25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 EYLUL 2000 PAZAR CUMHURİYET J V L J L J J . U l \ kultur(gcumhuriyet.com.tr SAYFA 15 Yasmin Reza için yazmak, aslında babasım kâğıt üzerinde canlandırmanın biryolu 'Araştirdmak hoşuma gider'Kültnr Servisi - Fransız oyun yaza- n YasminReza. sonsuza dek yaşama- yacağını anladığında beş yaşındaydı. " O zaman, yaşryor olmanun bir çeşit şans, bir avncalık, bo\nunıa asılı bir madalyon olduğunu düşünmüştüm" dıyor ve eklıyor: "Eğer >aşam bu ka- dar kısa bir zaman dilinıi içinde geçip gidhorsa. onu tüm yoğunluğmla ya- şamalıyım dediğimi haûrh>orum.w Reza'nın hemen hemen bütün ya- pıtlannda; şiırlerde, yazılarda, oyun- larda ölüm temasına rastlanıyor. Ölü- mü anlattığı ılk şıirini *La mort et la vie' (Ölüm ve Yaşam) yazdığında se- kiz yaşındaydı. Ölümden korkuyordu. Anlanıaya çahşıyordu Şu anda 40 yaşmda olmasına kar- şın pek bir şey değişmedi. Yine ölüm ve yaşam üzenne düşünüyor. Şu an- da kariyerinın doruğunda. Başrolün- de OaireBtoom'un oynadığı 'Conver- satk)its after a Burial' oyunu Almeida 1 ıyatrosu'nda sahnelenıyor. Aynı za- manda. bazı bölümlerini babasının anılanndan alarak yazdığı otobiyog- rafık öykü 'Hammerklavier' de basıl- mak üzere. Güçlü dostluklannın, üç entelektüelin bembeyaz bir tablo ûze- rine tartışmasıyla sarsılmasını anlatan komedi ov unu 'Art' 35 dıle çevnldı ve oynandığı her gece West End'de bü- yûk tartışmalara yol açtı. Ünemli olan ahlaki farklüıklar Reia, esmer, küçük, hafif, yuvarlak yüzü, uzun kirpiklerinin altından gö- züken kahverengi gözlen ve flört et- meye açık havası ile her zaman görü- niışüne dikkat eden bir kişi. Çünkü ken- di görüntûsü onun ıçm gerçekten de çok önemli. 'Hammerklavier'ın bir bölümünde Reza, ınce gn çizgilı, ma- vı saten bir gece elbisesi almasını an- latıyor. 'Art'oyunuyla kazandığı ödü- lü almak ıçin Londra'da Savoy'da ya- pılan törene katılmak ıçin bu çok be- ğendığı elbiseyı almıştı: "Hafif eı- keksi, basünlmış ve sıkısnnlnuş bir şıklık laşıyordu." Sonra birden deliri- yor. Ikı halka ıncıden oluşan bir kol- ve j.aun alıyor. Bırini ayınp bılezik gıbı takıyor. Incılerin birhata olduğu- nu büiyor, ama yakın arkadaşı Serge'ye (kı kıtabında pek çok tanıdığı erkeği Ser'ge olarak çağınyor) kolvelen hak- kında riS düşündüğünü soruyor. Ser- gc'nin cevabı kısa ve net: Kolye 'iğ- renç'. bılezik ıse 'ondan daha da be- ter'. Reza ise "Evet haklısın ama bu aııdan hibaren artık arkadaş değuiz" Uıye bu konuşmaya son venyor. Gerçek yaşamında. aslında bu ko- 'G nuşma gülüşmelerle sonlandı. Hâlâ Serge ile arkadaş Reza hiçbır zaman kolye takmaz. O zaman neden bu hi- kâyeyı bu kadar farklı bir biçimde an- latma gereğı duydu' 7 Arkadaşlık. onun iizenne gıttiğı baş- ka bir konu. Ona göre bu. nazık ve kı- nlgan bırortaklık. Bu 'kolye'hikâye sı de aslında, arkadaşlığm basit bir görûş aynlığı yüzünden nasıl tehdit al- tına girdiğini anlatan 'Art'a gönder- meler yapıvor. Beyaz boyalı tablo ile bembeyaz ınciler arasında nasıl bir bağ kurmalıyız? Aldatma ve yalan. bir arkadaşlık ıçin gereklı mi? "Ha- yır, kesinlikle" dıyor Reza "Bu bir yalan sorunu değil. Sadece davramş bi- çimi ile ilgüi." Bu söyledıklen Reza ıçin pek çok açıdan doğru gıbı gözüküyor. Ama sonra, her ne kadar dostluk güven üze- nne kurulu olsa da yalan söylemenın de vazgeçılmez olduğunu ıtıraf edıyor. O, arkadaşlannın politıka veya sanat hakkında 'sevimsiz' düşüncelerini pek önemsemıyor. Onun içın önemli olan 'ahlaki farklılıklar' Bir de not düşü- yor: •'Gerçek dostluk çok zor bulu- nur." Babamla ilk karşılaşüğınıda... Reza'nın babası ıse onun gerçek dostu. Bir açıdan Reza'nın eksenı gi- bi... Onu çok geç tanımasına karsın yaptığı bütün işler onun çevresinde dönüyor **Babamla flk karşılaştığım- da genç bir kızdım. Onu iyi taımo- runı dhebildiğim dönemlerde artık yirmfli vaşlanma gelmiştim.~ 'Conversation after a Burial' adlı oyununda Reza. cınsellikle ölüm ara- sındaki ihşkiyı anlatıyor. Reza'nın, bu oyunu. babasının ölümünden son- ra yazdığı düşünülebilir, ama bu as- lında onun 15 yıl önce yazdığı ilk oyun. Beraberbirlokantada otururken babasının eline bu oyunun brr kopya- sını turuşturmuş. Daha sonra eve doğ- after a Burial' adlı oyunu Almeida Tiyatrosu'nda sahneleniyor. Babasının anılanndan yararlanarak yazdığı otobiyografik öykü 'Hammerklavier" basılmak üzere. Yeni oyunu 'Trois Versions de La Vie' (Hayatın Üç Versiyonu) Viyana'da sahnelenecek. Philippe Noiret ikinci oyunu 'The Unexpected Man'de oynuyor. Reza, Andre Techine'in yönettiği 'Termınus de Angies'de ünlü bir kadın yazan canlandınyor. ru giderken eski Fransız Başkanı Ray- mond Barre ile karşılaşmışlar. Baba- sı Barre'ı durdurup ona kızının yete- neklerinden söz etmiş. Tabii ki ilk basta Başkan onu dikkate bile alma- mış. sonra çevredekı ızleyıcilerden gelen tepki karşısında tavnnı değıştır- mış ve babayı dınlemış Ölümünden altı hafta önce yazıldı- ğı içın babası 'Art'ı izleyememış. Bel- ki de bu yüzden Reza, en ünlü oyu- nunu 'berbat' olarak nitelıyor ve hiç tereddütsüz "Bana ve ona yakışan bir oyun değildi bu" dıyebilıyor. 'Hammerklavier' adlı otobiyogra- fik romanmı da kendısı ıçin yazmış Reza. Yazmak aslında bir açıdan ba- basmı kâğıt üzennde canlandırmanm bir yolu. Roman. birçok özel anıya ilışkın aynntılan ıçenyor. Banyoda çınlçıplak yatan babasının, ölmek üze- re olduğu son dakikalannda, aynada kendıni gördüğünde aklına Ausch- vvitz'ın geldiğıni söylemesi gıbi. Bu- nun üzerine Reza. "Doğru baba. Şu anda pek de iyi görünuıüvorsun" dı- yor ve ıkısi de gülmeye başlıyor. Ki- tap, acı ve umutsuzluk kadar, bu tür beklenmedik neşelı ve gülünç anıla- ra da yer venyor. Pekı babasım düşününce en çok ne- yı özlüyor? "Her şeyini. Hastalandı- ğızaman,onun ryfleşemeyeceğini adım kadar iyibfliyordum. Bu yüzden onun her anını kafama kazunaya çalışnm." Bu yüzden de kıtabı. onu hiç tanıma- yan ınsanların katasına kazıyabilmek içın yazmış. Ve bu onu haylı memnun edıyor 13 yıi sonra yeniden oyuncu Reza'nuı ünü bütün dünyaya yayıl- mış durumda. Şu anda yenı bir oyu- nu var. 'TroisVersionsde La Vle' (Ha- yatın Üç Versiyonu) Viyana'da sahne- ye konmak üzere. PhilippeNoiret ikin- ci oyunu 'The Lnexpected Man'' i oy- namak ıçin Fransa'yı turluyor. Oyun, aynı zamanda. MichaelCambon ve Ei- leen Atkms tarafından Ne\v York'ta sahnelenıyor. Bu arada Reza 13 yıl aradan sonra yeniden oyunculuğa dö- nıiyor. Andre Techineın yönettiği 'Terminus de Angies'de ünlü bir ka- dın yazan oynuyor Techıne, Reza'yı Cannes'da görüp havran kalmış: "Onu fiziksel açıdan etkiledim" dıyor Reza. Ama bu teklifı. Techıne artık yalvar- ma noklasma vanncaya kadar reddet- mış. Her ne kadar kcndınden memnun görünse de Reza'nın da zaman za- man kışıhğınden kurtulup bambaşka bu- ınsan olma ısteğı var. "Phılıp Roth veya Julia Roberts olabiürdim mese- la. Ama belki sadece bir öğleden son- rası için. Bütün bir gece onlar gibi ol- mak beni çok yorardı. Ama kesinlik- le. Afganistan 'da doğmuş olmak ister- dim. Vahşi doğası ve insanın gözlerin- den başka hiçbir şe\inin çöriinmedi- ği vaşmak' fikrine havran olduğum için" Babasıyla bu yakın ılişkisini kendi çocuklan ile kurmaya çalışmış. Ama koruduğu. sadece çocukları değil. "Kendimide koruyorum. Hayn*deme- yi biliyorum. Davet edildiğim her ye- regitmi>orum, kendimi çokfazla gös- termeme>e gayret ediyorum. Kitap- lanrcu imzalamıyorum. Televizyona çıkmıyorum. Çok az röportaj >apı> o- rum. Çok vahşiyim. Böylece, gerçek- ten kendime art bir ha>at yaşayabili- yonım. Kendimden bahsetmeyi dese>- mhorum. Araşnrılmak hoşuma gi- der, ama anlaşılmayı htemem." Ekraıım arkasındaki ses Dulcinea'da, 24 kadm sanatçının 24 video işi gösteriliyor • Kullanılan imgeler, aşk, ötke, arzu, yalnızlık, oyun, cinsellik, acı gibi kavramlan içerip önyargı ve klişeleri doğuran ideolojik mekanizmalara karşı ironik bir tav ır sergiliyor. ISRA ALtÇAVUŞOGLU Dulcınea, aralannda Iracy Enıin, Sam Taylor Wood gibi Türk izleyıcı- sıuın yakından tanıdığı 24 Ingiliz ka- duı sanatçıya ait 24 \ ıdeo çalışması- ııı 14Ekim'edekizleyicileresunu\or. icrgınin küratörlüğünü iki Italyan ( ıistiana Perrefla v e Maria Rosa Sos- ;»ai üstlcnıyor. The Brirısh Co- uncıl'ın katkılanyla gerçek- leştirikn sergi 'Sweetie' adını taşıyor Sanana özgül bir kadın kim- Iığının varhğmdan söz etmek olasi mıdır? Vıdeo sanatını. kadın kimliği araştırılırken bo^vurulan en popüler sanat dah haline getiren etkenler ne- lerdır? Dulcınea'dakı sergı ış- te bu sorulann yanıttnı any or. 80'ler ve 90"lar olmak üzere iki bölüme aynlan sergi, tngü- tere'de vıdeo sanatının sahip olduğu kimliğın yeniden ta- nınılaıunaMiid ve son yirmi yıldu"gör- scl sanatlar ıçınde oynadığı rolü ör- neklenıesi bakımından ilgınç Saıuıı arenasında boy gösteren ka- dın sanatçılann ışlerinde özellikle 'ka- duısal' öğeler aramak neredeyse bır gclcnek halıne geldı. Ancak bu sap- laıııanın aksuıe, günümüzde videovxı kullaiıan kadın sanatçılann birkaçı dışmda ıronık bir bakış açısını yaka- Iayarak neredeyse her şeyle dalga geç- lıklen de bır gerçek Ömeğin geçen d> Londra'da küçük bır galende 'Şu aşk ne garip bir şey!' adlı 3 dakikalık son v ıdco ışı sergı lenen Tracy Emın, 'erkek' bır buldog köpeğıy le aynı ek- idiıı paylaşıyordu. Zavallı âşık köpek, Iracy e aşKinı itiraf edıyor ve kendi- sini çekici bu!ma> ıp onunla >atnıa> ı J TOrkiye'yi Meftune cür'ün l$l temsll edecek Oyalarla işlenmiş Coca-Cola şişesi Kate Da\is. Red Shift", 1998. reddettığı içın âşığının arkasuıdan ba- kakahyordu Emin'den daha femınıst ve ideolojik bir söylemi benımseyen Şirin N'eşat ıse yine Londra'nın ünlü bır galensındeki kışısel sergisinde ra- dikal Islam" ın özellikle kadınlar üze- rindeki baskısının tüm gerçekJenni üç a\ n \ ideoda da buna hiç auşkın ol- mayan Batılı kadın ızleyicilere sunu- yordu. Neşat, tslam'm dayattığı sus- kun, ıçine kapanmış kadın fıgürünün en gur sesh ısımlennden bırı şüphe- siz 'Kadın' kımliğinin ideolojik bo- yutlarda özellikle Doğulu sanatçılar tarafından günümüzde daha çok be- nimsendığinı. Neşat özehnden sövle- mek mümkün Tatc Modern'ın koleksıyonundakı Georgina Starr, * luberama', 1998. SamTaytorVVood unçıplak bır erkek bedenini dans ederken gösteren vi- deosu ise 90 sonu kadın vıdeoculann ışlenne \ erilebılecek güzel bir örnek. Wood kadm gözünden erkek bedenı- nı ağır çekımlı vıdeosundan aktanyor. Kadm sanatçılann özellikle video ış- lerinde erkek bedenıne daha sık yer verdikleri de bır gerçek Vıdeonun kadın sanatçılar tarann- dan daha sık tercih edılmesınin nede- nı ise kendılerini daha özgürce ıfade etmeolanağıveımesı Birkaçmındı- şrnda bu sanatçılann çoğu neredeyse dünyanın her yerinde ortak bir geç- mışe sahıp kadın içselliğını ortaya ko- yuyor. Dığer malzemelerin aksıne vı- deo. erkek egemen sanat ortamının te- kelinde olmayan tek malzetne Sergi Jane Campion'un ilk filmle- nnden olan 1989 tanhli 'Sweetie' ile aynı adı taşıyor. Sanatçılann kullan- j dığı imgeler, aşk. öfke, arzu, yatnız- | lık, oyun. cinsellik, acı gıbi kavranı- | lan içerip önyargı ve klışelen doğu- j ran ideolojık mekanızmalara karşı al- i gısal \ e ironik bır tavır sergilıyor. Ser- şı. 'kimliğm' yıkılmaya çalışılmaya- cağı kadar onaylanamayacak bır kav- ram da olduğunu ortaya koyarken ser- giienen her işin tamamen kendi kışi- sel tavnyia yeni kimliği tanımlama- yı amaçlı\ui Kühür Servisi - Coca-Cola'nm Tür- kiye'nm yerel el sanatlarına sahip çık- mak ve Türkiye'nın tanıtımma katkıda bulunmak amacıyla 2000 yılı mart ayın- da baslattığı 'Türkıye'den Coca-Cola Şışelen' projesı son buldu Proje kapsamında Türkıye'nın 7 böl- gesinin yerel motiflerini taşı- yan her biri 1.96 m. boyun- da olan ve onjınal Coca-Co- la şişesınin formuna sadık kalarak yaratılan yapıtlar, 8 aylık bir çalışma sonunda ortaya çıktı. 1996'dan beri tüm dünyada yürütülen ve 65 ülkeyi temsılen 71 yapı- tın bulunduğu uluslarara- sı Coca-Cola şişelen ser- gısınde ülkemızi temsıl edecek olan yapıt 14 Ey- lül akşamı Kültür Baka- nı îstemihan Talay'ın da katılımıyla Yıldız Sarayı'nda düzenle- nen ödül töreninde be- lırlendı. Doğu Anadolu Bölgesi'nden Mef- tune Gür'ün 800 metre uzunluğunda oya kullanarak yap- tığı şışe. ülkemizi yurtdışmda temsil etmeye hak kazan- dı. Gür'ün 17 kişilik bır ekiple çalışarak 5 haftada ürettiğı yapı- tında ipek, naylon ve pamuk iplık kullaml- dı. Aynca. Elazığ'ın yöresel motiflerini ko- ruyarak papatya, gül oyası, böğürtlen, her- caı menekşe, iğde çi- çeğı, sarmaşık, çilek motifleri işlendı. Dığer 6 şışe ise Akdeniz'den kilrm dokuma, Ege'den göz boncuğu, Gü- neydoğu'dan bakır işleme. lç Anado- lu'dan ahşap el oymacılığı. Karade- nız'den sepet örmeciliğı ve Marma- ra'dan tznik çınısinden oluşuyor. El sanatlannın \ e ıcra edecek ustala- rın belirlenmesı ıse Kültür Bakanlığı Geleneksel El Sanatlan Araştırma ve Ge- lıştırme Genel Müdürlüğü, Mimar Sınan Ünrv ersitesı Gü- zel Sanatlar Fakültesi Türk El Sanatlan Bölümü ve Mar- mara Ümversıtesi Tekstıl Bö- lüm Başkanı Prof. Ozanay Omur'un danışmankğmda ger- çekleştinldi. Aynca, 7 bölgeyı temsıl eden şışeler önümüzdeki günlerde îstanbul'dan baş- , layarak Türkiye turuna çı- kacak ve çeşıtli illerde ser- i gılenecek. Projenin ön »,» araştırma çalışmasmda. Anadolu'da çoğu yok olma tehlikesiyle kar- şı karşıya kalan. üre- tim değeriru bulama- yan. tanıtım. üretım ve pazarlama sorunu yaşayan. keşfedilme- yı ve desteklenmeyi bekleyen zengin, köklü, özgün kim- likli halk sanatlan- nın yasayan kaynak- lan seçildı. Uluslararası ser- giye katılacak yapı- tın ise ülke tanıtımı- na uygımluk, ulusal kimlik, çağdaşlık, ta- sarlama yetisi, kulla- nılan malzeme ve tek- nık üstünlük, işçilik, estetık, Coca-Cola orijinal şişenin for- muna sadık kalma- sı. koruma ve taşı- ma işlevlerine uy- gun olmasına dik- kat edildı KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Tarihin Zamanı "Toprağımıza göz koyanlar maksatlannı şu gibi sözlerin arkasında gizliyoriardı: 'Biz acı çeken insan- lığı, baskı altında bulunan halkı kurtarmak vedin kar-" deşlerimizi korumak için müdahale etmek istiyo- ruz.'(...) Halkımızın büyük bir kısmı uyuşukluktan ve cansızlıktan kurtulmaya başlıyordu. Yeni icatlarolu- yor, gelenekler değişiyor, yeni ihtiyaçlar başgösteri- yordu. Bu yavaş yavaş içimizden doğan bir gelişme • değil, dışandan ithal ed/ten bir medeniyet tarzı idi. Her zaman olduğu gibi halkımız, bu medeniyeün iyi taraflarından çokkötü taraflannıalıyordu. Halkmiçin- den çıkan ruhani lideher, çorbacılar, muhtarlar, yani halkın menfaatlerini korumak için tayin edilen maaş- sız memurlar, vazifelerini suiistimal ettiler. Bu uğur- suz şahıslar halkı çeşitli yollardan sömürdûler ve' çektikleri ızdıraba devletin neden olduğuna ınandır- dılar. Onlan ısyana teşvik ettiler, fakat boyunduruk- tan kurtarmak ve hüniyetlerini sağlamak ıçin hiçbir gayret sarfetmedıler. Tam tersine halkın çaresizliğin- • den yararlanarak yüksek makamlann gözüne girdi- ler ve halkı soyarak servet yapfı/ar. 8u taktik, tama- miyle başanlı oldu. Devletmemuriarımızyayetersiz- likten, ya tembellıkten ya da ırkîgururianndan ötürü, bu duruma herhangı bir tepki göstermıyor veya dev-' letın çıkariarını kendi çıkahanna feda ederek bu ma- aşsız memurlaha birlik olarak soyguna katılıyorlardı." [ Yukandakı satırtar bu yıl yazılmış bir yazıdan da alın-; tılanmış olabilirdi doğal olarak. Oysa 1871 yılının ey- * lül ayında, Bebek'te kaleme alınmış. Geçenlerde Eren' Yayınlan'ndan çıkan SadrazamÂliPaşa IHayatı, Za-' manı ve Siyasi Vasiyetnamesı adlı, son derece ilginç • kıtaptan. iki saygın ıktisat profesörunün, Süphan ve Fuat Andıç'ın son derece ilgınç bır çalışması. Vasi-1 yetname, Sultan Abdülaziz e takdim edilmek üz&-; re kaleme alınmış. Yazan Âlı Paşa, Osmanlı impara- torluğu'nun ilginç bir döneminde hem dışışleri bakan- lığı (hariciye nazırlığı) hem de başbakanlık {sadra- zamlık) yapmış bir aydın kişi. Âli Paşa'nın basın ve düşünce özgürlüğünden tutun, özelleştırme ekono- misine kadar birçok konuda son derece ilginç ve za- manından çok ileri düşünceleri var. Türkıye'nın yapı- sal aksaklıklarının kaynaklarına egilmek isteyenlerin mutlaka okuması gereken bır belge bu kitap. Yüz otuz yıl önce Batıyı da Doğuyu da ve ıkısı arasında sıkış-' mış bir ımparatoıiuğu da çok iyi tanıyan bır devtet ada- mının kalemınden çıkmış. Süphan ve Fuat Andıç bu önemli tarihi belgeyi. Türkçeye kazandırmakla yetinmemişler. Vasiyetna-' menin kendisi kadar uzun bir ön çalışmayla okuru ay- dınlatıyorlar. Gülhane Hattı Hümayunu, Kınm Harbı ve Paris Antlaşması, Mılliyetçilik Akımlan, Eflak, Buğ- dan ve Karadağ meselesi, Girrt, Mısırmeşeleleri, ka- pitülasyonlar, reformlar ve Abdülazız'le Âli Paşa'nın zamanını aydınlatan enfes bır deneme ile açılıyor ki- tap. Geçmışe daırmiş gıbı gorünmesıne rağmen bu- gune ışık tutan bır yapıt çıkmış ortaya. Özelleştııme- nın savunuculan kadar karşrtlannı da ilgilendırmesı gereken önemli bir belge/ kitap. Süphan ve Fuat Andıç'ın bu güzel kftabını okurken, bu konularda pek bilgi sahibi olmamama rağmen, ba-' ğımsız ulusal kalkınma politikalarının karşısında olan guçlere gitti aklım. Özelleştirme, küreselle^fıfe fılan derken Dünya Bankası. tMF, Dünya Tıcaret Örgutü ', gıbı, kapitalıst ülkelerın ve büyük sermayenın başta- cı olan kuruluşlar hiç hoşlanmıyortar bağımsız ulu- sal kalkınma polıtıkalanndan. Onlar başka, küresel bır düzenın peşındeler. Bu düzen, gelişmiş ülkelerte , gelişmemiş ülkeler arasındaki açığı büyütse de, bo- zuk toplum yapılarını ve gelır dağılımlarını büsbütün bozsa da. Sevgili Mümtaz Soysal beni bağışlar, bunları onun iki üç hafta önceki bir yazısından kopya ediyorum. Söyle dıyor Mümtaz Hoca: "Bilimde 'kalkınma eko nomisi' denen bir disiplinin bulunduğunu unutma- yan, her şeye karşın ulusal gelişme polıtikalannı ba- ğımsızca surdurmek, dengelı buyüme strate/ıleriyle kendi halklarının sosyal özlemlerinı gerçekleştırmek isteyenler, artık bu düzenin paryalan sayılıyor" Âli Paşa birçok konuda haklıydı. Çöken bir impa- ratorluğun sorumlu bir_sadrazamı olarak. Onunla başlayan ivme Turgut Özal'a ve prenslerine kadar • geldı, onlan da geride bıraktı, Dokuzuncu ile aıle fo- toğrafından geçtı; sarı basının yuppie'lennin "öteki Türkiye" sine dayandı. Bizım gibi paryalar içın gen- ye yalnızca okumak ve yazmak kalıyor. Bir de... 'Tanrılarm Tahtı Nemrut DağT belgeseli tamamlandı • KÂHTA (AA) - Adıvaman'ın Kâbta ilçesinde bulunan Nemrut Dağı ve çevresindeki tarihi mekânlarda 'Tannlann Tahtı Nemrut Dağı' belgeseli çekimleri tamamlandı. Ekip Film tarafından, Kommagene Krallığı'nın yerleşim mekânlannda çekimi yapılan belgeselin yönetmenlığini Tolga Örnek yaptı. Yörede 18 Ağustos'tan itibaren çekılen film ABD ve Avrupa'da da yayımlanacak Kevin Spacey, grevdeki aktörlere 100 bin dolar bağışladı • LOS AıNGELES (AFP) - Kevın Spacey, girdikleri ' grev yüzünden malı sıkıntıda olan aktörlenn derneğıne. 100 bın dolar bağışta bulundu. Aktörler • Derneğı'nın beş aydır grev yapan ve sağlık- kalacak ' yer gibi masraflanrun altından kalkamayan yüzbin üyesine küçük bır yardımda bulunduğunu belirten Spacey, grevi desteklediğini ve aktörlerin yanında olduğunu behrttı Amerikan Aktörler Derneği ve Amerikan Radyo-Televizyon Sanatçılan Denıeği, '. 1 Mayıs'tan beri televızyon ve radyolardan teliflerini alamadıklan gerekçesiyle grev yapıyorlar. 'Sanatçılar KoaJisyonu 7 i • Kültür Servisi - Bee Gees, Tom Waits, i Kathleen Brennan; Don Henley ve Sheryl Crow tarafuıdan kurulan 'Sanatçılar Koalisyonu'na katıldı. Koalisyon grubu, sanatçılann kayıtlannı yeniden kullanabılme haklannı ellerinden alan yasaya karşı çıkıyor. Bu ayın başlannda Amerikan Plak Şırketleri Birliği fRIAA) ve koalisyon temsilcilen. Kongre'ye gönderdikleri ortak bir önende, bu yasa geçtiği takdirde 'kiralık iş' yasasının yeniden canlanacağını belirtmişlerdı. 1999'da kabul edilen yasa. aslında RlAA'nın tehf hakkı yasasını daha kapsamlı hale getırme yönünde sunduğu teklıfin bır parçası. Ve şımdı sanatçılar bu yasaya karşı savaşmak için bırleşıyorlar. Bu yenı uygulama, plak şırketlerinin tam da yenı on-lıne pazarlann belırmeye başladığı bır zamanda sanatçılann yapıtlanna sonsuza kadar sahıp olmalanru sağlıyor. Sayılan 49'u bulan koalisyonun diğer üyeleri arasuıda Bruce Spnngstecn \e Billy Joel da bulunuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear