Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MART 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA i l L J 1 \ kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 Adaylar arasında genç yönetmenlerin imzasını taşıyan küçük şirket yapımlan daha önde KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Oscargecesi: İki aday çekişiyor V ^ C D İ SAYAR Araerikan Sinemasımn geleneksel ödülleri Oscar'lar bu gece sahiplerini bulacak. 1927 yılında Louis B. Mayer'in ortaya atüğı filcirden yola çıkılarak kurulan ve Arnerikan sinema endüstrisinin çalışanlannı bünyesinde toplayan 'Sinema SatnaÜan ve Bitimleri Akademisi' (A.cademy of Motion Picture Arts and Scriences) tarafuıdan düzenlenen ödüllendinne ilk kez 1929 yılında gerçekleşmiş ve 192728 yıllannın üriinleri degerlendirilmişti. İlk Oscar'lann (henüz ' O s c a r ' adıyla anılmıyordu bu ödüller) sahipleri WHHam WeDman'ın "Kanatiar" a d l ı fılmi, yönetmen Frank Borzage ve oyuncular Emil Jannings ile Janet Garynor'dı. Önceleri, iki yıla uzanan sinema mevsimlerini değerlendiren Akademi, 1935 yılından başlayarak, çerçeveyi takvim yılı olarak belirledi ve her yıl mart ayında, bir önceki yılda Amerika'da gösterime girmiş filmlerin toplu bir değerlendirmesi yapılmaya başlandı. Oscar'lan fihn festivallerinden ayıran en önemlı özellik ise, değerlendirmenin (ilk üç yıldan sonra) bir jüri tarafından yapılmayıp, Amerikan sinema endüstrisini temsil eden geniş bir topluluğun (Akademi'nin üye sayısı 5000'in üzerinde) oylanyla gerçekleşmesi. Bir başka farklılık da, yanşmaya katılacak yapıtlarda, bir kez bile olsa Amerika'da gösterilmiş olma koşulu aranması. Oysa 1931 'de, yanşmasız olarak ilk kez düzenlenen Venedik Film Festrvali'nden bu yana gerçekleştirilen tüm önemli film festivalleri, katılacak filmlerin hiçbir yerde gösterilmemiş olmasmı bazen ön koşul, bazense bir avantaj olarak değerlendiriyor. Özetle, Oscar'lar uluslararası bir yanşma olmadığı gibi, ulusal düzeyde sinema sektörünü temsil eden bir 'değerlendirme' yalnızca. Fransız sinemasında "Cesar'. tspanyol sinemasında 'Goya', Ingiliz sinemasında BAFTA (tngiliz Sinema ve Televizyon Sanatlan Akademisi) Ödülleri adıyla gerçekleştirilen değerlendirmeler de Oscar'lan örnek alan düzenlemeler. Oscar Ödüllerinin veriliş yöntemi kısaca şöyle: Önce farklı meslek dallanna ilişkin 5 aday, Akademi'nin o daldaki üyeleri tarafından belirleniyor. Yabancı film dalındakı adaylar ise, ülkelenn sinema kurumlannca belirlenen aday filmleri izlemeye yetecek zamanı olan gönüllü Akademi üyeleri taraftndan saptanıyor ("Lçurtmsyı VunnMwtar"dan bu yifia?" ' " ' birkaç kez Oscar'a aday gönderen Türkiye, bu yıl da "Salkun Hanımın Taneteri" ile aday adayı olduysa da, Akademi üyelerince belirlenen beş aday arasına giremedi). Belirlenen adaylar arasındaki seçim ise tüm Akademi üyelerinin oylan ile yapılıyor. Bu yüzden de, her yıl Oscar töreninden yaklaşık üç ay önce yoğun bir tanıtım kampanyası başlıyor. Genellikle, 'Major'lar olarak adlandınlan büyük stüdyolann büyük paralar harcayarak gerçekleştirdikleri tanıtım kampanyalan ile desteklenen aday filmlerin Oscar heykelciklerine ulaşıp ulaşamamalan, filmlerin ticari geleceklerini belirlemek açısından büyük önem taşıyor. Bu yüzden de, kazancını maximize etmeyi amaçlayan Amerikan sinema endüstrisi, tek filmin başansına oynamak yerine, daha çok sayıda fılme yatınm yapıyor ve kampanyanın ağırhğuıı aday filmler çevresinde gerçekleştiriyor. Bu yılın Oscar adaylan listesinin en önemli özelliği, küçük şirketlerin yaptığı, az masraflı, genç yönetmenlerin imzasını taşıyan filmlerin, büyük stüdyolann yapımlanndan daha önde olması. Ama, bunu 'bağunsızlar'ın zaferi olarak nitelendinnek olası değil, çünkü endüstri bir zamanlar 'afternatiT olarak karşısma çıkan bağımsızlan içine almayı başardı. Pahalı ve gösterişli filmlerle yılın 'braoffice' listelerindeki liderliklerini terk etmeye hiç de niyetli olmayan stüdyolar, bir yandan da küçük şirketler kurarak, 'bağunsızlar'ın da kendilerine çalışmalannı sağladılar. "Komünistiik yapdacaksa, onu da biz yapanz" gibi bir şey... Tuna'mn Yolcu'su Tuna Ötenel'in son plağını anımsıyor musunuz? Vian Köpüğü, bu caz ustasının Fransız Pierre Michelot ve Phiiip Combelle ile oluşturduğu üçlüsüyle çaldığı, son derece ilginç bir yapıttı. Yaprtın çoğu Ötenel'in kendi bestelerinden oluşuyor, sonunda iki standart caz klasiği çalıyorlardı ve plak Tuna'nın solo piyano çaldığı enfes bir Jobim bestesiyle sona eriyordu: Saudade Do Brasil. Vıan Köpüğü yeni bir caz üçlüsünün müjdesini veriyordu. Şimdi, pek yakında Paris'te yeni bir Tuna ötenel plağı çıkıyor. Voyageur/Yolcu. Bu yeni plakta, aynı üçlü artık birbirini tanıyan/anlaşan/işaret ve sessizlik diliyle de konuşan kaynaşmış bir üçlüye dönüşmüş. Voyageur, Tuna Ötenel'in sanatında yeni ve yüksek bir dönüm noktası. Cazın temeli, kim ne derse desin, haberleşmektir. Çalanla dinleyen, bir müzisyenle bir başka müzisyen ya da birkaç müzisyenle bir ya da daha çok dinleyici arasında kurulan o büyülü iletişim olmazsa caz eksik olur. Tuna Ötenel besteci piyanist ustalığının yanı sıra sanatının temelindeki bu haberleşme/selamlaşma özünü titizlikle koruduğu için de büyük sanatçı olmanın hakkını veriyor burada. Artık gerçek, oturmuş bir üçlüye dönüşen ekibe bu plakta bir de Brezilyalı trombon sihirbazı, Raoul de Sauza katılmış. Tuna'nın bestelerinde ustalıktan çocuksuluğa, lirik/şiirsel olandan mizahi/ironik olana, caz tarihine göndermelerden kişisel hikâyelere dönüşlere kadar birbiri ardından gelen keskin virajları büyük bir keyifle aşıyor müzisyenler. Voyageur dinleyicisini gülümseten, düşündüren, cazın derin ve aydınlık sulanna çeken bir albüm. Deep enfes bir ballad. ForChildren sevecen bir ilkokui öğretmeninin yan şaka parmak sallayarak çocuklarla oynaşmasını anlatıyor gibi. Chan 's Blues, Charlie Parker'in eşi Chan Parker için yazılmış bir ağıt. Bizarre olağanüstü nitelikler içeren bir başta ötenel bestesi. Karmaşık görünen ama yoğun bir yalınlık içeren bu parça, ötenel'in caz zekâsı sonucu Falling in Love'a bağlanıyor. Trombonda ve kendi icadı olan Sauzabon'da Raoul de Sauza, basta Pierre Michelot harıkalar yaratıyorlar ama bence bu plağın görünmez kahramanı davulda Phiiip Combelle. Birbirinden zorlu caz labirentlerinin içinden çıkmamızı sağlayan akıllı bir rehber gibi. Tuna Ötenel dünya çapında bir caz masalcısı olduğunu bir kere daha kanıtlıyor bu plakta. Solo piyano çaldığı büyük standard Laura ve Arrtonio Carlos Jobim'in Estrada S/anca'sı için bile yeter bu plağın peşine düşmek. Işini sevdayla, tutkuyla ciddiye alan ve para pul için ödün vermeyen bir büyük sanatçının işi Voyageur. Bir gün ülkemizde de ortaya çıkarsa mutlaka edinip dinleyin. Daha iyi bir insan olacaksınız. ••• Bilim adamı bir dostumla aylardır yoğun bir çalışma içindeyiz. Batı'da bir kesim aydının nedense (aslında bizce belli nedenlerden ötürü) baştacı ettiği bazı ünlü isimlerin yapıtlarındaki cehalet ve şarlatanlık üstüne ilginç mi ilginç bir kitabı okuyup çeviriyoruz. (Bir kitabı okumadan çevirmek de mümkündür, bunun için okuduğumuzun altını çizdim burada!) Kitabı okudukça adı geçenlerle ilgili, bizde ve Evropalarda yazılmış yazılar ve kitaplan da topluyoruz. Durduk yerde başımıza iş açtık ama bence son derecekeyifli. Böylece bir süre sonra iki fizik profesörünün ağzından ünlü Lacan, Kristeva, Irigaray, Deleuze, Baudrillard, Bruno Latour ya da Paul Virilio gibi ağır balonların ne denli kof bir içeriğe sahip olduklan bilimsel bir serinkanlılıkla ortaya çıkmış olacak bizim memlekettede... ••• Brecht'i sever misiniz? Geçen yüzyılın yirmili yıllarında bu büyük yazar/tiyatrocu kendi ülkesi olan Almanya'da kültüre egemen olan milli görüşe tepkisini göstermek için "Almanolmayan" kültürlere dönmüş yüzünü. Almanolmayan kültür deyince Brecht'in aklına Anglosakson (Ingiliz ve Amerikan) kültürü geliyor o yıllarda. Olumlu baktığı ve yararlandığı yazarlar arasında ironi duygusu gelişmiş büyük ustalar da var. Jonathan Svvift, Samuel Btrtler, George Bernard Shaw gibi... Polisiye roman türünün de asıl sahibinin Ingilizler olduğunu düşünüyor o yıllarda Brecht. 1928 yılında, yılın kitaplannı soran bir anketçiye iki yapıt ismi veriyor. Joyce'un Ulysses'i ve Samuel Butler'ın Erewhon'u. 1938 yılmda Brecht, Shalley'in "Anarşinin Maskesi"ri\ Âlmancaya çevirip özgün metinle beraber yayımlıyor. Bu büyük oyun yazan kendi ülkesine egemen olan ham halat faşizme ve milliyetçi kültüre tepki olarak başka kültüriere doğru yelken açıyor. Bizde de kendi ülkemizdeki benzer milli görüşlere karşı, Brecht'e ve onun tiyatro anlayışına yaklaşanlar var. Onlara hak veriyorum, destekliyorum ama, tiyatroda yaklaşacak başka limanlann olduğunu düşünmeden yapamıyorum yine de. Yoksa Brecht'le başlayan çember, Brecht'le kapanacak. L kifilm Oscar'ın pek çok dalında ödül sahibi olabilecek düzeyde: ., , 'Amerikan Güzeli' ve 'Köstebek'. Sam Mendes 'Amerikan Güzeli' ile yeni bir şey söylemiyor elbette, ama anlatım başansıyla öne çıkıyor. Michael Mann, politik gerilim türünün sınırlannı zorlamasa da gücünü çok iyi kullanmış. Favorimiz: Amerikan Güzeli 1999 yılı Oscar'lan (2000 yılında veriliyor, ama geçen yılın ürünleri değerlendirildiği için daha çok böyle tanımlanıyor) listesinde kimlerin yer alacağını tahmin etmek çok zor değil. Bana kalırsa, iki film Oscar'ın pek çok dalında ödül sahibi olabilecek düzeyde: "Amerikan GüzeH" ve "Köstebek". Tiyatro kökenli genç yönetmen Sam Mendes'in Amerikan ailesini ve toplumsal değerlerini epeyce hırpaladığı "Amerikan Güzeti" yeni bir şey söylemiyor elbette, ama anlatım başansı ile öne çıkıyor. Mendes'in anlatımı, Amerikan sinemasının kalıplarına yüz vermeyen, neredeyse •Brechtien1 bir anlatım. Izleyicinin kahramanlarla özdeşleşmesini sağlayacak ucuz trüklerden kaçmıyor, öyküyü belli bir mesafeden izlememizi saglıyor. Yönetmen, anlatım araçlannın tümünü çok yetkin biçimde ve mükemmel bir uyum içinde kullanıyor. Kevin Spacey ve AnnetteBenning'iniçtenlikleyahnlığıbuluşturan usta işi oyunculuklan, son derece ölçülü bir 'Idtch' yorumu içeren görsel tasanmı ile filmin toplu birbaşan ürünü olduğunu söyleyebilirim. "Titanik" tarzı filmlere yatkınlıklan malum, çoğu orta yaşm üzerindeki Akademi üyelerinin bu fılme oy verirken ne denli içtenlikli davrandıklannı bilmek mümkün degil elbette. Hollyvrood Yabancı Basın Birligi üyelerinin verdiği 'AHm Kure'ler ve sinema yazarlanndan gelen ödüller kuşkusuz etkili olacak Akademi üyeleri üzerinde. Bu yıl Akademi üyelerinin farklı dallarda belirlediği 5 'er aday arasına girmeyi başaran filmlerin ve sanatçılann büyük kısmının ödülü kazanma şansı olduğu söy lenebilir. Gerçekten de, iyi bir 'hasat' var ortada bu yıl ve adaylann seçimi de çoğunlukla isabetli. Listelerde yer verilmemesini film, yönetmen ve oyuncu dallannda haksızlık olarak değerlendirdiğım bir film var gene de: Milos Forman'ın "Aydaki AdanTı Izleyicinin değer yargılannı, estetik tercihlerini sorgulamasına yol açabilecek, 'gerçek' ile 'gerçeküstü', 'normal' ile 'anormal' arasındaki geçişkenliğı, medyanın sahtecıliğini ve Amerikan değerlerinin göreceliğini tartışan önemli bir film yapmış Forman, ama Akademi üyelerinin estetik kalıplannı fazlaca zorlamış besbelli. 'Köstebek'in başarısı Amerikan sinemasının başanlı ürünler verdiği 'politik gerilim' türüne girebilecek bir film "Köstebek". Bu türe giren yapımlann pek çoğu sistem eleştınsine soyunurlar, ama getirilen eleştiri genellikle sistemin bir kurumuna (emniyet, ordu, yargı, eğitim, sağlık, vb.) yöneliktir. Medya da bu eleştiriden sıkça payını alır. Vanlan sonuç ise pek o kadarradikal değildir. Sistemin 'berşeyerağmen' ışlemekte olduğu, bozulan vidalann değişebileceği, ama motorun sağlam, hatta sapasağlam olduğu vurgulanır genellikle. "Köstebek"te de benzer bir tema ele almış Michael Mann: Kirdan başka bir şey düşünmeyen ve halkın sağlığını hiçe sayarak bilimsel araştırma sonuçlannı çarpıtan Amerikan sigara tekelleri ile uzlaşan medyadaki yozlaşmayı anlatıyor. Kuşkusuz bilinmeyen gerçekler değil bunlar. Ûstelik filmin finali de, sistem eleştirisi yapan diğer Amerikan yapımlanndan çok farklı bir yere varmıyor; sistemdeki kötülükleri, sistem içinde kalarak yenmek olanaklıdır, bir TV kanalı vermiyorsa, bir başka kanaldan anlatabilirsiniz doğrulan diyor... Bütün bunlan söyledikten sonra, gene de "Köstebek"in başanlı bir film olduğunu vurgulamak istiyorum. Çünkü deneyimli yönetmen Mann, türün sınırlannı zorlamasa da, gücünü çok iyi kullanmış. Sistemin karşısında insan'ı savunan soylu mesajını, ustalıklı bir yönetim, olağanüstü bir görüntü çalışması (bu dalda Oscar'a en yakın duran çalışma bu, kanımca) ve dört dörtlük bir takım oyunculuğu ile veriyor. Doğruyu savunmak adına kişisel yaşammı riske atan bilim adamını canlandıran Russel Cnmve, benim erkek oyuncu dalındaki favori adayım. Kevin Spacey ve Denzel Washington gibi iki güçlü rakip arasından sıynlması sürpriz sayılmamalı. Teknik ustahkta Michael Mann önde. Russel Crovre'un rakipleri arasından sıynlması sürpriz savılnıamalı. Yönetmenlik dalında, Michael Mann ve Sam Mendes birbirine çok yakın şansa sahipler. Teknik ustahkta Mann, yaratıcılıkta Mendes önde. ödül kime gider. tahmin etmek zor. En tyi Film Oscan "Amerikan GüzdTne verilirse, "Köstebek"le Michael Mann 'En İyi Yönetmen'ı alabilir (galiba benim gönlümde yatan çözüm bu). Senaryo dalında çok zorlu bir yanş var: "Amerikan Güzeti" (filmin adının nereden geldiğini biliyor muydunuz? Bilmeyenlere söyleyelim: 'American Beaııty', bir gül türü...), "Aluncı Hfa"(hislerim ödülün bu fılme gideceğini söylüyor), Mike Leigh'in "TopsyTurvy" ve "BeingJohnMalkovicir arasında... Yardımcı oyuncular arasında da çok ciddi adaylar var. "Cider House Rules"taki doktor rolü ile Michael Caine, "Yeşil Yordaki zenci mahkum rolü ile M.Clarke Duncan, "Yetenekli Bay Ripley"deki rolüyle Jude Law ve "Altıncı HJs"in küçük oyuncusu Joel Osment Ödül herhangi birine gidebilir. Benim de itirazım olmaz! Herkesin dediği gibi, bu gece sürpriz beklenmeyen tek dal var: Yabancı film dalında Pedro Almodovar rakıpsiz görünüyor, "Annem Hakkında Her Şey" adlı en yeni çalışmasıyla. Aşınhklardan annmış, ticari sinema düzeninin kurallanna saygılı, ama gene de şaşırtıcı, gene de coşkulu bir Almodovar. Yönetmenin estetik bütünlük açısından en olgun ürünü. Yabancı film deyince, Andrzej Wajda ustamıza da bir selam göndermeyi unutmayalım. Ustaya, 72. Oscar Ödülleri çerçevesinde Yaşam Boyu Başan Oscan verilecek bu gece. Önceki yıllarda sinema dünyasının büyük yıldızlarının yanı sıra Chapün, Antonioni, FeDini, Renoir, Kazan gibi y önetmenlere de verilmiş olan bu ödülü Wajda'nın çoktan hak etmiş olduğu tartışma götürmez. Belki de Amerikan seyircisi, ustanın 'anti komünist' filmlerinin yanı sıra, ilk dönem başyapıtlannı da tanımaya çalışır bu ödülden sonra. Tören 'DreamWorks' ile 'Miramax' arasındaki yanşa sahne olacak 6 Kültür Servisi Bu yılki tören, 8 dalda Oscar adayı olan, yönetmenliğini Sam Mendes'in yaptığı 'American Beauty' (Amerikan Güzeli) ile Lasse Hatstrom'un yönettiği, 7 dalda aday 'The Cider House Rııles' (Tann'nın Eseri, Şeytanın Parçası) arasında bir yanşa sahne olacağa benziyor. 'Amerikan Güzefi'nin y apım şirketi 'DreamVVorks' ile 'The Cider House Rules'un yapım şirketi Miramas, aylarca önce başlattıklan propaganda yanşımn meyvelerini toplamaya hazırlaruyor şimdi. Oscar'ı kazanacak film, hangi yapım şirketinin kazanacağını da belirleyecek. Miramax, Oscar ödülünün Amerikan Güzeli'ne verilmesi halinde. Sunset Bulvan'm, üzerinde 'hepimizin kanatlan vardır, ama eğer başkasmm kanaüanna sablp değilsek uçmamız mümkün değUdir' tümcesı yazılı afişlerle donatarak, insanlann Akademi'nin güvenilirsizliğine ilişkin duygulannı harekete geçirmeye hazırianıyor. 'Amerikan Güzefi'nin, biraz 'gay'liğe övgü düzen bir nitelik taşıdığını iddia ederek genç beyinleri 'zehiriediği' suçlamasında da bulunuyor Miramax. Bu filmin Amerikan toplumuna göre fazla soğuk, sinik ve duyarsız olduğunu vurgulayan Miramax'çılar,'Tann'mn Eseri, Şejianın Parçası'nmsa, seyirciye canlı ve sıcak duygular verdiğini savunuyor. Buna karşılık Steven Spielberg'ün de 3 ortak sahibinden biri olduğu DreamWorks ise Miramax'ı 'sahte' reklam kampanyası yürütmekle suçluyor. Fragmanlannda ve reklamlannda, özellikle seçilip biraraya getirilen sahnelerle filmin bir aşk hikâyesi gibi gösterilerek halkın kandınlmaya çalışıldığım iddia ediyor DreamWbrks. Bütün görkemine, önemine karşın Akademi Ödülleri, eski yıllardaki prestijini ve saygınlığını çoktan yitîrdi. Güvenırliği ve nesnelliği tartışma konusu. Eğer Akademi sadece 'şaşaah' birkaç filmin çevresinde dönüp duran bir 'atyanşı' yerine, çeşit çeşit yığınla filmin arasından 'en ryi'sini seçtiğine dünyayı ınandırmak istiyorsa kesin, kimi değişimleri yapmak zorunda. Sinema dergisi Premiere'in son sayısında, sektörün 'köstebek'leri arasında yaptığı biraraştırmanın sonuçlan yayımlandı. Bu yazı, Akademi 'ye eski saygmlığinı kazanmak için yapması gereken bazı öneriler sunuyor. Örneğin. törende açılan zarfın içınden sadece kazanan filmin adının çıkması yerine, bütün filmler hakkında jüri üyelerinin verdiği oylann da anında açıklanması isteniyor. Birçok GüzeF ile 'Şeytan' karşı karşıya ünlü sinemacı, hangi filmin kaçıncı seçildiğini bilmek istediğini belirtirken, bazılanysa bunun yanşı daha da acımasız kılacağını ve Oscar'ı 'kü payı' kaçıran yapımcmm büyük bir hüsrana uğrayacağını ifade ediyor. Başka öneri ise, bir anda yıl sonuna yığılan 'iyi film' furyasınaengel olunması. Ocak'tan Eylül'e kadar, tam manasıyla bir film kıtlığı yaşanırken yıl sonuna doğru. bir sürü iddialı yapımın peşpeşe gündeme gelmesini eleştirenler, ödüllerin genellikle yakın dönemde çekilen filmlere verilmesine de bağlıyorlar. Akademi'nin bunu engellemek için yılın ilk 6 ayında ve son 6 ayında çekilenleri ayırması ve ayn ayn 5'er filmlik listeler yapması gerekiyor. Aynca jüri üyelerinin filmleri videodan değil, sinemada topluca seyretmeleri gerektiği savunuluyor. 2 yıl önce herkesin 'Er Ryan'ı Kurtarmak'a gidecegine inandığı Oscar'ı 'Aşık Shakespeare 'in kazanmasını, bu filmin videoda daha iyi görüntü verdiğine bağlayan bazı yapımcılar, jürinin filmleri salonda seyretmesi gerektiğini vurguluyorlar. Tüm sinema emekçileri, giderek bir 'iş' sektörü haline dönüşen Öscar ödüllerinin, Akademi'nin ancak filmlerin sanatsal özelliklerine ağırlık vermesiyle eski saygınlığına kavuşabileceğini belirtiyor. 'Amerikan Güzeli' Oscar öncesi birçok ödüle sahip oldu. Ctıemical Sea dans gösterlsf Babyton'da • Kültür Servisi Chemical Sea Dans Tiyatrosu Topluluğu, 27 ve 28 Mart tarihlerinde Babylon'da sahne alacak. Helen Omand'ın koreograflığını yaptığı topluluk ilk kez Ankara'da sahne aldı. Çalışmalanna Avustralya'da Sidney'de başlayan ve daha sonra New York ve Amsterdam'da çalışmalannı sürdüren Omand topluluğuyla 21. yüzyılda insanlann kimlik yokoluşlannı ve kültürel farklılıklannı anlatan bir dans gösterisi sunacak. BUGÜN • TOHUM KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 15.00 te Yücel Sayman, Oral Çalışlar, Celal Başlangıç, Hakan Karakuş ve Memik Horozun katılacağı 'Katüamlar ve Cezaevi Gerçeği' konulu panel gerçekleşiyor. (643 22 33) • ASKERÎ MÜZE KÜLTÜR SİTESİ SALONU'nda saat 12.00 de Tim Laman, Cheryl Knott Laman, Zafer Kızılkaya ve Cüneyt Oğuztüzün'ün katılacağı' Vahşi Doğa Fotoğrafçüan' konulu söyleşi izlenebilir. (224 96 00) • MEBA SANAT EVİ'nde saat 11.00'de Halk Danslan ve Mizansen Grup Çalışması, saat 13.00'te Mine Er^n"in 'Shakespeare Tijatrosu' üzerine söyleşisi ve saat 14.30'da gruplarla tiyatro atölye çalışması yer alıyor. (547 13 35) Miramax yapunı 'Tannmn Eseri, Şeytanın Parçası' 7 dalda aday.