23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 2000 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Betonlaşan Fransa PARİS - Fransa'yı yıtda 70 milyon ziyaretçi ile dünyanın birinci turizm ülkesi sırasına yükselten, yalnızca başkenti Paris'in kültürel ve tarihi zengin- liği yanında, çağımızın en güzel merkezlerinden bi- ri olması değil, ama aynı zamanda, güney sahille- rinin hatta Bretagne bölgesi kıyılannın çekiciliği. Kıyılann çekicifiği ve deniz tutkusunun neden ol- duğu betonlaşmayı Türkiye 6O'lı yıllardan başlaya- rak günümüze değin yaşadı. Istanbul'dan Tekirdağ'a kadar olan ve kirlenmey- le denizi zaten yüzülebilir niteliğini kaybeden kıyı- larda, yılın 15 gün -1 ayı kullanılan ikinci konutlar- dan oluşan beton yığınlan, Bodrum'un bütün kıraç tepelerini kaplayan "yazlıklar" bu gidişin çirkin gö- rüntüleri. Neyse ki, ülkemizde bu gelişme yalnız içinde bu- lunduğumuz ekonomik durgunluk nedeniyle değil, aynı zamanda, artık belirli bir doyma noktasına va- nlıp ikinci konutlann prim yapmamasıyla bir ölçü- de dengelenmiş gibi görünüyor, bunca çirkinlikten sonra durulmasına dengelenmek denebilirse eğer. Kimi kıyılarda ikinci konut olarak somutlaşan be- tonlaşma, turıstik bölgelerde de beton blok oteller şeklinde kendini gösteriyor. Türkiye, kötü sonuçlanndan hep yakınılan önün- deki Ispanyol beton kıyılan örneğinden ders alma- ' dan, bindiği dalı kesen adam misali, yeşil ve temiz kıyılannı betonlaştırarak, hem görüntü hem de çev- re kiriiliği yaratıyor. ••• Işin garibi, aynı illeti şu anda kıyılannın çekiciliği büyük gelir sağlayan Fransa da yaşıyor. Fransa Çevreyi Koruma Enstıtüsü'nün 883 yer- leşim merkezinde yaptığı, bu hafta başında yayım- lanan araştırması, bu büyük tehlikeye dikkati çeki- yordu. Araştırmaya göre, Fransa'da iç bölgelerde nüfus son on yılda yüzde 3.3 artmışken, kıyılarda aynı o- ran yüzde 3.8. Fransa da gittikçe Türkiye gibi kimi orta bölge- leri boşalırken kıyılan aşın kalabalıklaşan bir ülke olma eğiliminde, henüz bu yozlaşma aynı ivmede olmasa bile. Son on yılda Fransa'nın kıyılannda özellikle Co- te d'Azur ve Bretagne'da, 884.000 konut ve 66.000 işyeri yapılmış durumda. Kıyılann prim yapması, buradaki kârlann yük- sekliği, yatırımcılann büyük bir hırsla buralara sal- dırmalanna ve hızlı betonlaşmaya hep birlikte kat- kıda bulunmalanna yol açmış. Paris, buna' karşı iki önlem düşünmüş. Bunlar- dan birincisi, 3 Ocak 1986'da kabul edilen "Kıyıla- n Konıma Yasası". Ama uzmanlar da, yerel yöneticiler de yasanın yeterince etkili olmadığında, betonlaşmanın önü- ne geçilemediğinde birleşiyorlar. fkinci önlem ise "Kıyılan Konıma Kurvlu". Bu kurul, korunması gerekeni satın alarak talan- dan kurtanyor. ••• Kıyılan Koruma Kurulu'nun etkisi mali olanakla- nyla sınııiı da olsa hiç işe yaramıyor değil. öte yandan doksanlı yıllarda, özellikle Akdeniz kıyılannda, mafya, ınşaat sektörü ve yerel yöneti- ciler üçgenı ıçınde gelişen ışbirliği, Fransa'da ye- rel yönetimlerin yetkilerinin yeniden gözden geçi- rilmesi, inşaat izni yetkisinin bunlardan alınması değilse bile, daha üst bir otoritenin de denetiminin eklenmesiyle yürürlüğe konması sorununu günde- me getinmişti. Kıyılannı betonlaştıran Fransa, hem kendi yurt- taşı açısından, hem turizm gelirleri bakımından kendi bindiği dalı keserken, asıl çabası bütün de- mokrasiler gibi, bireyin özgürlük alanını arttırmak iken, yine bireyi istismarcı sermayenin talanına kar- şı koruyacak, yeni sınırlayıcı önlemler gündeme geldiğini görebilir pek yakında. Çünkü betonlaşma yalnız doğayı değil, bunun doğal sonucu olarak demokrasiyi de yiyor. Devlet Bakanı Çay 'Kıbns'ta Türkiye düşmanlığı yaratılıyor' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Dev let Ba- kanı Abdulhaluk Meh- met Çay, Kıbns'taki olumsuz gehşmeleri de- ğerlendırirken adada 1974'teki Kıbns Banş herakatının "rehaveti" olduğunu söyledı Çay, "Geçmiştebu felaketi ya- şayan insanlar. Rum zul- münü yaşa\an insanlar, herhalde bu olaylara se- bebiyet verenler değU" diye konuştu. Çay, Bulgaristan'ın Şumnu kentınde kurulan Türk Kadınlar Derneğı üyelerinı kabulünden sonra basın mensuplan- nın Kıbns ve Kuzey I- rak'a ilişkin sorulannı yanıtladı. Son 2-3 yıldır Kuzey Kıbns'ta bir Tür- kiye düşmanlığı ve Kıb- ns milliyetçilıği kavram- lannın geliştirilmeye ça- hşıldığını gözlemlediği- ni kaydeden Çay, KK- TC'deki siyasal partiler- den kendi aralanndakı konulara Türkiye'yi ka- nştırmamalannı istedi. Çay, Lozan Antlaşma- sı ve 12 adanın Yunanıs- tan'a verilmesiyle Türki- ye'nin kuşatılmış du- rumda olduğunu ve ne- fes alamayacak hale gel- diğini belirtti. Kıbns'm bulunduğu bölgeyi Tür- kiye nin açık denizlere açılma noktası olarak de- ğerlendiren Çay, Türki- ye'nin 1974'te adaya sa- dece 120 bin Türk'ü ko- rumak için değil, aynı za- manda Türkiye'nin ken- di güvenliği açısından da çıktığını vurguladı. Çay, Kuzey Irak'taki istikrarsızlığın sorumlu- lannın Irak Kürdistan Demokratik Partisi (IKDP) lideri Mesud Barzani ile Irak Kürdis- tan Yurtseverler Birliği (TKYB)liderıCelalTala- bani oJduğunu belirterek "SryasetengirvenDirtikle- ri yoktur. Kendüerini güçîü hissettikleri dö- nemde siyasi Kürtçûlûk alanındaeflerindengelen her ihancti yapmışlar- dır" dedı. Talabani'nin Başba- kan'a iletiği belirtilen mesajı sıyasi manevra olarak niteleyen Çay, IKYB'nin samimiyetini göstermesi için öncelik- le terör örgütüne verdiği desteği kesmesi, gerekir- sePKK'lileri Türkiye'ye teslim etmesi gerektigini vurguladı. Çay, IKDP'yi de Türkmen varlığını suısice sindirmeye çalış- makJa suçladı. Ardahan Valiliği'ne atanan Hasan Özdemir'in çalışmalan, gözaltında ölüm ve işkence iddialanyla gölgelendi Operasyonlanyla üntii müdiirBEKTAN AĞANOĞLU Ardahan Valiliği'ne atanan eski Is- tanbul Emniyet Müdürü Hasan Özde- mir, 3 yıl kaldığı tstanbul'da bırçok uy- gulamasıyla dikkat çekti. Özdemir ve ekibi "huzuroperasyonlan" yaptı, em- niyet personelini zaman zaman "tebdi- Bkryafet"le dolaşarak denetledı, arala- nnda Korkmaz Yiğit, SerdarMuratTo- pal, Sibei Can'ın da bulunduğu birçok ünlüyü gözaltına aldı. Özdemir ve eki- bi tstanbul'da çok sayıda çıkar amaçlı çeteyi çökertti; ancak çalışmalan, gö- zaltında ölüm ve işkence iddialanyla gölgelendi. 1997 yılı Ağustos ayında Izmir Em- niyet Müdürlüğu görevinden tstanbul Emniyet Müdürlüğu görevine getinlen Özdemir, ışe "huzuroperasyonJan"yla başladı. Istanbul'da görevli tüm polis- lerin katılunıyla yapılan ve kent çapın- da gerçekleşnrilen operasyonlar Özde- mir'in "farkh bir müdür" olduğunun sinyallenni verdi. Hukuki açıdan tartışma yaratan ve büro işlerinde çalışan personelin de gö- rev aldığı operasyonlarda çok sayıda PORTRE t HASAN ÖZDEMÎR 1947 yürnda Gaziantep Oğuzeli'nde doğan Özdemir ilk ve orta öğretimini memiekeünde tamamladı. Özdemir 1967'deAnkaraPolisKo- leji'ni, 197O'te ise Polis Akademisi'ni derece ile bitirerek Adana D Emniyet Müdürlüğü'ne komiseryardımcısı olarak atandj. 1972-73 yıi- lannda yedek subay olarak askerlik yaptıktan sonra Bursa Narkotık Büro Amırlıği *ne komi- ser olarak atandı. 1975-78 arası Elazığ tl Em- niyet Müdürlüğu kadrosunda 2 bölge görevi- ni tamaınlayan Özdemir daha sonra Bursa Narkotik Büro Amirliği'ne getirildi. özdemir, 1979-81 yıllan arasında Gemlik Üçe Emniyet Amiri, 1981 -85 yıllan arasında Bursa Ö Em- niyet Müdürlüğu Terörle Mücadele Şube Mü- dürüolarakgörevyaptı. Özdemir 1985-88 ara- sında Ağn, 1988-90 tarihleri arasjnda Malat- ya, 1990-91 arasında Ankara, 1991-93 ara- sında Samsun, 1993-96 arasında Içel, 1996- 97 tarihleri arasında tzmir Ö Emniyet Müdür- lüğu görevlennde bulundu. Evü ve 2 çocuk babası Özdemir, 1979'da Bursa tktisadi ve Ti- cari llimler Akademisi Iş Idaresi Bölümü'nde işletme dalında masür da yaptı. Özdemir, 3 Ağustos 1997'de Îstanbul 11 Emniyet Müdür- lüğü'ne atanmıştı. silah, uyuşturucu madde ele geçirilme- si ve fîrari samğın yakalanması bu tar- tışmanın kısa sürmesine neden oldu. Personele denetieme Emniyet personelini zaman zaman "tebdili kryafet" gezerek denetleyen Özdemir, ilçelerde düzenlediği "huzur toplannlarTvla da halkla köprü kur- maya çalıştı. Çetelerin Türkiye gündemini oluş- turduğu süreçte görev yapan özde- mir'in ekibi, aralannda Korkmaz Yiğit, Serdar Murat Topal, Sibel Çan'ın da bulunduğu bir çok ünlüyü gözaltına al- dı. Bahçelievler katliamı hükümlüsü, Susurluk çetesi sanığı ülkücü Haluk Kıra yıllar sonra Istanbul'da yakala- nırken SedatPeker,AyvazKorkmazgi- bi isimler de Özdemir'in döneminde yurda getirildi ve Îstanbul Emniyet Müdürlüğu'nde sorgulandı. Özde- mir'in görev süresi içinde Türkiye'ye iade edilen ülkücü marya elebaşısı Ato- attin ÇakKi iade şartnamesi gereği, Mehroet AN Ağca ise hükümlü olması nedeniyle emniyette sorgulanamadı. Özdemir ve ekibinin önemli operas- yonlanndan birisi de 17 Ocak 2000 ta- rihinde Beykoz'da yapılan ve Hizbul- lah'ı çökerten operasyondu. Kamuoyunda tartışmalara neden olan UMUT operasyonu da Îstanbul polisinin gözaltılanyla başladı. Terör örgütlerine yönelik birçok operasyon gerçekleştiren Özdemir ve ekibi, eski Narkotik Şube Müdürü Ferrnh Tankuş'un "uyuşturucu ka- çakçılanndan rüşvet akhldan" iddi- alanyla sarsıldı. Mısır Çarşısı'nda meydana gelen patlamayla ilgili ola- rak Îstanbul DGM 'de görülen davada ifade veren bomba uzmanı polisin "bomba yoktu" yönündeki ifadesüıe karşın üst düzey emniyet yetkilüeri- nin "bomba vardı" yönündeki ısran, sendıkacı Sükvman Yeter ile uyuştu- rucu kaçakçısı Hüseyin Uzun'un gö- zaltında ölümleri, 'Hortum SüJey- man' olayı, Ankara DGM Savcısı Hamza Keleşın UMUT operasyo- nuyla ilgili olarak Îstanbul polisi hak- kında suç duyurusunda bulunması ve gözaltında işkence iddialan, Hasan Özdemir ve ekibinin çalışmalannı gölgeledi. Basınla iyi ilişkiler yürüten Özdemu", gazetecilerin toplumsal olaylarda rahat çalışabilmesi için Izmir'de uyguladığı yöntemleri Istanbul'a taşıdı, ama gaze- teciler yine 'dayaktan' kurtulamadı. Akbulut'un rürbanlı eşi tarikatçılan cesaredendirdi, kentte türban furyası başladı. Şefaabettm Harput, yurttaşlan 'Kuran etrafinda toptanmaya 1 çağırdi. Son 15 yılda görev yapan üç vali, irtica suçlamalanndan kurtulamayarak merkeze alındı Urfa, Atatürkçüjvali bekliyor MEHMETFARAÇ En çok, "Gelen ağlar, giden ağlar" deyimiyle anlarılan Şan- lıurfa, valilerden yana dertli. Kentte son 15 yılda görev yapan üç vali de tankatçı suçlamala- nndan kurtulamadı ve merkeze alındı. tmren Aykut'un elini sıkmamakla suçlanan Alpaslan Karacan döneminde kent, "Ur- fa lslam Cumhuriyeti" diye ta- nımlandı. Devletin trilyonluk arazisini kolej yapunı için Fet- hullahçılara kiraya veren Ziya- ettin Akbulut döneminde kamu- da türban furyası başladı. Yurt- taşlan "Kuranetrafinda toplan- maya" çağıran ve irticai faali- yetler nedeniyle soruşturma ge- çıren Şehabettin Harput için ise Başbakan Ecevit'in konvoyu- nun dagıtılması bardağı taşıran son damla oldu. Urfa şündi "Atatürkçü bir vah"" bekliyor. Şanlıurfa aslında vilayet oldu olalı tüm valileri bağnna bastı. 1960'h yıllarda görev yapan Kadri Eroğan'a bu nedenle "Babo" (Baba) unvam verildi. Ancak ne olduysa Urfa'nın valilerle arası "milliyetçi- mu- kaddesatçı" kadrolann Içişleri Bakanüğı'nasızdığı 1980'li yıl- larda açıldı. ANAP'ın etkin ol- duğu bu dönemde laık çızgısiy- le görev yapan son vali Erdoğan Cebeci oldu. Birkaç yıl önce yaşama veda eden Cebeci'den sonra Urfa'nın valilerle sorunu başladı. Bir dö- nem gazinolannda kadın gar- sonlann çalıştığı Urfa'run üze- çesinden cami ve türbe onanm- lanna önemli kaynak aynldı. Köy gezilerinde, "Ezan sesi duynuyaninsan,mutluinsande- ğfldir'" diyen Karacan, müezzi- nin sesini daha yakından duy- mak ıstemiş olacak ki vali kona- ğının bitişiğine cami yaptırdı. Karacan, taşlannı Kırşehir'den getirttiğı camiye de kendi adını verdi. Urfa'daki faaliyetleri gı- leri" tarafindan karşılandı. Kara- can 10 yıldır merkez valisi. Tarikatiara arazi Urfa'da valiler açısından ge- len gideni arattı. 1990'dalçişle- ri Bakanlığı'ndakı görevinden Urfa Valiliği'ne atanan Ziyaet- tin Akbulut'un eşi Advrye Ak- bulut'un rürbanlı olması şenat- çı çevrelere cesaret verdi. Kamu • Urfa'nın valilerie arası "miliiyetçi-mukaddesatçı" kadrolann lçişleri Bakanlığı'na sızdığı 1980'li yıllarda açıldı. ANAP'ın etkin olduğu bu dönemde laik çizgisiyle görev yapan son vali Erdoğan Cebeci oidu. Alpaslan Karacan ise elini sıkrnadığı gerekçesiyle îmren Aykut'un hedefi oldu. rine kara bir örtü örtüldü. Kent- te sinemalar, içkili lokantalar, pavyonlar, tekel bayileri kapa- tıldı. 1985'te atanan Alpaslan Karacan döneminde Urfa ulusal basmda, "Urfa lslam Cumhuri- yeti'', "tran'm Kum kenti gjbi" başlıklarla yer aldı. Bu dönemde cami sayısı hız- la artrı. Devletin özel idare büt- derek tepki çeken Karacan, 1990'da dönemin Devlet Baka- nı Îmren Aykut'un elini sıkma- makla suçlanınca hedef oldu. Kısa süre sonra Denizli'ye atan- dı. Urfa'dan gıderken çember sa- kallı, yeşil takkelilerin çoğun- lukta olduğu bir kalabalık tara- findan uğurlandı, Denizli suıı- nnda ise "teffi Nakşjbendi mürit- kuruluşlannda akıl almaz bir türban furyası başladı. Ilkokul ve ortakokul öğrencileri bile türbana girdi. Fethullahçılar, Akbulut döneminde palazlandı. Tarikat yurtlannrn, dershanele- rinin ve okullannın sayısı hızla arttı. Akbulut, devlet arazileri- ni okul yapunı için Fethullahçı- lara kiraya vermekten kaçınma- dı. Trilyonluk özel İdare arazı- sinin üzerinde tarikat koleji yükseldi. Akbulut'un Milli Eğı- tim'de öner Ergenç gibi bürok- ratlan, Atatûrk'ün resımlerini duvardan silebilecek kadar ce- saretlendi. Kendi adına tuğra da basüran Akbulut, SHP-DYP koalisyonu döneminde sorun oldu. Hakkında çok sayıda ra- por yazıldı. Ve sonuçta daha muhafazakâr bir kente, Kon- ya'ya gönderildi. Ancak onun da sonu değışmedi. Necmettin Erbakan'la birlikte RP otobü- sünün üzerine çıkınca kendisi- ni vali yapan ANAP'lılar tara- fından merkeze alındı. 6 yıldır merkez valisi. Urfa'ya 1995'te atanan Şeha- bettin Harput daönceki ikiva- linin yaptığı hataya düştü ve kentteki bürokratlan etkisi alö- na alan "Nurcu Fethullahçı k>- bi^den uzak durmadı. Onun dö- neminde de kamu kuruluşlan ile okuUarda türban furyası sür- dü. Suruç'taki Şevki Imam Kız Kuran Kursu açılışında kendisi- ni dinleyenleri "Kuran etrafin- da toplanmaya" çağırması dik- kat çekti. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Bir haftadır Bodrum'dayız. Yabancı turist sayısında ciddi bir azalma olduğunu sokak- lardan, plajlardan anlamak mümkün. Turizmcilerle, otelci- lerle bunun nedenlerini konu- şuyoruz. Tur operatörteri, bu yılki en temel eksiğin uçak ek- sikliği olduğunu üzerine basa basa dile getiriyorlar. Çok so- mut da bir rakam veriyoriar: Türk özel uçak şirketlerinin daha önce 62 uçağı varken bugün bu sayı 21 'e düşmüş. Yani, Türkiye'ye yurtdışından yolcu taşıyan uçaklann üçte ikisi yok olmuş durumdai Tur operatörleri, şu anda özellikle Almanya'dan Türkiye'ye çok büyük birtalep bulunduğunu, ancak iki yıldır turizmdeki ge- riteme yüzünden çöken özel uçak şirketleri yüzünden bu yolculann taşınamadığını dile getiriyorlar. Bodrum'daki sohbetlerden, araştırmalanmızdan görebil- diğimiz kadanyla, Türkiye'nin hızla halletmesi gereken so- runlardan birisi özel uçak şir- ketlerinin bir an önce ayağa kaldınlması. Bu konuda da il- ginç bir durumdan söz edili- yor: Devlet, havaalanı vergisi Turizm Neden Patlamıyor? gibi uçaklann maliyetini arttı- ran kalemlerde indirim yapa- rak teşvik yoluna gitmiş. An- cak, 'Kalkıp inmeyen uçağın ne teşviki olur?' diyor turizm- ciler. öncelikle uçak şirketle- rinin teşvik edilmesi herkesin ortak talebi. Bir başka nokta ise, artık yeni otel yapımı için teşvik verilmemesi. Çünkü, Türkiye'nin turistik bölgelerin- de haddinden fazla yapılaşma var. Eğer yeni yatak talebi olursa, bunun bu bölgelerde kullanılmayan yüzlerce, bin- lerce villa ile karşılanabilece- ğini vurguluyorlar. Turizmcilerin çok haklı bir talebi ise, yapılaşma teşvikin- den kaçarken teşvik ve kredi- nin var olan otellerin yenilen- mesine, yeni döneme ayak uydurması için yapılacak ya- tınmlara verilmesi. Birçok ote- lin yaşlandığını, dünyadaki değişikliklere ayak uydurama- dığını söylüyoriar. Işte para buralara harcanmalı fikri de herkesin ortak düşüncesi. Bi- zim gözlemimiz ise, Bodrum ve kıyılarındaki çılgın ve akıl- sız yapılaşma durdurulmazsa, zaten bu bölgeye bir süre ya- bancı turistin gelmesinin mümkün olmadığı yönünde. Aynı sorunun bütün kryılarda olduğunu da biliyoruz. Her yıl, neredeyse hiç kullanılmayan binlerce bina yapılıyor burala- ra. Bunlann hiçbirisinin altya- pısı düşünülmüyor. Örneğin Gümbet'te kanalizasyonlar açık denize pompalanıyor, bu tempoyla giderse birkaç yıl içinde Gümbet'te kokudan durulamayacak. Aynı şeyi birçok kıyı için söyleyebiliriz. Bu yılın bir baş- ka felaketi ise elektrik kesinti- leri. Bodrum ve çevresinde sürekli ve uzun süreli elektrik kesintilerj uygulanıyor. Elektrik kfisildiği için buzdolaplan, kli- rfear çalışmıyor, gece kulüp- leri erken saatierde kapanmak zorunda kalıyor. Elektrik kesil- diği için sular da kesiliyor. Bodrum bu nedenle zaman zaman çöle dönüyor. Yaşam- lan boyunca hiç elektrik ke- sintisi görmemiş Batılı turist- ler için bunun ne anlama gel- diğini artık siz düşünün. Bod- rum'un en büyük merkezlerin- den Turgut Reis'te haftada bir gün su verildiğini söylediler. Tur operatörterine, bundan sonra ne olacak sorusunu da sorduk: Örneğin, Türk turizmi bitiyor mu? Bu konuda çok umutlu konuşuyorlar "Buse- ne dibe vurduk. ömeğin Ingi- lizlergelecek yıl en yüksek sa- yıda gelecekler, blzim sapta- malanmız bu yönde. Eğer uçak sonınu yaşanmasaydı, Almanlar bu yıl zaten çok ge- leceklerdi. Tabiibu arada, an- lamsız ilkellikler turizme çok zararveriyor. IkiLeeds United taraftannın Istanbul'da bıçak- lanarak öldürülmesi ve Türk tarafının bu konuda yeterince duyarlı davranmaması, hatta öldürvlen Ingilizleri suçlayan bir tutum içlne girmesi Türki- ye'ye çok puan kaybettirdi. Buna benzer ilkelliklerin neye patladığını en çok biz turizm- cilergörijyoruz, Yetkililen uya- nyoruz, ancak popûlist s/ya- setler yüzünden bunlar gör- mezlikten geliniyor." Tabii sorunlar bu saydıklan- mızla bitmeyecek kadar çok. Bir fiyat düzeninin olmaması, turistleri bir kereliğine kazıkla- nacak kazlar olarak gören ilkel faydacı mantık daturizme çok zarar veriyor. Eğitimsiz perso- nel, sağhğa ve temizliğe özen göstermeme gibi etkenler de hâlâ Türk turizminin çözeme- diği sorunlar olarak karşımc- da duruyor. Bütün bunlara rağmen şu andaki en temel sorun yurtdı- şından Türkiye'ye turist geti- recek uçak bulunamaması. Al- manya'dan gefmek isteyenter için 20 Ağustos'a kadar yer bulmak mümkün değil. Bütün seferier dolu. Turizm Bakanı Erfcan Mumcu'nun dikkatine. özgürlOk ve Dayanışma Par- tisi (ÖDP), Hacıbektaş ilçe ör- gütü yöneticiteri aradılar Hacı- bektaş Belediyesi'nde çalışan Mızrak Karabacak, beyin tü- möründen ameliyat olmak için maddi destek anyor. Yardım etmek isteyenler için hesap numarası: Mızrak Kara- bacak Hacıbektaş Ziraat Ban- kası, 0289 000 3000 30G 49395. Almanya 'Metro bombacısı neo-Nazi olabilir' DÜSSELDORF (Cumhuriyet) - Önceki gün bir metro istasyonuna yerleşririlen bombamn patlaması sonucu bacağı koparak ağır yaralanan 26 yaşındaki hamile kadının çocuğunu da kaybetmesi kamuoyundaki ilgiyi arttınrİcen, bir ağır yaralının hâlâ hayati bildirildi. 9 kişinin 1 ( 3 j0 yaralandığı olayın ; ,v- ardında siyasi bir neden olup olmadığı yolundaki araştırmalar henüz bir sonuç vermezken, kurbanlann kimliğı hakkında bir açıklama yapılmaması da çeşitli biçimlerde yorumlandı. Federal Suç Dairesı uzmanlanmn, olay yerinde araştırmalar yaparak cncelikle bombanın niteliğini v , ortaya çıkarmaya çahştıklan belirtıldı. Düsseldorf Üniversıtesi Kliniği'nde bombalı saldın sonucu ağır yaralanan 26 yaşındaki hamile kadının karnındaki 5 ayhk bebeği kaybettığı, bu arada kopan bacağının tekrar yerine dikildiği bildirildi. Kadınla birükte yürüyen bir erkek kurbanın durumu ise ciddiyetini koruyor. Düsseldorf Emniyet Müdürlüğü, bombalı saldınnın hedefinin, yabancılar için Almanca kursuna devam edenler olduğunu, aynca büyük bölümünün de eski Sovyetler Birliği'nden Almanya'ya göç eden Musevilerden meydana geldiğini vurguladı. Soruşturmanın dennleştırilerek sürdürüldüğü bildirildi. 'Mficadele yetersiz' Öte yandan Yeşiller Partisi'nin Türk kökenli milletvekili Cem özdemir, Almanya'da aşın sağcılarla mücadelede başanh olunamadığını ileri sürdü. Neo-Nazilerle mücadelenin yeterii ciddiyeti taşımadığı iddiasını dile getiren Yeşiller İç Politika Sözcüsü Özdemir, "Yürtdışuıda Almanya'nm imajı zedelenmeye başlayınca sryaset dünyası da uyanıyor" dedi. Özdemir, "Bu ülkenin Alman kökenli ohnayan bir vatandaşı olarak da, dış dünyanın baskısı sonucu aşın sağcılığın birden Almanya'nın en önemli sorunlanndan biri olarak teşhis edilmesi beni çikden çıkanyor" diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear