23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 1 EKİN 2001 PAZARTES OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Yaşam Hakkı Siyasetin Ustündedir Halit ÇELENK Hukukçu T ürkiye Büyük Millet Meclisi'nde anayasanın 37 maddesiyle ilgili de- ğişiklikgörüşmeleri hız- la sürüyor. Basına ve te- levizyon ekranlarma yansıyan ha- berlere göre. tartışması en uzun sü- ren madde ölüm cezası olmuştur. Bu da ikı-üç saattir Anayasanın bu önemli naddeleri basında, üniversi- telerde ve kamuoyunda genişçe tar- tışılma oianağı bulsaydı bu çabuk- luk hoşgörülebilirdi, ama yıllardan beri el sürülmeyer bu maddelere AB'nin istekleri karşısında resmi geçit yapnniması kamuoyunun dik- katindenkaçmamaktadır. Anayasa- lar sık sıl değiştirilemediğine göre uzun yıllar yürürlükte kalacak olan bu anayasa hükümlerini kamuoyun- da ve Meclis'te ince eleyip sık do- kumak daha doğru olmaz mıydı? Bilindiği gibi Meclis'e gönderilen değişıklik tasansında "Savaş, yakm savaş tehdidi ve terör suçlan dışında ötümcezasıverikmez" hükmü yer alı- yordu. Yapılan tartışmalar sonunda "yakın savaş" öğesi "çok yakm sa- vaş'' olarak değiştirilmiş, ancak mad- dedeki "terör suçlan" öğesi korun- muştur. Böylece savaş, çok yalon savaş tehdidi hallerinde ve aynca te- rör suçlanndan ötürü ölüm cezası verilebilecektir. Bu yasal duruma göre ölûm ceza- sı kaldınlmamakta, kimi koşullara bağlanarak korunmaktadır. Biz öte- den beri ölüm cezasının tümden ve koşulsuz olarak kaldınlmasını sa- vunageldik. Çünkü ölüm cezası, ya- şam hakkuu yok eden bir cezachr. Çağcıl hukuk anlayışı, insan hakla- nnı hukukun temel taşı olarak kabul eder. Başka bir deyişle, insan hak- lanna aykın bir hukuk düşünüle- mez. Ünlü Yunan düşünürü Prota- goras'ın dediği gibi "Her şey insan içindir'' felsefesini kabul etmeyen bir hukuka "hukuk" denilemez. İnsan haklarnun basında ise ya- şam hakkı yer ahr. Bu hak dokunul- maz bir haİctır. Ölüm cezası işte bu hakka dokunmakta ve onu ortadan kaldırmaktadır. Öhım cezasının kal- thnhnasınm baş nedeni budur. Ko- nu tamamen ilkesd bir konudur. Hiç- bir ideoloji, bir siyaset ve partisel çı- kar bunun üstünde olamaz ve ölüm cezasının kabulü için gerekçe sayıla- maz. Bu fetsefe, ölüm cezasını savu- nanlan da savunan bir felsefedir. Yine "yakm savaş,çokyakm savaş" ve benzeri öğeler değişken, yoruma elverişli, her yöne çekilebilir kavram- lardır. Uygulamada keyfiliğe açık sözcüklerdir. Yaşam hakkı gibi do- ğal ve kutsal bir hak kişisel, parti- sel, siyasal hedeflere feda edilemez ve böyle bir düzenleme suçlannya- salhğı ilkesüıe de ters düşer. "Terör suçu" öğesi MHP tarafın- dan siyasal ve partisel nedenlerle ileri sürülmüş ve tasanda yer almış- trr. Böyle bir öneriyeevet dryenöte- ki partüer de siyasal dürtülerin et- kisiyle oy kullanmaktadırlar. Bura- da önemle anımsatahm ki hiçbir uluslararası sözleşmede ölüm ceza- sı için terör öğesine ve ıstisnasına rastlanmamaktadır. Bu açıdan böyle bir hüküm, ölüm cezası ile ilgili uluslararası ölçütle- re de yabancı kalmaktadır. Içınde bulunduğumuz siyasal or- tamda, AB'nin de yönlendirmesiy- le anayasanm 37 maddesinde deği- şiklik yapma firsatı doğmuştur. Bu yeterli ohnamakla beraber (ki biz anayasanın tümden yenilenmesi dü- şüncesindeyiz) ölüm cezasının kal- dınlması konusunda ortaya önemli bir firsat çıkmıştır. Bu firsatın doğ- nı ve yerinde kullanılması gerekir. Bu firsatın, insan haklanna aykın ve siyasal nedenlerle yok edilmesi Türkiye'nin insan haklan ve hukuk devleti savaşımında kara bir sayfa ola- rak yerini alacaktrr. Unutuhnamahdır ki terör geçici- dir, yaşam hakkı ve insan haklan ise kalıcıdır. r ARADA BİR AYŞEN LAÇtNEL Egutma Doğru Yönlendirme Terör dil, din, ırk tanımıyor. Matrix filmini izledi- niz mi? Matrix fılmiyie 11 Eylül'deki terör olayları arasında kurgusal benzeriikler bulabildiniz mi? Bil- miyorum. Belki 11 Eylül'deki intihar saldınlanna sı- radışı bir bakış olarak değerlendireceksiniz bu yak- laşımımı. Matrix'de bilimsel araştırmalar sonucu yaratılan yapay zekâ insanlığa tehdit olarak döner. Kendi ya- rattıklan bilgisayartara yenik düşmek ve onlann tırtsağı olmaktehlikesiyle karşı karşıyadır insanlık. Ancak bir kurtancı, durumu fark edecek ve yaşa- nanların görülenlerin sanal olduğunu anlayarak mücadeleyi başlatacaktır. Ben ETV'deki Liberal Platform adlı programımda bu olguyu işledim, il- ginç oldu. ABD de belki süper güç olmanın rahatlığıyla "ba- na bir şey olmaz" dedi ve korunmasız, hazırlıksız böyle bir saldınya uğradı. Masum insanlann zarar gördüğü, ABD'nin prestij kaybı diye görülebilecek, hedef büyüten terör, küreselleşmede başka soru- lan getiriyor akla. Şimdi yapılması gereken teröre karşı küresel işbirliği. Düşman belli değil ya da bu eylemi yapanlar he- nüz üstlenmiyorlar yaptıklarını. Bir de Usame bin LacNn'in yaptığı görüşü ve onun Müslüman olma- sı, Müslüman birini Müslüman bir ülke nasıl düş- mana ya da bir Hıristiyana teslim edebilir diyor Af- ganistan? Peki bir Müslüman nasıl masum insan- lan öldürür? Adalet, inanca, dile, millete göre fark- lı mı işler? Yoksa adalet önünde herkes eşit midir? Terör hangi milletten, dinden gelirse gelsin ba- ğışlanmaz. Hangi ülkeye yönelikse de hoş görüle- mez. Şimdi tüm ülkeler özellikle AB ülkeleri, ABD kendilerinin de teröre yenik düşebileceklerini, te- rörle göz göze gelebileceklerini düşünür oldular. Yıl- larca kendi vatanımızı kemiren kadın, çocuk, yaş- lı, genç demeden hertürlü işkenceyi, acımasız sal- dınlan, cinayetler işleyenleri savunan insan hakla- n mahkemeleri acaba kendilerini sorguluyorlar mı? 11 Eylül'deki terör eylemini yapanlann haklannı korumak için mi çalışıyorlar yoksa bu kez de? Bir ülke bütünlüğüne, masum insanların can, mal güvenliğine yönelık her tür saldın teröf dür. Terörün ülke farkı, din farkı, dil farkı olamaz. Eğrtimin amacı gelişmiş beyinleri ve yaratı- cılık gizil güçlerini (potansiyellerini) doğru yön- lendirmektir. Doğru yönlendirme evrensel gelişimi esas ala- rak kişinin hem kendisine hem çevresine yarar ge- tirecek çalışmalar yapmasını sağlamaktır. Geliş- miş zekâlar, güçlü kurgular, planlı bir eğitim felse- fesi, adaietli bir işleyiş ve üretimi destekleyen po- lit'kalarla kazanılır. Uretim yapacak ortamlar yara- tılmaz, fırsat eşitliği sağlanmazsa düşünen beyin- ler yaratıcılıklannı, gelişim ve insanlığın mutluluğu için çalıştırmazlar. Hınç alma duygulanyla vartıkla- nnı başka boyutlarda ispat etmek isterîer. Yine geldik eğitimin önemine.. yine geldik fırsat eşitliğine ve üretime önem verilmesi gerektiğine. MAVt DE\İZ TATİL EVLERt Türkiye'nin cennet köşesi, mavi bayrak ödülü, Marmaris Turunç Koyu'nda denİ2e sınr, yüzme havuzu, havuz bar, sabah ve akşam zengin açık büfe, her cumartesi havuzbaşı barbekü parti, tüm pide ve pizza çeşitleri, odalarda müstakil elektrikli şofben, klima, müzik, telefon 0-2 yaş ücretsiz, aynı odada üçüncü kişi %50 indirimli Iki Kişilik Odada 1 Kişi 7 Gece 8 Gün 150.000.000.-TL Rezer\asyon Tel: 0.252.476 71 90-91 Fax. 0 252 476 70 07 www.hotelmavideniz.com Fethiye Çalış Plajı'nda denize sıfır, canlı müzik. Cumhuriyet okurlanna tanıtım amacıyla ekim sonuna kadar. Y.P. 11.000.000 - O.K. 8.000.000 Can Motel - Fethiye Tel: 0252 622 12 07 Milletvekili Kimliği, Kişiliği, Haklan Osman KILJÇ DSPîstanbul Milletvekili D eğerli Cumhuriyet okurlan.(*)Med- yamız ve kamu- oyumuzun haklı olarak üzerinde duyarlılıkla (hassasiyetle) dur- duğu milletvekili kimliği, kişi- liği, haklan ve ödevleri üzerine çok kısaca göriişlerimi belirt- mek istiyorum. Anayasamızda milletvekille- rinin konumunu doğnıdan belir- leyen düzenlemeler içinde, en çok tartışma yaratan düzenle- meler 82., 83. ve 86. maddeler- deki düzenlemelerdir. 82. madde: Milletvekilliği ile bağdaşmayan işleri düzenlemek- tedir. Mevcut hali ile bu madde, ka- mu ilintili görevlere kısıtlıhk getirmekte ve bunun dışındaki bağdaşmayan görev ve işlerin kanunla düzenlenmesini öngör- mektedir. Bu düzenlemeler yetersizdir. Doğnıdan anayasada ya da 82. maddenin son fıkrasının verdi- ği olanakla ve yasayla, yapıla- cak düzenleme ile, milletvekil- lerinin yasama ve denetleme asal görevlerinin dışrnda hiçbir özel ya da resmi görev ve iş yapma- ması hüküm altına alınmalıdır. 83. madde: Yasama dokunul- mazlığını düzenlemektedir. Mevcut hali ile bu madde yasa- ma sorumsuzluğunun yanında, ağır cezayı gerektiren suç hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak kaydıyla, ana- yasanm 14. maddesindeki du- rumlar dışında tüm suç isnatla- nna karşı bir dokunulmazlık ön- görmektedir. Bu düzenleme de yetersizdir. Milletvekillerinin Meclis çalış- malanndaki oy ve sözlerinden, Meclis'te ileri sürdükleri düşün- celerden dolayı sorumlu tutulma- ması, yani yasama sorumsuzlu- ğu dışındaki her türlü suç isna- dı karşısında sorgulanabilmeli, yargılanabilmeli, ancak hiçbir şekilde kişisel özgürlüğü bağlan- mamalıdır. Meclis karan olma- dıkça tutulmamalı ve tutukla- namamalıdır. Böylelikle Meclis çalışmalannı sürdürmesi sağ- lanmalıdır. 86. madde: Milletvekillerinin ödenek ve yolluklannı düzenle- mektedir. Bu madde mevcut ha- li ile bir kamu görevi olan mil- letvekilliğinin sadece ücret bö- lümünü düzenlemekte, özlük haklannın diğer unsurlannı ve en önemlisi sosyal güvenlik hak- kuu düzenlememektedir. Anayasanın 10. maddesinde- ki eşitlik ilkeleri ve 60. madde- sindeki herkesin sosyal güven- lik hakkına sahip olacağı ilke- leri ışığında bakıldığında, mil- letvekillerinin de eşitlikçi bir düzenleme ile sosyal güvenliğe hakkı olduğu görülecektir. So- run, bu hakkm ayncabksız, eşit bir düzenleme ile hayata geçiril- mesinde düğümlenmektedir. Bu konu "kryakemeklüik'' ta- nnnlaması ile taraflan arasında adeta bir savaşa, kan davasına dö- nüştürülmüştür. Oysa sorun son derece yaluı- dır: Ortada bir hak vardır. Bu hakkın eşitlikçi bir şekilde ana- yasaya, teamüllere, görenekle- re ve dünyadaki ömeklerine gö- re düzenlenmesinden ibarettir. Şu anda 86. maddede bir de- ğişiklik yapıhnaksızm mevcut hukuka göre de çözüm bulmak olanaklıdn*. Milletvekilleri seçildikten son- ra, Emekli Sandığı ile ilişkilen- dirilirler. Bir kamu görevlisi, bir devlet memurunun intibakı nasıl yapı- lıyorsa öylece intibaklan yapı- lır ve emekliliğe esas kesenek- leri üzerinden sandık üyesi ya- pılırlar. Her devlet memurunun emek- lilik için yerine getirdiği şartla- n sağladıklannda, emeklilik ta- lebinde bulunurlar. Her Türk yurttaşı gibi milletvekilleri de 2829 sayılı hizmetlerin birleşti- rilmesi hakkmdaki yasadan ya- rarlanabilirler. Bu yöntem anayasaya da Ana- yasa Mahkemesi'nin ölçütleri- ne de uygundur. Şahsen ben, emeklilikle ilgi- li işlemlerimde her yurttaşm bağlı olduğu hizmet birleştirme yolunu izliyorum. SSK mensu- bu işçi olarak 25 hizmet yılı ko- şulunu tamamlamış olmarna kar- şın hizmet birleştirme yasası- nın aramış olduğu son 7 çalış- ma yılında en çok prim ödeni- len sosyal güvenlik kurumundan emekli olma koşulunu yerine getirmek için, prim ödemeye devam ediyorum. 3.5 yıllık sü- reyi tamamladığımda her yurt- taş gibi sandıktan emeklilik ta- lebınde bulunacağun. öte yandan, milletvekilleri- nin emekli olduklannda, ma- kam tazminatı, temsil tazmina- n adı altında, üst düzey kamu gö- revlileri için öngörülen ödeme- ler kapsamına alrnıp alınmama- sı ayn bir tartışma konusudur. Aklıselimle tartışılıp anayasa- ya, teamüllere, dünyadaki ör- neklere ve kamuoyu vicdanma bakılarak sonuçlandınlacak bir husustur. Şu anda gündemde olan, 86. madde değişikliği, sosyal güven- lik haklannın yasayla düzenle- mesini öngönnektedir. Bu deği- şiklik, Meclis 'in değerlendir- mesindedir. Velev ki kabul edil- se bile, hem hukuk, hem etik açısmdan anayasanm 10. ve 11. maddesıne aykın düzenlemeler yapılmasına olanak verir şekil- de yorumlanması ve kullanıl- ması söz konusu olmamalıdır. Yukandaki görüş ve önerile- rin bir yurttaş olarak ne kadar ya- nnıdaysam, bir milletvekili ola- rak da yanındayım. Ancak bilin- melidir ki ben bir partinin üye- siyim. örgütlü yapılar yasalara uygun kurallan uyannca, yet- kili organlannın kararlan ile yö- netilir. örgütlü yapının öğelerinin katkılannı meşru örgüt zemin- lerinde yaptıktan sonra oluşan tavnn, karann gereğini yapma- sı, örgütlü yaprnın gereği oldu- ğu gibi, ahlakın da gereğidir. (*) YaMaşık30yıllık sadık bir Cumhuriyet okuru olarak ken- dimi bu büyük ailenin bir bire- yi kabul ediyorum. Gazetemizin sütunlannda ilk kez yazmanın heyecanım yaşıyorum. Edebiyat ile Müfredat Kalblnizi Koruyun TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/lstanbul Tel: (212) 212 07 07 (pbx) (10 hat) Faks: (212) 212 68 35 Yasemin YAZICI S on zamanlarda kimi eğitim kurum- lannda -ki bunlar çoğunlukla orta sı- nıf ailelerin devlet okullanndan umut kesip gönderdikleri özel okullarda- kitap okumayı özendirmek için türlü etkin- likler düzenlenmekte. Yazarlar, konuşmalar, okuma günleri, imza günleri.. gibi etkinlik- lere katıhnakta. Ancak eğitimcilerin de ne kadar okuduk- lan üzerine ciddi kaygılar duymak gereki- yor. Düşünüyorum da boş saatlerinde kaç öğretmen eline kitap ahp okumakta ya da yanında bir firsat bulur okunım diye kitap taşımakta? Edebiyat günlük yaşamda, tıpkı sanat gi- bi ikincil bir yerde, yalnızca meraklılanyla hâlâ var ohnayı sürdürüyor. Eskiden -daha yakm zamana kadar- liselerde edebiyat bö- lümünü seçenlerin çoğu, fen dersleri zayıf olduğu için orada okurdu (Burada az sayı- da gerçek edebiyat gönüllüsü olup kendi is- teği ile orada okuyanlan kastetmiyorum). Böylece edebiyat okulda da ikincil bir ko- numdaydı. Oysa edebiyat bölümü diye ayn bir kol ola- bilir, ama bir öğrenci için yol aynmı ohna- malıydı. Şimdilerde okullarda fen ve ede- biyat diye dersler bölümlere aynlmıyor; ye- ni bir sisteme geçilmiş. Lise ikiden sonra Türkçe-matematik-fen bilimleri, sosyal bi- limler ve yabancı dil olarak aynlmakta. He- def; üniversite puarunı tutturmak, bir yere kapağı atmak, kullanılmayan bir diploma al- mak, meslek sevgisiz bir yasama haztrlan- mak... gerçek hedef bu. Oysa edebiyat hem fen hem de sosyal bö- lüm öğrencileri için gerekli. Bir doktor da, bir tarihçi de edebiyat bilgi ve zevkini ne- den edinmesin? Yıllarca edebiyatı, yalnız- ca sosyal derslerin peşine takarak ona bü- yük kötülük edildi diye düşünüyorum. San- ki yaşamımızda edebiyat azımsandıkça, ka- balık ve kıncılık da daha çok arttı. Edebi- yat insanlara, kendisine benzer benzemez başka yaşamlan, hayatm farklı dünyalarmı vererek insarun içsel zenginliğini pekiştirip düşünsel açılannı genişletirken... zamanla "Edebiyat yapma be" ölçülerine düştü. lle- tişim dili çürüdü, kurudu, güdükleşti... So- nunda ne yazık ki "gücünü yitiren edebiyat" oldu. Edebiyatın gücü neydi? Sanınm bunu, uzun zamandır Cumhuri- yetgazetesinin yayımladığı kitaplan, ki -ar- tık birkaç kitaplık rafmı dolduruyorlar-, dö- nemin Milli Eğitim Bakanı H. Ali Yücel'in yazdıgı önsözü özenle okumanuz gerekiyor. "Hümanizma ruhunu anlama ve duyma- da ilk aşama, insan varhğuun en somut an- lanmı olan sanat yapıtlaruun benimsenme- sidir. Sanat dallan içinde edebiyat, bu anla- tmun düşünce öğeleri en zengin olanMfar. („) Zekâsmm her yüzünü bu türlü yapıflann her türtüsüne döndürebümiş uluslarda dü- şüncenin en silinmez aracı olan yazı ve onun mimarisi demek olan edebiyatın, bütün Idt- lelerin ruhuna kadar işleyen ve sinen bir et- kisi vardır. (...) Hangi ulusun (dtaphğı bu yönde zenginse o ulus uygarhk dünyasmda daha yüksek bir düşünce düzeyinde demek- tir." Tarih: 13 Haziran 1941. Doğrusu, artık eğitim sorumlulannm da- ha geniş çapta düşünmeleri gerekiyor. O müfredat programlannın, çocuklan hayata daha yakın tutan, kendi kişiliklerini bulma- lan, korumalan için yardımcı olan diploma- yı aldıktan sonra diplomayı almaktan değil, öğrendiklerinden kendini mutlu duyumsa- yan bir eğitim vermeleri gerekiyor. Yoksa, yaşamda hiçbir karşılığı olmayan bilgiler, İcöhnemiş yöntemlerle hele devlet okulla- nnda hâlâ okumak, adam olmak için can atan onca çocuğa çok yazık edihyor. Bu ezber bil- giden usanmış çocuk, büyüdügünde, içine dolan sıkmtılan adlandıramayan, kolaylık- lara kaçarak var olmaya çalışan, kurnaz ve doyumsuz, hep tüketici olan erişkinin çocuk- luğu değil mi? Üsteük, öyle bir toplumuz ki teknolojik gelişimlere karşı duyarsız ve heyecansız, sanki yalnızca lüks tüketmek için uygula- yımbilimle (teknolojiyle) ilgileniyoruz. An- cak bilimsel meraklardan, bilimsel tutkular- dan uzak, teokrat bir toplum yapılanması: Tüm teknisyenler, ustalar, çn-aîdan küçüm- senen bir smıf, bu yüzden basit bir elektrik onanmmda bile yüzlerce sorun yaşanıyor gündelik hayatta. Ustalann biri yapıyor, öte- ki bozuyor... Neden? Hiçbirinin sosyal ya- şamdaki yerleri onlara mesleki bir özgüven vermiyor. Kendilerini yeterince saygın his- setmiyorlar, böylece işlerine gerekli saygı- yı duymadan yarnızca ekmek parası kazan- mak için yapıyorlar. Bir yanda yeniliklere dudak büken bir toplumsal ifade, öte yan- da kopyacı tezlerle dolu akademik bir ha- yat! Bunu her akademisyen için düşünmü- yonız elbette ama... ortada kanıtlanmış bel- geler dolu.. çünkü kıskançhklar içinde bir- birini ihbar ediyor insanlar. Üstelik, gerçek bilim insanlan için bu ne kadar umut kın- cı. Ne kadar üzücü, bir toplum için... Yazın (edebiyat) dersleri herkese her za- man gerekir. Bırakın hem sosyal bölümler hem de fen bölümleri okusun, her gencin sı- nıf geçmekten öte yasama biçimi edindik- leri bir yasama biçimi olsun. Edebiyat ve sa- nat yaşamın tekdüzeliğine belki de tek ça- re.. onca iş güç sıkıntısına karşın yeni ya- şamlara, düşüncelere ya da bildiğimiz ama göremediğimiz her şeye bakmanın tek yo- lu okumak. Hayır, sıkmtunızı unutmak için değil, sıkmtunızı yaratan olgulara belki bi- raz daha farklı bakmak için, yoksa televiz- yonun karşısmda yıllardrr zaten avutuluyo- ruz. Üstelik edebiyat, yaşamın gerçek yüzü- dür ve tüm dünya insanlannı kucaklar, dün- yanın hangi ülkesini görürseniz görün, iyi yazılmış bir romanım okumamışsanız, ek- siktir gördükleriniz. Edebiyat ve sanat, in- sanı dünya vatandaşı yapar. Her eğitimden, her suuftan, her yaştan gelen insanlar "ede- biyat dünyasma" katılabilirler. Edebiyat ya- zarlannı da okuyuculannı da zenginleştiren, bu çeşitlilik değil midir? Umanm bir gün müfredat, edebiyatın yani hayatm sesini du- yar. Ya bu sokak hayatımızm dağuııklığı, kir- liliğine koşut insan ilişkilerindeki kabalaş- ma ve kurnaz aklın zaferi, ya da... "St. Nicholas PARK OTEL" *** Doğanın ÖzündeTatil (Çam ağaçlanyla çevrilı, sahn, sem, güleryüziü, dost bir ortamda keyifii bir tml için...) • Açık büfe kahvalh. akşam yemeği • 2 yüzme havuzu (l'ı kaydıraklı) • Mını maıket, büardo, masa tenisı, atan • Odalarda telefon, sıcak su. balkon, mûzıiyayuu, keül.vanülatör • Hamam, sauna • Yûıüyüş, çevre gezilen, paraglidıng, at tulan. dalış, tekne turlan • Ocretsiz gûnlûk gazetenız Y.P. kişi başı gûnlük 22.000.000 Rezervasyon ve bilgı ıçın: 0 252 - 616 63 >3 / 616 63 56 Bilgi için iotenıet "www.fethiye.nef ten celimizin sayfaknna ulaşabilirinız. e-mail: nic.parkotel@superonliDe.com St Nkkobs PARK OTEL - Hisıröıü/ÖIİDENİZ-FETHİYÎ "Cumhuriyet okurlanna %1( indirim" BODRUM Yeşil ve Huzurlu BİTEZ'de HOTEL NATUR * • * Ekim Tam Pansiyon 20.000.0OO.-TI Odalarda klima, minibar, TV, saç kurutma, balkon, sauna, fitness, tenis, bisiklet, yüzme havuzu, kapalı açık restaurant, bar, snack bar. Tel: 0 2 5 2 - 3 6 3 7 7 7 4 (5 H a t ) Fax: 0 2 5 2 - 3 * 3 7 7 8 3 YÜKSEKÖĞRETtM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZt BAŞKANUĞI'NDAN DUYUMÜ 2001-ARAUK DÖNEMİIİSANSÜSTÜ EĞrtİM" GÎRİŞ SINAVIM (LES) ^ * JKAHLMAKİSffiYENLERfi* .. , . :.*.i*r.-....,, DtKKATİNE! - 1. 2001 Aralık Döoemi Lisınsüstü Eğitimi Gınş Sına- vı (LES), öğrencı Seçme ve Yerleştinne Merkezı (ÖSYM) tarafindan 2 Aralık 2001 tarihınde ünırersıte rektörlüklenrruzın bulunduğu Adaıa, Afyon, Ankaa, An- talya, Aydın, Balıkesır, Bolu, Buna, Çanakkale. Denızlı, Dıyarbakır, Edirne, Elazığ, ErTunm, Eskişehır, Cazıan- tep, Hatay, Isparta, Içel, Îstanbul, kmır, Kahramannaraş. Kars, Kayseri, Kınkkale, K.ocaeh, Konya, Kütahja, Ma- latya, Manisa, Muğla, Niğde, Salarya. Samsun. Sıvas, Şanlıurfa, Tokat, Trabzon, Van vt Zonguldak ileri ile Lefkoşa'da yapılacaktır 2. Türfcıye'de bir lisansüstü egıtinı progranun«a öğre- nim görmek isteyenler LES'e gırmek zoruniadıriar. Adaylann LES'ten, başvurduğu hsinsüstü progranın pu- an türünde en az 45 puan almalan gerekmektediı. 3. 2547 sayılı kanunun 418 styılı Kanun Hükmünde Kararname ile değışik 33. maddesi uyannca, ıraştınna görevlisi kadrolanna atanmak suretıyle yûkseköğretün kurumlan tarafindan yurtdışına lisansüstü öğrenim gör- mek üzere gıtmek ısteyen adaylar ile 1416 sayılıkanun ve 492 sayılı Kanun Hükmıinde Kararaanıeye dayalı olarak yükseköğretım kurumlanıun öğretıın elemanı, kamu ku- rum ve kuruluşlannın uzman personel ıhtiyacnın karşı- lanması amacıyla, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafin- dan resmi-burslu statüde yurtdışına lısansustu öğreninıı görmek üzere gitmek ısteyen adaylann da bu sınava gır- meleri zonmludur. 4. YüksekögTetim kurumlan, anştırma göıevlilerinın atamalannda dığer değerlendırme ölçütlennuı yani sıra LES sonuçlannı da kullanacaktır 5. 2001 Aralık Dönemı LES'e başvuru süresi 1-12 Ekim 2001 tanhlen arasındadır 6. Bu sınava en az lisans dıplomasma sahip olanlar ile sınavın yapıldığı tarihten itibaren 1 yıl içisde bir lisans programmdan mezun olabilecek durumda buhmanlar gı- rebilecektir. 7. LES'e yabancı uyruklu öğrencıler de guebılecektir. 8. Bütün yükseköğretım kurumlan lisansüstü eğrbır için öğrenci seçerken, LES sonuçlann ilgili mevzuat da- hilinde kullanacaklardır. 9. Bu sınavda adaylara sayısal ve s«zel bölümdeo olu- şan bir yetenek testı uygulanacak, het aday için sayısal. sözel ve eşit ağıriıklı üç ayn LES puaıı hesaplanacak ve sonuçlar adaylann adreslerine sınav scouç belgesiyie du- yurulacaktır. LES sonuçlan, sınav tarüınden itibaren ib yü süreyle geçerii olacaktır. Sınav Türkçe yapılacakür. 10. Hangi lisansüstü programlara hâgi puan türünde ve en az kaç puan almış adaylann kabu edüeceğı ı!e ay- nca bir sınav yapılıp yapılmayacağı yüksekögretım ku- rumlan tarafindan karara bağlanacak ve adaylara bu ku- rumlar tarafindan duyurulacaktır. 11. LES'e başvurmak isteyen adaylaı, 200000)(iki milyon) TL. karşılığında 2001-LES Aralk Dönemı Kıla- vuzunu, Başvunna Belgesını, Sıav ÜcretiBanka Beigesi- ni ve soru örneklenni içeren kitapçığı inıversitebrden alacaklar ve kurallara uygun olarak dolduıduklan B^VTJT- ma BelgesınL 20.000.000 (yirmı milyon) TL olan smav ücretini bankaya yatırdıklannı gösteren Banka Bdgesı ÖSYM Kııponu ile birlikte yine üniversitelere teslinede- cekierdu-. LES'e başvuracak adaylardan bir lisans prograrraidan mezun olabilecek durumda bulunanlar kendi üniveraele- rinden, mezun adaylar ise istedikleri üniversitedeı baş- vurtna evrakım alacaklar ve doldurduklan başvumabel- gelennı mezun olmayan adaylar kendi üniversıtebme, mezun adaylar ise ıstedıklen ünıversiteye onaylatanttes- lım edeceklerdir. Açıköğretım programlan öğrencikn bu onayı bağlı bulunduklan bürolara da yaptırabüecekerdir 12. LES üe Ugılı danışma için (312) 2«8 80 50ıÇok Hatlı Santral) (ÖSYM) numaralı telefona başvurukfadir. ÖSYM BAŞKAMJĞI Basm: 53641 SEVGtLİ MÜJDAT Seni yitirişimizin birinci yılında, becve ailem seni özlemle anıyoruz. Hiçbiriırİ2, özellikle de Tuğçenur, Tuğba ve Ahmetseni hiç unutmayacağız. Prof. Dr. ÖMERIŞBK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear