22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 ARALIK 2000 PERŞEMBE Turkoll Taritclcri H En çokî ~. konuştygunuz saat dilimi, %50 indirimli! <*?,_ TurkcelVden cebinize uygun tatife seçenekleri: Şimdi şöyle bir düşünün, gün içinde en çok hangi saatler arasında cep telefonunuzla görüşüyorsunuz? Hafta içi 07.00 ile 11.00 arası mı, 13.00 ile 15.00 arası mı, yoksa hafta sonu 10.00 ile 18.00 arası mı? Niye mi soruyoruz? Çünkü, Turkcell'in Dilimli Tarifesi sayesinde, belirlediğiniz saatler arasında Turkcell numaralanna yapacağmız tüm aramalar %50 indirimli. Üstelik, seçtiğiniz saat dilimleri dışında yapacağmız aramaların ücretleri de çok ekonomik. Saatlerinizi belirleyin. Dilimli Tarife'ye geçin. Dilimli Tarife Turkcell'den. Güle güle kullanın. • Seçtiğiniz indirimli saat arahğında yapacagınız tüm aramalarda dakika ücreti 95.000 TL, dığer aramalarda 195.000 TL olacaknr (195.000 TL üzerinden %50 indirim verilmektedir). Bu tarifede sabit ücret 2.500.000 TL'dir. • Dilimli tarife ındirimlerinden GSM numaralan 0532 ve 0533 ile başlayan bireysel abonelerımiz, 0532,0533 veya 0535 ile başlayan numaralara yapacaldan aramalarda yararlanabilmektedir. • Bu tarifeyle ilgıli detavlı bilgı almalc ve başvuruda bulunmak için, Turkcell Abone Merkezleri ve Turkcell Bölge Ofisleri'ne uğrayabilir veya 444 0 532 Müşteri Hizmederi'ni arayabilirsiniz. 444 0 5.12 Vahşi Kapitalizm, Banka Soygunlan ve Demirel AlevCOŞKUN K apitalist sistem, serbest piyasa oluşumu teme- linde özgür girişimi so- nuna kadar destekleyen bir ekonomik modeldir. Serbest piyasa ekono- misinin babası sayılan AdamSmitfa, Ulus- lannZengmliği(1776) adlı yapıtında kla- sik kapitalist ideolojinin temellerini or- taya koymuştur. Adam Smith'e göre ekonornik karar- lar, kendi kendisini dûzenleyen piyasa güçlerinin özgür gelişmesine bırakılma- lıdır. Devlet hiçbir şeye kanşmamalı, gi- rişimci özgür olmalı ve her türlü ekono- mik konuda önü sonuna kadar açılmalı- dır. Bu ideoloji, ekonomik liberalizmin biçimlendiği bir dönemde ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Ancak bu düşünce ve uygulama, özel- likle 1930'larda yaşanan dünya mali bu- nalımıyla temelinden sarsıldı. Bu buna- lım döneminde ortaya çıkan sorunlar kar- şısında Keynes (1883-1946) ekonomikuy- gulamalara yön veren yeni görüşler or- taya attı. Keynes'e göre devlet seyirci kalmamalı, gerektiği zaman ekonomik ya- şama müdahale etmeliydi. Buna göre ser- best piyasa ekonomisinin bir ayağı "hür teşebbüs", öbür ayağı "devlet deneti- mF'ydi. Aslında bu yeni önlemler, buna- lıma giren dünya mali sistemini ve özel girişimciliğe dayalı serbest piyasa eko- nomisini kurtarmak için atılmıştır. Liberalizmin ekonomideki uzantısı ün- lü "bırakınız yapsuılar, bırakmız geçsn- ler" formülünün, hele günümüz karma- şık ekonomik yapısı içinde geçerli ola- mayacağı artık kanıtlanmıştır. Çağdaş demokratik ülkelerde ekonomik yaşa- mın devlet tarafindan yapdan düzenleme- lerle en azından denetlendigi bilinmek- tedir. 1980 gerici hareketi, TurgutÖzal'ı tüm ekonomik yaşamın ortasına getirip oturt- muştur. özal da modası geçmiş aşın li- beral ekonomik uygulamalan yeniden ülkemizin ekonomik sistemine aşüamış- tır. Bugünlerde Özal 'ın çağdışı vahşi ka- pitalist sisteminin çöküşünü yaşıyoruz. Bu çöküşün en belirgin sonuçlan, hortum- lanan bankalarda görülür. Devlet tara- findan özelleştirilen bankalar, içerisi sö- mürüldükten sonra tekrar devlete iade edümektedir. Liberal ekonominin baba- sı Adam Smith yaşasaydı, o bile bu du- rumakarşı çıkar; liberal ekonominin, göz göre göre ve hatta devletin himayesi al- nnda bankalan hortumlamak olmadığı- nı acımasızca söylerdi. Ama, ülkemizde bu modelin yıllardır savunucusu ve uygulayıcısı olan Demi- rel, batınlan bankalardan sorumlu olan kişiler hakkında yasal kovuşturma baş- latılınca onlan koruyan bir açıklama yap- ta. Demirel şöyle diyor: "Hem serbest piyasa ekonomisi, pazar ekonomisi, liberal ekonomi diyeceksiniz, sonra da bu ülke adamlannı tuttuğu işi vapmış obnaya pişman edeceksiniz; bu ot- maz, berkesin dikkatini çekiyorum™ Ül- kedesoygun falan yok, iş dünyasını ürküt- meyeiim, müteşebbisin önünü kesmeye- Bm." Bu açıklama gerici, vahşi kapitalizmin tarifıdir. Bu, yolsuzluk ekonomisinin sa- vunulmasıdır. Bu, 18. yüzyıldan da ge- rilerde kalmış -bırakmızyapsuılar,bıra- kmız geçsinler". "ezflen ezilir. zenginler benimdir*' düşüncesinin savunulmasıdır. Demirel, "Madembunlarözelgirişüna- dk, bunlara dokunmayuuz, onlar istedik- lerini yapabilirler. onlar özgürdür. Hatta bankalann içini de boşaltabüirler, onla- ra dokunamazsınız'* demek istiyor. Bu açıklama "\ferdfimse ben verdim, sizne ka- nşıyorsunuz" zıhniyetinin uzantısıdır. Işte yıllardır sürdürülen bu söylemler- le bugünkü çirkin, kokuşmuş bir ortama geldik. Hangi çağdaş demokratik ülke- de bu derece ağır suç işleyenler ortalar- da dolaşır. Eğer son aylarda yaşadıklan- mız Amerika'da, Ingiltere'de, Fransa'da olsa sadece bu suçu işleyenler değil, bu yolsuzluklann yapılmasını destekleyen ve- ya göz yuman gehniş geçmiş bütün baş- bakanlar ve siyasi sorumlular da yüce divana gönderilirdi. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Elendiler Bir Türlü Doymuyor! "Efendiler pek açsınız, bu çehrena- den bellidir." Oysa aç da değillerdi. Çehrelerinden hiçbir şey belli olmuyordu. Çoğu gö- bekli, içlerinde gündelik spor yapanlar, koşanlar, tenis oynayanlar var... Yakı- şıklıdıriar. Yaşam doludurlar. Şair yanılmış mı? Hayır Tevfik Fik- retfin güncelliğini hiç yitirmeyecek şiiri "Yıyin Efendiler Yiyin", birtürlü doymak nedir bilmeyenler için yazılmıştr. Yedik- çe yerier, doydukça doymazlari Bir şir- ket, birgazete, birfabrika, bir başka şir- ket, bir holding, bir daha, bir daha!.. Yet- mez açlıklan böylelerinin... Geçen gün+lasan Pulur'u okurken bir kez daha anımsadım bu şiiri.. Hep bir kez daha yazmalıderdim olmadı. Ha- san elini çabuk tutmuş; kimbilir o da daha önce kaç kere yazdı. Ben de... Başka yazar arkadaşlar da... Güncelli- ği geçmez, eskimez!.. Keşke unutsak bel- leklerden, kitaplardan silsek bu şiiri! Ama öylesine günümüzün gerçeklerine yakı- şıyor ki... "Bütün bu nazlı beylerin ne vara or- talıkta, say I Hasep, nesep, şeref, şa- taf, oyun, düğün, konak, saray I Bütün sizin efendiler konak, saray, gelin, alay /Bütün sizin, bütün sizin hazırhazırko- lay kolay." Son yirmi yıldır en lüks otellerde, ga- zinolardatrilyonlukdüğünleri, gösteriş- leri yapanlan, mal üstüne mal edinen- leri, lüks yatlarda, uçaklarda para har- cayanlan, kısa sürede servetlere ula- şanlan gördükçe, bu kazanç nasıl elde edilir diye düşünürdüm. Işte şimdi bu zenginliklerin nerden, kimden, nasıl, hangi yasadışı yollardan geldiği bir bir ortaya dökülüyor. Bir işe kanşan olmazsa, daha da dökülecek!.. Tevfik Fikret'in yaşadığı yıllarda da böyte soygunculuklar vardı. Istibdat dö- nemi bitmiş, bir özgüriük dönemi baş- lamıştı, ama vurgun, soygun sürüyordu yine... Ama bir incelesek ne göreceğiz, o günlerde olayların bugünkü ile kıyas- lanmayacak derecede önemsiz ve az ol- duğunu... Ama şair, tutamamış kendi- ni, tutamamış basmış uyan çığlığını... "Verirzavallı memleket, verirne var- sa, malını I Vücudunu hayatını ümidini hayalini I bütün ferag-ı hâlini olanca şevk hâlini I Hemen yutun, düşünme- yin haramını helalini." Nerdeyse yüzyıl geçmiş, hiçbir şey değişmemiş! Günümüzün bir şairi kalk- sa, böyle bir şiir yazsa, yazabilse ne olurdu dersiniz? Karşısına neler çıkan- lırdı? Başına gelmedik kalmaz mıydı? Dü- şünce ve yazma özgürlüğü doksan yıl önce şimdikinden daha gerçekmiş de- mek!.. Hasan Pulur "Günün Fotoğraft" diyor Tevfik Fikret'in şiirine!.. Hangi günün; günlerin, dünlerin, bu gidişle de gelecek- lerin! Bizde bu uyuşukluk, bu adam sen- decilik, köriere özgü görmemezlik sür- dükçe, "Han'ı Ya<Jma"larsürergider. Ne dersiniz Nâzm Hikmet bizlere, siz- lere "Dünyanın en tuhaf mahiuku" diye boşuna mı dedi? "Ve açsak yorgunsak, alkan içindey- sekeğer/ ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak I kabahat senin I (demeğe de dilim varmıyor ama) I ka- bahatın çoğu senin canım kardeşim." Şu Gerici Kuruluşlara Bakın! Fevzİ GOKALP ADD Altındağ Şube Üyesi TURKCELL (Jıinkü ilctişuu m>k şcyi dcpiNltrır * • lkemizin getirildiği şu noktaya J^ I bir bakınız... 601 imam-hatip I I lisesi, 905 gerici özel okul, 2000 ^ ^ yurt ve pansiyon, 5 fen lisesi, 5029 Kuran kursu, 5000'e yakın dersha- ne, 7 büyük holding, 4000 şirket, 11 özel finans kurumu, 1000'e yakın vakıf ve dernek, 150 radyo ve 41 TY 520 gazete ve dergi... Bu kurumlar siyasal otorite- nin onayından geçerek faaliyete sokulmuş gerici 'irtkaodaklan'nı besleyen kurum ve kuruluşlardır. Atatûrk karşıtlannın Cumhuriyetimi- zi yıkmak için ne büyük hızla çalıştıkla- rını vermiş olduğum rakamlar doğrula- mıyor mu? Elbette doğruluyor. Cumhuriyetimize, Atatürk devrim ve ükelerine sahip çıkmakta epeyce geç kal- dığımızı, kimımizin duyarsız davrandı- ğımızı, meydanı bu dinsel devlet düzen- cilerine bıraktığımızı vurgulamak isti- yorum. Ülkemizin, Cumhuriyetimizin, Ata- türk devrim ve ilkelerinin geleceği, biz- lerin, çocuklanmızın ve torunlanmızın ge- leceğidir. Atatürk yolundan sapmadan, O'nun devrimlerini yitirmek istemiyorsak, da- ha fazla geç kalmadan harekete geçip ulus olarak kenetlenelim. Yoksa vatan uğrunda ölen şehitlerimizin kanlan biz- den davacı olacaktır. Atatürk'ün kurtuluş ve kuruluşunu sağ- ladığı Türkiye Cumhuriyeti bir ulu çı- nardır. Bu çınan devirmek isteyen hasta beyinler örgütlenip elleri kan damlayan irtica terör cephesinde yer aknışlardır. Hastalık sarmış ve kurumaya yüz tut- muş ağacın üzerindeki bazı yeşıl kahnış dallan ben, duyarsız, zengin ve holding sahiplerine benzetirim. Bu ağaç yıkıldığı zaman onlann da bu ağacm, bu yıkıntının altmda kalacağını düşünerek akıllannı başlanna toplama- lan gerekmektedir. Aymazlıktan vazgeç- meleri, Atatürk devrim ve ilkelerine sa- hip çıkmalannı öneriyorum. Akıllannı başlanna toplamadıklan zaman onlann zenginlikleri de onlara çare olmayacak- tır. PENCERE Hem Sevindim.. Hem Kahroldum.. Aklı başında hiç kimse, yaşadığı ülkenin kötüye gitmesini istemez. Bir siyasal iktidan.. Bir ekonomik sistemi.. Birsosyal düzeni.. Ya da bir devletin örgütlenmesini, ideolojisini, felsefesini, yapılanmasını eleştirmek birbirinden ayn şeylerdir. Yurtseverlik, insanın önce yaşadığı toprağa sa- hip çıkmasıyla gerçekleşir; insanlığın büyük ideali enternasyonalizm Tevfik Rkret'in dilinde gelece- ğin ülküsünü vurgular "Vatanım ruy-i zemin, Milletim nevi beşer." Küreselteşme, bu anlamda payiaşıldığı zaman uy- garlığa yakışır. • Televizyon bir medya silahıdır; iyiye de kulianı- labilir, kötüye de; olumlu işlevi de vardır, olumsuz etkileri de... Görsellik çarpıcıdır. 6 Aralık 2000, Türkiye Cumhuriyeti için tarihsei bir gündü. Osmanlı devletinin de tarihsei günleri vardı... 6 Aralık Çarşamba nasıl bir gündü?.. O günün sabahını, dakikası dakikasına, televiz- yondaki görüntüleriyle canlı yayında izlemek ola- nağına milyonlarca kişi kavuştu; çağımız bilim ve teknolojisinin insana sağladığı bu saydamhk, bir de- mokratik içerik değerini de taşıyor. • Tarih 6 Aralık 2000... TV'de Birinci Perde: Başbakan Ecevit ekranda göründü; iki yanında koalisyon ortaklan vardı; Başbakan, elindeki yazı- lı kâğıdı okumaya başladı. Sıkıntılıydı.. Üzgündü. > Okuduğu kâğrtta ne yazıyordu?.. Hükümet, IMF'den ivedi borç sağlamak için Tür- kiye Cumhuriyeti'nin vereceği ağır ödünleri sıralı- yordu. Başbakan dedi ki: - Biraz sonra, IMF adına, yetkili kişi gereken açıklamalan yapacak... • TV'de Ikinci Perde: IMF yetkilisiyle bizim bürokratiar ikinci perdeyi açtılar. IMF yetkilisi dedi ki: - 10 milyar dolar destek kredisi vereceğiz. Sonra kredinin aydan aya tarihlerini açıklayıp işi— ni bitirdi. Herkes bir oh çekti. Oyun bitmişti. • - Ben hem sevindim.. Hem kahroldum.. Ikilemli bir duygunun geriliminde ve baskısında. bir süre soluk alamadım... Sevindim.. " ' l A Çünkü uçurumun kıyısındaki ekonomkJe piyasa; fırtınası durulabilir.. ._ ^ Kahroldum.. * " Çünkü Osmanlı'nın çöküş sürecindeki zelil tarih, televizyonda kısa metrajlı filme dönüşmüştü. ; Ecevit'in yerinde olmayı ise hiç istemezdim.. Değer miydi?.. Babamız Prof. Dr. CAVİT ORHAN TÜTENGİL 7 Aralık 1979'da alçakça öldürüldü. Katilleri, onlara vur emrini verenleri, sorumlulann hesap vermemelerine göz yumanlan, biz affetmiyoruz. Babamızı büyük sevgi ve saygıyla anıyoruz. Kaya - Deniz TÜTENGİL ÜSKÜDAR BMNCİSUH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999/1070 1- Gavriyel Lebahar, 2- Daniyel Lebahar, 3- Yasef Lebahar, lcadiye Mah. Meydan Sok. No: 15 Kuzgun- cuk. Erdoğan Denızkurdu vekili tarafindan Nurten Ünal, Samail Bahar, Şükrû Tank Türkay, Gavriyel Lebahar, Öaniyel Lebahar, YasefLebahar aleyhine Usküdar, tca- diye Mah. Meydan Sok. 121 pafta, 672 ada, 12 parsel- de kayıtlı taşınmazı hıssedarlar arasında taksimi kabil olmadığından dolayı satılarak ortakhğın giderilmesi da- vası açılmış olduğundan. adreslerink emniyet soruştur- masına rağmen tespit edilemediğinden duruşmanm bı- rakıldığı 02.01.2001 günü saat 9.45'te mahkemede ha- zır bulunmanız, veya bir vekille kendinızı temsil ettir- meniz aksi takdirde yokluğunuzda karar verileceği HUMK'nun 509-511. maddeleri gereğince Uanen teb- üğolunur. 28.11.2000 Basın: 73508 T.C. GEBZE 2. İCRA DAJRESİ'DEN MENKÜLÜN AÇBK ARTTIRMA tLANI DosyaNo: 2000/21 Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins. mjktar ve kıymetleri yazdı mallar satışa çıkanlmıştır. Birinci arttırma 11.12.2000 günü saat 09.40/09.50'de Gebze, Tatlıkuyu Mah. Çeükel Oto Arif Çelikel Yedi- emınlık deposunda yapılacak ve o günü kıymetlerinin % 75'ine istekli bulunmadığı takdirde 12.12.2000 gü- nü aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılarak satılacağı. Şu kadatki, arttırma bedelinin malm tahmin edilen kıyme- tinin yüzde kırkını bulmasımn ve satış isteyenin alaca- ğına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olma- sının ve bundan başka paraya çevinne ve paylann pay- laştırma masraflannı geçmesının şart olduğu, mahcu- zun satış bedeli üzerinden % 17 oranında KDV'nin alı- cıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği, masran verildiği takdirde şartnamenin bir ömeğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi al- mak isteyenlerin yukanda yazılı dosya numarasıyla da- iremize başvunnalan ilan olunur. Muhammen Kıymeti Adedi Cmn 18.403 600000 13.780kg Alüminyum KüJçe ve 14.660 kg alüminyum ingot 5.060 kg alüminyum ingot Basın: 73344
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear