23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 MART 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 IŞIK KANSU Atatürk'ün kurduğu Islam devletiymişCumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 28 Şu- bat sürecinin yıldönümünde özetle şu açıkla- mayı yaptı: "28 Şubat kararian denen karariann birin- ci maddesi demokrasinin, laikliğin korunma- sı maddesidir. Bu bir süreçtir. Yani Cumhu- riyet'in kunılması ile başlamış, devam eden bir süreçtir. Kimse vatandaşın hissiyatını, dini duygulannı istismar etmesin. Din ve devlet aynlmtştr. Cumhuriyet odur zaten. Kimse dine siyaset kanştırmasın, dini siya- sete alet etmesin. Bu bir süreçtir. Bu böyte gidecektir..." Gazeteci Ali Tartanoğlu, Kuvayı Milliye der- gisinin 19. sayısındaki makalesinde, aynı Sü- leyman Demirel'in Mart 1987'de Nurcular ta- rafından çıkanlan Köprü dergisine söyledik- lerinden alıntılaryapmış: "1924 Anayasası'nda 'Türk devletinın dini Islamdır' dediğine göre, o günkü devlet de bir Isiam cumhuriyetidir. 1923te kurulmuş bulunan Türkiye Cumhu- riyeti bir Islam devletidir. 'Atatürk'ün kurdu- ğu laik cumhuriyet elden gidiyor' şekiindeki be- yanlann, iyi bakıldığı zaman tutarlılığı yok- tur. Atatûrk'ün kurduğu devlet laik devlet değildir. Islam devletidir." , . Yanlış anımsamıyorsak, 28 Şubat sonrası 8 yıllık zorunlu temel eğitim yasası çıkanlarak Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun (öğretim Biriiği Yasası) gereklerinin yerine getiriimesi için adım- lar atılmıştı, değil mi? Süleyman Demirel de bu girişimleri destekler gözükmüştü, değil mi? 1987'ye, Demirel'in Köprü dergisine yaptiğı açıklamaya dönelim: "Tevhidi Tedrisat Kanunu'na ters düşüyor diye, din eğrtiminden vaz mı geçilecek? Böy- le isteyenler, Tevhidi Tedrisat Kanunu'nu, ne ise o kanunun esaslan, din eğitimini de içi- ne aiacak şekilde düzeltmeleri lazımdır... Tevhidi Tedrisat Kanunu, bir semavi kitap de- ğil ki... Şayet Kuran kurslan veya din eğiti- mi bu kanuna ters düşüyorsa, o yanlış olan din eğitimi değildir; Tevhidi Tedrisat Kanu- nu'dur." Son dönemde Demirel'i "laikliğin teminat" gibi görenlere, yine DemirePin ünlü vecizesini anımsatalım: "Dün dündür, bugün bugündûr." Deniz Nakliyat Genei Müdürü, ku- ruluşun 3 trilyon zarar edeceğini söy- lemiş. Devlet Bakanı ise "Var mısın kJdiasına" demiş, "En az 9 trilyon zarar edecek." Sonuçta, Denız Nak- liyat'ın zaran 14 trilyon olmuş... Hey gidi benim ülkem! Kamu ku- ruluşundan sorumlu bakanlar ile o ka- mu kuruluşunu iyi yönetmekle görev- li genel müdürler, halkın kendilerine verdikleh emanetin daha fazla nasıl batırılabileceği üzerine iddiaya girer oldu, iyi mi... Dahası, Deniz Nakliyat'ın zaran üzerine genel müdür ile lades kemi- ği kıran özelleştirmelerden sorumlu Ladesim lades olsun Devlet Bakanı YOksel Yalova, da- marlannı çatlata çatlata, övüne övü- ne açıklıyor: "Peşkeş iddialan var. Doğrudur, peşkeşi ben çekiyorum. Zaten bu tür kuruluşlan özeUiği- ne göre peşkeş çekeceğimi soy- lemiştim..." Tık yok! Ister inanın, ister inanma- yın, "Ben kamunun mabnı peşkeş çekiyorum" diye açıklama yapan Yaiova'nın sözlerine karşı tık yok!.. Vık vık var ama: "Hazır af çıkıyor, arada bizimkHeri de kurtarabm." Kimi? "Görevini kötûye kullananlan, kamu malını peşkeş çekmekten haklannda soruşturma açılanlan, sorusturma komisyonu kurulanla- n..." MülkiyeliterBırliğı, MülkıyelilerVak- fı ve Mülkiyeliler Dergısı, geçen haf- ta Yaiova'nın açıklamalannı kınadı: "Küreselleşme sürecinin bir so- nucu olarak kavramsal çerçeve- nin değiştirilmesine; önceüğin eko- nominin buyümesi, gelir bölüşü- münün düzelmesi, sanayileşme vetanmı geüstirme gibi alanlardan, özelleştirmeye, piyasalann ser- bestleştirilmeye kaydınlmasına, ulus devletin tek kötülük kaynağı olarak öne çıkartılmasına karşı durmak gerekiyor. Türkiye'de emekten yana, özgüriükten, de- mokrasiden, aydınianmadan yana olanlan, tüm demokratik kitie ör- gütterini ve basının dürüst kalem- lerini kararh olmaya ve oyunu boz- maya, meşru olmayan iktidar odaklannı teşhir etmeye çağınyo- ruz." Hu, hu! Duyan oldu mu? Aklıma gelen Emekli yargıç Meral Özer, 1995 seçimlerinde DSP'den Nığde 3. sıra mılletvekılı adayıydı. Seçim kampanyası süresince Niğde'nin 82 yerieşim birimini dolaştı, tüm samimiyetiyle DSP'ye ve "Halkçı Ecevrt"e oy istedi. Aradan 5 yıl geçti. Meral özer, Niğdeli seçmenlerinden bugün "özür" diliyor: "Hiç aklıma gelmezdi ki, inançlı laiklik diye bir kavram uydurarak, Fethullah Gülen'in tarikat okuliannı öveceği... Hiç aklıma gelmezdi ki, kamu menfaatlerini korumak amacı ile kurulmuş yargı organı Danıştay'ı devreden çıkarmak için dinci bir partiye ödünler vererek alelacete tahkim değişikliğini Meclis'ten geçireceği, yabancılann baskısı ile Osmanlı'da olduğu gibi çok hukuklu sisteme geçmeyi dayatacağı... Hiç aklıma gelmezdi ki, dOrüstiûğünü öne çıkanp oy istediğimiz liderin siyasal - • rüşvetler dağrbp cumhurbaşkanlığını promosyonlu kottuk haline getirmek isteyeceği... Hiç aklıma gelmezdi ki, irtica ile mücadele eder gibi görûnüp demokratik rejimin altını oyacağı..." Aslında, aklımıza gelmeyen •* ' başımıza gelmiş olmasın... . .. . Hem ağlarım... Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, kameralara yakalanmış: "Ben adamın anasını ağlatınm." Demirel'i "Baba" bilenler düşünsün. ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMÎROĞLU Ecevit, Gülen'i Niye Seviyor? Fethullah Gülen'e denilse ki Türkiye 'de devlet laik mikal- sın, yoksa dini esaslara göre yeniden mı şekıllensin? Sen ne dersen o olacak!". Hocaefen- di'nin vereceği yanıt açık. Şe- riat tercih edecek. Çünkü dün- yayâ bataşı \»yaplenmâ.$ek- li bu. Bugün laikliğe bağlı gö- rünüyorsa, bunun sebebi la- ikliğe bağlı görünmek zorun- da kalışıdır. Yoksa bir cema- at tideri, şeriatı tercih etmeyip de neyi tercih edecek? Gülen ve müritlerinin "takıyye süre- d" içinde olduğunu fark etme- mek için saf olmak gerekir. Türkiye için 1980 sonrasında öngörülen "ılımlı Islam" mo- delinin baş aktörierinden bi- ridir Fethullah Gülen. Yeşil ku- şağın sadece savunucuların- dan biri değil, aynı zamanda ekonomik ve kültürel finan- sörlerindendir. Amerika'da beJ- li çevrelerin Hocaefendi'yi des- teklediği açık değil mi? Ecevit, "laik" olduğunu ile- ri sürüyor. Hatta daha da ile- ri giderek, geçen günlerde •gururta" açıklamadı mı: Tür- kiye, laikliğin dünyadaki sem- bol ülkesidir, Türkiye'de de la- ikliğin garantisi Demokratik Sol Parti'diri" DSP'nin lideri olarak Ecevit'in kendini "laik- liğin simgesi" gördüğünü var- saymak sanınm yanlış olmaz. Pekala, laik lider Ecevit, bir cemaatin öncüsünü niçin bu kadar sever, sayar ve över? Ecevit, Gülen'in "ne"olduğu- nu bilmiyor mu? Kuşkusuz bi- liyor. Hepimizden daha iyi bi- liyor. Üstelik "28 Şubat süre- ci" devam ederken, başba- kanın bu ödünsüz desteğinin anlamı ne? Bu sorunun yanıtını aramak için, dünyanın değişen denge- leriyle birlikte, Ecevit'in poli- tikadaki macerasını dayakın- dan izlemek gerekiyor. Ecevit, bazı şeyleri anladı! Amerika'ya sırtını dönerek ya da karşı çı- karak, en küçük bir politika bile yapamayacağını anladı. Gençliğindekı o bağımsızlık tutkunu, antiemperyalist, kâ- ğrt üstünde de olsa gerçekten halkçı liderin yerini statükocu, güçlü ülkelere, güçlü ulusla- rarası kuruluş ve şirketlere uyum sağlamayı ön planda tutan, en iyimser bakışla "//'- beral" bir sağ parti başkanı aldı. Ecevit, artık sağa kaymış durumdadır. ANAP ve MHP'yle sergilediği yönetim uyum falan değil, düpedüz iş- birlığidir! DSP aynı DSP, fa- kat açtlımı Demokratik Sağ Parti olmalıdır. Sola sırtını dö- nüp sağa hizmet etmenin ne- resi sol? Bu noktada, eskiden "em- peryalist egemen güç" deyip kafatutmaya çalıştığı ABD ile bugün kesintisiz işbirtığine gi- ren, dahası zaman zaman "Av- nıpa 'yaoranla Amerika He iliş- kilenmizi güçlendırmeliyiz" de- meçlerini veren Bülent Ecevit ile, yine bir zamanlar ABD'yi Islam âleminin düşmanı ve "şeytan" olarak gören anla- yışın liderlerinden biriyken, bugün huzuru Pentagon'un korumalığında ve desteğinde bulmuş Fethullah Gülen'in sevgi dolu yakınlaşmalanna şaşırmamak gerekir. Bu saptamadan "Ecevit, Gülen'i destekliyor, demek ki şeriattan yana, o da takıyye- ci" sonucunu çıkarmak yan- Itştır. Ecevit kişisel olarak la- iktir. Ama Ecevit için değişen "ilişkilen beliheme araçlan"dır. Bugünün politikasında bunla- nn başında da "para" gelmek- tedir. Zengin ABD, zengin Gü- len'i destekliyorken, Ameri- ka'nın yan-sömürgesinin ide- olojik deformasyona uğramış başbakanl nasıl bu oluşumun dışında kalır? Fethullah Gülen, yine şeri- at yanlısı olup bu kadar güç- lü olmasaydı ve yoksul-sade biryurttaş olsaydı, devlet ka- tında itibar görmek bir yana, var olan yasalann yaptınmıy- la karşılaşırdı. Fakat zengin- lik, sistem için "dolaylı spon- soriuk" anlamına geldiğinden, el üstünde tutulmaya devam edecektiri Ta ki 'egemen güç' deste- ğini çekene kadar. Bu da böyle bir kader işte. Yoksulsan ve şeriat yanlısıy- san, yasalar hatırianır. örne- ğin türbanınla üniversiteye gi- remezsin. Ama zengin ve güç- lüysen, önce parana bakılır, siyasal ve dinsel tavnna de- ğil. Ve bu ülkede, 'laik ve de- mokratik solcu' başbakanın- dan hiçbir solcu kültür adamı- nın alamadığı ovguyü alır, hiç- bir sade yurttaşın göremedi- ği saygıyı görürsün! Devam edin Sayın Ecevit, kendi deyiminizle "eleştirileri göze alma pahasına" Fethul- lah Gülen'in icraatlannı öv- meye devam edin. Hatta bu övgüleri yaparken, tıpkı Hoca- efendı gibi gözlerinizden yaş akıtmaya gayret edin, daha etkili olur! Siz kendi işinize, dengeleri kollamaya, "Fethullah'ın fe- daisi Karaoğlan" olmaya özen- le devam edin, biz de kendi işimize! 1 öksüz kaldı Özay Gönlüm, halk müziğine yaptığt katkılar, özgün tûrkû yorumu ve sempatik kişiliği ile sevdiğim bir sanatçıydı. Üç değişik sazdan oluşan buluşu "yaren* öümsüzleştirecek. Uğurlar olsun. onu HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ DÜM DUMA BEHIÇAK 1ÇtZGlLlK KÂMtL MASARACI HARBt SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com TARlHTE BUGÜN Mt/AfTAZ ARIKAN 4 Mart &?%£2£gM£' TAKRIRI SUKUN KANUNU 132S'TE 8USÜN, ÜULÜ Yİ$I YEaLEÇTİKMe YASASİ) , TŞuM 't>€ ONAY- LANbl. POĞU V£ SÜMEYDOĞÜ &ÖLG£LJER.İUOe SAfsösrsee/v ŞEYU SAIT AYAKLANMALARI YAYIL- MA BEu&rtsı iSösreRiNCE, stKtYÖuertM ILAN EOİLMİŞ,AfJCAI<. YETBRLt OLAAAMtŞTI. YENI tUI- ttULAN CJJMHUfZlYETİN KAKŞILAŞTIĞI OLA6AUÜS- TÜ ENG£LL£au OGmCtftJ KALOtEtLAAASf İÇİN SÖZ- KOKJUSU YASA ÇIKA&LMIŞTr. BUfiJU, /STİK LAL tAAHKEMELEISİ'UtN KUgULMASI j /KTİcA.tSYAU ISE GÜVENUĞı BOZUCU HER ü LU EYUEMİ ÖNLEMB YETK/Sf, CUMHURBAŞKANIHIN OUAYt İLE SAKAAJLAIS KUGUUJHA I/E&LECSKT/. BAS-ffJ VE YAY/N OIZ&ANLARj DA YflSAAJlN UYGU- LAMAUUZ/NDAN ÇOK Er/£İL£fJEC£KT/'. GÖRÜŞ Dr. EMÎN GÜRSES yiusjararası Mali Suç Örgütleri 28-29 Şubat'ta Istanbul'da yapılan "Organize Suçlann Finans Kaynaklan" adlı panelde kara pa- ranın aklanmasının engellenmesı yöntemlerı tartı- şıldı. Içişlerı Bakanı Sadettin Tantan, ılgilı bınmle- rin eğitimıne önem verilmesınin zorunlu olduğunu belırttıkten sonra savcılann organize suçlarla mü- cadelede daha etkin bir rol oynamasının gereğini vurguladı. Istanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici buna karşın kadro ve diğer olanaksızlıklar- dan yakındı. Emniyet Genel Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı Emin Arslan ise sadece polisiye yöntemlerle tam bir başan sağla- manın mümkün olmadığını ıfade etti. Asıl amaçları yasadışı faalıyetlerle para elde et- mek olan, çoğunlukla korku salarak ve ruşvetle varlıklarını sürdürebılen, bir çıkar topluluğu şeklin- de yapılanmış gruplar organize suç örgütleridir. Bu tür örgütler yasadışı yollarla elde ettıkleri mali kay- naklan uluslararası sistemın yasal kurumları aracı- lığıyla aklamak için süreklı bir çaba ıçerısındedırler. G-7 ülkelerinın 1989'da kara paranın aklanmasını engellemek için kurduğu "Para Aklamada Mali Ey lem Görev Gücü "nün Nisan 1990'daki raporunda 43 milyar sterlinin Batılı bankasistemi içerisinde ak- landığı belırtilmektedir. Bu miktar özellikle Sovyet- ler Biriiği'nin çözülmesiyle birlikte nükleer madde kaçakçılığı nedeniyle sürekli artmaktadır. Günü- müzde uluslararası sistemde dolaşan kara paranın miktarı 500 milyar dolann üzerine çıkmıştır. Güçlenen bir suç örgütü, artan kara parasını ak- lamak için en uygun yol olarak yasal bir kurumu ara- cı olarak kullanmayı dener. Bu nedenle bu örgütler çoğunlukla banka satın alma yolunu ya da bir ban- ka ile yasadışı anlaşmalara gırme yolunu seçerlec Banka satın alınarak kara para aklanmasında kut- lanılması yolu Rusya başta olmak üzere Uzakdo- ğu, Doğu Avrupa, Afnka ve Latin Amerika'nın bazı ülkelerinde yaygındır. Faaliyetlerinı sürdürebilmek için sıyasi otoriteye sızmak ve bürokraside etkın ol- mak için çabalarına örnek olarak Italya'da Andre- otti'nin mafya ile ilişkisi göstenlebilır. Eskı başba- kanlardan Beriusconi'nin sözcüsü Giuliano Fer- rara, "Andreotti mafya lıderi idiyse, Italya 40 yıldır mafya tarafından yönetilıyor" demişti Eylül 1995'te. Sovyetler Bırlığı'nin çözülmesiyle birlikte kurum- lannda da bir dağınıklık yaşanan Rusya'da nükle- er maddelenn mafyanın tıcan faalıyetleri arasına girmesı uluslararası kara para hacmıni arttırmış, bu durum VVashıngton'daki güvenlık bırımlerince Ekim 1995'te yapılan bir açıklamada ABD açısından "va- him veyakm tehdit" olarak algılanmıştı. Uyuşturucu ticaretinden elde edilen paranın ban- kalararactlığıylatransferinde sıkıntılaryaşayan Ko- lombiya mafyası, Boeing 727'ler de dahil, çeşitli bo- yutlarda uçaklar satın alarak her sefennde 30-40 milyon dolar olmak üzere nakit olarak ABO'den Kolombıya'ya taşımaya başlamışlardı. Rusya'da yılda yaklaşık 20 milyar dolar civann- da bir kara paranın Batılı gelışmiş ülkelerin banka sistemi içerısıne aktarıldığı açıklanmıştır. Uyuşturu- cu, nükleer madde, kadın ticareti, göçmen ticare- ti gibi yodarla yüz milyarlarca dolarlık kara paranu;i elde edilmesi ve bunun önemli bir kısmının özellik- le gelişmiş ülke ekonomilen içerisinde eritilmesi gelişmiş ülke ekonomilerinde ticari siştemin yan mafyalaşması tehlikesini gündeme getirmektedir. GlobaJ mali siştemin açıklannı kullanarak her alan- da etkin olmaya çalışan uluslararası suç örgütle- rinin devlet kontrolünden kurtulup olabildiğince oto- nom hareket etme ısteklerı sistemde aksaklıkla- ra yol açma tehlikesi taşımaktadır. Bu örgütlerin elindekı yüksek miktardaki paralarla gelişmekte olan ülkelerin sıyasi otorrtelerine ve bürokrasisi- ne sızmaktaki deneyımlerını gelişmiş olan ülke- lerde uygulamaya koyma çabaları bu ülkeleri ve burada kök salmış uluslararası şirketleri tedirgin etmektedir. 196O'lı ytllarda CIA'nın, daha sonralan birçok ül- ke polıtikacısı ve bürokratının uyuşturucu ticareti- ne bulaştığı hesaba katılırsa, güçlenen global maf- ya kapitalizminin tuzağından kurtulmak için çok ça- ba harcanması gerekiyor. Öncelikle uluslararası suç örgütlerinin tasfıye edilmesinin gerçekten istenip istenmediğine karar verilmelidir. Var olan yan-maf- ya kapitalizminden yarar uman yönetjcilertasfiye edil- meden bu tür mali suç örgütlennın tasfiyesı söz ko- nusu olamaz. Yasal yollarla faaliyet gösteren sana- yi ve ticari kuruluşlar, ancak ulusal ve uluslararası kuruluşlarla dayanışma içerisinde hukuk kurallannı egemen kılarak sıstemlennı uluslararası suç örgüt- lerinin kara paralarına karşı koruyabılirier. ,, E-mail: emingurses(« yahoo.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN -| 2SOLDAN SAĞA: 1/ Hayati olay- larda önemli rol oynayan ve su- 2 da çözünmeyen proteinlenn or- takadı.2/Oruç 4 ayı. 3/ tşçı... 5 Fazla, aşın. 4/ Para, mal gıbı 6 elde olan şey... 7 Rubıdyum ele- g mentının sim- gesi... Sümer- 9 lerdesağhktan- nçası. 5/ Bir tür sağ- lam ve yumuşak dana ya da öküz derisi. 6/ Is- 2 lamdaehlisünnetmez- 3 heplerinin en büyüğü. 4 7/EskiMısır'daguneş 5 tannsı... Bıryerdeotur- ma. 8/ Bir tür erkek de- ve... Bir işi yapmak. bir . eylemegeçmekiçindu- ° yulan ve bıreyin engel- 9 | leyemeyeceği kadar güçlü ıstek. 9/ Kuşaktan kuşağa geçen kalıtımsal öğe... Bir mantarla bir suyosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilenn genel adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir çeşit san ve yağb peynir. 2/ Yassı ve dar biçım- li metal parça... Isviçre'ye özgü, ağaç kütüklerinden yapılan dağ evi. 3/ Mafya örgütünün suskunluk yasa- sı... Bir şeyin esas tutulan yüzü. 4/ "Her çiçekten — - eyledık / Anya saydılar bızı" (Pir Sultan Abdal)... Bir meyve. 5/ Nazar değmesme karşı tütsü olarak kul- lanılanbirbitkı. 6/Birnota... Tüık müziğınde bir ma- kam. II Bir Ingiliz uzunluk ölçüsü... Ahır penceresi. 8/ Asya'da bir ırmak. Esknmde kullanılan üç sılah- tan biri. 9/ Boğanotundan çıkanlarak hekımlikte kul- lanılan zehırh bir madde
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear