02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 2000 CUMA DİZI Erbakan emir verdi: GülenHocamızasahipçıkut, onun etrafindabukııuıihyardma ohtn Erbakan-GülenyakınlaşmasıCemaatten kopmalar, aynlmalarol- masınaragmenTürkiye'nın en güçlü, en etkili cemaati Yeni Asya'cı Nurcu- lardı. Bütün 'ağabeyler' oradaydı ve cemaati ayakta tutmaktaydılar. Nur- cuların bir başka avantajı sen halde kitap yayımlamalanydı. Kitaplan, MSP'lıkr dahil bütün di- ni kesimlerce okunuyordu. AhmetŞa- hin'ın sahabelennın hayatlannı anlat- tığı dinı kitaplar, NiyaziBirinci"nın ço- cukhıkâyelen, NecmeddinŞahiner'in Said-i Nursı hakkında araştırmalan, Yavuz BahadıroğhTnun tarihı roman- lan ve elbette aynlmış olsa da başlan- gıçta bu camıanın en gözde yazan olan Hekimoğlu İsmaüın hâlâ korsan olarak sırf hızmet maksadıyla basılan Minyelı Abdullah romanı her kesime tİ>-t N U R S İ ' D E N B U G Ü N E - 6 - • MSP'liler her yerde Fethullah Gülen'in propagandasını yapıyorlardı. MSP'lilere göre Fethullah Gülen, dığer Nurcular gibi değildi, aslında MSP'liydi, ama açıkça siyaset yapmıyordu. Hep İslamı anlattığı için, onu dinleyenler AP'liyse bile MSP'li oluyorlardı. MSP'liler, Fethullah Gülen'in vaazlarını dinleterek pek çok AP'liyi MSP'li yaptılar. hıtapedeneserlerdı YenıAsya'nınkı- tap yayıncüığındaki tekelcıliği fazla uzun sürmedı. Hekimoğlu tsmail, TÜRDAV'ı kurdu. MSP'ye yakın ya- yınevleri bırbiri ardına açıldı. Binler- ce din kitabı Türkiye'nın her tarafın- da satılmaya başladı. Mesut Yıimaz'ın Beyazıt'takı Beyaz Saray bmasının zemın katmda, Cağaloğlu'ndaki Üret- men Han'da ve başka yerlerde küme- lenen yayınevleri bir sektör oluştur- du. Mehmet KurJular'ın idaresindeki Yeni Asya'nın AP bülteni gibi çıkma- sı cemaatte yeni arayışlara neden ol- du. Kutlular eleştirilere sert karşüık vermekteydi. Gazetenın idan müdürü Rahmi Erdem bu yüzden gazeteden aynlmak zorunda kaldı. Yeni Asya ce- maatınin gazeteden başka bir de 'Köp- rû' dergisi vardı. Dergide, cemaatin dışında kalan çevrelere ve MSP'ye eleştiriler yapılıyor, AP ve Demirel ise övülüyordu. Bu durum da eleştiri ko- nusuydu. Nurcular, bılımsel dergıler MSP teşkilatian Fethullah Gülen cemaatinin genşmesine büyûk destek verdiler. Erbakan'ın isteğiyle Fethullah Gülen'in verdiği vaazlara insanlar akın etti. M SP dışmdaki dini ce- maatlenn onlara yö- nelik eleştirileri, sal- dınlan bu yüzden artık pek et- kili olmuyordu. Necip Faal Kı- sakürek ve Mehmet Şevket Eygigıbı, MSP tabanının üze- rinde bir dönem büyük emek- leri olan yazarlann MSP aley- hindeki çok ağır eleştirileri, bu kesimde ilgısizlikle karşılan- dı. Bu yazarlar artık 'demode' olmuşlardı, devırlennı ta- mamlamışlardı. Zaten Erba- kan a laf eden kım olursa ol- sun MSP'lilerin gözünden düşmeye mahkûmdu. Gözden düşen ve aforoza uğrayan da artık iflah olmuyordu. Erbakan'ı yerden yere vu- ran Mehmet Şevket Eygi'nın çıkardığı haftalık 'Büyük Ga- zete', geçmiş günlerin hatınna genelde MSP tabanının satın almasına rağmen, Erbakan'a yönelik sert tutumunu sürdü- rünce, okuyucular tarafından eleştirilere uğradı. Okuyucu- lar, hem eleştiri hem de gözda- ğı mektuplan göndermeye başladılar. Tehdltler gellyor "MSP hakkında kapah ten- khkrde buhınuyorsunuz. Bin- diğiniz data kestiğinizin farkın- da mısınız? Ben poütikaya gj- remem diyorsunuz, size politi- kaya gir diyen yok. Siyasi görii- şünüzü mertçe ortaya koyma- hsınız. Üzülerek söylmorum, bundan bö>1e gazetenizin iade- leri artacaktır. Okuyucular şû- rasında neşredilen mekruplar çeşitü dedikodulara sebep ol- maya başladı. Büyük Gaze- te'ye abone olmayı düşünenler, ahp dağıtanlar. bundan sonra okîımamaya kararlı görünü- yoıiar.'' (Nesimi Kitabevı - Er- zurum, Büyük Gazete, sayı 13, • sayfa2) "MSP aleyhinde mevzulara - temas etmemerari acizane isti- yorum. Bizinı Beygir partisiy- İe, AHıkazık partisindeve ben- zerlerinde zaten düşmanlan- nnz çok. Siz bari düşmanhk et- • meyiniz. Bugün gazetesi döne- minde MNP'yi göklere çıkan- yordunuz. unutmayahm." (Dr. Mehmet Turhan - Eskişehir, Büyük Gazete, sayı 13, sayfa 15) "Gazetenizi büyük bir ilgry- le okuyan, yaşatan kitlenin si- yaset davasına ihanet ediyor- sunuz. Ehven-i şer di>e tuttur- muşsunuz. Müslümanlann arasına nifak tohumlan saçı- 'Erbakan, zor zamanlarda neredeydin?^ MSP'liler, Necip Fazıl. Mehmet Şevket Eygi gibi îslamcılar için idol yazarlann ve diğer cemaatler ile tarikatlam Erbakan'ı çekemedıklenni düşünüyorlardı. Bu düşüncelerde aslında gerçeklik payı vardı. Yülarca emek harcayan, kitleleri peşlerinden sürükleyen, çile çeken, bir sözle veya bir yazıyla dini kesimlere yön veren kışilerken, liderlik postuna birden Erbakan oturuvermişti. En acısı, kendilerinin yetiştirdiği gençler, dini kitleler, Erbakan'ı kendilerine tercih etmişlerdi. Erbakan'a kızgınhklannm temelinde bu duygular vardı. Bu duygular yazılanna da aksetmişti. Mehmet Şevket Eygi'nin "Neredeydin?-" başlıklı yazısı bu duygulann en açık itıraflanndan oldu. "Neredeydin? Müslümanlar hapishanelere tikıhrken neredeydin, hiç sesin çüanıyordu o kara günlerde- Şeriat, hilafet, ümmet demenin ağır bir suç sayıkhğı zulüm devhierinde senin nam-u nişanın yoktu. Sen kara günlerin adamı değflsin_ Sen Allah yoiunda dayak yemeyi sevmezsin, laldn Islam davas ugrunda baklava, börek, kayroak ve kuzu kızartması yemeye bayıhrsın. Nerede Allah yotuoda bir külfet, meşakkat varsa sen orada bulunmazsın. Ama mukaddes davayı istismar ve istihdam ederek ocuz nimetler peşinde koşaran. Sabıkasız birisin sen!. Şimdi ortalık günlük güneşfik ve sen ağustosböceği gibi örüp dunryorsun. Kendi haMne bakmıyorsun da. bu davanın çüesini çekmiş Müslümanlara çamur aüyorsun. Onlar dava haini, sen büyük dava adamı ve mücahhmişsn!-" yorsunuz. Üstat (Saıd-i Nursi) yeri geldiğinde seve seve hapse girip mahkûm olurken siz se- lameri yurtdışına kaçmakta buhıyordunuz. Yeri gelüıce Be- diüzzaman Hazretieri'nin ar- kasında ne de güzel saklanabj- nvorsunuz?" (Recai Değerli - Ankara, Büyük Gazete, sayı 14, sayfa 2) "Hakkmda verilen hapis ce- zasını memleket hapishanele- rinde çekmeddn. Korkak bir haingibi cihadı bırakıp yurtdv şına kaçün." (Isım ve adresi mahfuz, Büyük Gazete, sayı 14, sayfa 2) "Büyük Gazete'nin okuyu- cusonun yüzde sekseni MT- TB'li ve>a MSP"Bdir. Hiç düşü- nebiliyor musun ki, bir CHP'B yahut bir Be\ girist Büyük Ga- zete'yi alsuı okusun. Gazeteni- zin gerçekten büyük gazete ol- masuıı istiyorsanız MSP'vi tut- masanız bile aleyhinde atmayv nız." (Alı Arslanoğlu - Erzu- rum, B. Gazete, sayı 14, sayfa 2) "Biz sizin siyasi görüşünüzü beğenmiyoruz. Gazetenizdeki ihnihal bügilerini de kitaplar- dan okuyabiliriz. Onun için si- yad fıkrinizi değJştirinceye ka- dar gazetenizi okumayacağız ve çevremizde okunmaması için gayret sarf edeceğiz." (Karabük'ten bir okuyucu, B. Gazete, sayı 15, sayfa 9) Yumuşama mesajlan Bu tür eleştiriler ardı arduıa gelince Mehmet Şevket Eygi zaman zaman MSP'ye yumu- şak mesaj veren yazılar da yazmak zorunda kaldı. "Bü- yük Gazete'nin MSP aleyhin- de olduğuna dair devamh de- dikodu yapddığı, bu yersiz de- dikodulann bazı temiz kalpli kardeşlerimizi şüpheye düşür- düğüne dairhaberier almakta- yız. 'Müslümanlar, Bolşevik- lerle, mürtetlerle işbirliği ya- pamaz!' demek MSP aleyhin- de bulunmak demek değfldir. MSP'li ohnamak, MSP düş- manı ohnak manasma geİ- mez." (Biz MSP düşmanı de- ğiliz, M. Şevket Eygi, B. Ga- zete, sayı 16, sayfa 2) Fakat bu tür yazılar da gaze- teyi kurtaramadı vebaşlangıç- ta yirmi bin kadar satan gaze- te kapanmak zorunda kaldı. Mehmet Şevket Eygi gibi Ne- cip Fazıl Kısakürek de MSP'lilerin aforozuna uğradı. Necip Fazıl Kısakürek, baş- langıçta MSP'li iken AP'li ol- muş, sonra da MHP'ü olduğu- nu açıklamıştı. MSP'lilerin gözünde bütün lslamcılann, hatta sağ kesunın üstadı olan Necip Fazıl tutarsızdı, kendini çok beğenmişti, dönekti.Ne- cip Fazıl, kendini Islam dava- sımn miman olarak gördüğü için MSP yöneticileri kendini aforoz etse bile, tabarun ken- dine sahip çıkacağını, hele is- tese gençliği MSP'den kopa- np alabilecegini düşünüyordu. Bunu uygulamak için, MT- TB'de topladığı gençlere uzun bir konuşma yaptı ve MSP'yi bırakıp kendisiyle birlikte MHP'ye geçmelerini emretti. "Beni seven arkamdan gel- sm!J n dedıği toplantıdan çıkar- ken MTTB'den bir kişi dahi peşinden gitmedi. çıkarmalan gerekirken siyasi bir der- gi çıkarmışlardı. Cemaatin içinden, Adapazan'ndan bir grup, bu düşün- ceyle Zafer adında bır dergı yayımla- maya başladı. Bu dergi siyasetten uzak, daha çok dini konulara yer ve- ren, bol resimb bir dergıydı. Bu dergı Adapazan gibi bir yerde çıkmasına rağmen, cemaatin asıl dergisi olan Köprü'den daha çok satmaya başladı. Kutlular başta olmak üzere Musta- fa Sungur, Mehmet Fırmcı, Bayram Yüksel,Bekir Berkgıbı ağabeyler, Za- fer dergısının kapatılmasını istediler. Ama Zafer dergisinı çıkaran Sakarya grubu bunu kabul etmedi. Tartışma- lardan sonra Zafer dergisinı çıkaran Sakarya grubu, ayn bir grup halıne dönüşerek Yeni Asya grubundan ay- nldı. Yeni Asya cemaatinin ya- şadığıbuolaylan, MSP'li- ler ve Yeni Asya cemaati için- de bulunan Fethullah Gülen grubu yakından ızlıyordu. Cülen partıyor MSP'den sonra Yeni Asya cemaati en büyük dim gruptu. Fethullah Gülen ise Yeni Asya cemaatinin içinde, adeta bır uçbeyi gibiydi. Gülen, bağım- sızlığını ilan etmek için uygun zaman kollayan bir küçük grubun lideriydi. Yeni Asya cemaatinin yıprandığıiu, MSP'nin ise gün geçtikçe güç- lendiğini ve siyasi yönden de etkin olduğunu gözlüyordu. Kafasındaki hedeflere ulaşa- bilmek için MSP'nin atak, keskin ve hareketli gençlenne ihtiyacı vardı. MSP'ye yakm- laşmak, uzun vadede Fethul- lah Gülen için daha yararlı ola- caktı. Bu düşünceyle MSP çevresme adarnlan vasıtasıyla mesajlar gönderdi. Yeni Asya cemaatıni tenkit etti, MSP'nin gayretini övdü. Böylece MSP ile Fethullah Gülen arasında bir yakınlaşma başladı. 1973 seçimlerinde Fethullah Gülen ve çevresi MSP'ye oy venncc yakınlaşma adeta bütünleşme- ye dönüştü. MSP'liler de bu dunımdan memnundu. Çünkü Yeni Asya cemaatıni Fethullah Gülen va- sıtasıyla bölmek, zayıflatmak mümkündü. Erbakan, kur- maylarınaemirverdı: "Fethul- lah Gülen Hocamıza sahip çı- km, onun etrafinda bulunun, yarduncı olun." İşte bu yakınlaşmayla Fet- hullah Gülen'in yıldızı parla- maya başladı. Temelmı attığı, altyapısuıı oluşturduğu cema- at bir anda hareketlendi. Izmır Bornova Camii'ne her taraftan akın akın insanlar geldi, cuma vaazlan veren Fethullah Ho- ca'yı dinledı. Vaazdan sonra dinlemeye gelenler ve getıri- lenler, Fethullah Gülen cema- atine ait dershanelerde ağırlan- dı, misafır edildi ve teyp kaset- lerinden yine Fethullah Ho- ca'nın önemli vaazlan dinle- tildi. Yeni Asya ileri gelenlen Fethullah Gülen ve cemaatinı tamamen kopmaması için Fet- hullah Gülen'in vaazlanndan bazılannı 'Hhabet Çiçekleri' adıyla kitaplaştırdı. Fakat arzu edilen yakınlık kurulamadı. Bunun üzenne Mehmet Kır- kmcı, Mustafa Sungur, Musta- fa Bayram gibi ileri gelenler Fethullah Gülen'i ziyaret etti- ler. Ama artık kemikleşmiş bır çevre oluşturmayı başaran Fet- hullah Gülen, kendi hareket tarzmda ısrarlıydı. Kemikleş- miş taban MSP'lilerden oluş- muştu. Mustafa Birtik, Kemal Erimezgibi, Nurculuğuyla ta- nınmış güçlü kişiler de Fethul- lah Gülen'in yanındaydı. MSP teşkilatian Fethullah Gülen ce- maatinin gelişmesinde hayli etkindi. YARIN Kııtlular- lslamcı kesim içinde kav galar sürerken Nurcular boş durmuyordu. Açüklan kamplarda küçük yaşlardaki çocuklan eğioyorlann. Fethullah Gülen tartışması • Gülen cemaatine zenginler nasıl kazandınldı? • M. Şevket Eygi: "Islami kesimdeki radikal ve köylü kültürlü kişiler devlet düşmanlığı yapıyor, hata ediyorlar." BtRBAKIMA SERVER TANtLLl MînaUrgan'ın Arkasından... Yaşamımı onca etkileyen Murat Sanca'nın çev- resinde tanıdığım iki insanın hem kişilikleri hem de dostlukları benim için ayn bir değer taşıdı hep. Onlardan biri Berna Moran, öteki de Mîna Ur- gan'dı. Kişilikleri çarpıcı, dostlukları yapıcı oldu; çok şey de öğrendim kendilerinden. Yaşamın akı- şına ne diyebiliriz ki? önce Murat Sanca çekiltp git- ti, sonra Berna Moran, şimdi de Mîna Urgan. Çevrem gitgide daralıyor mu ne? Ama hayır böyle sorular yersiz. Dünya, kalan dostlarla da anlamlıdır. Hatta düşmanlarta! Yani "daha ınsanca bır dünya" adına verecegıniz kav- gayla! Onu sürdürmeye bakmalı. "Evvelgidenah- baba selam olsun erenler" dıyerek... • Mîna Urgan'ı, herkes gibi ben de, akademik ça- lışmalanndan tanıdım. Istanbul Üniversitesi Ede- biyat Faküttesi Ingiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün bu saygın hocası, arkasında yüklü ve değerli bir miras bırakmıştır. Shakespeare'siz, Thomas Mo- re'süz, D. H. Lav/rence ve Virginia VVootfsüz, Graham Greene'le Aidous Huxley'siz edeme- yeceğinize göre, bu miras size çok şey kazandı- racaktır. Dilimizde ilk kez dikilmiş ciddi bir anrt ola- rak, beş cittlik Ingiliz Edebiyatı Tarihi'ne sırtıruzı vererek ve alabildiğine güven içinde atınızı istedi- ğiniz gibi koşturabilirsiniz. Başka hıçbir şey yazmasaydı da, sadece bu ça- hşmalanna dayanarak, Mîna Urgan küttürümüze yaptığı katkıdan dolayı saygın bir yere otururdu. Ne var ki o başka şeyler de yazdı. Ingiliz edebiyatı meraklısı bir çevrenin dışında bütün bir ülkenin hemen her çevreden binler, on binlerce okurunu arkasından çekip götürmesi de, onlarla oldu. Bir Dinozonın Anı/an'yla yaptı bunu. Dünyayı gezerken edındiği gözlemlerde önem- liydi; onlan da Bır Dinozonın Gezileri adlı son bir kitabında okurlanna ulaştırdı. Büyük yankılan oldu bu kitaplann; hele hele bi- rincisinin. Neydi yaptığı aslında? Yazdıklanna gösterilen ilgiye şaştığı oldu: Bu topluma onca aykın olduğu halde nedendi bu il- gi? "Çok saf;yorum, acaba çok mu bayağı yazı- yonım" diye sordu da. Ama olan şuydu gerçekte: Cumhunyet tanhinin pek görkemli ve onurlu bırdönemi yaşanmıştı. Ne var ki, arkasından, özellikle de 50'lerie beraber bir ihanetle de karşılaşmıştı rejim. Bir parça nefes al- dıran 27 Mayıs'tan sonra, savrulma, hele hele 12 Eylül'le ayyuka çıkmıştı. Hayasız bir liberalizm po- litikası, Cumhuriyet'in ilkeleri tasfiye edilirken, top- luma "yükselen değeher" adına, soygunu, köşe dönmeciliği, gemisini kurtaran kaptan bireycilıği- ni şınnga ediyordu. Bütun bu yapıianlarla aynı za- manda belleği ığdiş edilen topluma, birinin çıkıp lıatırlatmalarda bulunması, FerkJun Andaç'ın de- yimiyle "beUeğe dönüşü" sağ\amas\ gerekiyordu. Mîna Urgan işte bunu yaptı. Yaşadığı dönemi anılanna dayanarak belgeledi. Çarpıcı bir ironi ile, bir "dinozor"du karşımızda konuşan. Canlı ve kalıcı bir şey vardı söylediklerinde; top- lum, çürümüşlüğü ve kokuşmayı yaşadığı için, di- ri olanı fark etmekte gecıkmedi. Tıpkı yaşadığı gi- bi yazdıklannda da içten ve dürüst olduğunu gör- dü okur. Yaşama bakışı ve insansal özellikleri ilgi çekiciydi. Topluma "aykın" olduğu anlarda bile bir dürüstlük vardı. Kimi kadın politikacıların alçatttı- ğı, bilinçsiz türbanlı takımının ise yobazlığa boyun eğerek düşürdüğü kadın imgesine karşı, sağlam değerleriyle ayakta kalan kadını da temsil ediyor- du. Bir aydın, bir hümanist, bir laik cumhuriyetçi, birdemokrat, birsosyalistti karşımızdaki. O bütün- lüğü de ortaya koyuyordu. Bütün bunlan da zen- gin bir bilgi birikimi ile yapıyordu. ûzetle, Mîna Urgan'ın son yıllarda, büyük okur yığınlannca birden kucaklanmasında ne bir rast- lantı vardır bana göre, ne gelgeç bir heves. Dip- ten gelen bir dalga, bir için için bekleyiş, sonunda okurla yazannı buluşturmuştur. Mîna, tam zama- nında gelmiş ve alabildiğine cesaretle putlan kır- mıştır. Aramızdan aynlıp giden de en başta işte bu cesur insandır. "Giden" dedim, hayır, bu toplumda, yobazlığa, gericiliğe, ırkçılığa, sömürücülüğe karşı kavga sür- dükçe, Mîna Urgan da hep aramızda yaşayacak; sosyalizmden, sevgiden, kardeşlikten, aydınlıktan yana kalemı ve düşünceleriyle, bize hep daha iyi- yi, daha guzelı, daha özgür ve daha insanca olanı hatırlatacak... Annem Hayriye Ayyıldız'ın uzun rahatsızlığı süresince hekimlik ilgisıni esirgemeyen ve yapûğı başanlı amehyatla onu yenıden eskı sağlığına kavuşturan Prof. Dr.Vedat DURGUN'a ameliyat cerrahi ekıbinden Doç. Dr. Salih PEKMEZCt'ye, anestezıstler Uzm. E>r. Tamer SALtHOGLU'na, Uzm. Dr. Güniz MEYANCI'ya, aynca Cerrahpaşa Hastanesi'nin Genel Cerrahı Topuzlu Servisı ve Acil Servis doktor, hemşire ve personeline içten teşekkürlerimi sunanm. "* Der>aAYYILDIZ ANKARA BtRİNCt ASLİYE TtCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN EsasNo- 1999/124 Davacf Mustafa Ekmcı Vekılr Av Sınan Kılıçkaya Davalı: 1- Cemal Yığıt - Pınarbaşı Mah. Akarsu Sok. No 19/10 K.Ören/Ankara (ılanen tebhgat) Davacı vekıli tarafindan davalı Cemal Yığıt aleyhıne açılan sözleşme- nın feshı davasının yapılan yargılamasında; Davalı adına çıkanlan dava dılekçesı, yenıleme dılek- çesı ve dunışma gunune aıt tebhgat bıla tebhğ ıade edıl- mış olup, yapılan emnıyet araştıımasuıda da davalının adresi tespıt edılemedığınden adına dava dılekçesı, yeni- leme dılekçesı ve dunışma gûnünûn ılanen teblığıne ka- rarvenlmış,Durusma, 12 7 200OgûnüsaatO9.55'etalık edılmış olup, HUMK'nın 213 maddesı gereğınce dunış- mada hazır bulunmadığmız takdırde yargılamaya yok- luğunuzda devam edıleceğı hususu keyfiyeten ilanen tebhğ olunur Basın 33595
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear