23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 2 Şili ve Ti CUMHURİYET 23 ARAUK 2000 CUMAR1 O L A Y L A R V E GORUŞLJER olay.gorus@cumhuriyetcom.tr Prof. Dr. Suna KİLİ Boğaziçi Ş ili, Türkiye Cumhuriyetî devletini tanıyan ilk Latin Amerika ülkesi. Özellikle son 30 yıl içinde iç çalkan- tılarla yasayan bu ülkeyi biraz olsun yakından tanı- dm. Şili Üniversitesi (Santiago) Hu- kuk Fakültesi'nin çağnsı üzerine bu fa- kültece kasım ayı içinde kûreseDeş- mckonusunda düzenlenen uluslarara- sı vuvariakmasa toplantısına "Kûre- seİleşme ve Hukuk Devieti" konuju bıldirimle katıldım. Aynca Santiago Büyükelçimız Sayın Türel Özkarol'un girişimiyle "Şili Siyasi ve Stratejik Araşürmalar Akademisi"nde "Ordu- nun Türk Toplumunda Yeri" konulu bır bildiri sundum. Bu faaliyetler Şi- li akademisyenlerini, or 'u mensupla- nnı, öğrencileri ve biroıçüde de Şili- lileri tammama yarduncı oldu. Şılı bakır. kereste ve doğal kaynak- lan açısından zengin birülke. Peru'nun aksine, Şılı'deyaşayan fspanyollar ve öbür Batılılâr "Mapuche" olarak ad- landınlan yerli halkla kanşmamış du- , rumda. Öte yandan ŞİJi 'de okuma yaz- ma oranı yüzde 95 gibi bir oranla ol- dukça yüİcsek. 15 milyon nüfusu ve 756.956 kilometrekare araziye sahip Şili, coğrafi açıdan içinde Ant Dağ- lan'nı, buzullan, çölJeri ve ılıman ik- limleri de banndınyor. Şili, Güney Amerika'da, Antarktika'da ve uzun bir sahıli, hem de "EasterAdası" (Rapa Nui) ile Pasifık'te söz sahibi bır iilke- dir. Gerek tarihsel gelişimi, coğrafi konumu ve gerekse doğal kaynakla- nnın zengınliğiyle Şili yabancı ülke- ÜniversiteSi . leıjn ilgisıni vel(ışleri istedikleri gibi yünimeyince) oiılann ıçışlerine kanş- nı^arını yaşamışjbir ûlkedir. AHende ve Pinochet Sosyalist Parti'nin adayı olarak 1970'lerde seçimle iktidara gelen Al- lendedönemi. dış ve iç baskılar ve bu- lunduğu "Mooeda" hükümet binası- nın toplu tüfekli saldınya uğraması sonucu Allende'nin intihar etmesiyle sona ermışti. (Moneda Sarayı'nın sal- dın ızlenni taşıyan cephesi yeni ona- nldı.) ZenginJe yoksul arasında uçu- rumun yaşandığı bu ülkede AJlende özellikle ışçilere ve öğrencilere seslen- mek ıstedı. Ilginçtir kı Şili'de o za- manki Komünist Partisi, sosyalistle- re göre daha tutucuydu ve Sovyetler'e yönelık bir çızgı ızliyordu. Oysa sos- yalistler "Küba İbti&a& n ne hayrandı. Allende iktidara geldikten sonra Cast- ro, Şili'ye sık sık gelmeye başladı. Kübalı askerler, başkanlık sarayı da- hıl, heryerdeydı. Allende hızlı bir dev- letleştirme politıkası uygulayarak bir- çok kesimi karşısına aldı. Ulusal ser- mayedışanyakaçtı. Şili "yokhıklar", yasamak için gereldi ürünleri almak içın "kuyruklarda" bekleşen insanla- nn ülkesi oldu. Öte yandan. Şili'nin önemli doğal kaynaklan çokuluslu şir- ketleruı AJlende rejımine karşı tavır al- malanna yol açtı. Küba modelinin Gü- ney Amerika 'ya sıçramamasını dış politika önceliklen arasına almış olan ABD ve bu bağlamda CIA bu rejimin yıkılması için harekete geçtiler ve bu- nu sağladılar. Bu girişimde en önde- ki ad, Kara Kuvvetleri Komutanı Ge- neral AugustoPinocbetidi. Şili'de Ge- neral Pinochefnin 1973-1990 yıllan arasındaki diktatörlük döneminde re- jim aleyhtan faaliyetlerde bulunanla- nn üıifi meçfaul cinayetlerle öldürülme- sine ilişkın açılmış olan davalar ya he- nüz sonuçlanmamış ya da mahkeme- lerce takipsizlik karan verilerek kapa- tılmıştır. Pinochet yanlılığı ve Pinoc- het karşıtlığı ülkede hâlâ hüküm sür- mektedir. 1999 ve 2000 yıllan içinde Şili'nin iç politika gündeminde 19 Ekim 1999 tarihinden itibaren Ingil- tere'de gözaltında tutulan ve 3 Mart 2000 tanhinde serbest bırakılan Pi- nochet'nin ülkeye dönmesine ilişkin çabalar ve cumhurbaşkanlığı seçimi egemen olmuştur. Bazı kesımler ülke- deki kargaşaya son verdiği, Şili'yi yoklukiar ülkesi olmaktan kurtardığı, serbest piyasa ekonomisi ve özel gi- nşimciliği ülkeye kazandırdığı savla- nyla Pinochet'yı desteklemektedırler. 1973 yılındaki askeri darbeden son- ra tutuklanan ve akıbetleri hâlâ meç- hul olan "kayboimuşldşifer'' konusu- na çözûm bulmak ve toplum içinde- ki kutuplaşmalan sona erdirmek için SavunmaBakanlığı bünyesinde 1999 yılında kurulan "Insan Haklan Diya- log Masast", çalışmalan sonucu bir "Tophımsal Uztaşma Metni" yayım- lamış ve Şili hükümeti tarafmdan bu metni bir yasa tasansı halıne dönüş- müş ve bu tasan Ulusal Kongre'nin her iki kanadı tarafindan benimsene- rek 4 Temmuz 2000 tanhinde kabul edilmiştir. "Kaybolan insanlar" ko- nusunda birçok girişim olmasına kar- şın henüz tatmın edici bir sonuç alı- namamıştır. Arahk başuıda Pinochet, adam kaçırmave cinayet suçlanndan evinde gözaltına ahnmıştır. Bu du- rum Pinochet yanlılannı ve karşıtla- rını yine sokaklara dökmüştür. Tüm bu gelismelere karşın Şili'yiar- tık istikrarsız bir ülke olarak tanırnla- yamayız. Şili'de baskanlık rejimi ve çift meclis sistemi vardır. 16 Ocak 2000 tanhinde Sosyalist Parti 'nin adayı Ri- cardo Lagos Escobar cumhurbaşkanı seçilmıs veyeni birhükümetkurulmuş- tur. 16 bakaniık ıçeren bu hükümette 5 bayan bulunmaktadır. Bu hükümet "bir uztaşma" hûkümeti olma niteli- ğini sürdürmektedir. Şili geçmiş dö- nemlenn yaralannı sanyor. Bu doğrul- tuda önemli yol aldı. Şilililer gecmi- şın olumsuzluklanndan pek söz et- mek istemiyoriar. Bugüne veyannayö- nelikler. Ancak diyebilirim ki 30 yıl- dır Şili'nin yasadıklan, bir "sfyasaJla- boratuvar" niteliğinde. Şffivefarkiye $ili veTürkiye arasuıda birşür köp- rüsü uzanıyor. Ünlü şairleri Gabriet- le Mvstral ve Pabto Neruda ülkemız- de yakından tanuuyor. Neruda, Nâ- zun Hikmet'ın yakın dostu. Nitekim Neruda, evının bir odasındaki tahta- ya "Nâznn" diye Nâzun Hikmet adı- nı kazımış. Şilihler Atatûrk'ü taruyorlar. San- tiago kentinin ortasında bir "Aftrtûrk Parta" var ve parkın girişinde de bir Atatürk resmi ve Atatürk'ten alıntüar bulunuyor. Şili ile olanilişkilerimiz Os- manlı döneminde 1913 yılında bir "Konsolosluk tüşJdJeri Pnrtokofö" ile başlamış ve bunu 1925 yılında akte- dilen "DostiukveîşbirliğiAnlaşmaa" izlemiştir. Son beş yıl içinde iki ülke ilişkilerinin ivme kazandığı gözlem- lenmektedir. 1995 yılında Cumhurbaşkammız Şili'yi ziyaret etmiş, Kasım 1998 ta- rihinde de Dışişleri Bakanımız Sayın ismailCem Şili'ye gitmiştir. 2001 yı- h içinde Şili Dışişleri Bakanı'nın Tür- kiye 'yi ziyareti beklenmektedir. Şili'de başanlı birkaç Türk işadamı- rruz var. Doğal kaynaklan açısından zengin bir ülke olan Şili ile ilişkileri- miz gelişiyor. Stratejik açıdan Avras- ya politikamız doğrultusunda geliş- tirmemiz gereken "Pasifik" ile ilgili siyasamızda Şili, merkezi konumda bir ülke. Şili askeri makamlan, özel- likle Deniz ve Hava Kuvvetleri Tür- kiye'ye ilgi gösteriyorlar. Üzerinde önemli durulması gere- ken bır konu da Santiago Büyükelçi- liğimizin Şili'deki konumu. Santi- ago'da bulunan 63 büyükelçüiğin için- deTürkBüyükelçihğı en çok gözüken, en çok çalışan, "Ben vanm'' diyen üç beş büyükelçüikten biri. Bu durumu yaratan da Sayın Büyükelçimiz Türel Özkarol. Kendilen ve saygıdeğer eş- leri çok faaller. Birey olarak da sevi- liyorlar. Ülkemizı en iyi bir biçimde temsil ediyorlar. Yapıcı vegirişkenler. Gurur duydum. Şili yalnızca Allende 'lerin, Pinoc- het'lerin, kısacası siyasal tarüşmala- nn ülkesi değil. Orada şiiri çok seven insanlar da yaşıyor. Gelişmeler öyle gösteriyor ki Şili ve Türkiye yakınlaş- ması akademik, siyasal, ticari ve stra- tejik konularda daha da ivme kazana- cak. AbdtHhak Hamidin ünlü 'Eşber" oyununda Iskender'in hocası Aıisto'nun bir sözü vardır: "Zafer veya hiç..." Iskender, Makedonya'dan kalkıp Hindistan'a kadarsavaşlarkazanarak gel- miştir, fakat sevdiği kadın Sumru'yu kaybet- miştir. Bunca zafer, bunca başan neye yarar, insan sonunda yenilgiyle karşılaşırsa... "Devlet cezaevlerine girdi" başlığını görün- ce, Iskender'in, hocasına dönüp "Aristo bu nedir?" diye soruşunu ve aldığı yanrtı hatırla- dım: "Zafer veya hiç..." Devlet on yıldır ege- menlik kuramadığı, koğuşlarına giremediği, mahkûm sayısını bile öğrenemediği cezaevle- rine jandarma, polis, zırhlı taşrtlarla sonunda gir- miştir! Başbakan'a göre bu bir başandır! Sayı- a şimdilik yirmiyi bulan, belki daha da fazla ölüm- le elde edilen bir 'zafer'... On yıldır kaç hükümet, kaç başbakan geldi geçti; Özal, Oemirel, Çiller, Yılmaz, Erba- kan, Ecevit?.. Kaç ba- kan, başbakan yardım- cısı, kaç vali, kaç em- niyet müdürü, cezaevi savcısı?.. Bunca yıl ne yaptJar? Sorulacak, ya- nrt aranacak soru bu- dur? Şimdi birbirlerine sataşanlara, "Burası milletin kürsüsü, gelin he- sap verin" diye bağıran DYP Genel Başkanı, başbakanlık, başbakan yardımcılığı sorumlu- luğu yüklenmiş bir politikacıdır. Ecevit'ten ön- ce millete kendisinin hesap vermesi gerekmez mi? Herkes biliyordu, hepimiz biliyorduk, sorum- lular- hepimizden daha iyi biliyordu: Cezaevle- ri birtakjm güçlerce ele geçirilmişti! Bir ceza- evine çetelernasıl egernen plabilir? Bitenler bi- lir, cezaevierinde kapi kapı üstüne kJlitlenmiş- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Zafer veya Hiç?' tir, bölümler birbirin- den ayndır, bir koğuş- tan ötekine geçilemez. Ama kimi paralı, etkin mahkûmlarne isterter- se koguşlanna getirte- bilirier, esrardan ateş- li silahlara kadar... 'Para para para'... Karşı konulmaz güçtür para: Ama nerden gelir bu denli çok para? Ora- sını araştıran yok! Şu bizim 'Cumhuriyette ce- zaevine girmemiş insan yok gibi bir şey! Hiç- birimiz, cezaevlerine bunca Kalaşnikof un na- sıl sokulduğunu anlamış değiliz! Sıkı baskı, sı- kı kontrol yalnız siyasal kişiler için miydi? Çe- teler, öfgütter nasjl oldu da tam birözgürlük için- de Türkiye cezaevlerine egemen olabildiler? Bunun yanrtını, on yıldır başbakanlık, adalet ve içişleri bakanlfğı görevi yapmış olanlar verme- lidir... ölüm oruçlanna yatan gençleri kurtarmak için elden ne geliyorsa yapılmıştı. Sanatçılar, ya- zariar, politikacılar cezaevınden cezaevine koş- tular. Konuştular, anlattılar... F tipi cezaevleri- ne karşı mıydı bu direniş? Sanmıyorum... Cezaevlerini ele geçirme olayı bitti mi? Şe- hltler verdik, gencecik insanlar kendilerini yak- tılar, çarpıştılar, öldüler, yakalandılar ve 'F tipi odalara kapatıldılar. Her yer yakılıp yıkıldı. Ce- zaevlerine ancak çatıdan girildi. Evet, birileri düğmeye bastı biryerlerde... Iç- te ya da dışanda bir yerlerde... Ama biz artık aklımızı başımıza aJırsak, ne kiminin özlediği 'ara rejim' uygulamaya kalkışılır ne de bunca kan- şıklık, bunca acı yaşanır! Yurt vedünya gerçek- lertni bilmek, paslanmış anlayışlardan kendimi- zi kurtarmak, ulus yönetıminde tutarlı, kararlı, sağduyutu olmak tek çıkar yoldur. PENCERE Ne Olsun ki Abi?.. Ülkemizde kızılca kıyamet kopuyor, herk birbirine soruyor - Ne oluyor?.. Adı lazım değil, benim kırk yıllık bir sevgili dc tum var, kardeşim sayılır... Arada bir soranm: - Ne oluyor?.. Yanrtı değişmez: - Ne olsun ki abi!.. Kim bilir, belki de en gerçekçi yanrt budı Türk'ün dünyanın en geliştirilmiş kompüterineyül lediği soruyu kim anımsamaz: - Ne var, neyok?.. Söyfendiğine göre koskocaman aygrt Allah'ır şaşırmış, yanrtı bulmak için öyle zorlanmış ki in filak edip dağılmış... Bir bilgisayar Var'lan sayabilir, 'yoA-'lan saya bilir ama "ne var, ne yok" sorusu varlarla yok lann dışında bir anlam taşıyor; insan beyninin üs- tünlüğünü vurguluyor; mizahın kıldan ince kılıç- tan keskinliğine lazer ışınlan bile yetişemez. • Gelelim Türkiye'ye... Ne oluyor?.. Sorunun yanrtını gazetemizin Diyarbakır mu- habiri Mahmut Oral'ın 20 Aralık 2000 günlü Cumhuriyet'te yayımlanan haberi veriyor "Diyarbakır Bûyükşehir Belediyesi Imar Da- ire Başkanlığı'ninyaptığısaptamaJaragöre kent- teki 105 bin konuttan yalnızca 2 bininin ruhsa- ü bulunuyor. 1960'tan bu yana kentte yapılan 105 bin ko- nuttan ancak 2 bini için ruhsat alındı, aralann- da emniyet müdüriüğü, bağlı karakollar, Sağlık Bakanlığı'na ilişkin hastane ve lojmanlar, Mali- ye Bakanlığı'na ait vergidaireleri, valilikmaka- mının bulunduğu ek vilayet binası gibi kamuya ait binalann da bulunduğu 103 bin yapının ka- çak olduğu beliriendi. Kamu kurumlan içinde yalnız askeri tesis ve lojmanlann ruhsatlannın bulunduğu ve bunla- nn kaçak olmadığı saptandı." • Diyarbakır Türkiye'nin en büyük kentlerinden biri. 2 milyonluk bir şehir... Baştan aşağı kaçak; yasadışı... Peki, yalnız askeri yapılarm ruhsatlannın olma- sı bir rastlantı mı?.. Yoksa "ne oluyor" ya da "ne olacak" sorulanna verilecek yanrtı mı oluşturu- yor?.. Sahi, ne oJuyor?.. Daha ne olsun ki?.. Kocaman kenti kaçak olan bir devletin hapis- haneleri de işte böyle olur. Kred ama ...alışveriş yaptıkça bedava uçak bileti kazandıranı var mı? • 18 milyondan fazla işyerinde geçer. • Her 1 milyonluk harcamaya 2 mil kazandırır. ...THY ile yurtiçi ve •' yurtdışına uçrukça bedava uçak bileti kazandıranı var mı? ...üye mağazalardan alışveriş yaptıkça daha çok bedava uçak bileti kazandıraru var mı? Shop&Miles'ın üye mağazalan: • Christofle • Derishovv • Derishow Mimarca • Group Florence Nightingale • Macrocenter • Max&Co. • Monev • North Shields • Pal Zileri • Shell • Sports International • STG Turizm • Vetrina ..."economy class" biletinizi "business class"a çevireni var mı? ...havaalanında arabanızı park edeni var mı? THY*nin resmi kredi karn. Garanti'den. JjGaranti TO«t HAVA TOiLARI www.shopaailailcs.coa> 444 0 333
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear