25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 MAY1S 2002 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr Cannes Film Festivali ilk haftasmı tamamlarken henüz ortalarda başyapıt görülmüyor arco Bellocchio, Abbas Kiarostami, Manoel de Olivera gibi ustalar kendilerini tekrarlamaktan öte bir başan elde edemezken genç yönetmenler -öraeğin Filistinli Elia Suleiman- daha taze ve yaratıcı ürünlerle karşımıza geliyor. Marco Bellocchio "Din Saati"nde annesi azize mertebesine yükseltilecek olan ateist bir sanatçının çelişkilerini anlatıyor. Bellochio'nun ilk dönem yapıtlannı anımsayanlar için tam bir düş kırıklığı. îranlı yönetmen Abbas Kiarostami de yeni bir şey anlatmadığı gibi hiçbir sinemasal yenilik de banndırmayan "10" adlı yapıtıyla, form düşüklüğü gösteren ustalardan biriydi. Ustalarcephesindeyenibir şey yok V^ECDİSAYAR CANNES - Cannes'da bekJeyiş süriiyor. Festival ilk haftasmı tamamlarken henüz ortalarda bir başyapıt görülmüyor. Marco Bellocchio. Abbas Kiarostami, Manoel de Olivera gibi ustalar kendilerini tekrarlamaktan öte bir başan elde edemezken genç yönetmenler -örneğın Filistinli EKa Suleiman- daha taze ve yaratıcı ürünlerle karşımıza geliyor. Tabii, ızleyeceğimiz on film daha var. Sürprlzler geleblllr Kendi payıma, umudumu Kore sinemasının büyük ustası İm Kvvon-Taek, Finh Aki Kaurismaki ve Roman Polanski'ye bağladım. Her bın Palmıye'yi alıp götürebilecek çaptaki bu yönetmenlerin yanı sıra Fransızlann dâhi çocuklanndan Gaspar Noe'den ya da ilk filmi ile Cannes'a seçılmeyi başaran bir Çinlı yönetmen Jia Zhangke'den de güzel sürpnzler gelebılır. Kanada sıneması, Atom Egoyan'ın klişelerın tuzağına düşmekten kurtulamayan filmi "Araraftan sonra, usta bir yönetmenin olgunluk dönemı ürünü olarak nıtelendinlebılecek, ama biraz fazla akademık bir çalışma olan "Spider" (Örümcek) ıle yanşmada -en azından bir oyunculuk ödülü ile- söz sahıbi olabileceğıni gösterdi. "Sinek", "M. Butterfly", "Crash" gibi filmlenyle sinema dünyasında sağlam bir yer edınen ünlü yönetmen David Cronenberg'in. bu kez "Örümcek r 'le tıcan planda ayru başanyı kazanması biraz zor görünüyor. Ama durağan bir tempoya sahıp olan filmin pek çok mezıyetı var. Sinemasında bılımkurgu, şıddet ve korku öğelerine sıkça yer veren sıra dışı dünyalann yönetmenı, bu kez bir roman uyarlaması ile karşımıza geldi. PatrickMcGrath"ın romanı (ve senaryosu), Cronenberg'in sıneması için biçilmiş kaftan. Çocukluğunda geçirdıği psikolojık travmanın -annesinin babası tarafından öldürülmesi- sonucu aklmı yıtıren bir adamın, akıl hastanesinden çıktıktan sonra çocukluk yıllannı geçirdiği mekâna ve o günlerin anılanna gen dönüşünü anlatan Cronenberg, bir kez daha insan ruhunu çözümlemeye çalışıyor "Örümcek"te. Her zaman olduğu gıbı temel referanslanndan biri Freud. Gerçek ile düş dünyası arasındaki duvarlann tümüyle ortadan kalktığı bir şızofrenin dünyasını büyük bir ustalıkla anlatıyor. Başroldekı Ralph Fiennes'in oyun gücü de Cronenberg'in yonımuna güç kaüyor. Tüm filmografisınde insan psikolojısi üzennde kafa yormuş bir başka yönetmen, Marco Bellocchio da tıpkı Cronenberg gibi çocukluk anılan üstüne bir film yapmış. "Din Saati" (ya da ötekı adıyla "Annenin Gülümseyişi"), annesi azıze mertebesine yükseltilecek olan ateist bir sanatçının çelışkılennı anlatmak ıçın yola çıkmış. Kahramanının geçmişi ile hesaplaşmasını anlatan Bellochio'nun ilk dönem yapıtlannı -örneğin "Babam Adma" adlı filmıni- anımsayanlar için tam bir düş kınkhğı oldu. Kiarostami tatmln etmedl "Kiraz Tadı" adlı filmiyle 1996 da Altın Palmiye İcazanan îranlı yönetmen Abbas Kiarostami de yeni bir şey anlatmadığı gibi hıçbır sinemasal yenilik de banndırmayan "10" adlı yapıtıyla, form düşüklüğü gösteren ustalardan biriydi. Altı kadının duygusal yaşamlanndan on sekans ıçeren film, iflah olmaz Kiarostami hayranlannı bıle tatmin etmeye yetmedi. Bir otomobıl ıçindeki kamera aracıhğı ile saptanan sabıt görüntülerden oluşan ve kurmaca ıle belgeseli buluşturan fılmın en çarpıcı yanı, otostop yapan türbanlı bir fahişenin öyküsüydü. Kiarostami sinemasına hiçbir yenilik getırmeyen bir film "10". Aynı şeyı, 94 yaşındakı Portekizli yönetmen Manoel de Olivera için de söylemek olanaklı. "BetirsizHk Ükea" (O Princıpio de Incerteza) adlı filrmnde, aristokrat bir aılenın yanında çalışan kâhya kadının oğlunun duygusal ilişkilerini anlatıyor. Filmi, Brezılya dizılennden farklı kılan şey, Olivera'ya özgü mesafeli anlatım. Tüm filmlennde epik bir söylemle insan ılişkilerinı irdeleyen Olivera, sınırlı bir hayran kitlesi ile yetınmeye kararh görünüyor. t Karikatüristlere davetimiz: Ölçüsüz yaratıcılığınızı ölçüm için kutlanır mısınız? TÜBİTAK- Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) "Ölçüm ve Günlük Hayatımız" Karikatür Yarısması 2002 ' Konu ve amaç: Ölçüm ve ölçumbılım (metroloji) konusunu gunluk hayatımıza uzanan boyutuyla kamuoyuna tamtabılmek amacıyla duzenlenen bir yarışmadır. Ölç^n ha,atırr zm ıç.nden ,e çok oneTilı bır konu TıbbıcihazlaraandopıngKcrtrolune elertrk^sjsayaçlannd; uçuş kont r c cıhazlar ^a taksırretrele'cen baz tslas^onlar na market terazılennden tele'on konturler nın uzunlug-na kolesterol ve şeker olçumunden pol s radarıra kadar çok genış yelpazede urjnu'hızmetı kapsıyo' Butun bj alanlarda ölçjm yapan cıhazların ve aboratjarların, "ızlenebı rİK zıncn" ıçerısınde bır ust seviyedek laboratuar ar taralınaan kalıbre edılmelerı sonuç'a enu s* ve ulusaı sevı>ede yer alan -ek b r labcatua'a (UMEı çıkıncava kaoa'b.. kalıbrasycn surecın devamı gerekıyor ^alıbrasyon. bır clçum cnazının gos'ermesı gereken degerle gerçeKte gos"erdıgı deger arasında" farkın beurlerıp beıgeienmesı anlai" na geliyor Ulusal çabtaen us' semye uzman kuruluş olan UME yıne avnı ızlenebılır ık zırcırı ıçerısınde Avrupa çapmca (EUROMET) ve dunya çapınaa (BIPM) metroloı Terkeztenne bağiı Bovlece orneğın Tjrkıye der' 1 kılogram ıle dünyanın dığer ulkelenndekı 1 kılogram^ oırbınne denk o-ması sağlanıyor Bu denklığın gunluk na/atımızı, ulusal ve utuslararası lıcaretı sanayıyı > gılendırei bütun alanlarda sağlanrrası gersK yor Karikatür yarışmasıyla amaç, konunun önemını kamuoyuyla paylaşmak. ölçum bilincı ve duyarlılığını yaymak. Türkiye nin bu alandaki eksiklerine, bu efcsiklerin vatandaşın canını ve cebini yakan boyutlarına dikkat çekmektir. Genel koşullar Yanşma TUBITAK-UME çalışanları jurı ûye erı ve bırıncı dereceden yaknlan dışında bütun ka-ıkaturıstlere çızerlere açıktır • Yarışmaya katılacak karıkaturler daha once hiçbir yerde yayınlanrrarT'iş odjlalmarmş kooyaeaılmemış ' ve özgün olmalıdır »'arışnaya her aday en fazla uç kankatjrle katılabılır Karıkaturler maksımum 35 x 50 boyutjnda <agıaa kanşık "eknıkle çızıleb ' Yarışrnaya r^atılan tu m eser.erın yayır-basım-çoğaltma ve kullanma ha^lan TUBITAK- UME /e aıttır Teslim yeri ve tarihi: Ya'işnava katılacak eserler n aşagıdakı katılım fo r muvla bırlıkte en geç 14 Haziran 2002 Cuma güfıu mesaı saatı bıtımıne kacar "UME Karikatür Yanşması" ıcaresı,le bı'i «*e "Medya Evı Halkla llişkiler, Tevfik Erdönmez Sok., Diker Apartmanı, No: 26/9 Esentepejlstanbul' adresıne e der ya da kargoyla reslım edılrnesı ge'ekTekieöı r Jüri üyeleri: Vanşmanır, junuyelerı Kanotur saratçılan Laîıf Demırc MjsaKart PiyaleMadra Metın Ustundağ ve Varo Yaşaroğj, ış dunyasından Ib'ahım Be-ı ıle TUBITAK-UME MLduru Dcç D' Hjseyın Uğjrdur Ödüller, ödül töreni ve sergi •y ar şrra scnunda tnalıst" 2 ese'e odül «"erı ecek'ır Odul torenı 20 Haziran 2002 Perşembe günu Rahmi Koç Sanayi Muzesi'nde gerçes'eşeceMır Cduller bır ncı seçılen eser ıçın 3 milyar TL, .kırcı seçılen eser ıç n 2 milyar TL, jçjnc; seçı en eser çın 1 milyar TL olarak be ırenrıştır D.ğer 9 esere ıse mansiyon ödulu /erılece^tır v anşma scrunda fınalıs: 12 eserle bırl k'e uygun gorûlen eserler 20 Haziran Perşembe gunjnden tırjaren 1 rafta sureyle sergılenec;e^tır Eserler daha sorra basında ve çeş tlı basılı materyallerde kullanılacaktır Yarışma Katılım Formu;1 ade fotcgrafia b iıMej Adı Soyadı: Doğum yeri tarihi: Kısa ozgeçmış: Adres ve e-mail: Tel: Detaylı bilgi için: ivww jme ubıtaK gov f ya da Medya Evı Halkla llişkiler (Tel 0212 274 56 68) UME Türkiye'de ölçümün referansı ÛME tstanbul Tiyatro Festivali beşinci gününde üç oyunla perde diyecek. Çağdaş insanlar, tragedyalar Kültür Servisi -13. Uluslararası îstan- bul Tiyatro Festivali'nde bugün üç o\Tin riyatrose\erlerle buluşacak. 'Hashiriga- ki', 'ErmişleryadaGünahkâriar' ve 'Oi- dipus Nerede'. Işü Kasapoğlu tarafından sahneye ko- nulan 'Ermişler ya da Günahkârlar'ın çeMnsı ZeynepAva'ya, müzıkleri SeMm Atakan a. sahne tasanmı GürelYontan a ait. O^Tin Atölyesi tarafından sunulan oyunda Haluk Bilginer. Bülent Emin Ya- rarveŞenavGûrlerrolalıyor. 'Ermişler >a da Günahkâıiar' babasını öldüren bir gencin yıllar sonra sanat okuluna gitme- siyle başlayan bir süreçte, yaşamında ve görüşlerinde meydana gelen gehşımleri, sorulan ve izleyiciye de sordurrulan so- rularla yansıhyor. "Kötülüğün cazibesi ne- reden gelir? Neden bia Iago,Ludfer, Han- nibal. Kann Deşen Jack cezbeder? Seri katilleri özel küan şey nedir? Onca insan arasında neden bize cazip gelir bu insan- lar? Hangi parçamızdır onlann elinde olan? Ruhumuzun karanhk yanı nu, sö- ze dökülmeyen kısmı mı? Hiçbir şey gö- ründüğü gibi değil, onlara ihtiyacımız var! Çünkü onlar bizi temsil ederek do- laviı da olsa kurdanmm dökmemize \a- rarlar; budur onlann cazibesL." Sofokles'in 'Kral Oidipus' tragedyası üzerine Şahika Tekand tarafından tasar- lanarak sahneye konulan ve StüdyoOyun- culan eşlığınde sunulan 'Oidçus Nere- de?' adlı oyun, bırbınne geçişli dört kat üzerine yerleştırilmış ve yine birbınne ge- çışlı yirnü kutudan oluşan büyük bır ya- pı (bir kutu) içinde oynanıyor. Sofokles'ın tragedyasındaki soru, kriz ve açıklamalar aracıhğıyla oluşturulan ve oyunun polisiye yapısını, gerilimini ko- rumak üzere uygulanan bir performans yolu olarak evnlen bir bulmaca, aynı za- manda Oıdipus'un silahı ve kaderinı de- ğiştiren en önemlı etken olarak seyırci- nin karşısına çıkıyor. 'Oidipus Nerede', ffagedyasını, inançlarını, ılkelerinı yitir- mış çağdaş ınsanın 'vaşamı oyun haline getirişini' anlatırken çağdaş yaşamın göz ardı edılen temel tragedyasını ortaya ko- Oyunda Şahika Tekand, Cem Bender, Ulushan Ulusman, Llgar Manzakoğlu, Sevtap Insei Ridade Tuncel Sancan. Ar- da Kurşunoğju. Erkan Bektaş, Ozan Gö- zel, Özge Da>-an. Nilgün Kurtar, Ahmet Sancan ve Hakan T\ırutoğlu rol ahyor. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Yürek Burkan Anılar Cumartesi günü lyı ki yayınevine uğramışım. ça- lışayım dıye gelmıştim, ama masamın uzerinde Fet- hi Naci'nın "Dünya Bir Gölgeliktir" adlı yeni anı ki- tabını bulunca, her şeyi bir yana bırakıp güneşlı, gü- zel günün sessizlıği içinde okumaya daldım. "Dünya BirGölgeltktır", bizlere Turhan Günay'ın armağan ettiği, yıllardır hep bır ağızdan söylemeye doyamadığımız bir turku. Bır anı kıtabına da çok ya- kışan bir isim. Bunca çok ve guzel, acı-tatlı şeyler yaşayanlar için söylenmış bir soz sankı. Sonunda dünya bir gölgeliktir gerçekten de, o gölgelıkte ge- çirilen zamandır hayat dediğimiz şey de. Fethi Naci'nin butün hayatı, çevresi, ülke koşul- ları, yazartık, aydın olma gibi sorunlarla o denli iç içe ki, anlattığı her şeyde ister ıstemez ülkemiz, insan- lanmız üstüne pek çok olay ya da olguyla yuz yü- ze geliyorsunuz. Kimı zaman eğlenceli olsa da, ço- ğu zaman boğazınızda duğümlenen yakıcı bir tor- tu bırakıyor geride. Bir önceki anı kitabı Dönüp Baktığımda'üa da aynı yürek burkan duygular doldurmuştu ıçimi. Iki kitap bırbirini tamamlıyor. Kıtabın bol fotoğraflı olması, okurlann anlatılan- ları paylaşmasında etkıli oluyor. Üç bölum var kıtapta; ısimlendirılmemış olsa da, Bınnci Bölüm. eskı yıllardan unutulmamış anı par- çalannı; Ikıncı Bölum, unlu tanıdıkların portrelerini ve onlara ilişkin anıiarı: Uçüncü Bölüm ıse doğa anılan diyebileceğımiz kımi yeıieşim ya da tatıl yö- relerıne ilişkin anı ve ızlenımlerı ıçerıyor. Toplum-Ki- şiler-Doğa diyebiliriz bu üç bölume. Fethi Nacı denli anılan hüzün duygusuyla sanna- lanmış bir başka yazar var mıdır, bilmıyorum. Çogu anı parçası. hem sonunu merak ettığıniz, hem de hiç bıtmesıni istemeyecegınız öyküler gibi okunu- yor. Bu koyu huznün nedenı belli: Yazarın hayatı, o denli hayatla, ınsanın trajık yanlarıyla, toplumla bü- tunleşmiş kı en bıreysel anlatımlannda bile toplum- da, bireyde ya da doğada yaşadığımız bır yıkımla yuz yüze geliyoruz. Nelerle uğraşarak geçtı ülkemızin son ellı yılı. Her olumlu girişıme, her guzelliğe karşı girişilmiş yıkım, yıkım, yıkım... Kırkyıl once cennet olan bir doğa par- çası kırk yılda çöle çevrilebıliyor. Bu denli hünerli- yiz yıkıcı olmada. Kitabı okuyanlann hemen dikkatıni çekecek bır ko- nu da meyhane ve ıçki sözlennın hemen her sayfa- da karşımıza çıkması. Şaşırtıcı gelebılir kımilenne, bu denli ıçkiyle bır arada yaşanabılır mi diye. Bu denli acıyla, bu denli baskıyla, bu denli somü- ruyle nasıl yaşayabıliyorsak toplumca, bu denli iç- kiyle de öyle yaşıyoruz. Kötülukler dünyasını antıp aralayabilmek kolay değıl elbette. Fethi Naci'nin yalansız yalınlığı kitabı sahıci ya- pan etkenlenn başında geliyor. Yaşadıklarını ya da düşündüklennı gizleme, ortme, utanma vb. gudü- lerden kendinı arındırmış bir kışilik o. Böyle olunca da anlattıkları ınanılmaz bir sahıcılik kazanıyor. Birdedünyaya Marksıst bakışı elbette, Fethi Na- ci'yi Fethi Naci yapan özelliği. O olmasa, ne bugün- kü bakışı olurdu, ne de düşünce ve yoaımlama ye- teneği. Bugünden geriye bakınca ortaya çok yalın bir gerçek de çıkıyor. Bılimde. duşüncede ve sanatta yüzümüzü ağartanlar hep solcular arasından çıktı. Onca baskıya, saldırıya karşın ülkelerınin ve kendi- lerinın namusunu ayakta tutabılmeyı başardılar. Fethi Naci'nin anılarını okudukça şunu da düşün- düm: Insanın şu dünyada olacaksa solcu arkadaş- lan olmalı. Sağdan bakarak dunyayı paylaşabilmek, anlayabılmek, tadına varabilmek çok guç. Fethi Na- ci'nin hayatının, anılannın bır tadı varsa, bu solcu olmanın da tadı aynı zamanda. tfisekci(a hotmail.com İZDSO Efes Antik Tıyatro'da • tZMİR (AA) - Lzmır Devlet Senfoni Orkestrası (IZDSO). 2001-2002 konser yılında Efes Antik Tiyatro da 24 Mayıs günü 2001-2002 konser sezonunun son konserini verecek. Senfoni orkestrası bünyesinde kurulan IZDSO çoksesli korosunun, Mozart'ın 'Requiem' adlı esennı sanatseverlere sunacağı konsere, Feryal Türkoğlu (soprano), Ferda Yetişer (mezzosopranoI. Le\ent Gündüz (tenor), Hakan Tıraşlıoğlu'nun (bas) yanı sıra ikinci yanda sahne alacak olan Fahır Atakoğlu solıst olarak katılacak ve yeni albümünü ilk kez müzikseverlere sunacak. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear