Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
-13 MART 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
H i J \ . U İ 1 \_/lflJ. / ekonomi(n cumhurryet.com.tr 13
Üretici salça
faörikası kurdu
• ADANA(AA)-
Adana'nın Karaisalı
ilçesinde 200 üretici
tarafindan kurulan salça
fabrikasının yılda 10 bin
tonluk kapasiteyle
çahşacağı bildirildi.
Kurulan fabrikanın 130
kişiye iş olanağı sağladığını
belirten Pirili Tanmsal
Kalkınma Kooperatifi
Başkanı V'edat Keleş,
fabrikanın yılda 10 bin ton
kapasiteyle çalışacağını dile
getirdi. Keleş, tesis
çalışmaya başlamadan
Bulgaristan, Romanya,
Rusya, Holanda, Almanya
ve Italya ile ihracat
bağlantısı
gerçekleştirdiklerini
kaydetti.
Tekel'e yeni tütün
• AKÇAABAT(AA)-
Trabzon'un Akçaabat
ilçesinde Tekel tarafindan
inşa ettirilen tütün işleme
fabrikası tamamlanarak
geçiçi kabulünün yapıldığı
kaydedildi. Yetkililer, 1998
yılında yapırruna başlanılan
tesisin 4 trilyon liraya mal
olduğunu belirterek fabrika
ve idari tesislerin bu yıl
içinde hizmete açıimasınm
planlandığını kaydettiler.
İTO üniversltesi
kuruluyop
• İSTANBUL(AA)-
lstanbul Ticaret Odası'nın
(İTO) kuracagı ve yıl
sonuna kadar hazırlıklannın
tamamlanması bekJenen
İTO üniversitesinin agırhklı
olarak uluslararası ticari
hukuk konusunda eğitim
vereceği kaydedildi.
Istanbui Ticaret Odası
(İTO) Başkanı Mehmet
Yıidınm, Eminönü'ndeki
İTO binasmın, kurulacak
üniversıteye devredildığini
kaydetti. Kadıköy'de
İTO'ya bağlı bulunan "Dış
Ticaret Enstitüsü"nün
kurulacak üniversite için
zemin hazırladığını
söyleyen Yıidınm.
universitede 20-25 kişilik
-ı«ıntflarda eğitim ,- >.
belirttf.
1
^*'
Tanmsal
ihracata destek
• ANKARA (AA) - Tanm
ürünleri ihracatmda verilen
ihracat iadesi yardımlanna
mahsup sisteminın 2000
yılında da uygulanmasına
ilişkin karann tamamlandığı
belirtildi. Para Kredi ve
Koordinasyon Kurulu'nun
konuya ilişkin karannın
önümüzdekı günlerde
Resmı Gazete'de
yayımlanmasının beklendiği
kaydedildi. Karar uyannca,
14 grup tanm ürününün
ihracatında, Dünya Ticaret
Örgütü (DTÛ) taahhütlerine
uygun olarak bu yıl da
ihracat iadesi verileceği
bildirildi.
Sabancılar'da
sermaye artışı
• ANKARA (ANKA)-
Hacı Ömer Sabancı
Holding'in, sermayesini
450 trilyon liraya
yükselteceği kaydedildi.
Holding'in sermaye
arttınmı nedeniyle ihraç
edeceği hisse senetlerinin
de Sermaye Piyasası Kurulu
(SPK) tarafindan kayda
alındıgı belirtildi.
Sermayesini 125 trilyon
liradan 450 trilyon liraya
çıkaracak olan Sabancı
Holding'in, arttınmın
167 trilyon 500 milyannı
bedelli, 157 trilyon 500
milyannı bedelsiz olarak
gerçekJeştireceği bildirildi.
Döner sermaye
işletmeleri
• ANKARA (ANKA)-
Tanm Bakanlığı
bünyesindeki döner
sermaye işletmelerinin
etkinleştirilmesine yönelik
çalışmalann sürdüğü
kaydedildi. Bu kapsamda.
Tanm Bakanlıgı tarafindan
1967 tarihli Tanm
Bakanlıgı Döner Sermaye
Yasası'nın yeniden
düzenlendiği de bildinldi.
Tanm ve Köyışleri
BakanJığı'nın döner
sermaye işletmelerine
kendi kaynaklanndan
karşılanmak üzere
25 trilyon lira ödenek tahsıs
ettiği belirtilerek Bakanlar
Kurulu'na bu ödeneği dört
katına kadar çıkarma
yetkisinin verildiği
bildirildi.
EBK'nin özelleştirilen kombinalan, üretim yerine daha kârlı amaçlarla kullanılıyor
Eti de keıııiği de rantiyeyeFATMAKOŞAR
Et ve Bahk Kurumu'nun (EBK)
Diyarbakır. Kayseri et kombina-
lan ile Fatsa Balık Mamulleri Iş-
letmesi'nin ihale ilanlan verilme-
ye başlanırken daha önce özel sek-
töre satılan kombinalann dunımu
içler acısı. Özelleştirme öncesin-
de yıllık üretimin tonlan bulduğu
kombinalarda, bugün üretim ya-
pılmıyor. Meslek odalan ve sen-
dikalann yaptığı tespitlere göre
hayvancılığı, süt üretimini teşvik
etmek amacıyla kurulan ve büyük
arsalan olan kombinalar özelleş-
tirilirken verimsizlik teşvik edili-
yor, satılan işletmelerin borç ve
yükümlülükleri yine EBK'ye ka-
lıyor, üstelik satılanlar "rantbek-
lentisi" nedeniyle arsaya düniiş-
türülüyor.
\+ • Et ve Balık Kurumu'nun (EBK) Diyarbakır ve Kayseri et
*T* kombinalan ile Fatsa Balık Mamulleri îşletmesi'nin özelleştirilmesi
için son hazırlıklar sürerken satış öncesinde yıllık üretimin tonlan
- -^-^^ bulduğu kombinalarda, bugün üretim yapılmıyor. Büyük arsalı
*'* K^ kombinalar özelleştirilirken borç ve yükümlülükleri EBK'ye kalıyor,
üstelik satılanlar "rant beklentisi" nedeniyle arsaya dünüştürülüyor.
Yaklaşık 5 yıl önce özelleştiri-
len 12 EBK işletmesinden 9'unun
ekonomi dışında kalmasınm özel-
leştirme Idaresi Başkanlığı'nm
(ÖİB) belirledigi ihale koşullann-
dan kaynaklandığı belirtilirken bu-
nun yeni açılan ihalelerde de dü-
zeltilmediğine dikkat çekiliyor.
Öz Gıda-tş Sendikası, VeterinerHe-
kimler Birligi, Ziraat Odalan Bir-
liği ve TMMOB Ziraat Mühendis-
leri Odası'nca yapılan tespit çalış-
masında, yaJan zamanda özelleş-
tirilen Eskişehir, Burdur, Gazian-
tep, Sıvas işletmeleri ve bugün-
lerde satış hazırlığı süren Kayse-
ri, Diyarbakıret kombinalan ile Fat-
sa Balık Mamulleri îşletmesi'nin
de üretim dışı kalacağı uyansı ya-
pıldj.
Söz konusu meslek odalan ve
sendikanm hazırladığı çalışmaya
göre, dahaönce yapılan EBK özel-
leştirmelerinde "üretinTin ne ol-
duğunun belirlenmemesi nedeniy-
le 12 işletme çalıştınlmadığı hal-
de, tazminat alınması mümkün ol-
madı. Söz konusu özelleştirme-
lerden dolayı eleştirilere hedef
olan ÖİB ise bu gelişmelerin ar-
dından "üretim koşulu" belirledi.
ancak belirlenen üretim düzeyi
çokdüşüktutuldu. Daha önceki ay-
larda çıkılan ve Eskişehir, Burdur,
Gaziantep ile Sıvas kombinalan-
nın satıldığı, Kayseri Et Kombüıa-
sı ile Fatsa Balık Îşletmesi'nin ise
alıcı bulmadığı ihalede, üretim,
"Kombinanın tanıtım doküma-
nında belirlenen son 3 yıl fîili üre-
tim miktarlan ortalamasının yüz-
de 50'si oranında" belırlendi. Ha-
'AB'yeüyelik
hayvanaüğıbitirir'
ANKARA (AA) - Ankara Ticaret Borsası
(ATB), Başkanı Faik Vavuz, hayvancılık
sektöründe gerekli önlemlerin alınmadan şu
anki hali ile AB'ye üye olunması durumunda
hayvancılığımızm 3 yıl içinde yok olacağını
vurguladı. Tam üyeliğin gerçekleşmesi
durumunda, AB ülkelerinin Türkiye sınırlanna
tonu 1200 dolardan kaliteli et yığacağmı
belirten Yavuz, Türkiye'de ise etin tonunun
4 bin ile 4 bin 500 dolar arasmda değiştiğine
işaret ederek bu şartlarda rekabetin söz konusu
olamayacağına dikkat çekti. Bu arada
hayvancılık sektörünün sorunlannı tartışmak
ve çözüm yollan araştırmak amacıyla
31 Mart-2 Nisan tarihleri arasmda bir
'Hayvancdık Kongresi' düzenledi.
Özelleştirme üretimi durdurdu
Kombina adı Satış öncesi üretim (tonliyıl) Satş sonrası üretim (toıj
Afyon
Bayburt
Bursa
Elaağ
Kars
Kastamonu
Malatya
Suluova
Şanlıurfa ,••$
Tatvan
Toplam
1.474
285
2.334 _.
2.42* " •
j f . 1.576 •—<
r /
f
989
1.579
1*102
45 (
25 '
^— Yalntzca mezbaha \—-
f
50 V
2.012
/ yok
595
139
53
64
2.983
Çyıl) Bugünkü durum
^ O yok\^
^ 1,301 Yr
yok
\ yok\
\ \ yok \
1 Jvn
V j 1^39
Özelleştirilen kuruluşlarda sendika üyelerinin işten 'atılma' oranı yüzde 70
POAŞ'ın sendikahişçüerikaygıh
İZMtR (AA) - Petrol, Kimya,
Lastik lşçileri Sendikası (Petrol-
lş) Aliağa Şube Başkanı isken-
der Büyükçolak, sendikalann
yaptığı bir araşttrmayagöre özel-
leştirilen kuruiuşlarda sendika-
ya bağlı işçilerin, işten çıkanlrna
tO^uunuryüzdfî 10 o\âuğmX€tfyif*r'
lirterek Petrol Ofısi Anonim Ş}r-
keti'nin (POAŞ) satışının iş gü-
venliği açısından kaygı yarattı-
ğını vurguladı.
Büyükçolak, POAŞ'm özel-
leştirilmesine ilişkin hazırük dos-
yasmın sendikaya verilmedigi-
ni kaydederek bu nedenle dosya-
nın içeriğinden haberdar olma-
dıklan için özelleştirme sonrası
çalışanlan nelerin bekJediğini
bilmediklerini dile getirerek *1şi-
mizikonnnakiçin mücadefe ede-
ceğiz* dedi.
Büyükçolak. Türk-!ş ve Petrol-
Iş uzmanlarmın özelleştirilen ku-
ruluşlara yönelik olarak araştır-
ıfiayaptıkîarinf &yledi. Büyük-
çolak, bü üfaştırmalann bugûne
kadar özelieştirilen kuruluşlar-
dan sendika üyesi çahşanlarm
işten çıkanlma oranının yüzde
70 düzeyinde olduğunu ortaya
koyduğunu vurgulayarak şöyie
dedi: "Bu araşürmalar bundan
sonra bizi bekleyen geüşmeter
için bir ölçüttür. Bizim için ipu-
cu olmaktadır. tşgfivenliğne iliş-
Idn kaygıJanmız var. Geieceğe
çok fimhti bakmryoruz. Ancak
bukaygımız bir korkunun ifade-
si değiL Ekme^mizi ve işimizi
korumak için örgüthıgücümüz-
le müeadele edeceğiz.'' lskender
Büyükçolak, hükümetin özelleş-
rirrrtenin Bukuki aJtyapısırVfHa-
zırlamasına karşm işçilerin iş gü-
venliğine yönelik önlemier ko-
nusunda herhangi bir hazirhk
yapmadığını öne sürdü.
Sektöre yönelik olarak bir 'öari-
kştirmesaidffSBim' olduğunu be-
lirten Büyükçolak. bu konuda
POAŞ'ı, PETKİM ve TÜP-
RAŞ'ın izleyeceğini ifade etti.
Büyükçolak, bu durumun karar-
Iılıklannı arttırdığmı ifade ede-
rek, Emek Platformu ve diğer
demokratik kuruluşlarla işbirli-
ği içinde mücadelelerini yürüte-
ceklerini söyledi.
Sendikanın itiraa
Mücadete çcrçcvcsinde Pet*.
rol-lş'in yerel ve bölgesel dü-
zeyde çalışmalar yapacağını di-
le getiren Büyükçolak. sendika-
nm POAŞ 'm özeîleştirilmesiyle
ilgili olarak hukuki itiraz konu-
sunda bir araştırma yaprığmı da
kaydetti. Büyükçolak, 28 Mart'ta
gerçekleştirilecek Ankara yürü-
yüşüne katılacaklannı da sözle-
rine ekledi.
zırlanan raporda, EBK'nin özel-
leştirme gerekçelerinin başında
"ka>Tiak sıkınösı nedeniyle yeter-
li üretim \-apamamasv. tam kapa-
sjteçahşmamasının" geidıği anım-
satılarak "Özelleştinne iddia edil-
diğigibiverimsiz tşJermeleruı eko-
nomrye kaülması sonucunu \cre-
cek ise en azmdan üretim zonın-
luluğu. bunu sağiayacak biçimde
belirienmeli. ÖİB bunu yapma-
makta" denildi. Bu şartlarda özel-
leştirme sonucunda EBK işletme-
lerinin yine çalışmayacağı ve alı-
cılar tarafindan üçüncü yıl sonun-
da arsaya dönüştürüleceği öngö-
rüsü dile getirilen raporda, kuru-
mun özelleştirme sürecinin durdu-
rulması istendi.
ÖtB'nin daha önceki özelleş-
tirmelere göre para cezalannı art-
tırdığının anımsatıldığı raporda,
üretim yapmamanın cezasının pa-
ra değil, sözleşmenin feshi olma-
sı gerektiği dile getirilerek tek bir
baş hayvamn kesilmesinin üretim
sayıldığı, yaptınmlann ise yanlız-
ca satış tutannm yüzde 10'u ora-
nında para cezası olarak tanımlan-
dığı ve ürerimsizliğin teşvik edil-
diği anlatıldı. Raporda, ihale şart-
lan belgesinde, "saüşa konu kom-
binalann bOonçosundaki kasa, ban-
ka. borç ve alacak hesaplanndaki
hak veyükümlülüklerm sabşa ko-
nu olmadığırun" dile getirilmesiy-
le satılan işletmelerin borç ve yü-
kümlülüklerinin EBK'ye kaldığı
vurgulandı.
Arsalar iştah kabartıyor
EBK'nin kombinalannın çok
büyük alanlar üzerine kurulduğu
anımsattlarak satışa çıkanlan işlet-
melerden Fatsa Balık Îşletmesi'nin
toplam 40 bin 490 metrekarelik
alana kurulu olduğu Kayseri Et
Kombinası'nmda toplam 106 bin
441 metrekarelik alana sahip oldu-
ğu anlatıldı. Kuruma ait arsalann,
yıllar içinde kentsel yerleşimde
kalacaklan ve değerlerinin büyük
rakamlara ulaşacağının vurgulan-
dığı raporda, "Kurum fazlasrvla
kavnağa sahiptir.ZatenözeOeştiril-
me nedeni de işletme değeri değfl.
arsa rantidır. Bu kaynaklar kunı-
mun rehabilitesi için kullaıulmalı-
dır" denildi.
Öz Gıda-lş Genel Başkanı Sa-
Hm Udn, özelleşrirmenin çalışan-
lara işkencede kullarulan bir kör tes-
tereye dönüştüğünü dile getirerek
u
Enflas>onla mücadelenin, kayrt
dışımn farurasını bizler, halk ödü-
yor. Tam da bu ortamda mihariar-
ca dolarhk heükopter ihalesine ç>
talmasu 5 bankada yine mihariar-
ca dolann iç edilmesinin ardından
Merkez Bankası Başkanı'nın siv-
ri biberle uğraşması kafalan kanş-
ünvor" dedi.
DÜNYA E K O N O M I S Î N E B A K I Ş / ERGtN Y I L D K O Ğ L U LONDRA ergin(«ergin.demon.Co.uk
Asya krizindeki başansızlığı, Rusya'da-
ki geçiş programı fıyaskosu üzerine tartış-
malar tam yatışmaya başlamışken, IMF
tekrargündemde. Birtaraftan ABD ile Av-
rupa, IMF'nin yeni başkan adaylan üzerin-
de anlaşamıyorlar. Diğer taraftan, ABD
kongresinde bir komisyonun yayımladığı
birrapor IMF ve Dünya Bankası'nı şiddet-
le eleştirerek, IMF'nin yetkilennde radikal
kısrtlamalara gidilmesini öneriyor. Nihayet
Seattle' da Dfö'ye karşı çıkan ilerici ve de-
mokratik güçler, IMF ve Dünya Banka-
sı'nın 7-16 Nisan Nevy York toplantısını
büyük protestogösterisiyle karşılamaya ha-
zırlanryoriar.
Tüm bu tartışmalar; yalnızca IMFnin ya-
pısal uyum polftikalannın teorik, kurumsal
zemininin çürüMüğünü ortaya koymakla kaf-
mıyor, aynı zamanda, gelişmekte olan ül-
kelerin ekonomik ve demokratik yaşam-
lanna zarar verdiklerine ilişkin, farklı eğılim-
lerdeki ekonomistleri ve siyasileri kapsa-
yan bir konsensüsün oluştuğunu da gös-
teriyor.
IMF'yi kim yönetecek?
Eski IMF Başkanı Camdessus, Asya
krizini yüzüne gözüne bulaştırdığı, kuru-
mu dünya âleme rezil ettiği için poposu-
na tekrneyi yiyip de grrakten sonra, yeri-
ne bjrini bulmak önemli bir sorun haline
geldi. Bu bağlamda ABD ve Avrupa/A(-
manya arasmda yaşanan inatlaşmalar,
verilen demeçlerde IMF'nin çok uzun bir
süredir ekonomik bir kurum olmaktan
çıktığını ve bir dış politika, daha doğru-
su, gelişmekte olan ülkeler üzerinde bir
uluslararası hegemonya aracı haline gel-
diğini gözler önüne serdi.
Geçen 10 yılda Almanya'nın ekonomik
gücü, AB içindeki siyasi etkinliği belirgin
bir biçimde arttı. Bu etki, AB Doğu Avru-
pa'ya doğru genişledikçe daha da artacak.
ABD siyasi analistlerinin de giderek daha
çok vurguladığı gibi, Alman devleti, ülke-
sinin bu yeni konumuna "uygun" bir ulus-
lararast siyasi etkınlik kurmak istiyor. (?n-
temational Herald Tribune 6/03). Bu yüz-
den Almanya, ilk IMF başkan adayı ABD
tarafindan reddedildikten sonra, ikinci bir
aday ileri sürdü, Fransa ve Ingiltere'nin
desteğini almak için de özel çaba göster-
di. Anlaşılan Almanya önderliğinde Avru-
pa, önümüzdeki dönemde, IMF'yi, azge-
lişmiş ülkelerle kendi ilışkilerini güçlendir-
mek için kullanmayı amaçlıyor. Le Mon-
de'un Alman ve Fransız maliye bakanla-
nyla yaptığı kısa görüşme (9/03) bu bağ-
lamda çok aydınlatıcı. Fransız Bakan Cris-
tian SautterJ
in "ABD halen Dünya Ban-
kası'nı yönetiyor. Dünyanın ekonomik
olarak en güçiü ülkestnin, bir küresel ma-
li düzenleme kurumunu daha yönetiyor
olmaması çok önemlidir. Biz çok kutup-
lu bir dünya kurmak istiyoruz" tespiti,
IMF'nin bir hegemonya aracı olarak algı-
landığını açıkçaortaya koyuyor. Alman Ba-
IMF (tekrar!) Mercek Altında
kan Hans Eichel'in "ABD kendisi ge-
rekli gördüğünde Meksika'ya muaz-
zam bir mali yardım örgütleyebiliyor.
Ama genelde gelişmekte olan ülkeleri
özel sektör kredi mekanizmalannın eli-
ne bırakmak istiyor. (Burada Kongre Ra-
poru etrafındakı tartışmalara gönderme
yapılıyor. Aşağıda değineceğim E-Y). Yok-
kıleriyle mali kaynaklannı radikal bir şekil-
de kısmak, yönetimini, Batı Avrupa'ya bı-
rakmayacak bir şekilde genışletmek isti-
yorlar. (Ömeğin. Wall StreetJournai, 2/03,
Charies W. Calomiris'in yazısı).
Uzun birsüredir, sağdan, sola kadar çok
geniş bir uzmanlarve siyasetçiler toplulu-
ğu (bellı ki TC hükümetinin, başka bir bil
B.aşkanlık
için ABD ve
Avrupa
arasmda
yaşanan
inatlaşmalar,
IMF'nin çok
uzun bir
süredir
ekonomik bir
kurum
olmaktan
çıktığını ve
sul ülkeleri kendi kaderine terk ede-
meyfe." Daha somut veaynrrtıya ilişkin, bu
anlamda daha ilginç: Almanya, IMF'nin
yeşil ışığını Avrupa'yla gelişmekte olan ül-
kater arasındaki kredi ve siyasi etkinlik tra-
fiği için kullanmak istiyor.
Asya krizinden sonra IMF'nin hızla yıp-
ranması "VVashington Consesus'ün sol-
dan sağa eteştirilıyorolmasını, IMF üzerin-
deki etkisinin zayrflaması olarak görenABD
yönetim çevreleriyse aynı anda iki refleks
gösteriyor. Birtaraftan, Clinton-Summers
yönetimi, ne kadaryıprandığına bakmadan,
utangaç bir şekilde de olsa, Stanley Fis-
her'ı aday gösteriyor (New York Times,
2/03). Almanya'nın ilk adayına, fon yöne-
ticisi değil de, gelişme iktisatçısı oldu-
ğu için (Startfor 17/02) karşı çıkıyon IMF'yi
dış politika aracı olarak korumaya çabalı-
yor. Diğer taraftan, IMF'nin son kullanma
tarihinin iyiceyaklaştığını düşünenler, Kong-
re Raporunda olduğu gibi, kurumun yet-
olan ülkeler
üzerinde bir
. hegemonya
**r ğ aracı haline
geldiğini
ortaya çıkardı.
diği var!) zaten IMF'nin yapısal uyum po-
litikalannın, neoliberal ortpdoksinin zarar-
ları, IMF'nin siyasi gücünün saçma boyut-
lara ulaşmış olduğu konusunda hemfikir
olmuş dururndalar değişiklik istryorlar. Yu-
kanda değindiğim ve 6 Mart'ta basına sı-
zan ABD Kongre Raporu, IMF ve Dünya
Bankası'nın büyük ölçüde küçüftülmeleri
gerektiğini, politikalannın gelişmekte olan
ülkelere faydadan çok zararverdiğini sap-
tadı. Rapor IMF'nin ülkelerin iç ekonomik,
hatta siyasi polrtikalanna gereksiz yere çok
kanştığını söylüyor, yardım etmeye kalktı-
ğı ülkelerin ekonomik koşullannda bir iyi-
leşme yaratmakta başansız kaldığına ışa-
ret ediyor. (NYT 7/03), Wall Street Jour-
nal'ın aktardığına göre de rapor, IMF po-
litikaiannın çoğu zaman çok pahalı, ya-
vaş, etkisiz, tavsiyelerinin de yanlış okju-
ğunu ileri sürüyor (Wall Street Journai
7/03). IMF'ye yönelik etkin eleştirileriyle
dikkati çeken önemli isimlerden bıri de
Dûnya Bankası Baş Ekonomisti Stil-
gltz. Kasımda, Royal Economic Soci-
ety'nin Economic Journa! ısimli dergisin-
de "Wortd Bank At The Milenyum" baş-
lıklı yazısında, az gelişmiş ülkelere verilen
kredilere ilişkin IMF ve Dünya Bankası ko-
şullannın, demokrasiyi zayıflattığını savun-
muştu. IMF'ye ve ABD polrtikalanna yöne-
lik eleştirilerinden dolayı kasım ayında gö-
revini terk etmeye zortanan Stilgitz ocak
ayında Boston'daki Industrial Realitions
Research Association'da yaptığı "Eme-
ğm meyvesi olarak demokratik gelişme"
başlıklı kapsamlı konuşmasında da IMF po-
litikalannın işçi düşmanı boyutuna dikkat
çekti. Dünya Bankası'nda emek piyasası
sorununun sık sık gündeme (ama çok dar,
neoklasik bir perspektifle - IMF perspek-
tifi) geldiğini, her seferinde de "söz konu-
su ülkelere verilen esas mesajın ücret-
leri düşürün, gereksiz işçiyi çıkartın ol-
duğunu"; "emek piyasası sorunlan kri-
zin merkezinde olmamasına rağmen
hemen her zaman yükün işçilere yük-
lendiğini" vurguladı. "Işsizlik artarken,
ücretler düşerken işçilerin, fedakârlık,
küreselleşmenin getreceği nimetlervb.
konulannda vaaz dinlemek zorunda
kaldığmı" da vurgulayan Stilgitz, Asya
krizi sırasında IMF'nin, işçilerin cebinden
uluslararası yatınmcılan kurtardığından ya-
kındı.
Çok zararlı bir kurum! ~
Gerçekten de IMF hemen hiçbir proje-
sinde başanlı olmayı, vaat ettiklerini sun-
mayı becerememiş bir kurum. Belli ki
IMF'nin yegâne başansı Stilgitz'in de tek-
rar vurguladığı gibi, ülkelerin iç piyasalan-
nı mali sermayeye açmak ve kriz anında
uluslararası alacaklılann kaçması için ge-
rekli süreyi sağiayacak politikalan dayata-
bilmek. Tabiı bir anlamda orta yol bulmak
gerekirdiyse de sulan bulandıranlar da yok
değil. Ömeğin Paul Krugman artık olağan
hale gelen IMF eleştirilerini ikiye ayınyor
Sağcı eleştiri: IMF kriz anında yatınmcıyı
kurtanp ahlaki piyasada ahlaki çöküntü
yaratıyor. Solcu eleştiri: IMF uygulamala-
n gelişmekte olan ülkelere zarar veriyor.
Krugman bu ikisinin arasında bir durup re-
form öneriyor (IHT. 11/03). Böylece de şu
gerçeğı golgelıyor: Sağ ve sol eleştiri ay-
nı madalyonun iki yüzü ve azgeiişmiş
ülkeleri perişan eden de IMF'nin ulus-
lararası yatınmcıyı kurtarmak için uy-
guladığı politikalar.
Ama artık bırilerinin gözleri açılmaya
başladı. Görmek istemeyenlerle, bal tu-
tup sonra parmağını yalamak isteyenlerin
dtşında, ulusal ve uluslararası düzlernde pro-
testolar hızla yükseliyor. Seattle'dan son-
ra şimdi de Nisan 16'da VVashington'da,
IMF'ye ve küreselleşmeye dur denecek.
IMF'ye gelince, "50yılyeteri Kapatn git-
sin!" demek en iyısı.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Gerileme Dönemi ve 'Onlar'
Dün, 12 Mart 1971 'in yıldönümüydü. 12 Mart
Türkiye'de geriye doğru gidişin başladığı yıldır. Ara-
dan geçen 29 yıl boyunca, özellikle de 12 Mart'ı ta-
mamlayarak daha da ağırlaştıran 12 Eylül 1980
sonrasında, ülke tam bir çöküntü yaşıyor.
Siyasal çalkantılann, demokratik siyasal süreç-
ler işletilerek önlenmesi gerekir. Demokrasinin var-
lığı buna bağlıdır. 12 Mart'a demokratik kanallar iş-
letilmediği için gelindi.
12 Mart öncesinde yürürlükte olan 1961 Anaya-
sası, 1960 Askeri Bkoymasının sonucuydu. Ana-
yasa, hak ve özgürlükleri genişletiyor ve güvence
altına alıyordu. İlerici bir tutumla hak ve özgürlük-
lerin ekonomik ve sosyal içeriği dolduruluyordu.
Çalışanlann sendikal örgütlenmesi, yargı bağım-
sızlığı, üniversite özerkliği gibi bugün çok özle-
mi çekilen süreçler.güvence altına alınıyordu. Dü-
şünsel ve siyasal çerçeve sola doğru açılıyor; CHP
ortanın solunda yer alıyor, TİP pariamentoya girı-
yordu; kısaca, toplum, özgüriüğün tadını çıkanyor-
du. Ancak demokratikleşmesi sonucu çıkariarının
bozulacağını anlayan siyasetçiler, 1961 Anayasa-
sı'nı bir türlü içlerine sindıremedi; bu anayasa ile
ülke yönetilemez görüşünü topluma dayattı. De-
mokratik anayasayı yok etme özlemcileri bu olana-
ğı, 1960'lann ikinci yarısında yaygınlaşan öğrenci
eylemleriyle buldular.
Günümüzde, süresi uzatılmaya çalışılan Cum-
hurbaşkanı, o günlerde Başbakan'dı. O ve öbür si-
yasal önderler, öğrenci eylemleriyle su yüzüne çı-
kan siyasal sorunu kendi demokratik yöntemleriy-
le çözme becerisini gösteremedi. Tersine, gençler
acımasız bir tutumla birbirine kırdırıldı; hükümet
edenler iti rte kırdırryoruz politikası izledi. Çalkan-
tılar, demokratik anayasayı budamanın gerekçesı
yapıldı. Sonrası, bu gidişi perçinleyen 12 Eylül as-
keri rejimi ile tamamlandı; öldürmeter, ışkenceler, yar-
gılamalar süregeldı.
Sryaset, sağa gitti; giderek Islam dininin siyasal-
laşmasına sanldı; o sargryı bir türlü çözemiyor.
Ekonomi, çöküntüye uğradı, 12 Mart öncesi yıllık
yüzde 5-6 olan enflasyon, artık aylık yüzde 5-6 ol-
maya başladı. Doğruluk, dürüstlük ve erdem gibi
ahlak değerieri yıkıldı; bunlann yerini döneklik, üç-
kâğıtçılık ve ikiyüzlülük aldı.
Tüm bu gelişmeler çok daha derinlere işleyen
olumsuzluklar yaratıyor. Eğitim görmüş kesimde
bile demokrat tutum ve anlayış buharlaşmış, uçup
grtmiştir. Milletvekili, karakolda bulduğu işkence
aletini basına gösteremiyor; vali, bunlar için sopa
parçası diyebiliyor; ailede, üniversitede, işyennde
ve öbür toplumsal birimlerde bireyler demokrat
davranmıyor. Kısaca demokratik anlayış yerleşemi-
yor. Gücü yetenler, kendilerini eleştirenleri. çok de-
mokratik bir yaklaşımla "... anasından doğduğu-
na pişman etmekle" tehdit ediyor. Ve pişman et-
me işlemleri, biz "Sayenizde doğduğumuza piş-
man olduk" desek de sürüp gidiyor; dalga dalga
tüm toplum katlanna yayılıyor.
• • •
Onlar, Nâzım Hikmet'in yazdığı gibi kadınlan-
mız. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ydü. Geçen yüz-
yılda ABD'de sekiz saatlik işgünü için savaşım ve-
rerek yaşamını yrtiren işçi kadınların anısını yaşat-
mayı amaçlayan 8 Mart, sonralan kadın haklarının
bütünüyle tartışıldığı gün özelliği kazandı.
Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde ger-
çekleştirilen devrimlerin en önemli dayanakların-
dan biri, yasalarönünde kadın-erkek eşitliğinin sağ-
lanmasıdır. Aradan 60-70 yıl geçmesine karşın, ül-
kemizde kadın-erkek eşitliğinin gerçekleşmesi yö-
nünde çok yol alındığı söylenemez.
Nisan 1999 verileriyle, 12 yaş ve daha yukarı nü-
fus içinde her beş kadından biri okur-yazar de-
ğildir. Kuşkusuz bu, büyük birtoplumsal ayıptır. Bir
başka araştırmaya göre ülkemizde kadınlann üçte
ikisinin evliliğine kendileri değil aılelen karar veri-
yor. Kadınlann ekonomideki yeri de yükseköğretı-
me dayalı kimi mesleklerde oran olarak yüksek ol-
masına karşın hiç de parlak değil,
Kentii kadınlann işgücüne katılma oranı yüzde
16 düzeyinde kalıyor; bunun anlamı, kent ve kasa-
balarda kadınlann yüzde 85'inin ekonomik yönden
bağımlı yaşadıklandır. Bunu doğrulayan bir başka
gösterge, kentlerde iş arayan eğitilmiş genç kız
ve kadınlann arasında işsizlik oranının yüzde 30'lar-
da olmasıdır. Ekonomi, eğitilmiş de olsa genç kız
ve kadınlara iş vermiyor.
Kırsal kesimde ise kadınlar çalışır görünüyor.
Görünüyor diyoruz, çünkü kırsal kesim çalışan ka-
dınlannın yüzde 84'ü, beş milyon dolayında kadın
ücretsiz aile işçisidir. Ucretsiz aile işçisinin de
ekonomik açıdan özgür olduğu söylenemez.
Ekonomik bağımlılık sonucu, kadın aile içinde, top-
lumsal ilişkilerinde ve siyasette etkin bir yer edine-
miyor; bağımlı kalıyor. Kadının ekonomik bağımsız-
lığını kazanması, mal ve hizmet üretimi süreçlerine
katılması ve eğitimi, sorunun çözümünün de anah-
tarlandır.
•••
Bayramınızı kutlanm.
e-posta: yakup@metu.edu.tr
Coca Cola'yı boykot hazırlığı
Bakkallann ucuz
kola mücadelesi
BURSA(AA)-Kolafır-
malannın büyük marketle-
re uyguladıklan indirimli
tarifenin kendileri için de
geçerli olmasını isteyen
bakkallar, isteklerini yeri-
ne getirmeyen Coca Co-
la'yı boykota hazırlanıyor.
Bursa Esnaf Odalan Bir-
liği Başkanı ArifTak, Pep-
si Cola firmasının 2.5 lit-
relik ürününü, bakkallara
da 600 bin liradan satma-
yı kabul etnğini, ancak Co-
ca Cola fîrmasırun anlaş-
mayayanaşmadığını açık-
ladı.
Tak, Tüketicileri Koru-
ma Derneği Genel Başka-
nı Necati Yentürk ve ilgili
oda başkanlannın da katıl-
dığı basın toplantısında,
bir süredirbakkallar ve sü-
permarketler arasında ko-
la saüş fiyatı nedeniyle ya-
şanan krizde gelinen son
noktayı anlattı.
Coca Cola firmasının
2.5 htrelik ürününü bak-
kallara 749 bin liradan sa-
tarken süper ve hıpermar-
ketlerin çok daha ucuza
alıp 616 bin liradan halka
satmalannı eleştıren Tak.
bu durumda bakkallann
haksızlığa ugradığını belirt-
ti. Bakkallann şikâyeti üze-
rine girişimlerde bulun-
duklannı kaydeden Tak,
Coca Cola firması ile an-
laşamadıklannı ve şartlar
değişmedigi sürece görüş-
melerinin söz konusuolma-
dığını belirterek "Eğeres-
nafı ezme>e dcvam eder-
Iersebo«»kûtumu2u>apanz,
esnafi harekete geçiririz"
dedi.