Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2001 SALI
14 LJ.K. kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Bir Idtap, bir oyım, ild ölü"Hyatroyuhafife alamnakhna şa-
şayım" demiş Macide Tanır bir za-
manlar. Şimdilerde ise son iki sözcü-
ğü "akhndanşüphetiyim" diye değiş-
tirmiş. Tiyatroyu üretenin de, izleye-
nin de beynine çakılması gerekenbir
özdeyiş niteliği taşıyor "Tîyatromuı
Cadısı''nın bu sözleri.
"Tiyatronun Cadısı", tiyatromuz-
da yaşayan en "tademfi" kadın tiyat-
ro sanatçısı olduğunu söyleyen Ma-
cide Tanır' ın Bilgi Yayınevi'nden çı-
kan anı kitabının başlığı. Yaşı ondan
küçük tüm Ankaralı tiyatroculann
"Macide AMa"sı Istanbul'a göçeli
epeyce oldu. Devlet Tiyatrolan sanat-
çısı olarak Türk izleyicisine armağan
ettiği onca unutulmaz sahne yoru-
mundan sonra Istanbul'da özel tiyat-
ro, televizyon ve sinemada birkez da-
ha seyircisiyle buluştu. Niteliği tar-
tışılmaz oyunculuğu yanında, laik
Cumhuriyet kızı olma temelinden
kaynaklanan idealist, düriist yaklaşı-
mıyla, eleştiriyi "hakaret" sayan ti-
yatro çevresinde epeyce can yakmış
açık sözlülüğüyle, kültüre ve sanata
olan tutkunluğuyla, tiyatromuzun
unutulmaz "kişilik''krinden biri ol-
duğu da yadsınabilır mi?
Dünyasını okurlanyla sere serpe
paylaştığı bukitapta üç Macide ile bir-
liktesiniz 350 sayfa boyunca. Önem-
li oranda "tepemdeld Madde" de-
diği "sanatçTyla. yer yer "içimdeki
çocuk" dediği muzip "cin
B
le ve top-
lumumuz içinde yüzyıhn ilk yansın-
da başlayan var olma serüvenini 21.
yüzyıla taşıyan insan ve kadın, ken-
di deyişiyle "sade" Macide'yle. Bu
üç boyutlu renkli öykünün içinden ge-
çerek "gerçekMadde"yi keşfetmek
okura kalıyor. Çoğumuzun "hayan ro-
man"dır sorulacak olursa... Tiyatro-
nun Cadısı'nın bizimle paylaştığı ya-
şantılar ise "sinema" çeşnisi taşı-
yor.. ysel dinamikler
• Necati Cumah'nın oyunlan ne zaman aklıma düşse görüntüler ve sesler belirir
belleğimde. Oyunlarında, pek çok şiirinde ve öykülerinde yansıyan ince duyarlılığı içiçe
yaşayan özel bir insandı. Macide Tanır'ın, niteliği tartışılmaz oyunculuğu yanında, laik
Cumhuriyet kızı olma temelinden kaynaklanan idealist, dürüst yaklaşımıyla, kültüre ve sanata
olan tutkunluğuyla, tiyatromuzun unutulmaz 'kişilik'lerinden biri olduğu yadsınabilir mi?
1- Macide Tanır, 2- Dilek Türker, 3- Melahat Özgü, 4- Necati Cumah.
Necati Cumah'nın oyunlan ne za-
man aklıma düşse görüntüler ve ses-
ler belirir belleğimde. Cumah'nın
oyunlannı "metin" olarak düşüne-
mem. Yazann belli başlı tiyatro ya-
pıtlannın göstergeleri ne yapıp edip
içinde bulunduklan metni aşarak gö-
rüntüye ve sese dönüşmüştür.
Bu nedenle de kimi oyunlan büyük
sanatçılann parlak yorumlanyla taç-
landmlmış, kimi oyunlan da önem-
li yönetmenlerin imza attığı sinema
yapıtlannı oluşturmuştur.
Tiyatromuzda kırsal kesim gerçek-
çiliğı akımını oluşturan onlarca oyun
arasında, sözgelimi "Boş Beşjk"in,
"Susaz Yaz"ın özel bir yeri vardır.
Çünkü Cumalı'nnı oyunlarında yal-
mz belirli toplumsal gerçeklere par-
makbasma amacı değil, o gerçekler
içinde var olan insanlann yaşantıla-
nndaki iç dinamikleri de sahne dına-
miğinin bir parçası yapma çabası var-
dır. Bu çabanın yoğunluğu ılışkilerin
Parmakkapı Sanat Galerisi
6
Ustalarla
Şakalar'
BURCUGÜNÜŞEN
"Bu dar kapıdan
içerigirengirdL Kim-
ler mi? Bilmem. Ko-
tay mı? Deneyingücü-
nüzü, kurundüşünü-
zü.Ahenktibirsesgö-
türüyor beni düşler
evinin merkezine."
Resimlennde fan-
tastikbirevren kurgu-
layan Mehmet Uy-
gun, renkçi ve naıf
bir doku anlayışına
sahip: "Boyayı tüp-
ten sıköğım gibi fir-
çayla sürerek değil
ama tamponlayarak
yaptığımhgürlerirö-
latifbir etki oluşacak
şekilde resimlemeye
çaüşıyorum. Bu her-
hakledoku rutkusun-
dan kaynaklanıyor."
Resimlerinde sanat
tarihindeki klasik ya-
pıtlara göndermeler-
de bulunan ressam.
geçmişte ülkemizde
böyle yapıtlar üretil-
mediği için kıskanç-
lıkla kanşık bir duy-
gu içine girmiş. Bun-
lan kendi tarzında
resmedip yurduna ta-
şımayı koymuş aklı-
na. Böylece ortaya
'Ustalarla Şakalar'
başlıkb mizahi yakla-
şımh bir dizi resim
çıkrmş. "Bu ressam-
lann evrenselkültüre
çok büyük kaüalan
olmuş. Onlara duy-
duğum sayguun ya-
nında ben de tyi bir
ressam olarak böyle
bir ironiyapma hak-
kını kendimde bul-
dum. Yani şakalaşı-
yorum onlarla.Bir de
onlan kendime dö-
nüştürüyorum. On-
lann yapıüan bana
dönüşüyor/'
Resimlerindeki
netliğin kişiliğinden
kaynaklandığını be-
lirten Uygun, resmi-
ni kurgularken mate-
matikten yararlandı-
ğını söylüyor: "Ben
bir abenk detisiyim.
Evreninkendisininde
bir ahengi var. Biz in-
sanhrbozuyoruzonu.
Matematiği çok sevi-
yorum. Kendi evre-
nimde de o matema-
tiği uygulamaya çah-
şıyonım." Uygun'un
fantastik dünyasının
beslendıği kaynaklar
geçmişinde yatıyor.
Yedi yaşına kadar ya-
şadığı eski Istanbul
evinde; *O ahşap ev-
de, o küerti ve avluhı
evde. Anneannemin,
dedeminanlathğıma-
sauarda, mitotojik hi-
kâyelerde, destanlar-
da-"
l o ı ı i ) a*3 a* 78
ızıım-
K A R Ş I
S A N A T
ÇALIŞMALARI
GRAVUR
Altan Adalı G01»r Akalan Nevzat Akoral Mus\at» *»U«r
Muammer Bekır Allye Berg*r Ssbrl Berkel Çelln Bllgln
S«ma Boyancı Cih«t Burak Ihsan Çakıcı Dsvrlm Erbll Hayrl
Esrne- Şaklr Göhçobağ Gûng&r Ibllkçi Mûrslds Içmall
Ismaıl IIHan E'gın Inan Asım l?ler Ayşegül izer Öz«r Kabaa
Emln Keç Ahmet Aydın Kaptan Fsthl Karakaç F*V2l Katakoç
Fethl Kayaalp Ercûmsnt Kalmık Mshmet Koyunoğlu
L*opolt)-Levy Uelek Malıcı Hayat! Milman Hasan P»kmejcl
Hatlp Pektaş Musttla Pllevnall Marla Scıer Teoman
Südor Gülasren Südot Muhammat Şeng6< Suleyman
Saım Tskcan Favzı Tütekçi All Itmall lûremen Bitgahan
Uzuner Turgut Zalm Altan Adah Gülar Akalan Navxat Akoral
BAŞLANGICINDAN BUGÜNE
TÜRKİYE'DE GRAVÜR
SERGİSİ
19 Ocak-19 Şubat 2001
Galer.mız Pazar Hariç Hefgün lO'OO - 2 1 M Saatten Arasında Aç:ktr
İstikfai Caddesı Bhamra Pasajı No: 25&203 Beyogkj İSTANBUL
(212) 245 15 08 - 245 37 00 info@karsi.com www.karsi.com
iyihava
kötühavaPtnmbe
İSM1.İJH
TuUb^ı Balvuı No- 120-122 TdalB
Td (0212) 254 96 9t
BOSTANd , ... . . . .1
C Ü M B Ü Ş ^ ^ ^
HER AKŞAM 02.00'a kadar
panlıFasd
UmlBiı İçki, limltsiı Yemek
RezcnmrOD:0(Zl<) 373 62 39
AKSANAT
PRODÜKSİYON
TİYATROSU
ZeynepAva
Z. Su Kasapojlu
YBncbnı:
OuyBU Sajjırojlu
Mttrft
JoelSlmon
Oysnodar
KSksal Engûr
TllbeSaran
CöneytTürel
Güler Ökten
Yavuz Pekman
Tam: 4.000JOO Tl Ogrenct2X003300U.
AKSANAT, Trt (021O 2S2 35 «0-01
tiycrtrooyunevı
0212 2516060 www.tiyatrooyunevi.com
HLzdietçlLerBtji: Hahir Günvray Drım«tur«i: Çatln Sarıkartıl
Sıhnı Taıtrımı: Clauda Lton, Stllm Şirııl
•yuncuiır-. Alpar Dtvtlioglu, GDvın lnct, Hahir Güntiray
26 Ocak Cuma 20.30 27 Ocak Cumarlesi 21.00
Biletler, Adam KKabevi (Beyoğiu),
lletişim K'ıtabevi (Kadıkey) ve gi$ede.
Rezervasyon: 0 2 u 254 96 96
İSM 2. KAT
Tartaba* Butvan No: 120-122, B«yo4Uı
E F E S Pilsen'inkültüıve sanata katküan artaıak siırecek.
tutku boyutunun yakalanmasını sağ-
lar. Sinemacüann "j'akmçekim'' ola-
naklanm, tiyatroculann ayırtılı (nü-
ansh) yorumlar kotarma şansını ya-
kaladıklan metinlerdir bunlar.
Öyle olmasa, yapısal açıdan dört
dörtlûk bir yapıt olmadığını düşûn-
düğüm "Derya Gülü
B
nün yer aldığı
balıkçı köyünün gündüze ya da ak-
şama boyanmış renkleri, buram bu-
ram tüten deniz kokusu, belki oyun-
da hiç olmayan martı sesleri, tekne
çıtırülan, aşk üçlüsûnün öyküsünü
sımsıkı çevreleyen erotizm, Ken-
ter'lerin 60'lı yıllarda sunduğu tiyat-
ro yaşantısından bugûne uzanabilir
miydi belleğimizde? Tiyatromuzda
kasaba gerçekçiliği doğrultusunda
yaalmış en çarpıcı yapıtlardan biri
olan "Mme"nin öyküsünün içerdiği
tensellik, oyunun dokusunaböylesi-
ne ustaca sindirilmiş olmasa, yapıt
benzer bir toplumsal konuyu işleyen
onlarca oyun ya da sinema senaryo-
su arasında sivrilebilir miydi?
"Nahnlar"m ise özel bir yeri var Cu-
mah'nın oyunlan içinde. Doğal dür-
tülerin törelerle yenişmestni gûlme-
cenin uzak bakış açısından irdeleyen
neşeli bir oyun. Onlarca kez sahne-
ye ve beyazperdeye çıkmış bir top-
lumsal sorunu yine farklı bir dinamik
içinde işliyor Cumalı.
Taruyanlar bilirler. Necati Cumalı,
tiyatro ve kendi yapıtlan söz konusu
olduğunda tartışmacı bir tavır içinde
olurdu hep. Verdiği emeğin yeterin-
ce değerlendirilmediği kanısındaydı.
Avukatlık günlennden kalma oldu-
ğunu sandığım "ttiraz ediyonım, hâ-
Idm bey" biçemiyle, sözünü ettiğim
oyunlarında, pek çok şiirinde ve öy-
külerinde yansıyan ince duyarlılığı iç
içe yaşayan özel bir insandı. Kitapla-
n okunacak, oyunlan sahnelenecek,
arük aramızda olmasa da... Ülkemi-
zin en etkin biçimde çalışan, en ör-
gûtlü kuruluşlanndan olan Türkiye
Yardımsevenler Derneğı yaranna Ber-
na Yıimaz himayesinde düzenlenen
eâdnlikte DOekTürke^NezîheAraz'tn
"restad" özelliği taşıyan "Latife"
oyununu Arıkara'da sundu. "Prestij
dryunu" niteliğindekibutekkişilikça-
lışma kuşkusuz gecenin anlam ve
önemine yakışıyordu.
Son yıllarda Latife Hanım, tiyat-
roda birkaç kez gündeme geldi. La-
tife Hanım Mustaîa Kemal'siz dü-
şünülentedi. Mustafa Kemal'i sahne-
ye getirme zorluğu ise pek çok kez
tartışıldı. Bu oyunda ise yalnızca La-
tife var, ama oyun Mustafa Kemal' in
oyunu... Büyük kurtancı ile eşi ara-
sındakı öykünün bu yöntemle dile
getirilmesi Mustafa Kemal'in varlı-
ğunn seyirci tarafından çok daha sı-
caklıkla algılanmasını sağlamış. Bu-
nun bir nedeni de oyunun Atatürk'ün
öldüğü gün başlayıp, yıllar önce bo-
şandığı, arnk orta yaşh Latife Hanım
tarafından geriye dönüşlerle anlatıl-
ması... Bildiğimiz öykü, aynı anda
kendi özeleştinsini de yapan, ilişki-
nin sıcak günlerini geride bırakmış
bir kadın tarafından bir "an"dan bir
başka "an"a geçerek yaşatıhyor.
Dilek Türker. ınanılmaz bir coşku-
yu ve mutluluğu banndıran ama so-
nu kötü biten öyküyü canlanduırken
son derece disiplinli ve denetimli bir
oyunculuk anlayışı içinde, olayın
w
doz"unu arttırmadan ve eksiltme-
den baştan sona götürüyor yorumu-
nu. Tiyatroya, yazara ve yorumcu
olarakkendisine olan saygısını seyir-
ciye de geçiriyor. Osman Şengezer'in
oda dekorunun yabancı bir sahneye
tnonte edilmesinin getirdiğı yadır-
gatıcılık ve Hakan Altıner'in reji-
sindeki "herşeyiyeredüşürme* ör-
gesınin garipliğı bu saygı ortamı için-
de göze batmayabiliyor.
Her şey tiyatro için
Tiyatro bilimcisi Profesör Dr. Me-
lahat Özgü'yü, ölebileceğini düşün-
düğümüz bir yastayken ama bekle-
mediğimiz bir noktada yitirdik. Yıl-
başından bir hafta önce kitaplannın
basılması üstüne konuşabilecek den-
li yaşamla bağlantıh bir insanuı, iki
hafta içinde aramızdan aynlması şa-
şırtıcı geliyor. Gelmemeli. Tıpkı Ma-
cide Tanır gibi, tiyatroyla soluk alıp
verenbir insandı Melahat Özgü. Tür-
kiye'nin ilk kez Dil ve Tarih Coğraf-
ya Fakültesi'nde kurulan Tiyatro Kür-
süsü'nün, eğitici ve yönetici olarak
ilklerinden. Disiplini, çalışkanlığı,
mesleğine olan tutkunluğuyla bugün
orta yaşı geçmiş pek çok tiyatro in-
sanına ve bilimcisine meslek ve ki-
şilik ilkelerini benimsetmişbir yaman
kadın.Onun öğrencisi olmadım. Ama
Melahat Hoca, emekli olduktan çok
sonra tanışmış olmamıza karşın dok-
tora tezimi -ben önermeden- istedi,
adresine yollattı, okudu, sonra da yo-
rumunu yazılı olarak iletti.
Onun kendisini tiyatroya adamış-
hğına, onun eğitimcilikle bütünleş-
miş kişiliğine hep şaştım, şaşaca-
gım...
YAZIODASI
SELİMİLERİ
Ahmet Haşim'in f
istanbul Yazıları (2)
193O'a bir iki yıl kala İstanbul, çoktenha bir Is-
tanbul'dur. "Gece Gezıntisi"r\e çıkan şair bunu
yazmak ihtryacını duyar.
Şehir handiyse karanlıktır; "otomobillerin nadi-
ren geçtiği", Haydarpaşa'dan Beykoz'a kadar
uzanan yollarda, geceleyin hâlâ, "merkebı yeşil
dallaha yüklü rençberiere, kollannda yiyecek ta-
şıyan gecikmiş işçilere, birevden diğerbireve mi-
safırgiden, başka birasırdan kalma küme küme
hanımlara" rastlanılmaktadır.
Ama artık Istanbul'da hayat hızla değişmekte;
"Istanbul'u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilâ-
lann en gizlisi ve en tesihisiyabancı saatler" Müs-
lüman saatinin yerini almaktadır.
Alafranga saatin kullanımıyla birlikte, alaturka
saat, "camilere, türbelere ve muvakkithanelere
bırakılmış battal bir eski saat" haline gelmiştir.
Alaturka saatin "ışıkta başlayıp ışıkta biten, on
ikisaatlik, kısa, hafif, yaşaması kolay" günü, bun-
dan böyle, Istanbul'da ve bütün öteki büyük kent-
lerimizde, "sarhoşlan, evsizleri, hırsızlan ve katil-
leri çok ve yeraltında mümkün olduğu kadar faz-
la çalıştınlacak köleleri sayısız olan büyük mede-
niyetlenn acı ve sonu gelmez" gününe dönüşe-
cektir.
Üstelik şu saptayım 1921'de, "Müslüman Sa-
ati"nde kaleme getirilmiştir.
Şehir hayatında usul usul bir ikilik belirmektedir.
1924 tarihli "Sayfiyeden Dönenler" saptıyor:
Boğaziçi'nde bütün yaz, görkemlerinden çok
şey yitirmiş yalılarda, düşkün Ruslar ve Yahudiler
eğlenmektedir. Onlardenizden, güneşten yararla-
nıriar.
"Mülkün sahiplen"ne gelince, iskele kahvele-
rinde, bakımsız köşelerde nargile çekmekte, "fin-
can fincan" kahve içmekte, denizde, ışıkta, güneş-
te eğlenenlere kızmaktadırlar.
Rumeli sahili "musikili, panltıh "yken Anadolu
yakası her gece gamlı bir karanlığa bürünür.
"Oteller, kulöpler, gazinolar, meyhanelehe do-
lu, cazbandlı ve balolu alafranga Ada "da yeni dev-
rin zenginleriyse eğlenceyi, "rakı sofralan ve ku-
mar masalannda" aramaktadır.
Ahmet Haşim betimlediği dünyanın dışmda,
hem de enıkonu dışında yaşadığını, öylesi bir ya-
şamaya yanaşmayacağını satır aralannda sezdi-
rir. Siyasetten ve toplumsal kaygılardan uzak dur-
duğu söylenegelmiş şair, bir bakıma, dünya görü-
şünü dile getirmektedir:
Şimdi Istanbul'u saran, ister alaturka ister alaf-
rangayaşayışlarda, yoğun bir can sıkıntısı, ala-ala-
heylik, tehlikeli bir üretimsizliktir...
Kentin varlıklı kışileri Ahmet Haşim'in gözünde
birer görgüsüzlük simgesidir. "Otomobiller" sini-
rini oynatır; yıl henüz 1928:
"Hakikat bu ki, süs arabalannı çılgınca koştu-
ran sebepler içinde ciddi endişeler aramamaiı.
Piyadeye naz&rartûtomobil sahibine $u' nâniüte-
naht tavakkufu verdiren sadece paranın şımank-
lığıdın Zira kristal camlar arkasından, elâ gözlü
parlak bir attın damlası gibi size bakan şu alaca
ipeklere sanlmış genç hanımın yetişememekten
korktuğu, dedikodu yapılan bir çay ve şu maro-
ken sediriere yaslanmış in göbekli Yahudınin ace-
leyle gittiği muhakkak bir briç masasından başka
bir şey değildir."
Ahmet Haşim yetinmez, itirazını da söyler:
"Halkçı bir memleketin dar sokaklannda de-
mokratik bir münakale vasıtası olmayan otomo-
bile bu kadar geniş yer vermemeli!"
Şiirini garipseyenler, ola ki, "Bir Günün Sonun-
da Arzu" şairinin şu sözlerini de yadırgıyor, oriji-
nallik uğruna söylenmiş sözler sanıyoriardı...
Takvimde İz Bırakan:
"Nurullah Ataç haklıdır: Istikbalin sanat tari-
hinde bu devrin adı Haşim devridir." Ahmet Ham-
di Tanpınar.
Bülent AkkurrtarTBir
azofrenin Aşk Mektupları'ş ;
•I KüMr Servisi - Sevgi dolu şiirlen ve
öyküleriyle tanınan Bülent Akkurt, iki yıllık bir
çalışmadan sonra ilk romanı 'Bir Şizofrenin
Aşk Mektupları'nı Altın Kitaplar
Yayınevi'nden yayımladı. Umutlan ve
özlemleri yanm kabnış bir annenin, tek varlığı
olan oğluna tutkulu bir aşk gibi kol kanat
gerişi, şizoididen şizofrenıye gidişin titiz ve
aynntılı imgelerle işlendiği romanda, şiirsel dil
dikkat çekiyor.
torahim Aşık'ın pesim sergisi
• Kültür Servisi - Ibrahım Aşık'ın resimlen 24
Ocak-6 Şubat arasında Beylerbeyi Akbank
Sanat Galensi'nde sergilenecek. Yapıtlannda iç
söylemini, doğadaki şiirselliği, yitirilmış
umutlan, imgeleri işleyen Aşık'ın resimlerinin
temel öğeleri, fıgüratif ve simgesel olmakla
beraber renklerle de felsefi boyutu betimliyor.
Bugüne kadar 11 kişisel sergı açan Aşık,
herhangi bir olgunun, coşkunun, düşlerin,
yaşama sevincinin röntgenini, fosilleşmiş
izlerini zaman içinde ayıklayarak tuvale..- }
aktanyor.
Henri Troyardan Döm Çariçe'
• KüMr Servisi -
Fransa'da yaşayan ünlü
Rus yazar Henri Troyat,
son yapıtlanndan biri
olan 'Dört Çariçe'
isimli kitabmda Büyük
Petro'nun ve 1761
yılında tahta çıkan II.
Katerina'nın gölgesinde
silinip giden, bu yüzden
de çok az tanınan
çariçelerin ve bu
kadınlann pençesindeki Rusya'nın kaderini
anlatıyor. Büyük Petrol725'te öldüğünde
Rusya diken üstündedir, soyu büyük aıleler
kendi aralannda uzlaşırken, iktidara yakın
olanlar çeşitli entrikalar peşindedir. Rusya'ya
bir efendi aranmaktadır... Doğan
Kitapçılık'tan çıkan kitabı Türkçeye Nıhal
önol çevirdi.