14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16ŞUBAT2001CUMA HABERLER DÜNYADA BUGİJTN ALİ SİRMEN IMF'ye Hayır!' Ama... Gazetemiz Cumhuriyet'in dünkü manşetinde, geniş kesimin ayyuka çıkan feryadı yer alıyordu: "IMF'ye hayır!.." Ne Türkiye'de ilk kez yükseliyor bu çığlık, ne de bu şekilde feryat edenler bir tek Türklerdir. IMF çağnldığı (çağnldığı diyorum, çünkü Ulus- lararası Para Fonu, hiçbir ütkeye kendiliğinden git- mez, çağnlınca orada arzı endam eyler) her ülke- de bu tür tepkilerle karşılaşmıştır. Ne var ki, bu tepkiler sonucu değiştirmemiştir, Türkiye'de de değtştirmeyecektir. Türkiye'nin insanı, emekçisiyle, çiftçisiyte, ücret- lisiyle, kendisine reel sektör adını takan işadamıy- la, ikide bir IMF'nin kapısına neden dayandığını sorgulamalıdır önce. Acaba ülkemizde her şey yolunda gidiyordu da emperyalizmin uluslararası örgütü IMF bumunu sokup bir anda bu ahengi kaosa mı çevirdi? "Son ellı yılımıza birbakalım" derim, bu soruyu yanrtlamadan önce. Türkiyetek partili rejimin çok partiliye dönüşme- sinden bu yana, birden çok parti ve tek sesli, alı- şılagelmiş popülistyöntemlerle, tarikat-siyaset-ti- caret üçgeni ıçine sıkışmış, kavramlannı yerine oturtamamış, özgürlükleri sağiayamamış, muha- fazakânnın tek niteliği aydınlanma düşmanlığı olan, töre cinayetleri hâlâ yaygin olduğu bir ülke konu- mundadır. • • • Elli yıllık "Türk Demokrasisi!"n\r\ ekonomik ya- pısı nedir? Ürettiğinden çok üreyen, doğduğu topraklarda ekmek bulamayınca büyük kentlere göçen, onu kuşatan ve arabesk denen kırma kültürüyle işgal eden insanlann toplumunda, üretkenliğin değil, dogru dürüst üretimin bile söz konusu olmadtğını görmek için uzman olmaya gerek yok. Uzun yıllartanmını geliştirmek, bu alandaki üret- kenliğini arttırmak yerine, çiftçisini sübvansiyon- larla ayakta tutmaya çalışan rejimin partileri kırsal kesimden oy alabilmek uğruna, köylüye ulusal ge- lirden ürettiğinden fazla pay aktarmanın çabası içine girmiştir. Sonuç ise Türk bakliyatının ülke içinde bile dı- şardan gelen ürünlerle rekabet edemez duruma düşmesı olmuştur. Dokuz çocuksahibi üretken olmayan köylü dev- letin kapısını çalıp, "Bu çocuklara sağlık, eğitim hizmeti, iş ve aş ver" diyebilmiş, daha da garibi, devletin erkini elinde tutan politikacıdan "Emrin olur arslanım, başım üstüne!" yanıtını almıştır. "10yılda anayurdu dört baştan demirağlarta ör- mekle" övünen rejimin yerine gelenler, demiryolu politikasını bırakarak dünyanın en pahalı ulaşımı olan karayolunu yeğlemişlerdir, insan ve mal taşı- mak için. Büyükdevrimci ve liberalizmin büyük ön- deri sayılan Özal, "demiryolunun komünistlik ol- duğunu" söyleyecek kadar büyük bir ekonomi de- hasıdır. '-' • - ••• Türkiye üretimsiz, üretkenliğe hiç atdırmayan, iç "kaynaklann talanına ve avantaya dayalı, yüksek gümrük duvarian politikası ile 20 yıl önce iflasını i- lan ettiyse bunun kabahatlisi IMF midir, yoksa po- litikacılan, bunlan oraya getiren, ürettiğinden çok üreyen halkı, üretken olmayan üreticıleri ile Türk toplumunun kendisi mi? 24 Ocak 1980 karariannı ve miman Turgut özal'ı büyük reformcu olarak gören toplum, bankalann hortumlandığı, hayali ihracatın ayyuka çıktıgı, hor- tum-avanta talan altyapısı üzerinde tarikat-siya- set-tıcaret üçgenine oturtulmuş rejimi ile hak et- mediği bir yapay refahı yaşar, vur patlasın çal oy- nasın keyif sürerken bu günlerin geleceğini söyle- yenlere hangi gözle bakıyordu? Bugün halinden şekvacı olan reel sektör avan- tayadayalı rant gelirieriyle, düşsel birsaadetin de- nizinı kulaçlarken bir gün üretken olamamasının başına getireceğl dertleri düşünüyor muydu? Yirmi birincı yüzyılın, kaçınılmaz olarak küresel- leşen dünyasında, hiçbir ürününün rekabet gücü olmayan, hâlâ avanta ve talan denızinde yüzme- ye çalışan bir toplumun nasıl bir yeri olabilirdi? Üretime dayanmayan rejimler demokrasi ola- maz; orada ne emeğin haysiyeti kahr ne de namus. Ve böyle rejimler, iflas bayrağını çektiklerinde gücü, yani parayı elinde tutanlar, "medetya IMF!" feryadıyla çağrıldıklannda gelirler ve kendi çıkar- lannı koruyacak önlemleri kabul ettirirler. Kendi hamakatını demokrasi sanan toplumun, zaten iç talan döneminde ezilen kesimi de haykır- maya başlar: "IMF'ye hayır!" Bence çok bağırmayın! Hani Cottaretli bir du- yup da kızar ve gelecek kredi bölümlerini erteler ya da vermekten vazgeçerse, seyreleyin o zaman gümbürtüyü... Tasarıya ABD damgası Elektrik tasansı 'lobi'lerle ilerliyor ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu)- IMF' nin şekillendirdigi Elektrik Piyasası Yasa Tasansı, TBMM Genel Kuru- lu'nda, yabancı şirket- ler ve büyük holding lo- bilerinın gölgesınde ilerliyor. 20 maddelik tasanmn dün kabul edilen 11 maddesi kapsamında. Elektrik Piyasası Dü- zenleme Kurumu ve Kurulu'nun oluşumu kabul edildi. Geniş yet- kilerle donatılan 7 kişi- lik kurula seçilecek ü- yejerin dağıhmında yetki Bakanlar Kuru- lu'na bırakıldı. 6 yıllık görev süresi dolan üye- lere yeniden seçilme hakkı da 'siyasallaşma gölgesi' gerekçesiyle eleştirildi. Şirketlere, işletme hakkı devir sözleşmele- rinde 3 aylık ek zaman kazandıran düzenleme- nin ABD hükümetinin doğrudan istemi üzeri- ne gerçekleştirildiği or- taya çıkü. ABD'nin Ankara Bü- yükelçiliği'nce Enerji Bakanhğı'na faks me- sajıyla gönderilen yazı- da, santral ve dağıtım şebekesi ihalelerine or- tak olan ABD'li fîrma- ların zamana gereksi- nirn duyduklan belirtil- di. Şirketler, Hazine'nin tepki gösterdiği deği- şikliklerle ilgilibaskısı- nı dün de sürdürdü. Ku- liste. Uzanlar'a ait Çu- kurova Elektrik AŞ'nin üretim ve dağıtım sek- töründeki çalışmalannı güvenceye alabüecek düzenlemenin kurula yetki tanınarak gerçek- leştirilmesi tartışıldı. Elektrik şirketinde eski değerler üzerinden 100 trilyon liralık kamu alacağı var Detfet AKTAŞ'lasoyulduRANUSALMAN ANKARA - Devletin trilyonlarca lirasının, Enerji Bakanlığı bakanlan ve bürokratlarmın göz yumması ve AKTAŞ şirketinın usulsûzlükleriyle ortadan kaybolduğubildirildi. Döne- min değerleri üzerinden AKTAŞ şır- ketınden devlet alacağının 100 tril- yon lira düzeyinde olduğu öğrenildi. Bu rakam TLİden dolarbazına çevril- diği ve gecelik repo faizleri hesaplan- dığı takdirde ortaya çıkan kaybın, katrilyon düzeyine ulaşacağına dik- kat çekiliyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun mahkemeye geçen yıl gönderdiği ya- n, AKTAŞ'tan devlet alacağının 70 trilyon liraya yakın düzeyde olduğu- nu gösteriyor. Bunun 20-30 trilyon lirasının kamu alacaklanna ilişkin yasanın uygulanmamasından, 30tril- yon lirasının kayıp- kaçak oranlann- da yapılan sahtecilikten, 10 trilyon li- rasının da haksız temettü uygulama- sından kaynaklandığı bildirildi. Bun- lann dışmda süren davalardan da 1997 yıh itibanyla 23 trilyon liralık alacağı bulunuyor. AKTAŞ'ın Eylül 1999 tarihinde verdiği ilanlarda, Ankara 1. Asliye Tıcaret Mahkemesi'nde tutan belirtil- meden Marmarabank'a yatınlan ve bankanın batışıyla da yok olan devlet parasıyla ilgili ödeme yapıldığı, 393.9 milyar liralık aktif enerji bedeli, 504.3 milyar liralık reaktif enerji bedeli, 68.3 milyar liralık da iştirak bedeli davasının sürdüğü belirtiliyordu. Mahsuplaşma tutanagı llanda, TEAŞ ile şirket arasında 25 Şubat 1999 tarihli mahsuplaşma tu- tanağının 4. maddesinde "Bu tuta- naktakiprensipler,taraf yönetimku- ruDanncakabu)edflip onaylanmasm- dan sonratarafiarca karşüıklı olarak açdnnş olan tûm davalar geri çekile- cektirr deruldığı belırtılıyor. Enerji ve Tabn Kaynaklar Bakanlığı, bu tu- tanak uyannca şirkete açtığı davala- n geri çekmişti. Ancak, Başbakanlık YDK'nin davalann sürdürühnesi ve kapatılanlann yeniden açılması uya- nsı üzerine baicanlık davalara devam etmek zorunda kalmıştı. 12 trilyon liralık vergi boreu Maliye BakanlığYnın da 5 yıllık kayıtlan inceleyerek 1993-1998 yıl- lanna ilişkin 12 trilyon liralık vergi borcu saptadığı öğrenildi. Danıştay Idari Dava Daireleri Ge- nel Kurulu'nun, Elektrik Mühendis- leri Odası'nın (EMO) AKTAŞ'la il- gili açtığı davada, Başbakanlık Tef- tiş Kurulu, YDK ve SPK'nin rapor- lanna aüfta bulunarak verdiği karar- da şu usulsüzlükler saptanıyor. • AKTAŞ'm herhangi bir şartna- me hazırlanmadan, ihale yapılma- dan. görevlendirildiği. • AKTAŞ'm görev yaptiğı 1997 yılma kadar mahsuplaşma yapılma- dığı, 1994 yıh için mahsuplaşma ya- pılması yoluna gidildiği, ancak bu mahsuplaşmanın da usulsüz olduğu. • Repo ve gecikme zammı gelir- lerinin mahsuplaşma dışında tutul- duğu. • Kayıp-kaçak oranlan içintaahhût edilenin üzerinde gerçekleşen kayıp- kaçak oranlannın kabul edildiği. • AKTAŞ'ın yan kuruluşlanna yaptırdıgı işlemlere ilişkin giderlerin gerçek piyasa değerinde olup olma- dığının şüpheli olduğu. • 1997 yılma kadar mahsuplaşma yapılamaması nedeniyle idarenin şir- ket aleyhine alacak davalan açmış ol- duğu, 8 Ağustos 1997 tarihli rapor itibanyla idarenin AKTAŞ'tan alaca- ğının 23 trilyon liraya ulaştığı, 1994 yıh için yapılan ve kesin sonuca bağ- lanmayan mahsuplaşmaya göre de idarenin AKTAŞ'a elektrik satış fı- yarının kilovatsaat başına 1.165 lira olduğu, aynı dönemde idarenin ts- tanbul Avrupa yakası için TEDAŞ'a elektrik satış fiyatının ise kilovatsa- at başına 1.195 lira olduğu, şirketin TEDAŞ'a göre iktisadi çalışmadığı. • Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun 1 Aralık 1998 tarihli 18/98-54 sayıh yazısmda 8 Ağustos 1997 tarihli so- ruşturma raporunda belirlenen gö- rüşlerinin değiştirilmesini gerektire- cek bir husus bulunmadığı, belirle- nen usulsüzlükler giderilmediği tak- dirde şirketle yapılan sözleşmelerin feshedümesi ve tesislere el konulma- sı önerisi. Danıştay, sözleşmenin kamu yara- nna uygun ohnadığını vurgulayarak "idarenin hizmet gördüreceği kişiyi seçerken kamu hizmetinin en verim- live etkm biçimde işletibnesi gereğin- deo hareketk mali ve teknolojik ola- naldan,gü\enilirlik,dene>1ın gibiba- zınitefikleriönplandatutarakkullan- maa gereken takdir yettdsini bu çer- çevede kullanıp kullannıadığının be- firienme» suretiyle yürütmenin dur- durulması isteminin karara ba^an- ması gerektiğinin bildiriyor. ; " Hayvon pazannda insanhkdem ' DoğaveSokakHayvanlarmı Yoşatma Derneği (DOSHAYADX Mısır Çarşısı'ndaki hayvan pazannda, kaçak hayvan satJmasmı ve hayvanlara işkence yapılmasını protesto etti. Yeni Cami karşısmdaki hav-van pazanna giren DOSHAYAD Başkanı Süsen Erkuş ve dernek üyeleri ile dûkkân sahipleri arasında tarüşma çıktL Dükkân sahiplerinin basın mensuplannın çekim yapmasına karşı çıkmasnla başlayan kavga. dernek üyelerinin pazan terk etmesiyle sona erdl Süsen Erkuş, Tarun Bakanlığı'nın 8 ay önce çıkanbğı, evcö hayvanlann sanş yerierinin düzenletımesi ve hayvan saüşlannda uyulması gereken kurallaria ilgili yönetmetiğin burada uygulanmadjğını söyledL (Fotoğraf: AA) Eski Enerji Bakanı, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun suç duyurusuna karşılık verdi Zîya Aktaş^tan 18 trilyon savunması ZiyaAktaş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Enerji Bakanı Ziya Aktaş, Baş- bakanlık Teftiş Kurulu'nun suç duyu- rusuyla ilgili olarak yaptiğı açıkla- mada "mahsuplaşnıaya koşuDu onay verdiğiıü,bukararlal8trUyoDunTE- AŞ kasasına yaanlmasının sağiandı- ğuu" söyledı. Kendısınden önceki 9 yıl boyunca neden mahsuplaşma ol- madığınm sorulması gerektiğıni vur- gulayan Aktaş, 'S yıl süruncemede kalmasuun ülke çıkarianna vereceği zararortadaydL 1997'den sonraki ba- kana hesap sormaya çahşılıyor. AVTH ca, 1997'den sonra bakanhk görevini ben yapmadım" açıklamasıru yaptı. Aktaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanı Cumhur Ersümerhakkında ve- rilen son gensoru önergesine çekim- ser oy verdiği ammsatılarak yönelti- len soruya da "KoaKsyon ortamına aykın oy kuUanmamak için çekhnser kakhm. Farkh bir ortamda obaydım, farkb oy kuDanırdıııı" yanıtını verdi. DSP Istanbul Mületvekili, eski Enerji Bakanı Aktaş, dün parlamen- toda düzenledıği basın toplantısmda AKTAŞ Elektrik ve TEAŞ mahsup- laşması sırasında devletin zarara uğ- raöldığı ıddialanna yanıt verdi. Ak- taş'ın açıklamalan özetle şöyle: • Bu soruşturma "Beyaz enerji" dışındadn-. AKTAŞ şirketi ile soyadı benzerliği dışmda ilişkim yoktur. Ba- kanhk görevinde 11 Ocak-28 Mayıs 1999 tarihleri arasında bulundum. Sadece 3 müfettişin kişisel görüşü söz konusu. Başbakanlık Teftiş Ku- rulu Başkanlığı görüşü farklıdır. • AKTAŞ Elektrik AŞ ile TEAŞ arasındaki sözleşmeler uyannca ta- raflar arasında her yıl mahsuplaşma- nın yapılması gerekirken, 1990-97 arasında (1994 yılı hariç) mahsuplaş- ma işlemı yapılamamış, 1994'e ait mahsuplaşma işlemi ise TEAŞ Yö- netim Kurulu karan ile iptal edibniş- tir. 25 Mart 1999 tarihinde, mahsup- laşma ile ilgili olarak olur verdım. Bu olurda,K mansuplaşmaüzerinden de- nebmbhimlerincegetirilebileceköne- ri veya farkh yorumlar otanası halin- de ve bunun sonucu doğabilecek TE- AŞ hakkumm sakh kabnaa kaydıyla işbu mahsuplaşmanın geçici olarak yapddığın belırtıUnektedir. • Verdiğim olurla 1990-97 ve 98- 99 ıçın mahsuplaşmalar oldu. Firma daha önce hiç para yatırmamıştı. Bu olurdan sonraki süreçte 18 trilyon li- ra TEAŞ kasasına yatınldı. Bunu yapmış olan birini yanlış yapmakla suçlamayı anlamıyorum. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Enerji Bakanlığı Müsteşarı Yiğitgüden'in dosyası Yargıtay'da İLHANTAŞÇI ANKARA-Ankara Cumhuriyet Başsav- cıhğı, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporun- da suçlanan Cumhur Ersümer'in sağ kolu, Enerji Bakanlığı Müsteşan Ynrdakul VTğit- güden'le ilgili suçlamalan ıçeren dosyayı '^argüamaylayetkfli'' olan Yargıtay'a gön- derdi. Başsavcılık, haklannda soruşturma yapabıleceği bürokratlarla ilgili işlemleri yürütmek için ise Enerji Bakanı Ersümer'in vereceği izni bekliyor. Hükümet Cumhur Ersümer"ı kurtarmaya dönük girişimler yürütürken soruşturmay- la yetkilı makamlar da çalışmalannı sürdü- rüyor. Ersümer ve Aktaş hakkında u Yüce Dİvan" yolunu açacak olan anayasanın 100. maddesınden işlem yapma yetkısi bulun- madığını bildiren başsavcılık, 29 Ocak 2001 tarihli yazıyla, Başbakanlık Teftiş Ku- rulu'ncahazırlanan ve haklannda işlem ya- pılması istenen bürokratlarla ılgılı olarak Enerji ve Tabii KaynaklaT Bakanlığı'ndan izin istedi. Bakanlığın TEAŞ yöneticileri hakkında izin vermemesi durumunda An- kara Cumhuriyet Başsavcılığı Danıştay'a itiraz edecek. Konunun TBMM'de tartışıhnası üzerine. Enerji Bakanı'na vekalet eden Devlet Ba- kanı Rüştü Kazun Yücelen açıklama yaptı. AKTAŞ ve Kayseri şirketlerinin mahsup- laşmalannda yapılan usulsüzlüklerin ince- lenmesi için Başbakanlık'ta oluşturulan he- yetin çalışmalanm anlatan Yücelen, "mü- fettişler arasındaki görûş a>nlığının rapor- larm ckktiyetini tarüşmah halc getirdiğini, savcıhğa gönderme yapümasınm hukuki dayanağı olmadığını" savundu. Mendikioğftı cezaevinde Öte yandan, "Beyaz Enerji" soruştur- ması kapsamında hakkında gıyabi tutuk- lama karan çıkarılan Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mustafa Mendilcioğlu, hakkındaki karann vicahiye çevrihnesinin ardından cezaevi- ne konuldu. Eski müsteşar yardımcısı Mustafa Mendilcioğlu'nun da tutuklan- masıyla soruşturma kapsammda tutukla- nanlann sayısı 5'e yükseldi. oralcalislar@yahoo.com EnverÖren, Işıkçılarcema- atinin reisi Hüseyin Hilmi Işık'ın damadı. Işıkçılar, Özal döneminde yıldızı parlayan cemaatlerdendi. önceleri yo- ğun bir dini görünüm içinde olan TGRT veTürkjye gazete- si, süreç içinde biçim değiştir- di. 28 Şubat'ın bu değişimde birdönüm noktası olduğu her- kesin ortak kanaati. Erbakan ve ardından Fet- hullatvGülen hakkında yürü- tülen kampanyalar sırasında Işıkçılann yayın organlan, bu kampanyalardan kurtulabil- mekamacıyla, Islamcı kesim- tere göre "/hanet"le suçlana- bilecek yayınlar yapmışlardı. Ona kızan Islamcılar, Enver Ören için şöyle diyorlardr. "En- verAbi, her zaman yaptiğı gi- bi otobüs beklememiş, gelen otobüse binivermişti." TGRT ve Türkiye gazetesi, militarizmin şaha kalktığı dö- nemlerde "Mehmetçik" prog- ramlanyla diğer kanallara fark atmıştı. "Irticaya karşı müca- cfe/e"nin hız kazanmasıyla TGRTdeki Kuran sohbetleri- nin yerini, ülkemizin yıldızlan Enver Abi, Sibel, Seda ve Gülben almışlardı. Sibel Can, Seda Sayan, Gûlben Ergen gibi "seçkin sanatçılanmız" laikliğe demir atan Enver Ören'in kah- valtı sofralanndan eksik olmu- yorlardı. Enver ören, örgütlü bir cemaatin yarattığı olanak- lann üzerinde oturuyordu. Is- lami söylemin önemli slogan- lanndan birisi olan "faizsiz ka- zanç "ın da savunucusuydu. Bu nedenle Ihlas Finans, faiz- siz kazanç veriyordu. Belki de islamcıların paralannı almak için bu yola başvuruyordu. O- nun içini bilmemiz mümkün değil. Işıkçılar cemaati, faizsiz ka- zanç verdiğini söyleyen Ihlas Finans, "Mehmetçik" prog- ramlan, Sibel Can, Gülben Er- gen, Seda Sayan, Enver Oren'le birlikte ilginç bir sen- tez oluşturuyorlardı. Ülkemi- zin kızlan, "Enver Abi" deyip başka bir şey demiyoriardı. İnsanlann inançlan ve bu inançlarını nasıl yaşadıklan kimseyi ilgilendirmez. Bu ne- denle, Enver ören'in, bir ce- maat lideri olarak şimdi "Ihlas kızlan olarak" anılan artistler- le olan yakınlığı da onun bile- ceği iştir. Üstelik Gülben Er- gen'in acılı günlerinde ona sa- hip çıkmıştı. Ergen, sevgilisi Susuriuk sanığı Erol Evcil'i yargıya kaptırdıktan sonra yal- nız kalmıştı, Enver Abisi onu yalnız bırakmadı. Sibel Can da aynı duygular içinde. Enver Ören'in kendisi- ne yaptiğı yardımlan bir türlü unutamadığını söylüyor. Ga- zete manşetlerine Enver Ören'in maceralan yansıyor. Sibel Can'a aldığı clp, Gülben Ergen'e helikopterle getirip yedirdiği baklava gündemin üst sıralanna yerleşiyor. Enver Ören'in yaşadıklan, Ihlas Holding'in kamuya yan- sıyan yüzü, aslında bu ülke- deki inanç, para, siyaset, güç ilişkilerini de gözler önüne se- riyor. Her şeyin ne kadar dibe vurduğunu kanrtlıyor. Aslında, "Tencere dibin kara, seninki benden kara" hesabı. Medya- nın Ihlas Holding dışındaki ke- simi daha mı farkh? Banka hortumlayan, yurttaşın para- sını dısanlara kaçıranlar bu medyanın patronlan değil mi? Bazı patronlann, hangi yıl- dızlanmıza helikopterle bakla- va götürdüğünü bilmiyoruz. Ancak şu kadan bir gerçek ki devlet desteği ve korumasıy- la büyük paralann üzerine otu- ranlar, bu paralan keyiflerince bir lüks ve şatafat içinde kul- landılar. Suçlan ortaya çıkınca da günahı çalışanlann sırtına yükleyip yollanna devam etti- ler. Gülben Ergen, Enver Ören'in kadirşinaslığını bir söyleşide şöyle anlatıyordu: "Sabahlan canlıyayında stüd- yoya gelip kameranınyanında durur, bana e/ sallar ve 'Kolay gelsin' derdi. Biz Marziye di- zisini çekerken helikopterle Şarköy'e geldi. Bir baktık te- pemizde bir helikopter. Için- den Enver Abi çıktı. Kimseye 'Enver Bey' dedirtmezdi. He- llkopterden bir tepsi baklava ile indi. Sonra cebinden bir kese çıkardı. İçinde 41 altın vardı ve tûm ekibe altın taktı." Ihlas Holding'in macerası- nın bir Türkiye macerası oldu- ğunu yaşayarak görüyoruz. Her şey sahte, her şey kandır- maca üzerine kurulu. Her şey yoksullann sömürülmesine dayanıyor. Arabesk küttür, din, ahlak, "Yetiş bacı" masallan, Susurluk'tan arta kalmış sev- gililer. Milliyetçilik ve Müslü- manlık masallan. Mehmetçik programlan. Din saatleri. En- ver Abi'ye pasta yediren yıl- dızlanmız. Hüseyin Hilmi Işık, sert ve uzlaşmaz bir Islamcıydı. Ce- maati o kurmuştu. EnverÖren onun damadıydı. Cemaat o- nun arkasına geçti, örgütlenip büyümesine yardımcı oldu. Arkada cemaatvardı, önde ise şarkı söyleyen "yıldızlar". Tür- kiye gazetesi, bir Türkiye ma- salıydı. Her gün dinleyip ger- çek sandığımız. Sen çokyaşa EnverAbi. Siz de "Ihlas kızlan!" Soruşturma AA'ya takipsizlik ANKARA (.\NKA) - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Beyaz Enerji operasycnu sanık- lannın DGM iiadelerini yayımladıklan gerekçe- siyle Anadolu Ajansı Genel Müdürû, İç Ha- berlerMüdürû ve muha- biri hakkındaki soruştur- mada "lakipsciik kara- n " verdi. Genel Müdûr Meh- met Güler, İç Haberler Müdürû Mehmet Mesut Uyanıkve mufcabir Coş- kun Ergül'le. ılgılı dos- yayı incelemeM tamam- layanAnkara Basın Sav- cısı Levent Tacer, "DGM savahfmca ahn- mışifadekrle ajansm ya- ymuadığı ifadderin ohnadığuu'' bidirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear