23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16ŞUBAT2001CUMA CUMHURİYET SAYFA TIP'IN OYKUSU Birleşik Komünist Parti bir anlamda Behice Boran'ın yerine getirilmesi zorunlu vasiyeti gibiydi savaş güıüeıiALİER Behice Boran'ın eski millet- vekıli olması nedeniyle TBMM önünde resmi tören düzenlendi. Törene SHP Genel Başkanı Er- dai Inönü ile DSP Genel Baş- kanı Bütent Ecevit de katıldı. Aynı gün lstanbul'a götürülen Boran, on binlerin katıldığı gör- kemli cenaze töreniyle Zincir- likuyu mezarlığında toprağa verildi. Boran'ın 1970'tebayra- ğını teslim aldığı TİP artık iki sosyalist partinin birleşik hare- keti olarak yoluna devam ede- cekn. Birleşik Komünist Parti, bir anlamda Boran'ın yerine getirilmesi zorunlu vasiyeti gi- biydi. Birleşme protokolünde öngörüldüğü şekilde TKP Ge- nel Sekreteri Haydar Kutlu ve • Haydar Kutlu ve Nihat Sargın, TBKP'nin yasallaşma sûrecini başlatmak üzere 16 Kasım 1987'de Ankara'ya hareket ettiler. Uçaktan inince apar topar gözaltına alındılar. Tutuklanan Kutlu ve Sargın, tam 2.5 yıl sonra TBKP'nin kuruluş dosyasını îçişleri Bakanlığı'na verdiler. Ama TBKP Anayasa Mahkemesi'nce kapatıldı. TtP Genel Sekreteri Nihat Sar- gın, yasallaşma sûrecini başlat- mak üzere 16 Kasım 1987 gü- nü uçakla Ankara'ya hareket ettiler. Hareketlerinden önce yaptıklan açıklamada. "Hükü- met, ya bizi soğuk savaşyöntem- leriyle karşüay acak ya da libe- raDeşme yönünde yapbğı açık- Igmatar doğrultusunda uygar bir tutum alacak" dediler. Soğuk savaş yöntemleriyle karşılandılar. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, "Bunun atünda muüaka kötü niyetleri sakh, bunlar bir merkezden direktif alarak geunişler"; Başbakan TurgutOzal ise "Birazmaksat- h, provokasyon için geöyorlar" dedi. Kutlu ve Sargın, aralannda çok sayıda Avrupalı parlamen- terin de bulunduğu bir heyet eş- liğinde gelmişlerdi. Uçağın merdivenlerinden in- er inmez apar topar gözaltına alındılar, tam 22 gün Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde sor- gulandıktan sonra DGM tara- findan tutuklandılar. 2.5 yıl sonra tahllye Sargın ve Kutlu 2.5 yıl sonra tahliye edildiler, 4 Haziran 1990 günü ise yanm kalmış iş- lerini tamamlayarak TBKP'nin kuruluş dosyasını Içişlen Ba- kanhğı'na verdiler. TBKP bek- lendiği gibi Anayasa Mahke- mesi'nce kapatıldı. Türkiye ise Avrupa Insan Haklan Mahke- mesi'nde iki kez mahkûm oldu; partiyi kapattığı ve Kutlu ile Sargın'a gözalnnda ışkence ya- pıldığı için. Cumhuriyet DOVEMB-ER M«**I (Nifi/ır itim* «tttmr Sükan, TlP için takibat açıldığını söyledi. Demirel'e cevap veren Inönü-, dedi ki : „<*... H-. Zorbaların gözleri kararmıştır,, CHP'nin oy patiaması yapüğı 1970'li yıllann ildnci yansında sosyalist soL, bir yandan büyüyüp kitleselleşirken bir yandan da bölünüyordu. Tınnanan faşist terör, tûm Uerici demokrat idşi ve kuruluşlar gibi TİP'i de hedef almıştı. Ydlar sonra Susur- luk çetesi olarak karşınuza çıkan çetenin öyeieri Abdullah Çatiı ve Haluk Kırcı'nın başını cektiği ülkücü faşitler, Ankara Bab- çeüevier'de 7 TtP'Ii gend evlerinden alarak katletti. b Başkanlan Avukat Ceyhun Can ve Ejder tme, faşist kurşunlarla can veren TÎP'liler arasındaydı. Faşist saldınlarda çok sayıda partili arkadaşım yitiren, parti binalan bombalanan Behice Bo- ran, silahlı cylenüerin sadece darbe hazuiayıcılanaa hizmet etöğüai savundu ve stlahh sol eylemcileri "goşfet" olarak nheiedL Altan: TlP Meclis'te kalsaydı Türkiye bugün, AB üyesi, gelir dağılımı düzgün bir ülke olurdu Lhıç giiTşiııü planhydıIstanbul Haber Servisi - "Bir an sıralann arasmda bir tabancanın üstüme doğrultulduğunu gör- düm. Bir saniyenin binde biri kadaryıknnm düşun- cesiyle: 'Demek artık her şey burada bitıyor', de- dunJ* Yazar Çetin Altan 19 Şubat 1968 gecesi Meclis çatısı altında uğradıklan linç gırişıminın bir anını bu sözlerle anlatıyor. Al- tan, 1965 genel seçimle- rinde bağımsız aday ola- rak göstenldiğı TlP liste- sinden Meclis'e girdi. Kendi ifadesiyle politika- cı değil, yazardı. Ve doğal olarak davranışlannı ya- zar refleksleri belirledi, sözünü sakmmadı. Bu ne- denle de saldınlann önce- likli hedefı oldu, fıili sal- dınlara uğradı ve millet- vekili dokunulmazhğı kaldınldı. Altan'dan, TlP'in kuru- luşunun 40. yıh nedeniy- le bir değerlendirme yap- masını rica ettik. "TİPiçin şunuyazabüirsin" dedi: "Tff MecHste kalsaydı, Türkiye bugün, Avrupa Birtiği üyesi, gelir dağrinm düzgün bir ülke olurdu; yaşant kaütesi açısından Yunanistan'uı 65 ba- samak altında olmazdı." İnönüye tehdlt mettubu Altan, TlP'in 1965 seçimleri sonrasında Meclis'e girmesine yeşil ışık yakılmasında, ABD Başkanı Johnson'ın Kıbns harekâtı ne- deniyle Başbakan İsmet İnönü'ye gönderdiği tehdit mektubuna İsmet Paşa'nın verdiği "Ye- ni bir dünya kurulur, Türkiye orada yeri ahr" yarutının şekıllendirdığı atmosfenn rolü bu- lunduğunu belirttı. "Ama sonra bizün karşmu- za camiyi koydular" diyen Altan, 19 Şubat 1968 gecesi gerçekleşen linç girişiminin ise planlı olduğunu ve arkadaşı Yunus Koçak'ın üstüne kapanmasıyla kurtulduğunu anlattı. Al- tan,"Ben Minetvekflitken" adlı kıtabında ola- yı Meclis tutanaklanndan şöyle aktanyor: Boran'ın 1970'te bayrağını tesHm aldığı TİP artık iki sosyalist partinin birleşik hareketi olarak yoluna devam edecekti. Îçişleri Bakam Faruk Sükan: Altan şöyle devam ediyor: - Çetin Altan, siz Türk mahkemelerinin Aslında tam bir linç olayıydı. Içişlen Ba- mahkûmemği.. • kanlığı bütçesi görüşülmekte olduğu için bü- tün emniyet örgütünün yüksek kademeleri, jandarma yüksek rütbeli komutanlan Mec- lis'teydiler. Ve onlann gözleri önünde 150 ki- şi üstüme geliyordu. Emniyet Genel Müdür Muavini kalp krizi geçirdi. lardı üstüme... Ayaktaydım. llk geleni ittim. Ikınci geleni de... Biri arkamdan çekti; o an- da sıralann arasma düş- tüm. Tostoparlak olmuş- tum, başımı sıralann altı- na saklamıştım. Bir an sı- ralann arasında bir taban- camn üstüme doğrultul- duğunu gördüm. Bir sani- yenin binde biri kadar yıl- dınm düşüncesiyle: "Demek arnk her şey burada bitiyor" dedim. O an Yunus Koçak üs- tüme kapandı. Hamido ta- bancasının kabzasıyla o- nun başına vuruyordu. Ortalık kan içindeydi.* Nermin Neftçi bir çığlık attı: a Adam öldürüyorlar - Adam ötdürüyorlar. Bu çığlık ve Yunus'un ba- şından akan kanlar, AP'li- leri biraz ayılttı. KamflKı- nkoğhı koluma gırmiş, beni kaldınyordu. Nereye gidecektim, bütün kapı- larda AP'liler kümelen- mişlerdı. Kulise açılanka- pılann dibindeki karanlık odalardan birine daldım. Çetin Altan (lstanbul) - Evet... Îçişleri Bakanı Sükan: - Nâzrnı Hikmefi millı şair, vatan şain ola- rak gösterdiniz mi? Çetin Altan (lstanbul) - En büyük şair ıdi Nâzım Hikmet. (AP sıralannda bağnşmalar ve TtP sıralan- na doğru koşuşmalar.) Başkan: - Arkadaşlar rica ederim, kavga çıkarmak için bahane anyorlar. (TİP sıralan önünde dö- vüşmeler, yumruklaşmalar, bağırmalar ve ka- nşıklık...) .. ' : . » - . Başkan: - Celseyitatilediyorum .. - * ^ - "• 'Sakın dışarı çıkma' Gözlerinin önünde linç edilmemi seyret- meye dayanamamıştı. Balkonlarda dinleyi- ciler ayağa fırlamışlardı. Şimdi kim olduğu- nu hatırlamıyorum. Biri kulağıma eğilip: "Sakmdışan çıkma, dayan" demiş ve kaybol- muştu. Oysa kapı üç beş adım ötemdeydi. Ve AP'liler sıralann üstüden atlaya, kenarlann- dan fırlaya, çığlık çığlık, küme küme geliyor- Kmkoğlu yanımdaydı. Gözlüğüm kınlmıştı. Kravatım dışan fırlamış; gömleğım, ceketim tekme izlerinden siyah siyah olmtıştu Ertesi sa- bah kürsüye Inönü çıktı. Inönü ilk kez Mec- lis'teki bir dövüş konusunda konuşuyordu: *_ tktidarpartisi hükümet ne kadar kışkırt- manın başmdadır, ne kadar teşvikçidir, ne ka- dar yanşürmakistenıiştir? Burası meçhu)dür_ Yalnız bizim bildiğimiz Hükümet temsifcisi olan bütçe sahibi Bakan, tahrik etmek için, it- ham etmek için her delflden istifade etmiştir. Bundan daha hazin olan tarafi, Riyaset Diva- nı'nm, vaziyete hâkim olması vazifesikabıolan Riyaset Divanı'nın, bu itham tasavvuriarmı tahrik ederek, hedef rurulan üısan üstünde ta- arruzlannı toplamakkan aynca gayretgöster- mesidir.'' YARIN: TARIK ZİYA EKİNCİ DUZYAZI ORHAN BİRGtT Dokunulmazlık Kalkanı Durdukça.. Istanbul'un Anadolu yakasının elektrik dağıtımı- nı üstlenen imtiyazlı şirket AKTAŞ'ın devlete, TE- AŞ aracılığı ile ödemesı gereken yaklaşık 30 tril- yon borcu var. 1989 yılında Turgut Özal tarafından bu dağıtı- mı üstlenmesi için adeta kaynlan AKTAŞ'ın, daha çok Nakşi tarikatı ile ılışkileri one çıkan bir serma- ye grubu tarafından kurulduğu bilinir. lstanbul mil- letvekili olmadan önce, bir ara şirketin yönetimini de üstlenen Ali Coşkun dönemi de dahil AKTAŞ, tüketicilerin hatalı fatura okuma bahanesi altında tüketicilere kabank faturalar göndermesi'yüzün- den de sık sık şikâyet konusu oluyordu. Şirketteki usulsüzlükler, daha 1997 yılında Baş- bakanlıkTeftiş Kumlu'nun hazırladığı raporlarlada belirgin hale geldı. Dahası, Bakanlar Kurulu'nun 24 Kasım 1989 tarihınde Anadolu yakasının elektrik üretimi, dağıtımı ve ışletmesini devrettiği AKTAŞ'ın Işletme Devir Hakkı Anlaşması'nın, altı yıl süren bir dava sonunda, 1996'da Danıştay tarafından iptal edilmesine karşın, Bakanlar Kurulu 28 Aralık 1996'daTEDAŞ'a bağlı dağrtım tesislerinin birbö- lümünün işletme hakkını yine AKTAŞ'a verdi. Ya- ni mahkeme kararlan dönemin Bakanlar Kurulu ta- rafından hiçe sayıldı. Yolsuzluk şikâyetlerı surüyordu. Başbakanlık' Teftiş Kurulu, bu şikâyetlerin birbirini izlemesı uze- rine nihayet harekete geçti ve 8 Ağustos 1997 ta- rihli raporu ile AKTAŞ yönetimini suçladı. Görevi, bu rapora dayanarak durumu cumhuri- yet savcılanna yansıtmak olan dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, tam tersini yaptı ve üs- telik kamuoyundan da gizlediğı yeni birsözleşme ile AKTAŞ'ı yeniden Anadolu yakasında elektrik dağıtımı için imtiyazlı olarak gorevlendirdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın imtiyazlı ve bir o kadar da nazlı gözbebeği olan AKTAŞ, sır- tını dayadığı "day/'lanna guvenerekaboneterinden çatır çatır aldığı elektrik tüketim parasından TE- AŞ'ın payına düşeni ödemiyordu. ödenmeyen borcun tutannın yaklaşık 30 trilyon oklugu bilınıyor. Ankara Cumhuriyet Savcılığı, rriah- sup işlemlenni yapmayan sorumlular hakkında so- ruştunna isteyen Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun ra- porunu işleme koymak için düğmeye basıyor. Ne var ki bu düğmeye basışta adı geçen sadece iki ba- kan, yani Cumhur Ersümer ile Ziya Aktaş'ın so- rumlu tutulması, öyle anlaşılıyor ki Başbakanlık ile savcılığı, değerlendirme açısından karşı karşıya ge- tinnekle kalmıyor, Enerji Bakanlığı da Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporuna karşı vazıyet alıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ılk bakışta Tef- tiş Kurulu'nun beş üyesinin üçu tarafından hazır- lanmış bir fezlekeyi işleme koymakla görevini yap- mış gibi görünmektedir. Ancak bu görunüşe karşı çıkan Başbakanlık da hak ve nısfet ölçütleri içinde haklıdır. Çünkü AK- TAŞ'a yapıldığı söylenen kayınnanın ucu, bugün- kü Bakan Cumhur Ersümer ve^ondan önce 110- cak-28 Mayıs tanhlen arasındaki seçim hüküme- tinde bu görevde bulunan Zıya Aktaş'la sınıriı kal- mamaktadır. Geriye doğru Recai Kutan, Şinasi Altıner, Vey- sel Atasoy, Ersin Faralyatı, Muzaffer Ancı, To- gay Gemalmaz ve Fahrettin Kurt'a kadar dayan- maktadır. Bu sonuncu isim, üstelik yasal olmayan yöntemlerie dağrtım imtıyazını ünlü şirkete veren Bakanlar Kurulu'nun uyesıdir. Şimdi, yine haklı olarak deniliyor ki:"S«z cephe- yi bu kadar genişletır ve bınsı DYP'lı, ıkıncisi FP'li, gerisiANAP'lı sekiz bakanı da bu listeye dahileder- seniz, tıpkı Çiller-Yılmaz soruşturmalannda kar- şılaştığımız gibi partamentoda karşılıklı aklama iş- lemleri yeniden devreye girecektir." Bu kuşkunun haklı olması, şayet varsa sorumlu- lann bir bölümünü Yüce Divan önune götürürken ötekilen gormezden gelmeyi gerektirmemeltdir. Da- hası, bugunku iktidar ortaklığının iki bakanını ka- muoyu önünde suçlayan raporların, öteki sekiz es- ki ve yeni politikacı üstündeki tehdityöntemi ile ka- patilması da düşunülmemelidir. Baksanıza, kendisinin bu konuda sorumluluğu olmadığını kamuoyu önünde bir basın toplantısı ile açıklarken "devlete 10 trilyon lira kazandırdığını bildiren, takdin halkın veyargının sağduyusuna bı- raktığını" soyleyebilen bir tek Ziya Aktaş olabiliyor. O da bakanlık görevini devralıp tekrar devrettiği Cumhur Ersümer hakkındaki soruşturma önerge- sine Meclis'te çekimser oy kullanmasını, bir soru üzerine koalisyon partilerinin dayanışmasına bağ- lamakla yetiniyor. Yani beş aylık bakanlığı sırasında edindiği izle- nim ile vicdanen rahat olmadığını açık açık söyle- miyor, ama kerhen böyle hareket ettiğini de bir so- ru üzerine saklamıyor. O halde, asıl çözüm yolu dönüp dolaşıp aynı ka- pıya çıkmıyor mu? Yani bakanlann ve partamenterierin şu ünlü do- kunulmazlık haklannı tanıyan anayasanın 83 ve 100'üncü maddeterinin değiştirilmesi için her par- ti yıllardır söyteyip ama bir turiü gerçekleştirmedik- leri bağrtlannı bir an önce uygulamaya koymaya- caklar mı? Faks:0212-6770762 E-mail:obirgit(a e-kolay net AÇIKLAMA Gazetemizde yayımlanmakta olan 'TÎP'in Öyküsü' başlıklı yazı dizisinin dünkü bölümünde Uğur Canko- çak ımzasıyla yayımlanan 'TİP Neydi Ne Değildi' başlıklı yazının 5. paragrafinın 9. ve 10. satırlannda- ki "Demokratik küreselleşmeye ayak uydurarak dü- zene karşı çıkmayı başarabilmiş tek partidir" cümle- si, "Demokratik kurallara ayak uydurarak düzene kar- şı çıkmayı başarabilmiş tek partidir" şeklinde olacak- tır. Düzeltir, özür dileriz. Cumhuriyet'in Kültür Hizmeti Kitaplan'nın takım olarak özel ambalaj içinde satışı başlamıştır. • Cumhuriyet 'in Kültür Hizmeti Kitaplan 120 adet kitap. • Dünya Klasikleri 78 adet kitap. Yirmi Dokuz Ekim A.Ş. Nuruosmaniye Cad. No: 28 Cağaloğln/tstanbol Tel: (0 212) 527 39 49, Faks: (0 212) 536 37 34
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear