Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
EYLÜL2000SAU CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Mspanyolfotoğraf çı IsabelMunoz'un ^Karşılaşma Anı' adlıfotoğrafsergisiBilgiAtölye'de
Matador ilepehlivanın dansıESRA ALİÇAVUŞOĞLU
Yağlı gûreş ve boğa güreşi... tki fark-
lı kültüre aitmiş gibi görûnen, ancak bi-
r a 2 incelendiğinde birçok benzerlikler
taşıyan bu îkd geleneksel spor şu gûn-
lerde bir serginin içeriğıni oluşturuyor.
ICöklen Girit'e kadar giden, bu figür-
lere freskler ve seramiklerde de rast-
lanan boğa gûreşı, Ispanya denilince ilk
akJa gelen spor kuşkusuz. Matador ile
boğanın yüzyıllardır süren ve bitecek-
miş gıbı görünmeyen mücadelesi, in-
sanoğlunun kendinden güçlü 'doğaya'
karşı açtığı bir savaş da aynı zamanda.
Ilk kez antikçağın Yunan ve Roma'sın-
da karşımıza çıkan, şimdi ise Kırkpı-
nar'la özdeşleşen yağlı güreş, her yıl
meraklılanru alanlara çekiyor.
Savaşlann azalmasından sonra sa-
vaşçılann formlannı korumak için sür-
dürdükleri yağlı gûreş, yağlarla parla-
tılarak 'gözaba' bir hale getınlen iki er-
kek vücudunun dans edercesine dö-
güştüğü tek spor belki de.
Ünlü Ispanyol fotoğrafçı IsabdMu-
mra'un, tstanbul Bilgi Oniversitesi'nin
Taksim Bilgi Atölye 111 'de sergiledi-
ği fotoğraflar işte bu iki gûreş biçimi-
ni karşı karşıya getiriyor. Sergi hem
boğa gûreşi ile yağlı güreşi hem de
bunlann kendi içlerinde karşılaşma an-
lanm veriyor. Her ikisi de ritûellerden
ohışuyor. Matadorun bir gelini kıskan-
dıracak biçimde sûslü ve alımlı kıya-
feti belki de başlı başına bir araştırma
konusu.
Yağlı güreşçilerin kıspeti ise kuşku-
suz erkek vücudunu ön plana çıkanyor
matadorun aksine.
Isabel Munoz bu sergisinde, siyah-
beyaz fotoğraf koleksiyonundan, yûz-
yıllar boyu dönüşûme uğramakla bir-
likte bugün hâlâ lspanyol ve Türk kim-
liğinin önemli bir parçası olan boğa
gûreşi ve yağlı gûreşe yakından baka-
rak iki temel Akdeniz geleneğini ele alı-
yor.
1951'de Barcelona'da doğan Isabel
Munoz, 1970'tenbuyana Madrid'de ya-
şıyor ve çalışmalannı burada sûrdürü-
yor. 1984-1987 yıllanarasındaABD'de
değişik fotoğraf teknikleri üzenne eği-
tim alan ve 1986 yılından bu yana ça-
lışmalan başta Tokyo, New York, tspan-
Larşılaşmalar'da siyah- beyaz fotoğraf koleksiyonundan
çahşmalan sergilenen Isabel Munoz, iki temel Akdeniz geleneğini
ele alıyor. Sanatçı, boğa güreşi ile yağlıgüreşi bir 'dans' olarak
görüyor; boğa ile matador arasında gerçekleşen bir dans... Ve bu da
fotoğraflanna iki dansçının hareketleri olarak yansıyor. Sanatçıya
göre her iki güreşte de bir güç savaşımı değil ortaya çıkan; zekânın,
dürûstlüğün izdüşümleri.
ya ve ttarya'nın çeşitli şehirleri olmak
ûzere dünyanın pek çok yerinde birey-
sel ve toplu sergilerde yer alan Isabel
Munoz, fotograflannı, plaün tekniği
kullanarak, kontrplak baskı yöntemiy-
le ve fotoğrafa farklı bir doku kazan-
dırarak gerçekleştiriyor. Genel olarak
siyah-beyaz fotoğrafi yeğleyen Isabel
Munoz, bunu, yaşamın gizini en iyi bi-
çimde yansıtıyor olmasına bağlıyor.
"Sryah-beyaz fotoğraf her zaman da-
ha gizeınti görünmüştür bana. Belkide
siyah- beyaz, renkb bir fotoğrafta far-
kedem ediğitniz aynnülan daha betir-
gin kılryor. Renkh'fotoğrafda sevryonım
ama tercihimi özellikle siyah- beyaz-
dan yana kullanryonım."
Sanatçı bu sergısınde olmasa da di-
ğer çalışmalannda özellikle gözleri
vurgulamaya çalışıyor. Çok klişe gibi
görûnse de Munoz'a göre gözler insan
vücudunun en fazla şey söyleyen bö-
lümü.
Sanatçı insan vücudunu duygulan
açıkça ifade etüği, cinsiyetı ve farklı kül-
türieri çok açıkbirbiçimde yalansız yan-
sıttığı için özellikle kullanıyor. "Ben-
ce duygularm sınuian yok. Yakaladı-
ğıminıgelerintekbirduygııyuanlatına-
suu istiyorum ve yakaladığım aynnö-
lann hikâyelerini başkalarryla paylaş-
maya çahşıyorum. İnsanlarla sadece
tekbir anı payiaşmaya çahşryonım. tn-
sao vücudu belki de her şeyden daha
çok şey söylüyor size."
Sadece yaşam hakkında konuşmak
istiyor Munoz ve bundan dolayı yaşa-
mımızdan aynntılan sunuyor bizlere.
Munoz'un dikkat çektiği bir diğer öğe
ise bu iki güreşin birçok kişi tarafın-
dan vahşet gibi adlandınlmasına kar-
şınbunu biı 'dans' olarak görmesi. Bo-
ğa ile matador arasında gerçekleşen
bir dans... Ve bu da Munoz'un fotoğ-
raflanna iki dansçının hareketleri ola-
rak yansıyor. Munoz'a göre her iki gü-
reşte de bir güç savaşımı değil ortaya
çıkan; zekânın, dürûstlüğün izdüşüm-
leri.
Munoz'un bu iki sporu seçmiş olma-
sına neden ise Ispanya ve Türk kültü-
rûnün birçok benzerlik taşıması. Gerek
boğa güreşi, gerekse yağlı güreş in-
sanlann birbiriyle yakın temasını gös-
teren Akdenize ait en önemli gösterge-
lerinden bıri.
Ilk sergisini Mimar Sinan Üniversi-
tesi'nde beş yıl önce açan Isabel Mu-
noz'un fotoğraflannda dikkat çeken
birdiğer özellik ise kullandığı platin tek-
niği. Bu teknik ilk fotoğrafçılar tara-
fından 19. yüzyıl sonu ve 20. yûzyıl ba-
şındakullanılıyordu. Sanatçuun fotoğ-
raflannda herhangi bir müdahale söz
konusu olmadan gCTçekleştrrdiğı ça-
hşmalanna ise kontak baskı yöntemi
adı veriliyor.
30 Ekim tarihine dek açık olacak
'Karşılaşma Anı' adlı sergi, THY, Ibe-
na Hava Yollan, Ispanya Büyûkelçili-
ğı'nın destekve karküanyla tstanbul Bil-
gi Üniversitesi ve Türkiye'dekı etkin-
liklerine çok yakında başlayacak olan
lspanyol Kültür Merkezi Cervantes
Enstitüsü'nün ortaklığıyla gerçek-
leşiyor.
Dokuz Eylül üniversitesi
4. Uluslararası
Seramik
Sempozyumu
Kültür Servisi - Dokuz Eylül
Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Seramik Bölümü
tarafından bu yıl dördüncü kez
düzenlenecek olan 'uluslararası
Seramik Sempozyumu' 29 Eylül'e
dek gerçekleştinlecek.
Dokuz Eylül Üniversitesi'nin
Seferihisar'daki dinlenme
tesislerinde workshop -atölye
çahşmalan 10-28 Eylül
tarihlerinde sürecek. Sempozyum,
workshopta ortaya çıkan yapıtlarm
sergilendiği 29 Eylül-21 Ekim
tarihleri arasındaki tzmir Resim ve
Heykel Müzesi'ndeki serginin
açthşıyla son bulacak.
İlk olarak 1997 yılmda DEÜ
Seramik Bölümü'nce Prof. Sevim
Çizer öncülüğünde düzenlenen
sempozyuma bu yıla kadar 14
ülkeden 23 yabancı 12 yerli,
toplam 35 sanatçı katüdı. Bu yıl 4.
kez düzenlenen ve iki yıldır Kültür
Bakanlığı'nın desteğiyle
sürdürülen sempozyuma Pakistan,
lngiltere, Avustralya, Mısır,
Yunanistan, ttarya, Japonya,
Arjantin, ABD ve Türkiye'den
olmak üzere 11 ülkeden 16 sanatçı
katılacak. Uluslararası Seramik
Sempozyumu kapsamında
düzenlenen serginin ardından
sanatçılann üretnkleri yapıtlar
Narlıdere'deki Dokuz Eylül
Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Seramik Bölümü sergi
salonunda sergüenecek. 1997
yılından beri biriken yapıtlann
uzun süreli görülebilmesi için
tzmir çağdaş seramik sanatı
müzesinin kurulması için
girişimler devam etmekte.
Sempozyuma katılacak sanatçılar
ise, Pakistan'dan Rıffat Arvı
tngiltere'den Mıck Brettie,
Avustratya'dan Jacqueline Claytos,
Türkiye'den Sadö Diren, Yüksel
Gnoer, \%dat Kaçaı; Mebem Kaya,
Tüzûm Kndcaa, Mısır'dan Mohk
FJ Dm Hussein, Yunanistan'dan
Thomais Kondu, ttalya'dan Annie
Lambert, Japonya'dan Akfto
Morino, Arjantin'den Jaly Vasquez
Amerika'dan Nick J. De Vries
Avusturya'dan Vahraırt Gschki
olarak belirlendi.
Ferzan Özpetek yeni filminde yaşamını, yaşadıklarını dile getiriyor
Gözyaşı vegiilümsemebirarada
ELVANUYSAL
ROMA - Güzel bir cumartesi sabahı Ro-
ma'nın en eski ve otantik mahallelerinden
Trastavere'deyiz. Piazza di San Cosimato'da
brr sokağın köşesınde güzel bir ttalyan kadın
yoldan geçenleri, 'Özür dileriz, çeküm var, ge-
çemezsiniz' dıyerek durduruyor. Her şey sade
ve iddiasız görünüyor. Ferzan Ozpetek'in
üçüncü fılmi 'Le Fate Ignorante'nin son çe-
kimleri yapılıyor. Son çekimler ama filmin so-
nu değil, başlarda hikâyenın anahtar noktası
olan bir trafik kazası çekılıyor. Ortalıkta ölen
kalan yok henüz. Birbırlerine doğru giden ara-
balar, sonra da duran arabalara hayretle bakan
kafe müşterilerini görüyorsunuz. Çünkü öz-
petek bu sahneleri dijital ortamda, dramatik
bir ölüm sahnesi haline getirecek. Tıpkı Tita-
nic'teolduğugibi...
Oyunculann hemen hepsinin ttalyan oldu-
ğu, ttaryan Fransız ortak yapımıfilmde(Marg-
heritaBuy,StefanoAccorsi,GabrielGarko,Eri-
ca Blanc) Koray Candemir ve Serra Ydmaz
da rol alıyor. özpetek filmi için, "bir yas hi-
kâyesi, kocasuu kaybeden bir kadımn yeni bir
hayat bulması ve oturduğum mahalle Ostien-
se'de gasometre (gazhane) yakınlannda bir
apartmanın hikâyesi" diyor. Kabaca böyle
özetlenebüecek olan fılmde tabii kı fazlası
var! tlk iki filminde olduğu gibi 'Le Fate Ig-
norante' de bir iç yolculuk fttmL Ama bu kez
daha farkh" diyor.
Serra Yıbnaz'm ttalya'ya taşınan bir Türk
kadınmı canlandırdığı karakteraı dıyaloglann-
dan bir örnek veriyor: "Ben Istanbul'dan Ro-
ma'ya hayatmudeğiştirmeye geldim, ama ha-
yatnn birinci kattan dördüncü kata tuz istemeye gi-
dince değiştL Esas seyahat o oldu. Yaıumızdaki bir
komşu bile hayatmuzıdeğJştirebüir.*1
Fılmde tek ha-
yatı değışen Serra Yılmaz değil. Ünlü ttalyan oyun-
cu Margherita Buy'un canlandırdığı Antonia, yu-
kanda çekimine tanık olduğumuz sahnede eşini
kaybediyor. 15 yıllık evliliğinde çocuk çoluklany-
la mutlubir hayatı olduğunu düşünen Antonia, ölen
eşinin arkadaş grubuyla tanışınca hayatunn bir ya-
nılsamadan ibaret olduğunu anlıyor: Antonia'nın
yıllardır aynı evi paylaştığı ve herkesten yakın ol-
duğunu zannettiğı kocası bir eşcinsel... Önce ölü-
mün, sonra da bu tuhaf gerçeğin şoku altında ezi-
len Antonia'ya kocasının eşcinsel arkadaşlan ve ya-
şadıklan apartmarun sakinleri kucak açıyorlar. Var
olduğunu sandığı şeylere asla sahip olmadığım gö-
ren Antonia, 'yeni ailesiyk' yeni bir yaşama başlı-
yor.
Apartman sakinleri arasında bir de AIDS hasta-
sı eşcinsel var. Ölüm bir gölge gibi filmin etrafın-
da dolaşsa da hikâyenın genel havası bir trajedı de-
ğil. Özpetek, "Gözyaşı ve gülümsemeler bir arada.
Tıpkı nonnal hayat gibi... Yaşadığnn şeyleri anlaü-
yorum" diyor.
Filmin isminin ilham kaynağı Margherita'm bir
tablosu. özpetek, bir gün Galatasaray'da bir arka-
Ferzan Ozpetek'in üçüncüfilmitamamen ltarya üzerine.
daşrnın evinde Margherita'in LaFataIgnorante tab-
losunu görüyor. Bu tablodaki periler günlük ya-
şamlannda yalan söyleyen, ne yapacağmı bileme-
yen insanlan çağnştınyor. Buy'un canlandırdığı
Antonia karakteri de kocasmın yaşamında ustaca
gizlediği dûnyasmı evindeki bu tablonun ışığında
yeniden keşfediyor. Antonia'mn yası, düş kınklık-
lan ve tüm bunlann üzerine kurduğu yeni dünyayı
anlatan hikâye, melodramla komedi arasında gidip
geliyor.
Yaşamı da tesadûfler üzerine kunılu
Yardımcı yönetmen olarak çalıştığı otuza yakın
filmin çoğu komedi olan Özpetek, fılmlerini bu
tür üzerine kurmayı tercih etmiyor. Daha çok göz-
yaşlanna kahkaha, kahkahalara da gözyaşı bulaş-
trrarak hayatın içinden hikâyeler anlatıyor. "Ha-
mam" ve "Harem Suare* fılmlerinin senaryosu-
nu da yazan yönetmen, 'Le Fate Ignorante'nin se-
naryosunu Giani RomoK'yle birlikte yazmış.
Fümlerinde fıziksel ya da içsel bir yolculuk sa-
yesinde kişinin kendini keşfetme sürecini öyküle-
yen Özpetek'e göre sineması "iç keşif, hnkânsız
aşklar, özlemler. geleceğe, imkânsıza olan öztemler,
eümizde oLmayacağun bildiğinuz halde öidem duy-
duğumuz şeyler"den ibaret.
" Harem Suare'de cocukhığumdan çok şey
vanh. Hamam'da ve bu fîhııde ise kendi ha-
yaomvar."
Filmlerinde, beklenmedik tesadûfler sonu-
cu yaşamlan tamamen değışen insanlan an-
latan yönetmenin yaşamı da filmlerine özgû
tesadûfler üzenne kunılu. 23 yıl önce Ame-
rika'ya yerleşmeye karar veriyor. Yeni dûn-
yaya yolculuğuna on gün kala, eski bir dün-
yanın, Roma'nın büyüsüne kapılarak düme-
ni ttalya'ya çeviriyor. tlk iki filminde çocuk-
luk aşkı fstanbul'u anlatan özpetek, son fil-
minde ikinci aşkı Roma'nın bir başka yüzü-
nü aktanyor perdeye. tster Roma ister lstan-
bul'da geçsin filmlerinde değişmeyen 'yaşa-
dıklannı' anlatması. Ama üçüncüfilmitama-
men ttalya üzerine kunılu bir hikâye. özpe-
tek, aynca bu filmin diğerlerinden daha ya-
lın olduğunu belirterek, "Efimde her türlü
teknoioji okluğu hakk kuDanmadım. Diğer
fihnlerde olduğu gibi kamerayı da çok fazla
aşağı yukan hareket ettirTnedim" diyor.
Türkıye ve özellikle tstanbul'a olan tutku-
sunu her firsatta dile getiren Özpetek, yakm-
da yeni bir Türkiye macerasına girişmek üze-
re. Fransızlann büyük bütçeli bir projesini
> önetmek için teklif alan Özpetek, senaryo-
da birkaç değişiklik yapılu-sa çekimlere baş-
layacağını söylüyor. PierLoti'nın "Azjyade"
romanı üzerine kurulan fılm için "Çokbüyük
bir proje, senaryosunu okudum, gemiler, sa-
vaşûr- Anormal bir fDm" diyor. Yine Tür-
kiye üzerine kunılu 'Anadolu Çiçeği' ve baş-
rolünde oyuncu olarak çok beğendiği Hülya
Avşar'ı oynatmak istediği bir fikn projeleri
arasında.
Savaş sırasmda îtarya'nın Hollywood'u sayılan
Cinecitta'run duvarlanna Mussoftni'nin yazdırdığı
"Sinemaen güçhlordndur" sloganına kesinlikle ka-
tılıyor "HamamsırasmdaTürkijeninbunufark
etmemiş olması çok kötu. Türldye'ye düşkünlüğüm
büyiik bir rutku ve filmlerde ortaya cıkryor. Aman
turist gitsin drve yapmadım, ama ülkenin imajmda
büyük etkisi oldu. Sadece İtaiya değil. tngiltere,
Fransa. nereyegiderseniz bu etkryi hissedi\orsunuz.
Bu benim hoşuma giden bir şey, ama neyse-."
Türk ızleyıcısınin ılgısınden memnun ama "Ha-
mam daha az skandal obaydı, daha çok izleyki ta-
rafından kabol edilirdi'
1
diyor. Türkiye'ye kesin
dönüş yapmaya niyeti yok, iki ay tstanbul, üç ay Ro-
ma'da hayat daha güzel! Son filmi 30 fılm arasın-
dan ttalyan Kültür Bakanlığı'ndan destek almayı
başarmış. "Ben 23 yıl önce başka bir ttalya'ya gel-
miştiın.Türldereçokbüyük birDgivanh. ama o hoş-
hık Papa'ya suikasttan sonra değiştL Göçmen yok-
tu, kendüeri eöçmendi. Türkiye'ye kafa olarak da-
ha yakın bir ItaKa'ya gehniştim.Ama şimdiTürki-
ye'de de göçmenlere karşı bir tavn- var."
•LeFateIgnorante' 2001 'in Şubat aymda Italya'da
göstenme giriyor. Peki Türkiye'de? Özpetek biraz
sitem, biraz şakayla kanşık "Hiç beOi ohnaz, belki
gjrmez büe" diyor.
Orhan Kemal Öykü Yarışması
• ADANA (AA) - Bir süredir ara verilen Orhan
Kemal Öykü Yanşması bu yıl yeniden yapılacak.
Adana Seyhan Belediyesi'nce düzenlenen Orhan
Kemal Öykü Yanşması'na katıhnak ısteyenler, 15
Kasım'a kadar başvuruda bulunabılecekler.
Yanşmanın seçıcı kurulunda Fikret Otyam, Tank
Dursun K, Burhan Günel, Öner Yağcı ve Zafer
Doruk bulunuyor.
Yönetmenlerden işbinliği
• Kültür Servisi - Beyazperdenin ünlü
yönetmenlen, yeni bir proje ıçın güçbirliği yaptı.
Sinemamn harika çocuğu Steven Spielberg'in
yapımcılığmı üstleneceği 'Into the Setting Sun'
adlı filmi, Martin Scorsese yönetecek. \
Spielberg'in DreamWorks aracılığı ile
yapımcılığını üstleneceği filmin senaryosunu
'Legends of the Fall' ve 'The Perfect Storm'
filmleriyle tanınan Bıll VVittliff kaleme alacak.
TJrnut 2000 Çocuk Korosu'nuı
ilk konseri İzmiTte ;
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Burdur i
Belediyesi, Akyurt, Celal Bayar Üniversitesi, ı
Gölçük Barbaros llköğretım Okulu, Mersin
Devlet Opera ve Balesi ile Polıfonik Korolar \
Derneği çocuk korolanndan oluşan 'Umut 2000 (
Çocuk Korosu' ilk konserini 30 Eylül'de tzmit'te ı
verecek. Çocuk Korosu, Marmara depremi ~\
nedeniyle başlatılan 'Umut 2000' kampanyasına'o
katılma karan doğrultusunda, Mersin Devlet
Opera ve Balesi Çocuk Korosu Şefi Reyhan • î
Bezdüz'ün gınşimiyle oluşturuldu. Projeye, -;
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ve Mersin
Fılarmoni Derneği de katkıda bulundu. Umut <
2000 Çocuk Korosu, ilk konserini 30 Eylül'de
deprem bölgesi tzmit'te verecek.
Richard Gere'den bifim kurgu
I Kültür Servisi -
Richard Gere, 'The
Mothman
Prophecıes' adlı yeni
filminde uzaydan
gelen davetsiz
misafirleri' araştıran
bir gazeteci rolûnde
izleyiciyi karşısına
çıkacak.
Yönetmenlığini
Mark Pellıngton'm
üstleneceği bılim
kurgu yapım, John
A. Keel'ın aynı adlı kitabından beyazperdeye
uyarlandı. Lakeshore Entertaınment'ın finanse
edeceği filmin çekimlerine önümüzdekı yılın
şubat aymda başlanması planlanıyor. Fılmde,
hayata küsmüşken Batı Vırgınia'da bulunan
küçûk bir kasabadaki esrarengiz ve olağanüstü
birtaknn olaylan araştırmak ıçın tekrar mesleki
heyecana kapılan Gere, burada UFO ve
uzaylılann peşine düşecek.
Türkiye'mn arkeolojik . :,;-.-
envanteri çıkarılıyor
• SELÇUK (AA) - Türkiye'nın sahip olduğu
arkeolojik zenginlığın envanteri çıkanlıyor.
tstanbul Üniversitesi Edebıyat Fakültesi
Prehistorya Anabilim Dah'ndan Dr. Mihriban
Özbaşaran ve 6 kişiden oluşan ekip, Anadolu'yu
adım adım dolaşarak 'Türkiye Arkeolojik
Yerleşmeler Dev Envanteri 'ni hazırlıyor. Kısa adı
'TAY' olan Türkiye Arkeolojik Yerleşmeler
Projesi'nin fikir babası olan öğretim üyelerinden
Oğuz Tan, gerçek anlamda, Anadolu ve
Trakya'nın. insanoğlunun ılk yerleştığı
dönemlerden günümüze dek derli toplu ve
aynnhlı bir yerleşım ve kültür envanteri
olmadığım belirttı. Proje, Türkiye kültür
mirasımn elektronik olarak korumaya alma ve
aydınlatmayı amaçlıyor.
Kore Film Haftast7
26 Eylül'de
İstanbufda başlıyor
• Kültür Servisi - Tünc askerinin Kore Savaşı'na
katılmasının 50. yılı nedeniyle 22-26 Eylül
tarihleri arasında Ankara'da düzenlenen 'Kore
Film Haftası' 26 Eylül'den itibaren lstanbul'da
Atatürk Kültür Merkezi sinema salonunda
gerçekleştinlecek. Kore Cumhuriyeti
Büyükelçiliği ve Türkiye Muharip Gaziler
Derneği'nin işbirliğiyle yapılan etkinlik 1 Ekim'e
dek sürecek. Kore Film Haftasf nda
'A man with three coffins' - Üç Tabutlu Adam,
'Spring in my hometown' - Memleketimde
Bahar, 'Christmas in August' - Ağustosta Noel,
'To the starry Island' - Yıldızh Adalar ve 'The -"
power of Kangwon prowince' - Kangwon ",
Eyaletinin Gücü adlı fılmler yer alacak. -j
Roman Polanski yeni filmi için
oyuncu anyor
• Kültür Servisi -
Yönetmen Roman
Polanski. yeni
çekeceği 'The
Pianist' adlı filmi için
erkek oyuncu anyor.
Guardian
gazetesindeki habere
göre, 25-35
yaşlanndaki erkek
oyuncuda deneyim
aramayan Polanski,
bu oyuncunun
karizmatik ve duygulu bıri olması gerektığini
belirtti. Yönetmen, Nazi toplama kampmda
ölümden kurutlan Polonyalı besteci Wladyslaw
Szpilman'm otobiyografisi üzerine kurduğu
filmin çekimlerine ocak ayında Varşova'da
başlayacak.
BUGÜN
• 2. AYA ÎRİNİ BACH GÜNLERİ'nde saat
18.00'de Evin llyasoğlu'nun 'Bach'ın Imge Gücü
Ve Dramatik Sanan' adlı konferansı; saat
19.30'da şef Alesander Rudin yönetimindeki
Moskova Akademik Oda Orkestrası 'Musica
Vrva' konseri yer alacak. (251 56 00)
MİTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
19.00 da Kent Mete, Yaz BaltactgU ve John
Jenkins'in caz konseri izlenebilir. (244 98 48)