14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 ARALIK 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Baykal: Bir kuruşluk kamu kaynağını çıkan için kullanana aramızda yer yok CHP'nin geleceğini anyoruz Salkım Hanım'ın Taneleri Aydın'ın Eski MüşterilerL. Milletvekillerinin gerçek önümüzdedır. iradesi ancak "gizli" AKP'Iİ Bülent Arınç: oylamalarda ortaya Tayyip Erdoğan, çıkıyor. Gizli oylamada milletvekili değil, dokunulmazlık zırhlarını dokunulmazlık zırhı deldirtmeyen, yok. Sayın bakan gibi maaşlarına zam yapan bakan da değil. milletvekilleri: Koray Erdoğan, cezaevine Aydın'la ilgili girdi ama hırsızlıktan soruşturma önergesı değil, banka görüşmelerinde bu kez boşaltmaktan değil, "vicdanlannın sesini" hortumlamaktan değil... Koray Aydın: Davet dınleyerek onergeye usulü ıhale şekli en çok "evet" deyıverdiler. Koray Aydın AKP'Iİ belediyelerce Oysa, kısa bir süre yürütulmektedir. AKP Genel Başkanı önce aynı Aydın'ın milletvekillığınden Tayyip Erdoğan, bu ıhale usulündeki ıstifasını kabul etmeyip, MHP'lilerin talepieri çok lyi bilir. Genel sekreteri deyişiyle "iadei itibar" yapmışlardı. sanki yer yarıldı içine gırdi, hâlâ TBMM'deki görüşmeler sırasında Aydın, liderının "Ya ticaret, ya kayıp. Sayın Erdoğan, marifetleri ta Singapur'a kadar uzanan eski genel siyaset" uyarısı karşısındaki gerçek sekreterini buldur ve adalete teslim tercihini bir kez daha itiraf etti: "Deprem bölgesınde 200 civarında et... Bülent Arınç: Başkanımız firma ış yapmış. Bu firmanın sadece kaçıyormuş, siz bu dünyada 6'sı benim işyerimden alışveriş yaşamıyor musunuz? Daha üç gün yapmış. Bu 6 firmadan da 3 tanesi evvel Trabzon meydanında on bin zaten benim yıllardan beri, çok kışiye konuşuyordu. MHP'li Orhan Bıçakçıoğlu: Içeride eskıden beri işyehmizin müşterisi. Geriye 3 firma kalıyor, bu 3 firma kaç tane belediye başkanınız var. 200 firmanın yaklaşık yüzde 1.2'sini Konya'daki kendi mahkemelerinizden bahsedin. teşkil ediyor." Görüşmelerin devamı Bülent Arınç: Sen burada özel da, AKP ve MHP'liler arasında gorevli olarak bulunuyorsun, "tencere dibın kara, seninkı benden Sadrettin Dinçer'e (Aydın'ın tutuklu kara" atışmasına dönüştü. TBMM olan danışmanı) yakınlığını biliyoruz. tutanaklarından aynen aktaralım: Orhan Bıçakçıoğlu: Her davada MHP'li Nazif Okumuş: Istanbul bunu gundeme getıriyorsun. Onun Büyükşehır Belediyesi'ndeki kadar başına taş düşsün. gelişmeler bütün canlılığıyla "Büyüyen bir siyasi hareket dışlayıcı, dar kadrocu olamaz. CHP ilkelerine inanan, yani barışçı, halkçı kültürünü içine sindiren herkes başımızın tacıdır." TRTffilmi sansüHeyip öyle göstermiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TRT'nin, Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun yapıtından çekilen "Salkım Hanım'ın Taneleri" adlı filmi "sansürleyerek" yayımladığı ortaya çıktı. TRT Genel Müdiirü Yücel Yener, filmin görüntü denetiminde, bazı sahne ve konuşmalann çıkanldığını bildirdi. Tomris Giritlioğlu'nun yönettiği "•Salkım Hanım'ın Taneleri" filminin TRT'de yayımlanması nedeniyle çıkan tartışma sürüyor. MHP'li TBMM îdare Amiri Ahmet Çakar'ın, filmde "Ermeni propagandasr yapıldığını ileri sürerek "vatan hainliğT ile suçladıgı TRT Genel Müdürü Yücel Yener ise dava açmaya hazırlanıyor. Yener, teknik hizmet karşılığı TRT'nin filmin ilk yayın hakkını aldığına işaret etti. Bazı sahneler ve konuşmalar TRT Denetim Kurulu'nun olumsuz rapor verdiği iddialanna karşılık, filmin görüntü denetünine girdiğini belirten Yener, burada bazı sahneler ve konuşmalar çıkarıldıktan sonra yayımlanmasının uygun görüldüğünü söyledi. Filmin bu sahneler dışında yayımlandığını anlatan Yener, yakın zamanda bir özel televizyonun filmi tam olarak vereceğini bildirdi. Yener, şöyle konuştu: "Çok sahneler, laflar vardı, bunlann hepsi çıktı sonra yayımlandi. Yayuı ilkelerine aykın bir şey yok. Bunun arkasında başka bir şeyler var. Sinema olarak bakmak lazım buna. Bu TRT'nin yapüğı bir dizi, belgesel değil. Sincmamn içinde de bazı unsııriann olınası gerckiyor. Bu sinemanın yapısuıda var. Müstehcenlik olacak, seks olacak, dramatik sahneler, kavga, gürültü, hakaret, bagu~ma olacak. Sinemanın amacı para kazaıımak, ticari bir proje bu çiinkü. İdeolojik değil, yapan para kazanmakiçin yapnuş. Böyle bakmak lazım. Bakış açısı, filmi değerlendiriş de yaıılış." ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal il başkanlan toplantısında yaptığı konuşmada, "CHP'nin geçmişini değil, geleceğini anyoruz. Büyüyen bir siyasi hareket dışlayıcı, dar kadrocu olamaz. CHP ilkelerine inanan, yeni banşçı, halkçı kültürünü içine sindiren herkes başımızın tacıdır" dedi. ulsim,şöhretpeşindeolmadıklannı" vurgulayan Baykal, "CHP'de ilkelerimize inanan herkese yer vardır. Ama bir kuruşluk kamu kaynağını kendi çıkan için kullananlara yer yoktur" sözleriyle çağnsının sınırlannı çizdi. Baykal, "Türkrv e siyaseti şu tespiti yapmak zorundadır: 2 kcrc 2 CHPeder"derkenilbaşkanlanna "CHPiktidara geliyor beyler" diye seslendi. CHP'nin Vedat Dalokay Düğün Salonu'nda dün yapılan il başkanlan toplantısı, Erdal tnönü'nün solda yeni bir oluşumun liderliğini üstlenmeyeceğini açıklamasının yarattığı yüksek moral içinde gerçekleşti. CHP lideri Baykal, ülkenin iflas sürecinde olduğunu vurgularken CHP'nin bu süreçte hiçbir rolü olmadığının altını çizdi. "CHP tarihinin en büyük sorumluluklanndan birine yaklaşıyor. Kendimizi bu sonımluluğa hazuiamak zorundayız" diyen Baykal, CHP'nin sıçramasının, tırmanmasının kendileri dışında nedenlerden kaynaklandığı kanaatinin doğru olmadığını savundu. CHP'nin, partinin başına döndüğü 30 Eylül 2 KERE 2 CHP EDER Baykal "CHP'dc illakriınizc inanan herkese yer vardır. Ama bir kuruşluk kamu kaynağuıı kcndi çıkan için kullananlara yer yoktur" sözleriyle çağnsının sınıriannı çizdi. Ve "Türkiyc siyaseti şu tespiti yapmak zorundadır: 2 kere 2 CHP eder" dedL 2000 tarihinden başlayarak yürüttüğü bılinçlı politikayla bu noktaya geldiğini anlatan Baykal şunları söyledi: "CHPbusüreçteönemli kararlar aldı, tercihler yaptı. Öncclikle parti içi kavgaya son verdik. Beklencn güçlükler çıkn, partinin ağur toplannın gidişi tepkiyle karşılandı. Bazılan aynldı, bazılan kavga anlayışını devam ettirince parti üzcrine düşeni yapü. Bugün CHP'de parti içi kavga bitmiştir. Kazandığımız birinci meydan savaşj budur. Projemizin ikiııci ayagı, dar grup, bölgcdlik, mezhepçilik anlayışına son vermektir. CHP,Türkiye'nin partisidir. CHP etnik kimlik, inanç, mezhep partisi degildir, bilinç partisidir. Bu süreçte de tasfiyeler yapılıyor diye şantajlar, baskılar denendL Kazandtğımız ikinci nıeydan savaşı budur. CHP içinde herkese, her kimliğc yer vardır. Bütün kimliklcri sahiplenip kaynaştuma mücadelesi veriyoruz." CHP'nin sosyal demokrasi anlayışını netleştirme çalışmalan da yaptıklannı anlatan Baykal, ''Sosyal demokrasi bir çabşma, kavga siyaseti değiL, ıızlaşma, banş siyasetidir. Sosyal demokrasi sınıf kavgasının bir parçası değildir. Sosyal demokrasiyi devletinsö/xülügündenhalks(wcülüğüne dönüştürdük. Biz, devletin talimatlannı halka ileten aracı kurum değiliz, çıkış noktamız toplumdur,halktır7' dedı Baykal, bu projeyi yaşama geçirirken "aydm refleksleriyle tepkiler gösterildiğini, 13. yüzyıl düşünürlerini anmalaruun 'sağ sapma' diye değerlendirildiğmi" de anımsattı. Baykal, Türkiye'de siyasetin aşın profesyonelleştiğıni vurgularken beklenen "çağn"yı da sınırlarını çizerek yaptı. CHP'nin geçmişini değil, geleceğini aradıklarına dikkat çeken Baykal, şu açıklamayı yaptı: "Büyüyen bir siyasi hareket kesinlikle dışlayıcı, dar kadrocu olamaz, sendenbenden ayrunı yapamaz. Ama ilke ve yüntemlere duyarlılığımız göz ardı edilemez. Partimizi büyümeye taşıyan duyarlıhklar unutulmamalıdır. CHP ilke ve ahlakına inanan, yeni banşçı, halkçı kültürünü içine sindiren, geçmişte hizmet vermesi de önemli değil, herkes başınuzuı tacıdır. tsim peşinde değiliz, şöhret peşindedeğUiz." Alınan bilgiye göre; il başkanlan toplantısında konuşan il başkanlan, partiden aynlanlann dönmesi için çağn yapılması gereği üzerinde durdular. ANAP'h Selçuk Pehttvanoğhı ANAP'ın 'Titan' modeli Kamuoyu yoklamalarında durumu pek parlak görünmeyen ANAP için çıkış yolları aranırken "mucize" formülü Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Pehlivanlıoğlu açıkladı: "Titan modeli..." Kamuoyu Titan modelıni, Izmir'de Kenan Şeranoğlu adlı girişimcinin(l) babası ile birlikte yaptıklarıyla tanıdı. Şeranoğlu sistemini, "Herkes belli sayıda, belli bir aidat karşılığı sisteme üye sağlayacak. Belli bir aşamadan sonra sağladığınız üyeler sayesinde hiç çalışmadan lüksler içinde yaşayabilirsiniz..." diye anlatıyordu. Şeranoğlu'nun Titan modeli işe yaramadı ve "şaşaalı" yaşamı hapishanede noktalandı. Bu model ANAP'ı nereye götürecek bilinmez ama Pehlivanlıoğlu umutlu: "Gazınız Titan olacak ama onlar gibi tutuklanmayacaksınız. Sisteminiz Amway olacak. Onu hanımlara soracaksınız. Amvvay, bir deterjan ile mamüllerinin pazarlama sistemldlr. 3 altınızdan para kazanırsınız ama altınızdaklleri tanımazsınız. Bizim programımızla da herkes kendine bağlı 10 kişi, o 10 kişi 100 kişi, 100 kişi de bin kişi bulacak. Buna biz geometrik çoğalma diyoruz..." Bakan Türk, DCM Yasası ve F tiplerini değerlendirdi Cezaevleıi BM standardında Türkiye'de 8 ilde bu mahkemelerürlük yasasının bugün bütçenin tüANKARA (Cumhuriyet Bürosu) rin bulunduğunu anımsattı. Türk, mü üzerindeki görüşmelerin arAdalet Bakanı HikmetSanüTürk, "Bu görevlerin verümesi mahkemeCumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se dından oylanacağını söyledi. lerin iş yükünü daha da ağırlaştarzer'in geri gönderdiği yasa ile Sezer tarafından gcri gönderimıştır" diye konuştu. Örgütlü suçDGM'lerin yükünün azaltılmasılen DGM'lerle ilgili yasanın bu ların çeşitleri olduğunu, Türk Cenın planlandığını söyledi. Türk, hafta Adalet Komisyonu'nda gö"DGM'lerin esas görevi devletin rüşüleceğini belirten Türk, bu mah za Yasası' nın 313. maddesinin genel nitelikteki suçlan kapsadığını ülkesiyle bölünnıez bütünlüğu ve kemelerin görev alanının anayasabelirten Türk, DGM'lerde büyük cumhuriyetin temel niteliklerine nın 143. maddesindebelirlendiği bir yığılma olduğunu bildiryöneüksuçlarabakmaktır" di. Türk, "Özellikle 1 Nudiye konuştu. Türk, Türki• Adalet Bakanı Türk, "Veto edilen maralı DGM'ler tıkanmış ye'deki cezaevlerinin büyük oranda AB ve BM standart DGM'lerin esas görevi devletin ülkesiyle durumda. Duruşma günlerinde aşm erteleme var" delanna ulaştığını, bunun Avbölünmez bütünlüğu ve cumhuriyetin di. Türk, bazı genel nitelikrupalılar tarafından da dile temel niteliklerine yönelik suçlara li suçlara ağır ceza mahkegetirildiğini savundu. bakmaktır" dedi. melerinin bakması ile bu yüAdalet Bakanı Türk, "~~~ kün büyük oranda azaltılaTRT'de katıldığı"PazarPa • bileceğini söyledi. norama" programında yeni Medeni dile getirdi. DGM'lerin devleni Yasa, Cumhurbaşkanı Sezer'in yeniden görüşülmek üzere TBMM'ye iade ettiği çete suçlannın DGM kapsamından çıkarılmasına ilişkin yasa ile cezaevlerindeki son duruma ilişkin sorulan yanıtladı. Türk, Medeni Yasa ile ilgili yütin ülkesiyle bölünmez bütünlüğu, cumhuriyetin niteliğine yönelik suçlara baktığını belirten Türk, bu görevlerle mahkemelerin yükünün zaten ağır olduğunu bildirdi. örgütlü suçlarla mücadelenin de bu mahkemelere verilmesınin yükü arttırdığını savunan Türk, Türk, cezaevleri ile ilgili soru üzerine, bu alanda son 1 yılda çok önemli düzeltmeler yapıldığını anlattı. F tipı ve diğer cezaevlerinin büyük oranda AB ve BM standartlarına getirildiğini savunan Türk, bunun Avrupalı heyetler tarafından da belirtildiğini bildirdi. aengin(« doruk.net.tr Yani devletin küçültülmesini "olmazsa olmaz" bir koşul diye ısıtıp ısıtıp önümüze sürenler, şu küçülmeden aslında ne anladıklarını, daha nerelerde ve daha ne kadar kuçülme gerektiğini anlatsalar da öğrensek! örneğin bu küçülme adalet hizmetlerini filan da mı kapsamalı? Görüyorsunuz ama bilgisizliğimden, ama aklımın ermedığinden mi ne, şu devleti küçültme korosunun hâlâ tam olarak ne istediğini anlamış değilim. Yoksa devletin küçültülmesi denince ben yanlış mı anladım? Sakın bunlar devletin, IMF kapılarında sadaka dilenmesi, 10 milyar dolar almak için taa Afganistan'a asker yollamaya razı olunması, Kerkük petrollerinden biraz pay versinler diye Irak çöllerine dalmaya hazır olunmasını kastediyor olmasınlar? Ama o zaman da susup otursunlar. Çünkü özelikle Kasım 2000 Şubat 2001 "ikiz krizleri"r\den bu yana devlet yeterince küçüldü... Hem de yürek burkacak kadar çok. Oskar'a aday gösterlldl "Salkım Hanım'ın TanelerTnin çok sayıda sinemada oynadığını, Kültür Bakanhğı'nın Türkiye'yi temsilen Oscar ödülüne aday gösterdiğini anlatan Yener, "Biz son halkayız. Bakanlığın yanmda benim lafım mı olur? Şimdi ahyor işte bir özel televizyon yayımlayacak. Onlar Sovyet televizyonu değü ki Türk televizyonu, ne fark var? Bakanhğa hesap sorsunlar, soranlar. Niye bunu Türkiye'yi temsilen gönderdin diye" konuştu. 5 yıldızlı iftarlar Hükümet, maaştan ikramiyeye, egitimden sağlığa kadar kamu çalışanları ve emeklileri kapsayan her alanda sıkı tasarruf önlemleri için IMF'ye söz veriyor. Peki iktidar sahipleri ne kadar tasarruf ediyor? Ramazan ayı bunun için iyi bir gösterge oldu. Görüldü ki bakanlar ve siyasi lıderler, nüfuz törenine dönüşen dinsel bir etkinliği Hazine kaynağıyla gerçekleştirmekten rahatsız olmuyor. Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan SSK tesislerinde gazeteciler ve sivil toplum örgütlerine 2 ayrı davetle, Devlet Bakanı Edip Safter Gaydalı MTA tesislerinde, Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu Atatürk Orman Çıftlığı'ndeki TEKEL tesislerinde, SP Genel Başkanı Recai Kutan da Dedeman ve Içkale otellerinde bunun örneklerini gösterdi. Sırada Devlet Bakanı Nejat Arseven'in MTA'da, Enerji Bakanı Zeki Çakan'ın TPAO'da vereceği davetler var. Yüzlerce kişınin katıldığı yemekler için her bakanın kendi emrindeki kurumu seçmesi, kaynağın nereden çıktığını gösteriyor. Hiçbir davette görünmeyen SP Grup Başkanvekili Veysel Candan, gerekçesini krizin Anadolu'daki yansımasına bağlıyor: "Konya'da belediye çadırındaki bir iftara katıldım; ınsanlar bulgur pilavı ve ekmek alabilmek için saat 14.00'ten 16.30'a kadar 2.5 saat soğukta beklediler. Iftannı yaptıktan sonra da sahura yiyecek alabilmek için yeniden kuyruğa girmeye başladılar. Lüks otelde ıftar açmaya vicdanım elvermez; protesto ediyorum." IRMIKI AYDIN ENGtN Devlet tapıncım yok. Devleti yurttaşlara yararlı olabilecek bir aygıt gibi görürüm ve sık sık (çok sık) yararlı olabilecekken zararlı, kerim (koruyan, esirgeyen) olabilecekken kahhar (kahreden) bir aygıta dönüşmesinden kederlenir, öfkelenirim. Son 20 yıldır "devletin küçültülmesi", daha esen bir Türkiye yaratmak için "olmazsa olmaz koşul" diye dayatılıyor. Bu koro sesini önce ufaktan ufağa çıkardı. Ardından sesini yükseltti. Şimdi ise "ideolojik" bir egemenlik kurmuş gibi. Halk Bankası'nın paraotomatiğinin onünde üç kuruşluk maaş için sıra bekleyen emekliler kuyruğunda, yaşlıcabiramcanın "Bu devlet küçülmezse bu işlerdüzelmez efendi" diye ahkâm kestiğini kendi kulaklarımla duyunca bu ideolojik egemenliğin ulaştığı boyut da kafama dank etti. Nedir devletin küçültülmesini bir sıhirli reçete, acı ama zorunlu bir ilaç olarak sunanların tanıt ve kanıtları? örneğin devletin çok memur çalıştırması ve bu memurlara maaş ödemek için Türkiye'nin zorun Efendiler, Devleti Fazla Küçülttünüz lu borçlanması. öyle mi gerçekten? Çok mu memur var? Ama model alınan gelişmiş Batı Avrupademokrasilerindeki memur sayısı ile karşılaştırınca ortaya çıkan sayısal veriler bunun tersini kanıtlıyor. Yurttaşın, devlet tarafından görülmesi gereken hizmetlerini yapacak memurların sayısı gösterildiği gibi çok değil, tersine az. Ama buna karşılık bu kamu hizmetlerini görecek memur kadrolarının kaliteleri, bilgi donanımları, görev bilinçleri, meslek hüneıieri de acınacak düzeyde az. Yanı nicelik değil çok yakıcı bir nitelik sorunumuz var. Kaldı ki memur maaşlarının ve memurların kamuya maliyetlerinin toplamı, bu ülke Hazinesi'nin zorunlu ödemeleri içinde devede kulak. "Devletin küçülmesi salt memur sayısının indirilmesi değildir" diyenler de var. Peki başka ne? Devletin ekonominin tüm alanlarından çekilmesi. Ne diyorlar: Devlet dokuma fabrikası işletmemeli, ayakkabı üretmemeli, tarım araçları yapmamalı, bankacılıkla uğraşmamalı!.. lyi, güzel; tamam, kabul. Ama o zaman devlet zaten yeterince küçülmüş olsa gerek. Sümerbank, Etibank çoktan tasfiye edildi. Çimento fabrikaları çoktan özelleştırildi. Şekerfabrikalarında özel sektör öne geçti. SEKA can çekişiyor ve aslında yarışı çoktan terk etti. Erdemir, Kardemir artık devletin mülkü değil. Seydişehir Alüminyum, Iskenderun DemirÇelikelden çıkarılmak üzere. Paşabahçe Kundura Fabrikası galiba epeydir asker postalı bile üretmiyor. Belki de kapanmıştır. Yani devlet ekonominin üretım alanından büyük ölçüde çekildi ve çekilmesi sürüyor. Bankacılık derseniz. Ziraat Bankası'nı bir yana bırakırsanız, kamu bankaları ya kapatıldı ya özelleştirildi. Vakıflar Bankası, Halk Bankası gibi bankalar için "ıdam" kararı verildi de henüz yolu yöntemi bulunamadı. Yani eli kulağında. Üstelik ekonomiyi tahrip eden, bu yüzden tasfiye edilerek devletin bankacılık alanından çekilmesine gerekçe oluşturan kamu bankalannı hortumlayanlararasında "devlet küçültülmelı yoksa batarız" korosunun solistleri başrol oynadı, oynuyor. Yanı serinkanlı düşünürsek devlet küçüleceği kadar küçuldü. O kadar ki bir devlet aygıtının varlık nedenlerinden belli başlısını oluşturan sağlık, eğitim, sosyal güvenlik hizmetleri bile ağır ağır (harta hızlı hızlı) ozelleşmekte. özel üniversiteler ile kamu üniversitelerini, özel okullar ile kamu okullarını, ozel sağlık kurumları ile kamu sağlık kurumlarını, geleneksel sigortacılık dallarının yanı sıra emeklilik sigortasında da at koşturmaya başlayan sıgorta şirketlerini düşünürsek sözünü ettiğimiz küçülmenın, devletin en kılit görev alanlarında bile hızla yürüdüğünü görürüz... Kîrazlıdere'den bugüne... SP Genel Başkanı Recai Kutan, MSP davasının ardından yazdığı "Kirazlıdere Tutukevinin Penceresinden" kitabını güncelleştirip yeniden yayımlamaya karar vermiş. Kutan, geçmişe yolculuk yaparken bu kararına neden olan güncel gelişmelerin işaretini de veriyor: "12 Eylül ihtilalinden sonra, Erbakan hocamız başta olmak üzere MSP'den 33 kişi tutuklandık. 163. madde ihlalinden 4 sene Mamak'ta yargılandık. Sonunda beraat ettik, ama Kızılay hesabına 10 ay Mamak'ta yattık. 7 yıl da yasaklandık. Nasıl zoraki kahramanlar varsa, bu olay da beni zoraki yazar yaptı." Kutan, 20 yıl önceden açtığı sözü, daha sonra bugüne getirdi: "Şimdi bizden ayrılanlar arasında bizimle beraber hapse giren hiç kimse yok. Insanların ayarını anlamak için ya beraber yola çıkacaksın, ya alışveriş edeceksin ya da beraber hapse gireceksin derler. Ben inşaat mühendisiyim. Küplerln kalitesini ölçmek için numune alır, sıraya dizeriz. Kalıbından taşan beton kaliteli görünür, ama onun kalitesi asıl presin altında belli olur. O pırıl pırıl görünenler, presin altında püf diye dağılır. Bir de bakarsın ki mangalda kül bırakmayanlar presin altında darmadağın olmuş." ••• Türey Köse, Enıine Kaplan, Bülent Sanoglu, Sertaç Eş ankcum@ttnet.net.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear