14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 OCAK 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Özelleştirmeler dupdupulmalı Bankalann batışı, en son yapılan Beyaz Enerji operasyonu, hepsi hepsi tek bir gerçeği gün ışığına çıkardı: Özelleştirme eşittir yolsuzluk, peşkeş, birilerinin siyasetçilerin eliyie kamu kaynakları kullanılarak varsıllaştırılması... Batık bankalann Hazine'ye yükü 11 milyar dolar. 10 termik santralın 20 yıllığına, 25 elektrik dağıtım şirketinin de 30 yıllığına devrinden 4 milyar dolar "gelir" elde edilmesi hedefleniyor. Kirlilik yaratan, işsizllğl arttıran, kamu kaynaklannı kemiren özelleştirmeler durdurulmalı, iptal edilmelidir. Başka çare yok!... IŞIK KANSU însiföcumhurfyet.com.t Dünya Bankası 600 milyon dolarlık (yaklaşık 400 trilyon lira) tanm kredisi ve- recekmiş. Başbakan Yardımcısı Hüsa- mettin Ozkan başkanlığında bir doruk toplanmtş, 400 trilyon lira alma karşılı- ğında iktidann yapacağı işleri 5 ana baş- lıkta toplamışlar: Tekel özelleşecekmiş, tarım biriikleri özerkleşecekmiş, TMO yeniden yapı- landırılacak, şekeryasası yürürlüğe gi- recek, tanm destekleri kaldınlarak üre- ticiye doğrudan gelir desteği için kayıt altyapısı kurulacakmış. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Gürol Ergin, bu "5 reform'un anlamını yorumladı: TEKEL'in özelleştirilmesi: Hem çift- çiyi, hem işçiyi, hem de ülkeyi vuracak bir uygulama. Çiftçiyi vuracak, yaban- cı şirketler istedikleri yerde, istedikleri öl- çüde üretim yaptıracaklar. Ama daha çok ülkeye yabancı tütün sokulacak. Si- gara üretimi tümüyle yabancılann teke- line geçecek. Türk çrftçisi tütün tarlala- Tarımda geleceğe ipotek nndan kovulduğu gibi, sigarafabrikala- nndaki üretim de dışlanacak. Tanm biriiklerinin özerkleşmesi: Ya- pılmak istenen özerkleştirme değil bir- liklerin tümüyle siyasi iktidann denetim baskısı altına alınması işlemidir. 4 yıllık süre için öngörülen yönetim kuruluna yalnız bir tek birtik temsilcisinin alınma- sı, diğer tüm temsilcilerin hükümet ta- rafından atanması bu savı kanıtlamak- tadır. Kaldı ki, yapılmak istenen biriikle- ri tamamen devlet desteğinden mah- rum bırakarak sıkıntıya girecek birlikle- rin fabrikalannı öze) kesime devretme ça- basıdır. TMO'nun yeniden yapılandınlma- sı: TMO, çiftçi açısından bir güvence olan düzenleme alımlan işlevini bıraka- cak. TMO, bugüne değin üreticinin ürü- nünü değerine satabileceği bir kurum ola- rak görevyapıyordu. Bu işlevin yok edil- mesi ile çiftçi, tüccar karşısında kade- riyle baş başa kalacak. Aynca, üretici- den ucuza mal kapatan tüccann tek sa- tıcı olarak serbestçe fıyat belirteyip tü- keticjyi ezmesi de söz konusu olabile- cek. Omeğin, kamu kuruluşu olan SEK özelleştirilmesi ile süt fiyatlan özel sek- tör tarafından yüksek belirlenmeye baş- landı. TMO'nun işlevinin değiştirilmesi ile un ve unlu mamuller ile ekmek fiyat- lan da aynı sonuçla karşı karşrya kala- bilecek. Şeker yasası: Temei hedef, şeker- pancan üretimini baltalayıp Türkiye'de yapay tatlandırıcı üretimini arttırmak. Yapay tatlandıncı hammaddesi dışan- dan geliyor ve mısırdan üretiliyor. Zaten bugün Türkiye yılda 1.5 milyon ton mı- sın dışandan alıyor. Yeni süreçte, daha Emek Platformu, işçi ve memur sendikalan ile çeşitli meslek ku- ruluşlannın katılımıyla 9 Ocak'ta bir araya gelip kamuoyuna bir bildiri açıkiadı. Bildiri, son biçimi yeriJene değin epey değişiklik geçirdi. Omeğin ilktaslakta, Emek Platfor- mu'nun sorunlannın "Türkiye Cumhu- riyeti'nin bütünlüğünün, bağımsızlı- ğtnın ve laik ve demokratik sosyal hu- kuk devletinin özenle konınarak çö- zülebileceği" vurgulanıyordu. Açıkla- nan bildiride "bütünlüğünün'' ifadesi çıkanldı. Çunkü, birileri "bütünlük" sözcüğünü istemiyordu. llk taslakta, "Türkiye'nin dışpoliti- kasında ve özellikle Avrupa Birtiği ile ilişkilerde ulusal çıkaıianmız herşeyin üstünde tutulmalıdır" deniyordu. Bu tümce tümüyle çıkanldı. Çünkü, biri- Emek adına ulusala Tıayın' diyenlere. leri böyle bir düşünceden yana değil- lerdi. llk taslakta, "ulus devlet" vurgusu yapılıyordu. "Ulus devlet" son me- tindeyeraimadı. Çünkü, birileri "ulus devlet" sözüne muhalefet etmişler- di. Hatta bin'si çıktı, yüzünü bile kızart- madan "Türkiye Cumtıuriyeti" geçen bölümün "ülkemiz" diye değiştirilme- sini de önerdi, ama bereket amacına ulaşamadı... Bu değişiklikleri yapanlar, öneren- ler, değişiklikler gerçekleştirilirken sessiz kalanlar kendilerini çok iyi bi- liyorlar. Emek adına ortaya çıkıp ulusal bü- tünlüğe, ulus devlete, ulusal çıkara "hayır" diyenler, hele hele "Türkiye Cumhuriyeti"r\der\ rahatsızlık duyan- lar ne istiyoriar? Yugoslavya'dakine benzer bir bölünme mi, emperyaliz- me tümden teslimiyet mi, kölelik mi, manda mı, ne, ne?.. Bu uçuk tipleri, bundan birkaç yıl önce söyteştiğimiz Prof. Dr. Cem Ero- ğul'un sözleri ile baş başa bırakıyo- ruz: "Sermaye; paranın, malın, hizmet- lerin serbest dolaşımından yanadır da, işgücünün uluslararası serbest dolaşımından yana değildir. Dolayı- sıyla, bubeynelmilelciliğin birayağt ek- siktir. O ayağı da nedir? Halktır. Baş- ta emeğiyle geçinendir, işçi sı- •• nıfıdır. Bunlar, enternasyonal- leşme hareketinin dışındadır. Bugün emekçiler, herülkede artık ulu- sal sınırlann, yani ulus devletin baş ta- şıyıcısı haline gelmişierdir. Temel ol- gu işte bu. Durum böyle olunca, her ülkedeyeralanyığınlann, sermayenin, Atatürk'ün deyişiyle 'arsı ulusallaş- masT karşısında buna karşı koymak için kullanabilecekieri araçlarnelerdir, buna bakmak lazım. Bugün artık sermaye ulusal niteli- ğiniyitirip entemasyonal bir hale ge- lince, her ülkedeki emekçi yığınlann elindekien önemli araç artık sendika- lardeğil, ulusal devlettir. Çünkü, dün- ya çapındaki bir saldınya, bir boğma hareketine, ancak ulusal devleSerle karşı çıkılabilir." ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Yasalarda erginlik, çalışma ve sosyal güvenlik yaşı Yasalarda erginlik ve çalışma yaşı genel olarak 18 yaşın dolu- muyla başlamaktadır. Bazı durumlarda erginlik ve çalışma yaşı da- ha aşağı inebilmektedir. Anayasanın 67. maddesi ile "Seçme ve halkoylamasına katıl- ma" hakkı 18 yaşını dolduranlara tanınmjştır. Yasalarda erginlik, çalışma ve sosyal güvenlik yaşı: 1) Türk Yurttaşlar Yasası'na göre (Türk Medeni Kanunu): a) Erginlik yaşı: (*) "Erginlik, onsekiz yaşın dolduruln^sıyla başlar, Evlen- me kişiyi ergin kılar. (Madde 11)" " " . „ " • * " b) Yargısal erginlik yaşı: (*) "Onbeş yaşını dolduran küçfik, kendi istemi, ana ve ba- basının onamı ile asliye mahkemesince ergin kılınabilir. (Mad- de 12)" c) Evlenme yoluyla erginlik yaşı: (*) "Erkek onyedi ve kadın onbeş yaşını doldurmadıkça ev- lenemez. Şu kadar ki yargıç olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir nedenle onbeş yaşını doldurmuş bir erkeğin ya da ondört yaşını doldurmuş olan bir kadının evlenmesine izin ve- rebilir. Madde 88)" 2) 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası'na göre: "Genel olarak 18 yaşını tamamlayanlar devlet memuru ola- bUirler." Yargısal ergin olanlar, bir meslek ya da sanat okulunu bitirme- leri koşuluyla, 15 yaşını doldurduklarında devlet memuru olabil- mektedir. 3) 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Yasası'na göre: T.C. Emekli Sandığı Yasası'nın 12. maddesi uyannca Emekli Sandığı iştirakçisi olabılmek için, "Türk uyruğunda olmak ve 18 yaşını bitirmiş bulunmak" koşuldur. Ancak, yasamn Ek 21. maddesinde, bir meslek ya da sanat okulunu bitirenlerden, yargı- sal ergin olanlara bir ayncalık tanınmış ve bu konumda olanlann Emekli Sandığı iştirakçisi olabilme yaşı 15'e indirilmiştir. 4) 1475 sayılı Iş Yasası'na göre: tş Yasası'nın 67. maddesi "Çahştırma yaşı ve çocukları çalış- tarma yasağı" ile ılgilıdır. "15 yaşından aşağı çocuklann çalıştırılmaları yasaktır. Ancak, çocuklann sağlık ve gelişmelerine. okul veya mesle- ki eğirim ve mesleğe yönelrme programlanna devamlanna ya- hut öğrefimden faydaJanma kabiliyetlerine zarar vermeyecek nitelikteki hafif işlerde 13 yaşını doldurmuş çocuklann çalış- tırılmaları mümkündür. Okula gidenlerin iş saatleri, okul saatlerine engel olmaya- cak şekilde dûzenlenir ve ders saatleri 7.5 saatlik çalışma sü- resinin içinde sayılır." 5) 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'na göre: Bağ-Kur Yasası'nın 24. maddesi uyannca, "18 yaşını doldur- mamış olanlar", Bağ-Kur sigortalısı olamazlar. 6) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'na göre: Iş Yasası'ndaki koşullara uygun olarak. en az 13 ve daha yuka- ndaki yaşlarda çahşmaya başlayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olmak zorundadır. Ancak, 13 yaşında çahşmaya başla- yan bir çocuk işçinin, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan uygu- laması yönünden sigortahlığı, 18 yaşını doldurduğunda başla- maktadır. Konu. Sosyal Sigortalar Yasası'nın 60. maddesinde yer almıştır. "g) Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce ma- lullük, yaşlılık ve ölüm sigortalanna tabi olanlann sigortalüık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaş- lılık ve ölüm sigortalan primleri, prim ödeme gûn sayılannın hesabına dahil edilir." Kısaca. 15 yaşını dolduranlar yasal olarak evlenip "çoluk-çocuk sahibi" olabilmekte. 13 yaşını dolduranlar yasal olarak çalışabil- mekte, ancak bu çocuklann SSK yasasına göre sigortahlık süresi, 18 yaşını doldurduklannda başlamaktadır. (*) Kaynak: Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu: Türk Yurttaşlar Yasası, Türk Dil Kurumu Yayınlan. fazla mısır almak zorunda kalacak. Ya- ni, yabancı ülkelerin çiftçisinin yaranna bir uygulama devreye girerken Türki- ye'nin şeksrpancan üreticisi yalnız bıra- kılacak. Öte yandan, şekerpancarı tan- mı yalnızca şeker üretimine yönelik de- ğildir. En değerli hayvansal yem kay- naklanndan biri şekerpancannın artık- landır. Böyleceşekerpancan çiftçisi bir- kaç yönden vurulacak. Hem geliri dü- şecek, hem hayvancılıkta zaten yeter- siz olan yem tedariki azalacak. Bunla- nn üstünde şekerpancan tanmı buğday üretiminin tam 7 katı işgücü istihdam eder. Pancar üretimine vurulacak dar- bejşsizliği arttırf cak. Oreticiye doğrudan gelir desteği: Tanm desteklemelerinin kaldınlması çift- çiyi üretimden uzaklaştıracak, yoksullaş- tıracak. Doğrudan gelir desteği, üretimi arttırmak amacıyla değil, tam tersine daha az üretim yapılması amacıyla kul- lanılan bir yöntemdir. Örneğin çtftçiye denmek isteniyor ki: "Üç ineğinden bl- ririı kes, bunun sağlayacağı parayı ben sana vereyim. Ya da bitkisel üretim için 100 hektaıiık tartanın 40 hektannı ek. Onun getihsini ben sana doğrudan ve- ririm." Bu önerilerin sonucu, üretimsiz- liğe yöneltme ve dışa bağımlı kılmadır. Oysa biz, tanmsal üretimi azaltmak de- ğil çoğaltmak zorundayız. Gürol Ergin'in bu değerlendirmeleri, Dünya Bankası'ndan alınacak 600 mil- yon dolar için derin derin düşünen Baş- bakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın önüne konulsa da, tıpkı AKTAŞ Elektrik yolsuzluğuna ilişkin teftiş kurulu rapor- lan gibi uzun uzun bekletilmesi büyük birolasılık... Amayine de son uyanyı yi- ne Gürol Ergin'e dayanarak yapmak boynumuzun borcu olsun: "Değil 600 milyon dolara, 600 milyar dolara bile değmeyecek, ülkenin gele- ceğini ipotek altına alacak kararlardır bunlar." KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicaktaturk.net KEDÎ LEVO APTÜUKA $U 'BALKANSEAIGBCHH/'' DENıLBN '—^ VA> BAK • -• ABOj Bil-E B^-E URAHyurrtLUİ HARBt SEMtH POROY semihporoy(a yahoo.com TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 15 Ocak BRIT/SH MUSEUM.. HANS SLOAH'IN KOL£K£irOA/L4Gf OLUÇ- İ?S9'M BUGÜN ÛNLÛ BRmSH MUSEUM (&RİTİ$ MUZİYtM) İLK K.EZ HALK4 AÇILMIÇTt. PÜHYAHIN ÖNO£ &BL£N THIZİH ttAZiUELERıNDEM 8İG SÖ- LÜMÜMÜ İÇ£&£M BU Kll, TÜgMUÇTV. SLO4Aİ, BİR TTP POKTORUYDU İUSİSİ POĞA mHİH/'Nİ PC K4P£AAMK7XYPt. Wtt*t>/<£r SirKt VE HAYt/AN ÖRME*U£Gİ 8O 8İN PA/eÇArt SULUrOGCKJ. SIİS UAHS SLOAN, BU *JOLEKSr*VNU/ MAUttANESiyLE B/ÇÜKTE 175i yrLINDA OEVLETE SASfÇLAMtŞTt. LOfJPKA' PAICİ 8LOOMS6URY SEMT7UDE BULUNAN BİAJA I/B ARAZİ t>/*M SONKA AYNI YEHPE YAPILA - CAK OCAN &ÜYÜK 8&TTSH MUSEÜM'A 7BMEL SoMa itk t»»* Şârvfuyon Av. EZGÎ ÇELİK Üe Av. YUSUF DEMİR evlendiler. Bakırköy Spor Tesisleri 13 Ocak 2001 ANKARA ; 25. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN ÎLANEN TEBLİGAT DosyaNo: 2000/251 . . Davalı: Mustafa Başkaya Davacı Vijdan Başkaya tarafindan, davalı Mustafa Başkaya aleyhine açılan nafaka davasının yapılan yargılaması sonunda; Adınıza çıkanlan davetiyeler PTT aracılığıyla tebliğ edilemedi ve adresiniz zabıta araşnrmasından da tespit edılememiş oldu- ğundan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Aleyhinıze açılmış bulunan nafaka davasının yapılan açık yargılaması sonunda, davanın kısmen kabulü ile dava tarihi 25.04.2000'den itibaren takdiren ayda 150. 000.000 TL tedbir nafakasının tarafınızdan alınmasına karar verilmiş olup, işbu ila- nın gazetede yayın tarihinden itibaren başlamak üzere 7 gün sonra tarafınıza tebliğ edilmiş sayılacağı, tebliğ tarihinden başlamak üzere 15 gün içinde temyiz etmediğiniz takdirde kesinleşeceği ihtar olunur. Basın: 1202 GÖRÜŞ ALPASLAN BERKTAY 3. Bin'lerde İnsanlaşmak... Bin yılda bir karşılaşılan bir olay yaşadık. Takvimin 4 rakamı birden değişti. Taksimet- redekini, sayaçlardakini andıran bu benze- yişin ötesinde, değişen ne? Geriye yönelik bir hesaplaşma ve ileriye açık yeni ufuklar, yeni umutlar söz konusu olabilir. Insan büyüdü, dünya küçüldü. Nasıl bir büyüme? Insanoğlu nereye? 2. Dünya Savaşı bittiğinde, dünyanın ege- menleri, Atlantik ötesinden "Hürdünya, hür teşebbüs!" dediler. Böylece, özgürlüğü özel girişime bağladılar. Dünya sofrası, iştahları- na açıktı! Bizdeki uzantıları da, onlara ayak uydurup, "Her mahallede 12 milyoner yaratacağız", "Programımız, programsızlıktır", "Plan değil, pilav istiyomz" dediler, sonra da "Ben zen- ginleri severim", "Devlet Baba yok artık", "Borç yiğidin kamçısıdır" diye eklediler. Bağımsızdık, bağımlı olduk. Osmanlı'yı ba- tıran borç batağındayız. "Avrupa'nın Hasta Adamı", dillerde.. Sosyal adaletsizlikte birin- ciyiz. Yarım yüzyd sonra, 2 yarı küre var: Sömü- renlerin Kuzey'i ve sömürülenlerin Güney'i. "Küreselleşme", "Hürdünya", bu mu? Ezen- ler, ezilenler.. Güney'in açlanna Kuzey'intok- ları silah satıp dövüştürüyor. "Hür dünya, hür teşebbüs.. Plan değil, pi- lav istiyoruz. Programımız, programsızlıktır.." Yarım yüzyıl sonra, bunların sonuçlarını ya- şıyoruz. Toplumculuktan, paylaşımcılıktan uzaklaşıp bireycileşmenin sonu.. Gidiş, "özel- leştirme" denilip, daha da hızlandırıldı. Fren- ler patlamış, yokuş aşağı tam gaz! Dünyayı, çevreyi tüketen sömürü, gelip bir sınıra dayandı. Dünya hastadır. "Vietnam sendromu", "Balkansendromu", "Egesend- romu".. boşuna mı? ABD'nin el attığı her yerde bir "sendrom".. Vietnam'dan Kara- yibler'e, Irak'a, Somali'ye, Balkanlar'a.. De- mokrasi ve insan hakları adına Balkanlar'a yağdırılan binlerce ton sağlığa zararsız uran- yum mermileri.. Böylece, öldürülenlerin sağ- lıkları mı gözetiliyor. Ve aynı ABD'nin, biyo- lojik ve kimyasal kitle imha silahları bulun- durduğu gerekçesiyle ambargo uyguladığı Irak'ta her ay 4000 çocuk ilaçsızlık ve besin- sizlikten ölüyor. Yaşananların hepsi bir "Ame- rikan sendromu" mu? Dünya bir tımarhane mi? Bu kaosa G.Bush "Yeni Dünya Düzeni!" adı- nı taktı. Hitler de "Yeni Nizam" demişti. Bi- ri yer, biri bakar. Mağara "ekonomi"s\.. Dün- yayı bir vahşi hayvan aç gözlülüğü yönlen- diriyor. Mağaraya dönüş! Vahşi kapitalizm kendine bir düşman bulmak, yoksa, yarat- mak zorundadır; taa Somali'deki çetefere, Bin Laden'lere dek.. Insan, vahşi kapitalizmin vah- şetinden kurtulmak zorundadır. Isa'dan Insan'a.. Isa'dan 2000 yıl sonra in- sanlaşmak zorundayız. Dünya, akılla, aklın planlamasıyla kurtulabilir. "ki kurda kırdır- mak" tan söz edenler, antropolojik gelişimin belli bir aşamasını simgeliyor. Daha ilerisini göremeyişleri, doğaldır. Insan insanın kurdu değil, kurtarıcısı.. Boğazlaşan değil, daya- nışan ortak çıkarların akılcı düzeni.. Bu da, önümüzdeki 'Altın Çağ'\n doğal gereği.. Al- tın Çağ, bilimsel birzorunluk.. Çünkü: Plan- sızlık, vahşete dönüştür. Plansız ekonomi dünyanın sonudur. Akılsız ekonomiyle 'Akıl' Çağı'na girilmez. Ve tarihin geriye gittiği gö- rülmemiştir. "Bütün yollar Roma'ya" değil.. Bütün yollar Insan'a.. Insan'a gidiş, akıla gi- diştir. Insan kazanacaktır. Kazanmak zorun- dadır. Bu, varoluşunun "olmazsa o/maz"ıdır. 3. Binyıl 'Insan Çağı' olacaktır. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/Organizma- -| nın herhangi bir noktasın- da bulunan 3 hastalık olayı- 4 nın organiz- ,- manın başka biryerinesıç- 6 raması. 2/ Acele,tez... '- - meyveyi ko- pardılardalın- 1 2 3 4 5 6 7 G U L Y A B A N T A, •T U R A c •M L A •N A R | Tp R A T •K 0 V A B E N • 1 1T E ^R" lAı u_ z •s 0 D A R, A | O L E •TT D •A M O R A •0 A Y N A B A K A R dan / Beni ayırdılar nazlı yârimden" 1 (Türkü). 3/Evgiysi- 2 leri ve sabahlık yapı- 3 mında kullamlan dö- 4 kümlükumaş... Eski 5 Mısır'da güneş tann- g sı. 4/ Hicap... Mina- 7 renin ezan okunan ye- „ ri. 5/Havadakisubu- g han... Birçeşitbörül- ce. 6/ Doğu Anadolu'da bir ırmak... Litvanya'mn plaka işareti. II Bağışlama... Raflan olan kapak- h ve taşınır dolap. 8/ Bürümcük görünüşlü bir tür, kumaş... Japon lirik dramı. 9/ Din işlerini devlet işlerine kanştırmayan... Bir görevin yürütülebil- mesi için merkez olarak seçilen yer. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Gazete, dergi gibi yayınlarda sayfa düzeni. 2/ Üç dört yaşına kadar olan dişi manda... Tavuğun istenilen yere yumurtlamasını sağlamak için ku-, lanılan beyaz taş. 3/ "Ölür ise — ölür canlar öle-' si değil" (Yunus Emre)... Eski dilde su... Rad-- yum elementinin simgesi. 4/ Adlan aynı olan-' lardan her biri... Tekel idaresine eskiden verilen ad. 5/ Sinema filmlerinin sanat, eğitim ve kül- für amaçlan göz önünde rutularak toplandığı ve korunduğu yer. 6/ Islam inancına göre kıyamet günü bütün ölülerin dirilerek toplanacağı yer. II flenme, beddua... Hayat arkadaşı. 8/ Belirteç... Gözün saydam tabakasına yerleştirilen mercek. 9/ Orkestra şefi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear