24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19AĞUSTOS2000 CUMARTESİ OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Bu general Turk mü ımış' Ne kadar sevındım " Ruşen Eşref Yırmıncı yuzyıl başlarında Gınt'ı, Bosna-Hersek'ı, Bulganstan emaretını elden çıkaran Osmanlı Imparatorluğu, Trablusgarp ve Balkan savaşlanyla daha buyuk kayıplara uğradı Acıklı Yemen turküsunun dıle getırdığı gıbı ayaklan- malarla çalkalanan sınırboylanna gıden Anadolu çocuklanndan genye donen ol- muyordu Butun bu yıkımlardan sonra Bınncı Dunya Savaşı'na katılmamız pek ıyıyeyorumlanacakbırtutumdeğıldı Bu sırada ağır bır hastalığın pençesıne duşen Tevfik Fıkret de savaşa gınnemıze karşı ıdı Bununla bırlıkte ordumuzun Çanak- kaJe'de yuz ağartan destansı başanlan, heryurtsever gıbı onu da yurekten sevın- dırmıştı Fıkret'ın once oğrencısı, sonra yakın dostu olan Ruşen Eşref; 1915 Nı- sanı nın sonlannda Aşıyan'da şaın gör- meye gıttığı zaman genç bır mıralayın Çanakkale'de kendı teşebbüsü ıle one an- larak mutlak bır tehlıkeyı önlemış oldu- ğunu hocasından duymuştu Kımdı bu genç mıralay0 Fıkret onun adını soyleme- mıştı Ruşen Eşref henuz taıumadığı bu subayın adını Anburnu'ndan gelen yara- lılann kaldığı koğuşta oğrenmıştı Yara- lılar, tümen komutanlanndan mudafa- anmbaşıdıyeovguylesozedıyorlardı Hu- kûmetın, başkumandan vekılının ve ba- sının gızledığı Mustafa Kemaladı, kulak- tan kulağa, kentten kente Anadolu'nun en ucra koşelenne kadar yayılıyordu Daha önce Trablusgarp Savaşf ndakı resımle- n Şehbal dergısmde çıkmıştı Ustelık31 Mart Olayı'nda lstanbul'a gelen Hare- ket Ordusu'nda görev almış, ıstasyonda çantasını kanştınrken çekılen bır resmı de o donemde yayımlanmıştı "Anafar- tabr Komutuu" olarak da bınsı kapak ol- mak ûzere ıkı resmı Harp Mecmuası'nda çıkmıştı Donanma ve Servetıfunun der- gılen Mustafa Kemal ve çevresındekı su- baylann resımlennı basmışlardı Çanakkale'den ıkı-ıkı buçuk yıl son- ra bır öğle vaktı Ruşen Eşref, Galatasa- ray Lısesı'ndekı dersıne gıderken Tokat- lryan'm koşesmde yaya kaldınmmmucun- da bır subay gordü. Bu subayın, gıyınışı, duruşu öyle göz alıcı, öyle olağanüstü bır nıtehk taşıyordu kı durup ona bakmak- tan kendını alamadı Bu, koyu kestane rengındekı astragan kalpağı, koyu kum- ral çatık kaşlanna doğru ınık, keskın ma- vı gozlü, sert fakat sevımlı yüzü sanşın bır genç general ıdı Ne var kı başka bır ıklunden gelmış havasını veren bu gene- ral bızım unıformamızı taşıyordu' Çün- ku o sırada ulkemızde gorev yapan Al- man subaylan, Turk unıforması gıyıyor, kımı zaman da adlannın sonuna paşa un- vanını eklıyorlardı O da bunlardan bın olamaz mıydı 9 Güvenlı bır vakar ıçmde- kı bu tnsanla bu unıforma bırbınnı ta- mamlayan kusursuz bır uyum ıçınde bu- lunuyordu Üstelık bu general, o zaman ıçınde bulunduğumuz durumla çeiışen bır yemlmezlık ıçınde duruyordu Yave- nne, "Haydi Cevat Bey! Daha otmadı mı?" dıye seslenmesı, Ruşen Eşref'ı şaş- Tevfiknjıkret ve Mustafa Kemal Paşa kma çevırdı Çunku'fiff^eneıal Tûrk'tu ve Turkünıformasrtsişıyoı^u. OnunTurk olması, Ruşen Eşref'ı ıçten gelen bır se- vınce boğmuştu Ru$en Eşref bu olayı defalarca Ataturk'un sofrasında anlat- mış, sonra yazıya dokmuş ve banda al- dırmıştır Aradan bırkaç hafta geçtı Ruşen Eş- ref, Doktor Rasim Ferit'ın (Tatay) evın- dekı bır davete katıldı Işte başka ıklım- den tesınnı veren general dedıgı Musta- fa Kemal Paşa'yı burada gorduğu ve adı- nı oğrendığı zaman bır anıtgıbı manalan- dırdığı o sokağın başında, kanatlan ka- panmış bır kartal gıbı duran genç gene- ralıanımsadı Evsahıbınınaracılığıylapa- şadan randevu aldı ve onu genış kıtlele- re tanıtan unlü mulakatmı yapmak fırsa- tını buldu Bu mülakatın yer aldığı Yenı Mecmua'nın Çanakkale ozel sayısının satışı bır sure ertelendı Ruşen Eşref, ar- tık yakından tanıdığı paşanın çehresıne yansıyan karaktennı şu çarpıcı anlatım- İa dıle getınyordu "Mustafa Kemal Pa- şa'nın siması Rembrand'vari bir tabk) mevzuunu andınvordu. Cençbir simada bu kadar engm mana gordüğumü hatir- faumyorum: Işıklarüı gölgeterm dalgala- n arasmda sebat, tevekkül, tevazu, vakar, mülayemet, huşunet, saffet, zekâ— Bütün bu zıt şeylerin toplandığı sanşm ve gayet sevimfibiryüz." Ataturk ıse Ruşen Eşref'e ımzaladığı (24 Mayıs 1918) fotoğrafinın aldna şun- lan yazmıştı "Her şeye karşm keântik- lebir ışığadoğru yürümekteyiz. Bendebu inanayaşatan gûç,yalnızazızulkeveulu- sum hakkmdald sonsuz sevgim değfl, bu- gününkaranfaldan,ahlakstzhklan ıçinde vatan ve gerçek aşkıyla ışık serpmeye ve aramayacahşanbırgençikgördHgûmdfP- dir. Işte azızim Rıışen Eşref Bey, szi, ben bukutsaltopiuhığundoğalüyekrindengö- rüyorum. Gün geçtikçe daha önemB hiz- metierinizi beklrvorum. Bugünden çok yannlann şükran ve beğenısine adayolan sizi bugünden tanıyabümekle memnu- num." Ruşen Eşref de Mustafa Kemal Paşa'yı tanımaktan ve onun çevresınde yer al- maktan buyük bır mutluluk duymuş, bu- tun yaşamı boyunca Atatûrk'e, Atatürk ılkelenne, Cumhunyete ve onun geto- dıklenne bağlı kalmıştır Bu tutum, Ru- şen Eşref ın kuşağı ıçın de geçerhdır Ya- kup Kadri. "Kzfan geuçfiğkniz bir mffli kanramana hasrede geçti" derken Mus- tafa Kemal'e bağlanmanın anahtannı da venyordu Daha Anadolu'yageçmesmm söz konusu olmadığı bır zamanda bıle M.Z*keriva(Sertd), Buyuk Mecmua'da Mustafa KemalPaşa'yı buyukienmız ara- sında sayıyorve onu "habskâriarunzdan (kurtancuanmızdan) bui" olarak selam- lıyorda Ruşen Eşref, Tevfik Fıkret'ten son- ra artık Mustafa Kemal Paşa'ya da buyük hayraıdıkduyuyordu Tevfik Fıkret'ehay- ranlık konusunda ıseher iJası ortakbır pay- Prof. Dr. Zeki ARIKAN dada bırieşryordu Çunku Tevfik Fıkret'ı en çok beğenen ve takdır edenlerden bı- nde Mustafa Kemal Paşa ıdı Mustafa Ke- mal Paşa ve Ruşen Eşref, Fıkret'ın olu- munun uçuncü yıldonumunde (19 Ağus- tos 1918) Rumelıhısan'nda Aşıyan'da yapılan anma torenı sırastnda yenıden bır araya geldıler 1918 yüında Mustafa Kemal Paşa'nın Aşıyan'ı zıyaret etmesı onemlı bır olay olarak görûlmektedır Ancak bu konuda kımı yanlışlıklan duzeltmenın gereklı ol- duğuna ınanıyoruz Şoylekı FılozofRı- za Tevfik, 19 Ağustos 1916'da Aşıyan'da yapılan anma torenıne Mustafa Kemal Paşa'yı çağırdıgıru ve onun da bu çağn- ya uyarak geldığmı behrtmekte ve Paşa'yı kapıda karşüadığmı da eklemektedır Boy- leceRıza Tevfik, 1903 yüında, erkânıharp namzetlennden mulazımıevvel Mustafa Kemal'ın kendısıne göndermış olduğu kartvızıtı yamtsız bırakmış obnanın üzun- tûsünu ve sıkmtısını gıdermış oldugunu dıle getırmektedır (Bu kartvızıtın bır fo- toğrafı CananYficd Eronatarşrvınde bu- lunmaktadır) Ancak bu ılk anma torenı- ne Mustafa Kemal Paşa'nın katılmasına olanakyoktu Çunkükendısı 1916yıhn- daŞarkcephesındebulunuyordu Yınebu baglamda IbrahimAbeöm(Gövsa), Mus- tafa Kemal Paşa'yı 1917 yılındakı Aşı- yan zıyaretınde yakından tanımak fırsa- nnı buldugunu yazmaktadır kı bu da doğ- ru olamaz Çunku o tanhte Mustafa Ke- mal Paşa, Sunye cephesınde ıdı Kaldı kı tkdam gazetesının verdığı 1917 yılına aıt zıyaretçıler hstesınde Mustafa Kemal Pa- şa'nın adı bulunmamaktadır 1918 zıya- retıne gelınce 0 yılın başında Musta- fa Kemal Paşa, Velıaht Vahdettin ıle bır- lıkte gıttığı Almanya gezısınden donmuş, ancakbır sure Karlsbad'da dınlenmek z o runda kalmıştı 4 Temmuz'da Sultan Re- şat'ın ölümü uzenne yenne VL Mehmet Vahdettin, Osmanlı tahtınageçmışü Ye- nı padışah, Almanya zıyaretı sırasında yakından tanıdığı bu genç generalın Is- tanbul'da kalmasından çekındığı ıçın En- ver Paşa'nın da desteğını alarak Musta- fa Kemal Paşa'nmyenıden Sunye'dekı VII Ordu'nun başına getınlnıesıne karar ver- dı Oysa ortada ne ordu kalmıştı ne de cep- he Mustafa Kemal Paşa'nın Aşıyan'ı zı- yaret etmesı, ışte onun Sunye'dekı bu gö- revımn başına gıtmesınden bır sure on- cesıne rastlar 19 Ağustos 1918 Aşıyan zıyaretı çok genış bır katılımla yapılmış- tır Gazeteler gunlerce önce bu zıyaret- ten soz etmışlerdır 0 gun Aşıyan'a ge- len Fıkret dostlannın sayısı 70-80 olarak venlmektedır BunlararasındaRıza Tev- fik, Ruşen Eşref, Suleytnan Nazıf. Dr Abdullah Cevdet, Dr Adnan (Adnar), HaBde Ediple bırlıkte pek çok yazar, sa- natçı, gazetecı ve Maanf Nezareü tem- sılcüendevardı Buzıyarette Mustafa Ke- mal Paşa buyûk bır dgı odağı olmuş ve Fıkret'ın eşıNazhne Hanan'a,Anafarta- lar Kahramam olarak takdım edılmıştır O donemm bellı başlı gazetelen (Tanın, Sabah, tkdam vb), zıyaretçıler arasında Mustafa Kemal Paşa'nın adına ozelükle yer vermışlerdır Burada düzeltmek ıste- dığumz ıkıncı bır nokta, Mustafa Kemal Paşa'nın, Aşıyan yokuşunu örmanırken yanındabulunanharbryedenhocası Emin Bey'e soyledığı ılen sûrulen "Yakmda Anadolu'va gidiyorum, ne diyorsun?" sozlendır Fakat boyle bır sozun o tanh- te Mustafa Kemal Paşa tarafından soylen- mış olduğu düşunülemez. Çunku savaş de- vam edıyordu. Mutarekehenuz ımzaedıl- memıştı Dahası Atatûrk'un Samsun'a gıtmesuıı zorunlukılan koşullar da henuz oluşmamıştı Olsaolsa Ataturk hocasına yakında Sunye'ye gıdecegını soylemış olmalıdır Ortada gerçek olan bır şey var- sa o da Mustafa Kemal Paşa'nın ınkılap ruhunu aldığı buyuk şaınn evını gezer- ken Fıkret'e yurekten bağlılığuu göste- ren zıyaret deftenndekı yazıyı ımzala- mış olmasıdu- Bu yazı şudur "Tavafi tahatrurunda bulunmakla mubahıperes- tişkâran-ı Fıkret" Bu sozlenn gunumuz Turkçesıyle anlamı şudur Anma zıyare- tınde bulunmakla kıvanç duyan Fıkret hayranlan Fıkret'e hayranlık duyan bır donemın gençlığı ıçınde Mustafa Kemal de vardı ve o buyûk şaınn duşüncelennı eyleme geçırecek yuksek bır dehaya sa- hıptı Fıkret'ın o zaman en çok yankı uyandıran, Sıs, Tanh-ı Kadan, Ferda (Ya- rın) vb şıırlennı Atatürk ezberlemış ve yutmuştu Konuşmalannda Ataturk'un sık sık Fıkret'ten alınülar yaptığma ve onun şıırlerını okuduğuna şuphe yoktur Fıkret'ın yaşadığı donemın eksıksız bır tablosunu çızen Sıs, Turk edebıyaünın onde gelen başyapıtlanndanbındu- Yab- ya Kemal ın bu şurden "Bir devri lane- byle boğan şairin Sis'i" dıye soz etmesı bır rastlantı değıldır tstanbul'unufukla- nnı gıttıkçe artan bır beyaz karanlık ıçm- de bırakan ınatçı bır sıs kaplamıştır Sarmişyineâfakmı birdud-ımuannid Bir zubneM beyzâ ki peyapey müteza- ykL Bu ınatçı sısın baskısı altında ne var- sa yok olmaktadır Kentın ınsanlan nya, kıskançlık. ahlaksızlık ve çıkar ılışble- nyle kırlenmıştır Içınde bannanmılyon- la ınsandan alnı açık çıkabılecek kaç kı- şı vardır 9 Debdebeler, tantanalar, şanh alaylar, katıl kuleler, kaleh-zmdanlı saray- lar, dışlen duşmüş yıkık surlar vb Sıs'm temel malzemesını oluşturmakta ve so- nunda Istanbul, bın kocadan arta kalan bır dula benzetılmektedır Öyle kı o, ortun- mesı ve sonsuzluğa kadar uyuması gere- ken bır kotu kadındır Fıkret ancak, tkın- cı Meşnıüyet'ın ılanından sonra söyledık- lenndenpışmanlık duydu ve "O mebnet gecesmden" uzakta olduğumuz ıçın Istan- bul'u "Sen şereflisin ulusun" dıyerekyu- cehmekten gen kalmadı Ama ne var kı Fıkret umduğunu bulamadı Çunku şım- dı de Istanbul, efenddenn doyuncaya, ük- sınncaya, çatlayıncaya, patlayıncaya ka- dar yedıklen, yağma sofralannın kurul- duğu bır mekâna donuşmuştu Ataturk'un, "Düırvada vapüması ge- reken bütün devnmlerm anası" olarak gorduğu Tanh-ı Kadım'de Fıkret, uısam ezen, tutsak eden, savaş, zulum, baskı, ta- assup ve haksızlık gıbı her şeye başkal- dırmıştır O, tanhı "Beşerin köhne sergü- zeşti" olarak nıteler Fıkret'e gore ınsan- hğın kohnemış seruvenını anlatan tanh, bıraz fılozofa. bıraz sırtlana, bıraz hort- lağa benzemektedır Insanlığm bu korkunç ve kanlı senıvenınde dın, ınanç, gelenek ve mıtler de belırleyıcı bır rol oynamak- tadır Ancak ınsanlık gerçek ozgürluğe sa- vaşsız, baskısız ve sultansız bır dunyada ulaşacaktır Gençlığe venlen değer ko- nusunda Fıkret ve Ataturk tam bır uyum ıçındedırler Fıkret'ın Ferda'sıyla Ata- turk'un GençiiğeHitabe'sı arasındakı ko- şutluk, tanhımızın bu ıkı buyuk ınsanı- nm nasıl ortak bır paydada buluştuklan- nı somut olarak ortaya koymaktadu' Her ıkı ınsammız da gençlığe buyuk değer vermekte, guven duymakta ve onun ağır sorumluluklannı dıle getırmektedırler Fıkret de, Ataturk de gençlığı geleceğın buyük umudu olarak gormektedır Fıkret ulkenın geleceğını, Ataturk Turkıye Cum- hunyetı'nı gençlığın sorumluluğuna bı- rakmıştır Fıkret Uğraş, didin, düşün, ara, bui, koş, aOİ, bağır; Durmak zamanı geçti; çahşmak za- Iftamdır. Derken Ataturk de her fırsatta gençlı- ğın gorev ve sorumluluklannı dılegeto- mış, elde edılen sonucu "rejimin ve inkı- laplann bekçisi" olan gençlere enıanet etmışûr Fıkret'ınruhuvefelsefesındeöz- gürluk kavTamı, vatan-mıllet sevgısı, ın- sanlık değerlen ıç ıçe gırmıştır Ozgur- lük sözunün anlamı Fıkret'te çok denn- dır Ona gore ozgurluk. v ıcdarun her çe- şıt baskıdan kurtulması anlamına gelı- yordu Ataturk ıse daha 1906 yılında oz- gurlüğu "her terakkinin ve kurtuhışun anaa" olarak tanımlıyor, vatan ve hurrı- yet şaın Nanuk Kemal'ın dızelennı TBMM kursusünden haykmyordu Fık- ret'ın yaşam felsefesının ozunu oluşturan u Fikri hür. irfanı hur, vicdanı hur bir şa- irim" dızesı Ataturk tarafından "Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" bıçımıne so- kularak Cumhunyet donemı eğıtım an- layışımn temel bır ılkesı halıne getınl- mıştu- Bugun 19 Ağustos Fıkret'ın sonsuzluğa göçuşunun 85 yıldonumu Bugün Istanbul'da olacak Zeynep ve Ez- gi'yle, bızden önce bu yokuşu tırmanan nıce ınsanımızı duşünerek, anarak"* Aşıyan'a rrnnanacağız E ^ ^ e Dr Rıza Tevfik'm dızelennı de unutmadan Dedfler ki BSIZ kalan türbende, VahşigüUeraçmış' Gormeve geidkn; O hücra cennetm hakıne ben de Hasrede yüzümü surmeye geldün. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Fikrerin Anısına "Ümıdımız bu, ölursek bız, yaşar mutlak I Vatan st- zınle şu zından karanlığından uzak " Hep yannlan beklemek, hep yannlann daha guzel olacağına ınanmak, hep gelecek kuşaklann bu vata- nı cennete kavuşturacağı ınancına bağlanmak! Aziz Nesın, Boyle Gelmış Boyle Gıtmez" dıyor- du Ama "Böyle gelmış böyle gıder" sozu daha çok yakışıyor bıze' Tevfik Rkret, 19 Ağustos 1915 gunu oldu 48 ya- şındaydı Tum umutlannı yıtırmıştı Abdülhamit zor- balığına karşı çıkmıştı, ama yakın arkadaşlannın baş- lattığı humyet yıtlan, bağlandığı fttıhat ve Terakkı ıktı- dandabektedığınıvermemtşti HuseymCahitgıbıdost- lanna ters duşmenın, bır kez daha "zından karanlığı- na" gomülmeye grtmenın acısını duyuyordu "Ne ola- cak bu memleketın halı" dıye şımdılerde alay konu- su yaptığımız çığlığı o daha o gunlerde atmıştı' "Umutsuzluğumun derecesını duşünemezsın kar- deşım Kendımı taşlara çarpacağım gelıyor Fakat hanı benımyurtseverkanımla kııienecek bırtemız taş " Buyuk bır şaır mıydı? Çok tartışılmıştır Kımıne go- re oyledır, kımıne gore boyle 1 Bence buyuk bır şaırdır, buyuk bır ınsandır, buyuk bıroncudur Atatürk genç- lerle yaptığı bır toplantıda sormuş, "En çok sevdığı- nız şaır kım" dıye Gençler bırtakım adlar vennışler Bakmış kı Fıkret'ı anan yok, bağırmış, "Fıkret be ço- cuklar, Fıkret be çocuklar " Yaşasaydı sekız on yıl daha, gorseydı Ataturfc dev- nmını Açtığı yoldan yenı yenı atılımlann nasıl bır bır gerçekleştınldığını' "Bır gun yapacak ten şu sıyah toprağı altın I Her şey olacak kudret'ı ırfanla ınandım" dıyordu "Evetsa- bah olacaktır sabah olur geceler I Tuluı haşre kadar sürmez akıbet bu sema I Bu mavı gök sıze bır gun acır melul olma" dıyordu "Kahramanlık Esası kın vahşet" dıyordu "Haksızlığın envaını gordük Bumu kanun I En gamlı sefaletlere duştuk bu mu devlet I Devletse de kanunsa da artıkyeter olsun" dıyordu "Toprak vatanım nevı beşermılletım I Insan ınsan olur ancak buna ızanla ınandım" dıyordu Hepsı yenı, yepyenı, alışılmamış duşunler, ozlem- ler, ıstekler.. Bugun de oyle, belkı bu gıdışle yannlar- da da Hırsızlıklar, namussuzluklar, dalavereler sur- dukçe "Yıyın efendıleryıyın I Bu hanı ışüha sızın'şı- ın yok olur mu9 Seksen beş yıl mı geçmış'? Ne var kı hıçbın eskımemış TekkusuruOsmanlıcayazrnası Oy- sa çocuk şıırlenndekı Turkçe nasıl da pınl pınl Ya- şasa hıç kuşkum yok o da Halrt Ziya gıbı duru, açık, temız Turkçenın guzellığını anlayacak, belkı de eskı yazdıklannı yenıden yazacaktı' Bugun Tevfik Fikret'ın seksen beşıncı olum yılı Yaz- dıklannın çoğu guncellığını yıtıımemış Başlattığı ger- çek yurtseverlık yolu, bızım de ızledığımız yol Abi- din Dino altmış yıl once şu sozierte Fıkret gerçeğını anlatmıştı "Fıkret cehalete karşı, vatanı şahsı men- faatperdesı olarak kullananlara karşı, yobazlığa kar- şı, jumalcılığe karşı, hukümdariann ve ınsanın bır zümresının ıstıbdadına karşı çarpışmıştı " Yuzyıldır bu çarpışma surup gıdıyor Buyuk şaır, buyuk ınsan Tevfik Fıkret'ı bır kez daha, saygıyla anarak Cumhunyet Valilerinden Ne Beklemeliyiz? PENCERE Aydemİr CEYLAN Valı, ADD Genel Yönehm Kurulu Üyesı 1 978 yılı başlanydı CHP hûkümetı- nın, benım de ıçınde bulunduğum ük "Valiler Kararnamesi" radyonun 13 00haberbultenındeaçıklandı He- men arkasından Elmadağ Kayma- kamlığı'na Içışlen Bakaniığı'ndan gelen mesajda pazartesı günü, "Sayın Bakan'm m^karnınıja (\\mamn " ısteniyordu Sevınçll, gururlu, heyecanlı yenı atanan valı arkadaşla- nmızla o gun orada olduk. Içışlen Bakammız Sayın Irfan Ozaydmh, kısa bır konuşma yaptı Bızlen kutladı Çaylar ıçıldı Bakammız, "24 saat icerisinde görev yerlerinizde ohnamzı rica ediyorum" dedı Arkadaşlanmız bu ncayı ye- nne getırmek, bır an once kırmızı plakalı ma- kam otolanna bınebılmek ıçın makamdan ay- nldüar Herkesçıkınca 1977'deCHPsenatorada- yı olmanın cesaretı ve bılıncı ıle odada kaldun "Saym Bakannn" dedım, "bir kısım arkadaş- lanmız, geçmiş hükümet döneminin vahieri. Bir kasmı ilk defa vaü oluyor benim gibL CHP de yıDar sonra flk defa iktidara getiyor. Bir hü- kümet programımz var. Bu programın Anado- lu'daki uygulamasını valiler yapacak. Bu doğ- rultudasizvıediğeryetkihTergenişbiraçıklama yapsaydımz, bizfcrden nasıl bir >önetim. davra- nış biçimi beklediğinizi, hükümet programının sonuçta hükumetin başansı için valilerfleAn- kara arasmdaJd eşgüdüm ve davaıuşmanın Q- ke ve koşullannı befirtseydiniz ivı olmaz mn- dı?" tt Haİdısm,ak vaBertoplanusmda bunaözen göstereceğun" demıştı Saym Ozaydınlı Geçen gunlerde açıklanan Vaüler Kararna- mesı'nden sonra Sayın Içışlen Bakanı, bakan- lık ılen gelenlen yanında olarak yenı vahlen- ımze Stratejı Merkezı'nde açıklamalarda bulun- du. Daha sonra Başbakan, Başbakan Yardım- cılan zıyaret edıldı Onlar da görüş ve beklen- tüennı televızyon ve basm eşhğmde kamuoyu- na açıkladılar tçışlen Bakanı Tantan, özetle şunlan soylu- yor, yenı vahlerden ıstıyor "Halkm yanında ve içindeolun. Eldetebeşir yazı tahtasmm; kazma kürek, inşaatiann başında bulunun. \ aliler ar- nk fl smırmda birilerini karşüamak ıçın bekleş- memelL Rüşveti önlemeüsiniz. Inanç haritasını iyi bilerek bu hassas konuda dikkaüi ve özenü ' Bu soylemlere katılmamak elde de- ğıl Tum yurttaşlanmız şatafatlı karşılama tö- renlennden bıktı, burokrasıyı geçebılmek ıçın rusvet vermekten ya da bu- uygun sıyasetçı bul- mak arayışından usandı Yıllardır"Sistenıçök- tü, nkandı, yeni bir yapüanmaya gerek var" dı- yen devlet buyuklenmızın bu gorevı ne zaman yenne getıreceklennı bekleyıp umut edıyorlar Sorun aynntıda değıl temelde 60'h yillarda devletm yemden yapılanması, reorganızasyo- nu ıçm buyuk emekler ve araştırmalar ıle orta- ya konulan "Mehtap Raporu" ve benzen ça- lışmalann üzennden neredeyse yanm asır geç- tı Bır arpa boyu yol gıdemedık Onun da ote- sınde, ulusal bağunsızlık ve ulusal dayanışma- yı temel alan Ataturk'un kurduğu Cumhunyet Turkıyesı bugun hangı noktada9 Hangı ıç ve dış saldınlar ıle nereye, kımler tarafından goturül- mek ıstemyor 9 Çozemedık bu sorunlan, yanıt- lannı bulamadık Valı bır okulda elmde tebeşir, tahtanın başı- na geçse oğrencılere karşı Ataturk'un Bursa Nutku'nun ılk cumlesı "Türk genci, devrimte- rin ve rejimin sahibi ve bekçisidm." sozunu ya da Gençlığe Hıtabesı'nden "~EyTürkgelece- ğinin gençüği! Işte bu ortam ve koşullar içinde bile ödeMn, Turk bağunsızhğmı ve cumhuriye- tini kurtarmaknr.. Bunun içinsana gereken gûç, damarlanndald so\lu kanda vardır" cumlele- nnı yazsa DEVRİM sozcuğu yenne İNKIL AP sozcuğunün hâlâ geçerlı olduğu bır ülkede ba- şuıa ne gehr bılmem' Valı Recep Vaacıoğlu, 4 Ağustos gunlu Sabah gazetesınde demeç ver- rrus "Bakanıflsımnnda karşüama>'an, folklor ekibi geûnneyen \ali uç gun sonra kovulur" de- mış Doğru da soylemış Türkıye'mn gerçeğı bu Devlet büyüklenmızın bır ıle geldıklenn- de yaprıklan ılk şey, valının makam koltuğu- na oturup basuun, telev ızyonlann onunde ayak- ta bekleyen valıden bnfıng almak O ılde mı- safir olduklanm, valının devleü, Turkıye Cum- hunyetı'm temsıl ettığım unutuyorlar Ankara- Esenboğa arası aşağı yukan 30 km Havalıma- nında başbakam, bakanlan uğurlamaya, karşı- lamaya gelen onlarca araçtakı devlet görevlı- Ienne, yollan trafiğe kapayan, halkı çıldırtan anlayışa ne dıyeceğız 9 u VaüTer kazma kürek inşaatiann başında ol- sun." Dognıdur 50-60 yıl once elde kazma kurek, bır okul ya da halkevı, bır kultür mer- kezı ınşaatında çalışan, yamuk çıvılen duzel- ten valıJenn anılannı Içışlen Bakanlığı 'nın çı- kardığı '50 Meşhur VaB' kıtabında okuyabıhr- suıız Bence şımdı valiler dozer, greyder, eska- vatorlenn başında bulunmalı, makamlarmda bulunacak bılgısayarlan kullanabılmelı, okul- larda da karatahta yenne bılgısayar ağının ku- rulmasına ozen gostermelıdırler Tunstık ılle- nmızde kaç valımızın ılen derecede hıç olmaz- sabu-yabancı dıh konuşabıldığmı bılemıyorum "ValDer rüşveti önlesin-" Onlesın de nasıl" 7 Rüşvete neden olan etmenlen ortadan kaldır- madan, memura ınsanca yaşama yetecek ma- aş/ucret sıstemını getırmeden, memur uzeruı- dekı sıyası baskılan kaldırmadan ruşvetın on- lenmesı olası mı7 Ankara'da yıllardır donen, don- durulen sıyası rüşveti oncelıkle yok etmeden, ruşvete parmak basan valıyı beledıyeler, hol- dmgler, bankalar, çeteler, ağalar karşısmda na- sıl koruyacaksınız9 Valılenn ıllenndekı 'inançharitası'nı ıyı bıl- melen, yurttaşlann uıanç ve ıbadetlenne say- gılı obnalan goruşu hassas bır konu Bu ulke- de erkek elı sıkmayan valı, kaymakam eşlen- nm olduğu, tankat mensubu valılenn görevde bulunduğuyıUardıryazılıpsoylendı Laık, de- mokratıkcumhunyetmdeğerlermıbılen cum- hunyetm kazanımlannı. kurumlannı koruyan, koruyabılecek, çağdaş, Ataturkçu valiler ata- yabılıyorsak sorun yok denm Bıze göre valılennıız hukmeden devlet valı- sı olarak değıl, halkın valısı olarak. onlardan bın gıbı onlann ıçmde olmalı, demokrasıyı, çağdaşlığı ozumsetmek, pekıştırmek, sosyal adaletı yerleştırmek ıçın çalışmalıdır Işçmın, esnafin, dar gelu-ünın, kadmlanmız- la gençlenmızın, uygar toplumlann aynlmaz ve vazgeçümez kuruluşlan demokratık kıtle örgut- lennm yanında, sorunlara çozüm arayan, Ata- turk'ten. cumhunyetten yana taraf olan valıle- nn çoğalmasma, yetıştmlmesıne bugun herza- mankmden daha buyuk bır gereksınım var ul- kemızde Bu yönde Içışlen Bakanlığımızı çok önem- lı sorumluluklar ve gorevler beklıyor GEBZE ASIİYE1. HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo 1999/329 Davacı Yelız Turgut vekılı tarafından, davalı Ahmet Turgut aleyhıne açı- lan, boşannıa ve nafaka davastnda venlen ara karan uyannca. davacı tara- fından açılan davanın dılekçesınde, davalı Ahmet Turgut un, Pelıtiı koyu Gebze adresınde ıkamet etüğı ve adına aleyhıne açılan dava ıçın teblıgat göndenldığı ve tebhgaün bıla teblığ ıade edıldığı, yapılan araştırmada da adresı tespıt edılemedığınden aleyhıne açılan boşanma ve nafaka davası ıçın dunışma günü olan 24 10 2000 günü, saat 10 30'da HUMK'nın 213 maddesı uyannca, duruşmava gelmesı, gelmedığı takdırde yoklugunda du- ruşmaya devam olunacağı daveüye yenne kaun olmak uzere ılan olunur 20 7 2000 Basın 46001 ANKARA 7. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999 440 Davacılar Kâmıl Karslı vs vekılı tarafından Ganıme Iktz aleyhıne açılan ortaklığın gıdenlmesı davasının mahkememızde yapılan açık duruşması so- nunda, dava konusu Ankara ılı, Altındağ ılçesı, Karapurçek Mah 21222 ada ve 3 parsel sayılı taşınmazın sablarak ortaklığın gıdenlmesıne karar ve- nlmış olduğundan, Karapurçek koyû Altındağ/Ankara adresınde ıkamet et- tıgı bıldınlen davalı Ganıme Ikız adına çıkanlan davetıveler kendısıne teb- lığ edılememış ve adresı de zabıtaca belırlenememış olduğundan mahke- memızden venlen karann adı geçen şahsa karar teblığı verıne geçerlı olmak üzere ılanen teblığ olunur Basın 45813 Cankurtaran Köprüsü Kurmak... Cumhunyet'te dun bır haber yayımlandı: "Başında yer alan haberier ve gazetemız ya- zan llhan Selçuk un 16 Ağustos 2000 tanhınde 'tutuklu ve hukumlulenn sağlık sorunlanyla ılgılı' olarak yazdığı 'Cankurtaran Koprusu'bag//W/ya- zısı uzenne Ceza ve TevkıfEvlen Genel Müdurij AJi Suat Ertosun, bır açıklama yaptı. Ertosun Cumhunyet Başsavcılıklanna bırgenelge gönde- rerek sağlık hızmetlennın aksatılmaması ıçın her türiü tedbınn alınmasını ıstedığını belırttı" Açıklamaya eklenen uzun lıstede, ıçerdekı has- talann adları da var Her şeyden once Adalet Bakanlığı'na goster- dığı ılgıden dolayı teşekkur etmek gerekjyor Ama yalnız Adalet Bakanlığı'nın ılgısryle bu so- run çozulur mu9 • Dıyelım bır tutuklu ya da hukumlu ağır hasta- dır; bır an once hastaneye yatjnlması hayatının kur- tanlmasıyla eşanlamlıdır Hangı hastaneye yatacak? Yureğınden vurgun yemışse, yaşamını kurtar- mak ıçln, bu alanda uzmanlann bulunduğu bır has- tanenın yoğun bakımına alınarak mudahale edıl- mesı onkoşuldur Nasıl gerçekleşecek bu ış9 Tutuklu ya da hukumlu aynı zamanda öyle bır hastaneye yatınlacak kı, kaçmasını engeMemek ıçın tum onlemler alınmış olsun" Oysa bu tur olanak- lar kıt'. Ağır hasta bır tutukluyu hastaneye gotu- ren jandarma, kaçmasın dıye karyolaya zıncırte bağlamak zorunda kalıyor Kıyamet kopuyor Ya da pencerelen demır kafeslı bır koğuşta ya- tacaklar tutuklu ve hukumluler' Koğuşun kapı- sına nobetçı dıkılecek1 Rontgen mı çekılecek, elektro mu alınacak, başka ıncelemeler mı yapı- lacak'' Hastanın kaçması nasıl engellenecek? Yetkılıler ıkı arada bır derede kalıyorlar... • Ulkede cezaevlen on bınlerce tutuklu ya da hu- kumluyle tıklım tıklım dolu 1 Elbette devlet ıçen atıp cezalandırdığı yurtta- şın havalandırmasını, çevresını, yıyeceğını ıçece- ğını, uykusunu, sağlığını duşunmek zorundadır Çağımızda, ıçerdekı yurttaşla dışardakı arasın- da bu bakımdan fark yok 1 Cezasını çeken kışının ıçerde şu ya da bu ge- rekçeyte olume terkedılmesıne bahane buJmak kım- senın aklına gelemez' Ne yapıp edıp demır par- maklıklar arkasında hayat memat savaşı veren ın- sanlara bır 'cankurtaran köprusu' kurmak zorun- dayız • Bu ışı yalnız devlet yapamaz; resmı makamJar sorunun ustesınden gelemez. Sıvıl gınşım gereklı! Adl sanı, hastalığı lıstelerde belırfenmış genç ın- sanlanmız göz gore göre yok oluyorlar. Elımızden hıçbır şey gelmez mı?.. Gehr* Cumhunyet'ten başlayan duyarlığı paylaşma- lı; 'Cankurtaran Koprusu'nu somutlaştırmalı, olum tehdıdını dort duvar arasında her gun soluyanlar, Azraıl'ın pençesınden kuftanlmalı... U*. ar. ANMA Canım Annem ve Canım Babam SÜHEYLA KAYATUNÇ ile ŞERAFETTİN KAYATUNÇ'u kaybetmemızın 5 yılında sonsuz bır ozlem ve sevgıyle anıyoruz Bu nedenle 20 Ağustos 2000 Pazar gunu oğle namazından sonra, Küçukyalı Ortanca Sokak'takı evımızde mevlıt okucacağız Tüm dostlanmıza duyururuz. KAYATUNÇ AİLESİ VEFAT Muğla Gazetecıier Cemıyetı Başkanı Unal Turkeş, Fethıye Barosu avukatlanndan Felsefe oğretmenı Ibrahim Turkeş ve Istanbul Haznedar llkokulu emeklı oğretmenlennden Unsal Şeker ıle merhum Muğla PTT Amın Tuğaıl Turkeş'ın babalan; ıkı buyuk Mıllı Eğıtım Bakanı Saffet Ankan ıle Hasan Âlı Yucel'ın Teblığler Dergısı'nde yayımlanan ozel takdımamelı, Fethıye Kesteb ve Bodrum Turgutreıs oğretmenı, Muğla'nın en eskı Cumhunyet Gazetesı okuru odulune sahıp HÜSNÜ TÜRKEŞ (90) 17.08.2000 Perşembe gunu yaşama gozlennı yummuştur Muğla Mıllı Eğıtım Muduru Nalan Ceyhan'ın duzenledığı bır toren ıle Muğla Yerkesık Mezariığı'nda toprağa venlmıştır AİLESİ VE DOSTLARI HUKUKSUZ YÖNETİMLER SUSKUN İNSANLAR Ismet Kemal Karadayı Telefaks: Yazar 0 216 340 29 59 Güldikeni Y: 0 312 251 44 07
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear