23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EYLJL 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFAg 17 Adalet Vatandaş, "idare"nin aldığı kararta mağdur duruma düştüğünü, haksızlığa uğradığını öne sürerek yürütmenin durdıırulması için idare mahkemesine gidiyor... Mahkeme, vatandaşın istemini yerinde bulmuyor... Vatandaş, hakkını bu kez bölge idare mahkemesinde anyor... Bölge idare mahkemesi de vatandaşın yürütmeyi durdurma istemini kabul etmiyor... Vatandaş, idare ve bölge idare mahkemelerinden çıkan karariann altındaki imzalara bakıyon karanna itiraz ettiği idare mahkemesinin başkanı, itirazını reddeden bölge idare mahkemesinde üye... FikiPtepe Kadıköy Fikirtepe'de her cuma semt pazarı kuruluyor ve pazarda "tezgâh açan" yankesiciler her hafta beş-on kişiyi çarpıyor...Yankesiciler için bereketli bir pazar... Polis mi? Istanbul'un nüfusu hızla artarken Fikirtepe'de polis karakoluna gereksinim kalmamış olacak ki kaldınlmış... Etektronik posta: som©posta.cumhuriyetcom.tr J • U Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9? - Vergi gibi deprem sigortası geliyormuş... "Depremin vıkamadıâını vere sermek icinl" ürk Ceza Yasası'nın 312. maddesinin kal- dınlması, kaldınlamazsa değiştirilmesi iste- niyor. Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesi- ni kaldıranlar için 312. madde ne ki amata- kunyalı liberaller arasındaki uzlaşı takunyalı milli- yetçiler arasında henüz sağlana/nadığı için biraz zorlanıyorlar... Inşallah demokratik solcuların desteği ile 312'yi halledecekler; Necmettin Erbakanı hapisten kur- tarıp, Tayyip Erdoğan a da birer araç olarak kulla- nacağı "demokratik" haklannı geri verecekler. Isterseniz biraz geriye dönüp Turgut Özal'ın ma- ziye gömdüğü 163'le kimlerin kurtarıldığını anımsa- yalım: Laikliğe aykırı olarak, devletin sosyal veya ekono- mik veya siyasi veya hukuki temel düzenini, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla cemiyet tesis, teşkil, tanzim veya sevk ve idare eden kimseler... Böyle cemiyetlere üye olanlar, girmeleri 163/312/24 için başkalanna yol gösterenler... Siyasi amaçla din- ce mukaddes tanınan şeyleri alet ederek propagan- da yapanlar... Şahsi nüfuz veya menfaat temin et- mek maksadıyla dini ve dini kitaplan alet ederek propaganda yapanlar... Artık bu suçları işlemek serbest! Daha doğrusu bu fıiller suç olmaktan çıktı. Fakat karşılanna 312. madde çıktı! Ne diyor 312: Halkı; sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik edenler... Bu madde aslında, 163 pazariığında 141 ve 142'nin kaldınlmasından sonra yürüriüğe giren Terörle Mü- cadele Yasası'yla birlikte "komünist"lerin tepesin- deydi ama "şeriatçf lar için elde madde kalmayın- cahatırlanıverdi... Siz, 163'ü kaldırıp -beşinci fıkrasında yazdığı gi- bi- devlet dairelerinde, belediyelerde, kamu kuru- luşlarında, sendikalarda, okullarda, üniversitelerde memurundan müstahdemine kadar herkesin laikli- ğe aykın davranmasının ve dini siyasete alet etme- sinin önünü açacaksınız sonra da "312" diyeceksi- niz... Böyle "demokrasi" olur mu! Olmaz... 163'ün kaldınlıp bu kadar "altyapı" ha- zırlandıktan sonra hiç olmaz... 312 değiştirilmemeli, toptan kaldınlmalıdır. 312'nin ardından kaldırma sırasında 24 var... Anayasa'nın 24. maddesinin son fıkrası: Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hu- kuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nü- fuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygulannı yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Kadınları camiye sokmayan kata! Istanbul'dan bir seyahat acentesinin düzenlediği turla Güneydoğu'ya gidi- yorlar... 11'i bayan 13 kişi... Mardin Kızıltepe'ye geliyorlar; gezi programında olmasına karşın Dunay- sır Camisi'ne giremiyorlar... Çünkü, caminin kapısını tutan ve kendini imam yardımcısı olarak tanı- tan kişi, "Kadınlar giremez" diyor. Gruptakiler bu "kurafa itiraz ettik- lerinde imam yardımcısı olduğunu söyleyen kişi bu kez başka bir gerek- çe öne sürüyor: - Kadınlar pantolon giymiş, olmaz! Istanbul'dan gelen grup, giysileri- nin yörenin koşuîlanna uygun olduğu- nu ve camiyi gezerken inançlara say- gı açısından da başlannda örtü bulun- duğunu anlatıyoriar ama imam yardım- cısı olduğunu söyleyen kişi, "Taziye ziyaretim var, sizi bekleyemem" diye- rek caminin kapısını kapatıp gidiyor... Grup, ilçeden aynlmadan önce kay- makama uğrayıp başlarına geleni an- latıyor. Kızıltepe Kaymakamı, camiyi he- men açtırabileceğini ve gezebilecek- lerini belirtiyor. Ancak grup, zamanlan kalmadığı için teşekkür ediyor. Kaymakam bir dilekçe yazıp gön- dermelerini istiyor. Gönderiyorlar: "... Böylesine sorumsuzca yapılan bu davranışı, biz aşağıda ad ve imzaları olan kişiler, ülke ve din d/^ adına son derece düşmanca, Çaj kendi adımıza da gurur kırıcı bulduk. Gerekirse teşhis için oraya gene geliriz. O şahsın ce- zalandınlmasını talep ediyor, cami- ye uygun kıyafetle gelen hanımlan en- gellemeye hakkı olmadığının kendisi- ne öğretilmesini diliyoruz." Sonucu hep birlikte bekliyoruz. Kangren Yapılan Yara - Cezaevleri NAMIK KEMAL BEHRAMOĞLU C. Savcısı-Avııkat Cezaevi sorunu kangren ol- du demek içimden gelmiyor. Kangren yapıldı demek daha doğru olur inancındayım. Bir kısım bürokratlar ve siyasiler bilerek, bir kısım yanm bilgili yazar çizer takımı da bilmeden bu sorunu, bu yarayı kangren yaptılar. Bir kıyamet kopanld» F tipi cezaevleri üzerinde. lyi de, bi- len bilmeyen hemen her kesim- den kesilen ahkâmlara baktı- gımızda dışardan gazel oku- yanların çoğunlukta olduğunu görüyoruz. Bazı köşe yazaria- rı "Adalet Bakanı'nın iyi niye- tinden" sözedip F tipi uygula- masının başkalannın elinde teh- lıkeli olabileceğinden söz ede- rek karşı çıkarken bir başka ke- snn olaya kaba hatlan ile bakıp bu cezaevlerinin insanları tec- rit etmek için yapıldığını ve so- nuçta yargısız infaz uygulama- sına ilk adımın böyle atılacağı- nı dile getirdi. Siyasi (yasaya göre terör) ni- telikli suçlardan tutuklu ve hü- kümlü olanlann aileleri bu pom- palama içinde, tam bilgi ile do- natılmamış oldukları için so- kaklara döküldüler. Oysa mü- cadele edilmesi gereken şey F tipi cezaevi değil, bu cezaevle- rinin kurulmasını öngören yasa ıdi. Bu yasanın insan haklanna, insan onuruna, evrensel hukuk anlayışına ters düşen bu ve bu- na benzer maddelerinin uygu- lamadan kaldınlması için müca- dele verilmesi gerekiyordu. 8.4.1991 tarihve3713sayı- lı Terörle Mücadele Yasası, "te- rörist vasıflı hükümlû ve tutuk- lular için" oda sistemi içeren "7,2,3" kişilik cezaevleri yapıl- masını öngörüyor. 1991 yılın- dan günümüze kadar 9 yıl geç- miş. Bugün yaygarayı koparan, yazar çizerier hep susmuşlar. Bir ikisi hariç, günümüzde ahkâm kesenlerin büyük bir kısmı da kulaktan dolma bilgi ile görüş- lerini dile getiriyorlar. Bir kere şunu tespit etmekte yarar var. inşaatlann mimari tar- zı ile ilgili yasanın (TMY) oda sistemini sadece "terörist vasıf- lı tutuklu ve hükümlüler" için öngörmesi bir arada düşünül- düğü zaman, yapılmak istenen şeyin Batı'da uygulanan oda sistemi olmayıp, Türkiye'ye özgü bir hücre sistemi olduğu ortaya çıkmaktadır. Zaman içinde bunun oda sis- temi olmayıp hücre sistemi ol- duğunun anlaşılacağını ve du- rumun da Türkiye'nin başını çok ağntacağını söylemek için müneccim olmak da gerekmi- yor. Bu yetersiz ve önemli ölçü- de uygulamada yeteneksiz kad- ro ile oda sistemi adı altında sadece bir kısım tutuklu ve hü- kümlü için yapılacak olan bu uygulama, telafisi mümkün ol- mayan sonuçlara gebedir. Bu- nu anlamak için cezaevlerinin tümü itibarı ile bugünkü duru- muna bakmak yeterlidir. Tablo ortada: - Adalet Bakanlığı bütçesi binde sekiz. (Maaşlar, iaşeler vs.). - Cezaevleri için verilen iaşe bedeli 500.000 TL. Bunun 100.000 TL. ekmek için olup 400.000 TL. ile üç öğün yemek çıkarılıyor. - Cezaevi personeli bu göre- vi yürütecek bilgi ve yeteneğin çok altında bir yapıya sahip. Ozellikle infaz_koruma memur- ları ve dahâ ûsfdüzey yöneti- ciler hiçbir eğitimden geçirilmi- yorlar. Bu, daha çok personel politikası ve planlaması yapıl- ması gerekirken siyasi baskılar sonucu cezaevlerinin iş alanı olarak değerlendirilmesinden kaynaklanıyor. Doğru dürüst maaş da verilmeyen bu perso- nel, adeta sokaktan toplanıyor diyebiliriz. 140-150 milyon lira maaşla çahştırılan bu persone- le polise ve jandarmaya tanınan yıpranma hakkı da tanınmamış. Bu şartlarda bulunan elemanın da vasıflı olması zaten mümkün değil. Cezaevlerinin sorumlusu kim? Cevap almak mümkün değil. Cezaevlerinin sorumlu- su bellı değil çünkü. Yetersiz ve dağınık mevzu- attan kaynaklanıyor bu durum. Gerçeğe baktığımızda cumhu- riyet savcılarının cezaevlerinde hiçbir sıfatlannın olmadığını gö- rüyoruz. (Denetim ve gözeffm dı- şında tabii.) Dört başlı bir cezaevi var or- tada. 1 - Jandarma. Dış korumada görevli. Görevi idari. işlediği suç idari sayılıyor. Memurin muha- kemat hükümlerine tabi. Sav- cının, jandarma üzerinde hiçbir yetkisi yok. 2. Cumhuriyet savcılan. Cum- huriyet savcısının, zabıtayı cezaevine çağırma yetkisi dahi yok. Bu yetki müdürlere ait. (1721 sayılı yasa, madde 8). 3. Müdürlük. İdari ve adli görevleri var. 4. Infaz koruma başmemuru ve memurlar. Sadece adli görev- leri var. Bu kadronun içinde en az yetkiye sahip olanı ve en çok şimşekleri çekeni ise cumhuriyet savcılan. Bu dört başlılık içinde, kim nasıl görev yapacağını bilmiyor diyebiliriz. Bu dört başlı cezaevi nasıl yönetiliyor dersiniz? 1969'da çıkanlan standart 14 yönetmelik gereği her kurumun kendi müdürünün hazırladığı iç yönetmelikle (Bakanlıkça onan- dıktan sonra) yönetilmekte. Yetersiz bir kadro ve bu kad- ronun hazırladığı çağ dışı ol- maya mahkûm iç yönetmelik- ler ve ortaya çıkan cezaevleri tablosu. 3-4 ayda bir genel müdürü değiştirerek, F tipi adı altında eşitlik ilkesine ve insan hak- lanna aykın biçimde Batılı biçim- de oda sistemi olmayacağı konusunda kuşkular taşıyan cezaevleri yaparak işin üstesin- den geleceklerini sananlar, yıl- lar sonra 12 Eylül darbecilerinin durumuna düşmekten kur- tulamayacaklardır. HAYVANLAR ISMAÎL CÜLGEÇ CW igulgec(<ı yahoo.com KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK f t l - > - « ' ı ! 1İ y>/ behicakCg turk.netu ÇtZGİLÎK KÂMtL MASARACl X' "\ HARBİ SEMİH POROY semihporoy(âyahoo.com \ l // c c ( k\ç ûüT^tEMEM BliUiT/ ^ •-—\ ^^^" V^^ OöPMÇPiM Mi? _/^~^ç\) j TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN C I % KAR ADAMI YSTI GERCEK Mİ? f32f ^ P»U £KİP, KAR APAMt'AJ/tJ GÖeÛlDÜĞÜUÜ İOOİA eTTİ. SlR HO- ; YA&I GOGİL,yARj İMSAM SİR f TV. KllAVUZLARI OLAH NEP*LÜ, "O KAKtARIN VAHÇı APAMl- DlR rüuoe , YAZATIK, MOOulAL 8İR IMSANPAN ÇOK İ&Ytİ\ SONGAKJ YIUA& PA,AYNItOOHuPA BAZI CİO- Oi ARAÇTlflMAlAR YAPlLACAK, AYAK IZI 8/İ.E BUUlNACAKT/CeN SAĞûA. ANCAK, N£- PAL PİUNPE 'YETrpENeN YfiGATlK El£ GEÇİ(İİL£tAİYEC£K,BİK eFSAHB OL/VSAK KALACAKTT. Sağda, bir Utfml h>pına$tmct«kj ona ctıt- oidoğu sanılatn kufa dıerici terülüyjtr. DÜZ ÇİZGİ A ÜMtT ZİLELt Hayatı Iskalamak!.. ; Denizin ortasında, dört biryanımı çevirmiş Istan-° A bul'u seyrediyordum... Sağımda solumda küçücük tekneler içinde, kü- • çücük dünyaları olan insanlar büyük bir şevkle, ıs- rarla ve de hiç bıkmadan küçücük balıkları avlıyor- ) lardı... , Akşamın alacakaranlığında Istanbul güzel, çok ~ güzeldi... Işıl ışıl Istanbul sanki bütün çirkinliklerin- '*J den arınmtştı!.. Siyah; binlerce yıldır ihanetle, ka^-^ leşlikle, entrikayla, insanın insanı en acımasız şekil- •- de sömürüsüyle, ahlaksızlıkla beslenen bu kentin bü- ; - ; tün defolarını kapatmıştı!.. ,. Birkaç saat sonra sabah olacak, siyah kaçınıl- maz olarak beyaza yenilecek, acımasız çark olan- , ca ağırlığıyla dönmeyi sürdürecekti... Ve günün ilk ışıkları gecenin sihrini alıp götürecek, defolar türrr' çıplaklığı ile sıntacaktı!.. .;, Ama daha vakit vardı... - ^ • • • ..!U' O an, denizin ortasında, gecenin koynunda kavn) galardan, çirkinliklerden, kalleşliklerden, ihanetleç7 •„ den, entrikalardan uzak yalnızca ben vardım... Birderakı kadehim... • ; Bir de o, uzansam tutuverecekmişim gibi yoğun^-' arada bir geçen devasa tankerlerin bile bozmaya ki- i yamadığı sessizliğin içinde yükselen güzelim şar- 1 '' kı... :'-•' - Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır... '>'•* O an biliyordum ki, gecenin o saatinde bile çark. i dönüyor, kapalı kapılar ardında kıyasıya hesaplaş.-/v malaryapılıyor, şafakla birlikte acımasızca sömürü- ' lecek, paramparça edilecek insanların listeleri dü-^* zenleniyor, bir bankadan diğerine aktanlacak çok bü-', yük paraların envanterleri çıkarılıyordu... '•' Yann, gün ışıdığı andan başlayarak yine birileri öle-" cek, birileri çalacak, birileri nutuk atacak, birileri gündemi biçimlendirecekti... Ve birçokları biçimlen- dirilen şekliyle yeni bir günü daha sona erdirmek için koşuşturacaktı... ' ' -NeacıL Bir ara gözüm saate ilişti... Sihrin bitmesine çok az kalmıştı... Kendime buz gibi bir son rakı daha koy- dum... Bir hüzzam şarkıntn hüzünlü dizelerine yü- rekten iştirak ettim: •. . - Beklerim her gün bu sahillerde... Yüreğimin üzerinde tarifsiz birağırlık, "yann"\dü- şündüm... Hem yannı, hem geçip gıtmiş 40 yılı... Kız- gınlıklarımı, anlık mutluluklarımı, kederlerimi, se- vinçlerimi, kayıplarımı, korkulanmı, sevdiklerimi, yi- tirdiklerimi düşündüm... Ödün vermeden, başım dik ayakta kalma savaşının ruhumda bıraktığı izlere do- kunmaya çalıştım... "Değer miydi" diye sordum kendime... Uzun bir aradan sonra "değdiğine" ka- rar verdim... Sonra, yakıcı bir iç hesaplaşmanın ardından, ak- lımda aynı sözcükler "yanna" katılmak üzere yürü- düm: - Her şeye karşın hayatı ıskalamadtm!.. ...Veee perdeee... Ne garip, okuduğum kitap bu yazının başlığına çok uydu!.. Sevgili Üstün Akmen, son iki yıl içinde izlediği ti- yatro, bale, opera, operet ve dinletiler !çin kaleme aldığı eleştirileri kitaplaştırmış. Tam 65 etkinlik izle- miş!.. Kitabı okurken son birkaç yıldır hayatın en güzel, en yaşanılası tarafını nasıl da ıskaladığımı acı biçim- de fark ettim!.. Bir şey daha var: Seyretmediğim oyunların eleş- tirilerini okurken sahneyi, oyunculan, dekor ve giy- sileri gözlerimin önüne getirmeye çalıştım... Ve ba- şardım!.. Sevgili Üstün Akmen, sayende en azından hayal etme olanağını yakaladım... Sağ ol... Utanmayı bilmek! Naim Süleymanoğlu uzun yıllar önce Bulgaris- tan'dan Türkiye'ye iltica etti... Daha sonra zamanın başbakanı Turgut Özal, bu gencecik çocuk için Bulgaristan'a (yanılmıyorsam örtülü ödenekten) 1 milyon dolar para ödedi. Diğer bir anlatımla Naim'i satın aldı!.. Üzerinde hiçbir hakkımız olmayan, bizim yetiştir-" mediğimiz bu çocuk tüm dünya şampiyonlukların- da ve tam üç olimpiyatta rekor üstüne rekor kırdı. Onlarca kez milli marşımızı tüm dünyaya dinletti. Inanılmazı başararak Time dergisine bile kapak ol- du... Ve biz bu çocuğu dördüncü olimpiyat denemesinde başarılı olamayınca paçavra gibi bir köşeye fırlatıverdik!.. Sonradan sürmanşetlere çıkanlan "en büyüksensin" sözcükleri, yapılan aytbı ne yazık ki ortadan kaldırmıyor... Biraz kadirşinas ol- mak, biraz utanmayı bilmek yeterli!.. • s uzileiiraixir.com °si B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Falih Rıflu Atay'ın, Ata- türk'le ilgili anılannı içeren yapıtı. 21 "Irlan- da Cumhuriyet 4 Ordusu"... Ka- difemsı bir gö- rünüş kazandı- nlmış sığtr deri- si. 3/ Anado- lu'da yüzyıllar- dan bu yana 9 göçerler arasın- da sûrdûrülenbir tür en- siz dokumaya verilen ad. 4/ Elinden iyı iş ge- 2 len, becerikli künse... 3 Karışıkrenkli... Küçük 4 mağara. 5/Herhangı bir 5 biçimde edinilen bilgi ve deneyimlerin topla- mı. 6/ Ham ıpeğı iphk ve ıbrişim durumuna geti- renkimse... DoğuAna- 9 dolu'da bir ırmak. 7/ Bir şeyın erebıleceği uzaklık; men- zil... Bir nota. 8/ Hükümdar ya da kadı vekilliği. 9/ Ko- nut... Karagöz oyununda kullanılan kamış düdük. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Aziz Nesin'in bir tiyatro yapıtı... Terazi gözlerinden her biri. 2/ Türk müziğınde bir makam. 3/ "Ayva san, kırmızı sonbahar / Her yıl biraz daha benimsedi- ğim" (C.S. Tarancı)... Bir kimseye çalıştığı yerce veri- len tatil. 4/ Ağacı koyu kahverengıye ya da siyaha bo- yamakta kullamlan billursu toz. 5/ Çözümleme... Şaş- ma belırten bir ünlem. 6/ Yıkanılan yer... Bir makyaj malzemesi. 7/ Bir tür kahn ve kaba kumaş... Bir made- ni eriterek sıvı duruma getirme. 8/ Üstü kapalı olarak anlatma... Ilave. 9/ "Gülten - - -": Şairimiz... Et, balık ya da sebzeyi hamura sararak finnda pişirilen yiyecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear