01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 EKİM 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Httteskr yoku teatieyecekmiş... Eynh... Bmm somıaşk dnyete Takım ruhu Türk ve Japon şirketle- rinin kürek takımlan ara- sında bir yarışma dü- zenlenmiş; Japonlarya- rışı açık farkla kazan- mış... Türk şirketi- nin yöneticileri gelecek yılki ya- rışmada rövanşı almak üzere he- rnen kolları sıvamış... Önce, kaybedilen yarı- şın anaiizini yapması için bir danışmanlık şirke- tiyle anlaşılmış... Danış- man şirket, Japon takı- mında sekiz kişinin kü- rek çektiğini, bir kişinin dümeni idare ettiğini, Türk takımında ise bir kişinin kürek çektiğini, sekiz kişinin dürneni kul- landığını saptamış... Ra- por geldikten sonra Türk şirketi takımı yeniden oluşturmuş: üç dümen müdürü, üç müdür yar- dımcısı, kürekçiyi teş- vik etmek için perfor- mans gözden geçirme sistemi şefi, şef yardım- cısı... Fakat, beklenen gün geldiğinde Türk şir- ketinin takımı rövanşı da açık farkla kaybet- miş... Şirket yöneticile- ri toplanıp gereken ka- rarı almış: Kürekçiyi kovmuşlar, müdürlere de sorunun çözümüne katkılarından dolayı ik- ramiye vermişler! Elektronik posta: [email protected] Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Okullar karanlıkta kalmış., "Eğrtimin karanlık yüzü ortava cıktı!" dapazan'nda bir şirket; Adnan Menderes Caddesi Atagün Iş Merkezi'nde faaliyet gös- teriyor; kişi ve kurumların elektronik posta adreslerini toplayıp satıyor... Adreslerinin başkalanna ticari amaçla satılmasından rahatsız olan- lara da şirket adına Abdullah Güçlü imzasıyla şu mesaj gönderiliyor: "Adresinizin reklam iletileri gönderimi amaçlı ola- rak kullanılmasına ve satılmasına taraftar olmadığı- nız şeklindeki kanaatiniz bizi bağlayıcı değildir. Bu ko- nuda sizden müsaade istememiz gerektiğini düşün- mediğimiz için, müsaade etmiyor oluşunuzu da dik- kate almıyoruz. Yıllarımı bu projeye adamış ve şim- dilerde de bu projenin ticari getirilerinden azımsana- mayacak kârlar elde eden bir kimse olarak ben, top- lu e-mail iletilerine karşı çıkan ve kızan insanlann bağ- nazlığı ile, dün bisiklete 'cin arabası' diye karşı çıkan insanlann bağnazlığı arasında içerik bakımından çok fazla fark görmüyorum desem sadece birazcık abar- Fütursuzcatı yapmış olurum, kanaatindeyim. Çalışmalarımıza olan muhalefetiniz nedeniyle ya- saJ yollan denemek isterseniz, TC mahkemelerinin ye Cumhuriyet Savcılıklannın kapılan size kapalı değil- dir... Böyle bir başvuru yaparsanız öncelikle size ba- şanlar diler, bu vesileyle haddinizi bilmeyi öğrenme- niz açısından sizi teşvik bile ederim. Bu anlamda bir başvuruda bulunduğunuz takdirde, adli makamlar tarafından başvurunuzun mutlaka değeriendirilece- ğinden de hiç kuşkum yok! Açmış olduğunuz dava yıllar sürse ve gecikmeli olarak sonuçlansa bile... El- bette bu arada dava dosyanızın arşivlerde kaybolma ihtimali de sizin açınızdan önemli birrisk!Başvuru son- rası dava dilekçeniz için kabul numarası almayı ih- mal etmeyiniz ki, daha sonra bu numara ile şikâyet dilekçenizi kolaylıkla takip etmeniz mümkün olsun. Başvurunuz sonrası hazırianan dosyayı ve müte- akip safhaları ise birlikte takip ederiz. Dosyanızın aleyhinize sonuçlanması -bence- sizin için kaçınılmaz bir kader olduğundan, mahkeme ve eğer tutarsanız avukat masraflan için şimdiden tasarruf yapar, teda- rikli olursanız, önümüzdeki ilk 5-8 yıllık bir süreç içe- risinde dava dosyanız aleyhinize sonuçlanıp, mahke- me masraflannı ödemek zorunda kaldığınızda nakit sıkıntısı ile karşılaşmamış olursunuz. Her şeye rağ- men o gün nakit sıkıntınız olursa, -insanlık gereği- sağ- lam/güvenilir bir kefil, ipotek ve yakın tarihte batma ihtimali olmayan bir bankanın teminat mektubu kar- şılığı size kısa sürelj ama döviz bazında borç verebi- lirim. Ben ise, bu şikâyetinizden dolayı mahkûm edilmek ya da cezaya çarptırılmak gibi bir ihtimal hesabı yap- madığımdan ve yapmayacağımdan dolayı herhangi bir hazırlık ve tedarikte bulunmuyorum." SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku(« yahoo.com Hayatımtn birkaç yılı eksik çıktı, yenisiyle değiştirebilir miyim? MHtetvekfltertfcerra birkaç saptama Birinci saptama: Milletvekilleri, ana- yasadaki son değişiklikleri Avrupa Bir- liği istediği için yaptı... Ikinci saptama: Avrupa Birliği'nin is- tediği değişiklikler arasında milletve- killerinin maaşına zam yapmak yoktu! Üçüncü saptama: Avrupa Birliği'nin anayasada yapılmasını istediği deği- şiklikler içine milletvekillerinin maaş zammını sokuşturmak siyasi ahlak açısından hoş olmadı... Dördüncü saptama: Halkı temsil eden milletvekillerinin, halkın siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel gereksi- nimlerini karşılamak için değil Avrupa Biriiği istediği için anayasada deği- şiklik yapması zaten hoş değildi! Beşinci saptama: Türkiye'de halkın büyük çoğuniuğu Uluslararası Para Fo- nu ve Dünya Bankası talimatla-^ rı doğrultusunda yoksulluğa mahkûm edilirken milletvekil- lerinin maaşlanna 800 milyon li- ra birden zam yapması vatandaş- la alay etmekten ve halkın sofrasında- ki kuru ekmeği çalmaktan farksızdır... Altıncı saptama: Milletvekillerini kim- se zoria seçmedi; onlar milletin önün- de kırk takla atarak oy istedi; aldıkla- n birkaç milyar lira ile geçinemiyoriar- sa bazı lükslerinden vazgeçerien ya- şam standartlarını düşüremiyorlarsa görevlerinden istifa ederier, halk da yenilerini seçer. Yedinci saptama: İlk seçimde, bu- günkü milletvekillerinin ve dolayısıy- la temsil ettikleri partilerin Meclis dı- şında kalma olasılığı çok yüksektir... ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCİ İstanbuPuıı 6 Bayramı\.. Dün tstanbul'un "Kurtuluş Bayramı"nı kutladık... Kentin bugünkü "halini" bü- tün bir cumhuriyet dönemine bağlayıp "modernizmin sonu- cu" cliyen kimi sözde "ay- dın"(!) kesirrüer He keırtin yi- ne bugünkü halini "bahane" ederek "OsmanlTyı dışlama- nın sonucu" diyen kimi sözde "tarihe duyarlf'(!) gerici ke- simler, bu kutlamaya "uzak- tan bakmayı" sürdürdüler. Ne var ki 6 Ekim 1923 te Is- tanbul'u işgal kuvvetlerinden devTalan "ulusal ordunun" bu kent için nasıl "uygarca" bir dö- nemi de başlattığını unutma- yanlar; hatta kente Osmanlı 'yla eklenen kültür ve mimarlık zen- ginliklerinin de yıne ancak 6 Ekim 1923'den sonra "yasal gfivencelerte*' korunmaya baş- minden sonra buluşabildi... Bugün "planlama tarihi- mizle" ilgilenenler, Avrupa'da- ki 150 yıllık geçmişine rağmen bizde henüz "70 yülık" oldu- ğunubilirler... =*. Çog» "UgUinin' 1 pek bilme- diği buna koşut diğer gerçek de Fransa'da 170 yıla uzanan "ko- ruma kurulları" geçmişinin bizde öncelikle "İstanbul" için ve daha 1924 yılı haziran ayın- da oluşturulan "tstanbul da Müteşekkil Muhafazai Asarı Atika EncümenP'yle başladı- ğıdır. Yani, tstanbul'un "kurtan- lışından" ve dahası Cumhuri- yet'in kuruluşundan henüz bir yıl bilegeçmeden... Üstelik. Atatürk'ün de ts- tanbul'un ve tstanbullu aydın- lann Ulusal Kurtuluş Savaşı'na 6 Ekim 1923... Ulusal Ordu "tarihi kentî" devrabvor. landığını iyi bUenler, dünkü kut- lamaların gerçekten bir "bay- ram" olduğunu yüreklerinde duvdular ve o "umutlu" gün- leri coşkuyla andılar... ' ••• tstanbul 77 yıl önce emper- yalizmin elinden alınıp yeni- den bu ülkeye kazandırıldığın- da, sadece 1918-1923 arasın- daki "işgal" yüzünden değil, doğrudan Osmanlı yönetimi- nin "kentin kültürel değerle- rine" duyarsız ve "planlama anlayışmdan yoksun" bilim dışı dünya görüşü altında da "sürekfi bir tahribah" yaşıyor- du... Mimar Sinan'ın camilerinin bile bakımsıziıktan "harap" hatta "metruk" duruma düştü- ğü bu "imarsızhğın" temel ne- deni ise özellikle "çöküş döne- mindeki"yönetimlerin aydın- lanma yerine "kaderciliğe" bağlı gerici politikalarıydı... O kadar ki örneğin Avrupa ülkelerinde daha 1830"lardan itibaren oluşturulan "Anıtları Koruma Kurullan"nın Os- manlı'da Cumhuriyet'e kadar adı bile arulmazken, yine Batı'da 19. yy'ın ikinci yansında nere- deyse tüm kentlerde başlatılan "imar planlanıası" kavramı da lstanbul \e diğer kentlen- mizleancak Cumhuriyet devri- olan "yetersizilgilerine" kın- larak. kente "gelmediği" 1927 yılına kadarki "küskün" dö- neminde... • • • Evet.. Mustafa Kemal o ilk yıllarda bile özellikle tarih ve kültür değerlerinin korunması ve "daha da güzelleşmesi" için cumhuriyetin hemen tüm olanaklarını tstanbul için sefer- beretri.. Çoğuniuğu "Osmanlı döne- mi mirası" olan mimarlık ya- pıtlannın "restorasyonu" için de yine o "kıt bütçeÛ" dar gün- lerde inanılmaz paralar aynl- masını sağladı... ...Ve bıliyorsunuz. temelinde ">Tirt sevgisi" \e "aydınlan- ma kültürü" yatan bu politi- ka, 1950'lerdeki "karşı-dev- rimden" sonra yerıni "rant sevgisi" ve "yağma kültürü- ne" bırakınca, bugün hem ge- ricilerin, hem de liboşlann umar- sızca Cumhuriyet'e yükledikle- ri "talan ve yıpranma süre- ci" tstanbul'un yakasına yapış- tı ve hâlâ bırakmıyor... Bu nedenle tstanbul'u ger- çekten sevebilmek için de 6 Ekim 1923'ü "bayram" kılan değerlerle yeniden buluşmak gerekiyor... Oekincife cumhuriyet.com.tr. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakîo turk.net HARBİ SEMtH POROY semihporvy(âyahoo.com KEDİ LEVO APTÜÜKA e-posta aptulikaelcioğluta hot.mail.com. B)R MİU£T£ 8ün/k ve Güçw s//e ÛI&YLS eöns BteSÂÜ KUAAH TAHF y* TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 7 Ekim INEBAHP DENI'Z SAVAŞI 1S7f'DE 8UGÛN, ÎHE8AHT) DetJfz PEI/LETı 'fJ' f*' &J Li'££?•,OSUAAJU Ğ KABŞI &?- mÇU DOtJAktUASf t<uGJJLA*W İÇıN A. SOMUUCA, İSfl'VJ'/Ot-AMleAU OON ftlAN A Q' i £ A&UD g f / S MA KVRULDU. KiYIStNDAld l-£PANt>O(j>Je8AHrİ) AÇIt!.- U\(UNDA,İKJ POMflUMA KABŞILAŞTI. DOMANMA- MÜEZZİMZAPE /)U PAŞA BüUlHUYO/ZPü- SAG VE SOL KAMATLAKPA İSE.MEHMBT ŞHtOKKG VE ULUÇ AU PHÇA YAüpi. SAVAÇ, HAÇU DOAJAAJMA- SlNIN ÜSTÛMLÜĞÜ İLE SOMUÇLAAIACAK, OSMAAJ- Ll DONAHMASf et-e GeÇİK/l£C£*rr/. İLAN TC KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN DosyaNo: 2000/136 Davacı Mustafa Yurtalan tarafindan davalı Mehtap Yurtalan aleyhine ikame olunan boşanma davasında: Yapıian tebiigata rağmen da- valının gelmediği %e zabıta tahkikatına rağmen de adresi tespit edilemediğinden davalı Mehtap Yurtalan'a duruşma günü olan 18.10.2001 günü saat 09.00'da bİ2zat duruşmaya gelmesi veya kendisini bir vekil ile temsil ettirip diyeceklerinin ve delillerini ibraz etmesi aksi tak- dirde HUMK'mo değişik 377. ve müt. maddeleri gereğince dunışmanın yokluğunda yapılacağı ve sonuçlandınlacağı iJan olunur. Basın: 56786 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Bir Bedel Ödemek Anayasa oylamalannda milletin vekillerinin bir punduna getirip, kendilerine 800 milyonluk bir "çıkma" yaptıklarının duyulmasından sonra ka- muoyunda başlayan yoğun eteştirilerŞenns-i Fer Teyze'yi getirmişti aklıma. Şems-i Fer Teyze, babamın Yüksek Denizcilik Okulu'ndan bir ar- kadaşının annesiydi. Bembeyaz saçlı, güleryüz- lü, sevecen bir insandı. Evimize gelir, birkaç gün kalır, gitmek istediğinde iki kardeş ellerine etek- lerine yapışır, "Ne olur, birazdaha kal..."diye yal- varırdık. Bize masallar anlatır, dağarcığı boşaJ- dığında da yenilerini uydururdu yaşlı teyzemiz. Tatlı dilli bir kadındı. Düşüncelerini "vecizeler", "atasözleri", "özdeyişler", "tekertemeler" ile di- le getirirdi. İlk kez ondan duyduğum, "Bokunu yiyen çanağını taşır", "Bizim oğlanyılan tutar, ya- nsınıyalan tutar"', "Puştun sonu hacılık, orospu- nun sonu bacılık", "Arsıza söz, kokmuş ete tuz kâr etmez" gibi atasözleri hâlâ belleğimdedir. Şems-i Fer Teyze, dünyaya, insanlara, olay- lara hep iyi gözle bakar, en büyük kötülükler karşısında bile bakışını değiştirmez, "Herşer'de bir hayır vardır" derdi. Ama ne yalan söyleye- yim, kimi zaman onu anlamakta güçlük çeker- dim. Okul karnemdeki "zayıf'ta, babamdan ye- diğim "sopa"da nasıl bir "hayır" bulacağımı bi- lemezdim. Fakat bu bilge kadının temelde hak- lı olduğu bir yan vardı. Her kötülüğün mutlaka bir iyilik içerdiğine inanmak insanı en azından rahatlatıyordu... Milletin vekillerinin "çıkma" işine ben de ilk duy- duğumda bozulmuş, ama Şems-i FerTeyze'nin sözü aklıma gelince durulmuştum. Insan eğer "iyi niyetini" koruyabiliyorsa, en olmadık "şer"de bile bir "hayır" bulabiliyordu. Milletin vekilleri de aslında sizin, benim gibi insanlardı. Kendilerine meslek olarak milletvekilliğini seçmişlerdi. Bu- nun için özel bir eğitim, özel bir diploma ya da bir lisans gerekmiyordu. Insanın, önce kendisi- ni milletin vekâletine layık görmesi, sonra da bu iş için herhangi bir parti liderini "kafaya alması" yeterliydi. Ön harcamalar için biraz para gere- kiyordu... Gerisi kolaydı... Milletvekilliği halk ta- rafından çok önemsenen bir meslekti. özellik- le işkembe salonlannda, kebap saraylannda, kasaba kahvelerinde; tüp gazcı, beyaz eşyacı, yedek parçacı çevrelerinde; sanayi mahallele- rindeki tesis açılışlarında büyük saygı görüyor- lardı milletvekilleri... Insanlarda, "ille debirinesay- gı göstermek" hissini uyandırmak, sonra da bu hissi sürekli canlı tutmak pek kolay değildi. On- lar bunu başarıyortar, bunun karşılığında da bel- li bir maaşı hak ediyorlardı. Genelde ekonomiden, maliyeden, hukuktan, uluslararası siyasal ilişkilerden, toplumsal bi- limlerden, edebiyattan, müzikten, tiyatrodan, plastik sanatlardan pek bir şey anfadıklan yok- tu. Fakat anlamadıklan konularda yasalar çı- kartıyorlar, toplumun siyasal, sosyal, kültürel yaşamını beliriiyorlardı. Ülke de batağa gömü- lüyordu tabii... Ama onlan bu nedenle suçlamak haksızlık olurdu. Çünkü bizden oy istederken "Biz her şeyi biliriz!" dememişlerdi... Bizi kandırma- mışlardı yani... Ülkede her şey tıkınnda yürüse, kimsenin "mesele etmeyeceği", ama hiçbir şey yolunda gitmediği için şimdi herkesin tepesini attırdığı 800 milyonluk "çıkma" işinin "hayır" ya- ni da bu "kandınlmamış olmak" durumu olma- lıydı. Kendi kendimizi kandırmıştık, sözün kısa- sı. Ama "çıkma" işi ateşlemişti bizi. Çünkü bi- raz düşününce, "Bu vekillerhiçbir şeybilmiyor- lar, üstelik 'çok para' atıyoriar, öyleyse niye seç- tik bunları?" sorusuna gelmiştik. Sahi, biz sor- madan, etmeden niye seçmiştik bu vekilleri? Bu soruyu "nihayet" sorabilmek bile tek başı- na adam başı 800 milyona değerdi bence. Ah- maklıktan kurtuluşun da bir bedeli vardı... Bu be- deli ödüyorduk biz... Şems-i Fer Teyzem nur içinde yatsın, şer'deki "hayınn" bedelini ödüyor- duk yani... [email protected] Faks:0212-72384 97 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAH SOLD.\NSAĞA: 1/ XIX. yüz- yılın ikinci ya- nsından son- raAvrupalısi- 3 yaset adamla- 4 nnın»Osman- lı devleti için kullandıklan 6 deyim.2/Saf- 7 ran, amberve g misk kanştın- larak yapıian " güzel birkoku... Le- tonya'nın başkenti. 3/ Olağandışı olay- 2 ları anlatan öykü... 3 Yeterince aydınlık ol- 4 mayan. 4/Akarsuya- 5 tağı, mecra... Eski Mısır'da güneş tan- nsı. 5/ Kuşbaşı doğ- ' 9 ranmış koyun eti ve yufkayla yapıian bir tür kebap. 6/ Hollanda'nın plaka işareti... Bağ bu- damaya ya da ağaç kesmeye yarayan eğri bir bı- çak. II Yapma, etme... Derinliği az yemek kabı.. 8/ Yaldızlı... Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tah- ta. 91 Elli yaşma doğru başlayan yaşlılık öncesi bunama hastalığı. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Olgun olmayan... Ünlem. 2/ Çoban, deveci ya da göçerlerin giydiği uzun ve yakasız üstlük... Da- mıtma yöntemiyle elde edilen her tür içki. 3/ Tro- pikal bölgelerde yetişen ve yapraklanndan değ«- İi bir tekstil elyafı elde edilen bitki... Yeryüzü. 4/ Yanardağ kayalıklan arasında bulunan bir tür fel- dispat... Yan memnunluk belirten bir ünlem. 5/ Hayvanlann bağlandığı gölgelik. 6/ Utanç duy- ma... Pakistan'ın en büyük kenti. II Lisan... Iç- yağı. 8/Eski Yunankentlerindepazaryeri... Tan- ntanımaz. 9/ Kızgın bir şeyi tutmaya yarayan araç... "Türkiye bir sıcak ülke / Güneşi kocaman bir — " (Tahsin Saraç).
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear