23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2000 SAU İ A O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr 'UyanıklıkJ Dönemi Tevfik ÜNAYDBV Emekli Büyükeh G eçen yüzyılın son 20 yı- lının, ülkemize kazandı- nlan yüksek değerler (!) nedeniyle "uyanddıkdd- nemi" olarak tanımlan- masının uygun olacağını düsünüyo- rum. Kimilerince "vizyondönemi" ki- milerince "gvasaldâhitik dönemi" ola- rak gönilen ve gösterilmek istenen o yıl- lar belki ülkeye "çağ atlatan!" siyaset- çimizden esinlenerek "uyanıklık dö- nemi" olarak da adlandınlabılır. Tanımı ne olursa olsun söz konusu dönemde Türk toplumuna kazandın- lan ve yaşama damgasını vuran değer- leri (!) kabataslak "vizyoıı, mafya veta- Kyje" sözcûkleri altındaderiemek ola- sıdır. önceleri, özellikle iyi kötü Fransız- ca bilgısı olanlann bildiği, fakat pek kul- lanmadığı "vizyon" sözcüğü bugün en okumuşundan hiç okumamışına, en yaşlısından okula henüz başlamamış ço- cuİdarunıza değin ağızlardan düşme- yen bir sözcûk olarak düimize girdi. Türkçemize Fransızca'dan aktanlan ve benim bildiğim Türkçe sözlüklere he- nüz girmemiş olan, ama yabancı dil kullanma özentilerinin ısrarla kullan- dıklan bu sözcük özellikle bir siyaset- çimizle özleştirilmektedir. Asıl anlamı ' olan Türkçe yazılışıyla "vfo- ypo" sözcüğü kalem erbabı ve siyaset- çilerimizce sözcügun değişmeli anla- raı «leıigenişgörâ^üiûkvekavrayış" yerine kullanılıyor. Sözcüğünbuanlam- lan yanj sıra "düşseverik, saçma ha- yaPgibi anlamlan da var. Anlam, kuş- kusuz kullananın niyetine ve hakkın- da kullanılan kimsenin kişiliğe bağh! Bir sıyasetçimizin yakınlarda belirt- tiği görûşüne göre cumhuriyet tarihi- mizde vızyon sahibi iki deha bulunu- yor: Biri devletimızın kurucusu Ata- nırk^öbürüsonyirrniyılmbüyükbirbö- lûmüne damgasını vuran siyasetçi- miz.Bu görüşü belirten siyasetçimiz insaflı (!) davranmış^ki dehadan biri ola- rak Atatürk'ü de saymış. Saymayabi- lırdi de. Çünkü bazüan bu görüşü de benımsemiyor ve açıkçaolmasa bile sa- dece ikincisini gerçek deha olarak gö- rüyor. Haklı da olabilirler. Atatürk ne yaptı ki? Sadece batan bir devleti kur- tardı ve çağdaş bir ulus yaratü. Ama öbürü... Bugün toplumumuza egemen olan tüm değerlerin (!) düşü- nûrü, yaratıcısı o. Hukukçu deha ola- rak "Anayasayı bir kere de biz ddsek" diyebilen, devletten almmayan avan- tanın 'Yüşvef sayılamayacağı yolun- da teori üreterek rüşvet almadaki hu- kuksal boşluğu dolduran, toplumcu bilgın olarak "köşeyi dönme" felsefe- sini toplumumuzun temel taşı yapan, "Benim memurum işini bflû-" sloganı ile memuru özendinp bürokrasıye yol gösteren; siyasal deha olarak demok- rasinin özelliğini oluşturan çeşitli si- yasal eğilimleri bir yana itip, 4 eğili- mi bir araya getirip yamalı bobça tü- rü parti kurabilen, "PreridanBush"un çıkara dayanan Türkiye ilgısini kişisel başan olarak gösteren, Suriye ile su ko- nusunu su sorunu konumuna getiren, Irak savaşından bir koyup üç alacağı- mızı (bazılanna göre bire yirmi) söy- leyip Türkiye'ye hava aldıran; ekono- mi bilgini olarak enflasyonun kötü- lüklerini seçim teması olarak işleyen, daha sonra enflasyonu geiişmenin tte- neği olarak görüp, 1950'liyıllardaha- yal edilen "her nuüıaOeden bir miryo- ner* hedefini de aşarak tüm vatandaş- lan değeri düşük milyoner yapan; baş- komutan ve asken deha olarak Mu- sul'u almaya kalfoşap, ben olsaydım adalan da alırdım diyerek tnönü'yü pısınklıkla suçlayan (Osmanlı'dan ko- panlan topraklarm sorumlusu olarak nasılsa Atatürk gösterilmedi) ve ben- zeri daha nice dâhice düşünce, buluş ve davranışlanyla elbette cumhuriye- timizin bu dönemine "vizyon sahibi" ya da "siyasal deha" olarak damgası- nı vuracaktı. Nitekim öyle de oldu. "Mafya" sözcüğünü çocukluk çagı- mızda Amerikan fılmlerinden öğren- mıştik. Bunu Amerika'ya özgü bir ol- gu olarak algılar, AI Capone gibi önde gelen, korku salan gangsterler çocuk- luk düşlerimize girerdi. Ama Ameri- kan fîlmlerinden ögrendiğimiz bu top- lumsal olayın günün birinde bizde de yeşerip gelişeceği, hatta Türkiye bir yana dış dünyada dal budak salıp ulus- lararası alanda ön sıralarda yer alaca- ğı akhmıza gelmezdi. Mafyanın siya- sal yaşamımızda da etkin olabilecek kadar güçlenmesi, yabancı ülkelerde Türk adını yüceltmesi(!) Hep bu "viz- yon", "dâhflik" ya da daha dogrusu "uyanıkhk" döneminin ürünüdür. "Taldyye" sözcüğünü 8O'li yıllara kadar, çok eskiler dahil, çoğumuzun bil- dığini sanmıyorum. Hasan Cemal "Kimse Kızmasm, Kendmıi Yazdun" adlı yapıünda bu sözcüğü ılk defa 1988 yüındaABDDışişleri'nde birdiplomat- tan duyduğunu yazıyor. Amerikalı dip- lomat Türkiye'deki "Siyasal lslam"ı anlatırken başbakanımızın çok iyi bir takiyyeci olduğunu söylüyor. Ben bu sözcüğü yine 8O'li yıllarda ve sanınm 1988'den önce bizim gaze- telerden birinin bir köşe yazısından öğ- renmiştim. Arumsadığıma göre, Türk- çeyi çok iyi bilen bir Ingiliz gazeteci ya da diplomat bir köşe yazanmıza (yanılmıyorsam Hasan Pulur) başba- kanın laikliğinin "takryye" olduğunu, yanı "bdkNkgörünümü attındasiyasal dindtik yapbğmı" söylüyordu. Çogu Türkçe sözlüklerde yer almayan bu sözcük de böylece siyasal yaşamırru- za zenginlik ve enginlik(!) getirdi. Zor bir durum, tehlike karşısında mezhe- bini gizleme olarak masum bir anlam taşıyan "takJvye" (Ferit Deveffioğhı'nun Osmanlıca- Türkçe sözlüğüne göre "talayye") sözcüğü "uyanıkuk döne- mi"nde siyasal yaşamımızda daha da geniş bir anlam kazandı ve yaygın ola- rak "•yalanahk" anlamında, ama ne ya- zık ki daha çok siyasetçilerimize yakış- tınlarak kullanılmaya başlandı. "Uya- nıkhk dönemi" bu yoldan hem toplu- mumuza yeni bir değer kattı (ama ne değer!) hem de Türkçemizi zenginleş- tirmişoldu. Toplumda okumuşundan en bilisizi- ne (cahiline) en yaşlısından en küçü- ğüne kadar her Türk'ün ağzından düş- meyen bu sözcükler bugünkü toplum- sal değerlerimizin göstergesi olarak sı- ntıyor. Ancak, bu sıntışın altında acı bir gerçek yatıyor: LJyanıklann uyut- tuğubirtoplum... Umudumuz toplumu- muzun arnk yakın geçmişi anımsayıp, ders alıp uvutuhnuşluğun bffincine var- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL 1 Yurt Bip Biitündür' "Ulusal sınıriar içindeki yurt parça- lan bir bütündür, birbirinden aynla- maz. Ne türiü olursa olsun yabancılann topraklanmıza girmesine ve işlerimi- ze kanşmasına ulus biriikte direnecek ve karşı çıkacaktır. Ulusal gücü etkili kılmak ve ulusalyönetimi egemen kıl- mak başlıca ilkedir. Yabancı devletlerin güdümü ve ko- nıyuculuğu kabul olunamaz." 23 Temmuz 1919'dan bu yana tam seksen bir yıl geçti... O gün Erzurum Kongresi toplanmış, tartışmalardan sonra yayımlanan bildiride bu mad- deter yer almıştı. Bu maddeler günü- müzde de canlılığını korumaktadır! Ama koruyabiliyor muyuz? Ikide biryabanalar gelip işlerimizi de- netliyor, kanş kanş yurdu dolaşıp yö- neticilerimize öğütler, daha dogrusu bir çeşrt komutlarveriyor, vermeye kal- kışıyori Insan, ister istemez tarih ki- taplannı kanşhnp 1919'un en umutsuz, en karanlık günlerinde bile yakılan gü- ven ateşini anımsamak istiyor... 23 Temmuz 1919 günü Erzurum'da top- lanan kongreyi... Toplantının açılışında Mustafa Ke- mal bugün de etkisini koruyan şu soz- teri söylemişti: "Tarih birulusun variığını ve hakkı- nı hiçbirzaman tanımamazlıktan ge- lemez... Ulusun kaderinde sözünü yû- rûtecek ulusal irade ancak Anado- lu'dan doğabilecektir." Erzurum Kongresi 7 Ağustos 1919'da kapanır. Sıvas'a, Ankara'ya, bağımsız birdevletin kuruluşuna kadar sürecek büyük Kurtuluş Savaşı, böylece baş- lar... Kapanış konuşmasını dikkatle okuduğumuzda Mustafa Kemai'in ge- tecekteki atılımlannın en önemli işare- tini duyanz: "Şurada acıklı bir gerçek olmak ûze- ns bildireyim ki yurdumuzda pek çok yabancı parası ve birçok propaganda- lar dönüyor. Bundaki amaç pek açık- tır, ulusal hareketi çökertmek, ulusal emelleri felce uğratmak... Bunun ya- nı sıra her devirde, her ûlkede ve her zaman ortaya çıktığı gibi birazyüreği ve sinırieri zayıf, anlayışsız insanlarta biriikte, vatansız ve kişisel refah ve çı- kannı yurdun ve ulusun zarannda ara- yan alçaMar da vardır." CottareJH'lerUsrheugan'ler, Dunya Bankalan, IMF'ler gibfleri o günterde de vardı!.. Istanbul işgal aftındaydı, yurdun büyük bölümü Yunanlılann elindeydi, Sevr yürürlükteydi, Padişah ve Os- manlı Hükümeti teslim bayrağını çok- tan çekmişti... Mustafa KemaJ ve arkadaşlan Erzu- rum'da dünyaya açıkladılar "Ulusal sıntriar içindeki yurt parçalan bir bü- tündür, birbirinden aynlamaz, yaban- cılann ulus işlerine kanşmasına izin verilemez." Prof. Dr. VeNdedeoğlu Atatürk'ün örgütleme gücünü şu sözlerte anlatır: "Mustafa Kemal Atatürk, ûyesi o/- makla her zaman övündüğü Tün\ulu- suna hep inandı, ulusu da kendine inandırdı. Türk ulusunu birkaç yüzyıl- dan ben Avrupa uluslan karşısında kapıldığıkompleksten, aşağılık duygu- sundan kopanp kendi kendisine inan- dırdı." Erzurum Kongresi'nin 81. ytlında ne- reden nereye geldiğimizi biraz düşün- sek mi? Ne dersiniz? Ayvalık'taki Mollarşilik! AhmetYORULMAZ yvauk'ta adım adım ge- lınen 'MoDarşüik' ten ya da Atatürk Türkiye- si'ndeki 'AyvmhkÖ2«rk- . Kğfnden sanınm Anka- ra'nın haberi yok. Belki bu yazıyla du- rumu duyurarak Atarörk Türkiyesi 'ne bir bizmette bulunmanın tadını yaşa- nm. Modern Türkıye'yı kuranlara say- guruzın, borçlarunızın gerefi de bu- dur. Bu gereğe itıraz edecekler çıkar- sa, bilelim ki ulusuna da, bu toprakla- ra da bağülığı nafıle türdendir; kimisi vurguncudur, kimisi çıkarcı; makamı, yeri neresı olursa olsun eyyamcıdtr... Bu sıralamanın tümünü de içerecek bir sözcûlde, aydın değildir. Onun için ha moOani, ha bir rnanda ha emperya- M~ Cumhuriyet dışındakı basının -ve de özel TV'lerin- tümü siyasette de, ekonomide de sağdadır, sadece onlan okuyarak bir yere vanunazsınız. Van- nm derseniz, günümüzün acayip çor- bası içinde yüzer durursunuz; bir yo- rum yapıp olaylara, gidisata, rahat ba- kamazsınız. Teksas, Tommiks okuyup, panayır soytansı gibi şort giyerek, müstemle- ke valisi davranıslanyla yöneticilik ya- pan, rüşvetı toplumsal salgın hale ge- tiren, rezilliklen ayyuka çıktıktan son- ra da, yaptıklanna tüy dücerceane 'Cnm- huriyet'eküfredenınerastlamadıkmı?.. Sadece bu mu, neler neler gördük! Gelelim çok önemli Ayvalık olayla- nna... Belediye başkanı belediyeye gi- denlere, meclis toplantılannda, hatta her tür toplannda, Atatürk, Atatürkçü- lük, Tann Türk'ü korusun, Allah'a ema- net olunlanyla; yerli yersız belediye hoparlöründen yayımladığı marşlarla, ramazanlarda devlet radyo ve televiz- yonunun yayını ihtiyaca cevap verirken, hopariörden verdiği dini konuşmalar, sonugelmez tasavvuf müzıklenyJe; ge- ce yanlan hopartörden okuttogu Kn- ran ayetkriyle,uniterttgiııj savunduğu- muz devletimiz içinde, Ayvauk'ı, he- deflediğı özerk yaşamına kavuşturmuş bulunuyor! Resmi binanın ön cephesinde, ne- onla hazırlattıgı 'Aflah bfiyüktfir' k o caman yazısıyla... Belediye binasının alnına, cam Qs- tüne, kuş biçiminde eski yazıyla 'Bes- mete' ışletıp koyduran... Atatürk Tür- kiyesi'nın en batı ucundakı bu mollar- şiye adım adım geündi!.. Hem de her saniye, her dakıka "Atatürk'' diyerek... Ve de etlalı-yetkili bazı noktalarda- ki, yerlerdeki kişilerin göz yummasıy- la... öyle yayıyorlar! Bunu devletüı kaymakamı, yıllar- dan beri engelleyemiyorsa.. Balıkesir Valisi 125 kilometre ötede haber alamıyorsa... Sayın Içişleri Bakanı Tantan nereden bilecek bu hal-i perişanı!.. Sayın bakanın ses kırlılığını gelip Ayvahk Beledıyesi hoparlöründen sap- taması gerektigine de işaret edelim. Bir hoparlörün, insanlan ısyan ettıren bir propaganda aletine nasıl dönüştüğünü görsün; tefbş kokusu alınıp yayın ke- silmişse, yüzlerce Ayvahklıdan ad, ad- res istemeden, sorsun öğrensin! Hele hele FedmUahHoca'dan günü- müzde övgüyle söz eden; gençlerimi- zin vaknyle, uğruna adlannınkomünis- te çıkmasına neden olan, dağlara taş- lara adı yazılan sayın Başbakan Ece- vit ne yapsın!.. Hem sayın Başbakan, Fethullah Efendı'nın hayırb ışler yap- tığını söylediğine göre. görüşleri değiş- mış de o||büır. Bütün bunlar, ellenmı-., zi açarakTann" ya sığmmamızdan baş- ka yapacak bu- şeyimız ounadığuıuı göstergeleri... Hey Atatûrkçügeçınen- ler, uyatun, uyanın, uyanın!.. Çünkü adamlar, Atatürk'ün adım kullanakullana, demokrasi, insan hak- lan teraneleriyle malı götürüyorlar!.. Kut Devleti... H f l l Û k T A R C A N Bihmsel Araştırmacı-CNRS/Sorbon 6 ncı Seksiyondan - Paris "EnesJdTûrkdevktiKutTar" üze- kitle diye gösterirken, öte yandan '- 220'de ani olarak Hun Imparatorlu- ğu'yla ortaya çıktığını okutur, bu hiç- bir mannkla açıklanamayan bir du- rumdur. 2) Anadolu Türk tarihini, dolayı- nne... Sn. Prof. Neşet Çağatay'ın, Kut devleti konusundaki yazısında 1988'den beri savunduğumuz iki fik- ri bulmakla çok mutlulandık: 1) Resmi tarih, bir yandan Türkle- ri, uygaruktan nasibini alamamış bir sıyla Türk kültür sentezinin Anado- lu'da 1071 'de ortaya çıküğmda ısrar meçmek yok Hesabında 1 lirası olana da, 1 milyarı olana da aynı kaliteli hizmet. Tek bir imzayla, isteyen herkese aynı kaliteli hizmet, herkese Açık ürün paketi: Faiz veren vadesiz hesap. Borç veren, fatura ödeyen, kefil istemeyen kredi kartı. Küçük tasarrufa fon, repo, bono... Başka bir arzunuz? ç bdhkacılıkAlo Açık: 444 Û 330 Açık İnternet Şubesi: www.acik.com.tr Açık Bankacılık bir Garanti hizmetidir. eder. Sayın Çağatay bu fıkirlerimize katüan ilk yerli profesörümûzdûr. Bunun yanında, W. Ebertbart'a dayanarak 3'üncü binde prototürk- lerin (Ön-Tûrkler) varlığuıı da kay- dederek Ön-Tûrkleri de kabul etmiş bulunmakta ve Atatürk'ün aradığı kökenlerimize ilk adımı atmaktadır. Gerçekten, Ön-Türkler Kuzey ve Güney Çin'de, Çinlilerden Ön-Türk- çe adıyla Tabıgaç'lardan önce ilk devletleri kurmuş- lardır: Oq-Udınqın Yış ve Uşuntun-Uyuz... Başken- tin adı "Uşuntun-Bobq'', han sülalesinde "Han-Bo- hq" Çin yönetiminde Be- ijing, Pekin olmuştur. Gelelim Kut devletine... R. Girshmann, onlan Or- ta Asyakökenli Guti1er di- ye vermektedir. Kut adı aslında Qut'dur ve "değişınez değer* de- mektir. Konuştuklan Kut- ça ise yukardakı veriler ışı- ğında Ön-Türkçe olacak- nr. Ön-Türkler, Avrupa'ya Qut-Yak, "değeri sabft ya- ka" demişlerdir. Çünkü, oturduklan ^yeşflvesulak" topraklarkurumuş, değeri- ni kaybetmıştir. Halbuki, Tuna yöresinden yayıldık- lan Avrupa'da bu değerle- ri, yeşili ve suyu bulmuş- lardır. Prof. Çağatay'ın "sağlam verflere dayana- rak" verdiği adlar, ortaya "Bu adlann hangi diUe okunmuşoJduğu" sorunu- nu çıkanyor. İlk bakışta bu adlann Ön-Türkçe olması düşü- nülmektedir. Fakat, bu dil bilinmediği için hece bö- lünmesi yanlıştor. Örneğin, Hu-Lu-Ku-Kaansözcüğün- de "Kaan"ı, Qağan diye kabul edersek başlangıcı 'Hua-Ul-Ök': kudrete ulaş- mış yönetım Qağan'ı, eğer 'Hua-lHJq' ise 'kudrete ulaşmaidrakindeolanQa- ğan' olmalıdır. Ötekı olası- lıklan geçiyorum. Sn. Çağatay, tek Ön- Türkçe bilgini Kâznn Mir- şan'ın bilgisine başvurur- sa ortaya inanılmaz ger- çekleri çıkarma onuruken- dine ait olacaktır. PENCERE Böyle de Yaülmaz ki... Avrupa BiriiğPri\r\ kaptsında el pençe divan du- ran Türkiye tersine döndü. Demokrasi deyince aklımıza ne geliyor?.. Ikişey: 1) Islamcılann haklan.. 2) Etnikçilerin haklan.. Daha başka deyişle: A) Dincilerin haklan.. B) Aztnlık haklan.. • Necmettin Hoca değişti.. Apo da değişti.. Ikisi de dönek!.. öcalan silahlı kalkışmayia ülkeyi bölmek isttyor- du; yenikjiye uğrayınca Suriye'de bannamadı, kaç- tı, yakalanınca döndü, idam edilmemek için ağız değiştirdi, silahtan vazgeçti, politika yapıyor. Ne istiyor?.. Istediğini artık kendisi söytemryor, Avrupa bu işi üstlendi. Ya Erbakan?.. Hoca için Avrupa Birliği "Hıristiyan Kulübü" idi. 'Hak gelince batıl zail olacak"Ve "kansayadakan- lı" bu iş ille de gerçekleşecekti. 28 Şubat'a çarptı Hoca, yenilgiye uğradı, yargılandı, hapis cezasına çarptınldı. Şimdi gözü "Hıristiyan Kulübü"ne çevrildi.. Avrupa Birliği'nden medet umuyor. * t' ' Ya Türkler ne yapıyor?.. Canım, bu ülkede etnikçi ya da Isiamcı olmayan Türk yok mu?.. Sesleri neden çıkmıyor?.. Türkler demokrasi istemiyorlar mı?..Yaniözgür- lütder, insan haklan, falan filan... Türkler karakolda dayak yemekten mi hoşlanı- yorlar?.. Gözaltına alındıklannda işkence görmek mi istiyorlar?.. İdam cezasını çok mu seviyoriar?.. "Avrupalı olmak" Türklerin işine mi gelmiyor?.. Eskiden birkjmseyi önemsemek için "Avrupagör- müşadam" demek yeterdi... , ._ . Hepimiz Avrupa'ya hayranız.. 4 * Amerikan budalasıyız.. Avrupa'ya kapılar açılsa, Anadolu'datek AMah'm kulu kalırmı?.. , ^ı. Hepimiz Avrupalı olmak istiyoruz.. Peki, istemeyen kim?.. • Avrupalı bizi istemiyor. ' -••'•> î 5 Neden istesin ki?.. Kendimizi Avrupalının yerine koyup hakçasma dû- şünelim; adam diyor ki: - Türkler kalabalık, Avrupa Pariamentosu'na gir- öilermibaşımabelaolurtar!.. Sonra Türkler fakiri.. Kişi başına 3 bin dolar gelirle zenginler kulübûne nasılgirerier?.. Üstelik Türkler Müslüman, ben Hı- ristiyan!.. Dahası, 65milyonluk Türkiye'yiGümrük Biriiği'ne katıp 'açık pazar'/ma dönüştürdüm. Bu pazarda kararfan ben veriyorum, onlar uymak zo- rundalari.. Hele kapının dışında beklesinler baka- lım; koşullanmı bir bir dayatınm; bütûn kozlar be- nim elimde... -Canımız elbette Avrupalı olmak istiyor-, "Ama olmaz ki... Jiöyle de yatılmaz ki.^\ ... . I İLAN . , T.C. *• i MANAVGAT SULH HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN .. DosyaNo: 1992/310 l * Davacı Hüseyin Ataş ve müştereklerinin davalılar Emine Gök ve müştereklen aleyhine mahkememize açmış olduğu izalei şuyu davasının yapılan duruşması sırasuıda verilen ara karan uyannca, Davalılardan Raziye Topsakal'a usulüne uygun teb- ligat çıkartılmış, zabıta aracüığı ile arasünna yapılnuş, tüm aramalara rağmen davalı bulunamadığından, dava- lı Raziye Topsakal'ın duruşma günü olan 5.9.2000 gü- nü saat 9.35 'te mahkememiz dunışma saionunda hazır bulunması veya kendisini bir veküle temsil ettirmesi, aksi takdirde yokluğunda davaya devam olunarak karar verileceği hususu dava dilekçesı tebliği yerine geçmek üzere ilan olunur. 10.7.2000 Basın: 41322 TEMAOrmanlanmız da, yüreğimiz de yanıyor, Üzülmek yerine yeni fıdanlar dikelim Fidan Dikim Hatti 283 7816/185 tema@tema.org.tr GUVENLI KAZANC TABLOSU 25 Temmuz 2000 tarihinde dağrtılan brût kâr paylan j Vaie 30gM 90 gm 180 9üa 360gün 3.754 10.699 27.276 74.886 7.05 18.40 37.77 89.42 7.42 19.36 37.05 89.38 6.24 18.93 41.45 91.53 liİhlasFînans"Strgijle, güvenle" • KAR PAYI ORANLARI GÜNLÜK BELİRLENMEKTEDIR • ŞUBELERİMfZ ÖĞLE TAT1Lİ VE CUMARTESILERİ (12:00-17:00) AÇtKTffl • TURKCEU, KİOAS, İSKI VE ASKİ FATURALARINIZI $UBELERIMİZDEN OOEYESİÜRSİNİZ • TÜRK TİCARET BANKASI VE TOPRAKBANK'IN TÜM ŞUBELERİNOEN İHLAS HNAMSTA HESAP AÇABUJR VE KAR PAYLARINIZI ALAMJRSMZ • ÜCRETSİZ HİZMET HATTl: 0800 219 60 50 • www.iMuflnus.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear