14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 HAZtRAN 2000 PERŞEMBE 14 kultur@cumhuriyet.com.tr FahirAtakoğlu bu geceyeni ekibiyle Açıkhava 'da vereceği konser nedeniyle hayli heyecanlı 'Anadolu dünyaya örnek olmalı' CUMHUR CANBAZOĞLU Fahir Atakoğlu, tam on ay gecikmeyle, bu gece Istanbul'da Harbiye Açıkhava Tiyarro- su'nda konsere çıkıyor. Marmara'yı yıkan dep- rem nedeniyle geçen yıl 21 Ağustos konserini iptal eden Atakoğlu, 3. Uluslararası Boğaziçi Festivali kapsamında yeni bir ekiple sahneye çı- kacak. Atakoğlu'ndan, konser ve yeni albüm- leriyle ilgili bilgiler aldık: ' _ _ M _ ^ ^ _ — .-Bu gecenin repertuvanna- •""•"'—•~~""" su oluşacak? ATAKOĞLU - Uzun süre- dir Istanbul 'da sahneye çıkma- dım; yalnız özel gecelerde çal- mıştım. lstanbul'da geniş kit- leler önünde çalmadığım bir- çok parçam var; aynca hiç bi- linfnedik iki besteyi daha koy- dum programa. Hayli heyecan- lı ve hevesliyim. - Mtudsyenlerde değjşiklik varmı? ATAKOĞLU - Yeni bir tek- nik takım kurdum; ışıkçısın- dan sahne menajerine kadar herkes Avrupah. Aynca Peter Schon var takımda; hem klav- ye çalacak hem de konserler- dekî müzikal işleri ayarlaya- — — — — cak. Benimle çalacaklar arasmda, klavyede Ay- can Teztei, davulda Emir Ozoğlu, basta Melik Yinnibir, gitarda Bekir Kücükay. flüt ve sak- sofonda Levent Alündağ, mey ve düdükte Er- tan Tekin, neyde Eyyüp Hamis, perküsyonlar- da Murat Özbey, Mehmet Akatay, Cengiz Er- cümer var. Cemal Reşit Rey Orkestrası'nın ke- manlan ve korosu da olacak yanımda. - Üç hafta önce basında, Atakoğlu yeni albüm çıkardı diye bir haberyayımJandı, ama dinkyen- leriniz bu yapıtı plakçıda bulamadı. Bildiğimiz kadar yalnız Baü'da çıktı albüm. tşin aslı nedir? ATAKOĞLU - Albümün adı Fahir Atakoğlu- First Of All. Şu anda Almanya, îsviçre, Avus- turya ve Benelüks ülkelerinde yayımlandı; ABD, JL ahir Atakoğlu, bu gece 3. Uluslararası Boğaziçi Festivali kapsamında vereceği konserde geniş kitleler Önünde çalmadığı parçalarınm yanı sıra hiç bilinmeyen iki bestesini de yorumlayacak. Yeni bir teknik ekip kuran sanatçıya CRR korosu da katılacak. Fransa ve Kanada'da bu ay içinde satışma baş- lanacak. Toplam 17 ülkede çıkartacaklar. O al- büm, bu albüm. Aslında ilk İki albümümün par- çalanndan seçeceğimiz bir listeyle yapacaktık Avrupa albümünü. Ancak Foneks izin vermeyince Dolmabahçe Sarayı'nda ve Aspendos'ta verdiğim 75. Yıl Konseri kayıtlanmı gözden geçirdim. Koch di- ye bir şirketle anlaştık; bu konserlerden parça- mmmmmm ^^m ^mm lan seçtim ve yeniden miksle- rini yaptık. First of All'u Tür- kiye'de yayımlamayacağız, ama eylül ayında, adı bir ihtimal Anatolian Millenium olacak ye- ni albümü çıkartacağım. - Yeni albümün dokusu nasıl oluşacak? ATAKOĞLU-Anadolu'daki dinler ve etnik gruplann yaşan- tılan, hayat stilleri, müzikleri, hepsinin üzerinde birleştiği Al- lah ve doğa sevgisi olacak için- de. Anadolu Rumlan (Pomak- lar), Süryaniler (Mardin kilise korolan), Ermeniler (Van ve Is- tanbul), Istanbul Bizans müzi- ği, Sümer ninnileri, Yezidiler (ateşe tapanlar), Aleviler (Se- mah müzikleri), Pontus (Kara- deniz), Safahat ilahileri, Tah- tacılar (Ege dağlan), Boğazcüar (Burdur'da bo- ğaz çalanlar), Mevleviler, Mehtermüziği, Sibir- yalılar, Türkmenler ve Moğollar diye başlıklar var. Bire bir almıyorum müzikleri; uyarhyo- nım. Seneler boyu bu farklı inanışlann, insan- lann bir arada, banş içinde yaşadığı Anado- lu'nun da dünyaya ömek olmasını istiyorum bu projeyle. - Kimterden yardım görüyorsunuz? ATAKOĞLU-Halkbilirncilerleçalışıyorum, Can Dündar bana yardımcı oluyor. Audio Fact grubundan Mehmet Ali Şanbkol düzenlemele- ri yapacak; çok yetenekli bir arkadaşım. Ayn- ca çalışma ilerledikçe diğer müzisyenler devre- ye girecek. Birbuçuk yıldır proje üzerindeyim; Sanatçı 'Anatolian Millenium' adındaki yeni albümünü eylül ayında çıkartacak. beni etkileyen çok güzel müzikler var. Bunlan yansıtmak istiyorum. Heralbümde yeni deney- lere girişmeyi seviyorum. - Pop pazannada birşeyler hazırladıruz mı son dönemde? ATAKOĞLU - Nilüfer'e iki beste yaptım ye- ni çıkacak albümü için; Mete Özgencil yazdı sözlerini. Tarkan'labuluştuk, ona bir beste ver- dim. Onun albümünün çalışmalan için Fran- sa'ya gideceğim. Aslında albümlerimin arası uzun, ama ben hiç durmuyorum. Cumhuriyet Tre- ni'nin müziklerini hazırladım; PKK terörüne karşı bir belgesele müzikler yazdım; deprem için yardım amacıyla Orada Kimse Var mı? di- ye bir şey yazdım. Turhan Yavuz'un yaptığı Troçki belgeseline müzik hazırladım; CNN Türk'ün müziğini besteledim; yani bir hayli iş- ler çıkardım... Şirin Pancaroğlu'nun Ignace Jang ile yaptığı 'Kuyruklu Yıldız Altında' adlı albümü yayımlandı Geceninparütısının içinden öykületı S.RAYANYİRMİBEŞ "GüzeDik ve zekânın bir kan- şınu. Tarzı ve cevheri var. Ne ts- tediğini biliyor. Sadece müziğiy- le değil kişiliğrvle de esin kayna- ğLTekniktekipariakbğuukarak- teriyle bütünlüyor. Onu ilk din- lediğimde bunlann kendi çalı- şımla ahenkli olduğunu gördüm. Enerji dolu ve çok güçlü ve çok yönlü. En az on yıknrtamyorum. DuygusaL kırügan birtarafi da var. Sanınm genekle Türkier ne sev- diklerini ve sevmediklerini btU- yorlar. Onda da bu var. Beni en çoketküeyenyönüiseakhnakoy- duğu şeyi yapmak için savaşma- Arpçı Şirin Pancaroğhı'nu ta- nımlayan bu sözler, Hawaii'de yaşamını sürdüren, Honolulu Senfoni Orkestrası'nın başke- mancısı Ignace Jang'a ait. Indi- ana Üniversitesi Müzik Fakülte- si'ndeki öğrencilik yıllanndan tanışan ikilinin, '96 Aralık ayın- da, dışanda kar fırtınası sürer- ken Denver'da yaptıklan kayıt, 'Kuyruklu YıkfczAtonda' adı yla Dpublemoon etiketiyle Türki- ye'de yayımlandı. Pancaroğlu, "Sevdiğiıneserle- ri bir araya getinüğim bu- demet çjçek" diye tanımladığı solo al- bümü 'Hasret BagYnın ardından gelen 'Kuyruklu Yıldız Altın- dtfyı konulu bir albüm olarak tasarlamış. Venezuelalı Ricardo Lorenz, Koreli JeeyoungKim ve Arjantinlı Gerardo Dirie, aldık- lan sipariş üzerine gece ve ay te- malı besteler yapmışlar Oaude Debussy, Manuei de Fafla, Astor FÎâzolla. Enrique Granados ve Carlos de Almekia'mn aşk, ge- ce, tutku ve dans yüklü bestele- ri de keman ve arp için uyarlan- mış. 'Her müziğiıı öyküsü var' - Melankolikbiralbüm diyebi- lirmiyiz? PANCAROĞLU - 'Jaromflu- na', salsa müziği etkileşimlerini yansıtıyor. 'Nokturno de la Lu- naen tu Frunte' uzay müziği gi- bi, gecenin panltısını anlatan ışık- la oynayan bir parça. Tango, me- lankoli ve tutku dolu bir danstır. Yüzyıhn başlannda hem tatlı hem acı birhavada birkaç tane vals var. Hayat gibi o kadar net. siyah be- yaz olmayan bir albüm belki de. 'LongingUnderTheMoon' par- çasında melankoli var. Birkadın uzağa gitmiş sevgilisini bekli- yor, sağ salim dönsün diye aya dua ediyor, bir Kore arpı çalmaya başlıyor. Ay da onun şarkısma katılıyor. Her müziğin bir öykü- sü vardır aslında. 'Başkasıyia çalmakzevkü' - Arp niçin kemanla bir araya gekli? PANCAROĞLU - Arpta teli çektikten sonra sese dokunmak mümkün değil. Fırça darbeleri- ni bir defada yapıyorsunuz. O anda güç, fıkir ve renk oluşuyor. Kemanda yay telin üstünde sürt- tüğünden, sesın üzerinde sonsu- zadekoynamaolanağı ve çokbü- yük ses paleti var. Bu müthiş duy- gu için hep bir yaylı alet çalmak istedim. - Niçin soto devam etmediniz? PANCAROĞLU - Başkasıyla çalmak çok daha zevkli. Çok iyi ve uyumlu çalabildiğiniz, belli estetik anlayışlarda birleşeceği- niz bir müzikal eşi bulmak kolay değil. Jang'la ilk çaldığımız gün bunu hissettik. Repertuvanmız geliştikten sonra konser yapma- ya başladık.Eskişehir Festivali ve CRR'de de çalmıştık. Albüm de yapalım istedik. çalgılann po- tansiyeline tümüyle erişebilece- ği birrepertuvar olmalıydı. Ama- cımız rolleri tersyüz etmekti. Ye- ni eserler konu oluşturacak bir derleme olsun istedik. rüzellik ve zekânın bir kanşımı. Tarzı ve cevheri var. Ne istediğini biliyor. Sadece müziğiyle değil, kişiliğiyle de esin kaynağı. Enerji dolu ve çok güçlü, çok yönlü. Duygusal, kınlgan bir yanı da var. Aklına koyduğu şeyi yapmak için savaşıyor. - Klasik müzik için beste pek ısmarlanmıyor-. PANCAROĞLU-Evet. Kon- serde herkesin belirli eserlerden seçip çalması bizi sıkıyor. Bir müzisyenin yolculuğu orada bit- memeli, başlamah. Yeni eserle- rin oluşmasını sağlamak çok önemli. - Beste vapıyor musunuz? PANCAROGLU-Öylebirbi- rikimim ve merakım yok. Yapan- lann çoğu ne çok iyi yorumcu, ne çok iyi besteci. Çok iyi bes- teci olduğunu söyleyemeyeceği- miz çok iyi piyanistlerimiz var. lçlerinden geliyorsa yapmalan kitap, öykü gibi düşündüm. Ge- ceyle ve dansla ilgili meditatif parçalann masalımsı öyküleri ve bazı şiirler CD kitapçığında var. Şiiri çok severim ve anadilim gi- bi bildiğim birkaç dilde okurum. En güzel şiirler aşkla, doğayla ilgili duygu şurleridir. Garcia Lorca, Pabio Neruda, Orhan Ve- B, Edip Cansever sevdiğim şair- ler. Tüm öykülerin gecenin için- de canlandığını düşledim; dans- lann da edildiği bahçede bir ka- dın bir erkek ve birtakım yaşa- nan olaylar... Çağnşımlara açık. Gece ve ay... - Naal öyküler bunlar? Çağlar boyıınca takı ve miicevher Kültür ServM • P Sanat Kültür Antika Dergisl 17. sayısmı "Çağlar Boyunca Takı ve Mncevher*e ayır- ~di. P Dergîsi7 yeni sâ>Tsında. Eski Mısır ve Anadolu Eskiçağ'dan günü- müzün ünlümücevher ustalarma uza- nan bir tarih kesitinde takı ve mücev- herferi ele ahyor. Louvre Müzesi koleksiyonunda yer alan Eski Mısır mücevherlerini, PatricaRi^altincelemJş. YMızAk- yay Meriçboyu, Anadolu Eskiça- ğı'ndatakılann dilini anlatıyor. GİU- gün Köroğhı, Bizans kuyumcuhığu- nun kendine özgü özelliklerini ve et- kiterini araştırmjş. Adrian WJB.Ran- dohıh, Rönesans dönemi Floransa'sı- nın mücevherlerini, ünlû ressamla- nn tablolanndaki betimiemelerin- den yola çıkarak inceliyor. Gül Ire- poğju, Rönesans'tan gûnümüze Ba- tı'da takı kültürünü ve Osmanlı mü- cevherlerini seçkin örnekleriyle in- celerken, padîşafi portrelerinde rast^ lanan mücevherleri asıllanyla kar- şılaştınyor. Esin AöL mücevherin ta- rih boyunca değişik toplumlardaki önemini, farklı ülkelerden ömekler- le ortaya koyarken, Zühre tndirkaş, Kazakistan'daki Alma Ata Müze- si'ndebulunan Altm Taç'ı,Türk mi- tologyası ve inanç dünyası açıstn- dan inceliyor. Londra'daki Vtctoria& Albert Mü- zesi'nin Hindistan ve Güneydoğu Asya sanatlan uzmanlanndan Su- san Stronge, Mughal (Hind- Türk) mücevherlerini yazmış. Modern mû- cevherin yaratıcı olarak kabul edilen tasanmcısı Rene LaBque'i. Yvonne Brunhammer anlatıyor. 'Bir Müzayede' bölümünde Proı- ses Saüma Ağa Han'ın, pa- habîçîlmez mücevherlen yer ahyor. Laet Hagan, inci ve in- ciîi mücevherleri incelemiş. 'Çağdaş Takuun 11 Ustası' baş- lığı altında, Adler. Asp- re>&Carrad, Boucheron, Bucellati, Bıügari, Cartier, HarryAVlnston, Laktounis, Mikimoto, Tiffany &Co. Van Cleef&Arpeb gibi gü- nümüz mücevhercilerininta- rihçeleri, çarpıcı ürünle- riyie aktanhyor. Bu sayıdaki ressam Fer- ruh Başağa'yı. Ferit Edgü. geometri, ışık ve renk açı- sından yorumluyor. bir renktir, ancak bir yorumcunun kalıcı imza atması imkânsızdır. Kesişmeyecek kadarayn dünya- lar ve uğraşlar. -NinnDer üzerineçahşmayap- öğuuz albüm hangi aşamada? PANCAROĞLU - Türk nin- nileri için halk müziğini araştı- nyorum, derlıyorum. Ulaşması zorbirmalzeme. Naif, kirlenme- miş olması ilgimi çekiyor. Oda müziği gibi düşünüyorum. Kaval, mey gibi çalgılann yanmda vo- kal de olacak. - Bflkent ve İTÜ'deki çalışma- lannız niçin uzun soluklu olma- dı? PANCAROĞLU - Başkalan- nın kurallanyla oynamaya açık değilim. Türİciye'de kurumlarda çok büyük bir çürümüşlük var. Çok radikal biri değilim. ama bir süre sonra bazı ilkelerimle in- sanlan rahatsız ediyorum. Bazı şeylerden ödün vermem. Bil- kent'ten aldığım çağnnın ger- çekleşmemesıni kazık olarak de- ğerlendiriyorum. Benden fayda- lanabileceklerini düşünüyorlar. Fakat nasıl değerlendirecekleri- ni sanınm anlayamadılar. Yolu- ma devam ediyorum ama. iTÜ'den de aynı şekilde aynl- dım. Meslekten çok, insan ilişki- lerinde sorun yaşadım. tş nede- niyle kariyerime hiç zaman kal- madığından aynldun. Türkiye'de insanlann sommluluk alanlan devamlı oynuyor. tşinin ehli olan, o işi yapmıyor. Egolar konuşu- yor.Çoğu sektörde öyle. tnsan potansiyelini doğru yerde kul- lanmak çok önemli. Sonuçta Tür- kiye'de YÖK dışında daha ve- rimli olabılirim. Bu albüm, ruh- lann dokunuşu. RH PozitifOr- ganızasyon gelip beni buldu. -Türkiye'deçabşmalanıuzsü- recekohâlde- PANCAROĞLU - Burada ya- şamak istiyorum. Sırf bu müzi- ği yapıyorum diye dışanya mah- kûm oknamalıyım. Çocukluktan beri, 'Aman Türkiye'ye gehne' derler. Niye? Asıl neden, bazı- lannın kendilerinden daha büyük balıklan uzakta tutmak isteme- lerı. Batı'yı olduğundan fazla bir yere koyuyoruz. 18 yıl yurt- dışında yaşadım. Orada çarkın parçası olmadan var olmak çok zor. Mesleki kişiliklertamamen silinebiliyor. Türkiye'de birta- kım eksiklikler var, ama bu ye- ni bir yapı oluşturma ortamı ta- nıyor. Kolay olmasa da daha bü- yük bir heyecan var. Ülkemde kim olduğumu, ne yapabilece- ğimi daha iyi anlıyorum. Bir iki talihsizlik olması çok büyük dersler benim için. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Kırmızı, Kıpkırmızı Bir Gül Haziranda açan güller biriciktir; benzeri yok- tur. Bir dizenin, bir şiirin imgeleri, vazgeçilmez esin perileridir, zamanın içinden gelen ve gi- den... Krtap-lık dergistnin son sayısında Yurdanur Sal- man, bıze Burns'ün şiirterini armagan ediycx. Ro- bert Burns, iki yüz elli yıl önce doğmuş roman- tik bir Iskoçyalı... Salman, "romantik bir devrimci" olarak ta- nımladığı Burns'ü, sözcüklerini özenle seçerek yazıya döküyor: "Yoksulluk ve yoksunluk içinde geçen birya- şamdan, zekâsı ve duyahığıyla en güzel lirik şi- irieri ve halk şarkılannı damıtan, gerçek Iskoç ru- hunu anıtlaştırmış bir şair... "37yıllıkyaşamına hızlı birbilinçlenmeyi, uğ- raşlann en güzeli olan şiir toplama ve şiir söy- leme uğraşını, sayısız ateşli aşkı sığdıran bir ozan... "Ne olursa olsun, bugün de Burns'ün şiirleri doğruyu ve güzeliyakalamış o canlı titreşimler- le yüklü olan, dürüst ve içtenlikli sesleriyle, tüm insanlann gönlünde geçeriiliğini ve güzelliğini eskimeden, eksilmeden koruyor..." "Kırmızı, Kıpkırmızı Bir Gül" şiiri, Burns'ün gü- nümüze uzanan dızeleriyle yüreğimize saplanı- veriyor. "Ah, aşkım kırmızı bir gül gibi, kıpkırmızı, Haziran'da açıvermiş taptaze: Ah, aşkım o sevilen şarkı sanki, . Benziyor tatlı tatlı çalınan ezgiye." • • • Haziranda açan kırmızı güller, bir başka yol- dan llhan Berk'e, onun "Haziran " adh şiirine ka- dar uzanır: "Kırmızı kırmızı bir güldür aşkım Ince yüzünüzde. Kırmızı. Korkunç." Bu şiirin başında anlamlı bir gönderme vardır. Amerikalı şair e.e. cummings'in bir dizesi yer alır. (My love is like a red, re0 rose). Böylece şiirsel imge, geçmişe doğru yol ala- rak, cummings'in yaratıcılık yatağından geçip Burns'ün dizelerine varmıştır. ••• Haziranda, -zamanın içinde- Iskoçya'da açan güller şiirin imgesel zenginliğini oluşturduğu gi- bi, Istanbul'un haziranında açan gülleri de bir aşk şarkısma el atmışttr. Bu da Burns'ün küçük bir el sallayışıdır gûnümüze. "Anlat, Şehrazat" müzikalinin, düğüm nokta- sında, ki en duygusal andır bu, iki güzel genç, Abriza Ece ile Şarkân karşılaşır (bir başka şar- kıdakı gibi, ilk göruşte aşka hep tnanmışfcndıri..) O an yürekleri birtikte çarpar ve o an yürekle- ri aynı şarkıyı söyler, birlikte: Aşkım kırmızı bir gül Aşkım haziranda açan ,,c Kırmızı bir gül . Yüreğim çarpıyor Bir ölebilsem dudaklarında . Yurdanur Salman'ın Burns'e kurduğu yaratı- cı köprüsü ne kadar etkinse, adı bende saklı meç- hul bir genç kadın ve en çok da babamın gülle- ri, özellikle haziranda açan o kırmızı gülleri et- kindir bu şarkının/şiirin yaratımında. Babamın gülleri, Istanbul'un o güzel gülleri artık kalmadı ama, işte belki de lstanbul'da za- man bu demek, şiirlerde, şarkılarda okumak yal- nızca... Sonra, sonrası, Burns'ün dizelerine dönmek: "Elveda diyorum sana, biricik sevgilim! Elveda diyorum sana bir süre! Gene dönüp geleceğim sana, sevgilim, On bin mil katetmem gerekse de." Uç dergisi Nâzım Hikmet ve Edip Cansevep'i anıyor • Kültür Servisi - Yayın yönetmenliğini Mesut Kara'nın yaptığı iki aylık Uç dergisinin yedinci sayısı çıktı. Nâzım Hikmet'in ölümü üzerine Aragon'un yazdığı yazıya ve Nâzım Hikmet'in 'Vasiyet' şiirine arka kapağında yer veren dergi, Edip Cansever'i de iki şiiriyle anıyor. A. Ertan Mısırlı, küçük Iskender, Cengiz Erdem, Hüseyin Alemdar, Ezgi İnci, Deniz Durukan, Gonca Özmen, Mesut Kara, Serdar Koçak gibi isimlerin şiir, öykü ve denemelerinin yer alacağı bu sayıda aynca okuyucular; llhan Berk'in farklı bir çalışmasını, Arif Damar'ın 601ı yıllarda yazdığı şiirlerini ve Hulki Aktunç'un 'Aforistika' admı verdiği özdeyişlerini bulabilirler. BRHD, 30. yıldönümü dolayısıyla Karma Resim Sergisi1 açtı • Kültür Servisi - Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Demeği'nin (BRHD) 30. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen 'Karma Resim Sergisi' açıldı. Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi'nde gerçekleştirilen sergide, aralannda Turan Erol, Kayıhan Keskinok, Nuri Mustafa Ayaz, Münip Özben, Hasan Pekmezci, Fikri Cantürk, Hayati Misman ve Gültekin Serbest gibi sanatçılann da bulunduğu yetrniş beş ressamın eserleri yer ahyor. Aynca Eşref Üren ve Fethi Arda gibi yaşamını yitirmiş sanatçılann resimlerinin de bulunduğu sergi, 7 Temmuz gününe kadar gezilebilecek. Andres Zom'un tablosu çaJındı • STOCKHOLM (AFP) - tsveçli ressam Andres Zorn'un yağlıboya tablosu, Stockholm'daki Thielska Galerisi'nden çalındı. 19. yüzyıhn sonlannda eser veren portre ve empresyonist manzara resimleriyle Avrupa'nın önde gelen ressamlanndan biri olan Zorn'un çalınan tablosunun değerinin bir milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Ressamın en tanmmış eserleri, gölde yıkanan köylü kızlann portreleriydi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear