23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURtYET 12 TEMMUZ 2000 ÇARŞAMBA OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.goais@cumhuriyet.com.tr Rektör Seçimleri Dr. Ahmet ÇEIİKKOL£ge Üniv. Psikiyatri Öğretim Oyesi B ugünlerde, hemen bütün üniversiteleri- mizde rektör seçim- leri yapılıyor. Ülke- miz aydınlan, bu ko- nuda halkımızı ay- dınlatan, doğal olarak konuya eleş- tirel yaklaşan yazılar yayımlıyorlar. Tüm üniversitelerimizin bağlı ol- duğu YÖK mercek altına alınıyor. Aslında bu konuda yazı değil kitap- lar yazmak gerekiyor ve yazılıyor. Demokrasinin olmazsa olrnaz ku- rallan vardır. YÖK Yasası, bu açı- dan ele alındıgında, yazık ki yeni dü- zenlemelerle demokratik nitelikle- re kavuşacak gibi görûnmüyor, sil baştan ele aknması gerekiyor. Zaten hatırlatmaya gerek yok, bu yasa de- mokrasinın rafa kaldınldığı bir dö- nemin ürünüdür. YÖK, yasalaştığı günden bu ya- na, daha iyiye yönelmek bir yana, antidemokratik nitelıği daha belir- ginleşiyor. Yeni eklemelerle, rek- törlerin yetkileri, demokratik çizgi- ye yönelmesi bir yana, rektörlük yetkileri daha arttınlıyor. Hukuk mantığı açısından, yetkili kişilerüı kendi yetkilerini daha da artnrma yet- kisi, gene kendilenne verilirse, za- ten olacağı budur. Üstelik bu yetkı- lerin hukuk denetimı sınırlıdır. Gelelim rektörlük seçimlerine. Adı seçim olmakla birlikte, bu bir aldatmacadır. Yapılan seçim değil, altı aday saptamasından ibarettir. Düşünülürse, böyle bir seçim orta- mında, altı aday ya çıkar ya çıkmaz. Çok sayıda aday olması sonucu de- ğiştirmiyor. Seçimlerde açıkça gö- rülüyor ki, birkaç adaydan fazlası, sadece komik oylar alıyor, belli ki bu adaylar, rektörlük yetkilerinin cazibesine dayanamayıp "yatutar- sa" örneği aday oluyorlar. Bu durum- da, en çok oyu alan altı adaydan her- hangi biri rektör atanabilir. Dıyebilirsınız ki, ilk alü adaydan, en çok oy alanı genellikle rektör ata- nıyor. Ancak herzaman değil. "Bü- tün insanlar eşhtir, ancak bazen egit tutulmayabflir" hükmünün manngı, hele hukuk mantığı var mıdır? Seçimde oy kullanan kişilerin du- rumu da aynca tarnşılmalıdır. Oy sa- hipleri, burada öğretim üyeleri, oy kullanma konusunda her zaman hak- h değildir. Rektör, dekan, hatta kürsü baş- kanı, bir sabah kalkıp birimde, yar- dımcı doçent olabilecek birden çok aday varken sadece birine, hiçbir kurulun karannı beklemeden yar- dımcı doçent kadrosu verme yolu- na gidebilir, al sana bir oy. Bunu ya- parken üç kişilikjüri raporu gerek- mez mi? Gerekir de, biri kendisi olur, kalan iki kişiyi de nasıl olsa bu- lur; bunlar olurken durumdan kim- senin haberi olmaz. Haberi olsa da sonuç değışmez zaten. Ülkemizde doçent olma, bazen objektif kural- lar uygulanmasa bile, sonuçta bi- limsel bir sınavda başanlı olmaya bağlıdır. Ancak bu doçentin böyle bir se- çimde, doçent olmasına rağmen oy kullanmayetkisi yoktur. Gene bir sa- bah, rektör ya da başka bir "yetki- M" gene hiçbir kurulun karan olma- dan, bir doçentı, doçent kadrosuna atama işlemini başlatabilir; al sana bir oy daha. Atanan adayın yanın- da, bilimsel yetkinliği çok daha yu- kanlarda olan adayın, böyle bir hak- sızhkta, hukuka başvurma hakkı var mıdır? Ne yazık ki evet demek güç. Dahası, böyle bir yola başvurursa- nız, yetküiler, eğer isterlerse, bir şe- kilde, sizi susturabilirler. Bazı du- rumlarda, isinizden bile olabilirsi- niz. Denilebüir ki rektör, vali atama- sında olduğu gibi, atama ile gelemez mi? Bu da tarü$ılabilir. Ancak va- linin yetkileriyle, rektörûn yetkile- rini karşılaştıramazsınız. Rektör, is- tedıği kışıyı, kimseye sormadan ata- yabilir, bazı durumlarda istediği ki- şiyi, bir şekilde işinden edebilir. Tûm kadrolar rektörûn emrine ve- rümiştir; rektör isterse demokratik davranır, hukuka uyar, istemezse.. Bir rektöradayının ifadesiyle, "rek- törûn yetkileri cumhurbaşkanııım yetkisinden büe fazladır, adeta Tan- n yettrîsine sahiptir." Bu sözler, te- levizyon haberlerinde aynen yayım- lanmıştır. "Adeta smırsEz" yetkiden bahse- derken bu koşulun, oy alabilecek potansiyeli olmasa da, birçok kişi- yi, rektör adayı olmaya ittiği ve so- nuçta aday enflasyonu ile baş başa kalındığı da hatırlanmahdır. Adeta sınırsız yetkinin, rektörlük koltuğunun dayamlmaz cazibesinin diğer olumsuz sonucu da, birçok üniversitede, öğretim üyesinin hat- ta diğer personelin, rektör seçimin- den aylar, hayır hayır yıllar önce rektörlük seçımine kilitlenmesidir. Rektöratamasında kazanılacak kol- tuk o kadar cezbedicidir ki, bu ki- litlenme sonucu tüm üniversitede işler yavaşlar, karmaşıklaşu-, üni- versite iki-üç kampa bolünür. Kişi- ler, kendisini gereksiz bir kavga için- de bulur, oy sahibi öğretim üyele- rinden hiç olmazsa bir kısrru, "aman şu adaym ya da öbfir adayın yanın- da görünmeyeyim" düşüncesiyle yemekhaneye bile gidemez. Psikoloji ve psıkiyatrinin söyledi- ğine göre, insanoğlu doğuştan zaaf- lıdır. Pek çok üısanın zaafa düşebi- leceği bir sınır vardır. Şeytanın gö- revi de ınsanı bir noktada zaafa dü- şürmek ve günah işlemesini sağla- mak değil midir? Görevini, hukuk sorumluluğu içinde yürüten rektör- lerimiz tabii ki vardır. Açıkça baş- tan çıkancı yetkilerle donanmışken adil bir biçimde davranan rektörle- rimiz olduğu gibi, firsat bulmuşken rektörlük görevi yarunda, ilgisi ol- madığı bir kürsünün başkanhğını, ar- tı ilgisi olmayan bir fakültenin de- kanlığını, artı hiç ilgisi olmayan bir yüksekokulun müdürlüğünü aynı an- da yıllarca yürüten rektör de vardır. Bu dunımu haurlattığınızda da yet- kilerini kullandığını söyler. Rektör- lük yanında, birkaç görevi yürüt- mesine engel bir yasa olmadığını iddia eder. Hukuk devletinde böyle bir şey olabilir mi? Rektörlük gibi çok önemli bir makam, rektör olan ki- şinin iyi niyetine ve oturduğu kol- tuğun ve yetkilerin baştan çıkancı- lığına dırenme gücüne bırakılabılır mi? tki ay kadar önce, üniversite TBMM Araştırma Komisyonu'na çağnlmıştım. Komisyon, "rektör hakkmdabirromanyazrruşsuıT 'söz- leriyle başlayarak birçok konuda görüşlerimi aldı. Sonunda sözleri- mi nasıl bağlayacağım soruldu; şu yanıtı verdim: "Rektör, romanımın içinde sadece bir figürandır. Esas kahraman YÖK'tûr. YÖK Yasası değtşmeli, demokratik bir dunıma getirümelidir.'' Teoman Erel Adını Yaşatmak UaydSüT YILMAZ Çankaya Belediye Başkanı Y ıllar ne kadar da ça- buk, ne kadar da acı- masız gelip geçive- riyor. Daha dün ya- nıbaşımızda duran, bizlerle bırlıkte olan dostlanmız, arkadaşlanmız, toplu- mumuzun aydınlık beyinieri, berrak züıinlerinin ışığıyla bizleri karanlığın ötesine taşıyarak o güzelim varlıkla- nyla dünyayı, dünyamızı şenlendıren- ler artık aramızda değiller. Ama on- lann güzele, iyiye ve doğruya tut- kun ve vurgun kirnliklerinden bugü- ne akanlan denizlere yönlendirme- liyiz. Çünkü biliyoruz ki, büyük de- nizleri de büyük ırmaklar yaratır. Iş- te TeomanErd,büyük bir denıze açı- lan, bunun için yanıp tutuşan büyük birırmaktı. Onun 1960'larda vatan ve Yeni Is- tanbul gazetelerinden, Akis dergi- sinden, ANKA ajansından, Gûnay- dın, Milliyet ve Güneş gazetelerin- den çağıldayan ve son olarak mey- dan gazetesinde "tefcks" olarak de- nize ulaşan dürüst kalemine yıllar sonra biz bu park ile küçücük bir se- Jama duruyor, durabiliyorsak eğer ne mutlu bize, ne mutlu bizlere. O, hak- lılarla haksızlann, laiklerle laik obna- yanlann, cumhunyetçılerle cumhu- riyet düşmanlannın iki kutuplu dûn- yasında tercıhini haklıdan, laıkten ve cumhuriyetten yana kullandı. O, ödün- süz bir Atatürkçü, katıksız bir yurt- severdi. Cumhuriyetin çağdaşlaşma müca- delesıyle yaşıt tanhimn yılmaz, biünç- li ve dirençli bir yazı emekçisiydi. Bu- nun için diyoruz ki, tarih toplumla- nn belleğidir. Belleksiz toplumlann geleceği olmaz. Kendisine hizmet edeni unutan toplumlann tarihin de- rinliklennde kaybolacağı açıkbr, kent- ler de insan gibidir, vefalısı da var- dır vefasızı da! Ankara'nın, küçük bir bozkır ka- sabasından yüzünü geleceğe dönmûş Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olmasında, gösterdiği vefanın payı büyüktür. Üniversite eğiumi almak üzere An- kara'ya geldiği 1960'tan, yaşanunı elim bir trafık kazası sonucu yitirdi- ği 6 Temmuz 1994'e kadar, Ankara'da gazetecilik yapan Teoman EreFin adının Sancak Mahallesi 214. So- kak'taki parka venlmesı, hiç kuşku- nuz ounasın, sıradan bir ad verme olayı değildir. Amacımız, değersizligin değer, hiçleşme ve sıradanhgın popüler kül- türde egemen hale getirildiğı yeni binyılın taze günlennde gerçek de- gederimize sahip çıkarakgeleceğe gü- venle ve vakarla uzanmaktır. Yazılannda Türkiye'nin güncellik- le örülü toplumsal ve siyasi sorunla- nnın kangrenleşmiş yüzünü herkesin anlayabileceği mizahi bir dille gün- deme getiren Teoman Erel, 12 Ey- lül'ün netameli ve karamsarlık kokan günlennde bile, kendisine yönelti- len baskılara boyun eğmedi. O, okur- lanna duyduğu sonsuz saygının bir gereğı olarak yanlış bilgiye geçit ver- medi, nesnelliğini her şart alnnda ko- rudu. Halkın haber alma hakkına gös- terdiği saygı ve titizlik, ona, yaşarken çok sayıda ödül kazandırdı. Sonra, evet sonra o telamızu bile zor trafık kazası (toplumumuzun başında do- laşan ölümcül ve korkutucu hayalet) o usta kalemı, Ankara'nın duayen ve doğnıcu kalemını bızden ayırdı. Çankaya Belediyesi, yaşamını ger- çeği aramakla geçiren, bulduğuyla yetinmeyen, arayışı yaşamının temel felsefesı yapan bu büyük kalem us- tasının adını, sonsuza kadar yaşat- mak amacıyla küçük, ama çok yön- lü çağnşımlarla yüklü şirin bir par- kımıza vermekten gurur duyuyor. Teoman Erel Çankaya'nın aydın- lık yüzüydü, Çankaya Belediyesi de Ankara'nın aydınlık yüzüdür; izleri 1919'da Samsun'a uzanan! Çankaya Belediyesi vefahdu-; izle- ri 1919'da Atatürk ve Heyet-i Tem- siliye'yi Dikmen Sırtlan'nda karşı- lamaya kadar gıden! Çankaya Belediyesi'nin vefalı ve aydınlık yüzünü Teoman EreFin ve- fah ve aydınlık yüzüyle buluşturma- nın tesellisiyle "Bizimle biriikte bep yaşaTeoman Erd" diyoruz ve Teoman Erellenn meşalesının sönmemesı için sayısız yeni Teoman Erel'ler is- tiyoruz ve bekliyoruz! PENCERE ••Bugiin Çarşamba! Bugün çarşamba!... Yumurtayı asfatt caddenin orta şeridine koy- san bir dakikada pişer. Yanndahatehlikdıl. Ben söylemiyorum, Devtet Bakanımız Rama- zan Mirzaoğlu uyardı: - Perşembeye dikkat!.. Neden?.. Çünkü büyüklerimiz söyiemişler "Perşembe- nin gelişi çarşsmbadan bellidir." Perşembe yılm en sıcak günü olacakmış. Farsça "şembe" gün demek, zavallı Iranlı gün- leri tavlada zar atar gibi sayıyor Yek-şembe, du- şembe, se-şembe, cıhar-şembe, penç-şembe... Çarşamba'nın 'çar"ı da Farsça cıhardan geli- yormuş, 'şamba'sı şembe'den... Saçı güvercin yuvası, eli maşaJı, kendisi zilli ka- dına ne derler "Çarşamba kan&L." Ya "çarşamba pazan" nedir?.. Karmakanşık, attüst, her şeyi dökülmüş saçıl- mış pazardır çarşamba pazan... Ofkelenen biri karşısındakini korkutmak iste- di mi nasıl tehdit eder: - Ulan beni kızdırma, suratını çarşamba paza- nna çeviririm!.. "Inadı inat, adı kara Murat" olan kişi olmadık biçimde nasıl direnir: - Çarşambadır çarşamba!.. Çarşambayı azımsamayın... Peki, yann ne olacak?.. • "Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir." Bugün çarşamba!.. Ülke sıcak mı sıcak!.. Kı- ran kırana, çalan çalana, vuran vurana, köşeyi dö- nen dönene; yasa masa hak getire!.. Ezilenin fer- yadına kuteklar sağır. GüçKinünftsı/nsı,zayrfın hay- kınşından daha çok duyuluyor. Türkiye'nin tümü çarşamba pazanna taş çıkartıyor. Yolsuzluklar Büyük Millet Meclisi'nde bir günde hasıraltı edi- liyor. Idam cezası Apo için kaldınlıyor. 312'nci mad- de Erbakan yüzünden degiştiriliyor. Bankalar çarşısında içi boşaltılan kasalar ile devlet kesi- minde hırsızlıklan örtbas eden masalardan ge- çilemiyor. ' •' "' ' Çarşamba sıcak mı sıcak.. Ya perşembe?.. Devlet Bakanı uyardı: "- Perşembeye dikkat!" Bugün çok sıcak.. Yann daha sıcak olacak.. . Ortalık kızışacak.. Peki, halk ne diyor ! " ,' Türküsünü yakmış: ,\ * !,., "Çarşambayı sel aldı.. ""' \ Bir kız sevdim el aldı." . , { l Vestel'den televizyon veya beyaz eşya alanlara 69 milyon liralık elektrikli süpürge : Vestel'den split klima alanlara 152 milyon liralık mini buzdolabı: 11 _<_ _^_ î ^ ^ m Vestel'den bir beyaz eşya veya televizyon alanlar yanında bir de elektrikli süpürge, split Idima alanlar ise mini buzdolabı aimadan gidemeyecelc* Vestel Bayilerinden birine ugrayın. Bu özel yaz avantajlarını kaçırmayın. VESTEL MÛŞTERİ İLETİŞİM MERKEZt 219 01 12 GARANT/ n " V e s t e l ' e terTı edin. Rahat edin.'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear