasal par- ti de kalmadı; ortalıkta kuzulann sessizliği ege- men!.. Genelkurmay'ın bu alanda hiçbir siyasal eğili- me ve çıkar hesabına yüz vermeyeceği açık se- çiktir; konuya salt ulusal savunma açısından ba- kacağı kesindir. Peki, neolacak?.. Allahaşkına üç beş milyar dolar için ulusal sa- vunmayı darizikoyajruata( Ne oldu h — ^ ^ < " v '" IMF bize 14 milyar dblar borç vermek için 15 yasa çıkanlmasını istiyor; 14 milyann yuvarlak sayıyla 10 milyan daha önceden verilmesi öngö- rülen bölümden oluşuyor; geriye kalan 3-5 mil- yar dolann şamatası ise ayyuka çıkarılıyor. Duyduk duymadık demeyin 2001 yılında Tür- kiye'nin ödeyeceği dış borç ana para ve faiz top- lamı 30 milyar dolardır; bunun 6.5 milyar dolan faiz... Demek ki Türkrye dışanya 6.5 milyar dolar ser- maye ihraç ediyor. Kim kime yardım ediyor?.. CumhurtKjfkanı Somn Ahmet Nccdet Sezer*in YUksek Hlmayclerinde TJTİI Etfcrtfc Saton 28 Nısan. Ctes Bonsan RbnTxn Ofcestrat ve Wiener SnfKrem GurerAytal^f Johannes Pnnz. kon> şefi O n t m Sgouros. (nyono B-kem 30Nsın,P.tesı Damns Scouros Sw«tfeSrçerc.volalgnfaı CSO Stararj Ensembte. ÇSGal Beatıovaı Reaol, nom loncscu Gatıc. kttntn Hmde DaltAç. fnyono Zeyncp Tjnhay Opera DansPm)esı. LJOT Lev, Leo Mufk kank dansqbr ÖnderFocan- CSO Sd )Kot» Ouartet az Önder Focan, gmr ^f )oe B»g, bas fita Joeb Barberı ömi Machı Msk> ÇekResaİ. CSO HohnetVhng Amıonka Orkcstrası Hans-Gunther Kotz. jtf CSO CıriosBonel GorResal ÇS-Cal Aradotu Yıvh OpbrBejfave T h A d * k RHM '0 Mays, Perç. Septeto Naoonal Ignacıo Pineno I C b M CSO Ctes RusDevtaAlodan* Ctes Orchestra da Csnerahalare Sahotore Accordo, jtf • kemon CSO 14 Mayıs. Ptesı Bektronik MuA Onteos Aç*bmaa Ümıt Gutakır Akran KlİMertc AnkaraDevta OpenveBalesı"Bodar"ve "Medea" dunju prartfaı 15 Mayıs. Salı l6Mayıs.Çar5 "St. Petcrsbufj fhrmon Atoander Dmtnev, şef S r U İ Man» lOm, pr/ano KAVAKLJDEK SEVDArCBJAP AND MUZİK VAKR 8HFT SAT1Ş VE HALXLA IUŞKİLER hBUGZl TUNAU HHMI CAD I I * 2 6 M T I TELJ (3I2)427O6SS -46807 44- FAXİ3I2) 467 31 59 Biec Sanitın Hataf» Ha-GlMİ • Sut W0 • ItJOans KIZILAY MİLU PtYANGO DAMSI GIŞBI GMK BULVAN NO: 4 TEL (312) 417 91 00/ I0O9- BteSaoîhr Psarf-hnçH«rGön ÇAYYOtU ADA MUZK MULTİ MEDYA MESA P1AZA NO 3 Saat IMC-2! 30 ar» ULUS CUMHURBAŞKANUÛ SENfONI C«XESTRAS1 TALATPAŞA BULVARI NCt 3» • TH. (3C) 309 13 43 ' 4 Biet Sstışlan Mafa i$ Her GOn • Snc *$ 17<X> msı flufltonCumhunyet Caznaı'ım ka&jkmfc fumbnmşm
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear