23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29TEMMUZ2000 CUMARTESİ O L A Y L A R V E CrOjK U ^jLrLK olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Anadolu'nunJlk Halkı NurerUĞURLU B ir kez tarih ırmağının ûstûnü kaplayan buz tabakası kınlmasın, kı- nldıktan sonra kaynak- larbirbir ortaya çıkma- ya başlar. Anadolu'nun bilınen ilk halkı Hat- tfler'dır. Asur belgelen sık sık Hatti ûlkesnıden söz eder; Mısır metinleri de Heta ile olan savaşlannı anlatır (Heta, Mısırhiyeroglif yaasında Hat- ti'nin okunuşudur. Eski Mısır yazı- sında ünlü ses yoktur, onun için Hat- ti sözcüğu, Hetaokunmuş ve öyle ya- almıştır). Ama Hatnler'le ilgili bılgı kaynaklan çok ve çeşitlidir. Anadolu'nun birçok yerinde yapı- lan kazılarda bulunan eserler, MÖ III. bın yülannda bu topraklarda çok bü- yûk ve gelişmiş bir uygarhğın varh- gını ortaya koymuştur. Bu uygarhğı, MÖ III. binden sonra Anadolu'da ya- şayan Hattilerin oluşturduklan bibn- mektedır. Bu dönemlerle ilgili yazılı belgeler bugüne kadar tam olarak bu- lunmamıştır ama, Akadlarla, Asurlu- lann Anadolu'ya Hatti ûlkesi adını verdikleri anlaşılmıştır. Bu deyim, ilk kez, Kayseri yakınlannda Kültepe'de (Kaniş) bulunanAsur dıliyle yazılmış ticari tabletlerde kullanılmıştır. Anadolu'nun bugûn için bilinen en eski adı Hatti ülkeskür. ilk kez Mezo- potamya yazılı kaynaklarında kullanı- lan bu ad (MÖ 2350-2250), daha son- ra Asur belgelerinde de görûlmûştûr. (MÖ 7. yüzyıl). Böylece Anadolu, 1500 yıl, Hatti ülkesi olarak tanınmış- tır. Bu ad o kadar yerleşmiştir ki MÖ 2200'den sonra Anadohı'yu ele geçı- ren Hiot-Avrupa kökenJi Hititier bıle yeni yurtlanndan söz ederierken, Hat- ti üflaesideyinıini kullanmışlardır. MÖ II. binden sonra, kendilerini Neşalı olarak adlandıran ve Hint-Avrupa di- lini kullanan Hititlerin öncülerinin Anadolu'da yaşadıklan bılınmektedir. Truva, Alişar ve Alacaböyûk'te ya- pılan kazılar sonucu, Anadolu'nun Tarih Öncesi Dönemieri'nden kalma büyük bir uygarhğın varlığı ortaya çıkmıştır. Tanm ve hayvancılıkla uğ- raşan bu insanlann ticarete de önem verdikleri anlaşılmıştır. Madenlerin işlenmesinde büyûk gelişme gösterdik- leri, dinsel inançlara önem verdikleri kazılar sonucu ortaya çıkan buluntu- larla anlaşılmıştır. Anadolu'da çeşitli kavimler ortak bir kültür ve uygarlık oluşturmuşlar- dır. Bu kûltûr ve uygarlık, daha son- ra Hitit siyasal bırliğinin kurubnasını sağlamıştır. MÖ III. bin yülannda Anadolu'da şehirler kurulduğu, bu yerleşim mer- kezlerinin surlarla çevrildiği ve bir kral tarafindan yönetildiğı anlaşılmış- tır. ilk şehir devletinin Neşa olduğu kabul edilmıştir. tkincı şehırdevleti Zal- pa (Zalpuva) KralhğYdır. Ancak bu krallığın yeri belli değildir, ama bel- gelerde yazılıdu-. Üçûncü önemh şe- hir devleti Pruşhanda'dır. Bu krallığın da yeri belli değildir. Adı Asur tüccar- lannın tabletlerinde geçmektedir. Bir başka şehir devleti de Hattuş'tur. ka- zılar sonucu burasının Hattuşaş (Bo- ğazköy) olduğu anlaşılmıştır. Kültepe, Alişar ve Boğazköy'de, Asurlu tüccarlann yerleşim merkez- lerinde bulunan çhi yazılıAsurca me- tinlerde görülen ve adına Kaniş'te (Kültepe) bulunan bronz bir kakma- cık ûzerinde rastlanan Kral Anirta, bugûn için, Anadolu siyasal tarihinin en eski yazıh belgesinin yazandır. Hi- titlerin gelişinden önceki Anadolu ta- rihiyle ilgili önemli bilgiler veren bu belge şöyledir: "Pitha'nmoğlu,KıısarraKralı Anit- ta! O,göğün firüna tannsının katmda sevinrdL Kusarra krah güçlü birlik- lerie kentten inerek Neşa şehrini gece- fcyin yapog)birsaktanybakh.Neşakra- hm yakaladı, ancak Neşa'nın hiçbir şehirtisine kötühlk yapmadı, tersine onlara annelere ve babalara yapılma- sı gereken davranışta bulundu. Ba- bamdan sonra, (kralhğının) ikinci yı- bnda savaşa savaş yaptm. Güneş tan- rmın yardımıyla karsı geien her ûlke- yi, hepsini yendim_ İkinci kez olarak yineHattiKrahPijustigeldİMevardnn- cılanndan hangisini bana karşı yoOa- dıisconuŞalampaşehriyanıodayeD- dim_ DahaönceZalpuva Krah Uhna, Neşa'nm Şiuşummi heykdmi Zalpu- va'ya götürdü. Arkasmdan bir büyük KralAniOa,Şiı^ımmi'yvZalpuva\fan Neşa'yagötûrdümveHuzriya'yı, Zal- puva kralını canlı olarak Neşa'ya gö- türdüm»SonraHattuşa'da büyük bir açhk olunca Şiuşummi onu tann Hal- maşuitta'ya verdi ve ben onu (Hattu- şa'yı) geceleyin yapüğun bir sakhn üe aldım. Onun yerine yaban otu ektim. Benim ardımdan kim kral ohırve onu bir daha ele geçirirse, göğün firüna tannsı onu çarpsın_" Metnın ikinci bölümûnde Anitta da- ha başanlı işlerinden söz eder. Özel- likle Neşa'ya diktiği yapılan anlatır:: "_ve Neşa'da şehir duvannı yapnr- dım. Ve şehir duvannın arkasmda gö- ğün firtına tannsının evini ve Şiuşum- mi'nin tapınağını yaptırdım. Onlan savaştan elde ettiğim ganimetlerie süs- ledim.Aynı gün iki aslan,yetmiş yaban domuzu. yüz yirmi ayı, aynca İeopar- lar, büyük ve küçükbaş yabani koyun, Neşa'ya, tannlanma getirdim." Bu Anadolu belgesi ilginç bilgiler- le doludur. Burada yazılanlara göre devlet ve krallık, tannlarca korunmak- tadır. Anitta ancak onlann yardımıy- la Neşa'yı ele geçirmiştir. Burada, tan- n heykelinin götürüknesiyle şehrin koruyucusundan yoksun kaldığı inan- cı çok ilgi çekicidir. Aynca, belgede açıkça belırtildiği gibi Anitta'nın en büyük düşmanı HattuşaKrafcğı'dır. Bu nedenle Anitta, orasını yerle bir et- miştir. Kendısını Kusarra kralı ola- rak tanıtan Anitta, arnk merkezini Ne- şaşehnne götürmüştür. Bu ilginç Kül- tepe tableti, bugün Fransa'nın Louv- re Mûzesi'nde sergilenmektedir. Hattilerin konuştuğu dil, inandığı din, yaşadığı gelenek ve görenekler- le ilgili olarak Hititier yoluyla bilgi- ler edinilmektedir. Bununla birlikte Hattilerin dilleri konusunda çok az bilgi vardır. Hattuşa'nın dinsel tören- lerle ilgili tabletlerine göre Hattilerin kendilerine özgii bir düleri bulunmak- tadır. Bu dil, Hint-Avrupa ve Sami dil- lerinden tam olarak değişiktir. Hint- Avrupa kökenli Hititier din, mitoloji, töre ve görenek bakımından büyûk ölçüde Hattilerin etkisi altında kal- mışlardır. Başlıca Hitit tannlan bile Hatti dıninden alınmıştır. Hattilerin okur yazar olduklarını gösterir birbelge bugüne kadarbulun- mamıştır. Bununla birlikte, Mezopo- tamya ticareti dolayısıyla Hatti beyle- rinin, Kaniş'te (Kültepe) olduğu gibi, Asurca bilen yazıcılar (kâtıpler) kul- landıkları sanılmaktadır. Hattilerin kendilerine özgü yazılannı gösterir bir belge bugüne kadar ele geçmemiş- tir. Ama Hatrice yer ve yöre adlarma, bugün bile, Güneydoğu Anadolu böl- gemizde rastlanmaktadır. Onun için Anadolu tarihini bilmeye, ilk Anado- lu halkınıtanımaya Hattikrden başla- mamız kaçınıhnaz bir gerçektir. (Kaynakça: Ord. Prof. M. Şemsed- düt Günaüay, Yahn Şark II, Anadolu, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1987; Ord. Prof. Dr. EkremAJcurgtü, Anado- lu Uygarlıklan, Net Turistik Yayınla- n, Istanbul 1988. Prof. Dr. Füruzan TekO, EskiAnadolu Tarihi, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1991). EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Sahıt Exupery'yi Düşüniirken "Her birey her şeyden sonımludur. Her birey tek sonımlu olandır. Her birey her şeyden tek sorumlu olandır." (Saint Exupery) Bir krtabı bile yok yanımda! "Küçük Prens" olsaydı, yeterdi... Bir dünya vardı o kitapta! Bir masaldı, ama ger- çeklerden daha gerçek... "Gece Uçu- şu", "İnsanlann Toprağı", "Savaş Pi- totu", "Kate"...Yaşamdabiranlamara- yanlardandı. Son kitabı da "Yaşama Bir Anlam". Bireyci derteri Ne demekse? Bireyci olmak başka, bireysel olmak başka' Sa- int Exup6ry için bireydir önemli olan. O birey ki, herkesten, her şeyden sorum- ludur. Her birimiz yüklenmişiz sorumlu- luğu. Bilmeden, anlamadan, duyma- dan! Ta bilmem hangi ülkenin, en geri kalmış bir yöresinde bir çocuk açlıktan ağlryorsa gerçek birey duyar onun se- sini... Bir şeyler yapmak ister. Işte bu- dur Saint Ex insanlığı, bireyciliği... "Inşanlann hiçbir şeyi tanımaya va- kitleriyok. Her şeyi hazır hazır çarşılar- dan alıyonar. Ama dostluksatıcılanyokl Bu yüzden insanlann dostu yok." YaJnız bir insan mıydı? Yaşam boyu havalardaydı! Bir pilot! Yeryüzünü, insan- lan yukandan gören bir yazar. Hem ya- zar, hem pılot olmak nasıl bir şeydir? Bu- nu o güzel kitaplardan okursanız anlar- sınız. "İnsan ancakyüreğiyle görebilir" diyordu. Çağdaş bilimin, tekniğin geliş- mesine karşı değildi, ama insanın ma- kinenin bir parçası olmasını, onun buy- ruğuna girmesini istemiyondu. Uygarfık daha çok dayanışma, daha çok sevgi yaratmıyorsa, neye yarardı. Bir düş, bir kandımnaca olmaktan ılerı gıtmezdi! Andr^ Gide: "Fransız edebiyatında eksik olan kahramanlık duygusudur, Saint Ex, bunu getirdi" diye yazar... Kahramanlık!.. Vur, kes, ÖJdür demek değil, sevgiyle, onurla, içtenlikle yak- laşmak insanoğlunun soaınlanna, ortak bir^bakışla..."Sevme/f insanlann birtiir- terine bakmalan değildir. Birlikte aynı yö- ne doğnj bakmalandır." Evet en iyisi edebıyatbr. Sairrt Exupery gibi yazarlan tanımaktır, sevmektir, an- lamaktır. Kişi kendini de, toplumunu da, yeryüzünü de anlamaz, bir şey oku- mazsa, yeni bir şey aramazsa, eski gü- zellikleri yeniden tatmazsa... Saint Bcupery savaş pilotuydu. Akde- niz'e uçağıyla düşerek yitip gitti. Kırkı- nı geçtikten sonra insanlan pilot yapmaz- lar, hele savaş pilotu! Ama o kadar di- renmiş ki, peki demişler, uçdemişler! Bir uçmuş, bir daha geri gelmemiş, bir çe- şrtermiş, birmasalkişisiolmuş.Gide'in dediği gibi çağdaş bir kahraman... Savaş sonrasının nasıl olacağını dü- şünuyordu, ama umudu yoktu. 'Bu savaşta ölsem wzgelir. Bütün sev- diğim şeylerden ne kalacakzaten? In- sanlarkadar, alışkanhkSar, yerinibirben- zerinin alamayacağı sesler. Ama bu nankör ve gerekli işten sağ dönersem, karşıma dikilecek önemli bir sonın var, insanlara ne söylemekgerek, nasıl söy- lemek gerek." Küreselleşme ve Ulus Devlet Arş. Gor. Ahmet MAZLIJM Cumhunyet Umversıtesı Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü üreselleşme aslında yeni birolgu değildir. 20. yüzyılınbaşından itibaren kendini fark- lı alanlarda, farklı gö- rünümlerde ortaya koyan bir olgu. Kendini yoğun bir şekilde ve tüm vahşihğiyle sergilemesi ise son 15- 20 yıla dayanıyor. Bu nedenle de başta akademik çevrelerolmak üze- re toplumun/toplumlann farklı ke- simlerinde tartışılmaya ve sorgu- lanmaya başladı. Etkileri toplum ke- simleri ûzerinde belırginleştikçeni- teliği daha iyi anlaşılmaya başlan- dı. Küreselci kalemşörlerin iddiası, bu olgunun toplumun bütün kesim- lerine mutluluk ve refah getıreceği, insanlannyaşam standartlannı yük- selteceği, bu sayede bütün insanlı- ğın kurtulacağıydı. Ancak geçen za- man bunlanntath birmasal olduğu- nu,gerçeğinisebirkurtninemasa- hndan da beter olduğunu gösterdi. Peki bu yere göğe sığdmlamayan küreselleşme neydı? ÖzeUikle azge- lişmiş ülkelere gelişmiş ülkelerden serrnaye akacakö, yeni yatınmlar yapılacak, işsizlik azalacak ve bü- tün insanlann aç ya da işsiz kalma derdi olmayacaktı. Ancak düşün- mek gerekiyordu, eloğlu durup du- rurken neden başkalannın aşını, işi- ni düşünsün. Çıkan ve kazancı ol- mayan yere yabancı sermaye neden yatınm yapsındı? Yoksa büyük ser- maye sahipleri ermiş, tüm insanlı- ğıkurtarmaözgörevi(misyonu)mu üstlenmışlerdi? Tabii ki bunun gö- rünürde bir masal olduğunu yuka- nda vurgulamıştık. 1980lerden sonra gelişmiş ülke- lerdeki ulusal sermaye kendi sınır- larını aşarak ulusal ötesi bir nitelik kazanmaya başladı. Şirketler de bu yollaçokuluslu şirketlerkonumuna yükseliyordu. Sanal kumar ortamı diye nitelenebilecek borsa vb. araç- larlabusüreçbeslendi. Ancak enet- kili ve kalıcı sömürme yöntemi "kfll- türelempervaliznrdı.Medyadabu sureçte üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Büyük sermaye sahiplerinin neden medyaya el attığı daha iyi an- laşıldı. Her ne kadar medya (yazıh ya da görsel) 4. gûç diye nitelense de etki ve sonuç itibanyla aslında 1. güç konumuna yükselmişti. Kosko- ca gezegenimizi küresel büyük bir köye çevirmişti. Arnk savaşlan bi- le evlerimizden naklen izliyorduk. Doğadaki savaş kurbanı canhlann can çekişmesini bile anında izleye- biliyorduk. Tüm dünyada medya aracılığıy- la geniş ölçeklı bir "dezenformas- yon" (yanlış bilgilendirme) süreci başlatılmıştı. Kûltürel emperyaliz- min en etkıli yolu buydu. Ancak bü- tün bunlar yapıhrken engeller de yok değildi. Hele bir engel vardı ki onun ruhuna fatiha okumadan kü- reselleşmeye rahat yoktu: Uhısdev- letve ulusal büincL Ulus devlet fe- Hesabında 1 lirası olana da, 1 milyarı olana da aynı kaliteli hizmet. Tek bir imzayla, isteyen herkese aynı kaliteli hizmet, herkese Açık ürün paketi: morpil • ^ ^ H Faiz veren vadesiz hesap. Borç veren, ^ ^ B fatura ödeyen, kefil istemeyen kredi kartı. Küçük tasarrufa fon, repo, bono, vadeli hesap.. Başka bir arzunuz? açık# bahkacılıkAlo Açjk: 444 0 330 Acjk intarntt Şub«$l: www.aclk.com.tr Açk Banlcacılık bir Garanti hizmetidir. odalitenin yıkıhnası, 1789 Fransız Devrimi ve 1801 Sanayi Devrimi sonrasında ortaya çıkmışh. Ulusal dil, ulusal kültür, ulusal ekonomi gibi anlayışlara dayanıyordu. Yani yerel ve ulusal olan üzerine kuru- luydu. Bu büyük ve çetin engelin aşıl- ması gereklıydi. Emperyalizmde çareler tüken- mez. Klasikkural "böl-parçala-yö- net" taktıği devreye sokuldu. Her ül- ke içinde farklı öğeleri banndın- yordu. Bunun için ış kolay sayılır- dı. Bu öğeleri devreye soktuğunuz- da işlem rahat yürüyecekti. Uygu- lamabaşladı. En kanlı örnek ise Yu- goslavya'da yaşandı. Avrupa'run gö- beğındckı Bosna-Hersek'te tüm dün- yanıngözü önünde oluk oluk kan akı- ûldı. Benzer uygulama M. Kemal Türkiyesi'nde denendi. Ne de olsa Türkiye'de farklı etnik kökene ve dinsel inanca sahip 72 millet yaşı- yordu. Bunun için içerdeki hainle- rin de yardnnıyla otuz bin insanın canına kıyıldı. Ancak yine de amaç- lanna ulaşamadılar. Bunun için fa- vori araclan mikro müliyetçüik ve dinsel duygu ve inançların kulla- nılmasıydı. Bu oyun dûnyanm ge- lişmekte olan birçok ülkesinde fark- lı versiyonlarla sahneye kondu. Tüm bunlara karşın çok başanlı olduklan söylenemez. Ulus dev- let'ler sapasağlam ayakta. Insanlar küresel olana değil, İcendi benlikle- riyle yarattıklan yerel ve ulusal ola- na sahip çıktılar. Ülkemizin önde gelen düşünürve aydınlan ve yurtseverleri bir süre önce bir bıldiri yayımladı- lar: "Emperyalist Kültür Kuşatmasına Karşıyız" başlığıyla yayımlanan bil- dirinin bazı bölümlerini buraya almak ıstıyorum. "_.bir ülkenin insanlaruu köleteştirerekel kmmanın en kestirmeyolu,onun kül- türvesanatalanınıelege- çirmektir. İçindeyaşadığı- nuz koşullar, yülanhr sür- dürülmekte olan kümırel saldınnın. yeni bovuüarda gündemde olduğunu gös- termektedin-" "_ekonomik, siyasal ba- kımlardandışayapdanma- yı bağunhhk, ülke çıkaria- rma göredüzenlenecek her türhlyapılanmayı olanak- sz küarken; kültür teme- lindeki saldmlar, insanı kendiküMründen,dolayı- sıyla kendi kimliğinden uzaklaştırmayı amaçla- maktaduu." "...toplumsal yaşama kühurümüz ve emeğin ya- raöcıüğı. köşe donmecilik. bencillik ve bireyciliğin özendirilmesiyle yok edil- mekistenflmektedir.Bu ko- şullarda, tüm yaşamımız kuşatma altındadır. Her türlü ö^ür yaratunengel- lenmektedir. Dolayısıyla, bağunsızhğımız yok edil- mekistenmektedh*. Bu du- rumda, bütün aydm, sa- natçı ve yazarlan, emper- yalist kültürün zincirleri- ni kırma>a çağmyoruz™" (Attılâ llhan'ın 14. 07.2000 tanhinde Cumhu- riyet gazetesindeki "Ecne- bi Kültür Kuşatması'na Karşı" adlı yazısından alıntılanmıştu-.) PENCERE bısanhk Tedirgin... Kaos'un korkutucu bir anlamı var, ürkütucü bir kargaşayı vurguluyor. Kargaşanerede?.. . ..- ,. Evrende mi?.. Yok canım!.. Ooğa düzenlidir, kaos ilkeJ insanın kafasmday- dı, din bu kargaşaya bir çare aradı, kutsal kitaba inananın benliği huzur buldu. Ama insan bu; durur mu?.. Evreni açıklama yolunda din yetmedi, akıl dev- reye girdi, bilim öne çıktı... İnsan sürekli arayış içinde!.. • Ancak tuhaf bir şey oldu. Üçüncü Binyıl'a girerken, dünya egemenleri ço- ğunluğu oluşturan yoksullara diyortar ki: - Artık arayış bitti!.. -Neden?.. f ••' - Çünkü ben buldum. - Neyi?.. - Tüm dünyaya uygulanacak düzenin modelini ben saptadım. -Nediro?.. «... -YDD... • - -'. .rv - Seçeneksiz mi bu?.. ,.ı - Evet!.. - Nasıl bir şey?.. - YDD, yani 'Küreselleşme' ptyasa ekonomisi- ne dayanan tek model!.. Herkes bunu uygulaya- cak!.. - Uygulamayan olursa?.. - Canına okurum!.. Henry Kissinger'ın "Amerikan hegemonyasının öfeWad/"dediği'Kürese//eşme'yitümülkelerme- tazori benimseyecekler; modelin tekliği kaçınıl- mazlığını da içeriyor; insanlığa dayatılıyor. Başka olanak yok.. v Seçenekyok.. • ^ Din gibi.. Vaktiyle Hıristiyanlık ya da Müslümanlık inancı- nı bütün dünyada geçerli kılmak için yola çıkanlar, amaçlanna ulaşamamışlardı. "Serbestpiyasa ide- olojisi" yeni din!.. "Durbakalım, düşünelim, tartı- şalım, eleştiri sûzgecinden geçirelim " demek ola- nağı yok!.. • Peki, seçeneksiz bir ekonomik model dayatma- sında demokrasinin anlamı ne?.. O parti, bu parti, şu parti... Hangi parti iktidara geçerse geçsin, dayatılan tek ekonomik modeli uygulamak zorunda değil mi!.. Açıkçası siyasal partilerin de anlamı kalmıyor. Geriye ne kalıyor?.. İnsanlığa tek ekonomik seçenek değişmez din gibi dayatılınca, değişmezliğin tekdüze sürecinde demokrasryi de sorgulamak gerekiyor. Çünkü yer- yüzü coğrafyasında "demokrasi ve insan haklan" yalnız zengin ülkelerin lüksüne dönüşmüş durum- da!.. Insanltk bir süre daha YDD'nin sonuçlannı bek- leyecektir. Bugünkü dünyada tek ekonomik mo- delin dayatması YDD'nin tepeden inme otoriter içeriğini vurguluyor 'Küreselleşme' gezegenimiz- de hakça paytaşımı sağlıyorsa ve yoksullann ola- naklannı zenginleştiriyorsa başanlı olabilir. Gidişatın göstergeleri ise yeryüzünde adaletsiz- liğin arttığını vurguluyor. Insanlıktaki tedirginlik boşuna değil!.. GAYRİMENKULÜN AÇIK AKriTRMA İLANI KUŞADASIİCRA MÜDURLÜĞÜ'NDEN Sayı:1999/1472tal. Satıhnasına karar verilen gayrimenkulûn cınsi, kıymeti, adedi, evsafi: Aydın ıli, Kuşadası ilçesi Davutlar köyü, Köyiçi mevkii, 59 {»fta, 2897 parsel, 22 cilt, 3024 sayfada kayıtlı 1/4 arsa payh(l)No'lubağnnsi2bölümlümesken 15.000.000.000- TL. muhammen kıymetle açık arttırma suretiyle satılacak- tır. Taşınmaz Kuşadası Davutlar Beldesi Bılıç Sokak No: 11 'de dört katiı binanın zemın katındab 1 No'lu meskendir. 90 m2 kullanım alanı olup iki oda, mutfak, salon, wc ve banyodan ibarettir. Elektrik ve sayu mevcuttur. Meskenm kapılan tablolu pencereler demirdır. Taşınmaz Davutlar Beldesi şehir merkezınde olup her türlü altyapı hızmetle- rinden faydalanır durumdadır. Satış şartlan: A) Birincı artörma 11.09.2000 gûnü saat ll'.OO -11.10 arası Kuşadası Adliye arkası çay bahçesinde açık arttırma suretiyle yapılacakttr. Bu arttınnada muhammen bymetm %75'ini, rüçhanlı alacaklılar varsa toplamını ve satış mas- raflannı geçmesi şartıyla en çok fiyat verene ihale olunur. Böyle bir bedelie aiıcı çıkmaz ise en çok arttıramn taahhû- dü bağlı kalmak kaydıyla taşınmaz 21.09.2000 Perşembe günü aynı yer ve aynı saatlerde ikinci arttırmaya çıkania- caktrr Bu arttınnada satış. paraya çevirme ve paylaşnrma masraflanm karşılaması muhammen kıymetin %40'ım bulması şartıyla en çok arttırana ihale olunur. Taşınmaz ûzenndekjrehinletemin edilmiş muaccel borçlar mûsteri- ye devredilmeyerek saöş bedelinden tercihen ödenir. B) Artörmaya ıştirak edeceklenn ıştırak edeceğı bölüme iliskin %20'sı pey akçesi veya bu nııktar kadar millı bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdu. Katma değer vergısı, damga resmi, tapu harç ve masraflan ile tes- lim masraflan ahcıya aittır. Bınkraış vergiler satış bedelin- den ödenir. Satış bedeli ıçın ıstendiğinde 20 gün mehil ve- rilebilir. C) Ipotek sahibi alacakhlar ile diğer UgiUlerin (*) bu ta- şınmaz ûzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan ıddıalanm dayanağı belgeler ile on beş gün içinde da- iremize bildirmeleri laznndır. Aksi takdirde haklan tapu si- cili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hanç bmualacaklar- dır. D) Saoş bedeli hemen veya verilen mühlet içinde öden- mez ise HK'nun 133. maddesi gereğince ihale feshedılir. İki ihale arasındaki farktan ve %70 faizden alıcı ve kefılle- ri mesul tutulacak ve hiçbirhükme hacet kalmaksızın ken- dilerinden tahsil olunacaktır. Bu fark varsa öncelikle temi- nattan mahsup edileceknr. E) Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesın görebil- mesi için daırede açık olup masrafı venldığı takdirde iste- yen ahctya bir örneği gönderilebılir. F) Tapu sicilınde taraf olup adresı belli olan veya olma- yanlara göndenlen satış ılamnın bila tebliğ müdûrlügumû- ze ıade edılmesi halınde ışbu gazete ılanı tebliğ mahiyetin- dedir(ÜK.m. 127) G) Satışa ıştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve mün- derecannı kabul etmış sayılacaklan; başkaca bilgi almak is- teyenlerin 1999/1472 Tal. sayılı dosya numarasıyla müdûr- lûğümûze başvurmalan ılan olunur. 24.7.2000. (lc. If. K. m. 126) (*) Ügililer tabirine ırtifak hakkı sahıplen de dahildir. Basın: 42356
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear