23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4MAYIS2001CUMA 14 J V L J L J I U l i . kultur@cumhurtyetcom.tr 'FotoğrafveBelgelerleAuschwitz' sergisi katledilen altı milyon insanı yeniden anımsatıyor Kafatası boyutlarma ve saç rengine gö're ırk aidiyetinin bulunması (solda). Auschfvüz Kampı 'rtda tasnif(üstte). Kampta içtima (yanda). Sergide yer alan bir tutuklu giysisi (sağda). 'Fotoğrafve Belgelerle Auschwitz' Karaköy'deki Schneidertempel Sanat Merkeû'nde İîMayıs'adek sürecek (Fotoğraflar: Centre de Documentaüon Juive Contemporaine) TaııiTııııı tutuldugu anGAMZEAKDEMtR Karaköy'deki Schneidertempel Sanat Merke- zi'ndeki 'Fotoğrafve Belgelerle AuschwHz' ser- gisi, II. Dünya Savaşı sırasında Almanlann Ya- hudilen yaş ve cinsiyet ayırmadan, kurduklan toplama kamplannda sistemli ve bılinçli bir bi- çimde katletmelennı gözler önüne seriyor. Aç- lık, soğuk, salgın hastalık ve insanlık dışı yön- temlerie yok edilen insanlann kaçış ve direniş öykûsünü içeriyor. Kûratörlüğünü Suzy Hug Levy'nin yaptığı serginin organızasyonunu Süzet M. Sidi ger- çekleştirmiş - Sergideki fotoğraflan neredcn sagladmız? SÜZET M. StDt - Paris'te 'Martyre Juif In- cennu' (Bilinmeyen Yahudı Efsanesi) adlı, sa- dece Yahudi soykınmryla ügilenen küçükbır mü- zeden. SUZY HUG LEVY - Resimleri ve belgderi müzenin kendi arşivı toplamış. Eylül 2000'de ilk defa orada sergilendi. - Serginin amacı nedir? SİDİ - Savaş yıllannda katledilmiş 6 milyon insanın bugün unutuluyor olması, çağımızda bunun inkâr edilmesi ve sıradanlaştınlması -ki en rahatsızlık duyulan nokta da bu. LEVY-Farklılığını da vurgulamak istiyoruz. Böylesi bir olay dünya tanhinde yok. SlDİ - Nedir farklılığı? Her şeyden önce bu soykınm diğerlennden üç ana noktada aynlıyor. Birincisi, Almanya'nın ve ışgal ettiği topraklar- dan bazılanndaki mimarlann, mühendislerin, doktorlann bir araya gelerek ölüm fabnkalan, basbayağı sınaı anlamda tesıs kurmalan. Bır bant üretim gibi kampa getirilmeyle başlayan bır bant ölüm var. önce hammadde toplanır gıbı top- lanılıyor, kampa getiriliyor. orada kadın-erkek aynlıyor. Yaşlı, hasta, çocuk (0-13 yaş) doğru- dan gaz odasına göndenliyor. Geri İcalanlar ça- lışabilir-çahşamaz diye aynlıyor. Gaz odasına yollanmadan önce tüm saçlannız kesilıyor ve bu- nu kumaş üretrmınde kullanıyorlar. Fabnkasyon olayı. Dünyada benzeri yok. LEVY - Aynca daha az zamanda nasıl da- ha çok insan öldürebiliriz. diye fizibilıte ra- R porlan düzenleniyor. SİDİ- Hatta öyle bir noktaya getiniyor ki ölüm sayısmın yüksekliği karşısında yakmak için kre- matoryumlar yetmiyor ve açtıklan çukurlarda yakmaya başlıyorlar. Ikinci çok büyük fark, küresel oluşu. Dünya üzenndekı tüm Yahudile- ri yok etmek amacıyla hareket ediliyor. 'Insanlar insanhktan çıkankh' - Yahudilerin vam sra Rus, Polonyaü ve Çin- geneler de kamplara getirilmiş... SİDİ - Onlar soyunun tümünü yok etme amaç- lı getınlmiyorlar. Siyasi tutuklu ve savaş esiri olarak daha farklı şekilde tutulmuşlar. Bir süre Rus askerlerinin formayla kalmalanna izin ve- nlmiş. Burada ise öyle bir şey yok. Zaten ölü- me gidiyorsunuz. Çahşarak da ölüyorsunuz. Işın daha korkunç boyutu, Yahudiler arasın- dan özel bır komando meydana getırerek gaz oda- lannda ölenleri onlara çıkarttınyorlar. Bu in- sanlar annesıni-babasını, çoluğunu çocuğunu çıkarabiliyor oradan. Böylesi bır dünya... Hep söylenen şu: "Budünyanınodünyayıan- laması mümkün değfl." Bence anlamak, anlama- maktan daha tehlıkeli. Eğer anlarsak bunun se- beplerini anlayabildık olur. Her insanın içmde bir kötü var ve 'insanın içindeki kötüyü uyan- dırmayı becermişler'. Üçüncü farklılığı da bu. 'u soykınm diğerlerinden üç ana noktada aynlıyor. Birincisi, ölüm fabnkalan. îkincisi dünyadaki tüm Yahudileri yok etmek amacı. Üçüncüsü, her insanın içindeki kötüyü uyandırması. Amacı ve sonucu aynı olan ve bu yüzden tarih- çilerin kafasıru çok kanştıran bir olgu. Amaç; Yahudi öldürmek, sonuç yine Yahudinin ölümü. Oysa dünyanın tarihine bakıldığında, toprak için insan öldürülmüş, su ya da petrol için, bir çıkar için savaşılmış. -Sergide karakalem resimler devar.Bu resiro- lere ve diğer tüm belgeiere nasıl ulaşıbnış? SİDİ - Nazılere karşı 6 gün direnmeyi başar- mış Varşova gettosunda tamamen tesadüfen bu- lunuyor. O gettoda eğitım açısından çok yük- sek insanlar, tarihçiler var ve olanlann tarihe ya- zılabilmesi için büyük bir sorumlulukla günce tutuyorlar, ınsanlara da günce tutturuyorlar. Giz- li gizli gazete çıkanyorlar. Bunlar 3 tane süt gü- ğümü içinde sakJanıyor. Biri henüz bulunama- dı. Aynca yaşadıklannı çizdikleri resimleri kül- lerin altına saklamışlar ve 'Sayın Butucu' diye not düşmüşler. -Auschvvhz'in diğer kamplardanfarkı nedir? LEVY - Kollara numaralar dövülmüştür. ln- saniıklanndan anndırmak için. SİDİ - Bu dövmeler sadece Auschwitz'de uy- gulanmıştır. Insanlan insanlığından çıkarma- nın en fazla görüldüğü yer burasıdır. Orada ba- ba oğula. oğul babasma bir Iokma ekmek için düşman olabilmiştir. -Möttefilder Auschwitz raylannı neden bom- balamadılar sorusu da çok tarfayhyor- LEVY - Politik tamamıyla... SİDİ - Ne yazık ki o dönemde hümanist yok. 'Tann tutuhnas' olarak algılanıyor. Martin Lot- her'm bir benzetmesi bu. "lyiyle kötünün ara- sma giren Tann, kötûnün gölgesinde kahr ve gö- rûnmez." Bu çok önemlidir. Tann kavramı son- ra çok büyük bir tartışmaya açılmıştır. Eğer Tan- n var ise bu nasıl oldu? Nasıl tzin verildi böyle bir şeye? Seçilmişliği de başka bir boyuta gö- türüyorlar. Acaba bunu yaşayıp bunun bir daha olmaması için çalışması gereken topluluk mu Yahudiler? 'Suskunlar soçhı ve sorumhıdur' - Sergide dehşet,korku fotoğraflannm buhın- mamaa biünçli bir terdh miydi? LEVY-Kesinlikle. Biz hiçbir şekilde kin, in- tıkam hisleri uyandıracak şeyler yapmak iste- medik. Tam tersine, bilimsel bir şekilde yakla- şarak olaylan tam ve doğrusuyla göstermek is- tedık. Bunun için sergide aydınlık bir mekân ya- ratmayı tercih ettim. SİDİ-0 senelerde dünyayı bu hale getiren sos- yal örryargılardır. Bır topluma karşı bır nefret ya- ratıhnıştır ve bu nefret propagandalarla beslen- mişnr. Bunun anılma zamanı başka bir şeyin nef- retini ekmek asla değildir. Aynı hataya düşeriz. Dünyada bu olaya suskun, kayıtstz kalanlann tü- mü suçlu ve sorumludur. Auschwitz raylannın her bombalanmadığı gün 4 bin kişının ölûmü- ne yol açılmıştır. • Sergi nekadarzamandaohıştu? LEVY-Eylülde Süzet ile buluştuk. Süzet ba- na geçen senekı anma gününde bulunduğunu ve burada yalnız sergiyle ilgili değil, bütün diğer aktivitelerle ilgili değişiklikler yapmak istedi- ğini söyledi. Bana sergi işini verdi. En çok ses getireni bu sergi oldu diye düşünüyorum. Fran- sa'daki sergiyi gezdim, müzeyle görüştüm, kon- taktlar kuruldu. - Bir sonratd projeniz ne üzerine obcak? LEVY - Yine bu konuyla ilgili olacak. önü- müzdeki sene gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Çok daha değişik olabilir, 'çağdaş sanat' biçimınde olabiür. YAZIODASI SELİM tLERl 3Mayıs1963 3 Mayıs 1963 tanhinde AbdûihakŞinasi HisarjH- müş. Ben on dört yaşımdayrrnşım. Yakup Kadri'leri, Haiide Edib'len, hele Reşat Nuri'leri hanl hanl c yordum. Ama Abdülhak Şinasi'den haberim yok Onun ölüm haberinden bende en küçük bir iz) Bir bakıma, eşsiz romanı Fahim Bey ve Bizin ilk Î falan gibi. Fahim Bey'in ölüm duyurusu gazete i fasında yitip gider. Abdülhak Şinasi'ninki de yitmiş... Eserini okumam için daha dört beş yıl gerekecek; kaldınmlara terk edilmiş Geçmiş Zaman Fıkralanf n\, Boğaziçi Mehtaplan'n\ edindigimcle lise son sınıfb- yım. Tadına vara vara okumalanm daha sonraki yıl- lara rastlıyor. ı KakJınmdaki krtaplar Hilmi Kitabevi'nin yayınr^Jı. Abdülhak Şinasi de zaten çoktan unutulmuştu. tjy- le anlaşılıyor ki, dar bir hayran çevresi dtşında bu us- ta yazar artık kimseleri ilğilendirmiyordu. Oysa 1966 yazında Va/Iık Yayınevi, Abdülhak Şi- nasi'nin "bütvn eseıieri"r\\ yayımlamaya girişmjş. Mavi kapaklı ilk kitap, Fahim Bey ve Biz. Yaşar Ma- bi Nayır uzun bir önsöz yazmış. f Yeni basımlar o yıllarda ne ölçüde ilgi gördü? Ede- biyatımızın çok talihsiz bir yazandır Abdülhak Şina- si. Cevdet Kudret, Vedat Günyol gibi değerii eteş- tirmenler onun geçmiş zaman sevgisini ne yazılc ki bir tür "gericilik" saymışlar, bu yaklaşım da yazara yaptşıp kaimış. Yaşar Nabi özlü önsözünde çok daha farklı biryo- rumu gereksinmiş: ı "Gelin görün ki, komünistin bu yeminli dûşmşnı bir yandan da burjuvanın düşmanıydı. Aristokrat nıhluydu, ama onun inandığı aristokrasi bir soy aris- tokrasisi değildi, kendini soyca aristokrat sayması- na rağmen aynı ölçüde soylanyla övünebilecek hi- ce kişilerin, bu arada bizzat kendi kardeşinin avahiî yaradılışından tiksinirdi. Hiçbir eserinde açıktama- dığı, açıklanması pek de kolayolmayan bir çeşitnğ\, mizaç, zevk ve zekâ anstokrasisi tasariar, bu aristck- rasi için zihninde belirmış normlara uymayan kişue- ri, Fransızlann verdiği anlamla 'burjuva' diye horgö- rûr, böylelikle hiç değilse bu burjuva dûşmanhğm- da nefret ettiği komünistlerie, farkında olmadan, bir noktada birieşmiş olurdu." ' Gerçekten de Ali Nizamî Bey'in Alafrangalığı Ve ŞeyhHğTnĞe gitgide kimlik degiştiren, beysoylu gün- lerinden sonra yoksu/luğa düşen Ali Nizamî Bey, handiyse anarşistçe davranışlar sergiter, hırsızlıgı bi- te kendine hak görür. Bu dört dörtlük romanın son bölümleri, Abdülhak Şinasi'nin dünyagörüşünü belki de en iyi anlatan say- falardır. Herkesin artık yerdiği, terk ettiği Ali Nizamî Bey, şüphesiz ki, toplumun ikiyüzlü ahlâkına gizli bir başkaldınyı sürdürmektedir. Asıl Abdülhak Şinasi'yi nıçin orada aramayalım? Abdülhak Şinasi bugünün genç okuruna ses yö- netternez gibime geliyor. Bütün izlen silinmiş bir kül- tûrûn insanıydı, eseri o küftürü tanyor. Bızım kuşak söz konusu kültürü hiç olmazsa düşleyebilirdi. Istan- bul'da doğup büyüdüm, çevremde Abdülhak Şina- si'nin roman kişilerini andıran büyüklerim vardı. Bb- ğaziçi'nde mehtaplı geceler ve musiki söneli çok 61- muştu ama, hiç değilse Deniz Kızı Eftalya'öan söz açıldtgtnı hatırianm. Bugün hepsini koyu, ağdalı ve saçma bir nostalji örtmüş durumda Abdülhak Şinasi'ye gelince, "moda" nostaljinin değil, gerçek bir geçmiş zaman sevgisinin yazany- dı. TakvimdetzBırakan: 1 "İnsanlar, birbiriennden uzun mesafelerle aynlmış yıldızlar gibi, kendi hususî bosluklan içinde dön0n, h&psiyalnız, hepsi mahrem ve başkalanna kapalı ( ' rerdünyadır. Biryıldızsönünce ondan ı şey duymaz." Abdülhak Şinasi Hisar, Fahim Beyl Biz, 1941. IMay» SUünttfna WP ödül • ANKARA (AA) - 'Mayıs Sıkıntısı' fılminet bir ödül de Singapur'dan geldi. Nuri Bilge Ceylan'a, Buenos Aires Uluslararası Film Festivali'nde 'En İyi Yönetmen' ödülünü getiren film, Singapur Film Festivali'nde en i; i ikinci fîlme verilen 'Jüri özel ödülü'nü kazandı. En iyi film ödülü ise Japon yönetmen Shinji Aoyama'nın 'Euroke' isimli çalışmasu» verildi. 'Mayıs Sıkjntısı', önümüzdeki ^l Buenos Aires, San Francisco, Washington, Portekiz, Bosna-Hersek, Avusturya ve Minnespolis'te gösterime girecek. R o g e r C o r m a n , B f i l m l e r i n i n b ü y ü k s t ü d y o l a r a k a r ş ı b i r a l t e r n a t i f o l d u ğ u n u d ü ş ü n ü y o r K Ü L T Ü R » ç i z l K Tehditle6 çı^ık ve kahkaha9 BURCUGÜNÜŞEN Istanbul Film Festivali bu yıl olduk- ça sıradışı bir yönetmene, Hollywo- od'un B kategorisindeki filmleriyle ün- lü Roger Corman a ev sahıplığı yaptı. Festivalde yönetmenin 'Küçük Korku Dükkânı'/Usherler'inEvi','DehşetSa- ati' ve 'Fitned' adlı filmlerini izleme fırsatını bulduk. 'BirKültFigür: Roger Connan' başlığı altında festıvale katı- lan Corman, Hollywood sisteminin dı- şında çalıştığı halde Hollywood tarihi- nin ticari yönden en başanlı yönetmen- lerinden biri olarak tanınıyor. Yönetmen, çok düşük bütçeyle ve çok kısa sürede çektiği filmleriyle ünlü. - Bağunsız smema anlayışınız nedir? ROGERCORMAN- Hollywood'un başhca stüdyolannm bugün dünya si- nemasına egemen olduğunu düşünü- yorum. Amerikan bağımsızlannın Av- rupa ve Asya sinemacılanyla Holly- wood'daki meslektaşlanyla olduğun- dan daha fazla ortak yanlan olduğuna inanıyorum. Amerikan bağımsızlan, Avrupa ve Asya'daki sinemacılann hep- si alternatif bir sese sahipler. - Yaraokh korku fümlerinizin arka- sında şiddet ve kandan çok, psikoiojik . bir gerilim söz konusu~ CORMAN - Evet, tam da bunu ya- K A M t L M A S A R A C I HoOywt)od astemmindtşmdaçahşovr. pıyordum. EdgarAllen Poe dizisinde ve diğer korku filrnlerimde konuyu psiko- iojik açıdan ele almaya çalışıyordum. Eğer fibninizde gerçekten bir canavar yaratırsanız ve filmi o canavar etrafın- da inşa ederseniz seyirciyı kısıtlamış olursunuz. Ben seyircinin zihni üzerin- de etkili olmak ıstedim. Psikoiojik açı- dan korkunun tepkisini yaratmaya ça- lıştım. Bir canavar gösterirseniz herke- sin tepkisi aynı olacaktır. Ama eğer psi- koiojik açıdan yaklaşrrsanız herkes ken- di zihninde, sizin onlara gösterdiğınız- den farklı bir imge yaratır. - B kategorisindeki fflmJerin Ameri- kan smemasındaki önemi nedir? CORMAN-Son ydlarda büyük Ame- rikan stüdyolannm egemenliğinin da- ha da büyüdüğünü düşünüyorum. Bu stüdyolann filmler için harcadıklan pa- ranın miktan da aynı ölçüde arttı. Ko- nu seçünlerinde de çok tutucu bir hale geldiler. Çünkü yüz milyon dolarlık bir bütçeyle deneysel ve İtişisel bir fitaı yapmak çpk zordur. Bu yüzden böyle bir ortamda bağunsız sinema yapma şansı olmadığını düşünüyorum. Yeni bir fikirle ortaya çıkmak, sınemaya ye- ni bir enerji getirmek çok güç. B film- leri ise yeni yetenekler, yeni yazarlar, yapımcılar, yönetmenler, oyuncular or- taya çıkardı. Bu fihnlenn büyük stüd- yolara karşı bir alternatif getirmiş ol- duğuna inanıyorum. - Korkununvegüldürünün birbirine benzediğini düşünüyor ve fDmleriniz- debuM duygununkanşnnmdan yarar- lanryorsurjuz™ CORMAN - Kahkahanın ve korku- nun aynı kökenden geldiğini düşünüyo- rum. Birpsikolog değilim. Ama ikisin- de de tehdit eden bir şeyle karşı karşı- yasınız. Tehdit eden şeyin karşısında teslim olabilir, onu korkunç olarak ad- landırabilir ve çığlık atabilirsiniz ya da gülerek ona karşı kendınızı savunabilir- siniz. Bu tehdit edici şey, kişide bir çığ- lığa da, bir kahkahaya da dÖnüşebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear